ispermeçet balinası
ölüm, sürdüğümüz yaşamın tek kesinliği. hepimiz bir gün gelecek öleceğiz. öldüğümüzde arkada bıraktığımız bazı şeyler olacak ya da hiçbir şey kalmayacak. her şey geçip gidiyor, geçip gidecek. bu dünyanın geçici olduğunu ve bunun değişmeyeceğini kavramış bazıları ise ölümsüzlüğü öbür dünyada ararlar. öbür dünyada cennet ya da sürcehennemde dirilmeyi beklerler.
ölümlü olmak, bir gün öleceğini bilmek insana çok işler yaptırır. bu dünyada kalıcı iz bırakmak, büyük işler yapmak gizli bir ölümsüzlük çabasıdır. “ben ölsem de eserim yeryüzünde kalsın” beklentisidir. ölümlü olmaya karşı doğal reflekslerden biri de üremektir. yeryüzünde silinip gittiğimizde genlerimiz devam edecektir, bizim de birilerinin genlerinin devam ettirdiğimiz gibi birisi de bizimkileri devam ettirecektir.taş devrine göre yaşamımız kolaylaştığı için bir çok yeteneğimizi kaybettik ve bir çoğunu da evirdik. koku alma duyumuz eskisine göre oldukça zayıf durumda örneğin, işlerimizi birkaç yüz yıldır koku almamız gerekmeyecek şekilde evirdik, birbirimizi tanımak için birbirimizin kokusunu bilmemiz gerekmiyor. adımız, kimlik numaralarımız açık hangi ağaca bağlandığı belli hayvanlarız hepimiz. birbirimizin kimliğini ayırt etmek için kokularımızı bilip hafızalarımızda tutmamız gerekmiyor artık. kalın giysiler, sigara tüketimi derken kendi kokumuz da dışarıya daha az yansır oldu. avcılık ise pratikte artık pek az kişinin yaptığı bir iş. çoğumuz eti bayat halde, hayvanı hiç görmeden yiyoruz. avlanmak bir yana hayvanı bile kendimiz yetiştirmiyoruz.taş devrinde yaşayan atalarmızda da bulunan bu yetenekler bugün bizler için dünyayı irrasyonelleştirerek güzelleştiriyor. eskisi gibi avlanmayan bizler bu dürtüyü kendimizi ilim ve fene vurarak, sürekli seks partneri avlayarak tatmin ediyoruz bu dürtüleri bastırmak ise daha vahşi tatmin yollarını yanında getiriyor ki o zaman diğer insanları çeşitli bahanelerle öldürerek tatmin ediyoruz içimizdeki kan dökücü avcıyı. vahşi doğamız dürter biz yaparız.hannibal lecter insan eti yemenin ve koku duyumuzun en güzel örneklerinden biridir. kokularla ilgili derin bir bilgisi ve uzman bir burnu vardır. yolladığı mektuptaki güzel koku hepimizin hatırındadır. moby dick’ten bildiğimiz soyu maalesef tükenmek üzere olan ispermeçet balinasından elde edilen baştan çıkarıcı misktir. misk kokusunun roman yazıldığı sırada balinanın sperminden elde edildiğine inanılırdı, çok sonraları onun sperm olmadığı insanlık için büyük bir hayal kırıklığı oldu. bir başka kritik sahne ise ilk clarice sterling ile ilk tanıştıklarında o gün koku sürünmüş olmamasına rağmen sürekli kullandığı parfümü nina ricci l’air du temps söylemesidir. hannibal’ın kokulara ilgisi ölüme olan ilgisinin farklı bir ifadesidir. moby dick in avlanmasının nedenlerinden biri de hannibal’ın kullandığı parfümün de içerdiği misktir. bu koku kabenin örtüsünü değiştirmek üzere giden kervanda da kullanılırmış osmanlı döneminde. hanibal hepimiz gibi kendi moby dick’ini avlamaya çalışan bir ahab’tır bu yönüyle de.perfume bir katilin öyküsü, ise bu mevzuu farklı yönlerden değerlendirir. kokusu olmayan jean baptiste grenouille koku alma duyusu normalden çok fazla gelişmiştir. kendisine koku yapmak için diğer bedenlerin kokularını damıtıp saklamaya çalışır ve sonunda kendisine bir koku yapar. bu kokuyu yapmak için kadınları öldürür ama niyeti öldürmek değildir, yalnızca kokularını almaktır ama ölüm olmaksızın kimse kokusunun alınmasına izin vermediği için kendisi de kokusuz biri olrak çok tedirgin edici olduğu için belki de öldürmesi kaçınılmazdır.
