Uzun zamandır yazmadığım pilli ailesine böyle bir yazı ile dönmek istemezdim. Ama siteyi açar açmaz bu konuda yazan arkadaşlarımıza yapılan yarı bilinçli, yarı bilinçsiz ve hatta kimi zaman at gözlüğü takmış edası ile yapılan sataşmaları okuyunca yazmadan duramadım.Siyonist Yahudilerin ülkemiz insanı ve toprakları üzerinde oynadığı oyunlara linkleri de vererek çok güzel değinmiş vaadedilmis-topraklar-bizden-gap-in-1 başlıklı yazısında @xerre arkadaşımız.O yüzden bu konuda bende tekrar tekrar ayrıntılara girmek istemiyorum. Ancak hızla amacı uğrunda kan dökmekte tereddüt etmeden ilerleyen bu insanlık dışı harekata yaklaşımlarımızı ırkçılık olarak değerlendiren arkadaşlarımızın dikkatini başka bir yöne çekmek isterim.Hadi diyelim ki xerre , ben ya da bizler gibi bu oluşumun farkında olup da bir şekilde dile getirmeye çalışanların tamamı kafatası ırkçısı ve hatta iflah olmaz birer faşist ya da her ne demek isterseniz o. Ama birkaç dakika bizleri ve ülkemizi bir kenara bırakıp bazı sorular soralım kendimize …Dünyamız da ki yeni savaş modeli ve çağımızın silahı nedir ?Bu sorunun cevabına itiraz edecek her hangi bir arkadaşımın çıkacağını zannetmiyorum.Yeni savaş modeli ekonomi ve silah tabi ki para ……Ateşli silahlarla arada bir güçlünün güçsüze saldırması şeklinde gerçekleşen saldırılar ise bu savaş modelinin kendini besleyebilmesi ve yeni oyuncaklarını deneyebilmesi için sahnelenen oyunlardır.Peki dünya da ki bu yeni savaşı kim yönetiyor. Elbette bu savaşın birçok figüran oyuncusu ve jönleri var ama bir de yöneteni var.Dünya devleri ya da zenginleri dediğimiz ülkeler Fransa sı Almanya sı Kanada sı bazı Arap ülkeleri bu oyunun gönüllü oyuncuları yönetenin kim olduğunu biliyor ancak menfaatleri gereği ve kendilerini korumak adına kimi zaman sergilenen oyunlar hoşlarına gitmese bile kendilerine düşen rolü layıkıyla yerine getiriyorlar.Uzak doğuda palazlanan bir çok ülke zaten paraya açlıkları ve ihtiyaçları sebebi ile direk yönetmenin yatak odasından geçtiler.Japonya ve Çin Geleneksel Kültürlerini ve benliklerini koruyarak kendileri olma mücadelesini sürdüren ender ülkelerden .Rusya is yönetmenle danışıklı döğüş içinde gönüllü oyuncular gibi olmasa da içinde bulunduğu durumu toparlayabilenin derdinde oyunun ikiyüzlülüğü içerisinde USA yı ve diğerlerini dengeleyici bir unsur olarak sahnedeki yerini koruyor.İngiltere yi unuttum zannetmeyin onlar her şeyin farkında olan ama üç maymun oynamayı çok seven bir millet o asil kimlikleri altında yönetici ile iyi geçinerek ama onun kuklası olmadan çıkarlarını korumaya çalışıyor.HAYIR ABD değil !

