bildirgec.org

brokenlady

11 yıl önce üye olmuş, 5 yazı yazmış. 17 yorum yazmış.

elbette sana…

brokenlady | 08 December 2007 13:33

en kıymetlim, en sevdiğim, acısından büyük keder, sevincinden heyecan duyduğum… varlığı ile hayatımda renk, yokluğunda keder hissettiğim… en sancılı günlerimde de, en mutlu sevinçli anlarımda da yanımda olan, dürüstlüğünü, mertliğini, cesaretini, sırdaşlığını, sevgisini dostluğunu, yüreğini benden esirgemeyen… vazgeçilmezim, kıymetlim, kolum kanadım, sol yanım, biriciğim, gam götürenim…

bir şiir yazmak lazım sana;
seni, sana benzeyenlerden ayırmak için…hayatımızda hep var olan, ama hayatımızın parçası olmaktan uzak, varlığıyla, yokluğu arasında bir gıdım fark eden, artısıyla, eksisini topladığımızda geriye kalan “alışkanlık” olanlarla, arandaki farkı koymak lazım ortaya; anlatmak için senin değerini.
bir şiir yazmak lazım sana;
seni, sana benzemeyenlerden ayırmak için…hayatımızda yer vermediğimiz, ama hayatımızda eksikliğini de hissetmediğimiz, varlığıyla çok şey kazanacağımızı düşünmediğimiz, önyargılı olmadığımız ama sempati de duymadıklarımızla arandaki farkı koymak lazım ortaya; anlatmak için senin değerini.
sen ki; yokluğu göze alınması en zor olansın…sen ki; varlığı sanki hayatın anlamısın…sana yönelen her cümlemde bir ruh, sana uzanan elimde bir şifa umudu var gibi bunalmış ruhuma…hani ilaçtır ya bazen bir dokunuş, bir sıcak bakış, nefes almanın bile anlamsız geldiği anlarda; işte öylesin bu günlerde bana…

Hangimizinki gerçek aşk?

brokenlady | 06 December 2007 12:23

Geçenlerde “İlk Aşk” isimli filmi seyredince bir kez daha aklıma takıldı… Filmde konu şu: bir kadını seven iki erkek var ve bu iki erkek, kardeş. Kadının adı Nevin. (Adı nevin / Hüzün kokar ve korkardı geceleyin /’Kendini martılarla bir tutma’ derdim ‘senin kanatların yok. düşersin, yorulursun, beni koyup koyup gitme ne olursun! ‘) -diyerek Yılmaz Odabaşı’nın o güzel şiirini de hatırlayıverelim bu arada – Nevin ile Asaf birbirine aşık. Bütün kasaba (bu arada film Foça’da çekilmiş. Foça’yı seyretmek de ayrı bir keyf) da bu aşktan haberdar. Tam evlenecekler derken, Asaf Kore savaşına gider. Savaşta esir düşüp bir daha haber alınamayınca aile tarafından ölü kabul edilir. Kardeşinin nişanlısı Nevin’i seven Asaf bundan faydalanıp Nevin’le evlenir. Bir süre sonra Asaf’ın ölmediği ortaya çıkar fakat gelişen olaylar yüzünden kasabaya bir daha dönmez. Asaf’ın ölmediğini Azmi bilmektedir ama bunu Nevin’e söylemez, Asaf’ın Nevin’e gönderdiği mektupları da saklar. 40 Yıl sonra babasının ölümü üzerine Asaf’ın dönmesiyle; Asaf, Azmi, Nevin arasında büyük bir hesaplaşma yaşanır. Nevin kendisini her iki erkek tarafından da kandırılmış hisseder. Asaf kendisine ihanet edilmiş olduğunu düşünür. Azmi ise foyası ortaya çıktığı için agresif ve mahcuptur. Neyse efenim fazla da uzatmadan sadede geleyim ben… Azmi yalanlarının ve yaptıklarının bahanesi olarak Nevin’e duyduğu büyük aşkı gösterir.
Benzer konular “Gönderilmemiş Mektuplar “ isimli filmde ve “Eşkıya”da da ele alınmıştı. İzleyenler hatırlar. Bu üç filmde de sevenlerin arasına her türlü dalavere, üçkağıtçılık, vs çevirerek giren erkek, esas kızla evlenmeyi başarır. Aslında normalde hiç de kötü olmayan bu üçüncü şahıs, aşkı uğruna her tür alçaklığı yapmayı göze alır ve mutlaka yaşanan hesaplaşma sahnesinde de esas oğlana (aslında biz izleyicilere) sorar; “Ben aşkım için yaptım ne yaptımsa. Aşkım uğruna arkadaşımı satmayı, bir alçak, bir namussuz olmayı, bu vicdan azabıyla bir ömür yaşamayı göze aldım. Peki sen bunları yapabilir miydin? –hayır. O zaman söyle bana hangimizin aşkı daha büyük? “
Bu soru karşısında esas oğlan da dahil, hepimiz sus pus oluruz önce. Sonra bazılarımız uzun uzun düşünür, benim yaptığım gibi…
Ben aşkım için neyi, ne kadarını göze alabilirim? Değerlerimden vazgeçebilecek kadar gözü kara davranabilir miyim örneğin? Arkadaşımı satabilir miyim? Arkadaşımın aşkını elinden alabilmek için her tür alçaklığı yapar mıyım? Gerçek aşk bunu gerektirir mi? Aşkımın büyüklüğü yaptığımı affettirir mi? Benim bulduğum cevap şu oldu:
‘Aşk, aşık olduğun kişinin mutluluğu için gerektiğinde ondan vazgeçebilmektir…’