Kokuyla direk ilgilenen bir başka roman da hepimizin bildiği tom robbins‘in , jitterbug perfume üdür. adı türkçeye de oldukça güzel çevrilmiştir: parfümün dansı. kudra ve alobar çifti bir parfümün eksik kokusunu ararlar yüzlerce sayfa boyunca, bu arada ölümsüzleşirler. keçi tanrı pan‘la başladıkları yolculukları günümüzde sona erer. kokuyla birlikte romanda tartışılan ana mevzu ölümsüzlüktür. clarice sterling-hannibal lecter ikilisinden farklı olarak rakip değil uyumlu bir çifttirler. birbirlerini yok etmeye, avlamaya, hapse atmaya çalışmazlar.kokunun sözü nerede geçerse orada ölümün sözü de geçer. Koku zaptedilemez, tutulamaz, alıkonamaz, uçup gider, insanların ölüp gitmesi gibi zamanın geçivermesi gibi. kokuyu bir yere hapsetmek, bir şişeye koymak bu nedenle ölümsüzlüğü aramaktır.moby dick’in sperminin kokusu insanlar için bir afrodizyaktır, hiçbir fallus imge moby dick’in penisinden daha büyük değildir, hani bütün beden olarak shaq oneal penis olsa yine de moby dick’in penisi daha büyük. moby dick kokusuyla kokulanarak kendimizden büyük penisimiz varmış gibi hatta bütün beden olarak penismişiz gibi yapabiliriz.kadın kokusu denince akla ilk gelen ise al pacino’nun canlandırdığı gerçek bir hayvan olan frank slade’dir. o da ancak al pacinonun ruh verebileceği kör bir koku ustasıdır.bedende kalan koku izleri özellikle seksle ilgilidir. burada anlatıldığı gibi. yakınınızdaki birlikte olduğunuz kişi başkalarının da birlikte olmak istediği biri ise o kokuya yönelenler size bilinçsizce yaklaşacaklardır. eğer siz de bu işe kafa yormak yerine tadını çıkarmakla yetinenlerdenseniz ne olup bittiğinden hiç haberiniz olmadan geçirip giderseniz bu dünyadan kendinizi. varolmanın dayanılmaz hafifliğinde seks kokusu anlatılır, cerrah tomas bir çok kadınla birlikte olur bu arada da tereza ile birlikte yaşamaktadır. ilişkilerinden sonra sürekli duş alır üstünde koku kalmaması için. ama yine de kendisini ele verir çünkü duş alırken saçlarını yıkamayı unutmuştur her defasında. üstelik de en keskin koku saçlarında kalmıştır. saçlar kokuyu bedenin diğer yerlerinden daha da çok tutar. dayanılmaz hafiflik başımızdaki kokudur.benim dikkatimi çeken çeşitli kokular örneğin anal seks yapanlarda kadın erkek fark etmez bana itici gelen bir koku oluyor. sürekli yapanlarda bu koku keskinleşmekle birlikte seyrek yapanlarda bile işlemden sonra 2-3 gün kadar koku kalabiyor. benzer şekilde oral seksin de kokusu insanın ağzında kalıyor. özellikle sizin de kokusunu tanıdığınız biriyse direk koku sizi ele verir. sarımsaklı cacık yemek bu kokunun geçmesini çabuklaştırıyor.çokça yeşillik yiyenlerin beden kokusu çok daha zariftir bence. özellikle nane, roka ve maydanoz uzun süre sürekli yendiğinde çok güzelleştirir. maydanoz çokça östrojen içerdiği için erkekler çok yememeli. yosunların yenebilenleri de beden kokusunu güzelleştirir ama doğal besinimiz olmadığı için aşırıya gitmemek tercih edilmelidir yosun yerken.bedenle ilgilenen her insan kokuyla da ilgilenir. bedenin kokusu başlı başına bir ilgi alanıdır, en azından kendim için öyle olduğunu söyleyebilirim. yediğimiz, içtiğimiz her şeyin dokunduğumuz her insanın kokusu üzerimizde kalır. biz bizde kalanın anılar olduğunu sanırız ama bizde kalan düşünce ya da hayal değil kokudur. kokusu üzerimizden gidenin varlıkları da zihinlerimizden gider.koku yaşamlarımız kadar uçucu ve bize ait değildir, biz olsak da olmasak da onun kendi ince varlığı devam edecektir. bu yanıyla yaşamın kendisi belki en ince kokudur. bu yüzden hem üremek hem ölmek kokuya yan yanadır.
yorumlar
asymptot insanı tecrübelediğim kadarıyla ten kokusunun en yoğun olduğu yer ense ve boyun bölgesi bazı insanlarda da kolun arka tarafı, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz.
untouchable zen, çok haklısınız.ama bütün beden kokar, doğal insan kokusunu en keskin deneyimim tesadüfen tanıştığım bir zenci kız ile oldu. çok çekici olmayan ama benim için belirgin bir kokusu vardı. kampüste orda burda kokusu durup dururken burnuma gelmeye başladı önce, sonra kütüphaneye gittiğimde aldım kokusunu ve kendisiyle karşılaştım. yanında bir kaç zenci arkadaşı daha vardı. onların da kokularını tek tek uzaktan ayırdedebildim. kampüsün bir kısmı artık zenci kokusuyla doluydu benim için.koklaşa koklaşa da mevzu ile yakından ilgili.
Ayrıca şimdiye kadar 4-5 ceset koklama imkanım oldu ve genelde yeni öldüklerinde çok güzel kokuyorlar ama bazılar altına kaçırdığından mütevellit kötü kokmakta ilginç olan şudur ki toplumda iyi diye bilinen insanlar öldüklerinde iyi kokuyorlar bu da ben ve bir kaç arkadaşın tecrübesiyle sabit. Ayrıca koku diyince bazı insanlar normalden daha fazla hassas olabiliyor mesela kadın parfümlerinden çok rahatsız oluyorum neyse bunun bir önemi yok koku gerçektende önemli bir şey…
bana kalırsa insanda en kötü kokabilecek “deri”, kafa derisidir. ter kokusu filan hikaye.
ceset koklamadım. ama bebek kokusu meraklıları var, yeni doğmuş bebek arayıp bulup kokluyorlar. ilk haftası en makbulu, bir aya kadar süper oluyor sonra kayboluyor.
