Alman Süddeutsche Zeitung Gazetesi Paris’te keman ustası Renaud Capuçon ve piyanist Fazıl Say‘la bir söyleşi yaptı. Söyleşide Fazıl Say şunları söyledi: “Bizim Türkiye rüyalarımız biraz öldü. Tüm bakan eşleri türban takıyor. İslamcılar zaten kazandı, biz yüzde 30, onlar ise yüzde 70. Başka yere taşınmayı düşünüyorum.”Haberin detayları burada
yorumlar
çok sofistike
bunu haber7 de okuduğumda 160 küsur yorum var idi. istisnasız tamamı yolun açık olsun diyor idi. enteresan.
devlet sanatçıları içinde onlarca fazıl say vardır. bi fazıl say bi idil biret sanki bu memleketin sanatçıları!bunların ardında destek verenleri var da bu kadar medyatik oldular ve sağda solda konsere çıkartılıyorlar. her zaman dedim yine aynı şeyi söyleyeceğim: bizde millet olarak pazarlama yeteneği yok! ne hikmetse bu memleketin sanatçısı(!) hep bir şekilde bu memleketten kaçmanın peşinde! büyük yazarımız kaçtı, kaliforniya da keyif çatıyor. bir de büyük piyanistimiz giderse halimiz nice olur?gidene kal; kalana, git dememek gerek! veya giden gider kalan sağlar bizimdir de diyebiliriz :)kıymetli kültür bakanımız da açıklama yapmış: değerli sanatçımız ülkemiz geleceği konusunda ümitli olsun bu ülkeye güvensin.
selametle.
kahroldum desem abartmış sayılmam
baş baaaş
Kimsin ki?
amma sinirlendiniz adama, site ahalisi:)
onu şimdi buzda dansa jüri yaparlar o zaman kalır sıkmayın canınızı
yorumlar enteresan
bu tipte hande ne buldu onu da annayabilmiş deilim ayrıcana
pardon hande çok güzel bir kadın mı? (göreceli bir kavram da olsa, bu yorumuna istinaden merak ettim)
evet çok güzel
anladım
@ser-hus, siz eziklerinizi biriktirdinizde öfkeye mi dönüştürdünüz..neyin nesi bu yorum, sizin yerinize ben utandım.
gitme sebebini bağladığı yer garip!şöyle deseydi daha mantıklı olurdu ” Ülkemde yaptığım müziği anlayacak kültürel birikim daha oluşmamış , ee benim kalıp eğitecek zamanım yok bi gideyim yine dönerim” :)maksat bu olmadığına göre “vur türbanlıya”
Ara Güler : “Say kendini bir b.. zannediyor. Bu Fazıl kim ki?
huaryu küfür etmesek diyordum, ser-hus sen de küfürsüz eleştirebilirdin…(aman ha! benim; sakın küfretme ağzına acı biber sürerim diyen ukala bir tavır içinde sizi eleştirmiş olduğumu düşünmeyin, sadece küfür etmeden de eleştirilebileceği fikri de bir fikirdir, ben de bu fikri savunuyorum, beyan ettim)
ben kufretmedim, argo bir deyim kullandim. Fazil kufretmeye degecek bir adam degil, onun icin kufretmem.
bak seen.
ser-hus, iddialaşmaya, inatlaşmaya karşıyım lâkin, konuyla ilgili ilk yorumunda böyle bir şey okudum, neyse…sana göre argo ise diyecek bir şey yok!
ben küfür ettim. rahatsız olanlardan özür dilerim. ama silmicem, kalıcak. zaten türkçede; “sit” diye bir kelime yok. sorun olmaz.
güle güle diyorum fazıl say arkadaşımıza.bir tercihtir tabi bu ama gidip de avrupa’da yaşayacağı günler için burdan bu röportajla hazırlık yapması talihsiz bir açıklama…
fazıl say’ın sözleri aklımı karıştırdı. akp iktidara gelmeden önce herkes klasik müzik dinleyip coşuyor, klasik müzik konserleri dolup taşıyor muydu? klasik müziği zorla sevdirme politikası 1930’larda denendi ve tutmadı. devlet de ondan sonra politikasını gevşetti, 1950’lerden sonra da türk islam sentezi yükselmeye, devlet nezdinde batılı kültüre hafiften burun kıvrılmaya başladı.Türbanlılar da piyano resitali dinler ayrıca. Mesela Tuluyhan Uğurlu’nun konserlerine gidiyorlar.
Fazıl Say ;”Türkiye’de klasik müzik dinlenmiyor,ben artık gideyim ”demiyor ki..Türkiye’nin şu an içinde olduğu durumu adeta KRAL ÇIPLAK dercesine dile getiriyor.Neden rahatsız oldunuz ki?Galiba hepiniz içinde bulunduğumuz durumdan memnunsunuz…Pes doğrusu….
“Amerika yanlışlıkla 3-5 tane kız çocuğunu öldürdü belki. Ama milyonlarca kız çocuğunu diriltti.” Fazıl Say kral gerçekten çıplak.
asiye, pardon fazıl nasıl kurtulur?
“O GÜZEL İNSANLAR, O GÜZEL ATLARA BİNİP GİTTİLER”yazık, çok yazık…
huaryu özrün için teşekkür ederim…gkaraarslan, be bunu anlamıyorum, kimin için talihsiz bir açıklama?? hani demokrasi? nasıl hissediyorsa onu söylemiş, katılırım katılmam ama fikrini söylemişikonoklast, sanatçının derdi, klasik müzik dinlenmesindeki irtifa kaybı falan değil, farklı dertleri var galiba, değil mi?hennas, evet!oğuzkağan, yine tek bir kelime, bir cümleyle kararı vermişsintachyon, bilemiyorumbrokenlady, evet güzel insan!
mesele olarak kabul ettikleriyle savaşmak yerine neden gider anlamış değilim…. bahane ve sanki reklam… ileriye dönük yatırım gibi geliyor bana… yani bahsettiği konu üzerine hepimizin terk_i diyar eylemesi gerek o zaman… iyi bir müzisyen ama akıllı değil… güle güle git ve güle güle gel Fazıl Say (nasıl olsa döneceksin)
ben reklam olarak bakmıyorum lorienn, dün yalçın Küçük’ ü izledim; Fazıl Say’ ın babasını tanırmış, o da eski solculardanmış, işçi partisinde iken Küçük, evdeki yemek davetlerinde bulunmuş,yani reklam kaygısı ile hareket edecek bir aileye pek benzemiyorlar
babası sıkı adam ama Fazıl Say bana basiretsiz görünüyor. o zaman hepimiz yılıp meydanı birilerine bırakalım. üstelik söylediği islam kazandı sözleri hoşuma gitmedi. kimse hiç bir şeyi kazanmadı… topluma verdiği umutsuzluk mesajı yerine daha yapıcı ve yüreklendirici şeyler beklerim, herkes pes edip çekilirse işimiz iş mak… bilmem anlatabiliyor muyum?
anlıyorum seni lor’ cim, seni anlamamak imkansız:) Öyle yalın bir üslubun var ki, ben sadece şuradayım: hepimiz insanız, duygularımız nasıl tezahür ediyorsa o şekilde yaşıyoruz aslında, bu adam bence sadece çok duygusal bir sanatçı olduğundan içindekileri politize etmeden hissettiği gibi söylemiş, demokrasi varsa söyleyecek tabii! Aldığı karar yanlış mı doğru mu, kendi bilir, hayırlısı olsun, en azından şunu yapmadı gibime geldi ; solcu geçinen bir çok sinemacı veya sanatçı bir çok parti ile bir araya gelip poz verip, valla halk bu partilere oy veriyor, biz de el sıkışıp objektiflere poz veririz deyip, birlikte yapılan nice organizasyona katılıp hatta icraatlar hakkında övgülerde bulunuyorlar…En azından Say, ben öyle düşünüyorum, gidiyorum dedi yani (katıldığımı asla söylemedim) ama özgürdür fikrini söylemekte.
aaaaaaaaaaahhhhh ah! işte o solcu yobazların sayesinde birileri atını oynatıyor… yobazın sağı da bir solu da bir… memlekete verdikleri zararın bir nebze farkında olabilseydiler keşke… Fazıl sessiz gitseydi keşke… sarfettiği lafa takıntılıyım… öptüm seni mak… 🙂
Bu ülkenin sanatçılarını anlamaya ihtiyacı var. Ayrıca kaprisli bir insandan değil, türk pasaportu ve vize işkencelerine sırf bağlılığı yüzünden hayatının yarısından çoğunu yurt dışında konser vererek harcıyan bir insanı bu site olsun bu kadar kolay harcamamalı!Birde şöyle bir durum var 1940’lı yıllarda ülkemize gelen değerli bilim adamları, önemli bir kuşağı yetiştirdi ve hemen ardından gittiler… hadi onları tutamadık kimi tutuyoruz allah aşkına?Hemen sinirler geriliyor?Konservatuvarların piyano bölümüne 1 (yazı ile bir) öğrenci alınıyor! Ne kadar zor yetişen bir değer ülkemiz için farkedin lütfen…
anladım lori, o konuda haklı olabilirsin, kelimeler daha özenli seçilebilirdi…sevgiler:)wassago; çok ama çok haklısın! teşekkür ederim
cliacia x, sence doğru bir karar vermiş mi yani?
süleymanoğlu türkiyeye, aslıtürk londraya, uzan büyük okyanusta bi adaya, sosyete köye, köylü istanbula, zengin dubaiye, kaçan kaçana..
kaçmak başka gitmek başka kop….
yaaa….
bu adam gidiyor, acı olan bu zaten
hande ataizi faciasındanb sonra fazıl fazıl sayamaıyor paralrını. konserleri kesildi.kendını bır bok sana şaşalı kesim konserlerini ti ye almaya başladı.para kesılınce de say say yerıne yas yas oldu.
