bildirgec.org

amaç hakkında tüm yazılar

anne yazısı

nazokiraze | 08 May 2011 10:10

Hayatımdaki 15.Anneler Günü kapsamında sanki bir annenin hakkı bir günde ödenirmiş gibi heyecanla yarını bekliyorum.Aldığı nefesle bile bana muhalefet eden kızıma, muhtemelen yarın için özel bir gün diye biraz uslu durmayı düşünmeyi asla akıl etmeyecek oğluma rağmen coşkuluyum ben.

Her yıl kendi annem ve kayınvalidem dışında bir kaç yakın arkadaşıma ,görümceme ve çocukların öğretmenlerine de armağan alırım ben.Tabi onlar da bana.Elbette bir annenin emeği bir güne sığmaz,sevgi tek bir hediyeyle gösterilemez ancak itiraf edelim bütün anneler hediye almaktan hoşlanıyoruz.Sağda solda bunlar bize kapitalist düzenin oyunları diye ne kadar çığıran insan varsa alışveriş merkezlerinde fink atıyorlar tecrübeyle sabittir.Evet bunlar bize kapitalist düzenin oyunu hatta dayatması, yok Sevgililer Günü yok Anneler Günü vs.. olsun insanlar birbirine armağan alıyor,hatırlıyor,kutlama mesajı atıyor ne kötülük var ki bunda. (Reklamlar düşmüş)

AKORTSUZ BAŞIM

il mare | 10 April 2010 15:45

Bu, insanın yapısında mı var; yoksa bir tek ben mi böyleyim?
Ortada tek bir şey var, tek bir hedef. Hayatın geçirilmesi gereken diğer süreçlerine de bakıldığında, becerebilmesi oldukça kolay bir şey…
O tek bir şey üzerine, sanki aynı anda milyonlarca şeyin üstesinden geliyormuş gibi düşüyorsun ki, dünyada tek bir şey üstüne odaklanıp elde edilmiş başarıların en iyisi,en güzeli senin olsun diye, elinden gelenin en iyisini yapasın ,yapasın diye…
Zaman geçiyor, ilk başlarda her şey güzel gidiyor; mutlu ve umutluyuz derken,
Hünerleri gösterme zamanı artık iyice yaklaşıyor.
Artık yapılan yapılmıştır, artık istenilse de yaptıklarının üzerine çok bir şey katılamazdır.
Bunu beyninde o kadar çok tekrarlarsın ki sonra, gelinen en son aşamada,
Neredeyse beynin bu başıboşluk duygusundan,bu rahatlamadan sarhoş olur, bilinçsizleşir, kendini resetler, gider,dolanır,aylak adam olur,işsiz kalır,kalır,kalır derken…
Herşey bir anda, en son aşamada, tıkanırrrr kalır…
Azimli kulaçlarla yüzülüp varılan kuyruk, boynumuza dolanır,koca bir varoluşluktan, tekrar filizlenemez bir yokluk yaratır…

TRAJİKOMPLİKE

admin | 28 February 2009 18:02

Rüzgara kapılmış gidiyorum ben…

Mümkün mü? 2 yanımı da alıp gitmem… O kadar soyut olabilir miyim?Hayal ederken bile şu an yaptığım gibi onu gerçeğe dönüştürme çabam, herşeyin illa bir gerçekliğe kavuşması gerektiğini vurgulamıyor mu zaten? Hayallerimin amacı gerçeğe ulaşmaksa;ya da her hayalin sonu gerçekse, güzel olan hayal değil de sonsuzluk,sınırsızlık olsa gerek. Sonu yok çünkü hayal kurmanın. Özgürlük güzel olan yani.Özgürce düşün ve özgürce sınır koyma işte. Nereye istersen oraya git,anında, yanına iki kanat almayla biter iş. Ve bir gün gerçekten de git. Ve bir sonraki gerçeğe devret bir sonraki hayalini… Güzel olan gerçek mi yani bir de şimdi? Yani,güzel olan özgürce bir gerçek olsa gerek.

Google’da “Kötü Amaçlı Yazılım Uyarısı” – Google’ın Büyük Hatası

dahicocuk | 01 February 2009 10:03

Google Büyük Hatası
Google’ın Büyük Hatası

Google’da ne ararsanız arayın karşınıza “Uyarı- bu siteyi ziyaret etmek bilgisayarınıza zarar verebilir!” uyarısı geliyor. Şimdi farkettim. Saat: 16.38

Google’da arayacağınız her şeyde sonuç aynı tüm linklerde “Uyarı- bu siteyi ziyaret etmek bilgisayarınıza zarar verebilir!” uyarısı var.Google ne zaman bunu düzeltecek bilinmez ama çok büyük bir hata!

