Ülkemizde Yabancı dilde en iyi film oscar’ı kategorisinde aday adayı olmak, yabancı dilde en iyi film oscar’ ı kazanmak gibi gurur ve ihtişamla karşılanıyor.Bunun nedeni daha önce yabancı dilde en iyi film oscar’ ı kategorisinde aday bile olamamızdır diye düşünülebilir.Her yıl Kültür Bakanlığı nezdinde seçici bir kurul toplanıyor. “oscar’ a hangi filmi gönderelim”kararını vermek için kurul bu yıl, 13 kişiden oluşturuldu. Bu kişiler kurulun karar vereceği toplantı salonunda dev plazma ekran karşısında toplanıp mesaileri dahilinde aday adayı olabilecek filmleri izlediler. İşlerinin ciddiyeti ve sözkonusu toplantı salonunun sinema salonu olmadığını bilmelerinden dolayı patlamış mısır, soğuk içecek -özellikle limonlu kivi konsantre- içemediler. Bu vahim durumun kararlarını ne ölçüde etkilediğini bilememenin vahameti de yüklenince sırtlarına Bakanlıktan bu durumun çözümü ile ilgili bir kurul toplamasını ivedi tarafıyla talep etmiş olabilirler.
İzledikleri filmler ise;* Güneşi gördüm / Mahsun Kımızıgül* Gökten üç elma düştü / Raşit Çelikezer* 11’e 10 kala / Pelin Esmer* Güz sancısı / Tomris Giritlioğlu* Usta / Bahadır Karataş* Hadigari / Cumhur Harun Özakıncı* Sonbahar / Özcan alper* Pandora’nın kutusu / Yeşim Ustaoğlu* Nokta / Derviş Zaim* Issız Adam / Çağan Irmak* Karanlıktakiler / Çağan Irmak* Kıskanmak / Zeki Demirkubuz* Mommo kız kardeşim / Atalay TaşdikenGüneşi gördüm bu kuruldan yedi oy aldı. Nokta 6 oy aldı. Diğer filmler hiç oy alamadılar ama aday adayının adayı olmakta hiç yabana atılamaz diye düşünmeye başlamış olmalılar.Nihayetinde bu yıl Oscar aday adayı olarak Güneşi gördüm filmine karar verildi. filmi gibi kendi gibi mahsun, Mahsun Kırmızıgül çok sevindi. Kendisiyle sevincini paylaşmak isteyen gazetecilerin uzattığı mikrofonu Oscar heykelciği diye tahayyül ederek havaya kaldırdı ve hışımla bir daha ki sefere kırmızı halının yokluğunu affetmeyeceğini belirterek kükredi. Dev oyuncu kadrosunun bir fotoğraf karesine sığdırılamayacağı endişesiyle dev oyuncu kadrosunun sevinci şu an muamma.Çocuklara ve umuda adandığı söylenen film yapımcı, yönetmen, oyuncu ve izleyici kitlesine izahı namümkün sevinç yaşatırken, geri kalan ülke nüfusunun hafife almak, eleştirmek gibi pozisyonlar aldığı görülüyor.Eleştirilerin en önemlisi geçmiş yllarda aday adayı olmuş olan filmlerdeki ( örneğin takva ) gibi aday adayı olan filmin aday adayı olmasının tesadüf olmadığı yönünde.Takva filminde dini değerlerin ön planda olduğu ve Türkiye’nin şeriat ülkesi gibi gösterilmeye çalışıldığı iddiaları eleştirileri güçlendiriyordu.Güneşi gördüm filminde ise filmin “Açılıma ” jest olduğu iddiaları ön planda.Ne sevinç, ne eleştiri…Madem oscar aday adayını seçtik.Madem bir adım ilerisi yok.aday olmamız mümkün değil.Yeni oscar aday adayımız tüm millete hayırlı olsun.
yorumlar
rüyamda mahsunun oscarı aldığını gördüm.bir an için bu yazıdan dolayı utandım.