bence gitmesın..defolsun
sahindenin yorumuna imzamı atıyorum
sahinden, çok pardon ama, klasik müzik bir kaç entel-dantel’ in veya bir üç beş cemiyet insanının sahipleneceği kısır bir kategori değil ki müzik alanında…Yüzyılların mirası, tarifsiz, çok nefis bir noktada bir kategori. Ne bir popülist yaklaşım mahvedebildi ne de dediğin bir kaç ye kürküm ye’ ciler benim diyebildi. Burada kızgınlık bu adamın klasik müzik icra etmesine mi?Hayata bakışını, insanlara yardımlarını, dünya için, toplumlar için hayallerini biliyor muyuz bu kişinin?Bu kişi senin tarif ettiğin o üç beş kişinin yaşam tarzı gibi mi yaşıyor, yoksa onlarla taban tabana zıt bir ortamımı var? Bu bilgilere hakim olmadan onun hakkında suçlama yapmak acı…
sahinden, çok pardon ama, klasik müzik bir kaç entel-dantel’ in veya bir üç beş cemiyet insanının sahipleneceği kısır bir kategori değil ki müzik alanında…Yüzyılların mirası, tarifsiz, çok nefis bir noktada bir kategori. Ne bir popülist yaklaşım mahvedebildi ne de dediğin bir kaç ye kürküm ye’ ciler benim diyebildi. Burada kızgınlık bu adamın klasik müzik icra etmesine mi?Hayata bakışını, insanlara yardımlarını, dünya için, toplumlar için hayallerini biliyor muyuz bu kişinin?Bu kişi senin tarif ettiğin o üç beş kişinin yaşam tarzı gibi mi yaşıyor, yoksa onlarla taban tabana zıt bir ortamımı var? Bu bilgilere hakim olmadan onun hakkında suçlama yapmak acı…
halk yobaz akımı değil, bebnımden cebımdekı parayı çalan puştlar benım paramla klasık muzık dınlıyor havalarına gırmesın dıyor halk.halk dıyorkı adamsanız aloın terı ıle çalışıpo kazanın ondan sonra bu kulturu benımseyın.bu kulturun oluşumunu fakırler saglıyor. bestelerı afkırler yapıyor. ancak akımı devam ettıren dolandırıclar.ya ben sınırlenıyorum. bu konuyu ıgonore edıp yorumlara bakmayayım
cilicia x, dediğin gibi biraz daha ülkemize sahip çıkıp, kültürel anlamda gelişmeliyiz…
kulturel anlamda dedıgınız şey fazıl sayın 3-5 sahtekara verdıgı konserlemi gercekleşecek ?
gerçekten birşeyler yapıpta sahip çıkması gerekenlerin devamlı sahip çıkacak yerleri ağrıyor 🙂
sahinden evet ben de bilmiyorum yaşantısını ama sen de bilmiyorsun….Benim dediğim işte tam da bu! Bilmeden neden tukaka bu adama?
ana! şerefsiz demiş, hakarete girer, internet suçu işledi, siteyi kapatırlar, sürümsürümsürünürsün bak demedi deme…
cliciax, Ankara örneğine kesinlikle katılıyorum, yaşadım çünkü, aynen öyle….sahinden, nereden biliyorsun o kadar detay hakikaten merakıma mucip oldu.
Fazıl Say’ın sözleri bir milattır
Fazıl Say’a kucak açtı
Dikkat et Fazil, onlarin kucagina oturan bi daha kalkamiyor.Ben de cumaya gittim gelicem Fazil..
klasik müzik dinlememek cehalet göstergesi deildir. cahil olduğumu sanmamakla birlikte klasik müziği sevmem. bu bir tercih meselesi. bir fazılsay gider bin fazılsay gelir ayrıca.
manson; klasik müzik dinlemek ile ilgili görüşüne tamamen katılıyorum, ama diğerine değil….serhus; bakalım ne görüşecekler?
run fazıl run
e hani küfür edilmicekti
Ne olur gitme Fazıl Say. Hem aşkta, hem konforda, hem şöhrette kazanıp hem de siyasette kazanmamışsın, ne gam. Hep kaybetmiş ‘onlar’ da bir kez kazanmış, ne çıkar? Ama Aziz Nesin’in o her fırsatta kullandığımız bilge sözünü hatırlasana; onlar çok, ama aptal. Biz ise azız ama kurnazız. Aklın o yüceliğinin izinde, Atatürkümün açtığı nurlu ufuklarda yürüyoruz, akılla, bilimle, aydınlıkla, gönençle.Ne olur gitme Fazıl Say. Daha klasik müzik konseri verilip işkence edilecek çok Anadolu köyü var. Alkışlamazlarsa, beğenmezlerse bombalayabiliriz de o köyleri. Sen dememişmiydin “Amerika Afganistan’da yanlışlıkla 3-5 tane kız çocuğunu öldürdü belki. Ama milyonlarca kız çocuğunu diriltti” diye. Aynen öyle. Üç beş köy haritadan yok olur ama bundan sonra bin yıl daha Anadolu köylerinde düğünlerde Bach çalınır, vals edilir.Sen küçüktün hatırlamazsın. 12 Eylül’den hemen sonraydı. Özdemir İnce Amcan bir gün size gelmişti. “Nasıl oldu da bizim askerler değil, onların askerleri yaptı darbeyi” diye dağlanırken babanla, birden “Fazıl nerde” diye sordu?. Baban “Maç yapıyor, kaleci olmak istiyor” demişti. Çok kızmıştı ve çok telaşlanmıştı Özdemir Amcan, “Piyanist yapılacak bir çocuğun kalecilik yapmasına izin verilir mi” diye çıkışmıştı babana. İşte sen böyle gerçek olduğuna inanmadığımız bir acayip iklimde, aşkın diyaloglar dünyasında özenle yetiştirilmiş bir orkidesin Fazıl. Terk etme bizi.Gitme Fazıl! Fazlalık yapan fakirleri, cahilleri Almanya’ya postaladık. Fazla akılları, Halide Edipleri, Mehmet Akifleri, Muzaffer Şerifleri kaçırttık. Darbeler oldu. Senin gibi “gidiyorum bak” diye tehdit edemeden, hiç istemeden buraları terk edenler oldu. Bir daha ülkelerine dönemeyenler oldu. Başörtüsü yüzünden okuldan attığımız küçücük kızları yurtdışlarına kadar kovaladık. Gürültüsüz, patırtısız gittiler. %70’i gözünde büyütme.Yeter ki sen gitme Fazıl! Söz bundan sonra bir cep telefonu daha çalarsa sen konser verirken tüm baz istasyonlarını kundaklayacak ‘iyi çocuklar’. Gitme Fazıl! Bu konçerto burada böyle bitmesin. Türkiye rüyamızı düşün; Milli Demokratik Devrim olmuş bir gün ve sen televizyonda piyanonla bir Türkiyem şarkısını çalıyorsun bir 10. yıl marşını. Gitme Fazıl! Yıldıray Oğur/ Taraf
yok öyle bir karar almadık. kendimizi ifade etmenin başka bir yolunu bulamadığımız için.
Fazıl Say’a BABA NASİHATİ
evet küfür etmeden dertlerimiz anlatabiliriz, anlatabilmeliyiz…bu konudaki fikrim böyle kop,aynen devam ediyor düşüncem yani
o söz sana değildi makaleci. bana küfür etmiş olan wassago2000 nickinin yaptığına idi bence.
evet wassago2000 içindi, netekim silinmiş yorum…
manson merak etme, o lafın niye edildiğini biliyorum, bu sayfadaki diğer katılımcı arkadaşlara küfürleri hakkında uyarıda bulunmuştum da nazikçe, o hatırlatıldı bana da…
efendim ben rapor ettim ondan silinmiştir. makaleci pardon. sen alındıysan alınma diye açıklama yapma gereği duymuş idim.
alakası yok mak, ben o yorumu sana yazmadım, wassago2000 e yazdım, manson’a küfür ettiği için yazdım, neden alınganlık yapiosun ki…
Nitekim silinen yorumuma istinaden,Küfür değil silinen hafızamız diyerek neden kafasına yahut yapısına aldırış ettiğimi (sirayet eden bok manasında) açıklama hatta daha ağır giydirme tedarikimi hazırda bulundurarak;Çıldırış gerçekten bir sanatçının gidip gelebilir olduğunu aklında tutup insanlara haykırmak eylemidir en tabi hali ile. nasıl?Şöyle ki, bre densiz şu yaptığını aklın alabiliyor mu? Kaç Komet var, kaçı gitti de ülkemize bize değer olarak döndü, ayrıca gidenin aidiyet problemi olur bu onu ilgilendirir. ancak pasoportunu dahi değiştirmeyen ve zorluklarını kabul ederek sineye çeken önemli hatta dahi sayılabilecek (dünyada da azdır efendim gelmez öyle bini) sanatçıların duruşlarını anlamak şöyle dursun “run Fazıl…” gibi akıl ve mantık sınırlarını zorlayan bir ifadeye denyo dememişim çok bulunmuş silinmiş… Alın buradan yakın daha büyük hakaret mi var? Senin (mansonilized, sahinden) şu alçaltıcı hatta alçak yorumun yaşadığımız gündemi, sorunları çözecek bir aydınlanmacı tavır mı güdüyor. Hadi sahinden diyor ki fiyatlar ekonomi-halk gözardı edilenler ve bunun gibi… Ki evveliyatında bu arkadaşımıza denyo demişliğim vardır uzatmayacağım…Sen nereye dem vurdun da benim naçiz yorumum yumuşak /hassas yerlerini nazikçe kızartarak başka iletişim bilmez bu adama getiriyorsun?Bu arada bakışın ve duruşun, anlayışının buna idrak etmesi dahilinde kafana göndermişim çok mu? Soruyorum!Hayır benim bir derdim yok ne halimiz varsa görelim, fantezi dünyasında seyredelim “camoka” tadında yazılar gülüşler eyleyelim diyorsan benim yorumum rahatsız etmeyecek arkadaş! Çünkü ben bu tutumun ardında yatanları az çok konservatuvar içini bilen biri olarak görüyorum. Ne ızdıraplar içinde balerinlerimiz “Hepsi” gruplarını kuruyor, klasik müzik denince bazılarının aklına konser salonu sanılan Cemal Reşit Rey geliyor… Nereye koşuyor bu vatandaş?
