bildirgec.org

zehir hakkında tüm yazılar

Örümcek Isırığının Viagra Etkisi

admin | 14 March 2011 12:13

Örümceklerden hemen herkes korkar veya tiksinir. Oysa örümceklerin zehirlerinden günümüzde birçok ilaç ve faydalı çözümler üretilebilmekte. Orta ve Güney Amerika’da görülen muz örümceği Phoneutria nigriventer bir erkeği ısırdığında 4 saate kadar ereksiyona sebep olduğu gözlemlenmiş. Georgia Üniversitesi Tıp Fakültesi uzmanları bu durumun ereksiyon bozukluklarında tedavi amacıyla kullanılabileceğini söylemiş. Bence bu durum örümceklere olan bakış açımızı bir nebze olsun olumlu yönde etkiler. Yani artık örümceklere bir haşere gözüyle değil, birçok erkeğin bir gün başına gelebilecek olan büyük korkusuna kurtuluş reçetesi olarak bakılıyor.

KALEM !!!

Cali Kusu | 30 January 2011 16:35

İnsanın çabalarından bir tanesi de kendini ifade edebilmektir. Kendini ifade ettiği kadar özgürdür. Ne istediğini, ne yaptığını, ne yapabildiğini ifade edebildiği kadar hâkimdir kendine ve kelimelerine.İfade etmenin tek yolu konuşmak değildir. İfade aracı yalnızca dil ile sınırlandırılamaz. Konuşarak olduğu gibi insanoğlu kendini yazarak da ifade edebilir. Hatta dilin anlatamadıklarını da anlatır. İnsanoğlunun kullandığı en muhteşem iletişim aracıdır. Yeri geldiğinde dilimizden, kılıcımızdan bile daha keskindir.Kalem insanın en büyük silahıdır. Tarihlerin, topların, tüfeklerin deviremediği dağları, padişahları iki çift söz ya da iki satır yerle bir edebilir. Gücü eşsiz, yetkisi sınırsızdır kalemin. Dilin anlatamadıklarını iki satırlık bir yazı çok basit bir şekilde açıklayabilir. Yazdıklarımız, yazacaklarımız bizi bize anlatmaya yeter aslında. Ben beni bana konuşarak anlatamam. Kendi kendime konuşamam. Ben içimde, aklımda ne varsa kalemimle paylaşırım. Kalemimde zamanı geldiğinde unuttuklarımı bana tek tek hatırlatır. Benim tek güvenilir dostum kalemimdir. Ben anlat demeden anlatmaz, ben yaz demeden yazmaz. Sahip olabileceğimiz en sadık arkadaştır. Kalem insanın gerçek yoldaşıdır.

Yılan Gibi İnsan

Cali Kusu | 29 January 2011 11:37

Hayatta bazı benzetmeler yapmadan kuramıyoruz bazı cümlelerimizi. İnsanız nede olsa, illaki kıyaslamadan edemiyoruz karşımızdakini, yanımızdakini, yakınımızdakini. iyi yada kötü, en çok ne yakışırsa on an için dilimize onu söyleriz…

saf intikam

kemalcanizm | 12 August 2010 15:28

Tetiği gerili bir silah gibi kaygılıyım
şeytanlar karşı bana
onlar beynimdeki urlarım

çünkü bilirler,
çığlıklarımla düşse toprağa ateş

zaman,
bir kısrağın gözlerinde benimle direnir

aynalar;
gölgelerimin raksına mahkum

onlar,
en soylu gülüşlerime zehirlenir..

Sevmek Düşmeden Uçmayı Bilenlerin Marifeti

kahvekokusu | 30 October 2009 09:41

Kendi yağmurunda ıslanır şehir
Yüzüm kendi yağmurunda yıkanır..
Her aşk kendine büyüktür
Ve her ayrılık kendi yalnızlığını tanır…

Gel..desen, yalınayak
Kızgın sahralardan, harlı yollardan geçerek gelirdim sana…
Gel! Desen
Düşmekten korkmadan,
Kırık kanatlarımla, uçarak gelirdim sana…
Yüreğimde bin kamyon yükü sevda
Uykusuz gecelerimi nevbetlere devredip
Yıldızlardan sızan bir ziya gibi
İcabet ederdim çağrına
Oysa ne “gel” dedin ne de geldin.
Ey hüznümü umuduna çözdüğüm sevda!
Kaybetmek bulanlara mahsustur
Ben seni hiç bulmadım ki….

kleopatra’yı nasıl bilirdiniz?