bu tür maillere dikkat

beyrek | 22 April 2008 18:19

geçen hafta, hesabımın bulunduğu iki farklı sosyal ağ sitesinde, aynı gün içerisinde, iki farklı kişiden birer mesajım olduğunu farkettim.
bu iki mesajda da, ‘profilinizi inceledim, çok dikkat çekici bir profil yapmışsınız, sizden çok hoşlandım, sizinle uzun süren dostluklar kurmak istiyorum’ gibi (farklı üsluplarda fakat benzer) ifadeler bulunuyordu. halbuki iki sitedeki profilim boştu ve hatta resmim bile yoktu. gariplik burda başladı. mesajlarda bana mail adresleri verilmiş ve söz konusu mesajlara, bu mail adreslerine yanıt vermem istenmişti. benden, kendimden bahsetmemi ve bir de fotoğrafımı göndermemi istediler ve mailimi alınca bana kendi fotoğraflarını göndereceklerini söylediler.
dedikleri gibi, cevabımı bana verdikleri mail adreslerine yolladım.
gelen birinci mail Maye Mak’tan (muhtemelen takma ismi) geldi. mailde, Dakar’daki savaş sonucu ailesini kaybettiğini, Şuan Senegal’de bir mülteci kampında yaşadığını söylemiş ve kendimden bahsetmemi istemiş. bir de fotoğraf göndermiş.
ben de ailesi için üzüldüğümü belirten ve kendisi için ne yapabileceğimi soran bir mail gönderdim.
ikinci mail mariah Mories’den (bu da muhtemelen bir takma isim). o da aynı şekilde dakar’daki savaşta ailesini kaybettiğini, bir mülteci kampına yerleştirildiğini söylemiş, kendinden biraz bahsettikten sonra, oradaki bir kilisenin papazı olan Benjamine Devine adlı bir kişiden bahsetmiş. bu kişinin telefon numarasını, bir de mail adresini yazmış. kendisiyle konuşmak istersem, bu kişiyi (Benjamine Devine) aramamı ve kendisiyle (mariah Mories) bu şekilde görüşebileceğimizi belirtmiş, ve mailin devamında; ölen babasından $6.7 M ( altı milyon yedi yüz bin amerikan doları) miras kaldığını, ve bu parayı benim hesabıma göndereceğini ve bu paradan birazını kendisine göndermemi (seyahat masrafı ve uçak bileti için) istemiş. bu sırrı kampta kimsenin bilmediğini ve böyle bir paraya sahip olduğu öğrenilirse öldürülebileceğini, bana aşırı derecede güvendiğini (bu güveni nasıl yarattıysam artık) de belirtmiş.
aynı gün gelen ikinci mail Maye mak:
hikaye üsttekinin (mariah morries’in) hikayesi ile aynı. yalnız, papazın ismi Peter Adams , kalan miras miktarı $2.6 m (iki milyon altı yüz bin amerikan doları) olarak değiştirilmiş.
gelen maillerde bir ortak nokta da, ana dillerinin ingilizce olmadığı halde, neden çok iyi derecede ingilizce bildiklerini belirtmeleri.
bu kişinin (ya da kişilerin) amaçlarının ne olduğunu çözemedim. ya bir şaka, ya da bir dolandırıcılkla karşı karşıya olduğumu farkettim.
bu aldatmacaya sizin de düşmemeniz için sizlerle paylaşayım dedim.
ilgilenenler, buna benzer bir olayla karşılaşanlar, bu konuda fikri ya da sorusu olanlar varsa.

BIRAK DAĞINIK KALSINNN

nssvl | 10 April 2008 17:50

Yaşadığımız her şeyi tüketmeye hevesliyiz. Evet ben de… Güzel bir şey gördük mü, hemen bizim olsun isteriz. Onun sahibi olmak isteriz. En ilkel içgüdümüz budur. Bazen başarırız kendimizi zaptetmeyi, ya da şartlar zaptetmeye zorlar. Ama yine de sonuç olarak yaptığımız her şey sahip olmak istediklerimizi elde etmek içindir bir noktada.

Aşkta da aynı şeyi yapıyoruz. Hoşlanıyoruz, kanımız ısınıyor, tutkuyla bağlanıyoruz ya da arzudan yanıyoruz her neyse ve bizim olsun istiyoruz. Sanki onunla birlikte her şey anlam kazanacak ya da kendimizi çok iyi hissedeceğmizi sanıyoruz.

SORULARLA MUTLULUĞU ARAMAK

teacher07 | 09 April 2008 23:18

Mutluluğun ne olduğunu anlamaya çalışırsak
hep sorular karşımıza çıkacaktır… Verilen yanıtların
önemini beklemeden,irdelemeden sorular, sorular, sorular…Mutluluk kişiye göre değişir mi, göreceli midir?Maddi kazanımlar mı mutlu eder insanları?İnsanlar manevi mutluluk mu ararlar?Hem maddi hem manevi mutluluk aramak mı
doğru olan?Kişilik değerleriyle ne derece ilişkilidir?Yalnız ve toplumdan yalıtılmış kişiler, mutlu
olabilirler mi?Acı, üzüntü tatmamış kişiler de mutlu olabilirler mi?Sevgi duyduğumuz başkalarının başarılarından
mutluluk duyulur mu?İnsan mutluluktan neden ağlar?(Yarin yanağından başka , paylaşmak her şeyi
N Hikmet) Paylaşmak mutluluk verir mi?Her yaşa göre mutluluk değişir mi?(Yetmişinde bile zeytin dikeceksin/ Hemde öyle çocuklara falan kalır diye değil N. Hikmet)Başka insanları mutlu etmek, mutlu görmek sizi mutlu eder mi?Mutsuz olanlar kendi mutluluğu peşinde koşanlar mıdır acaba?Mutluluk; bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşmaktan doğan kıvanç durumu olarak açıklanmaktadır. Ruh bilimcilerinin açıklamalarına göre; mutluluk bir sonuçtur. Maddi değerlerle elde edilemez. Maddi değerler geçicidir. Geçici olmayan manevi değerler gerçek mutluluktur. Gerçek mutluluk, başkaları için verilen emekten ruhta kalan izlerdir.Bilmem sorulardan sonra sizde bir mutluluk kavramı oluştu mu?Gerçekten…! Siz mutlu musunuz?