Yazıklar olsun yorumumu silene sildirene diyor, kopanistiye neden beni eleştirdiğini sormak istiyorum.
eleştiri deil wassago2000, küfür yazıyor/ediyor diye bu siteden yazarlar atıldı, eğer sen edeceksen/yazacaksan atılanlar neden atıldı? onu düşündüm…
Meraba ben geldim:)Yurt dışında iyi bir orkestradan teklif almıştır. Ayak yapıyordur.Bence Fazıl Say çok iyi bir müzisyen ama adı saçma sapan yerlerde anıldıkça kariyerinin içine ediyor.(çünkü burası Türkiye)Müzisyenlik açısından bakacak olursak bence koşa koşa gitsin derim çünkü ancak yurt dışında yaşayışıyla değil yaptığı işle değerlendirilir… Ve daha tatmin edici bir kitleye müzik yapar…
Milli Eğitim Bakanlığı Fazıl Say’a dava açıyor
TÜRKİYE, FAZIL SAY’I KONUŞUYOR. İŞTE KÖŞE YAZARLARININ YORUMLARI
Türkiyede klasik müzik icra etmek başlı başına bir savaş ve misyonerliktir zaten,fazıl bu işe geçen sene başlamadı yıllardır bu savaşı zaten veriyor.Türkiyede tüm opera ve senfonilerin konser biletleri 3 milyon ve 5 milyondur,Sibel Can’a gecelik 100 milyon verip dinlenebiliniyorsa bu fiyatın sözünü bile etmek ayıptır arkadaşlar;)Ayrıca Fazıl sadece bu ülkenin değil dünyanın sayılı piyanistlerindendir,kaçmak gibi bir düşüncesi olsaydı kaçmasına gerek kalmazdı bundan emin olabilirsiniz.Fazıl dünyanın en iyi orkestralarından biri kabul edilen New York filarmoninin solist piyanistidir ayrıca eserleriyle batıda türk kültürünü çok sesliliğe uyarlayıp başarı ile temsil etmiş bir sanatçıdır.Ülkesini terk etmek niyetinde olsaydı şu an değil,bundan on sene önce istediği ülkede müziğini icra edebilirdi,kısacası o üzerine düşeni yaptı bunun dışında popilist olaylara yada işin magazin kısmına girmeye gerek yok.Zaten bizim ruhumuzda var güllü dallı magazin olayları,bırakın adam handeyimi kaldırır fatmayı mı indirir:)Bu adamın kazandığı para gözünüze batmasın zira kazandığı para yaptığı icraatlerle eşit orantıdadır,dünyada fazıl ayarında hiç bir piyanist ondan az kazanmıyor,kaldı ki ülkemizdeki senfoni ve opera sanatçıları memur statüsünde maaş alan ve halkın içinde aynı statüde yaşamını sürdüren insanlardır.Yanlış yerlere takılıyoruz gibime geldi;)
Ayrıca konuyu saptırmamak gerekiyor burada fazılın sanatını mı tartışıyoruz,kişiliğini mi,siyasi görüşünü mü?Yoksa magazin programlarından gördüğümüz ilişkisini mi?El ile tutulur bir iddianız yada paylaşmak istediğiniz bir şey varsa ben buradayım;)
ulan ne adammis be, yakinda fislere ismi gecer; fazil ilik sut ic, fazil misir ye beste yap, otur fazil otur.Muslum Gurses de yurt disina cikinca yoksa babada mi terkedecek bizi diye korkarken megersem Zurihe tatile gittigi haberini aldik da rahatladik (yakisir be baba, biraz genc olsaydin beraber snowboard yapardik oralarda) ve ayaginin tozuyla herkesin bidi bidi konustugu konuda aciklama yapmis, gerci Muslum babanin umrunda degildir Fazil ama gazeteciler israr ettiyse kiramaz kimseleri cevaplandirir, baba yuregi iste konserlerinde semt cocuklari kendisini jiletlerken yapmayin evladim diyen biridir o, fazil icin tirnak kesen var midir acaba? bu ulkenin en buyuk sanatcilarindan biri olan Muslum Gurses ki topu fazilin sagindan atip kendini solundan gecirir,ki beslik arasi calim atar da kaleci fazil topu tutamaz, ki Muslum baba 70 lik raki devirir de 30luk fazilin kalesine catalina catalina doksanina golu takar da Fazil topun gidisini goremez,ki Fazil Muslum babanin tirnagi olamaz, ki Muslum Gurses varken Fazil kim oluyor…yani; bu konuda Muslum Gurses de konusmus.
ser-hus ciddi olmadığını, yaptığının abesle iştigal olduğunu söyle, yoksa senin ironi anlayışına osurmak lazım gelir ferahlar kendine gelirsin üjbej!
wassa;kizinca daha anlamli yaziyorsun, insan boyle iste, kizinca anlamlandirir dusuncelerini , ironisiz dusuncelerim cok yukarda belli… ama nesnel olarak bana Fazil Say`in Muslum Gurses den daha buyuk bir sanatci oldugunu nasil ispatlarsin? sadece medyadan ve internetten takip edilen birinin varligi baska bir ulkeye gitse ne olur gitmese ne olur? baska ulkelerin medya ve internetlerinde ciksa ayni zamanda senin icin hala anlamliysa onun varligi, bu haz yasadigin topraklara kadar ulasacaktir, sana bir seyler katacaksa ha burada ha orada gene katacaktir ne katacaksa…evet ironi yapiyorum, dalga geciyorum komik buluyorum, kos fazil kos yazan adami anliyor oturdugum sandalyede kopuyorum; bu adama kimse ya sev ya terket demedigi halde sanki boyle bir hava varmis gibi verin topumu ben oynamiyorum diyen mahallenin simarik cocugunu, ezik goruyorum…mucadele et fazil diyenlere guluyorum, hayati boyunca isci, koylu,fabrika, alin teri gormemis burokrat cocugu adamin solculuguna guluyor, simdiden gundeme oturunca kendini bir b.. zannedip dotunun kalkisini goruyorum, otur fazil otur. Acimaz lan otur…
Tamam bir de şöyle gül madem,Burada yahut orada olması değil sistemin çarpıklığı ve yokedilen modern kavramı yahut hiç anlaşılamayan “Klasisim” bizdeki tabiri ile neo-barok osmanlı yorumu. Havada kalıyor değil mi?Neden? Şuradan ilave buradan göçertme al takke ver külah bir batılılaşma süreci içerisinde sol kavramı havada kalıyor tabi. Şimdi işçi kavramı, proleteryanın üstünlüğü gibi kavramları ortaya atan “Dahi” düşünürlerin nasıl bir toplumsal yapılandırma içerisinde/toplum mimarisi olduğunu yahut sosyolojinin kurucusu Comte’un 1789 fransız ihtilaline binayil ortaya attığı bilimsel toplum örnekleri öncesinde aristocu diyelim nasıl kötüye kullanılır ve el değiştirir?Pek tabi hafızanın silinmesi ile! Nobel ödülleri tarihine göz atarsan yaşanan siyasi ve ekonomik kırılmaların bilgi ile kesin bağlantısını kurabilir ve görece günümüze izdüşümünü alabilirsin…Anlam şurada bu adamlar sanatçı, velev ki bilgiyi yorumlayan ve dünya ölçeğinde yaratan bir sanatçı ise tıpkı 1940’larda savaştan kaçarak modern türkiye hayali ile ülkemize gelen değerli bilim adamı, mimar, sanatçılar gibi…Tutamadık ne oldu? Nedir akademilerin konservatuvarların hali?Neden çok açık, bizim gösterdiğimiz fedakarlkları ayrı şartların insalarından beklemek abesle iştigal de ondan. Konfor sadece para değil bir mesleki haz, desteklendiği bilincini yaşamak yaşatmak aynı zamanda. Bu dışlanmışlık psikolojisi içerisinde amerikada ki doktorlarımız ve bilim adamı, sanatçılarımızla (beyin göçü) övünmemiz ancak yine bir sol kavramı olarak artı değeri kendi neslimize takipçi duruş olarak importasyon mu edeceğiz?Sahip çıkmak çoğunluk ile kıyas değil mikyasa tabi tutulmalıdır, metodolojik ayırıma tabi tutarak değil üretime bağıl kalarak… Bu son cümle duygusal toplumumuz için biraz sarsak ancak çok önemli!
yoktum, geldim… bu muhabbet iyiymiş, buradan dalayım…seda sayan’la fazıl’ı kıyaslamaya yaklaşmışlar bazı arkadaşlar burada sanki, di mi?seda’ya, bülent’e hergün katlanırken, kıçınızı kaldırmazken, fazıl’a fikrini söyledi diye “defol” çığlıkları atmalarınız nedir?gayet saçma sapan bir şey söylemiş olabilir, hatta yüzdeler vererek demokrasi bilincinin elit sanat icracısı olmakla bile edinelemeyeceğini göstermiş olabilir, hitler de ressamdı.yine de söylemek istediğini söylemesini savunacaksın! demokrasi dediğin budur…evinde karısına, sevgilisine kızıp evi terketmek ruh hallerine gelirken her biriniz, sevgili dediği vatanına kızarak terketmek istemiş olunabileceğini anlayacaksınız…cumhuriyet mitinglerinde sebahattin ali’nin aldırma gönül’ünü gümbür gümbür söylemekteki ironiyi sindireceksiniz…fazıl say, fikirlerini hiç beğenmediğim, yaşamını umursamadığım, piyanosunu dinlemediğim bir adam… fikrini söylemiş… sonuna kadar yanındayım… defol demeden, ne dediğini tartışın! belki o zaman bir işimize yarar…
Hoşgeldin NuMB,bunu diyeceğim günleri de görecekmişim ne diyeyim, tek kelime ile bravo!
shaika; sana inanmıyorum:) yurt dışından şeflik teklifi mi almıştır??? sadece bunu mu düşünebildin rica edeceğim, bu gerekçene (!) ben bir şey demeyeyim.onurtuyan, çok haklısın, bu adam dünyadaki enlerden…onun sanat anlayışını tartışırken bayi toplantılarında gecede büyük rakamlar alan sanatçıları dediğin gibi konuşmak yok, varsa yoksa; aaa! bu adam klasik müzik yapıyor zaten, azınlığıa hitap ediyor deyip bir müzisyene uzaylı muamelesi yapmak var…wassago ve numb, yorumlarınız için teşekkür ederim…serhus;ben oynamıyorum diye mızıkçılık yapmıyor bence bu sanatçımız. O da bir insan sonuçta ve kendince duygusal bir tepki veriyor olamaz mı, belki şahsen ben katılmıyorum yaptığı veya yapmayı düşündüğü fiilie, ama bu adamdan robot gibi olmasını beklemek niye? İnsan değil mi? Demokrasi yok mu?
