bildirgec.org

koku hakkında tüm yazılar

Oyunlar gerçek oluyor!

Beacool | 05 November 2012 16:11

OYUNLAR GERÇEK OLUYOR!

ScentScape

Oyun sektöründe bir şeyler kökten değişiyor bu kesin. Birileri artık oyunları gerçekten yaşamamızı istiyor. Sanal dünyanın gerçeğe dönüşme yolculuğu Wii ile başlarken bu değişim move ve kinect ile devam ediyor. 3d görüntülerin gözlüksüz hale gelmesi ile de daha bir yaşanır olacak. Tabii bunların yanında duyurulmuş ama satışa sunulmamış birçok gelişim de var. Ama çok yakında sanal dünyalar için çok büyük bir değişimin daha satılmaya başlanacağını söylesem?..

Üstünüze Sinmiş Kötü Kokulara SON!

Beacool | 16 April 2011 14:26

Üstünüze Sinmiş Kötü Kokularaa SON!

Garment Deodorizer belki fark etmiyorsunuz ama üstünüzde sizinle birlikte tüttürüyor!
Belki fark etmiyorsunuz ama üstünüzde sizinle birlikte tüttürüyor!

Hafta sonu, gün sizin! Bu günü kendinize ayırıyorsunuz ama kendinize vakit ayırırken aslında partnerinize de vakit ayırdığınız gün. Saçlar tamam, kıyafet süper, havanız yerinde. Buluşma saati gelip beklediğiniz gibi bir gün geçirmek isterken sanki o size çok yakın durmak istemiyor. Sebebi gayet açık, üstünüze sinmiş kokular!

Aşk Saçmalığı

meflug | 07 January 2011 17:30

Aşk mı o da ne? İnsan neden sever ki birini? Neden bağlanmak ister ki? Deli midir? Saçmalık!Rahat rahat yaşarken, istediğin yerde oturup kalkarken, istediğine sarılır istediğini öperken, istediğin kişinin evinde kalıp, istediğin zaman istediğin yerde olurken bir anda neden birinin gözetimi altına girsin ki bu insanoğlu?


Neden bile bile hesap vermek istesin ve bundan zevk almadığı halde yapsın ki? Lütfen kimse bana gelip de sevmek güzel bir şey demesin.

Ter Kokuyorsun!

jailhouserock | 22 November 2010 19:21

ter kokan ve bunu söyleyemediğiniz birileri mi var? bu site sizin yerinize söylüyor. basit ama eğlenceli bir servis. sosyal medyada bayağı ilgi gördü özellikle katılımsal sözlükler ve twitter’da.

……….

Sigara Kokusu

Galanthus | 15 October 2010 09:22

Bilirsin içmem, sevmem bile kokusunu…

Ama hatırlar mısın senin ellerinin kokusunu ne kadar sevdiğimi, ellerini avuçlarımın arasına alıp alıp alıp kokladığımı…

Gülerdin di mi bana içten içe, belki de anlamazdın ne yapıyor derdin bu deli kız. O deli kız sana çok aşıktı be!

Bir gün paketi aldım elime bir yandan konuşup evirip çeviriyordum, aldın elimden paketi, eline bile yakışmıyor, sana zararı dokuanacak hiç bir şeyi istemem. Hiç düşünmedin mi senin bana nasıl da zararının dokunduğunu, nasıl da içimde bir yerleri kanattığını. O gün seni o hassas noktandan yakalamıştı o deli kız, kendine zarar vererek seni kendine bağlayacaktı…

kokunun esrarı

astral | 10 October 2010 13:34

Evimin kapısını açtığımda yüzüme kokun çarptı.Şaşırdım.

Bir gün önce ‘Durup dururken kokun burnuma geldi’, demiştin bana. Hatta annene anlatmıştın, kendini tutamayıp. O da, ‘Özleyince yanında gibi duyumsamak ve kokusunu duymak normaldir.’demişti sana. Bense bunları aylar sonra duyuyordum neredeyse.

Bu lafın başıma geleceğini tahmin etmemiştim. Hiç. Ben sana göre daha ruhsuzdum, daha hissiz, daha coşkusuz.

Kapıyı kapattım. Nasıl olabilirdi, evdeki senin kokun. Evde sen varmışçasına sen kokuyordu; yok hayır sarılırken duyumsadığım koku bu. Onu sadece sarıldığımda duyabiliyorum. Bu yüzden de evde duymam pek olası değildi ama duyuyordum işte.

MEDDAH EROL GÜNAYDIN

oyuncuhandan | 14 September 2010 09:38

“İki kalas bir heves” diyerek hala genç ve dinamik olan bu adam 1933 yılında Trabzon Akçaabat’ da doğdu. Benim için inanılması zor bir adam. Mimikleri ile her türlü hale ve şekle girebilen Günaydın, elli yılı aşkın bir süredir hayatımızda.

Tiyatroya olan tutkusunu “Tiyatroda beni en çok etkileyen, ahşaptır. Öyle güzel ahşaptır ki mis gibi kokar. Tiyatroya ilk girdiğimde o kokuyu aldım. Dedim ki, tevekkeli değil, ustalar, “iki kalas bir heves” derlerdi. İşte o kalasların kokusu sinmiş tiyatroya, benim hevesimle birleşmiş. O koku, hiçbir yerde olmayan bir kokudur. Vazgeçemeyeceğim budur.” şeklinde anlatmıştır içindeki hevesin. (İKİ KALAS BİR HEVES). Emine ALGAN’ ın sorularına cevap veren bir Erol GÜNAYDIN var kitapta.

