bildirgec.org

seri katil hakkında tüm yazılar

SERİ KATİL ÇİFTLER- 4

mansonilized | 18 November 2012 10:18

Bu yazı bir natural born killers hayranı olan sörsi bebeğime nam-ı diğer Mallory Knox’a ithaf edilmiştir.

Her ne kadar Charles Starkweather ve Caril Ann Fugate seri katilden ziyade türkçe tam karşılığı olmamakla birlikte zincirleme katil gibi bir isimle açıklanabilecek olan ingilizce spree killer denilen kavramla tanımlanabilecek olsalar da çift olmaları bakımından onları da bu seride inceleyeceğim.

( caril ann fugate )

Caril Ann Fugate 1943 yılı 31 Temmuz’unda Nebraska’da Velda ve William Fugate’nin ikinci kızları olarak dünyaya geldi. 1951’de Velda kocasından boşandı çünkü William röntgencilik suçundan yakalanmıştı ve bir alkolikti. Caril birleşik Devletler’de birinci derece cinayet suçuyla yargılanan en genç kadın ünvanını aldığında Charles Starkweather’ın kızarkadaşı idi ve 14 yaşına yeni girmişti. Hayatı ufacık bir tatil dışında Lincoln’de geçmişti. 155cm boyunda idi ve 13 yaşında iken bile en az 18’inde gösteriyordu.

( velda ve marion bartlett )

Charles Starkweather 1938 yılı 24 Kasım’ında Nebraska’da doğdu. Annesi Helen garson babası Guy ise marangozdu. 8 kardeşin üçüncüsü olan Charles konuşma güçlüğü çeken, çarpık bacaklı, kırmızı saçlı bir çocuktu. 15 yaşında gözlerinin aşırı derecede miyop olduğu ortaya çıkana dek başarısız ve saldırgan bir öğrenci olarak çoktan hayattaki olası şansını yitirmişti.

( charles starkweather )

Okul hayatında aradığını bulamayan Charles iyi bir dövüşçü olmuştu. Bu dövüşler esnasında kendisini Caril ile tanıştıracak ve yakın arkadaşı olacak Bob von Bush ile tanıştı. Bob Caril’in ablası Barbara ile çıkıyordu. Caril ve Charles iyi anlaştılar. Caril küfür eden, kıvrık paçalı kotlar giyen asi bir kızdı. Charles ise hayata karşı isyan dolu James Dean hayranı tutkulu bir genç.

Scream (Çığlık) 4 – 2011

hulya sr | 08 November 2010 09:47

Ve efsane geri dönüyor !“Sidney Prescott, Gale, Dewey” bu isimleri bir yerlerden hatırladınız mı?
Evet doğru bildiniz, 1990’ların efsane korku filmi Scream (Çığlık) serinin dördüncü filmi Scream 4 ile geri dönüyor.
Serinin üç filminin yönetmeni Wes Craven tarafından yönetilen Çığlık (Scream) 4’ün senaristi ise serinin ilk filminin yazarı Kevin Williamson. Oyuncu kadrosuna gelince serinin ilk üç filminde yer alan ana karakterler serinin dördüncü filminde de hiçbir değişiklik yapılmadan aynen korunmuş; Sidney Prescott’ı Neve Campbell, Acar muhabir Gale’i Courteney Cox, Dewey’i de David Arquette canlandırıyor.

“ New Decade, New Rules” sloganıyla gösterime girecek olan Scream 4 filminin ilk gösterim tarihi ise 15 Nisan 2011 olarak belirlenmiş.
Çığlık (Scream) 4’ün konusuna gelince; olayların üzerinden 10 yıl geçmiştir ve Sidney Prescott yavaş yavaş geçmişin etkisinden kurtulmaya başlamıştır.
Bu arada Sidney yaşadıklarını anlatan bir de kitap yazmıştır.
Yazdığı kitapla ilgili bazı problemlerle uğraşan Sidney’in tek isteği huzurlu ve güvenli bir şekilde yaşamaktır.

