bildirgec.org

toprak hakkında tüm yazılar

“…”

Cali Kusu | 20 June 2011 10:49

Yağmur yağıyor. Damlalar ince, hafif. Ara ara büyüyor, sertleşiyor. Toprağa çarptıkça parçalanıp dağılıyor. Sonra yumuşuyor. Toprağa çarpınca parçalanmadan kendini salıveriyor. Karşıdaki ağacın yapraklarına dokunup kaçıyorlar sanki. Tutunamıyorlar belki de… İstemeden de olsa düşüyorlar toprağa. Hiç incitmiyorlar birbirlerini. Sırasını bekliyor her damla. Gökyüzünden düşmeden önce vedaları sevmeyen yürek gibi gözlerini kapatıp toprağa yürüyorlar! Görmeleri önemli değil. Toprak sevecek onları nasıl olsa. Belki de bu yüzden ihtiyaç duymuyorlar vedalara… Gerek görmüyorlar son bir kez gökyüzüne sarılmaya. Doğru ya! Gökyüzü âşık değil miydi yağmura? Ve bütün aşklar mahkûm değil miydi ayrılığa?

İzmir

bithikotsis | 15 April 2011 02:02

Hava bugün yağmurlu şehrimde…Nisan ayının ılıman etkisini bünyesine katmış, usul usul yağıyor…Terbiyeli, efendi bir çocuk gibi. Saldırmıyor yağarken, çok tatlı bir toprak kokusu bırakarak düşüyor İzmir’ime…

Havası değişken derler İzmir’in. Evet öyledir. Hatta İzmir kızlarının İzmir havasına benzediğini söyleyenler de olur. Nitekim haklıdırlar. Mayıs’ta yağmur, Şubat’ta güneşli bir hava sizi bekliyor olabilir. Yanıltabilir sizi, sonra yaramaz bir çocuk edası ile güler size, afacanlık yapmıştır işte. Size kendini öyle ya da böyle sevdirir…

İlk yağmur…

admin | 24 March 2011 16:05

İlk yağmur düştüğünde nasıl da sevinmiştim. O zaman İbrahim daha 10 yaşlarında idi. Ben ise taze bir fidandım. Yağmur tüm bedenimi ıslatmış, her yerimden damla damla yere dökülüyordu. Ara sıra İbrahim yanıma gelir benimle konuşur, kendince bana derdini anlatır sonra su vererek vedalaşırdı. Kendinin anlattığı kadarı ile biliyorum, annesini kaybetmiş bir müddet sonra da babası başka biriyle evlenmişti. Ablası Ankara da okuduğu için İbrahim evde yanlızdı.Yine birgün benimle dertleşmeye gelmiş.Belli ki canı çok sıkılmıştı. Yanıma oturdu ve anlatmaya başladı.”Çok sıkılıyorum gonca,canım çok sıkılıyor.Babam bana kardeş geleceğini söyledi.Ben gelmesini istemiyorum.Ablam bana yeter, hem okulu bitirince beni yanına alacak, söz verdi.

Temiz Kalmak…///

Cali Kusu | 20 February 2011 11:09

Ne kadar mümkün acaba…
Onca pisliğin içinde temiz kalmak. Hani herkes konuşmanı beklerken dilsiz olmak gibi sanki. Sayısız boş lafların arasında ‘yeter’ bile diyemeyecek kadar susmak… Belkide kulaklarını tıkamak, gözlerini kapatmak…

Aslında bir bakıma da kaçmaktır. Çünkü insan temizlik yaparken bile kirleniyor. Eline yüzüne bulaştırıyor temizlemeye çalıştıklarını. aslında önemli olan kirlenmemek. Bu da mümkün değil. Bazıları diyor ki; kirlenmeden temiz olmanın değeri bilinmez. Ben de diyorum ki; Kirlendikden sonra o bilinen değer beni ilgilendirmez…

Ateş Toprağa Düşünce Sustu…

maltoferfol | 23 December 2010 10:44

Kanı çekilmiş bir bedenin, iri gözleri ile baktı ölüme…
Soğuk nefesini giyindi Aşk…
Ürktü ölümün siyahından, beyaz kefenine sarıldı…
Toprağın ağırlığından korkup,suyun derinliğine sığındı…
Ateş ile kucaklaşıp, alev ile yüzleşti…
Aşk ne küle döndü mahşer yerinde ne de suya dönüştü…

