bildirgec.org

öykü hakkında tüm yazılar

BİBERON – sinopsis

super hero | 26 April 2012 09:23

Bir Alman, bir Fransız ve bizim Temel’i konu alan hiç yazılmamış bir hikaye peşindeki yazarın hayal kırıklığını anlatan hüzünlü öykünün filmini seyrettikten sonra aldığı ilhamla, kafasında yarattığı süper kahramanın kendisini yaratan şişko ve kel yazarı fark ettiğini hayal eden şişko, kel, ve sakallı adam, gecenin bir yarısında tüm bunları bir araya getiren kelimeleri bir kağıda dökmeye karar verir. Tükenmez kaleminin kağıt üzerinde geçtikçe bıraktığı izler yavaş yavaş, bilindik kelimelerle dolu bilinmedik cümlelere dönüşürken, nasıl bir mal olduğunun farkına varamadan geçip giden kibir dolu hayatlar kadar acı bir şey olmadığını düşünür: Onlar için değil, kendisi için. O kibirler kendisine değdiğinde canı çok acıdığından mıdır nedir, yazarını fark eden süper kahramanı yazdığını hayal eden kel, şişko, ve sakallı adamı yazan kel, şişko, sakallı ve kısa boylu başka biri daha olabileceğini düşünen bambaşka bir adamın hikayesini yazmaya çalışırken bulur kendini.

Sonra olaylar gelişir.

Cuma Pazarı

soylemedengecemicem | 18 May 2011 16:36

Her hafta coşkusunu mahalleye taşıyan “Cuma Pazarı” her nedense hoşuma giden bir kaos yaratır. Cuma namazı kılmak için pazarın dibindeki camiden taşanlarla, ekmeğini taştan çıkarmak için malının ismini çığıran pazarcılar birbirine karışır. Maddi ve manevi dünyanın telaşı aynı mekanda yaşanırken, pazarlık yapmaya çalışan turistlerle, çekirdekten yetişen minik pazarcılar en asık yüzü bile güldürür.

Kaynatılmış süt mısırın kokusu insanı dinden imandan çıkartır. Pişmemiş mısırın kilosu da iki liradır, kaynamış mısırın tanesi de… Gelgelelim o bir koçan mısıra iki lira verilir. Sıra asıl alınması gerekenlere gelir.

Projenin adı; MAVİ IŞIK 7

nihansage | 15 April 2011 00:42

Başbakan Tâlât Özügüzel, genç asistanlara döndü.

– Fazla vaktimiz kalmadı. Mehdi nin askerleri isimli savunma sistemimizin devre dışı bırakılması an meselesi. Şu an ki durumunuz nedir?

Gurubun lideri olan Emre, başbakana cevap verdi;

-Virüs sadece ana bilgisayarı etkilemiş. Bu konuda çok şanslıyız. Eğer tüm sisteme ve uydulara karışmış olsaydı, mehdi nin kalkanı nı çalıştırmamız asla mümkün olmazdı. Ana bilgisayarı devreden çıkardık, birazdan yenisi gelicek. Arkadaşlarımızdan Uğur ve Ahmet yeni getirilen bilgisayarı monte ederken biz de Aylin ile birlikte, Muhsin hocamızın daha önceden yazmış olduğu ve bazı eksiklerinin bulunduğuna inandığı eski yazılım üzerinde çalışıyoruz. Virüs giren yazılım, bu proğramın beşinci versiyonuydu. Bizim elimizde dördüncü üretilen yazılım proğramı var. Üzerinde çalışıp, onu geliştirmeye uğraşıyoruz. Fazla bir işimiz kalmadı. Bilgisayar monte edilir edilmez hemen yüklemeyi yapıp, mehdi nin kalkanını çalıştırabiliriz.

Projenin adı; MAVİ IŞIK 6

nihansage | 11 April 2011 20:12

Osman Eripek ve hanımı Esma, evlerine girmiş, tüm perdeleri çekmişler, televizyonun başında olanları izlemekteydiler. Tüm dünyadan kaos haberleri gelmekteydi. Terör saldırıları had safhadaydı. Kimsenin güvenliği yoktu. Askerler ve polis teşkilatı, yaşanan olaylar karşısında yeterli olamamaktaydılar. Durum çok vahimdi.

Osman bey cep telefonuyla, İstanbulda üniversite öğrenimi gören kızını arıyordu. Sonunda karşı taraf telefona cevap vermişti.

-Kızım Aslı iyimisin, durumunuz nasıl?

Aslı, ağlamaklı olarak babasıyla konuşmaya başladı;

Projenin adı; MAVİ IŞIK 5

nihansage | 08 April 2011 12:21

Emre ve arkadaşları, tılsımlı gömlekler Topkapı sarayından getirtilene kadar, TBMM nin imamının kendilerinden istediği gibi gusül abdesti almışlardı. Yanlarında bulunan imam Hüseyin onlara ne yapmaları gerektiğini söylüyordu.

-Bu gömlekler çok özeldir. Osmanlı padişahları, savaşa giderlerken ve önemli kararlar alırken bu gömlekleri giymişlerdir. Şimdi de sizleri Allahın izniyle koruyacaktır.

Gurubun elektironik dehası olan Uğur, Hüseyin hocaya merak ettiği soruyu sordu.

