Bir Mehdix Paşa‘mız eksikti. Nihayet O’da aramıza katıldı!
nadir kitaplar
| 27 August 2003 01:01
Solid Allince’dan çılgın kulaklıklar
mrtlms | 22 October 2009 09:51

Muz, sushi, kedi patisi ve vida şeklindeki ilginç kulaklıklar dikkatleri üzerinize çekmek için birebir. Şuan da 22$ lık fiyatla ön siparişte olan ürünler Aralık ayında piyasaya çıkacak.
ŞU ÇILGIN KÜRTLER
Ahmet Meliksah | 23 September 2007 00:03
ŞU ÇILGIN KÜRTLER
Leyla Zana, eski PKK elebaşısı Abdullah Öcalan’ı “terörist” olarak değil, Kürt halkının liderlerinden biri olarak gördüğünü açıkladı. On binlerce insanın ölüm emrini veren bebek katilinin bir halk lideri olarak algılanmasındaki ironi bir tarafa, kendilerini Kürt halkının temsilcileri olarak lanse eden birtakım siyasetçilerin hâlâ terör örgütü mensubu gibi davranıyor olması ürkütücü. On beş yıl önce halk tarafından gönderildikleri mecliste Kürtçe yemin etmeye teşebbüs ederek kendilerine verilen “bizi temsil edin ve sorunlarımızı çözün” görevini yarım bırakan Kürt siyasetçilerin bugün aynı hataya düşmeyeceklerini ummak istiyoruz. PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmeye yanaşmayan DTP’lilerin, en azından PKK’yı kutsamamalarını beklemek herkesin en tabi hakkıdır. En nihayetinde, binlerce vatan evladı düştü toprağa, oluk oluk kan aktı bir hiç uğruna ve bunun sorumlusu büyük ölçüde terör örgütü. Bugün, verilecek hesabı olan bir teröristi “halk lideri” olarak görmek elbette herkesin kendi bileceği iş, ancak Kürt siyasetçilerin, temsilcileri olduklarını iddia ettikleri Doğu ve Güneydoğu’daki Kürt vatandaşlarımızın sosyal ve ekonomik dünyasını geliştirmekle görevli halk temsilcileri olduğunu unutmamak lazım. Onların en temel görevi, artık çürüğe çıkmış olan ideolojik ütopyaların peşinde koşmak değil, Doğu’nun ve Güneydoğu’nun soyut ve somut anlamda mamur hale getirilmesidir.
Temsilcisi oldukları Kürt halkı ile aralarındaki tek benzerliğin Kürt olmak olduğu Kürt siyasetçiler, seçmen kitleleri ile aralarındaki algı farklılığı bir tarafa, zihniyet anlamında birbirine zıt duruşlara sahiptirler. Tabanları ile aralarındaki uçurumu kapatma çabası içine girmek bir yana, ideolojik ön kabullerden sıyrılmayı dahi henüz başaramamış olan Kürt siyaset elitleri, politik vizyonlarını genişletmedikçe başarısız olmaya mahkumdurlar. Politik vizyonun genişlemesi ise liberal zihniyetin benimsenmesi ve küresel fenomenlerin çağdaş bir algı mekanizması ile okunması ile mümkündür. Liberalizmin küresel bir hal alması ile her ideolojik hareket gibi giderek marjinalize olan Kürt siyaseti, böyle giderse, çok değil iki seçim döneminden sonra seçmenlerini merkez sağ partilere kaptıracaktır.
renk körü olup olmadığını test et
janjan emre | 14 July 2007 22:32
renk körü olup olmadığınızı test edebileceğiniz güzel bir site
buyrun :
buradan
not: bu bir şakadır (:
İsimsiz bir şehirde bir gün
hales | 17 May 2007 14:58
20 yaşındasın,tek başınasın.Delicesine ozgur bir o kadar da özgürlüğünü
kullanmaya korkaksın.
Bilmedigin bir şehirde onların yarım yamalak konuştugun dilleriyle sokak
sokak salınıyorsun.O ülkenin en büyük şehri değil belki ama yine de hatırı
sayılır şehirlerinden biri bu. Bu büyülü yerde geçirdiğin ilk gün olmasından
gerek çekirgenlik sınırlıyor biraz seni.Kendine bir durak belirlemişsin
ordan başlıyorsun yola,yürüyorsun yürüyorsun sonra kaybolma endişesiyle
gerisin geri dönüp başlangıç noktanı buluyorsun,arkasında derin bir “oh”!
