bildirgec.org

pişmanlık hakkında tüm yazılar

”pişmanlıklar” dizisi… izleyen var mı?

uyusuk kedi | 04 January 2012 12:04

yılbaşı öncesi, işyerinde masanın önünde oturuyorum… zaman geçmiyor… nette gezerken ”being erica” adlı diziyi keşfediyorum…
aslında ilk görüşte ” sıradan dizilerden ama olsun, zaman geçer” diye izlemeye başladım bu diziyi…Dizideki ana kahramanımız erica, geçmişteki pişmanlıklarını düzeltebilmek için zaman içinde yolculuk yapıyor. ama sadece sorunları hakkında konuşmak için gittiği psikoloğun kendisine verdiği not defterine yazdığı sorunlarıyla iglilenebiliyor… her bölümde hayatının pişmanlıklarını düzeltmeye çalışıyor.
bu diziyi izlemeye başladığımdan beri kendimi acaip kaptırdım. insanlar genelde dizileri çok eğlenceli, çok sürükleyici yada çok melankolik olduğu için severler. ama ben bu diziyi beni kendi geçmişime götürdüğü için seviyorum. dizinin taktiğini deneyip kendi pişmanlıklarımı dizinin karakteri gibi liste yapmayı denedim. 15 yaşımdan beri yaşadığım pişmanlıkların haddi hsabı yokmuş meğer. liste uzun mu uzun… çok geçmişe gitmeden özetle:19 yaşımda üniversiteye girmem, 20 yaşında ilk aşkım, 21-25 yaşlar arası üniversite hayatım ve arkadaşlarım, 25yaş mezun olmamla beraber eve geri dönüşüm ve sonrası anlamsız bir iş arama durumum. 27yaş babamla beraber çalışmaya başlamam…32, halen hayatımla ve kendimle ilgili karar verememem.pişman olmadığım, iyi ki yapmışım dediğim şeyler de var tabii ki. ama insan psikolojisi, genelde negatif olanı aklında tutuyor. geçmişe gidemeyeceğim yada sihirli değnekle değiştiremeyeceğim için, zamanı ve yaşananları aklımın arkasındaki ”unutma ama her an aklına getirmene de gerek yok yani” kutusuna attım. şimdiye odaklanmaya çalışıyorum. pişman olacağım şeyler yapmaya hala devam ediyorum. günlük hayatın getirdiklerinden yada çevremde olan insanların etkilerinden kurtulmak okadar kolay olmadığından ve biraz da hayatla yüzleşmeye korktuğumdan, hayalperest kişiliğimle pişmanlıklarımı ”unutma ama her an aklına getirmene de gerek yok yani” kutusuna tıkaladım 8) şimdiye nasıl mı odaklanıyorum… bunu keşfeder etmez yazarım size …

hayata gülüyorum,
uyuşukkedi

Suç ortağım zaman!

hurie | 29 December 2011 13:37

Ah zaman sen ne çabuk geçiyorsun da biz hiç hissetmiyoruz. Çabucak geç git diye haykırırken bir bakıyoruz gitmişsin ve kendini özletiyorsun. Çok vefasızsın, sinsisin, kırıyorsun bizi. Hırçınlığınla bir de sen cezalandırıyorsun.

Evet hırçınsın, bir deniz gibi dalgalısın, sağın solun belli değil. Yelkovanın akrebin çakılmış gibi dururken aniden günler, aylar sonrasına götürüyorsun bizi. Adalet mi yaptığın, bizden çaldıklarına ne demeli? Acımasızsında zaten, hadi döndür beni geriye. Kısacık bir dakika sadece, bir kaç saniye yada, döndür hadi hatalarımdan cayayım.Hayır çare değilsin hiçbirşeye, yardım etmiyorsun, ilaç olmuyorsun ama en iyi ilaç zaman diyorlar yine de. Hatalarıma, acılarıma aradığım ortak sensin zaman. Yok ya dilin, sensin işte suç ortağım. Bir gün gelipte tokadını çarpma yine yüzüme. Cahilliğime ver, çocukluğuma ver, hırçınlığıma ver.. Sen büyük ol küçüğün aklına uyma, beni cezalandırma.

TÖRE İNTİKAMI

witamin | 08 August 2011 17:04

Buralarda töre cinayetlerini televizyondaki haberlerden duyarız biz.Tüh tüh,vah vah…Bizde töre cinayeti olmaz. Bizde töre intikamı vardır. Ve intikam buralarda her zaman sıcak tutulması gereken bir büyük lokmadır.

Kocaya kaçan kızlardan bahsediyorum. Kaçan kız lanetlidir burada. 60 yaşına gelmiş bile olsa, ne zaman eskilerden birileriyle iki lafın belini kırmaya çalışsa, “hani sen kaçmıştın ya çok beddua etmişti anan,çok ağlamıştı” diyerek kolunu kanadını kırarlar kaçan kızın. Kimsenin niyeti öldürmek değil. Niyet; eski günleri yad etmek.

Hayat Felsefesi

onurr35 | 06 August 2011 23:34

Hayat bir şans kapısıdır.her an yeni olaylar çıkar karşına.olaylar içinde ihtimaller; ihtimaller içinde umutlar; ve umutlar içinde eğer varsa şansı görürsün.çoğunlukla sana bağlıdır şansın var ya da yok olması.çünkü şans fırsattan doğar.
fırsatlar hayatın her anındadır; ama şans herkese görünmez -utangaçtır biraz-, emin olmadan teslim etmez kendini kimseye -yani biraz da güven ister-.kullanılıp atılmayacağını, bir işe yarayacağını, birini mutlu edeceğini bilmek ister.
fırsatları değerlendirebilirsen şans güler yüzüne; değerlendiremezsen şanssız günündesin.
aslında yanlış kararlardır fırsatları yok eden.bazen öyle yanlış kararlar verirsin ki aylarca, yıllarca, belki ömür boyu taşırsın izlerini.pişman olursun, ama son pişmanlık fayda etmez.alışmaya çalışırsın olmaz.