Zodiac

0770 | 27 September 2010 17:30

Afiş
Afiş

Bu kadar mı uzun sürer yok artık dedirten bir katil yakalama hikayesi! David Fincher’ın yönetmenliğini yaptığı 2007 yapımı film, bir seri katilin yakalanamama hikayesi. Seri katil ilk cinayetini 1968’de işler, üzerine birkaç kişiyi daha öldürür ve her seferinde de polisi arayarak “ben yaptım” der, bir de öldürdüğü insanların yerini tarif eder.. İyi ki de tarif eder, çünkü öldürdüğü insanları genelde kimsenin olmadığı ücra yerlerden rastgele seçer. Kendine Zodiac ismini takan katil, ilk cinayetlerinden sonra şehrin gazetelerine şifreli yazılar gönderir ve kendi haberlerinin gazetelerin baş sayfalarında yayınlanmasını ister, yayınlanmadığında daha çok cinayet işlemekle gazeteleri tehdit eder.
Genelde çiftlere saldıran katilin kadınları öldürüp erkekleri yaralı bırakma gibi bir takıntısı var. Polisimizin de balık kraker takıntısı.. (Nedir anlamadım film boyunca 🙂

Polisler senelerce katili arar, arar… Filmi izlerken bürokrasinin lanetine sinirlenmeden edemezsiniz. Katil belli, her şey ortada ama kanıtlanamaz bir türlü! Bu arada dava eskir, sene 1980’leri geçer Zodiac gazetelere mektup gönderdiği sıralarda gazetede çalışan karikatürist bu işin peşine düşer. Karikatüristten dedektif olmaz demeyin adam çözüyor izleyin görün..

Türk kriminoloji tarihinin en cok vukuatı olan seri katili!

you will understand | 12 August 2009 13:03

10 yıl süresince polis kayıtlarına göre 18, kendisi ve tanıklara göre 43 kişiyi öldürmüş bir tornavidalı katil, cumhuriyet tarihinin en çok adam öldüren kişisidir.

1967 Adana doğumlu Yavuz Yapıcıoğlu 9 kardeşi olan bir ruh hastası. Sevgisiz büyüdüğünü iddia eden Yavuz, ilk ve ortaokulu üvey annesinin yanında okudu. İlk ve ortaokulda hep sınıf birincisiydi(kendi ifadesine göre). Lise 2. sınıfa kadar başarılı bir öğrenciydi. Lise 2’de önce ailesinden sonra okulundan ayrıldı. Evlendi fakat evliliği 3 ay sürdü. Okul takımlarında ve amatör kümede futbol oynadı. Bir ara dericilik yapmaya karar verdi fakat beceremeyip işyerini kapattı. Zaman ve mekan algılamasında bazen kendisini kaybettiği ve cinayetlerini bu sırada işlediğini söyleyen Yavuz, “sanki içimde iki kişi var” tarzı ifadeler kullandı.

Halloween 2 geliyor!

gorcun | 22 June 2009 16:22

Halloween 2
Halloween 2

Halloween (Cadılar Bayramı) serisini kendi yorumuyla yeniden çeken Rob Zombie serinin ikinci filmi Halloween 2’yi Amerika’da 29 Ağustos’ta vizyona sokmayı planlıyor. 6 yaşında Cadılar Bayramında ailesini öldüren Michael Myers’ın akıl hastanesinden kaçmasıyla ailesinden kalan son canlı olan kız kardeşine ulaşmaya çalışıyordu. Bu korkutucu hikaye ikinci filmdede tüm hızıyla sürüyor. Myers’ın saldırısından ağır yaralı olarak kurtulan Laura Strode hastaneye kaldırılır.
Michael Myers’ta uzaklarda değildir ve kızkardeşine ulaşmak için her şeyi yapacaktır. Michael Myers’ı bu sefer Tyler Mane oynuyor. Diğer oyuncu kadrosu ise ilk filmdeki kadroyla hemen hemen aynı olmasının yanı sıra daha da genişliyor. Rob Zombie her filminde karısı Sheri Moon Zombie’yi oynatma geleneğini bu filmde de sürüyor. Bakalım bu film Halloween hayranları ve korku severleri tatmin edecekmi. Filmin resmi sitesi için. Fikir edinmek için fragmanını izleyebilirsiniz.