bence önemli olan bizim bunu farketmemizdir. duşa girince sıcak suyun altında vucuduma duş jeli şampuan vs sürmeden bı yarım saat dururum bende neden mı?çünkü çocukken bışeyi keşfettim böyle yapınca tarifsiz bir kokuyla başbaşa kalıyor bedenım. dunyanın en güzel çiçeklerini sanki banyoya gizlemişler ve ben onları tütsülüyorum her nefes alışımda.bunu keşfedeli çok oldu ama çocukluğumdan bu yana olurdu hep.çok merak ettim ve araştırdım bu kısa süreli huzurumun sebebını.kendımce bır cevapta buldum hatta bunu bır pskyatr arkadaşıma da tescıllettım sonra .yaşadığım bır koku halüsinasyonuydu ve ben onu çocukluğumu hatırlamak için çağırıyordum çağırdığım koku da küçükken annemın kullandığı bır sabun vs gıbı bişeydı kımbılır…ama ben onu hafızama kaydetmiş canım sıkıldıkça ona çıkarıp çıkarıp bakıyordum…yazıda çok güsell olmuş bu arada ellerine sağlık asymptot
arkadaslar acil birsey sormak istiyorum…yazi yazarken resim koydugumda resim yanda durmuyo ya altta yada üstte duruyo ama ben yazimin yaninda bulunmasini istiyorum neden olmuyo bunu nasil yapabilirim
@culdesackafayı özellikle koklayanlara da rastladım. nedenini hala anlamış değilim bu davranışın.@miyazakisağlıklı insanın bedeninin kokusu kimbilir nasıldır. bunu bilemiyoruz. çok fazla kimyasal ve doğal gıdamız olmayan şeyi bedenlerimize dolduruyoruz. onların kokusu da bizde kalıyor malesef. ben size kokuyu ortaya çıkarmak için biraz daha değişik bir yol önereyim. küveti ılık su ile doldurun içine bir avuç deniz tuzu bir avuç zencefil biraz okaliptüs yağı dökün içinde 15 dk bekleyin. (kalp, diyabet vb rahatsızlığınız yoksa). çıkınca hemen duş almayın en az iki saat bekleyin. mümkünse akşam yapıp sabah duş alın.
bu tam benlıkmiş asymptot :))
yazıda ismi geçen jean baptistayı anlatan meşhurrr kitap burada
Sarmısaklı cacık ha! Valla ben çok güldümmm:)Biri çıkar yanlış bilgi der, al başına belayı. Doğrusunu nasıl ispatlayacaksın, asymptot?
@nevdalisthassas olan herkes deneyebilir, labaratuar kurmaya gerek yok. tek başına sarımsak yenmesi daha etkili ama onu çok mktarda yemek mümkün olmaz her zaman. hassas olmayanlar için ise tamamen anlamsız.
Koku, öğrenilen bir şey mi acaba diye düşünmeye başladım. Çünkü benim annem parfüm kokusundan ve karanfilden nefret ederdi. Biz de öyleyiz. Çünkü bize bu öğretildi ve bir şekilde şartlanmadan dolayı, bunu yıkamadık.Aynı şekilde sigaradan nefret eden birinin, sigara içen sevgulusunu öperken de hiç rahatsız olmadığını gördüm.
sarmısak kokusu dominant olduğundan doğru olabilir. ama etrafı rahatsız eder.her iki taraf için de, öncesi ve sonrasında şişeden içilen buz gibi bira daha etkin çözümdür, (bu kokuya hassas iseler)
kokunun öğrenilen bir yanı var ama bununla birlikte koku algısı bireyden bireye çok farklılıklar gösteriyor; herkes her kokuyu aynı ve eşit şiddette hissetmiyor, tamamen biyolojik nedenlerden ötürü (koku reseptölerinin sayısı vs). kokunun psikolojik etkilerine karşı daha zayıfız. unutmak istediğimiz şeyleri hatırlatan kokuları sevmemeye başlayabilir insan. örneğin kendisini terk eden sevgilisinin parfümünü sevmemek yerine onun içindeki en baskın kokuyu sevmeyerek bu durumu ifade edebilir kişi. muamma tamamen.
koku bence 7 ci hissimiz…
zez, ilk 6 sı nelerdi ?
asymptot, bence renkler de kişiden kişiye farklı algılanır,örneğin benim kırmızı dediğime sen de kırmızı dersin ama senin gördüğün renk ile benim gördüğüm renk aynı olmayabilir, bunu da hiçbir zaman anlayamayız.
heheheh sayin kopanisti, bes duyu organimizin disinda hani burnumuzun icinde o bilinmeyen noktaya 6 ci his denir ya !!!!hos baska bir sekildeki metafiziksel algilarimizada yada pisikosomatik hallerimizede 6 ci hiss denir ya hanibende kokuya bir rütbe verdim cok degerli bir kod oldugunu düsünüp hayatlarimizda onu 7 ci hissimiz olarak ilan ettim …..yani kortex de algilandigi duruma da 7 c his dedim . bence diyede belirttim ..hatami yapmisim ???? yaww
kopanisti, hem renkler hem de herşey ile ilgili olarak doğru bu dediğin ama kokunun nasıl algılandığının ölçülmesi çok daha zor olduğu için renkten daha sübjektif. kırmızı denilince insanalrın algıları belirli bir aralıkta bulunur ve birimizin pembe algıladığını diğerimiz mor algılamaz. bir de kokuları tanımlakamakta insanlar güçlük çeker, tarçın kokusu, vanilya kokusu, bal kokusu gibi net olarak adını ve kokusunu ortak bildiğimiz koku o kadar çok değil. bu nedenle de renklerle ilgili algı farklılıkları kokularla ilgili algı farklılıkları kadar büyük değildir.
zez, saysaydın bu 6 hisleri de bu garip de öğrenseydi, saydım durdum 3ten yukarı çıkamadım yau. neler olduğunu bilmiyorum ki hata yaptığını düşüneyim.
7. duyu ve diğer duyular ile ilgili bakılabilir.
koku hafızam çok güçlüdür, görsel hafızam hep “bi yerlerden ama nerden” şeklinde çalışır. isim hafızam neredeyse yoktur.yıllar önce babamı sirozdan kaybettim. babacık mekanı terk etmeden evvel birlikte uzun ve sancılı bir dönem geçirdik hastanede. nasıl oldu bilmiyorum ama o siroz kokusu kaldı bende ve tuhaf bi şeye dönüştü. biriyle el sıkışırken ya da uzundur görüşmediğim biriyle öpüşürken, bir nedenden dolayı yaklaştığımda birine, yine o kokuyu alıyorum bazen. o kişinin karaciğerinde bi problem olduğunun kokusu bu. sarılık, siroz, karaciğer yetmezliği filan. tabii söyliyemiyorum çoğu zaman. ” yaa, şu karaciğerine bi baktırsana, problemli galiba, öyle kokuyosun da ” demek çok zor, hakaret gibi de biraz. bi doktor arkadaşıma anlattım bu heroes özelliğimi, “siktir lan” dedi. zaten kötü bi doktordur kendisi.bi de size anlatıyorum şimdi…
kopanisti, bahar gelirken eski cesme yolundan git. zeytinler köyünde kahvaltici sevki abi var..orda otur güzel kaymakli ,balli , recelli , zeytinli peynirli, sütlü, cayli vs vs söyle güzel bir kahvalti yap…ah ah orda insanin gözü önünde birde ekmek yaparlar söyle tereyagli bolca ye….bende bu arada düsüneyim diger 3 nü……. :-)) pilizzzzzzzzzzzz koptum burda.saygilar efem.