demokrasi dedikleri emperyalizmin oyuncağı,havarileri sürekli bir yerlere götürür hınzırı,ama bürokrasi diktasında, sanatperest dıngıllarca ezilmektense,özgürlükçü demokrasi tercihimdir, peki faşistler nerede?fazıl say, şemdinli mahkumlarının salıverilip işbaşı yapmasından, askeri yargının hayatımızın ümüğüne çökmüşlüğünden, işçi ve emekçi haklarının her gün gasp edilmesinden, çocukların sokaklarda ölmesinden, kışkırtılan ırkçılıktan, polisin istediğini vurup öldürüvermesinden, işkencenin yeniden artmasından değil, bakan eşlerinin türbanından, cumhurbaşkanı nın davetiyesini özel kuryeyle yollamamasından, azınlıkta kalmış olmaktan bezerek gönüllü bir sürgünlüğe adım atacağını açıklıyor. ölüm tehdidi aldığından değil, kendisine mahkeme kapısında katiller “akıllı ol” diye parmak salladığından değil, “islamcılar” iktidara geldiği için gitmek istiyor. sözlerinin aldığı tepkilere bakıp tufan türenç ve diğer inandığı aydınlarla görüştükten sonra dün, laikliğe şükür, gitmeyeceğini, mücadeleye devam edeceğini açıkladı. saya saya bitiremediğimiz fazıl ın mücadelesine ne zaman tanıklık etmişliğimiz var?bu konunun tartışılması gereken yönü artık fazıl say ın sözleri değil, bu sözlerin gündeme oturabilmesi olmalı. zira fazıl say ın bakış açısı başta hürriyet kazatası korosu olmak üzere pek çok kemalist yazar tarafından zaten uzun süredir dile getiriliyor. o zaman aynı sözleri fazıl say tekrar edince değişen ne? bu duruma gerekçe olarak, fazıl say ın alanında saygıdeğer bir konum edinmiş bir sanatçı olması gösteriliyor. sanki biri tutup da bach ı daha iyi yorumlayacak olursa o andan itibaren türk siyasi hayatı konusunda say dan daha yetkin olurmuş gibi. buda cumhuriyet dönemi ezberlerinden birinin yansıması: “sanatçı toplumun öncüsüdür”. öncü olduğuna görede tehlikenin farkına daha erken varıyor olması doğal kabul ediliyor olmalı. bu türden ezberlerle hareket edenlerin sanatı “çağdaş olma”(!) adına araçlaştırıyor olmaları işin bir yanı. burada yapılan, sanatçının öncülük etmesi düşüncesinin felsefe eksenli gerçek anlamının dışına taşınarak, konunun aptalca bir “çünkü öyledir” basitliğine indirgenmesi.insanlar çeşitli nedenlerle ülkelerinden ayrılmak isteyebilirler, hiç kimseyi beraber olmak istemediği insanlarla birlikte yaşamaya zorlama hakkımız yoktur. onun için, gidişatından hoşlanmadığı türkiye den “taşınmak” fazıl say ın elbette hakkıdır. sorun bir vatandaşımızın türkiye den ayrılmak istemesinde değil, fakat bunun için gösterdiği gerekçededir. bu gerekçenin ifade ediliş tarzı problemli: “bizim türkiye rüyalarımız biraz öldü. tüm bakan eşleri türban takıyor. islamcılar zaten kazandı, biz yüzde 30, onlar ise yüzde 70. başka yere taşınmayı düşünüyorum.” bu sözlerde sadece sanatçının kendi türkiye tasavvurunun gerçekleşmeyeceğine dair hayal kırıklığı dile getirilmiyor. ayrıca anlaşılıyorki fazıl kendisininkinden farklı bir hayat tarzına müsamaha göstermeyede hazır değildir.
FAZIL SAY’IN AÇIKLAMALARINA ANNESİ NE DEDİ?
oğuzkağan; içinden geldiği gibi sözünü söyleyebilmesi bu kadar mı acayip?
tükürdüğünü yalamak erdem midir, erdemli tarhana mıdır bilmem,tek bilirim: fazıl ağzından yanlışlıkla kaçırmış, itiraf etti bilirim,senide kullandılar fazıl, ah bi bilseydin,bu doğan medyası yangına körükle gider,bi anlasaydın.ama iyi oldu, bütün mallar döküldü meydana,anladık alemde kimin ne mal olduğunu bi daha,afferim boyalı medyaya böle devam etsinler,kredilerini kendi elleriyle tükettiler, mezar taşlarınıda kendileri yazsınlar.
kimlerin ne taşı döküldü pardon? bu arada fazıl say böyle birşeyi ağzından mı kaçırdı? niçin bu adamın ‘kazara’ ‘hata’ ile böyle birşeyi söylediğini düşünüyorsunuz ki? niye yaramaz bir çocuk yakıştırması yapmaya çalışıyorsunuz ki? bu adamın sırf istediği için, aklından geçenleri paylaştığını düşünüvermek niçin bu kadar zor?
Say: Tepkiler beni korkutuyor
Faşizme giden yol küçümsemeden geçer.Fazıl Say’ın isyan etme hakkı var.. Konuşacak.. Eteğindeki taşları dökecek. Dilinin altındaki baklaları çıkaracak. Ama gerekçelerine katılmıyorum. Tipik bir mahalle refleksi. Evrensel kaygıları olan bir sanatçının duyarlılığı diyemiyorum bu yüzden. Doldurulmuş bir insanın duygusal patlaması. Belki de kendi kendini doldurdu, ne bileyim. Bir Alman gazetesinde ortaya attığı müzik ve resim dersleriyle ilgili iddiaları da doğru çıkmadı. 27 Mayıs darbesinden önce “yüzlerce üniversiteli genci öldürüp kıyma yaptılar” palavrasını hatırladım. İhtilalciler et balık kombinelerinde ceset bile aramışlardı.Ben bir zihin yapısına dikkat çekmek istiyorum.Başka mahallelerde zulüm kol gezerken ülkeyi terk etmek akıllarına gelmez mesela. Çünkü kutsal olan kendi mahallenizdir. Bu zihin yapısının faşizmle arasında ince bir sınır olduğunu düşünürüm hep. Bir adım sonrası, karanlıktır. O zaman Hiroşima, Nagazaki gözünüzde bir insanlık dramı değil de uygarlığın korunması olarak görünür. Afganistan’da çocukların incecik bedenleri uygarlığının ürünü bombalarla parçalanırken Beethoven dinleyebilirsiniz. Tıpkı, Yahudileri fırına gönderen kasapların Wagner dinledikleri gibi. Çünkü insan olarak görünmez gözünüze. İnsan ırkını kirlerinden arındırıyor bile diyebilirsiniz. Binlerce insanı öldürüyorsunuz, milyonlarcasını kurtarıyorsunuz diye meşrulaştırabilirsiniz. Faşizme giden yol küçümsemeden geçer. Başka nasıl içselleştirebilirsiniz? Yüzde otuz rahat ettirmek için yüzde yetmişin canına okumanın yolunu nasıl bulabilirsiniz ki? Tersi de bir o kadar tehlikeli.Koray Düzgören, besteci-piyanist Fazıl Say’ın Sivas katliamında öldürülen şair Metin Altıok’un anısına bestelediği oratoryoya eşlik etmesi için tasarlanan görüntülerin yayınının engellenmesinden hareketle, biz okurlara fazla değil, iki yıl öncesinin bir başka “engelleme” olayını hatırlatıyordu. Tahmin ettiğiniz gibi, Düzgören, “Fazıl Say’a bir sansür uygulanmışsa buna karşı “çıkılmasından yanayım” diyor. Peki, “Sansüre uğradım’ demek için sansüre karşı olmak gerek” başlıklı bu yazıda hatırlatılan “sansür” neyin nesi? Şöyle bir şey:2001 yılında Kültür Bakanlığı’nın önayak olduğu bir proje çerçevesinde kapağında “Nazım” yazan bir CD hazırlanır. Genco Erkal ve Sertap Erener’in seslendirdiği, Devlet Çoksesli Korosu’nun katıldığı, piyanoda Fazıl Say’ın yer aldığı bir çalışmadır bu. Ancak o da ne? Nazım Hikmet’in 1950’de hapisten çıktıktan sonra yazdığı “Akşam Gezintisi” adlı şiirinden tam beş dize kayıptır! Nazım’ın mahallesini anlattığı bu şiirde adı geçen “Ermeni bakkal Karabet” ile ilgili beş dizedir bunlar…CD’de (ve kitapçığında) sansürlenen bu beş dize şunlardır:Affetmedi bu Ermeni vatandaşKürt dağlarında babasının kesilmesiniFakat seviyor seni,Çünkü sen de affetmedinBu kara lekeyi sürenleri Türk halkının alnına.”
bertnard russel okumadan önce yazmıştım. şimdi kanaatim değişti. fazıl kal! ama müzik yapmaya devam ederek. siyaseti siyasetçilere bırak.
Huaryu islamın veya türban takan başkan eşlerinin siyasetin bir parçası olduğunu kabul ediyorsun yani öyle mi?Bu ülkede din devletin yönetim araçlarından biri haline gelmiş durumdadır. Bunu göremeyecek kadar kör değil hiç kimse. Bazı cahil insanların Fazıl Say’ın söylediklerine karşı verdiği tepki çok komik. Türkiye’nin %70’i islamcı ve bu sebeple sanat (Piyano ile sadece klasik müzik yapmıyor Fazıl Say, eski bestelere farklı yorumlar getirebiliyor) yapılamayacağını düşünmüş ve söylemiş. Gitsin veya kalsın hiç fark etmez. Sanat kendini var etme biçimlerinden biridir.
Türkiye’nin %70’i islamcı ve bu sebeple sanat yapılamayacağını düşünmüş haspam. ulan bu zamana kadar sanat yokmuydu bu memlekette? sadece sizin yaptığınızamı sanat denir? resmi seçkinlerin yaptığı herşeye eyvallah, başkası yaparsa tu kaka ölemi? meşhur türk büyüğü, susuzluk kıralı melih in sözleriyle laflarımı hitama erdireyim: tükürürüm öyle sanatın içine.
şunuda yazalım içimizde kalacağana aleme çıksın, gelen tepkiler üzerine yorumunu silen veya kimse anlamaz nasıl olsa diye yorumunu tekrar tekrar düzelten rumuzlar, bundan sonra sorduğunuz sorular havada kalacak, ona göre.
Gitsin tabi, biz daha ne Ibo lar yetistirip bagrimiza basariz, Fazil da kimmis..
