Bu gece, kulağımda ki “Camdan Kalp” şarkısının hüznüne, mail kutuma gelen Sayın Ahmet Altan’ın yazısından bir alıntının, kalbime verdiği sızı eşlik ediyor.Gözler, tüm gerçekleri söyleyen ve baktığınızda acı ve mutluluğu görebileceğiniz, duyguların saklanmasının en zor olduğu yerdir. Hele ki bir kadının gözlerinde…Zihnimin kabul ettiği tek gerçektir, mutlu ve mutsuz kadını gözlerindeki ışığın ele verdiği. Mümkün değildir ki sevgiye doymuş bir kadının gözlerinin içinin parlamaması, şevk ve heyecan dolu olmaması, enerjisi ve kahkahası ile gururla gezinmemesi. Ne acıdır ki, sevgiye hasret bir kadının gözlerinin feri sönmüştür. Bakışları donuk ve hissiz olabilecek kadar tepkisizdir. Tüm heyecan ve isteklerini yitirmiş, ertelemiş ve hatta unutmuştur. Amaçları da, kendi ben’i gibi kaybolmuştur. Sadece ve sadece yaşamın gereklerini yerine getirmek için hareket etmeye başlamıştır. Kırgın ve kırılgandır. Artık yıkılmış umutlarını bile hatırlamamaktadır.Tek bir söz olmasa gerek ki, okuyacağımız alıntıya… Kendimize bile inkar edemediklerimiz, bir erkeğin hislerinden, ruhundan ve kalbinden kağıda dökülmüş.Gerçeklerin tüm sızısı ile…
Yeryüzündeki birçok cümle içinde benim canımı en yakanlarından biri, bir kadından duyacağım şu kısa cümledir.
– Erkekler benden korkuyor.
Bunu duyduğumda, “yalnız bir kadınla” karşı karşıya olduğumu anlarım.
Mutsuz olduğunu da…
Son zamanlarda, beğendiği erkeklerden istediği cevapları alamadığını da…
Akşam çökerken, karlı dağların arasından ilerleyen adam ıssız bir yamaca dayanmış bir ev görür.
Eve yaklaştığında kapı açılır ve elinde tüfeğiyle, düşman bakışlı genç bir kadın belirir.
– Hemen git buradan, der, yoksa ateş ederim.
Adam yorgundur, açtır, uykusuzdur, yaralıdır.
Sadece o geceyi geçirecek bir yer aradığını, kötü bir niyeti olmadığını anlatmaya çalışır ama kadın hep aynı cümleyi tekrarlamaktadır.
– Hemen git buradan, yoksa ateş ederim.
Kadının kararlı olduğunu gören adam çaresizce arkasını dönüp yürümeye başlar. Kadın, ya adamın yıkılmak üzere olduğunu anlatan bitkin yürüyüşüne acıdığından ya da adamın gerçekten sığınmaktan başka bir niyeti olmadığını sezdiğinden arkasından seslenerek çağırır.
– Gel.
Adamı eve alır. İçerde bir de bebek vardır.
Yemek ısıtıp adama verir. Sonra ona, alet edevatın durduğu soğuk bir odada yer gösterir.
Adam o kadar yorgundur ki, bir yatağın olmamasına aldırmaz, yere bir battaniye serip yatar.
Biraz sonra kapısı açılır ve geceliğiyle kadın gözükür.
– İstersen, der, içerde yatabilirsin.
Adam eşyalarını toplayıp içeri girer, kadının yatak odasında ne yapacağını bilemeden ayakta durur.
Kadın, adama bakar,
– Yanıma yatıp, başka bir şey yapmadan bana sarılır mısın?
Adam kadının yanına yatar, kadına sarılır. O halde birlikte uyurlar.
Amerikan İç Savaşı’nda yaşanan dramları anlatan filmdeki birçok acı içinde galiba beni en çok etkileyen, kocası savaşa gittikten sonra o dağ başında yapayalnız yaşayan kadının o cümlesi oldu.
