bildirgec.org

İn tavandan

llus | 31 December 2002 18:59

3 mail aldım bugun ondan… başka şehirde olan ondan… benimle birlikte, kurduğumuz hayatı da rutubetli duvarlar arasında terkedip tertemiz duvarların arasına kuştüyü yastıklara giden o suratı çilli kızdan… kazancı yokuşunda otururken paslı sandalyelerde saatlerce yazı yazardık ve demişti bana karıncalar şeker sever. o hain bi karıncaydı. Beni terkettiğin de ona sakarin verdim. Şimdi ona çikolata veriyorlarmış. bense ağrı kesicilere devam diyorum. yaşasın apranax fort- yaşasın majezik- yaşasın aprol fort! gel bakalım 4 mevsim-gel bakalım 12 ay… yarışalım mı bakalım önce kim pes edecek? pich!

başım ağrıyo

jaded | 31 December 2002 18:39

herkez sevdikleriyle birlikte..ne kadar kalabalık ankara…

tek başıma yürüdüm sokaklarda..baktım baktım baktım..sonra aniden kuytu biköşeye girdim..ağladım …ağladım…

gözlerim acıyo şimdi..başım ağrıyo…gidip uyumak istiyorum..belki sonsuza dek…güzel yazıyodum ben..güzel çiziyodum..çok güzel resimler yaptım…yaparmıyım bilmiyorum artık…

hiçbişey bilmiyorum bugün…

perdeler kalkmalımı??

maskeler düşmelimi..

iki şişe şarap ve bir tırtıl

futur | 31 December 2002 18:19

Bu gün çok güzel iki hediye aldım.

Hediyeler iki şişe şarap, fakat özellikli şaraplar, alçıdan, ürgüp göreme kaplamaları var. Yani paketleri oldukça şık iki şişe şarap. Şişelerle birlikte eve geldiğimde, alçı olan kaplamanın toz çıkardığını, kısacası pislik yaptığını, düşündüğüm için, üstlerine bir kat vernik attım. Hem daha şık hem de daha dayanıklı oldular. Daha sonra bu iki şişe şarabı içmeyi planladığım için, ağızlarındaki aluminyum folyoları yırttım. (özenle, ilk önce falçata ile bir kılavuz çizgi attım). Önceden bir şişenin folyosunun hafiften içeri çökmüş olduğunu farketmiştim. Herhalde tapa biraz içerde, diye düşünmüştüm. Her iki şişenin de folyolarını çıkardıktan sonra, benim için anlamlı, bir çok kişi için iğrenç bir görüntüyle karşılaştım. Bir böcek, o küçücük tapa çöküntüsünü bir canla değerlendirmişti. Bir solucan, örümcek ağı gibi bir dokunun içinde duruyordu. Biraz dokundum ve canlı olduğunu farkettim. Yeşildi ve çok ama çok güzeldi. Ağların içine kendini hapsetmişti; ama sadece bu değil, aluminyum folyo da onu hapsetmişti. Bir tankın içinde esir kalmış bir bebek gibi yani. Ne zaman buraya girebilmişti, anlayamadım.Ve belki de, sürekli karanlıkta olduğu için, asla uyanacağı mevsimi bilemeyecekti. Yaşamın anlamını düşündürdü bu sahne, ne kadar ısrarcı olduğunu, ve bir başka yaşamın ne kadar insiyatifinde olduğunu, onu çok sevdim, ve bana kendimi çok sevdirdi. Yaşamak işte böyle birşey.

Şarabı içmeyeceğim, o uzun uykusundan uyanmasını ve uçmasını ya da yürümesini bekleyeceğim.

İyi şanslar küçük tırtıl.

Yılsonu

nedir19 | 31 December 2002 16:43

31 Aralık 2002, sanırım bugün 1 saatlik uykuyla ayakta duracağım, tabi sızmazsam. Çok değerli okulumuz senenin bugüne final koymayı çok iyi becermiş. Çoğu insanın bugün sınavı vardı, bazılarının 2, bazılarının 1 tane sınavı vardı. Üfff sistem hakkında yorum yapmayacağım her neyse….

Geçen sene kaldığım bir dersten final vardı ve sabahladım, …..

Yazmaktan vazgeçtim, benim için moral bozucu bir gün olma yolunda. Fakat anlatmadığım bu olay moralimi, senenin bu son gününde bozmamalı. Dersleri takmayan biriyim ama… ulen bu bana yapılmamalıydı 🙂

yılbaşı

frannyglass | 31 December 2002 14:44

işyerlerindeki yılbaşı partileri ne sıkıcı oluyormuş unutmuşum, üstelik şarap ucuz, kötü. Mutlu yıllar, iyi seneler gülücükleri, kadınlarda bir neşe bir neşe, kıkır kıkır herkes, erkekler ikiye ayrılıyor, kadınların bulunduğu dairelere girip sohbete-oyuna katılanlar, erkek erkeğe oluşturdukları dairenin içinden yan gözle dışarıya bakarken, bu sahte mutluluk hallerini içleri giderek eleştirenler. Böö… Ne sıkıcı…

ben mi?: I’m your operator you can call anytime

I’ll be your connection to the party line

I’m comin’ up so you better get this party started