bildirgec.org

kasketim biçim biçim…

nu | 30 September 2005 23:54

bütün mevzunun olmak ya da olmamayı çoktan aşmış olduğu mevkilerde, olduğun gibi görünmek ya da göründüğün gibi olmanın “işte bütün mesele” halini aldığı yerde, kale arkasında yani topu sürekli ağlarda görmek… kaleye kim geçerse geçsin… “alem puşt olmuş”ların alemine, sanki spotnikten bakan mütekellim, “hepimiz puştuz”un hızlı ve tekno ritmine aslında çoktan ayak uydurmuştur. fonda derinden üçyüz beşyüz üçyüz beşyüz…

piçleştirilmek üzerine… mevlana, shakespeare’in eline vermiştir.

Tansaş’ın idolü Wal-Mart

anafikir | 30 September 2005 16:26

Bundan 2-3 yıl önce, şu an kullandığım bilgisayarı edinebilmek için satış danışmanı olarak Tansaş‘da çalışmıştım. Bu süre içerisinde, mesleki eğitimler sırasında egitmenlerin yani Tansaş’ın her alanda ulaşmayı planladığı yönü çizen beyinlerin bir çok seferler, Amerika merkezli, dünya çapında hizmet veren Wal-Mart adlı firmadan örnekler verdiklerine, “Işte bu şekilde olmalıyız” dediklerine şahit oldum.

Dünya çapında olmalarının yanı sıra fiyatlarının çok uygun olması ile ün salmış bir marketler zinciri Wal-Mart. Mottoları da bu yönde; “Daima en ucuz fiyat!”. Pek tabi, bu mottoyu gerçeğe dönüştürebilmeleri için diğer firmalardan daha farklı yöntemler uygulamaları gerektiği açık. Bu farklı yöntemlerden birinin, mottodaki vurucu kelimenin (ucuz) çalışanların maaşlarında da uygulandığını iddia ediliyormuş. BBC‘in “Wal-Mart, ‘az ücretle işçi çalıştıran işyeri’ iddiaları ile karşı karşıya” başlıklı haberinde, anlaşmalı oldukları tedarikçi firmalarda fazla mesai ücretlerinin verilmediğinden ve bazı çalışanların -özellikle yabancı uyruklu işçilerin- maaşlarının asgari ücretin altında olduğu vurgulanıyor. Çalıştığım süre içerisinde, Tansaş da, örnek aldığı firmaya benzer -fakat yasal- uygulamalarda bulunuyordu. Bunlardan biri çok sayıda yarı-zamanlı (part-time), dönemsel eleman çalıştırmaları idi. Bu şekilde çalışan elemanların sigortaları da çalıştıkları zamana oranla aylık “yarım-sigorta” olarak ödeniyor idi. Şu an için bu durum nasıldır, hala dönemsel çalışanların sayısı fazla mıdır bilmiyorum. Biliyorsunuz, Migros Tansaş’ı satın aldı. Zaten ben de bilgisayarı aldığım gün işten çıktım. Yani ben de sizin gibi, Wall-Mart izinden giden Tansaş’ın uygulamaları, örnek aldıkları firmaya daha çok benzeşmiş midir merak ediyorum.

Yabancılaşma

Dicky | 30 September 2005 06:45

“Bir an için sahneden inebilseydik, kendimizi seyirci koltuğundan izleyebilseydik herşey çok farklı olurdu”

Küçük bir kontrol odası hayal ediyorum, içinde oturan pembe vücutlu tüysüz bir adam, önünde sayısız renkli tuşlar, yukarı aşağı oynayabilen kollar ve dev bir ekran. Evet, sanırım bu pembe derili komik adam benliğimi yada açıkça beynimi temsil ediyor. Mesaisi boyunca kararlar veriyor, hazır davranış kalıpları arasında seçimler onları kullanıyor, birleştirip yenilerini üretip hafızaya kaydediyor, ekranda çıkan evet-hayırlı binlerce soruya cevap veriyor gün içerisinde, taki akşam olup rüya üreticini çalıştırıp dinlenmeye çekilene kadar…

100 dolarlık laptop

hafifuyku | 30 September 2005 03:14

Eski haber ama atlamayalım. MIT media labs müdürü ve techguru negroponte‘nin ön ayak olduğu bu projenin amacı, 100 USD değerinde bir laptop üretmek, ve ihtiyaç duyulan ülkelerde çocuklara dağıtmak. linux kurulu, 1GB diskli, wifi bağlantılı bu şirin şeyleri insanlar para vererek alamayacak, sadece kurumlar/devletler yüksek miktarlarda ısmarlayabilecekler. Seyir Defteri‘nin haberine göre, Brezilya bir, Çin ise iki milyon adet alırız biz bunlardan demiş. Aletin fiyatı dışında en hoşuma giden özelliği, elektrik olmayan yerlerde çalıştırılabilmesi için kurularak şarj edilebilmesi. Kenarında kurma kulpu var…

SUDOKU

mithras | 29 September 2005 13:29

Bugünler de adı çok geçmeye başlayan bir mantık oyunu. sudoku japoncadan gelen bir kelime ve türkiyede diamond adıylada kullanılıyor.
oyunun kuralları çok basit. Rakamlarla oynanıyor ama matematikle ilgisi yok,sadece mantık yürüterek oynanıyor. Soldan sağa ve yukarıdan aşağıya dokuz kareden oluşan grafik, kendi içinde de dokuzar karelik bölümlere ayrılmış durumda. Bu karelere 1’den 9’a kadar rakamlar yerleştiriyorsunuz. Amaç tüm kareleri doldurmak. Bulmaca zorluk derecesine görede ayrılıyor. Her sırada ve kendi içinde bölünmüş her dokuz karelik bölümde aynı rakamdan bir tane olması gerekiyor.
Oynun bu kadar ilgi görmesinin asıl nedeni de beyni sağlıklı tutması (bunamaya karşı etkili olduğu da söyleniyor)ve 14 yaşa kadar gençleştirdiği ile ilgili bir şey de okumuştum. Okul yıllarında bizi düşünmeye zorlayan matematiksel teknikler, problemler çalışmaya başladıktan sonra kullanılmamaya başlıyor ve beynin kullanılmayan bölümleride zamanal köreliyor. Bence bu oyun harika.