– Yanıma yatıp, başka bir şey yapmadan bana sarılır mısın?
Acaba kaç kadın, sadece bir sarılışı özlediği için aslında pek de istemediği sevişmelere razı olmuştur?
Acaba kaç kere, sarılıştan sevişmeye, şefkatten şiddete çok geniş bir yelpazeye yayılmış olan tensel arzularının çeşitliliğini, sadece bir tek tensel arzu bilen erkeklere anlatamadıkları için, erkeklerin sevişme isteklerine evet deyip, o sevişme içinden kendi ihtiyaçlarını almışlardır?
Hem ruhları hem tenleri, duyguların ve dokunuşların binbir çeşidine açık ve duyarlı olan kadınlar hayatın içinde tek başlarına kaldıklarında, hissettikleri yalnızlık bir erkeğinkinden çok daha yoğun ve derin olur.
Erkeklerin duygu ve ten dünyası geniş bir çimenlik gibi dümdüz uzanırken onlarınki, içinde çiçeklerin, ağaçların, sarmaşıkların, çeşitli otların, bitkilerin büyüdüğü karmaşık bir bahçe gibi yayılır, bu bahçeye bir el değmediğinde yabanileşip vahşileşir, birçok duygu yeterince sulanmadığında solgunlaşır, sarmaşıklar zehirli bir telaşla etrafa yayılır.
İçlerinde gezdirdikleri o ıssız bahçelerden yükselen yabanyemişi kokularının keskinliğini, seslerinin hafifçe solduğunu, neşeli gülüşlerin altında bir hüznün ve asla itiraf edilmek istenmeyen bir ürkekliğin fısıltısının titreştiğini hissedersiniz.
Çalınmayan bir piyano gibi dururlar hayatın içinde, tuşlarının tozlanacağından, bir daha hiçbir zaman o eski parlak tınılarının duyulmayacağından endişe ederler.
Geceleyin, gün boyu hangi kimlikle dolaşıyorlarsa o kimlikten soyunup yalnız bir kadın olduklarında, yataklarına yorgunca otururlar.
Yatağın kenarında, yorganın altına girmeden önce bir an hayatlarını düşünürler.
Bir yerde bir hata yapmış olduklarına dair isimsiz ve nedensiz bir pişmanlık belirir içlerinde.
Bütün o ruhsal ve tensel istekleri onlara birer düşman gibi gözükür.
O istekleri zaman zaman inkar etmek isterler ama hiçbir zaman başarılı olamazlar.
Ve bazen, yalnızlıktan ürküp, asla yapmayacakları na inandıkları yanlışları yaparlar.
Yeryüzündeki birçok cümle içinde benim canımı en yakanlarından biri, bir kadından duyacağım şu kısa cümledir.
– Erkekler benden korkuyor.
Bunu duyduğumda, “yalnız bir kadınla” karşı karşıya olduğumu anlarım.
Mutsuz olduğunu da…
Son zamanlarda, beğendiği erkeklerden istediği cevapları alamadığını da…
Anlarım ki, telaşlı ve bu telaş yüzünden kendini üzecek hatalar yapıyor.
İstediğinde ona “sadece” sarılacak, istediğinde başkalarına hiçbir zaman gösteremeyeceği arzularının “karanlık” yanlarını onu hiç yargılamadan, aynı zevki alarak paylaşacak, istediğinde ona şiddetle istediğinde şefkatle dokunacak; onun kuşkularla çırpınan ruhunu bazen bakışlarıyla, bazen usul sesiyle yatıştıracak, duygularının ve teninin kat kat yükselen teraslarında onunla dolaşacak birini arayıp da bulamadığında…
İşte o zaman, telaşlı ve tedirgin ruhu, biraz hoşuna giden bir erkeği bütün isteklerini anlayıp paylaşacak biri olarak görecek, o erkeğin gerçek yüzünü duygular dünyasının büyülü çanağında kendi istediği yüze çevirecektir.