mmmm çok nüktedansınız,ben manzara kavesini tercih etsem mahsuru yoktur umarım, oranın zeytinyağı ve kekiki çok güzel kokar da,
iste bak !! cevap ;¨” zeytinyagi ve kekiki cok güzel kokar ” nasil 7 ci hisssden tavlanmissin degistirmiyorsun mekani eywallahh iste budur 7 ci hissin adama yaptiklari. :-))
bu yazı yazılana kadar kokular hakkında takıntılı biri olduğumu düşünür dururdum. hatta aşağıdaki satırlarda okuyacaklarınızı yapmamak için bir süre kendimi zorladım bile… beynim kendi kendisi ile bir savaşa durdu ama sonra kendime zarar vermekten çekinip, vazgeçtim. kendi haline bıraktım o alışkanlığımı…evet, itiraf ediyorum: hayatım boyunca kullandığım parfüm şişelerini hiçbir zaman tamamıyla bitirmedim. ve hatta, artık kullanmayacağıma karar versem bile, o şişeleri ısrarla atmadım. arada sırada sebepsiz (o zamanlar sebepsiz olduğunu düşünüyordum) gider, birini alır koklar ve yerine bırakırdım. neden herhangi bir diğerini koklamadığımı da kendi kendime merak ederdim.artık biliyorum: hangi şişeyi koklamışsam, o şişedeki parfümü kullandığım zamanı, dönemi hatırlamak için yapıyormuşum bu hareketi… bir tür anılar koleksiyonuymuş, meğer, o şişeler…:)) teşekkürler asy!!!
bu yazıda da leke bey’in sözünü ettiği türden bir koku alma duyusundan söz ediliyor.
tebrik ederim çok güzel bi yazı olmuş sölediiin gibi yaşamak bizim için artık fazla kolay. duyularımızı bile kullanmaz olduk,bunları bizim yerimize yapan teknoloji bize bi taraftan kolaylıklar sağlarken bi taraftanda bizden sürekli bişiler götürüo.
zez, demek bundandı bunlar, şimdi anladım neden hep eski yoldan gittiğimi, otoyol parası vermemek için diye düşünürdüm ama değilmiş kavun kokusu içinmiş.
Kokular aşık olmamıza sebep olan şeylerden bir tanesi, (yine izlemiş olduğum bir belgeselde) burnumuzun alt kısmından dudaklarımızın yakınından bir koku salınıyormuş ve bu koku başkalarını bize aşık etmeye yarıyormuş, zaten öncelikle dudaktan öpüşme isteği de buradan doğuyormuş. Tabi bu durum yapay kokular çıkmadan ve de atmosferimiz kirlenmeden önceki zamanlar için geçerli imiş…
asymptot, çok garip bir şey var. insan kendi kokusunu, tuvalette edince çıkan kokuyu, ayaklarının kokusunu neden kendisi algılayamıyor da başkaları bu kötü kokuları hissedince öff pööff diyor.
evet kopanisti , ya bizim cesme kavunun kokusuda bir baska dir…..hic denedinmi bilmiyorum kavun wotkasi aman aman büyüler adami kokusuyla…Koku iste ya nelere kadir öyle büyük bir büyüsü varki hem asik ediyor hem ortaligi mahvediyor….yinyang dengesi gene .iyikoku , kötükoku … yasamin kokusu iste ..ben bu yaziyi hakketen cok sevdim @ asymptot eline saglik.
daha kötüsünü söyliyeyim, ben kendi kokumu alıyorum maalesef. mesela hafifçe bir hasta olayım değişen kokumu duyuyorum, o dediğin tüm kokuları duyuyorum. bütün bunlar burnumdan duzgun nefes alamamama rağmen…faydaları var, ama bazen deli ediyor insanı.
tam da şu sıralar, aldanmış ağaçların patlattığı meyve çiçeklerini koklayın. erik, mimoza, karşınıza hangisi çıkarsa…bu da aldanmış masumiyetin kokusu olsa gerek…
hastalanınca bende alıyorum redogre, ama sağlıklıyken neden olmuyor, beyin korumaya mı geçiyor nedir?
20 yasima kadar hayatimda hayvan olusu disinda bi olu ile karsilasmamis idim; lakin hayatimda gordugum ilk olu kendim kadar bana yakinim olan birisi idi,bi insanin basina gelecek minor felaketlerden biri bu olasa gerek ,rahmetlinin odasina girdigimde bi koku, bazi kokular kazinir hafizaya olsen ole cikar ancak buda ole bi kokuydu iste.. bende ki bu alt beyin sayesinde mazallah hic bi kokuyu unutmam, kucuklugumde pansiyonumuzun yaninda ki firindan gelen ekmek kokusunu;annaannemin evinde caydanlikta ki ihlamur kokusunu hala hatirlarim, ne pis bisey bu yaw tum kokulari hatirlamak
kopanisti, insan kendi kokusuna alışıyor gibi geliyor bana ve kendi kokusu kendisi için nötr oluyor.reasonableman, bir başka belgeselde de simetrik insanların kokusunun daha çekici olduğunu izlemiştim ben de.
