Akdeniz’in şirin bir köyünde (Yenice/Adana) Pütün soyadı ile dünyaya gelen Yılmaz Güney (1937-1984), sefalet içinde büyüdü. Köy hayatından kurtulup üniversitede iktisat fakültesinde okumayı başardı. Genç yaşta devlet yönetimi ile çekişmelere katıldı. Güney, 1958 yılında “Üç Bilinmeyenlerin Eşitsizlik Sistemleri” adlı öyküsü yüzünden komünizm propagandası yapmakla suçlandı ve 1961 yılında yargılanarak, 18 ay hapis ve 6 ay sürgün cezasına çarptırıldı. Bu hüküm ile yönetmen yardımcılığı, senaryo yazarlığı ve başrol oyunculuğuna kadar geldiği sinema kariyeri yarım kaldı.Yılmaz Güney, yüzden fazla macera filminde oynadı. “Türk Sinemasının Çirkin Kralı” lakabı ile sevildi.1966 yılında senaryosunu yazıp aynı zamanda oynadığı, Lütfi Akad’ın yönetiminde çekilen “Hudutların Kanunu” adlı filmi, Güney’in sinema kariyerinde dönüm noktası oldu. Film, büyük beğeni topladı.Güney, kurduğu yapımcılık şirketi ile ilk yönetmenlik çalışmalarını gerçekleştirdi. İlk yapımları olan “Seyit Han” (1968) ve “Aç Kurtlar” (1969) ne yazık ki sansüre takıldı. Bu filmlerde de toplumsal aksaklıklar ve birtakım baskılar anlatılıyordu.Yılmaz Güney, Cannes Film Festivali’nde gösterime giren 1970 yapımı “Umut” adlı filmle uluslararası ilgi topladı. “Umut” filmi Türkiye’de Adana Altın Koza Film Festivali’nde en iyi film seçilmesinin akabinde yasaklandı ve bir yıl sonra tekrar gösterime girdi.1972’de Yılmaz Güney, toplumsal eleştiri şeklindeki filmleri yüzünden iktidardaki hükümet tarafından defalarca soruşturuluyordu. Sonunda muhalif bir grubu desteklemekten dolayı suçlandı ve tutuklanarak hapse atıldı. Serbest bırakıldıktan sonra, “Arkadaş” (1974) adlı filmin çekimlerine başladı. Bu filmde Türk toplumunun iki prototipi (burjuva ile ideallere takılan insan) karşı karşıya geliyordu.

Muhafazakâr bir savcıyı öldürmekle suçlanan Güney, bu suçu işlemediğini defalarca savunsa da tam 19 yıl ceza yedi. Güney, hapisteyken “Sürü”(1978) filmi ile birlikte Şerif Gören ve Zeki Ökten tarafından sinemaya uyarlanan senaryolar yazdı. 1981 yılında izinli çıkan Güney, önce Yunanistan’a, ardından da Batı Avrupa’ya kaçtı. Gıyabında 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve hatta yurttaşlıktan çıkartıldı.

Şerif Gören’in 1981 yılında çektiği, sürgünde bulunan Güney’in kurguladığı “Yol” filmi, Cannes Film Festivali’nde “Altın Palmiye” ödülü aldı. 1983 tarihli “Duvar” filmi, sürgündeki sinemacının son filmi oldu. Güney, 1984’te Paris’te kendini bir türlü savunamadan sessizliğe büründü…