Ve, hemen ona doğru koşacaktır.
Erkek ise, onun kendisini nasıl gördüğünü hiç anlamayacaktır.
Onun kendisinden ne istediğini de…
Kendisine yaklaşmak, yakınlaşmak isteyen kadına, zihninin tek penceresinden bakacak, onun şefkat dolu bir sarılıştan dostça bir sohbete kadar yayılan geniş arzularını tek bir arzunun, tensel bir ihtirasın işareti olarak görecektir.
Karşılıklı acıklı bir yanılgı yaşayacaklardır.
Tuhaf bir çarpılmayla, hayatta belki de en çok sevdiği şey olan kadın vücudunu binlerce yıllık alışkanlıklarla zihninin ele geçmez derinliklerinde “günahkarlık ve ayıp”la bir tutan erkek, kendisini beğenen kadının isteklerini küçümseyecektir.
Kendisine bütün arzuları ve sıcaklığıyla gelen kadını yalnızca vücudundan tutacak, onun ruhuna ve duygularına hiç aldırmayacak, kendi erkekliğinin çekiciliğine hayran kalırken kendisini beğenen kadının zekasını da, ayrıcalıklı özelliklerini de pek fark etmeyecektir.
Her zaman olmasa da genellikle telaşlı “yalnız kadınlarla” erkekler arasındaki oyun böyle oynanacaktır.
Kadın, ilk sevişmeden sonra telefon neden çalınmıyor diye kuruntular içinde kendi kendini yerken, erkek iyice doymuş egosuyla mutlu bir gergedan yavrusu gibi bir ağacın dibinde uykuya çekilecektir.
Kadın beğenilmediğini sanacak, kadınlığının, çekiciliğinin, zekasının yetersiz olduğu kaygısına kapılacaktır.
Ağacın altında mutlu uykusuna yatmış gergedan yavrusunun başına gidecek, “Sen beni tam anlayamadın, ben aslında çok zeki, çekici bir kadınım” diye anlatmaya başlayacaktır.
Erkek bunu da anlamayacaktır.
O, kadının gene aynı istekle geldiğini düşünecektir.
Bir keman virtüözüyle bir sağırın ilişkisine dönüşecektir ilişkileri, kadın kemanının bütün seslerini duyurmak için uğraşacak ama bu sesler erkeğin içine ulaşmayacaktır.
Kadının telaşı bundan sonra daha da artacaktır.
Birçok güzel, başarılı, ünlü kadının hiç beklenilmeyen skandalların, kendisini utandıracak olayların parçası olmasında, sanırım, onun “kötü bir kadın” olmasından çok “yalnız bir kadın” olmasının payı vardır.
Belki de sadece, “Yanıma uzanıp, başka bir şey yapmadan bana sarılır mısın” demek istemiş, çok özlediği bir sarılış karşılığında beklenmedik maceraların parçası haline gelmiştir.
Yalnız kadın olmak zordur.
Ruhundan, teninden, vücudundan yayılan bir istekler senfonisinin hiç duyulmaması, bütün bu seslerin bir dinleyicisi olmaması, onu bomboş bir salonda konser veren büyük bir orkestra gibi kederlendirir.
Üstelik erkekler, onun incelikli arzularının, özlemlerinin farkında bile değildirler.
Onun bir başka insanın belki de sadece sıcaklığını hissedebilmek için attığı adımlara küçümseyerek bakarlar.
O kadınların birçoğu, böyle bir küçümsenmenin hedefi olmamak için hayatın içinde ya olduğundan çok soğuk, ya olduğundan çok daha saldırgan ve alaycı yaşamak zorunda kalır.
Yalnızlık, gittikçe derine işleyen bir pas gibi kimliklerini kemirir, onları başkalaştırır.
Onların bütün varlıklarından yükselen senfonilerini duymaz kimse.
Seslerine kulak verenler de genellikle o seslerin arasından sadece bir tanesini duyarlar.