Gerçekten çok ilginç bir yazı, fakat zez, koku alma zaten 5 duyudan biri değil mi? işitme görme koklama dokunma tatma?
sabah haberlerinde seyrettim: amerika’da bir grup eğittikleri köpeklerle kanser teşhisi koyuyorlarmış. haberin yalancısıyım, özellikle akciğer ve meme kanserinde %99 gibi bir başarı elde etmişler. bu konudan yola çıkan bilimadamları da kokuları ayırt eden bir alet yapmışlar kanser teşhisi için şu anda %70 oranında kanseri kokuyla tespit edebiliyorlarmış.bunlar doğru ise Leke de doğru söylüyor kesinlikle. hastahane filan hiç sevemem, bir ara görüşelim de leke’ye kendimi koklatayım…
çürümenin de bir kokusu var elbet. çürük limon, bayat yumurta… ve aslında bunların hepsi birer organizma.kanser de zaten vücuttaki bozuk hücrelerin hızla çoğalması değil midir? elbet bozulmanın, kendine has bir kokusu da olsa gerek.kanserli bir komşumuz vardı, bir zamanlar oturduğumuz apartmanda. kadının evinde, o aileyle birlikte yaşayan kedi gitgide kadıncağıza asabi davranır olmuştu. kadın ve ailesi bunun sebebini bir türlü anlayamıyordu.birgün kendisine “acaba aldığınız ilaçlar sebebiyle vücut kokunuz değişiyor da, kedicik sizi tanıyamıyor mu?” diye sormuştum.vücudun kendine has kokusunun kanser sebebiyle (ilaçlar dışında) değişebilme ihtimali aklıma gelmemişti.
tüm yazıları okudum da meğer ne denli önemliymiş bizim için koku denilen olgu.ama dediğim gibi bunun farkına varmak önemli.belki de her şeyimizi o yönlendirmiş ve bizim de haberimiz yokmuş aslında.daha ne koku manyakları var ben yazmaya utanırım bır de.ama ne güzel değil mi ben sevıyorum koklamayı ya.hepimiz de seviyormuşuz anlaşılan değil mi arkadaşlar…
Cok güzel bi yazı olmuş tam’da parfümün dansı’nı okumaktayken 🙂 bu yazının üzerine 2 kitap ismi daha yazım bir kenara eheh bu hafif oldukça yararlı olmaya başladı 🙂 elinize saglık yazı ve gelen yorumlar cok bilgilendirici ve güzel.
privisliy AN LOSTLost’u; okul, defter, kitap, kalemkutusu, tabii ki silgi ve hatta kalemtraşla kurşun kalemini açtığında çıkan kokular kadar seviyorum..posted by kia @ 8:59 AM 0 commentsThursday, February 15, 2007
@miyazakikoku bilinçaltımızdan bile daha hassas bir bölge, öyle değil mi?@lordyonosiparfümün dansı koku ile ilgili en barışçıl romandır. ilgisi ölümsüzlük üzerinedir, diğerlerin de hep cinayet vardır.@shmoookulların da kokusu vardır. bizim ki çam ağacı kokardı, iyot kokanlar da var.
aslında ben de şaşırdım koku konusuna duyarlılığın bu kadar yoğun olmasına. mesela ben bir kitabı okumadan önce mutlaka koklarım. baharın ilk günlerinin kokusu lisemin bahçesini hatırlatır. değişik zamanlarda aldığım kokular hafızamı tazeler. mesela kokuya hassas olduğum zamanlar bazı kokular midemi çok bulandırdığında seslerden de midem bulanır. hatta ışık bile midemi bulandırır. koku ile o kadar haşır neşir oluyorum ki günlük hayatta kendimi bazen deli sanıyorum.
Vakitsizlikten tüm yorumları ve yazıyı tam okuyamadım. Koku ve tat alma üzerine çok bir şey yazılmamış galiba. Örneğin tarçın gibi çok belirgin olması gereken bir tadı, burnumuz kapalı, gözümüz bağlı kaşıkladığımız zaman, tarçın olduğunu anlayamıyoruz. Arkadaşlarınızla test edebilirsiniz.
burun kapalıysa/tıkalıysa bunun gibi kokusu baskın pekçok gıdayı sadece tadından tanıyamayabiliriz, yani bunların tanımlayıcı özelliği tadı değil kokusudur.
irdeledikçe neler çıkıyor
güzellik ve çekiciliğin sırları ile ilgili bir yazıda kadınlara şöyle bir tavsiye de bulunuyorlardı… kendinize yakıştığını düşündüğünüz bir parfümden kolay kolay vazgeçmeyin… herkes sizi kokunuzdan tanısın… doğrudur. test edilmiştir…
15 yıl kadar önce erkeklere dair bir keşifte bulunmuştum. hanımlar dikkat edin bakalım. bir deneyin. sonucunu da lütfen burada bizlerle paylaşın… erkek arkadaşınızla, sevgilinizle, kısaca aile fertleri hariç yanaktan öpüşebileceğiniz beyleri izleyin. selamlaşarak yanaktan öpüşme seramonisinde erkek kadını koklayarak öpüyor… şşşşştttt siz beyler devam edin işinize biz kadın kadına konuşuyoruz…
@kopanistigurme ve aşçılar gibi tat alma duyusu çok gelişmiş kişiler üzerinde yapılan araştırma sonuçları da vardı aynı belgeselde. hepsinde normal insanlardan çok daha fazla sayıda koku reseptörü olduğu ortaya çıkmıştı. iyi koku iyi yemek.@loriennparfüm değiştirmenin yararlarından söz edenler de var. aynı kokuya takılıp kalmayın sıkıcı olur diye eleştiriyorlar. genelde kozmetikçiler tabii ki ama bir insana yakışan birden fazla koku olabilir. bir de tabii her kokuyu insan her zaman koklamak istemeyebilir.
doğrudur yemek de önce kokusu ile başlıyor sonra görüntüsü ardından lezzeti ,
misal tarçınlı tavuk yapmıştım, misafirlerden biri dedi ki, tarçının tadı tavuğa yakışmaz. ben de sordum tarçının tadı nasıldır diye, dedi tatlıdır işte. al dedim bir tutam tarçın tadına bak, var mı bir tadı. hele burnunu kapatırsan tarçından zırnık tat gelmez, ama sahlebe tadını tarçın verir mesela. o yüzden bir çok insan tarçını tatlılardan bildiği için tatlı sanır.
