bildirgec.org

gözler hakkında tüm yazılar

Çamurlu Paçalar

mavilikler | 27 May 2011 09:11

Bu çamurlu yollarda yürümek uzun bir seyahati andırır. Daha çok içe doğru yapılan türden…

Çamurlarla cebelleşirken bir an gelir yabancılaşırsın her şeye ve kendine. Öylesine akıp giden bir yolda yürüyenler gibi akışa bırakamazsın kendini.

Ayrılırsın her şeyden, paçalarında çamurlar… Sınıftaki arkadaşlarının tertemiz pantolonları çok uzağında kalır.

Kaybolmana İzin Vermeyeceğim

admin | 14 March 2011 10:03

Hep böyle oluyordu. Ne zaman tesadüfen başbaşa kalsalar, yanlarında birileri olduğunda bitmek bilmeyen sözcükler bir anda tükeniveriyordu sanki.

Az önce masalarında diğer arkadaşları da varken, saçmalamaktan zerre kadar korkmadan, aklına geleni söylüyordu oysa. Topluluğun bir parçası olmak, sadece kendisi olmaktan çok daha az sorumluluk gerektiriyordu ne de olsa. Yersiz bir gülüş ya da saçma bir espri, kendi kişiliğini temsil eden şeyler haline gelmiyordu.

“Birazdan kalkarım.” diye yatıştırmaya çalıyordu kendini. Şu kahveyi bitirmeden önce, gitmek için iyi bir bahane bulmalıydı.

Kapının Ardında

mavilikler | 21 February 2011 16:15

Kahvaltı masası hiç bu kadar sessiz olmamıştı. Çay kaşıkları bu kadar gürültüyle şıngırdamamıştı hiç bardaklarda.
Her ses, her kıpırtıda daha da büyüyordu sanki masadaki iki genç kızın sessizliği.

“Emre, şekeri uzatır mısın?” Şekeri uzatırken ablasına bir bakış fırlattı Emre, “Neler oluyor?” dercesine.

Diğer abla onlarla ilgilenmiyor görünse de aslında en küçük detayına kadar farkındaydı herşeyin. Kız kardeşine duyduğu kırgınlık, onun olduğu her yeri de ondan bir parça yapıyordu sanki… Çevresindeki herşeyi onun kadar göze çarpar bir görünüme bürüyordu.

Aşkım

Chat Noir 1 | 17 February 2011 13:50

Gözlerindeki ışıltıyı dünyalara değişmem.
Yüzündeki gülüşü ömrüm yetse de düşlesem,
Kalbimdeki sevgiyi seninle paylaşabilsem,
İçimdeki sensizliği fısıldayabilsem,
Kirpiklerin bir ok gibi saplandı kalbime.
Sesin kulaklarımda hala benimle,
Sessizliğin dikkatimi çekti üstüne.
Bakışların aldı beni uçurdu gökyüzüne.
Kendine güvenen tavırların etkiledi beni.
Çocuksu gülüşün büyüledi beni.
O sıcacık bakışın birleştirdi bizi.
Anla artık, seviyorum seni.

Güliz Ardilli / İstanbul / 10 Mayıs 1998 Pazar

Çalınmış Ruh

mavilikler | 10 February 2011 09:13

Nekahat devresinde bir hastaydı o şimdi. Kapıdan çıktığında yüzüne çarpan esinti savurabilirdi onu yere. Bedensel bir hastalık geçirmemiş de olsa, rüzgara karşı duramıyordu birtürlü. Ruhu çekip gitmişti bir yerlere. İçi boş bir beden bırakmıştı geride.

O kadın giderken, ruhunu da götürmüştü yanında. Kapıya koşmuş, arkasından bağırmıştı “Geri ver!” diye. Ama bir kez olsun dönüp bakmamıştı kadın arkasına. Ruhsuz bedenine yeni bir ruh bulmanın sevinciyle daha da sıklaştırmıştı adımlarını.

“Nasıl fark edemedim?” diye sordu adam kendine, yüzlerce kez sorduğu gibi. “O’nun sadece bir beden olduğunu anlamam için ruhumu mu kaybetmem gerekiyordu ille de?”

KUYU

mavilikler | 25 December 2010 14:36

Bitti, değil mi?! Işık söndü. Kapkaranlık oldu gözlerin. Hiçbir şeyin seçilmediği kör bir kuyu…

Madem istemiyorsun artık beni, hiç değilse çıkmama izin ver oradan. Nasıl giderim ki yoksa?! Sendeyken hala nasıl yaparım sensiz?