Maltoferfol…

12.12.2010

GİTMEK

il mare | 02 August 2010 21:14

Büyük sandıklarını küçülterek,kendini büyütmektir gitmek
Büyük sandıklarını küçülterek,kendini büyütmektir gitmek

melodi

Maziden kalma hazımsızlıkların, fesatlıkların, erdemsizliğe dair ne varsa rengi soluk bayatlamış hissiyatların kulaklarımın zarlarına çarptığı bir öğle vaktindeyim.Alnım, durduğum yerde salgıladığım ter damlacıklarını, kapılarını aralayıp tüm vücuduma buyur ediyor, bunalıyorum,sıkılıyorum,yazmak istiyorum,olmuyor.
Ben yazınca ılık rüzgarlar eserdi ensemden taraf;
Arka arkaya dizilmiş söğüt ağaçları şarkılar söylerdi kulaklarıma;
Nadasa bırakılmış topraklar yalnızlıklarından dert yanarlardı toprağa hasret ruhuma,
Ben dinlerdim oturup onları üstüme saldıkları kokularını içime içime çekerek,
Kokladıkça severdim yalnızlıkları,dert yanmaları dinlemeyi,
Çıplak ayakla bir yaylanın kutsal bir noktasına ayak basarak sanki, kendi bayrağımı dikerdim tepede bir yere,
Avaz avaz bağırırdım özgürlük diye kollarımı iki yana açıp etrafımda dönerek.
Yazınca ben,uçar giderdim işte, her harf kurtuluşum olurdu, tutunup üstlerine ayaklarımı sallandırırdım,şöyle bir bakardım aşağıya, minyatür bir ben görürdüm orada,gülerdim sonra,büyümeye doğru kapardım gözlerimi,dinlemeye koyulurdum söğütlerin şarkılarını, toprakların yalnızlıklarını,toprakların kokularını…

Nacağın Çapası

nacak | 08 June 2009 11:43

Bahçeye gittim dün. Bol bol çilek topladım üstümü başımı batırarak kırmızı boyalara. Sonra çapa yaptım, yoldum attım tüm zararlı otları. Nacağı aldım elime, vurdum bağrını delerek toprağın dibine. İnatçıydı yerken bir bir darbelerimi, izin vermiyordu ilkin taş tutmuş bağrı. Ama ben daha da inatçıyım dedim kendi kendime. Elbet seni de yola getiririm. Sen sadece bekle . Sonra asmaya aşı yaptım, bakalım tutacak mı diye beklemekteyim.

Çıktım dolaştım biraz dağda, bayırda koyun seslerini dinleyerek. Birisi başladı mı melemeye hepsi onu izliyor tek tek. Karıncaları seyrettim bir müddet, gene hummalı bir çalışma var anlaşılan. Arabayı yıkadım sonra, tertemiz oldu her tarafı. Yalnız anahtar kulübede kalmış, almaya üşendim, camın birisi kötü oldu içerden yarı açık olunca. O da nazarlık olsun dedim öylece bıraktım günün nişanesi niyetine.

AKP mi Haklı Vatandaşmı

64egesel64 | 04 June 2009 21:42

Yeni bir tartışma süreci başladı. İsrail mayınları temizlesin mi temizlemesinmi?

Başbakan ve AKP li milletvekilleri temizlesin diyor ve ısrar ediyor. Muhalefet ise karşı çıkıyor. Bir tirlü çözülemedi problem. Acaba AKP neden bu şekilde ısrarlı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çıkıpda doğru düzgün bir şey anlatmıyor millete.

Flash TV vatandaşa soruyor. İsrail mi temizlesin mehmetcikmi. Vatandaşın % 90 ı mehmetcik temizlesin toprağımız yahudilere kalmasın diyor. Başbakan hala bunları duymazdan geliyor. Muhalefet İsrail’e bu kadar taviz verilmemesi gerektiği konusunda ısrarlı. Diyor ki 2. bir ABD üssü yaratılmasın topraklarımızda. Sizce kim haklı? AKP mi yoksa muhalefet ve vatandaşmı ?

ABD yine nifak tohumlarını ekmeye devam ediyor demekki…

Yağmurun en güzel kokusu

rasgon | 24 May 2009 13:38

Akan su ve arada yıldırım sesleri, ve tarif edilemeyen huzur dolu bir koku… yağmur sonrası toprak kokusu.

Bu kokuyu sevmeyenimiz yoktur herhalde, parfümü yapıp satılamaz, stoklanamaz, anlıktır ve kişiyi mest eden bir şeydir. Küçüklüğümde dedemden öğrenmiştim yağmur kokusunun anlamını. Her yağmur yağdığında dedem camı açar derin derin nefes alarak kokuyu çekerdi ciğerlerine. Kimine göreyse bu koku ölümle özdeşleştirilmiştir. Belkide bu yüzdendir ki her yağmur yağdığında dedem aklıma gelir. Bir yandanda yaşamak ne kadar güzel dedirtir insana…