Ben de çok korktuğum zaman kendimi kokluyorum. Çenemi boynuma bastırıp burnumu giysiden içeri kaydırıyorum. Çok kısa sürede korkuyu yatıştırıcı bir etkisi oluyor. Yine yavruladıklarımı koklamak ve hatta daha ileri gidip saç alın birleşme bölgesindeki tuzlu yeri yalamak da sakinleştiriyor.
asymptot kokuların bilinç altımızdan daha hassas olduğu kesın.bir çok şeyi onunla hatırladığımıza kendimize yaşattığımıza göre…çok ilginç.insan denılen varlıkta öğle.gerçi hayvanlarda da var bu koku olgusu bız dekı gıbı onlarında herşeyını etkılıyor.sex,yemek,yuva vs…daldıkça başka şeyler çıkıyor allah allah nerden girdik biz bu konuya ya…:))
Hurikinin dediği gibi, baharın ilk günlerinin kokusu bana liseyi hatırlatır. Ter kokusu gnü boyu basketbol oynayıp, kurumuş ve rüzgara karşı oturup dinlendiğim anları hatırlatır. Hatta büyük bir iştahla terden sonra kuruyan tuzlu tenimi vampir gibi emdiğimi hatırlarım… Kokular anılarımı hatırlatır bana. Mesela, uzaktan bir tuzruhu kokusu duysam annemin klorat kokan elleri gelir aklıma. Vişne reçeli kokusu eskş hatunun vişne kkokulu lipstick sürdüğü dudaklarını. Şarap kokusu, konser sonrası içkili içkili kadıköyden üsküdara yürüyerek geldiğim günü hatırlatır falan filan. Kokular güzeldir, bu yazının da bir kokusu olsa da hatırlasak…
@buddhalainternet üzerinden koku nakletmeyle ilgili çalışanlar da varmış, doğru mudur emin değilim ama duydum.
ben diyordum zaten yakında kokusu çıkar diye:))
o iş şöyle, pirintırda yazı kartuşuna benzer koku kartuşları var, sözgelimi sevgilinize gül resmi yolladınız ve varsayalım kendisinde böyle bir pirintır var, kağıda basarken hooopp koku kartuşuda gül kokusunu ayarlayıp püskürtüyor kağıdın üzerine. şu ana kadar meyve ve çiçek kokularını hallettiler, diğer kokular üzerinde çalışıyorlar. yani kış günü sevgilinizin odasını mis gibi çilek de kokutabilirsiniz.mesela patronunuza kızdınız yollayın bir kokarca resmi basınca kağıda odada oturamasın.e peki yolladığın resmi nasıl tanıyor da ona göre nasıl koku üretiyor diye bir soru gelebilir akıllara, bunun cevabı da kakakola formülü gibi gizli bir çip sayesinde olduğudur.
Vücudumuzun,daha çok dudak üzeri ve burun kenarlarından feromon adında bir koku salgılanıyormuş.Bu salgı karşı cinsi bir mıknatıs gibi çeken bir koku.Feromon,için şeytan tüyünün bilimsel tanımı da deniliyor.Hatta cinsel isteksizlik hisseden hastalara,hastanelerde feromon tedavisi uygulanıyor.1970 yıllarından itibaren de labaratuarlarda üretilmeye başlanmış.Bunu duyan parfüm üreticileri feromonlu parfümlerüretmeye başlamışlar bile.Bu parfümler,karşı cinste şaşırtıcı etkiler yaratıyormuş.Eğer yalnızlıktan şikayet ediyor ve ilgi istiyorsanız,bu feromonlu parfümlerden kullanmanız yeterli imiş.Üreticiler,bunun garantisini bile veriyorlar.Feromonlu parfümünüzü sürün ve gecelere akın,bakalım neler olacak?Denemesi eğlenceli olabilir.
insan ilişkileri ve kokuyla ilgili bir belgesel izlemiştim. şöyle özetleyeyim: insan beyni duyu organlarından aldığı her bilgiyi entelektüel beynin süzgeçinden geçirip bilgiye çeviriyormuş ancak sadece koku ilkel beyinden süzülmeden geçiyormuş.koku bizim için en önemli güdü sebeplerimizdenmiş. karşı cinsle ilgili olan kısmında şöyle bir deney yapıyorlar; bağışıklık sistemi birbirinden farklı altı kişiye birer t-shirt giydiriyorlar. denekler hiçbir parfüm vb kullanmadan bir kaç gün boyunca bu t-shirtleri hiç çıkarmadan giyiyorlar. sonra bunlar çeşitli işlemlerden geçiriliyor ve deneklerin kokuları depolanıyor ve bu kokular başka deneklere koklatılıyor. sonuç şu: insanlar kendi bağışıklık sistemlerinden farklı olan bir bağışıklık sistemine sahip olan kişinin kokusunu çok beğenirken kendine yakın olanlardan tiksiniyor. yani karşı cinsden olacak çocuğu için seçtiği bağışıklık sistemi ve kendi bağışıklık sisteminin bileşimi çocuğu için ideal olacaktır. yani yine üreme noktasında en iyi partneri bu yolla seçiyormuşuz. aşk meşk vs. tamamen üreme, türün sürekliliği için oluşan bir kimyasal tepkimeymiş meğer.
bu da feromonlarla ilgili bir blog. hangi feromonun etkisi nediri anlatıyor. yalnızca cinsellikle ilgili değil çünkü feromonların etkisi.