gulsey | 27 April 2009 14:09

Günümüze gelişine kadar çeşitli tasvirlerle geldi karşımıza Kleopatra, kaç keşit insan bin çeşit söz söyledi. Erkekleri parmagında oynatacak kadar aşifte de dendi, çok kötü kalpli oldugu da,Dante ‘ye göre lüks düşkünü,Pascal’a göre dünyanın çehresi değişirebilecek biri, filmlere göre entrikacı, zehir uzmanı ve şevhet düşkünü bir kadın.Hatta yaptıgı süt banyolarına kadar kulaktan kulaga anlatılır durur. Hatta son dönem yapılan açıklamalara göre Onun nemfoman oldugu bile söylendi. Yılanla değil şarapla zehirlendi gi de yapılan açıklamalar arasında .Mısır halkı durmadan topraklarına Roma’lı aşıklar getiren kraliçelerinden memnun mudur peki?

gözlüklü yılan

admin | 25 February 2009 16:12

Gözleri bozuk olduğu için değil, Hindistan halkınca bu isim takıldığı için gözlüklü yılandır kobranın adı. Hindistan’da flüt çalan Hint fakirlerinin gösterilerinde, kıvrak dans ederek eşlik eden kobra türüne gözlük yılan deniyor ve bu gözlüklü yılanın her ne kadar gözünde bir problem yoksa da kulakları sağırdır. Dans etme sebebi müzigin ritmi değil, flütün hareketlerini takip etmesindendir.

Naja naja olarak bilinen gözlüklü yılan, çok zehirlidir, 1,6 – 3 m arasında uzunluğa sahiptir ve sıcak bölgelerde yaşarlar.Hindistan’da gösteriler için sökülen, pek zehirli iki adet dişe sahiptirler, zehrin etkisi direk sinir sisteminedir, felce sebebiyet verebilirler.

komşumun faresi: pitpit

nazokiraze | 10 January 2009 19:29

Bu aralar hayatım gayet hareketli bunun sebebi ise hayvanlar. Zaten apartmanımızın arsız kedisi tontişe, evimdeki birsürü balığa ek olan biri dev ikisi minik su tospağalarına anca anca alışırken birde minik fare pitpit girdi hayatıma. Evet pitpit hayatımda dolaylı da olsa..

Pitpit komşumun evine dadanan minik fındık faresi, ama nedense bende komşum kadar etkileniyorum bu küçük hergeleden. Bunun nedeni yan apartmanda olan fare girmiş evde oturan canım arkadaşımın fareden ödünün kopmuş oldugu için bir haftadır eşiyle birlikte evden çıkıp o gelene kadar artık postu nereye sererse orda kalmasıdır. Tabi bu post sürekli bana serili ben bundan memnun olsamda pitpit memnun mu bilmiyorum, zavallının canı sıkılmıyor mu acaba? Oturup iki laf etmek istemez mi? Nitekim arkadaşım evdeyken mutfakta cirit atan pitpit o yokken derin bir hüzne boguluyor olacak ki kadının kurdugu tuzaklara, yemlere, yapışkanlara hiç yakalanmıyor demek ki içinden evi turlamak gelmiyor düşünün sucuk bile yememiş gariban.

Akrep günlüğü, ya da yıllığı

winmaker | 07 October 2008 23:04

İlk karşılaşmam çocukluğumda olmuştu akreplerle. Sayıca çok fazla, süratçe çok hızlıydılar. Köyde, onlar geceleri kerpiç duvarlarda aksesuar gibi dururken, yorgan altında yusufçuk edasıyla uyumaya çalışırdım.

Şimdi büyüdüm. O günlerden geçen seneye kadar olan arada, akreplerle ilişkim burçlardan öteye gitmedi, ona da inanmadığım için öteyi bırakıp beriye bile gitmedi hatta. Ta ki geçen seneye kadar, evet. Bir haftalık yokluktan sonra eve dönmüş, duş almaya hazırlanırken küvette iki adet simsiyah akrep görmüş ve ışık hızıyla tekrar sırtıma çantamı takıp yola düşmüştüm. Ziraatçi bir arkadaşın “Siyah değilse korkma, hele ki kuyruğu 9 boğumdan azsa hiç korkma” demesi üzerine eve bir süre uğramamıştım. Gözümde akreplerin resmini canlandırdıkça 29 boğum sayıyordum, nasıl korktuysam. Günler günleri kovaladıkça (nasıl bir sapıklıksa günlerinki, işleri güçleri yok, birbirlerini kovalıyorlar) evin durumuna dair duyduğum meraktan biraz cesaret alıp zirai bir ilaçla evin yolunu tuttum. Işık hızıyla eve dalıp ilacı bastıktan ve kilolarca yoğurt yiyip litrelerce ayran içtikten (ilaçtan zehirlenip akreplere alay konusu olmanın manası yok tabi) 2 gün sonra eve girip burayı mesken olarak tutmuş 5 adet irili ve birçok adet ufaklı cesedi defnedip, ilaca dualar okudum. Nasıl bir ilaçsa, yaklaşık 6 ay boyunca kapının ve pencerelerin önü böcek mezarlığı gibi oldu.