Bu gece gene yüzleşeceğim kendimle

suleceizler | 12 February 2011 19:16

Gece yarısını çoktan geçmiş saatimin akrep ve yelkovanı.Hala yok gözlerimde uykunun ağırlığı,tv açık fakat sadece açık ,öylesine.Kendimle başbaşayız ve gene hesaba çekmişim kendimi gecenin sessizliğinde.Hayatta herkesi,

En kötü karar bile Böyle kararsız kalmaktan bin kat iyidir.

suleceizler | 28 January 2011 14:41

İnsanın kafası karışık olduğunda ne yapsa içinden çıkamaz gibi gelir ona.Aklında yapmak istediği pek çok şey vardır,ama hangi şeyi seçeceğine karar veremez,kıvranır durur.Düşünür sürekli resimmi yapsam,tiyatro kursunamı yazılsam,takı tasarımına mı ağırlık versem,kitap mı yazsam ama düşünmekten hiçbirini uygulamaya koyamaz malesef.Aslında bir tanesine karar verip başlayabilse ,en azından bir adım atabilse bir şeyler yapmaya başlamış olacaktır.İçinde bulunduğum durum şu an aynen böyle.

Pişmanlık Çiçeği

ZKUD | 03 January 2011 14:12

Ulustaki durağa gelmişti otobüs. Kapı açıldı, yanım boştu. Otobüs ağzına kadar dolacak şimdi diye söyleniyordum. Birkaç kişi geçti arka taraflar oturdular, yaşlı teyzeler – amcalar hemen ön taraflara konumlandılar.

Arkasından biri sallanarak diğeri onu arkasından tutmaya çalışır gibi bir yandan da bir şeyler söyleyip sanki teselli etmeye çalışarak, belli ki iki arkadaş(orta yaşlarda) giriş kapısından kart basıp ilerlemeya başladılar. Sallanarak elinde çiçekle gelen parmakları ve uzun boylu adama doğru bakıyordum fakat yanıma oturmasını hiç istemiyordum. Sarhoştu sanki.(Sarhoşlardan rahatsız olduğumdan değil) İnsanın sevmediği ot burnunun dibinde bitermiş , geldi oturdu yanıma, arkadaşı da bir arka tarafındaki koltuğa.

gene de uzanır semaya öperim kara gözlerini..

kharis | 09 September 2010 12:43

güneşin doğuşuyla gömdüm seni,

bilmem kaçıncı bu sefer,

sen de 10 ben diyim 25,

evet evet 25 oldu bugün,

papatyalara küseli de 25 oldu.

hep sevmiyor sevmiyorsun,

kharis’im bu doğru,

ama Hephaistos’ımı unutmadım

vurdu, ve gitti…

beyazını bile göremez oldum,

aldığın beyaz güller ah..

beyaz saçların,

ellerimi doladığım..

kokun geliyor burnuma..

çilek kokusu..

gül kokusu..

kokladığım kokuların en pamuğu belki..

Dönüm Noktası

azturk | 07 September 2010 16:19

Apartmanın kapısının kapattı. Beş on metre yürüdükten sonra arkasını döndü. Kaldığı daireye bir kez daha baktı. Gözlerini kıstı. Uykusuzluktan kızarmış ve mor halkalar çökmüş gözlerinin yandığını hissetti. Düşünceliydi. Aklında bin bir türlü düşünce vardı.“Birader çekilsene yolun ortasından. Ne duruyorsun direk gibi. Sabah vakti. Tövbe tövbe.”
Birden kendine geldi. Etrafına bakındı. Bir sürü insan sokakta yürüyordu. O’da bu kalabalığa karıştı.

Dün gece hiç uyumamıştı. Gözünü kırpmadığı gibi sabah kahvaltıda yapmamıştı. Bütün beynini zonklatan “Kazanmak istiyorsan acımayacaksın.” Sözü kulaklarında yankılanıyordu. Mesleğe ilk girdiğinde tecrübeli bir avukat arkadaşı söylemişti bu sözü. Değer verdiği, sözüne güvendiği arkadaşı aynı zamanda “Yoksa kaybeden sen olursun” diye eklemişti. Kazanmak ya da kaybetmek. Bu ikisinin ortasında da acımak ya da acımamak. Ve bütün bunların üstünde Türkiye’nin en iyi avukatlarından biri olmak ya da sıradan birisi olarak hayatını devam ettirmek.

YÜRÜMEK

oyuncuhandan | 06 September 2010 10:06

“Tutki sana güvendim ve yine arkandan geldim. İhanetinin biçim değiştirmediğini nereden bileceğim” Gözleri kararlı, kalbi kırık, aklı öfkeliydi.

“Varlığımın tek sebebi senmişsin meğer. Acı da olsa anladım”
Pişmandı, seviyordu, çaresizdi.

“Anlamak kolay olmuş desene. Kırdıklarına bakmadan dönebildiğine göre, acıların sende kalmamış”
Buruktu, seviyordu, affedemiyordu.

“Canım çok yandı. Affet diye değil, anla diye söylüyorum. Zira anlamadığın sürece affetsen neye yarar?”
Acınacak haldeydi, kirliydi, inkarsızdı.