Bu, korkutur onları.
“Yalnız bir kadın” olmak, yalnızlığın kendisinden bile daha ürkütücü hale gelir.
Halbuki, birçok güçlü isteğin içinde belki de en çok istedikleri, söylemeyi en çok arzuladıkları, o basit cümlede gizlidir.
– Yanıma yatıp, başka hiçbir şey yapmadan bana sarılır mısın?
yorumlar
Tek mkelimeyle harika tebrikler söylenecek hiç bir soz bulamıyorum.
süper anlatir
ya ne denir çok güzel olmuş her cümle bahar ayının gelmesıyle sarhoş olan bedenımın içine bırer hançer gıbı saplandı VURULDUMbılmezler ki,bılemezler…
miyazaki , foolingggg in love mu yoksa ????
evet…
yalnız bır kadın bır sure sonra evrım geçirir.yalnız kaldığı dönemler içerisinde herşeyı düşünebılecek o kadar vaktı vardır kı.yanı bır ınsan olur. bu yuzden ıhtıyaçları değişir bakış açısı farklılaşır…yalnız kalan bır ınsanda bır sure sonra telefon defterınden bu saatte acaba kımı uyandırabılırım yada kım ayaktadır acaba dıye düşünmeye başlar eylemede dönüştürür bunu.yalnız bır kadın tum dunyayı omuzlarında taşıyabılecek bır ınsan olur ve o kadarda çok sevmeye başlar herkesı.geceleri herkes evine yuvasına gıder ıken o içkisine ve başkalarına meze yaptığı hayatını düşünür durur…
ağladım…:((
çok güzel…tokat yemiş gibi oldum…bu gerçekleri kabul etmemek ve hatta yaşanmıyor saymak için zırhlarımı kuşanmıştım, maskemi takmıştım, zihnimi susturmuştum…çok ağır oldu bu yazı. tokat gibi………..
Selam Arkadaşlar,Dün gece yoktum, yorumlarınızı şimdi okuyorum.Sevgili @haberhaberhaber, @zez, @miyazaki, @mosaicus hepinize teşekkürler katılımınız için.Gerçekten yazının ben bile hala etkisindeyim. Hele ki, belirttiğim gibi bir erkeğin kaleminden dökülmesi beni çok daha duygulandırdı.O filmi izlememiştim izleyeceğim zez,Gerçekten hepimizin inkar ettikleri suratımıza çarpılmış ve kadının sevgisizlik karşısındaki büyük yalnızlığı.Dilerim herkes hak ettiği sevgiyi bulur, yaşamın her anında.Sevgiler
Sanada teşekkürler sevgili @buddhala,
çok derin bi yazı ben alıp götürdü…
çok derin bi yazı beni benden alıp götürdü…
Maalesef, yaralar var zaten ama üstünü kapatıyoruz hep.Sevgiler
Burası harem olmuş;selamlıkdan selam! Ya lütfen siz zeki kadınlar Ahmet Altan,Tuna Kiremitci ve türevi yazarlara pirim yaptırmayın.Bu kadar içten inançlı ve duygusal yorumlarınızı böyle adamların yazıları altında yapmayın.
Bir erkek olup da kadınlar hakkında yazıp şaşırtan adam örneğin cem mumcu olabilir 3.sayfa güzeli yada makbet i okudunuzmu
ahmet altani cok yapmacik bulurum…tuna kiremitciyide cok sIkIcI ……..aynen katiliyorum size nicholai..