Bakmayacağım artık gözlerine! Çünkü ne zaman baksam, orada bırakıyorum kendimi. Artık başkalarını göreceğim hep. Ama hiçbirine sana baktığı gibi bakmayacak gözlerim… Bu kadar çok derinlere inmeyecek… Çözmeyecek oradaki sırrı.

Çünkü giz çözüldüğünde, sıcacık bir şeyler akıyor içime… Karşımdaki insan çok tanıdık bakar oluyor. Sanki benden bir parça… Adeta bir uzantımmış gibi… Bu yüzden bir gün bana çok uzak baktığında, o parçam koparıp alınıyor benden. Bir yanım hep eksik kalıyor. İşte şimdi sen aynen öyle bakıyorsun.

DAYANAMAM

mavilikler | 22 October 2010 10:38

Eğer gözlerini dört açıp her bir yöne aynı dikkatle bakarsa, gördükleri karşısında en fazla birkaç saniye içinde sımsıkı kapayacağından emindi göz kapaklarını.

Onları tekrar dünyaya aralamak içinse oldukça uzun bir zamana ihtiyacı olacaktı.

Nihayet açmayı göze alabildiğinde de kesinlikle öncekinden çok farklı bir şekilde ‘merhaba’ diyecekti her şeye. Gözleri dışarıdan bakan birinin bakış açısından, olabildiğince açıkmış gibi görünse de sadece kendisinin bildiği o gerçek değişmeyecek, aslında çevresindekilerin son derece sınırlı bir bölümünü görüyor olacaktı yine.

ALACAKLIYIM

mavilikler | 04 October 2010 12:49

Hiç yaşamadığım duygular var. Alacaklıyım onlardan!

Şu kadının gülüşü gibi olmadı hiç gülüşlerim. O adam ne söylüyor O’na? Çaylarını yudumlarken sözcüklerin ötesinde gözleriyle neler fısıldıyorlar birbirlerine?

Önlerinden geçerken duyduklarıma bakılırsa, sözünü ettikleri şeyler hiç de öyle o kadını göründüğü gibi dünyanın en mutlu kadını yapacak türden değil…

Bir şeyler kaçırıyorum ama ne?.. Nerdeyse yanlarına gidip kurulacağım masalarına. “Arkadaşlar, muhabbetinizi böldüm ama sormazsam çatlayacağım: Neler dönüyor bu masada?” diye…

uzak diyarlar

astral | 29 September 2010 09:34

sabah, 28.09.10
sabah, 28.09.10

Bazen görmediğin yerlere gidersin. Bir aşk bir tılsım olup, rüzgar olup konar kanadına, kendini ıssız bir yerde bulursun. Öyle ki, sonu bucağı olmayan bir sonsuzluğun ortasındaki bir huzur gibi.

Bir kızıllık, bir şafak vakti; çoktan ve çoktan götürmüş olurmuş seni, rüya gibi mekanlara. Öyle ki, zaman da akmazmış, o an ölsen kanın da…

Bir varlık, öyle mutlu edermiş ki; tekrar Tanrı’ya binlerce şükredermişsin.

Kendini başka başka yerlerde, ‘keşfetmeyi keşfetmiş bir çocuk’ kadar eğlenceli, dünyanın en büyük su parkında; seninle birlikte…

UÇAR GİDER

mavilikler | 21 September 2010 10:27

Orada oturuyorsun. Hep oturduğun o koltukta… Gözlerini binbir güçlükle açık tutarak, televizyona bakmaya zorluyorsun.

O kadar yorgunsun ki, söz geçiremiyorsun bedenine. Uyumak istiyor o çünkü. Sense uyanık kalmak, sabahı geciktirmek, her an’ı bilinçli kılmak istiyorsun.

Yoksa uçar gider zaman. Uyku alır götürür seni, bir yere koyar. Öyle bir yer ki, yoktur zaman. Sen de yoksundur, düşlerin vardır. Çok başka bir senle dolu sahneler saniyeler içinde gelip geçer.

Sonra bir bakmışsın yatağındasın. Gözlerin açık… tavanı seyrediyorsun. Şu lamba uyanışı müjdeliyor sana. İşte o lambayı görmeden önce daha fazla zaman geçirmek istersin uyanık olarak.