Anneme, beni görünmeyen bir sineğin ısırdığını söyleyince gülmeye başladı. O hep gülüyordu söylediklerime son zamanlarda. Banyo yaparken gülüyordu, aynanın karşısında saçını toplarken, fırından yemeği çıkarırken, babam kalçasını okşarken, gazete okurken, kanal değiştirirken…
Çamaşır mandallarından robot yapmama da gülmüştü. Altıma işedikten sonra, beni yıkarken de gülüyordu. Kardeşimin önlüğünü ütülerken de, babamın gömleğini ütülerken de aynı tebessüm vardı. Onun ağladığı anı görmek, beni mutlu edecekti sanki. Daha fazla takip ediyor, daha fazla ona bakıyordum. Sırf o ağlasın diye gereksiz yere ulu orta yerde ağlıyordum bazen ama tık yok, büyülü bir şekilde gülmeye devam ediyordu. Ona, onu sevmediğimi söyleyip, mutsuz etmeye çalıştım. Başımı göğsüne bastırdı ve beni sallamaya başladı. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda, beni dudağımdan öptü. O an ben de gülüyordum ve annem de gülüyordu. Yalan söylediğimi anlamıştı, blöf yaptığımı. Oyuna gelmemiş, yine gülmüştü.