Valla bende Ahmet Altan’ı çok okumam, belki bu kadar uzun okuduğum ilk alıntısıdır. Ama sonuçta bir şeyleri görmüş ve yorumlamış. Benim bakışım bu yönde. Sizlerden biri yazsaydı yine aynı saygıyı gösterirdim. Dediğim gibi AA çok iyi bilmem ama Tuna K. için dediğiniz doğru. Dişi varlıktan vazgeçemeyen, hepsi olsun isteyen ve bu uğurda romantik megaloman biri bence. Kendi de bilmiyor ya ne istediğini neyse.Teşekkürler sevgili @nicholai hel ve @zez.Sevgiler
Kadın olmak zor, hem kadın hem yalnız olmak dahada zor…Yazar çok iyi değinmiş, sizde harika derlemişsiniz teşekkürler
Bende teşekkür ederim.Saygılar.
ahmet altan.yeryuzundeki tek şerefsiz yazar..
bide şu Bedri Baykam var tabi o her konuda şerefsiz
🙂
Ahmet altanı bende sevmem bir keresinde bir yolculuğumda ismini hatırlamadığım bir kitabını almıştım inanmazsınız belki ama 2.sayfada kitabı bıraktım kitaplığıma bile o kitabı koymaya kalkışmadım adam gereğinden fazla zırvalıyor…Tuna kiremitçiyi hiç okumadım o nedenle yorum yapmayacağım…Amaaa yazının ana fikri çok güzel bunlar bizim gerçeklerimiz okurkende duygulandım… Anlaşılmayacağız hiç birzaman gibi geliyor bana farklı anatomiler, farklı bakış açıları…Bir kere duygusallık kadının doğasında erkeklerin belli bir saatten sonra bakışları bile değişiyor yolda yürürken hiç dikkat ettinizmi, ben buna çok dikkat ederim meselaaa…
bu ahmet altan sevgisi(!) nerden geliyor acaba…ben bu adamın bütün deneme kitaplarını okudum ve bence çok güzel. özellikle; karanlıkta sabah kuşları…
Ahmet Altan’a bende bayılmasam da adam bu yazıda yüreciğimin içindeki yaraya batırmış parmağını… Ben de duygulandım ne yalan söyleyeyim. Ne iyi yapmışsın, biraz geçte olsa fark eyledim;)
Selam Akadaşlar,Uzun zamandır hafife girememiştim, bu yorum vesile oldu.Aslında herşeyi genellememek lazım. Evet bende Ahmet Altan hastası değilim ama bu yazıyı güzel yazmış ve iyi dokundurmuş ve çoğu insana da iyi şeyler hissettirebilmiş.Bence bu anda iyi.Teşekkürler hepinize yorumlarınız için.Sevgiler
tuttum okuyacağım…
güzel olmuş
yorum yapmak istemiyorum…tarifsiz…
Teşekkürler Arkadaşlar yorumlarınız için,Sevgiler
@hypati nerdesin yaw!ben seni anlamamışım.senin hakkını yemişim;bu dünyada daha neler varmış.neler görecekmişiz!gelen gideni aratıyor!yaz yaw bak bende deyişicem ne yorumlar yazcam.insan oğlu işte kaybetmeden anlamıyoriki nokta üst üste parantez.
ahmet altan’ı çok çok çok çok seviyorummmmmmmm
Bu yazı çok güzeldi tekrar okudum.
Merhaba Arkadaşlar,Evet bu aralar hafif’e girmeyi biraz uzatıyorum. Epey yoğunum. Yorumlarınız için teşekkürler, Sevgili haberx3, Sevgili suskunluk ve Sevgili nicholai hel… :)Bugün yorumlar üstüne bende tekrar okudum da gerçekten çok güzel anlatılmış, tüm duygular katılmış..Sabah sabah duygulandık yine, tebessümle ama :)İşte size güzel bir sabah şarkısı, güne hafif başlamanız için.Besame Mucho
güzel…
evet hypatia içten yazar… yüreğine sağlık.
Bilmem mi evet öyledir zorkedi gerçekten yüreğine sağlık…
hypatia, daha önce de bir Ahmet Altan yazısı koymuştun buraya ve beni çok fena dağıtmıştın:)sanırım bu adamı okuyan 3-5 kişiden biriyim. neden bilmem seviyorum yazılarını. kadınları tanımaya yakın olduğunu hissediyorum…hoş, neredeyse imkansız bizi çözmek erkekler için…ya da onları çözmek bizler için…ama olsun. ben seviyorum.teşekkürler paylaştığın için.