🙂
oğuz kağan; mahalle reflexi sanırım fazıl say’ ın tepkisi için uygun bir tanım değil, yakışmıyor…clicia x, bence de git o zaman! denmez, içim acıdı.huaryu, adamın karısı ile neden ayrıldığı falan bu konuyla ilgili değil ki! olayı magazinleştirme merakımız her zaman başrolde, ben de bunu anlamıyorum:(bestloser, evet sanatçı bu adam, bunu kabul etmek niye zor?(sana söylemiyorum, sanatını eleştirenlere söylüyorum)pilli bebek; ilahi! 🙂
sevgili makaleci hani insanın duygularını ifade etmesinin nesi bu kadar ters geliyor demişsin. fazıl say’a yolu açık olsun diyenlerden biri olarak ben yanıtlayayım kendimce.bir kere açıkça söyleyeyim fikrin kendisi sinirimi bozuyor. ayrıca ifade şekli çok önemli. islamcı tanımlaması fazlasıyla siyasi. bakanın karısının başının örtüsünden ona ne. siyaset yapmak istiyorsa onun için de bir platform var. ne yani seçim sonucuna göre memlekete insan transferi mi yapıldı. türkiye aynı kitlelerden oluşuyor hala. hani öyle bir söylem ki bu acaba konsere dinleyici alırken türbanlıları ayırıyor içeri almıyor muydu bu adam diye düşünmeden edemedim.uluslararası müzik camiasında türkiye’yi temsil etmek istemiyorsa en doğal hakkı (neden gösterdiği şeyden ötürü bana batıyor ama yine de en doğal hakkı). bunu açıklaması da. ama islamcı sözcüğü ile müslüman olan ve dinin eylemlerini yerine getiren insanları belirli bir kılıfın içine sokuşturmaya çalışması yanlış ve alındırıcı. üzerime alınırım. türkiye’nin ortaçağa gittiği yok. yanlış politikalar varsa uygulayıcılarına mal edilir. dinin bu şekilde ağızda sakız olması rahatsız edici.
manson; fikrin kendisi sinir bozucu demişsin ya, ben de buna üzüyorum işte….fikir x olunca sevinelim z olursa üzülelim mi? Bu adam, ülkenin gidişhatını kendince yorumlamış, özümsemiş beyninde bir cümleye ulaşmış, bunu da bir röportaj esnasında -bence- kibarca belirtmiş, ülkenin gündemi değiştirsin veya birkaç konser daha versin gibi komik yakıştırmalarla konu sığlaştırılsın diye falan değil. Cümlelere saygı! Orhan Pamuk bir fikir beyan etti; (bilirsiniz soykırım vs. hakkında) bu kadar eleştirilmedi. Üstüne bir de nobel aldı, ama bu sanatçımız kendi hayatı ile ilgili evet evet sadece kendini sınırlar içine alan bir cümle etti (koca bir ulus hakkında bağlayıcı olabiliecek bir fikir değil yani) bütün dünya tepesinde; neden? ne demek? gidersen git falan…Ayıp yani bu kadarı
şimdi fikirin benim ya da başkasının sinirini bozmuş olması çok doğal. bir o kadar insanda helal olsun demiştir. önemli olan fikir beyan ederken objektifliğini korumasan bile saygını korumak, çamur atmamak bence. bana göre çok ayıp etmiş başkasına göre fikir özgürlüğünü kullanmış. sonuçta ben nasıl yorumu yaparken adama saygısızlık etmiyorsam bence o da açıklamasını yaparken doğru kelimeleri seçmeliydi.
bu durumda sen de aklı başında insan oluyosun heralde dı me?
reklâm yapma ayıp oluye!
pe pe peeeeeeeeeee sen neymişin yau!
demek degustator olmak lazım çağa uyum sağlamak için…
hah kopanisti bu arada söylemeyeyim dedim siz söylemişsiniz bu ulaşılmazlığı da ağzımdan akan sularla izliyorum ben.
yane diyo ki ben şaraptan anlarım, siz de kim olasız !
hemi de çok international bi insanım diyo.
vay anam vayyyyy! kültüre bakın çok komplikesiniz valla
seni dava edicem, sürrüm sürrüm süründürecem mahkemelerde, bir de hakaret edersin ha,
a hakikaten bana hakaret var burada. ayıp şeyler bunlar. ama ben şahsen bu denli kültürel bir bünyeden ayak mantarı yerine tinea pedis beklerdim. şaşırdım.
gerçekten de terliksi hayvanın iç organlarını bile gözü kapalı çizebilen bu kadar ritüel, spiritüel ve sexüel bir şahesere yakışmamış bu benzetme
bir o kadar manuel, entellektüel, beynelminel ayrıca.
tam anlamıyla şefin tavsiyesi kıvamında
illa herkes birbirine laf yetiştirme derdinde! ama işte Fazıl Say, kendince bir laf edince buna bir tahammül yok…Adam herkesin türban takar olmasından rahatsız olduğunu belirtiyor, siz bu cümleyle ilgilenin…arkasından gelen cümle; ben de giderim cümlesi…siz, giderim kısmı ile ilgileniyorsunuz, neden? çünkü bu 2. cümle ile uğraşmak çok daha basit: insanlara nasıl gidersin, iyi git ne yapalım gibi evcilik oynarlarken çocuklarımıza kulak kabarttığımızda onların oyun esnasında birbirlerine söylediği final cümleleri tarzında eleştiriler…gidersen git, benim başka arkadaşım da var, gider onunla oynarım bende, pışıkkk, öyle gidemezsin, annene söylerim….yani kocaman bir : nasıl yani?
fazıl say, benim senin onun, bunun şunun onun gibi bi insandır, tek fazlalığı sanatçı olmasıdır, bu dünyada doğmuştur, yaşadığı yada çalıştığı yer önemli deildir, nerde rahat ediyosa orda yaşar, kendi tercihidir, türkiyeden gitmesi sorun teşkil etmez, yeterki başka gezegene gitmesin,sanat evrenseldir…vergi vermemek için isviçrede ve monakoda yaşayan tonla amerikalı ve avrupalı sanatçı var,
sen benim kim olduğumu biliyomusun? mahkemeye vericem seni, çabuk hakaretini geri al,
canım niye sildin o zaman, korktun tabi demi, yusuf yusuf olayı,yüzünün kızardığına vücuduna ateş bastığına bahse girerim,sen bana değil kalasa hakaret ettin, kalas adına seni verecektim mahkemeye, kalası bana benzettiğin için, aldığım tazminatı da TEMA’ya bağışlıcaktım.karizmam sana feda olsun ayrıca
BEN silmedim ki! moderasyon silmis!istersen geri koyayim ama moderasyon silebilir buyur:sensin kit kafali! senin gibi bes para etmez kalaslar degil Fazil Say gibi sanatcilar lazim Turkiye’ye!
hah aferin!pisliklerinle hakaretlerinle geriliklerinle kıtlıklarınla kirlet burayı,
Fazıl Say, gerçek bir sanatçıdır. (sanatçı: gerçek anlamından uzaklaştırılan, içi boşaltılan ve herkese verilmemesi gereken bir ünvandır)evet dalda budakta yetişmiyor, çok özel bir sanatçı hem de….dünya kabul etmiş….istediğini söyleyebilir, hazmetmek lazım
clicia x de ağaçta yetişmiyo, O da mı sanatçı oluyo şimdi
ağaçta yetişmiyor mecazi anlatımının neden kullanıldığını anladığını biliyorum kop; hayat acıdır, biber de acıdır o zaman hayat biberdir gibi klasikleşen bir espriye dönüştermemize gerek yok. Fazıl Say, ender rastlanan dehalardan biridir, eline mikrofon alıp bas bas bağıran, bu şahıslara da sanatçı denen bir tekonolojik (!) dünyada çoğu şahsiyetten -Allah’ a şükür ki- kolaylıkla ayrılır….
valla anlamadım mak, ama sen kızma nolur, bu clicia x avam ağzıyla bu aşamaya getirdi zaten olayı yeterince, normal konuşup yazdığını hiç görmedim bunun daha da göremeyeceğim maalesef, oysa onu anası babası neliklerle yurtdışına göndermiş okusun adam olsun die, o oralarda yan gel osman 2 dönüm bostan burada hakaret yağdırmakla meşgul,
istediğini söyler hazmetmek lazım da ne demek. hazmetmek filan gerekmiyor. ha siz rahatsız olmazsınız ayrı. ben oldum. evet o söyler istediğini isteyen hazmeder isteyen etmez. burada tartışıla adamı yetenekleri değil ki. zaten ne olduğu tartışılmayacak kadar aşikar. adam işinin piri. dünyada sayılı.
anladığım kadarıyla bu konuda tartışmak doğru değil. herkes görüşünün sonuna kadar ardında olacak çünkü. a itibarı ile susmuş bulunuyorum.
Fazıl Say’ ın Abbas Güçlü’ nün programına telefon ile katılıp söyledikleri
ağzına sağlık diyorum
işte herşeyin özeti bu yorumlarda
işte kop; Fazıl Say’ ın yönetilmek istemedikleri, bu fikirlerini beyan ettiği için kendisi hakkında söylenmeyen kalmadı, üzüldüğüm bu…
hepsinden donanımlı olduğundan üzülmene gerek yok, gereken yerde gereken cevapları verir,”göbeğini kaşıyan adam” lafı beni bitirdi yanlız 🙂
Dün akşam da, pınar kür dedi ki; bir insan ülkesini sevmese, kendini bağlı hissetmese, ben gidiyorum, tahammül edemiyorum, deyip üzülemez…çeker gider, keyfine bakar zaten yeteri kadar yurt dışında yaşayabilecek alt yapısı var; maddi-manevi gücü var…bu lafı ettiyse, ülkesini sevmekten, cidden üzüldüğünden etti, bunu anlayamıyoruz
neden anlayamıyoruz mak, gayet güzel anlıyoruz, bazı tarzan kafalılar anlayamıyo ağaçta yaşadıkları için
siz niye ter düştünüz ki bu konuda, ben bunu anlayamadım:(( aynı şeyi düşünüyorsunuz aslında
ya doğru dürüst ne yazılar okunuyor. ne de avatarlar görünüyor. ne biçim bu hafif.org eski haline gıran mı girdi?
huaryu has konuştunuz
kiminle aynı şeyi düşünüyorum mak?
yaw bu herif daha gitmedimi? bilet parasınıda bizmi vericez yaa. gitmek istiyosa gitsin, kafa ütülemesin. yok kalacaksa adam gibi bi siyasi parti kursun yada birisine girsin, siyasetini yapsın. böle kaçak güreşmeyle olmaz bu işler. az buçuk siyaset üstü yarım yamalak sanat olmuş bu şiş kebap.
yarim yamalak olan, senin egitimin sayin kagan.
oğuz kağan; bu nasıl bir mantık: bir sivil, fikir belirtir konumda ise, gitsin siyaset yapsın…o zaman siz de gidip parti kurun ya da bir partiye üye olun…piyanosunu çalsın, dünyanın kendine biçtiği değerlendirmeyle; egosunun mutluluğu yeterli kalsın, yediği önünde yemediği arkasında ne yani? demek gibi birşey bu…bu tespit yanlış bu yüzden; hele ki bir sanatçı , toplumlarda müzikle ilgilense de, resim çizse de, fikir, düşünce adamıdır, hele ki ülkeye mâl olmuş bir sanatçı ise ülkesi hakkında düşünce söylemek üst başlığı altında ben hayatımla ilgili sanırım böyle bir karar almaya yaklaştım alt başlığını açmaya yahut istediği bambaşka bir başlık açmaya hakkı vardır…kop; clicia x ile aslen aynı düşünceyi paylaşıyorsunuz
onu kılikya iks e sormak lâzım
ey sayın mantık gel takıl bana,hayatında görmediğin taklayı attırayım sana,sayakalan fazıldan selam getirdim hepinize,göbeği kaşınıymış, hafif ahalisi bi el atsın dediydi.