Gezinirken küçük bir restoran keşfedip yola yerleştirilmiş masalarından
birine kuruluyorsun. yemeklerini fazla bilmesen de biliyorsun ki peynirleri
çok güzel,e o zaman verin bana bir peynirli krep diyorsun. Arada o dili az
buz da olsa konuşabilmenin gururu hissediliyor sanki sesinde. Ukalasın o
anda ama ne önemi var,kendine ukalasın o anda.Yanına oturan başka bir
turistten rica edip bir de fotoğraf çektiriyorsun anı niyetine,değme
keyfine!
Yemekten sonra bakınırken etrafa eskiciler buluyorsun .o ülkenin geçmişini
sanki ne ararsan bulacağını sandıgın o eskicilerde arıyor tanımaya
calışıyorsun. Plaklar,kitaplar video kasetler,ıvır zıvırlar içinde
kayboluyorsun
Yolda bir dilenci görüyorsun kara çarşaflar içinde bir bakıyorsun ki durum
burda da aynı,kadın bir kathedral önünü mesken edinmiş. içeri girip tahta
sıralarda oturuyor,kafile halinde girip ortalıgı anlık karmaşalara boğan
turistlere bakıyorsun. sen kendine yeterliyken o anda birdenbire patlşan
flaşlar rahatsız ediyor seni. eksik kalmayayım diyip kenarlara konan tahta
kutucuklara bir bozukluk da sen atıp mum yakıyorsun dileğini dileyip.
Sonrasında İstiklal’de her gün onlarcasına rastladığın bitirim tiplerden bir
ikisini görmek rahatsız ediyor seni. refleks olarak elin çantana
gidiyor,üstünden esyalarını yokluyorsun oysa onlar yanında yürüyp geciyor
zaman ilerliyor,o günün alacakaranlıgında çıkmıssın yola,gün içinde
araba,uçak,otobüs,funiculaire derken bir sürü ulaşım aracı kullanmıssın. bu
yogunluk şaşırtıyor seni.Hepsi bugun mü oldu? hava kararmadan pansiyona
dönüp biraz da o çevreyi gezinmeye başlıyorsun.Yoldaki tabelalar yardımcı
oluyor sana bir de taaa Istanbullardan tasıdıgın haritan. Derken belki de
hayatında görüp görebileceğin en büyük kathedrale rastlıyorsun. İçini dışını
gezip detayları beynine kazırken içinde bir ayine denk geliyorsun. Kenardan
sessizce izliyorsun onları,ilahiler söylenip kalabalık dağılırken iyi ki
üşenmeyip buralara kadar yürümüşüm bugün diyorsun kendini kutlar bir edayla.
Bir bakkaldan akşam için birşeyler alıp doooğru pansiyona,muhteşem manzaralı
terasta gözüne kestirdiğin iki kişilik bir masaya oturuyorsun.Önünde
haritan,gezi günlüğün ve de oldukça kalın bir kitap var doğumgünü hediyesi
gelen. Ailen ,arkadaşların kmlerce uzakta. Sense farklı farklı milletlerden
gelen insanla bir geceliğine o terası,ılık meltemi,o atmosferi
paylaşıyorsun.Kİmi biraz önce yıkadığı malzemelerle salata yapıyor
masasında,kimi senin gibi kitabını okuyor,kimi sessizce manzarayı
izliyor,bazıları 2-3 kişi gelmiş koyu bir sohbetteler…Senin ertesi gün
asıl olarak kalacağın yere gitmek için bineceğin trenin biletleri
cebinde,önünde daha saatler var.