Teşekkürler hepinize,Sevgili zorkedi,Sevgili necronamber,Sevgili strawberry07,Geçen hafta içinde bu yazıyı okumuştum hissettirdiklerini hatırlamak için, demek ki sizi çekmişim :)Çok yakın bir Ahmet Altan takipçisi değilim ama bu yazıyı muhteşem yazmış, denecek söz yok.Farzedelim bunları uygulayan bile olmasa kaleme dökecek kadar hissetmesi yeter bence.Hepinize sevgiler…
çok komiksiniz. ahmet altan’ın yazısı. ahmet altan’ın yüreğine sağlık olması gerekmez mi? kimse yazıyı okumamış. yakaladım, okumadan yorum yapmışsınız.
bizim ahmet altanın yazısını kast ettiğimizi nerden çıkardın. o yazıdan önce, hypatia a ait olan yazıyı kast etmiştik.
Sevgili suskunluk öyle deseler bile almazdım inan. Bence sen yorumlarıda okumamışsın. Herkes yazının kimin olduğunu biliyor ve başından sonuna yazıda ve yorumlarda Ahmet Altan ın olduğu yazıyor :)Arkadaşlarım biraz olsun beni bildikleri için içten olduğumu söylediler. Ben o içtenliği yazarlığıma değil kişiliğime aldım zaten. Çünkü yazarlıkta daha iddialı değilim.Hepinize teşekkürler,Sevgiler
Gerçekten bu yazı çok güzeldi .
evet tam olarak benim kadınlar hakkında ki dusuncemi yansıtmıs,ama biz bu dogrultuda analiz yaptıgımızda ,bazıları alınıyor,kadınlar erkeklerden daha cok sevgiye muhtac dedigimde bile bazı hanım arkadaslar alındı,bakın benim gibi dusunen baskalarıda varmıs,
yıldo, idrar analizi de yapıyo musun?galiba böbreklerde kum var benim…
öyle deme kopyıldo süper analizci, hayran kaldım muhakeme kabiliyetine
ondan tedim işte, labor labor dolaşmıyeyim şimdi pazar pazar, yapıyosa şu benim idararı da bi analiz ediversin…
yıldo bilim, botanik, kadınlar, siyaset her alanda bilgili bir insan bence. Acaba bir siyasi partide görebilir miyiz kendisini ileride?
gercekten anlayamıyorum,ortaya dusunceler koyuyoruz,fikirler uretiyoruz,ama bazıları adam gibi elestireceklerine,eger benim gibi dusunmuyorsa,kendi dusuncesini yazacagına ,camur atıp duruyor,acaba neden?aslında buda analiz edilmesi gereken bir durum,tatlı yorumcu dejavu sen uzerine alınma!ama istersen alabilirsin
ne yapalım tatlı dejavu,Allah yetenek vermis,bizde kullanıyoruz,kullanmasak korelecek,eger sen bana oy vereceksen siyasete girerim
yıldo, sen yaparsın bu işi, gir siyasete ben de oy veririm sana…
Allah versin yıldo:)
yooo! kop… sen verme !senin bana oy vermen benim imajımı olumsuz etkileyebilir!sen benim en buyuk rakibime oy ver,bak bunu yaparsan sana minnettar kalırım,
bak ben cok ciddiyim,bana oyunu verir misin?
rakibin kim yıldo?