Bu dünya devini yakından incelemek gerekir. Dikkatli bakıldığı zaman ABD nin uyguladığı dış politika da sürekli olarak kaybedenler arasında ABD halkı da vardır. Öyle bir dünya devi ki kendi halkına hizmet vermediği gibi kendi vatandaşını askerini de bu oyunda feda etmekten kaçınmıyor.ABD bu oyunda sadece bir jandarma ve başkanları da bu jandarma birliğinin komutanı olarak kendisine verilen emirleri yerine getiriyor.Peki kim o zaman bu yönetmen ?Dünya devi şirketlerin kimliklerine bir bakın , parayla en çok kimin oynadığına , çıkartılan savaşlardan , el altından desteklenen terörden , kültürlerini ve kimliklerini kaybetmiş toplumlarda medyanın kimin elinde olduğuna bir bakın , kimlerin katliam yaparken masum gösterildiğine ve kimlerin katliamlarının savaşın bir parçasıymış gibi yansıtıldığına bir bakın….Kısacası dünyanın en eski cinayet çözme metodunu kullanmak gerekirse yaşanan her türlü ihtilal , spekülasyon savaş ve çatışma sonrası en gizli kalan ve en çok kazanç elde edenin kim olduğuna bir bakın …..Bu konuda her hangi bir link vermeyeceğim nasıl olsa bu konuda verilen linklere binbir türlü kılıf uyduruluyor.Siyonizm yeryüzünde ki para gücünü ve trafiğini kontrol eden bir güç odağı haline geşmiştir. Bu yapısı ile ABD dahil olmaz üzere ülkeler üstü bir mekanizma sahiptir. Kendi ülkeleri olan İsrail bile şu an ki yapısı ile sadece bir karargahtan öte değildir.Siyonist güç keskin zeka yapısı , ileri görüş kabiliyeti ve çok uzun vadeli planları başarı ile uygulamak konusunda ki istikrarı sayesinde bugün ki gücüne kavuşmuş ve dünyayı kendisine bir oyun bahçesi haline getirmiştir.Bu güc en önemli iki ilahı olan para ve medyayı oynamak istediği bölgeye özenle yerleştirmekte ya da o bölgedeki mevcut yapıyı ele geçirmekte daha sonra kendisini ve adını hiç riske etmeden uzaktan komuta ile istediği sonuca ulaşmaktadır.Medyanın en önemli etkisi toplumu iki açıdan etkilemektir. Bunlardan birincisi toplumu kültürel olarak sahip olduğu değerlerden kopararak kolay paraya , şöhrete ve zevke düşkün bir tüketici toplumu haline getirmek ikincisi ise sermaye gücünün de desteği ile toplum içine yerleştirilmiş olan ayrılıkçı fikirleri birbirine karşı tahrik ederek birlik ruhunu zedeleyerek ayrışmalara sebep olmaktır.Para gücü ise medyanın dejenere ettiği toplumu satın alma ihtirasını kullanarak daha çok paraya ve borca boğarak kısır döngüler oluşturmakta ve gerektiğinde elinde bulundurduğu büyük bankalar ve finansal yapılanmalar vasıtası ile ülke ekonomisine direk müdahaleler sayesinde krizler ve kaoslar yaratmaktadır.Sonuc mu ?Bizler günü kurtarmak derdinde geçim mücadelesi veren bir toplum olarak bir yandan zaman doldururken bir yandan da geçmişte kültürümüzde olmayan bize sonradan enjekte edilmiş suni kavramlar uğruna ( solculuk , sağcılık, kominizim , faşizim, vs vs vs) birbirimizi yemekle meşgul oluyoruz.Öte tarafa da da çok masum ve mazlum Siyonist ağabeylerimiz bizim topraklarımızda bankalar satın alıyor ekonomi ile oynuyor, topraklarımızı satın alıyor bize ferah ve huzur dolu bir gelecek hazırlıyorlar.Şuna yürekten inanıyoruz ki hiçbir art niyetleri yok tamamen insancıl ve barışcıl amaçlarla bu faaliyetleri yürütüyorlar. Hatta sırf bizlerin huzuru kaçmasın diye bizden biriymiş gibi bizim isimlerimizle bizim nüfuslarımıza kayıtlı olarak yaşıyor , bizim dinimizdenmiş gibi ibadet ediyor ve hatta %05 oranı dolan illerde gene bu bizden olan onlar üzerinden satın almalara devam ediyorlar .Bakın ne kadar da hassaslar sırf bizim huzurumuz kaçmasın uykumuzdan uyanmayalım diye ne cefalara katlanıyorlar. Biz uyumayanlarda kalkmış nankörlük ediyor onlara öcü gözü ile bakıyoruz. Ne kadar da nankörüz değil mi biz uykusuz kalanlar.eklemeden duramadım