Testere ikiliyor : ”Saw 2 (Testere 2)”

gorcun | 17 June 2009 14:47

Saw 2
Saw 2

Ürkütücü oyunlarıyla bilinen seri katil Jigsaw’ın kurbanlarına yaşamlarının değerini anlatan film Saw’ın bir sene sonraki devam filmi Saw 2 (Testere 2) bu sefer senaryoyada katkıda bulunan Darren Lynn Bousman tarafından çekilmiş. Dedektif Eric Matthews (Donnie Wahlberg), Jigsaw’ın (Tobin Bell) cinayetlerini araştırır ve saklandığı yerde ona ulaşır. Jigsaw’ı yakaladığını sanan dedektif aslında katilin bir oyunun parçası olduğunu farkeder. Jigsaw, dedektifin çocuğununda (Erik Knudsen) aralarında bulunduğu 3 genç kadın ve 4 erkeği belirsiz bir yerde alıkoymuştur. Kurtulmak için Jigsaw’un söyledikleri dışına çıkmamalıdırlar. Ancak Jigsaw’ın oyunundan kurtulmayı başarmış Amanda (Shawnee Smith) hariç hiç birinin bu ”oyunu” ciddiye almaya niyeti yoktur. Buna Dedektif Eric’te dahildir.

Kendini ne sanıyorsun? : ”Phone Booth (Telefon Kulübesi)”

gorcun | 11 May 2009 16:57

Phone Booth
Phone Booth

Joel Schumacher’ i 2002 tarihli filmi Phone Booth (Telefon Kulübesi) kısa ama etkili bir film olarak tanımlanabilir. Stu Shepard (Colin Farrel) adlı reklamcı, mesleğinde başarılı kendine son derece güvenen etkili bir karakterdir.

Yanında asistanıyla yolda ilerlerken cep telefonuyla iş görüşmeleri yapan Shepard, bir kaç iş ayarladıktan sonra özel görüşmelerini yaptığı telefon kulübesine girer. Karısından (Radha Mitchell) habersiz başka bir ilişki yaşadığı Pamela’yla (Katie Holmes) konuşan ve telefonu kapatan Shepard ardından gelen telefon çağrısına cevap verir.
Basit bir telefon çağrısının nelere yol açacağını tahmin edemeyen Shepard, telefondaki sesin sahibinin kendisine dürbünlü tüfekle bakan bir katilin olduğunu öğrendiğinde telefon kulübesinden çıkışının kolay olmayacağını anlar.

Phone Booth
Phone Booth

Daha sonra katilin çevredeki kadın satıcısını vurmasıyla olay, Shephard tarafından gerçekleştirildiği sanılıp halk,polis ve medyanında ilgisini çekecek bir hale gelir. Bundan sonra Shepard’ ın kulübeden çıkmak için yapması gerekenler onu fazlasıyla zorlayacaktır.

Cehennemi beklemeyen katil : ”Se7en (Yedi)”

gorcun | 06 May 2009 09:42

Se7en
Se7en

Ünlü yönetmen David Fincher’ın 1995 tarihli şaheseri Se7en (Yedi) hem yönetmenin hem zamanının en önemli ve başarılı filmlerinden biri olarak görülebilir. Se7en filmi ilhamını Hristiyanlık’taki yedi ölümcül günahtan alan olağanüstü planlı ve hedefine yönelik hareket eden seri katile karşı biri genç, diğeri emekliliğine 7 gün kalmış bir dedektifin katilin izini sürmelerini anlatır.
Genç dedektif David Mills (Brad Pitt) işinde yeni, fazlasıyla hırslı ve geleceğe umutla bakan bir karakterken, istemeden de olsa partneri olan olan yaşlı ve tecrübeli dedektif William Somerset (Morgan Freeman) işinde son derece uzman olmasına rağmen artık emekliliği için gün sayan karamsar bir karakter olarak karşımıza çıkar. Mills’ın karısı Tracy rolünde ise güzel aktrist Gwyneth Paltrow yer alır.
Filmde de belirtilen Hristiyanlık’taki yedi ölümcül günah kibir, açgözlülük, şehvet, kıskançlık, oburluk, öfke, tembelliktir. Katile göre bu günahları hergün milyonlarca insan işlemektedir. Kurbanlarınıda bu günahlardan birini belirgin şekilde işleyen kişilerden seçmektedir.