aha hah haa ay güliciim kimse tutmasın beni
Fazıl Say gitmesin
türban serbest kalana kadar defile yapmayacağım
küfürlü mesajlara yanıt
FAZIL SAY’IN İLK SÖYLEŞİSİ HABERTÜRK’TE (bugün, saati bu sayda)
fazıl say: memleketim
Fazıl Say NOKTALADI
fazıl say, nerdeeeeen nereye eee dün dündür, bugün bugündür
proksima, bu adam açlık grevi yaparak tepkiselleşmedi diye mi yeteri kadar vatansever değil bu durumda? herkesten o kadar belirlenmiş (!) davranışlar bekler olduk ki!kop; ne demek şimdi o? lafını değiştirdiğini mi düşündürtmek istiyorsun ? bence iyi anlamak lazım…
bilmiom, ben haberi aktardım, ne düşünür bilemem, ben de anlamamış olabilirim.ama geçende de annesi oğlunu takvime bastılar diye akepeye teşekkür etmişti,kimbilir ilerde ,üniversitelerde türban serbest kalmazsa bi daha konser vermicem de diyebilir…
cemil ipekçi sanırım öye birşey söyledi; üniversitelerde türban serbest kalıncaya dek defile yapmayacağım diye…fazıl say, ülke orta çağ karanlığında dedi, kop, bu görüşte olan bir adamı istihza ederek diğer şahsın ettiği lafın çizgisine neden taşıyorsun?
neyse
neyse
ben soru sormuştum cevap alamadığım için neyse dedim
ölemi, pardon 🙂 ben de neyse demene neyse demiştim
öyle mi, pardon!
proksima, ama şöyle bir tek taraflılık yapmıyor musun?:muhalif bir görüşte olan birinin, aklına gelen ilk cümleyi söylemesiyle başlayan bir süreç bu, buraya kadar tamam…toplumun bu insanı eleştirme noktası ise, -ki senin de yaptığın- konuşmalarda alt yapı yok, giderse gitsin, madem niye siyaset yapmıyor yada göbeğini kaşıyan adam argumanı ile yüzeysel kalan bir durumda…peki bu eleştiriler yapılırken; bu şahsiyetin, senin benim gibi bir vatandaş olduğunu ve hiçbir vatandaşın bir korkusunu, endişesini dile getirirken herhangi bir alt yapıya ihtiyacı olmaksızın spontan, halk ağzı ile bile, dilediği (küfür değil) tarzda düşüncesini söyleyebilmek olduğu gerçekleri olayın niye arkasında duruyor?/bırakılıyor?ha anladım; koskoca sanatçı caaanım, daha karışık cümleler kullanabilirdi (!) hemencecik bir parti yöneticisi ile yemek yedikten sonra çıkışta objektiflere poz verip, ülkemizin derdindeyiz ey halkım söylemlerine girebilirdi (!)yahu bu adam, normal bir adam işte!!! ettiği cümlelerin sıfatı ile zarf tümleci ile edatı ile ne ilgileniyorsunuz ki? kendini ortaçağda hissetmiş işte!şu koskoca blogda kimse : yooo …sebepten dolayı ortaçağ karanlığında değil ki ülke falan demedi, herkes bu adam bunu niye söylemiş, yok konsere gidermiş bu sayede, interne sitesine yorumlara üzüldüğünü niye belirtmiş? miş de miş…bırakın bence bunları, o da bir insan, istediği sayıda kelime ile anlatır yaşadığı psikolojiyi, ister giderim demekle, ister 2 ciltlik doktrin yayınlar, ne fark eder, bu kısmı ile ilgilenip asıl konudan uzaklaşmak neden?
proksima, ben de anlaşılmak istiyorum, emin ol…beni ikna etmek istemediğini de farkındayım, neden? üslubun çok düzgün, teşekkür ederim fakat b durumda ben de anlaşılmak istiyorum;1)fikir adamı/siyası adam olarak yaklaşmamaları lâzım, haklısın ama sıradan bir vatandaş olarak muamele etmekte hem fikirsek, bu şahsiyetin hiç eleştirilmemesi gerekiyor, bir kahvehaneye girip sohbet edildiğinde, yahut bir yazıhanede, iş ortamında yakın arkadaşlar ülkeyi kurtaran sohbet ettiklerinde oradaki fikirler tam da sıradan vatandaş oldukları için çok mühimdir.Bu meselede benim zaten anlatmak istediğim buydu, sanırım Sn. Say da dünyada hatırı sayılı bir virtiöz ve besteci kimliği ile değil, oldukça mütevazi bir şekilde vatandaş olarak bu fikirlerini paylaşmış olabilir.Sırf bu yüzden değer verilmeli, halktan biri olarak konuşuyorum bunları dediği için….2)baş örtüsünden bahsetmesi neden can sıkıyor? rahatsız olmuş, söylemiş…3) kaçmalardan mı?? acı olan böyle anlaşılmak sanırım, çok acı…kaçmak mı??? ayıp oluyor bence, kimsenin kaçtığı göçtüğü yok…kendimi burada yaşayacak psikolojide hissetmiyorum gibi bir samimi his paylaşımı ne hale getirildi…
baş örtüsünün giderek yaygınlaşması rahatsız etmiş olmalı… ben insanların endişeleri ciddiye alınsın istiyorum…bir de Avrupa komisyonu böyle bir etiket layık gördü diye kendisi doğallığından uzaklaşıp bazı kalıplara giren adamlar gibi ‘poz’ hareketlere girmedi(!) diye suçlamayalım…her insanın (dünya çapında, hem de popüler kültürden apayrı bir yerde) olsa bile bir tarzı vardır; simitçinin, bankacının, piyanistin….
harika! çok teşekkür ederim proksima!
mersi:)) yukarılarda bir yerlerde memleketim’ i işaret etmiştim, bu eser de çok güzel…
”Burada kalıp kıran kırana mücadele edeceğim.”
evet kop, dün ben de okumuştum, aklıma buraya eklemek geldi o an ama unutmuşum, teşekkürler:)
özgürlük…
Kaynak: Fazıl Say’a Geç Kalmış Bir Cevap
FAZIL SAY’IN DÜNYA PRÖMİYERİ
Fazıl SAY, ayakta alkışlandı!!!!!!!gurur duydum! nefis bir konserdi!
SAĞDAN GİT, CÜZDAN BULURSUN BELKİ
söyleyeceği kelime ve ya şeyleri açıkça söylemeyip böyle kelime oyunları yapanlardan gına geldi bana burda
,bana da…
sen de mi sinir oldun, anlamadın byfinex’ in açıklamasına kop ?
Basbayagi terbiyesizin teki, Fazil Say’in yere dusmus cuzdan’a ihtiyaci varmis, onu bulunca islah olurmus. Aklinca asagiliyor onu. Cahil, gorgusuz insan repligi.
düşündüğü şeyi söylemiş, aslında sinir olduğum söylenemez, konuyu önemsemediği belli, bu nedenle böyle yazmıştır diye düşünyorum, ama kime yazdığı belli değil, bir üstteki yoruma mı, başka bi yoruma mı yoksa yazıya mı,
clicia x’ in hipotezi doğruysa çok ayıp edilmiş, şu adama edilmeyen laf kalmadı bu sayede…ayıp yahu! dünya ayakta alkışladı resmen, yeter, bu denli nefret mi ediliyor, iyi sanatçıdan, düşünürden, aklındaki açıkça söyleyebilenden ülkemizde:?
bizde âdet böledir, güzeli ağlatırlar türküsü geldi aklıma,olamadığımız yapamadığımız şeyleri yapanlar karşısında hazımsızlığımız büyür ve bazen de nefrete dönüşür,böle yani, gayet normal…bre adam geç o piyanonun başına da 4 tane tuş vur, ben de çıkardığın o seslerden zevk alayım bunu becer önce sonra fazıl say’a lâf söyle,
ayyyyynenn öyleee!!!!!!!!!!!!dünyanın en tuhaf durumu: HAZIMSIZLIK!Kardeşim; adam hem iyi tahsilli, hem, iyi yetiştirilmiş (aile terbiyesi bakımından), hem yaratıcı, besteleri klasik, hem icraacı ki dünya alkışlıyor, hem de düşünür bir sanatçı…ülk, memleket meselelerine kafası basıyor, lafını söylüor politize olmadan, sade bir şekilde vatandaş gibi…bravo diyorum kendisine
ya da. kucukken cok piyano calmak istemis ancak muzik aletilerine ulasimimi olmadigi ya da yobaz ailesi tarafindna yasaklandigi icin tepki gosteriyor olabilir. o zaman anlasilir. Turk cocuklari ve genclerinin yzude kaci muzik aletine ulasimimi var? yuzde kaci kendini ifade firsati veriliyor? yoksun yetisen bir nesili suclayabilir miyiz?
clicia x, belki böyle bir durumu varsaymak mümkün, ama yine de ben şunu anlamam; hayatı boyunca piano çalmak istemiş ya da herhangi bir dalda kendini göstermek istemiş ve imkanlar elvermemiş, gösterememiş, tamam o kişiye biraz daha anlayışlı olayım, ama şunu anlamıyorum anlamayacağım da; kıskançlık, çamur atma!bükemediğin bileği öpmeyi öğreneceksin, o olmak çare değil, konuyu araştıracaksın, yahut çevresel faktörlerin sana sunabileceği imkanlara bakarak neler yapabileceğini gözden geçirebileceksin…burada asıl sıkıntı şu;bizde klasik müziğe hep bir antipati vardır; pazar konserleri ile onu sunan devlet sanatçısının bile parodileri yapıldı ülkemizde…e haliyle, Fazıl Bey de bu müziğin iyi temsilcisi olunca millet zaten bir allerjik önyargıyla dinledi kendisini…
suçlayamayız tabi, sistem bu yetişen, sorgulayani hesap soran bireyler bilerek yetiştirilmiyor,kundaktan ölene kadar baskı altında büyütülen nesiller,sen karışma ufaksınarkadaşlarına git eğlen ama uslu oturparmak kaldırmadan konuşmasus büyüklerine öyle demeyüzlerce rus kızının evine gittim moskova ve petersburgda, hepsinin o küçücük studiolarında piyano vardı yau, nehirleri gölleri yelkenli tekne ve kürek kanosu dolu,rus kadını dendi mi biz de tek bi konuda uzmanlıkları bilinir oysa,sporunu yapan, piyano çalan, aşık olan sevişen rus kadınını fahişe der yerin dibine sokarız,yeteneksizliğimiz, becereiksizliğimiz diz boyu, üstüne üstlük hazımsızlık ve cehaletimiz…
Fazıl Say, bence gitsin, Bajbakan, onun bu talihsiz açıklamasından sonra kesin mimlemiştir..Kapatır kapılarını..
yok sonradan anlaştılar, helâlleştiler onlar
gitmesin!!