tyıldı gizli oy verecem ben, kimse bilmez korkma
tek rakibi türk hava yolları…
sen once soruma cevap ver tatlı yorumcu,bana oyunu verir misin?rakip kim olursa olsun
Benim oyum kayitsiz sartsiz Yildirim kardesime:) Yalniz Yildirimcigim bir kategoride kalirsan olur bu. Mesela politik kategori sana da cok yakisiyo valla:)
bizim üst komşu var şebo, o sana verirbak babama yapmam bu kıyağı sana cemiyet topluyorum yıldooo
benim oyum nikoyaÇok değişti, helal olsunEğer böyle kalırsa, kalacaksa oyum nikoya
tesekkurler xnicos abi,sizleri en iyi sekilde temsil edecegimden supheniz olmasın,gok kubbbe altında…
ama dejavu bana oy vermezse ben siyasete girmem,
gök kubbe altında götü koru ama sakata gelme
Deja’da oyunu sana verecek biz konustuk sen merak etme. Hatta Hafifcek sanadir oyumuz bizim.:)
oy verip vermeyeceğimi siyasete girmeden nasıl anlayacaksın. Sen bi gir hele. O zamana dek kendini geliştirmez, daha geniş düşünmez, aklını daha kullanmayı bilemezsen cık cık oyum sana değil.
yıldo, kadından sorumlu devlet bakanı olsun…
Allah razı olsun abi,ama kendide soylesin!boyle olmaz,acıkca ilan etsin,destegim yıldırımadır desin,her zaman onun yanında destekcisi olacagım desin,onun kazanması icin dua edecegim desin,dua oldukca onemli,dualar olmasa akp kazanamazdı,
Yaw sen nidecen kardesim. Sen gir bak nasil kazaniyon. Dualarimiz da oylarimizda seninle. Hatta Kop abin bile sana verecek oyunu. Biz konustuk. Ama artik siyasetten baska seyler yazma. Sen bize neler vad ediyon de bakalim.:)
tatlı dejavu,sen benim fikirlerime yapıcı elestiride bulunmazsan,hicbir konuda fikrini acıklamazsan,fikir uretmezsen,ben nasıl kendimi gelistirebilirim ki,insanın kendini gelistirmesi icin kendinden farklı dusunen kisilerle tartısması,fikirlerini carpıstırması gerekir,oyle degil mi? tatlı kız
dej, kaçırdın uğurlu yorum sayısını, yıldo kapmış…
c
akp dua ilen kazandı he..Tanrı’nın eli dokandı yaniSen boşver siyaseti yıldooo
sevgili abi,bir siyasetci her konuyla ilgilenmeli,ozellikle sosyolojik konularda uzman olmalı,insanların derdiyle dertlenmeli,eger delikanlı sevdigine kavusamıyorsa buna da el atmalı,asıklara da el atmalı
kop:)Niko doğru yere bastın çek ayağını (arroganta olsa kusardı buna) sen bize ne vaad ediyorsun yıldooo
buna gelecek tek bir yorumu bekliyorum:)
Yildirimcigim, sen asiklari masiklari birak bosver. Onlar kendi isini halleder. Sen bize ne vad ediyon ki? bizden oy istiyon. Bak Deja’da sormus. Hele su vaadlerini bi sirala bakalim:)
huuu havuz mu yaptırıyorsun yıldoşimdiden salladı bizi niko, bundan birşey olmaz.
tatlı dejavu,sen hic dua etmez misin?nico abi,vaadlerime gelince ,once anket yaptırırım,sonra anket sonucuna gore ve imkanlara gorevaatler listesi olustururum,ama benim en buyuk kozum yapacagım vaatler degil,halka verecegim guven,onlar bana inanmaya baslıyacak,beni kendilerinden biri olarak gorecekler,aslında isin zor kısmı bu,yapmam gereken anadoluyu karıs karıs gezmek,onları dinlemek ,onlarla guzel samimi iliskiler kurabilmek,oyle bir yakınlıgımız olacak ki,onlar benim kazanmam icin dua etmeye baslıyacaklar,benden cok benim kazanmamı isteyecekler,iste asıl nokta budur,is vaatlere kalsaydı uzan abimiz coktan iktidardaydı
Yeni okuduğum bir yazı ve büyülendim…
harikaydı.
Teşekkürler IL MARE ve MASSAY