Se7en
Se7en

Ama katilin planları insanlara daha fazla şeyi farkettirmek ve geleceğe bir iz bırakmaktır. Bu muhteşem filmin atmosferi oldukça karanlık ve karamsardır. Müthiş atmosferin yaratıcısıda görüntü yönetmeni Darius Khondji’dir. Filmde hangi şehir olduğu belirtilmemesine rağmen sürekli yağan yağmur, kapalı hava ve soğukluk filme yakışır şekildedir.

Bitmek bilmeyen gerilim : Haute Tension (Yüksek Tansiyon)

gorcun | 27 April 2009 14:26

Haute Tension
Haute Tension

Yükselen Fransız şiddet ve gerilim sinemasının 2000’li yıllardaki ilk örneklerinden olan Haute Tension (Yüksek Gerilim) 2003 yapımı bir filmdir. Genç yönetmen Alexandra Aja‘nın hem yazıp hem yönettiği film ‘slasher’ denilen alt türe girmekle beraber türün oldukça etkili bir örneği olmuştur.
Film kısa ve etkili bir sahneden sonra iki genç kız arkadaş olan Marie (Cécile De France) ve Alex (Maïwenn Le Besco) ders çalışmak için Alex’in ailesininde bulunduğu çiftlik evlerine gidişleriyle başlar. Katilin varlığıyla tanışmamız da geç olmaz. Aynı sırada katilin bir kurbanını öldürüşüne tanık oluruz. Filmi izleyip izleyemeyeceğinize bu sahneden sonra karar verebilirsiniz.
Bu sahne adeta ileride olacakların sinyalini verir gibidir. Issız bir yer olan eve vardıktan sonra aile üyeleri ve kızlar yatmak için odalarına geçerler. Kısa süre sonra kapı çalar ve içeriye gözü dönmüş katil girer.

Haute Tension
Haute Tension

içerdeki herkesi öldürmeye kararlı olan katilin amacı nedir, kimdir gibi soruları sonuna kadar sorduran ve süpriz bir cevap vererek seyirciyi şaşırtan film kimileri için klişe bir son olarakta görülebilir. Ama yinede türün severlerini kesinlikle tatmin edecektir.

seksi seri katil ve hikayesi: Oyun bozan

neceff | 14 October 2008 16:32

genç kız endişeliydi ve bu tüm genç kızların genel tutumuydu hayata dair. aklında bir takım yıldızı ve yeni bir samanyolu vardı. ardıç kuşlarını ve kelaynakları düşündü bir an. ve az sonra ölebilirim paranoyasını atlatıverdi. yazar o sırada abuk sabuk bir roman konusu arıyordu kendisine. yazar aslında bir yazar bile değildi. zaten biraz alkollüydü ve sadece parmakları tuşlara basıyordu hepsi bu.

genç kız, bir çok genç kız gibi aşıktı, evet ama bu bir aşk romanı değildi. aslında bu bir roman da değildi. konu sıkıntısı üzerine yazılabilecek boktan bir hikayeydi.. yazar ismini vermek istemeyen bir travestiydi aslında ve biraz alkollüydü. bu yüzden olsa gerek gerçekten genç kız olmadığı için genç bir kızdan intikam almak için kendine söz vermişti. ama nasıl olacaktı bu?

en iyisi yazmak, dedi ve yazmaya başladı.. mekan sote bir bardı ve genç kız hala endişeliydi. bir taraftan sulu birasını içiyor, bir taraftan da olası bir beyaz atlı prens bekliyordu. ve ince ince bakınırken etrafına onu gördü; her ne kadar atı olmasa da bir prens olabilirdi! çok geçmeden genç adam da kızı fark etti. gözler birbirine kitlitlendi ve delikanlı gaza gelip kızın yanına yaklaştı.

bu sıradan bir hikaye değildi. evet, çok garip hikayeydi bu ve bu garipliklerden ötürü diyaloglar da bir tuhaftı. bu durumda hikayenin geri kalanını dinlemek için olay yerindeki kahramanlarımıza bağlanmamız gerekli..

genç adam genç be bir o kadar da endişeli olan kızın yanına gider..