Pilli Pati nin burada yazmış olduğu AKM de gösterime sunulan Atatürk içerikli şu eser nerede, bileniniz var mı..
maalesef:((
asıl bazı şeyleri hazmedemeyenler fazıl say ve onun buradaki yardakçılarıdır. O yorumu yapan kişi halkın tabanından birisi. ve o yorumu yapan kişi anadolu üniversitesi hukuk fak. öğrencisi. lütfen eleştiri yaparken kendinize bir bakın ve eleştirinizi öyle sunun
çok pardon, kendimizde ne varmış?hukuk öğrencisi, harika!!! zaten ben herkese saygılıyım, buraya bakkal Ahmet Efendi de yazsa benim için aynı saygı…ama Fazıl Say’a cüzdan bulmakla ilgili klişe bir gönderme yapmak, hatta son mesajındabize de yardakçı demek ne kadar sakin e aydın bir duruştur acaba?
bir de böyle laf sayıp gitmek var…yahu kardeşim; konuyla ilgili negatif düşüncelerin bile varsa şundan şundan dolayı bunu düşünüyorum de yani..varsa yoksa laf at, git,oh ne âlâ !
Beş kıtada yılda yaklaşık yüz konser veren Fazıl Say, Diapason, Repertoire ve Rondo, gibi en ünlü müzik dergilerine kapak konusu olmuştur, dış basında hakkında 1000’den fazla yazı yayımlandı.Müzik tarihinde pek az piyanistin dağarcığına aldığı, ülkemizde ise hemen hiç seslendirilmeyen Beethoven’in “Hammerklavier” sonatını çalarak, Piyanonun bütün mekanizmasını kullanan tek ve gerçek bir sanatçıdır O..Sağdan git cüzdan bulursun, ha lafa bak..
Hukuk ogrencisi anlasilan kultur, sanat ve medeniyetten nasibini alamamis egitimini alirken. Bir kalastan farki yok cunku.Turkiye milyonlarca kendini tanrinin en buyuk hediyesi sanan bilincsiz genc yetistiriyor, cehalet bu derece yani.
türkiyede 2 tür insan vardır bu insanlar isimlerini önüne mesleklerini eklerler, niyeyse?kendini tatmin mi, egonun tavan yapması mıdır nedir.misal :avkat hasan hüseyindoktor ali kürekbanane kardeşim avkatsan,not : isimle uydurmadır gerçek ve tüzel kişilerle alâkası yoktur,
insanlardan tek isteğim oluyor bu noktada, empati! biraz da karşındakini dinlemek, anlamaya çalışmak, yok olmadı, kendi fikrinde ısrarlısın harika! ama bunu kimseyi üzmeye, acıtmaya çalışmadan söylenmesi…Allah’ ım, acaba bir gün böyle yapıcı eleştirler okuyabilecek, bu tür tartışmaların içinde keyifle yer alıp fikir alışverişinde bulunabilecek miyim ben buralarda?
Ülkeni sevmek,faydalı olmak,korumak veya düşünmek o ülkenin karanlığını isteyenlerden korkup kaçmakla bağdaşmıyor bence…Özellikle de Fazıl Say gibi göz önünde olan ve saygı gören bir sanatçının ülkesini terketmesi bence kamuoyuna hiç hoş bir örnek değil…Evet bende memnun değilim ülkenin gidişinden veya başımıza geçenlerden,ama bunu kabullenmek demek bu ülkeyi karanlığa sürüklemeye destek vermektir. Yapmamız gereken şey ise Atatürk ilke ve inkılaplarına sahip çıkmak bunu engellemek isteyenlereyse ülkeyi onların eline bırakmak yerine bilgimizle aklımızla karşı çıkmaktır.em>
yeni üyeler…pekala;yukarıdaki yoruma upuzun bir cevap yazmak isterdim lâkin, yorumun ilk cümlesinde korkup kaçmak diye bir tanımlama yapıldığı için derhal yorumsuzlaşıyorum. durumu böyle ifade eden birine ne anlatayım ben, geçelim…
Bu onun secimi Idil bunu unutma. Eger ona sanatci olarak deger veriyorsan, onun kiymetini biliyorsan , ona sanatini icra edebilecegi ortami saglamak halk olarak senin gorevin. Ama halk o kadar cahil ve kalas ki , adamin rahatsizigini dile getirmesi (ki ozgur igfade budur, sanatciyla senin arandaki fark, onun kafasinda sendeki tabularin coktan yiklimis oldugudur) yapacak tek sey ona saygi gostermek, tersi degil.
Fazıl Say, sanatçı olarak algılanmıyor bence…klasik müzik yapanlar uzaylı, elitisit, bohem sanılıyor…halbuki, hem de nasıl bir sanatçı…! ispatlı, kabul görmüş, müziğin evrensel dilini benimsemiş bir insan…
Fazıl Say’ın “Nazım Oratoryosu” Moskova yolcusu
Makaleci bende senin yazdığın yoruma uzun bir cevap yazmak isterdim ama gerek görmüyorum… Tek bir şey söyliyeceğim;bütün bakan eşleri türban takıyor diye ülkenden taşınmayı düşünmek alkışlanması gereken bir düşünce tarzı değildir…Seni de saygılı olmaya davet ediyorum….
Ayni argumanla senin de Fazil Say’a saygi duyman gerekir ama sanirim, ama yok, zilc, sifir; senin saygin selektif insanlara isliyor anlasilan, sayin AKP yaltakcisi Idil Hanfendi…KIMSE KIMSENIN TAKTIGI DINI SEMBOLLERE SAYGI DUYMAK ZORUNDA DEGILDIR. O yuzden ayricalik bekleme bosuna.
İdil, biret kim tanır mısın..
idil;bütün bakan eşleri türban takıyor, deyip rahatsız olduysa ve bunu söylediyse, Fazıl Say’ a fikrini söylediği için kızacak mıyız? Zira bu bir fikirdir, düşüncesidir bu sanatçının, ya da vatandaşımızn diyelim…Ne bu hurraaaa, saygısız yakıştırmaları?olduğu gibi kabul ediverin insanları, hele sanatçılar bir iki kelam etiğinde kabullenmesenizde fikirleri, saygıyla sükut edin olmaz mı?
türban takana da, taktırana da, türbanı takanlara saygılı olun diyenLere de, türban takanların zihniyetlerine saygı duymayanlara saygı duyun diyenlere de saygı duymuyorum,
dürüst, açık, samimi yorum…
” türban takanların zihniyetlerine saygı duymayanlara saygı duyun diyenlere de saygı duymuyorum,Zihniyet mi, Hoşgörü sayesinde bu duruma geldik..
‘hoşgörü’kime göre,neye göre…
Hoşgörü?neyin hoşgörüsü? boşversene. kızılay ve taksim meydanlarında sallandırcan şöyle 3-5 türbanlıyı görecekler ebelerinin hörekelerini. hoşgördükçe azar bunnar. en güzeli iran ve kuzey kore gibi rejime sadık sistemler oluşturup sevmeyenleri terki diyar ve terki dünya ettirmek. ne güzel yapılamayan nüfus planlaması da olur hem. nüfus %80 azalır. ne güzel Türkiye Cumhuriyeti de ilelebet payidar kılınmış olur bu vesileyle.
anthro, hoşgörüyü bu denli hiddetle tariflemene bir şey diyemeyeceğim:((
yani diyor ki nufusun %80 i turbanli cumhuriyet karsitlari tayyeapciler cumhuriyetile thassack geciyo
Bak, kop benim dilimden anlıyo. Ama ant cumhuriyetle toshack geçmiyo, cumhuriyeti babasının malı sananlarla geçiyo. Ve de uygar bir birey gibi davranmayı, bir başkasına hoşgörüde bulunmak gibi algılayanlarla. Uygar toplumlarda kimse kimsenin efendisi, üstü, amiri değildir ki hoşgörü lütfunda bulunsun. Ne yani, % 0.01 Rum’a lütufta mı bulunuyoruz onların kiliselerini yakmıyoruz diye. Babasının malı gibi helali olan hakkını kullanıyo adam/kadın, sen ben nasl kendi haklarımızı kullanıyorsak. Herkes kanunlarla bağımlıdır ve kanunlar da herkese eşit uygulanır. Ne toplumun %80 çoğunluğu, ne %20 azınlığı ve ne de devletin kendisi birey’den üstün olamaz, onun haklarını gaspetmeyi kendinde hak göremez. Toplumun en önemli birimi ‘birey’dir. Onunla toshack geçenle de ben dalgamı geçerim.O khadder!