Yaşadığın huzurdan şaşkın ama bir o kadar da mutlusun.Gerçekliğini
sorguluyorsun bu güzelliğin. Elin ara ara haritaya gidiyor bugün gördüğün
yerleri işaretlemek için,sonra da hiçbir şeyi unutmamak için defterine
notlar alıyorsun kısa kısa. Fonda Celine Dion var,ses öyle bir ayarlı ki ne
çok kısık ne de çok açık. Geceye girilirken içeri kısımda ufak çaplı bir
parti başlıyor,müzik de değişiyor tabii,daha da hareketleniyor. Sen
katılmıyorsun partiye,bugünlük yorgunlugun sana yetmiş durumda. Kitabına
gömülüyorsun. Saat 23.00 civarı oldugunda gözkapakların artık iyice
ağırlaşıyor,odana çekilme vakti artık. odanda 3 tane Kanadalı kadın
var,hepsi de orta yaşın üstünde.hele biri -anne- 70lerinde. trenle
geziyorlarmıs avrupayı,kısaca sohbet ediyorsun. o kadar tatlılar ki yanında
götürdüğün nazar boncuklu bileziklerden hediye ediyorsun herbirine.çok
beğenip hemen takıyorlar,o sırada senin de küçük bir kanada bayragın olmus
oluyor.
Ertesi gün kahvaltıya indiğinde mutlu bakan gözlerinin sırrını belki kimse
çözemiyor,beraber kahvaltı ettiğin o tatlı kanadalı arkadaşların bile…
Beyaz şarapla çalışan araba
Chat Noir 1 | 04 July 2008 11:03

Biz benzine para bulamıyoruz, beyaz şarapla çalışan arabayı ne yapalım diyebilirsiniz. Ama hem çevreci hem de bir prens olsaydınız böyle demezdiniz elbet.Tabi sevgilinizin beyaz atlı prensi olabilirsiniz orası da ayrı. Gelelim konumuza; Prens Charles, Aston Martin marka arabasında yakıt olarak beyaz şarap ve peynir karışımından elde edilen çevreye en az zarar veren çevreci bir yakıt kullanıyormuş. Benim bildiğim Fransızlar şarabın yanında peynir yiyerek keyif yapmayı pek severler. Ama İngiltere de durum farklı anlaşılan.Ne diyelim zevkler ve renkler tartışılmaz. Bu arada çevreci yaklaşımından dolayı kendisini tebrik ederim. Bizler arabamızı beyaz şarapla çalıştıramayız belki ama kurşunsuz benzin kullanarak çevreye daha az zarar verebiliriz.
Shadowy Gitti
| 23 August 2007 10:01

ölmüşüm…
Sebepsiz değildir bu gidiş… Ama gitmem lazım… Aklımı bir tımarhanede tımar ettireceğim…
Ola ki birilerini kırmışızdır, ayaklarının altına bir özür bırakmışızdır… Kafalarını aşağıya eğerlerse görürler… Vedaları pek sevmem; bir şekilde hatırlanırsam ya serseri bir ıslık olsun ya da… Sürrealizme bulanmış bir cümle….
Öyle yani gömleğimi getiriyorlar… İlk defa melek olacağım galiba ama kanat yapmak için kollarımı kesecekler…
Sorun değil be… Zaten ölmüştüm defalarca… Yine toprağa karışacağım…
Bir çamur olacağız sonrada içimize bir şeyler üfleyecekler… Hepsi bu….
Kendinize iyi bakın…. Sevenler ve sevmeyenler….
temiz havaya mı ihtiyacınız var ?
neoturk | 21 July 2007 16:46

bir nefes çek benden olsun
kafanızı dağıtmak için biraz oksijen alır mısınız ? bu akşam boşsanız sizi oksijen bara davet edeyim ? yoksam asosyal misiniz ? evde tek başınaza da alabilirsiniz…herşeyin paketlendiği günümüzde havayayı paketleyip soluyoruz bu alanda girişimciler , yeni tasarımlar ve fikirler gırla gidiyor işte bir tanesi daha
qunu ile yardımı uzmanından alın
skid | 12 October 2006 09:49
qunu değişik tarzda bir arama motoru. yardıma ihtiyacınız olduğunda yazı yerine insan arıyorsunuz ve o insandan jabber destekleyen bir instant messenger ile yardım alabiliyorsunuz. hizmet tamamen bedava ve sitede herzaman öyle kalacağı söyleniyor. siteye “user mode”da üye olup yardım alabilirsiniz, veya “expert mode” ile üye olarak hem yardım alabilir hem de yardım verebilirsiniz.