Feromonun,karşı cinsteki etkisini araştıran parfüm üreticileri bir deney yapmışlar.Bu deneyde,büyük bir sinemanın kOltuklarından sadece 20 tanesine erkek feromonları sürülmüş.20 kadına da gidip,istediğiniz koltuğa oturabilirsiniz denilmiş.20 kadından 18 tanesi,gidip erkek feromonlarının sürülmüş olduğu koltuklara oturmuşlar.Ya buna ne demeli?
feromonlar çok etkili. ama etkileri cinsellikle sınırlı değil. duyguları etkileyen feromonlar da var. cesaret veren feromonlar, şefkat duygusu veren feromonlar vb gibi.
iyi hoş da zaten feremon denilen şey insanın kendi salgısı. bildiğim kadarıyla sentetik olarak üretilemiyor. bu yüzden yakışıklı ve çekici erkeklerin toplanıp “sağılması” lazım, böyle deneyler yapıyorlar ama hiçbir parfüm üreticisi gerçekten işe yarar bir feromon parfümü ürettiğini kanıtlayamadı…
tabiki.ama benim dikkatimi parfümlerin içinde cinsel çekiciliği arttırmak amacı ile kullanılması daha çok çekti açıkçası.yeni doğan bir bebek,annesini diğer insanlardan,şefkat duygusu veren feromonlar sayesinde tanıyordur muhakkak ki.
@redogrehayvanlardan elde edilip kullanılanlar var mı?@bonnyamonafrodizyaklar binlerce yıldır bilinir. belki afrodizyak olarak bildiğimiz şeylerin feromonları açığa çıkaran etkileri de olabilir.
valla asymptotum, hayvan feromonu tarafından baştan çıkarılabilecek bir kız bulursan bence uzak dur 🙂
sevgili redogre,bi yerde denk geldim ama kaynağını bulamıyorum. bununla birlikte gözlemleriim doğruluyor. salatalık kokusu en seksi koku, özellikle kadınları uyaran kokuların epeyce bir kısmı salatalık tabanlı. malum bildiğin hıyar kokusu işte.
bir ara meşhur bir koku vardı biz lisedeyken, zengin arkadaşlar kullanırdı, salatalık bazlı. yıl 90 filan amma velakin hatırlayamadım. Yanlız salatalığın güzel ferah bir kokusu vardır, eskiden babam bizi parka götürdümü taa metrelerce öteden badem diye bağırarak gezen salatalıkçı amcayı görüp tuttururduk. İstanbul’da salatalıklar kokmuyor artık…
reklam gibi mi olur acaba ama o parfümün ismi kenzo…bunu benden daha iyi asymtot bilir aslında.ukalalık yapmış olmayayım.
fahrenheit da salatalık özlü bir koku diye hatırlıyorum ama emin değilim.
gerci mevzu feromon vs’ye dönmüş ama koku-hatirlama iliskisi bana da cok carpici gelir, limon kolonyasi kokusunu babaannemin uzun zaman yattigi hasta yatagini hatirlattigi icin hic sevmem; tarcin, cocukken babamla ciktigimiz sehirlerarasi yolculuklarda mola yerlerinde ictigimiz sahlebi hatirlattigi icin huzunle karisik bir mutluluk verir (annem otobusu kacirma korkusuyla otobusten inmeyi reddettigi icin boyle bir animiz yok :-), sozunu ettiginiz salatalik bazli fahrenheit da universitenin ilk yilinda bir ust sinifta okuyan ve karsilasip el sıkısma talihsizligine ugradiginizda kokusu butun gun size eslik eden kafasi joleli cocugu… bazı parfumleri simdi hatirlamak istemedigim donemlerde kullandigim icin ozlesem de yeniden kullanamam…
salatalıklı su vardı asıl. süper kokarmış diye rivayetler dolanıyordu etrafta. hiç suya salatalık doğramayı düşünmedim ama cacık güzel bişey.
@asymptot çok yaşa Fahrenheit tı o parfüm yıllardır hatırlıyamıyordum
Fahrenheit Christian Dior , halen cok tuttugum bir kokudur harbiden acayip etkiler..ben bile kullaniyorum bir bayan olarak cünki gercekten mutlu eden bir koku..:-))
@zezbazı kadınlar erkek parfümleri kullanmaktan hoşlanıyor, bu da bana ilginç gelir.
o kokuyu taşıyan adamı hatırlamak için olmasın sakın?
yok yahu !! beni cok tatli yapiyor fahrenheit , hic bir erkek arkadasim kullanmazdi o dönemlerde bu parfümü ….bende erkeklerin parfüm kokusu hafizada kalmiyor…hic birinin parfümünü hatirlamyorum…cok mu kötü bi durum acaba :-)) hay allahim bu kadarda gercekci olunurmuki acep hahahahaah ama öyle ne yapayim ….evet erkek parfümlerinden 3 tane sabit severek ara ara kullandigim var…ama gece icin tercih etmem ..@pilli pati@ ve @asymptot saygilar efem .
@asyçünkü erkek parfümleri daha güzel kokuyo. beğendiğim tek kadın kokusu böriböri vikent.herşey güllü dallı papatyalı kokuyo. kadınsak ölelim mi?benim aklımda gelen tek parfüm gio. yok ayağa düşmüş bilmemne. kokusu burnuma gelicne irkilip sorumlusunu arıyorum, not veriyorum sonra.
ismini ezberlemeyi bir türlü beceremediğim bir parfüm vardır. yolda yürürken burnuma çalınsa tüm bedenim irkilir ve o kadını arar gözlerim. abartısız olduğum yere çakılıp yaparım bunu. ve bunun tek nedeni eski sevgilim. bir koku bir kadına bu kadar mı yakışır!(ölüler bitti sıra dirilerde sanırım (: )
ben şu vanilyalı kadın parfümlerine kılım, yahu çörek gibi kokuyor kadınlar…
alla alla ya hıyar gibi kokan erkeklere sözün yok çörek gibi kokan kadınlara gak guk. olm şekerli koku denir onlara öğren. ayrıca çörek gibi değil kek gibi kokuyorlar o da ayrı.