hade hade haddeeeeeeanlat kizim melahat nasi ettin beraat
anthro; ne güzel etmiş, kanunlardan bahsetmişsin, e tamam! burası bir hukuk devleti, kamusal alanda kanun neyi öngörüyorsa o şekilde bulunacağız bizler vatandaş olarak….bikiniyle ortalarda dolaşan gördün mü hiç? hayır hayır, yanlış anlama o klişeden bahsetmiorum: o zaman bikiniyi de özgür bırakın ! diye sadece bir soru soruyorum, bikini ile caddelerde dolaşan, okula giden gördün mü? neden yok peki sence?Sence aklından bikini ile çarşı-pazara veya okula gitmeyi geçiren, kendine göre özgürlükçü bir vatandaşımız hiç mi yoktur? bence kesin vardır, bu insanı böyle düşündüğü, böyle bir fikre sahip olduğu için dışlamam, enteresan bile bulurum ama o insanları bunu yaparken hiç göremezsin, neden? toplumda belli bir ortak düzen var, ortak diyorum HERKES için.sadece belli bir kesim için değil…
Güzel soru mak’cım. Ama çok uzun ve derin konu, fakat kısaca şöyle anlatıyım ben de kendi kanaatimi. Cinsiyet antropolojisi diye bir dersimiz vardı zamanında. Burda “çıplaklık ve utanç” diye bir kitap okumuştum. Biraz eurocentric bi kitaptı ama roma-atina’dan günümüze çıplaklığı ve algısını anlatıyodu. Çıplaklık -yada daha az giyiniklik- hiç bir zaman senin bahsettiğin konunun mukayese alanı olmaz. Benim özgürlük anlayışım içerisinde tartışılması gerekir ama bu din ve etnik giyim özgürlüğü konusu ile karşılaştırılacak bir alan değildir. Mesela biliyorsundur, geçenlerde Danimarka’da bir kentin yerel mahkemesi havuzlarda üstsüz yüzmek isteyen kadınların talebini haklı bulup izin verdi. Bu cinsellik ve cinsiyet kültürü ile alakalı bir mesele. Senin bahsettiğini yapmak isteyen elbet çıkar ama hem Türkiye’de hem de pekçok gelişmiş batı ülkesinde bunun sonucundaki cinsellik dürtüsünü kontrol edememiş erkek güruhunun gazabına uğrar. Bizdeki, mankenlerin sokak defileleri olabileceklerin ufak örneğidir. Ama bu cinsiyet kültürü ile alakalı bir mevzu ve din özgürlüğü ile alakalı bir konuda mukayese bizi sağlıklı sonuca ulaştırmaz. Belki bir rahibe kıyafeti ile yada etnik anlamda Hint feracesi ile mukayese edebilirsin bunu. Ama dedim gibi, cinsiyet kültürü nasıl çoğu ülkedeki gibi çıplaklık konusunu kaldıramayacak düzeyde ise malesef sekülerlik kültürü de esasında pekçok gelişmiş ülkede seküler kültür bunu kaldırsa bile ülkemizde kaldıramıyor. Demokrasi olgunluk ister, haketmeği gerektirir. Biz de hala bunu yeterince hakedemiyoruz. Bikini ile yada çıplak dolaşmanın riski bundan hoşlanmayanlardan, dini hassasiyeti olanlardan ziyade bundan hoşlanan ve arzulayan ama cinselliğini kontrol edemeyen kesim tarafından olur. Onun için tarih boyunca bu konuda -lokal örnekler dışında- külli bir cinsel özgürlük söz konusu değildir.Dolayısıyla karşılaştırman bizi sonuca götürmez. Ama şunu da tekrar edeyim. Sekülerleşmeyi en az dindar kesim kadar, belki de daha fazla, kendini laik olarak ifade eden kesim içselleştirememiştir. Tabi bunun sebebi de 3-4 asrın macerasını bir asra sığdırmaya çalışmamız. Kanlı savaşlarla elde edileni çok daha düşük maliyete getirmemiz. Ama internetin ve iletişimin katkısı ile bu konuda da yakın gelecekte olgunlaşacağımıza inancım tam.
ulkemin basinda kadinlari seytan, vucutlarini cehennem kapisi gostermeye and icmis SAPIK bir administrasyon var.
ülkede böyle adminler olduğu sirece çok fazıl saylar kaybederiz biz
tekrar ediyorum bir fazıl gider diğeri gelir
nah gelir diyesim var manson, kolay mı o işler öllee
bu aymazlıktır sörsi, kolay mı yetişi yo bi sanatçı, o gitsin bu gelsin, sonra hepberaber popstar yapalım bu mudur yani
Fazıl gider, Manson gelir..
hakikaten arkadaşım az biraz efendi olacan ki konuşalım anlaşalım. bir fazıl saydır aldı yürüdü yav. memlekette başka dert yok sanki.
al bi tane daha çıktı, biraz ciddi olun yaw
fazıl say bi semboldür manson, olaya biraz fokuslan istersen,
çalarım ben ayrıca gerekirse. bak postacıyı çalabiliyorum şahsen bir vivaldi bir mozartın bizden fazlası yoktur arkadaşım. dehaysa alası burda. giderse yolu açık olsun. bakan eşi türbanlıymış pehh
kültür yönümüz ne sence sörsi bülent ersoy mu nihat doğan mı seda sayan mı bunlara mı pirim verecez
o konuya ben yukardaki ilk yorumlarda değindim zaten, ama herkesin özel hayatı, bugün handeyi beğenmiştir, yarın hande onu şutlamıştır hayatın normal seyridir bu, sanatını yapamıyor mu yani handesiz, bal gibi de yapıyor
hah ağzınla düştün kardeşim. sanat yapıyor mu yapsın yapmayacaksa kendi bilir. isterse kuala lumpurda yapsın. zaten olaya özgürdür istediği açıklamayı yapar mantığını getirmek de yanlış biraz. tehdit mi ediyorsun abicim. buyur pasaportun ahan da havalimanı.
benim neyi kıyaslayacağıma sen mi karar vereceksin, nerde ifade özgürlüğü
ifade özgürlüğü yedi bitirdi zaten bu memleketi
bi ülke sanatçısına buyur al pasaportunu ahanda havaalanı diyecekse zaten neyi tartışıyoz ki, zihniyet işte, olmuyo olamıyo
ülkenin sanatçısı diyeceksen yukarda dalga geçtiğin bülent ersoy fazıl saydan on kere daha bu ülke sanatçısıdır. yıllarca yasak kondu bak yine memleketine hizmet ediyor senin mantığına göre. memlekete hizmet ülkenin malı olmak öyle olmuyor birader.
kopanın tipik tavrı abicim. ben dalagmı geçer borumu öttürürüm bu defa o kadar kolay olmayacak o işler. ne halin varsa gör diyecem direk…
ooo kopana direk tavırlar da yakıştırılıyo öyle mi, dur bakalım daha neler görcez…çan çan ötüyoz ha, vay vay vaaayyyy!ülkeninmsanatçısına değer verdik diye mi bunlar, alıştınuız tabi geyiğe doğruarı konuştuk muçan çan ötüyo oluyoz de mi
Manson, bozuk çalıyor bugün..
Ya bırak kop Allah aşkına. Bu ülkede Cem Karaca’lar sol görüşü dolayısıyla gemiyi terk etmediler ama kapı dışarı edildiler. Sonra rahmetli Özal sayesinde vatanlarına dönebildi o solcular. Rahmetli Cem Karaca’da ahir ömründe bir hata yapıp ilahiler okuyup, Fethullak hoca hakkında Ecevit gibi olumlu şeyler söylediği için bu kez de solcu geçinenlerce linç edilip kapı dışarı edildi. Yani uzun lafın kısası bu ülkede kapı dışarı etme askerlerin ve solcuların görevidir. Başka kimse afaroz edemez, etmez. Şayet bu Fazıl ibibiği de yarın bir halt edip “fettoşçu” olmazsa bu ülkeden hiçbir şekilde kapı dışarı edilmez. Ama bir bakıyosun bu da “fettoşçu” oluyor ve bugün söylediklerinin aksini söylüyor. Hiç şaşırmam aynı gün bunu müzik dehası ilan edenler tarafından Cem Karaca’ya yapılanların aynısı yapılır.
hep makalecinin suçu bunlar. getirdi bu yazıyı buraya.
Ayrıyetten kop, sana geyiklik daha çok yakışıyo abicim. Ama bu dediklerine ben her daim karşı çıkarım, ama geyik halinin başım üstünde yeri var. (yalnız tikkat et, bende geyiğim, yanlış yere yerleşme ama 🙂
Fazıl İbibiği seni gagalasın Anthro..
Ya bu sorsi bu kez de bana çatıyo sanırım. Fazıl ibibiği senle PBK’yı gagalasın emi.
antro, benim ne yazacaama sen mi karar veriyon üstat alla allaaa
adama bi de ibibik demişin ant, hakkaten seni gagalasın ibibikler, amma senaryo yazmışın ha, ciddi halin buysa geyiğinden korkuyorum lam
hiç kimsede tartışma edebi kalmamış
ben size ne diyeyim, bir şey demiyeyim, buyrun önceki yorumlarımdan seçmeler, rica edeceğim okuyun:makaleci DİYOR Kİ, (27 Aralık 2007 12:00)illa herkes birbirine laf yetiştirme derdinde! ama işte Fazıl Say, kendince bir laf edince buna bir tahammül yok…Adam herkesin türban takar olmasından rahatsız olduğunu belirtiyor, siz bu cümleyle ilgilenin…arkasından gelen cümle; ben de giderim cümlesi…siz, giderim kısmı ile ilgileniyorsunuz, neden? çünkü bu 2. cümle ile uğraşmak çok daha basit: insanlara nasıl gidersin, iyi git ne yapalım gibi evcilik oynarlarken çocuklarımıza kulak kabarttığımızda onların oyun esnasında birbirlerine söylediği final cümleleri tarzında eleştiriler…gidersen git, benim başka arkadaşım da var, gider onunla oynarım bende, pışıkkk, öyle gidemezsin, annene söylerim….yani kocaman bir : nasıl yani?makaleci DİYOR Kİ, (28 Aralık 2007 13:55)Dün akşam da, pınar kür dedi ki; bir insan ülkesini sevmese, kendini bağlı hissetmese, ben gidiyorum, tahammül edemiyorum, deyip üzülemez…çeker gider, keyfine bakar zaten yeteri kadar yurt dışında yaşayabilecek alt yapısı var; maddi-manevi gücü var…bu lafı ettiyse, ülkesini sevmekten, cidden üzüldüğünden etti, bunu anlayamıyoruz
Fazıl bey hala buralar da değil mi ? Bu şahısı daha önce hiç tanımıyordum güzel bir tanışma vaslı yaşadık ama yüreğimizin en derin köşesin de ki depremin başlangıcı olacaktı gidişin pehh gitsene hadi git kim tutuyor seni …Kolayı görenler gibi …. adamın keyfi yerinde yediği önün de yemediği arkada peki sizler ne yapıyorsunuz yiyin birinizi ancak doyarız …
ben anlamadım, gitmediği için mi tiye alınıyor??bu adamı kimse anlayamadı ya, bravo!
42nci Montreux Jazz FestivaliTemmuz 4-19 2008Fazıl Say
42nci Montreux Jazz FestivaliTemmuz 4-19 2008Burhan Öçal
bu kadar laftan sonra hala burdaysa ayıp yane, insanda biraz utanma, edep olur yaw:)) beyazsan beyazlığını, griysen griliğini bil canımın içi.
adamın renginden sana ne sallamafaşist, bak milyonlarca dünyalıya türkiyeyi tanıtıyo tek başına, sen de bundan sebeplen de adam olduğunu hisset biraz…
lan lavukkopan, maymunsoylufaşistle 69 yapmak sana yaramamış ollmm:)) salakfaşist gibi intihalci olmuşsun. lakin biraz daha yalarsan düzelirsin belki lan tavukkopan:))hade bahçede hep beraber evcilik oynayın bakiim siz:))