HİSS-İ VUK’U

il mare | 08 September 2010 16:31

‘Beni bu güzel havalar mahvetti’

Biliyordum, hislerin bazen sadece hislerden ibaret olmadığını biliyordum.Dün sabaha karşı uyuyakaldığım o koltuktan kalktıktan sonra kendimi bulmuşluk hissinin gelip geçici sersem bir histen ibaret olmadığını biliyordum. Açık kalmış olan Habertürk’teki evet -hayır tartışmalarına,daha gözlerimi açar açmaz hemen adapte oluşumdan,bunu kendi kendime farkettikten sonraki bilincimin munzur tebessümünden anlamıştım, elimi yüzümü yıkamak üzere banyoya doğru ilerlerken ayaklarımın vücudumu sola çekişine karşı kurduğum dengeden, hemen sonra kendime gelişimden ve izlemeye doyamadığım cami ışıklarına bu sefer çok kısa ama her zamankinden daha uzun bakabilişimden farketmiştim bazı hislerin aslında sadece hislerden ibaret olmadığını…

Oldukça geriye gitmiş olsam gerek.Kendi kendime yettiğim bir zamana.Güneşin yılda sadece bir kere böyle parlayabilip ağaçların yılda sadece bir kez böyle konuşlanıp kokabildiği,dışarısının sesinin yılda sadece bir kez böyle herşeyle ahenkle bütünleşip duyulabildiği zamanı ellerimle sıkı sıkı yakalayabilmiş olsam gerek. Evimin bu kokusu başka hangi zamandan gelebilir ki? Herkesdeki bu haller tavırlar başka ne zamana ait olabilir,ben başka ne zaman bu odada böyle durup böyle hissedebilirim? Avuçlarımda bir zaman var,sıkıca tutuyorum,gözükmüyor zaman, hissediyorum, ama hissetmek de yetmiyor,yaşıyorum. Hisler her zaman hislerden ibaret değilllerdir çünkü.

Orta 1. sınıfa gidiyorum, annemin hasta bir annesi yok,her eve gelişimde evde,kapıyı açan o.Kardeşim çok küçük daha,farkında değilim ama.Kardeş o sadece,küçük bir kardeş değil.O da gelir birazdan okuldan,annem ve ben varız şimdilik evde.Sessiz ev,çok sessiz,çalışan bir tv yok,toz alıyor annem şimdi,birazdan yemek hazırlar bana,bir iki tabak sesi anaçlık katar adı ben olan sessizliğe.
Odam küçük olan.Büyük,küçük olan kardeşte.dağınık hep,yararlanamıyor büyüklüğünden,hem nesine gerek onun koca oda.Ama isyanlarımdan çok uzağım şimdi,küçük ve sevimli odama tapıyorum çünkü dibine dek güneşe boyalı duvarları, yüzeyleri ,yan yüzeyleri ,çevresi, alanı.Odaya baktığın vakit gördüğün şey güneş.Dışını hiç yakmıyor ama içini öylesine ısıtıyor ki…Dünyanın böyle bir odası olmalı.
Dört beş saniye camın önünde seyre daldıktan sonra hapşırıyorum arka arkaya üç kez, annemin sesi duyuluyor mutfaktan: ‘Çok yaşa kızım!’.

Sen de gör anne! Sen de! Karşı apartmanın bahçesi dört ördekle dolu,büyümüşler nasıl da, birbirlerini kovalıyorlar güneşin altında,mutlular ördekler,mutluyum.

FIRTINADIR TEN KOKUSU

sevde837 | 07 August 2010 13:59

Kalabalık mı yapıyorum senin yüreğinde ve neden bu zor anlarında benim tarafımdan yalnız kalmak istiyorsun?Ben miyim kafanı karıştıran nedenlerden biri de? Anlayış, evet bir bildiğin vardır bunları bana dile getiriyorsan ama bu süreç ölüm gibi çaresiz. Günler sürecek yalnızlığın ve yalnız bırakılmışlığım! Fırtına öncesi sessizlik mi olacak ve ben ve sen darmadağın mı olacağız? Göğüsleyebilir miyim sensizliği? Bu kabuğuna çekilme bir alıştırma mı sonraki fırtınaya? Atabilir miyim üzerimden teninin kokusunu, ortak bir günahın pişmanlığını? Sence evet, bence ölüm cevabı… Kabullenmek midir aşk? Azalma mı var duyduğun sevgide? Niye ben senin için bir KALABALIK MIYIM düşüncelerine? Karın değil miyim artık,hayatının anlamı,sevdiğin DEĞİL MİYİM! Tekrar karşına çıkmam için dua edecek kadar aşık değil misin bana, kalabalık mıyım duygularına? BİLMEK İSTERSEN EĞER SEVİYORUM SENİ… YARIN OLMAYACAK OLSAN DA KAYBEDİLMİŞLİĞİM,YENİLGİM OLSAN DA ASLINDA HAYATTA KAZANMAYI HEDEFLEDİĞİM TEK ŞEYDİN! EĞER YAVAŞ YAVAŞ ATACAKSAN HAYATINDAN, BİRER SİLİK KOPYA OLACAKSAM YÜREĞİNDE SUSABİLİRİM YALNIZCA! HİÇBİR GERÇEK BUNU DEĞİŞTİREMEZ BU SEVGİYİ SENİNLE YAŞAYAMAZSAM EĞER İÇİMDE YAŞARIM!