@foeerkek parfümlerini kadınlar koklasınlar diye yapıyorlar çünkü. o sizler için güzel kokuyor olsa gerek.@redogreredogre usta çöreği vanilyalı mı yapıyor?@suziQhıyar erkeğin özüdür.
konu gene erkek ve kadin oldu yahu hersey kadin erkek ve sex üstünde devir daim yapiyor …:-)))
süpermiş. ilk kez bu denli uzun bir konuyu ahkamlarıyla birlikte bir çırpıda okudum. anafikri anlamadım sanırım ama çok ilgimi çekti 🙂
parfüm sektörü ile ilgili ilginç bir yazı. ck one 90ların ortasında yıllık 90 milyon dolarlık satış yapıyormuş, şimdilerde ie 30 milyon dolara düşmüş.
eline sağlık güzel olmuş
Nereden esti bilmiyorum.Üstdudağımı kaldırıp burun deliklerimeyapıştırdığımda tuhaf bir koku duyuyorum.Bu kokudan hiç de hoşlanmadım.Bu bölgede farklı koku salgısı mı var acaba?İnsanlar da korktuklarında kafalarındanbuhar gibi bir şey salgılıyorlarmış.Köpekler de bunu hissedebiliyormuş,ve size saldırıyormuş.Yani biz korktuğumuzda,köpeği saldırı için tetikliyormuşuz.Aslında köpek ilk hamleyi yapıyor.Tanımadığı insana havlayarak nabız yokluyor.Bunu bildiğim için, birçok köpekle karşılaşmamarağmen çok şükür bir parça vermedim. :))Sonuçta köpek sizi ısıracaksa yakalar ve ısırır.Korkunun ısırılmaya faydası yok, zararı var.Birde şu cami önlerinde satılan, “hacıyağı” da denen,burun direklerini sızlatan kokulardan nefret ediyorum.Ağır olmasına mı keskin olmasına mı yanarsın!Bir de tütün kolonyasından nefret ediyorum.
ya güzel kokmak ıyı hoşta bırde bu işin şu kısmı var bız öyle kokalım dıye yapılan balına fok balığı katlıamları…ne yapsak kokmasak mı acaba?
yazı ve altındaki yorumlar çok güzel vakit geçirtti bana.
İnsan kendi kokusunu(ten) ve sesini bilmez.“koku” ve “ses” insanın kendine kendinde yabancı olduğu şeyler.Örneğin sesimizi bir teype kaydettiğimizde ve dinlediğimizde sonrasında bu ses benim mi?deriz,tanımayız sesimizi..”koku”da öyle,insan kendi kokusunu bilmez,tanımaz..
evet çok doğru linet, hatta aynaya baktığındda da gördüğün kendinin aynısı değildir
Koku alma bence en önemli algılama aracıyken aynı zamanda, barınmak, korunmak, avcılık ve çoğalmak gibi en önemli içgüdülerin dayanağı durumundaydı. İnsanoğlu konuşma ve iletişim evriminin aşamalarında kokuyu salgılamayı ve onu algılamayı ikinci plana atarak öncelikle görsel algıları ve sonra ses – kulak ikilisini geliştirerek günümüzün plastik sanatlarına ve müzik zevklerine kadar ulaştı. Sanatla karışan iletişimin tek amacı soyun devam etmesi üzerine korunma içgüdüsü ağırlığıyla gelişti.İnsanın öz kokusu parmak izi kadar kişiye özeldir, ses tonunun saf hali gibi düşünülebilir ve kimliği olduğu gibi yansıtır. Kokumuz, bizim yaşamımız dediğimiz her şeyin bedenimizden geçtikten sonra gözle görünmeyen zerrecikler halinde biz olmayan şeye eşit olarak yayılmasıdır. Koku maddedir. Koku ölümün yaşayan halidir. Kokuya duyarlı olmak müzik kulağı olan bir müzisyen gibi algıların gelişmesiyle gerçekleşebilir. Bu bakımdan koku hiç evcillleştirilmemiş ve geliştirilmemiş bir gerçeklik olarak insana göre sesten veya yorumlanmış görüntüden daha çok gerçektir çünkü ona daha yakındır. Asymptot’un taa şubatta yaptığı bu güzel çalışmasını ancak okuyup yorumlama zevkine ulaştım. Teşekkür ediyorum. Görsel olarak algıladım, koklamış kadar oldum:)
@asymptot,kokunun ve simetrinin ilişkisini biraz daha ayrınlı anlatabilir misin?…ve bir de akraba bağı olan kimselerin bir birlerine pek te güzel kokmadığına dair birşey duymuştum,bu da doğanın ensest ilişki önünde bir korumasıymış bir nevi.açıkladığınız üzere bağışıklık sistemiyle ilgili bir şey olabilir bu…çok güzel bir yazı olmuş ellerine sağlık,mutlu olmak için dalin sampuanla yıkandığım günleri hatırlattı.:)
bugün kuzguncuğa iniyordum with a fancy car… deniz kenarında arkadaşla sigara içerken bir koku geldi burnuma sonra jean baptiste grenouille sonra hannibal lecter sonra parfümün dansı, böyle beynimde flaşlar patladı. bunların bir arada bulunduğu bir yazı vardı dedim beynimi biraz yiyince hoppadanak eski hafifte böyle bir yazı vardı… önceki yorumumda da demişim bu yazının bi kokusu olsa da hatırlasak varmış asymptot:) bak yazıyı hatırladım… tom robbins ile ilgili yazı da bulmama yardımcı oldu.
Harika bir yazı ve çok güzel yorumlar,bunların üzerine h,ç bir şey ilave edilemez.Ellerine sağlık.
tuttumm..
varolmanın dayanılmaz hafifliği…
Bilgi için teşekkürlerpanaxpanax ginsengalışverişsaat plusantakya biber hapı