Projenin adı; MAVİ IŞIK 4

nihansage | 05 April 2011 06:27

Masada sessizlik hakimdi. Kimse konuşmuyordu. Herkes bir haber bekliyordu. Evinde intihar eden ve ailesini de katleden mühendis Muhsin Taş ile birlikte çalışan diğer iki mühendisten de haber sonunda gelmişti. Kırmızı odaya yüzbaşı Onuralp girmiş ve genel kurmay başkanı Işık paşanın kulağına bir şeyler söylemişti. Işık paşa hayretle yüzbaşının yüzüne bakmıştı.

-Ne diyorsun sen?

Genç yüzbaşının tedirginliği her halinden belliydi. Bir adım geri çekilerek Işık paşanın kendisine vereceği emirleri beklemeye başladı. Işık paşa, başbakana ve masada bulunan diğer kişilere dönerek yüzbaşının kendisine söylediği bilgileri aktardı.

Projenin adı; MAVİ IŞIK 3

admin | 02 April 2011 11:42

-Hadi Enver çabuk ol. Bu olayı kaçırmak istemiyorum.

Hatice koşar adımlarla, kalabalığın gittiği yöne doğru gidiyordu. Hemen peşinden de Enver geliyordu. Bu iki gazeteci sabah kahvaltılarını yapmak için bulundukları cafe nin camından, insanların bir yere doğru koşarak gittiklerini görmüşlerdi. Onlarda ne olduğunu anlamak için kalabalığın arasına karıştılar. Enver hesabı ödemek için geride kalmıştı. Hatice, yanında bulunan çantasını kaptığı gibi hemen sokağa fırlamış, kalabalıkların gittiği yöne doğru koşmaya başlamıştı. Çok geçmeden Enver ona yetişmeyi başarmıştı.

-Nereye doğru gidiyor bu insanlar.

-Bilmiyorum. Şuradan birisine sorayım.

Hatice yanında koşmakta olan orta yaşlarında bir kadını durdurdu ve ona sordu.

-Ne oluyor. Nereye koşuyorsunuz?

Kadın hayret edercesine Haticeye baktı.

-Bilmiyormusunuz? İSA aleyhisselam geri döndü. Bizlere anlatıldığı gibi gökyüzünden geri geldi.

Projenin adı; MAVİ IŞIK 2

admin | 31 March 2011 09:33

Başbakanlık merdivenlerinden yukarıya doğru, başbakan genel sekreteri hızlı bir şekilde çıkmaktaydı. Yolu üzerinde hiçkimse yoktu. Çünkü herkes pencerelerden dışarıya doğru bakmaktaydı. Genel sekreter, başbakanın bulunduğu odanın kapısını bir kere vurup, gel sesini beklemeden içeriye girmişti. Başbakan Tâlât Özügüzel, açık olan televizyondan haberleri izlemekteydi. Haberleri sunan bayan spiker dünyanın her tarafında devasa silüetlerin, gökyüzünden insanlara seslendiğini anlatmaktaydı. Genel sekreter hemen söze başlamıştı.

Yüzleşme

admin | 23 March 2011 09:36

– Hatırladın mı beni?

Yüzünün yumuşak hatları çocukluğunun yuvarlak suratından kalma. Aslında taş gibi sert. Kaskatı. Bakışlarıyla yüzünün bu derece tezatlığı… Tanıdık. Kendime benzer başka şeyler arıyorum suratında, yüzünde geziniyor gözlerim. Acaba gülerken nasıldır? Bakışları sakinleşir mi, dinginleşir mi? Biraz daha bana bezer mi? Her insan güldüğünde yumuşar yüz hatları…ağlar mı, hiç ağlamış mıdır? Arkamdan ağlamış mıdır?

– Konuşmalıyız seninle, bu şekilde susarak benden kaçamazsın.

BENİM AİLEM BİR OTOBÜS…

Aret Can Bal | 01 March 2011 23:48

Benim ailem bir otobüs. İçinde binbir çeşit insan var. Farklı inançlar, farklı bakış açıları, farklı yaşta insanlar. Sanki bu otobüsün bir şoförü ve bu otobüsü yıllarca durmaksızın, uyumaksızın kullanıyor. Aynı zamanda muavinin de işini yapıyor.Bu otobüs tıkış tıkış değil. Herhalde çok uğrak yerlere gitmiyor. Otobüste herkes köşesine çekilmiş, kulaklığını takmış kendi müziğini ve iç sesini dinliyor. Bu otobüs en fazla üçüncü , bilemedin dördüncü vitesle gidiyor. Vitesi beşe atacak cesareti yok. Belki de şoför korkuyor kaza yapmaktan. Belki sırf bu korku yüzünden ancak otobüs şoförü olabilmiş, bu yüzden spor araba kullanamıyor.Bu otobüsün lastikleri yaz kış zincirli. Şoförün bir ayağı da hep frende. Yolcular “Hadi kardeşim acelemiz var , herkesin işi gücü var ,beceremeyeceksen biz kullanalım” diyor ama şoför kendini kabinine kilitlemiş. Çıkmak istiyor ama artık istese de çıkamıyor. Anahtarları yutmuş , kendi içinde tutsak etmiş.