🙂 bence de sinematik olarak değil konu itibarıyla seçtiler bu filmi. kırmızıgül adına gurur verici elbet. belli mi olur?
ayy nasıl ağladılar o filmi seyreden ikoncanlar, sosyeteler nasıl ağladılar annatamam
bence de hayırlı olsun hepimize
mahsun oscar kazansın, bi daha film çekmem, lanet ederim böyle sanata, demiş demi muur..
güneşi gördüm yada ıssız adam .
yılmaz güney de vardı rahmetli, olsaydı şimdi ne filmler yapardı hepsi oskar alırdı ne güzel
evet bir sürü iyi film harcanmış: sonbahar, pandoranın kutusu, nokta (hoş 7ye 6 oy alabilmiş bu da birşey); karanlıktakiler ve kıskanmak da iyi filmler olacak bence
Oscar’ı almak siyasi bir olaydır. Ama aday olmak için gerçekten liyakat gereklidir. Ve Mahsun hakikaten bu filmde bunu hak etti. Önceki yaşlıları ele aldığı filmi izlememiştim. İnsanların kendi sahası olmayan konularda bir işe soyunmaları pek hoşuma gitmez genelde. Mahsunu da, İbo gibi, diğer türkücü şarkıcı takımının yaptığı gibi, bol parayı bulup eğlence olsun diye, her bişeyi yapayım diye dandik bir film yapanlar önyargısı ile algılamıştım ama geçen gün bir arkadaşımla zoraki izlediğimde bir hayli yanıldığımı gördüm.Kendini yönetmen, senarist zanneden değme senaristlere, yönetmenlere taş çıkarmış kesinlikle. Herşeyden önce çok içten ve sanatçı duyarlılığı ile samimi bir noktadan hareket ederek yapmış filmi. Senaryo metinleri, elitist geçinen yönetmenler gibi çok ağdalı, janjanlı değil ama hiç birinin yakalayamadığı bir samimiyette, içtenlikte. Cinsiyet ayrımcılığı, etnik sorunlar, yoksulluk ve varoş gibi olayları çok içten ve empati kurulabilir bir dille anlatıyor kesinlikle. Ülkedeki pekçok insann hiç yaşamadığı ve hatta bihaber olup ezberden konuştuğu ama bu ülkedeki bazı insanların malesef yaşamak durumunda kaldığı dramlarını samimiyetle ele almış. Bir Kürt olmayan Türk vatandaşının kürt insanların sıkıntılarını görebilmesi, bir eşcinsel olmayan insanın eşcinsellerin yaşadığı ikilemleri ve toplumsal arada kalmışlıklarını hissettirmesi, bir yoksul olmayan vatandaşın varoşlardaki yaşamı empati yapabilmesi için yeterince içten bir anlatıma sahip. Daha da provokatif ve zihni kışkırtan hali, Türkiye ve Norveç’teki sahnelerin ardarda getirilerek zihinleri abondone eden farklılıklarını vurgulaması.Sonuç olarak film değil Mahsun’dan, şu an ki Türk sinemasından beklediğimden bile daha cesur ve başarılı bir anlatıma sahip. Ve Mahsun çok iyi bir iş çıkarmıştır. Önyargılarımı yıkmış, atomu parçalamıştır. Söylendiğine göre önceki filme kıyasla da sinematografik kalitesini bir hayli yükseltmiştir. Bu filme Oscar verilse de verilmese de önemli değil, bu tip olaylar dediğim gibi siyasi olaylardır. Ancak aday adayı olmak bir başarı nişanesidir. Yakışır!
başrolde kendisinin oynaması atomu parçalamasının bir isnadı olmalı değil mi antro?
evet filmde, kliplerinde ki gibi gözler yarı kapalı, boyun bükük, kollar 90 derece açık oynamamış olmasıda büyüük bir başarı nişanesi olmalı.
İşte bahsettiğim ve benim de sahip olduğum önyardı buydu. ‘Loo loo mahsüün’ önyargısı. Ben filmi başarılı buldum. Filmi Mahsun’un oyunculuğundan ibaret bir film olarak bakmadım. Ki oyunculuğunu da bence fena ilerletmemiş. Fakat anlatmak istediği meramını ve konusunu çok başarılı işlemiş. Senaryosu da çok samimi ve içten bana göre. Diğer oyuncular ve filmin sinematografik yönü de gayet başarılı. Filme “doğudan gelen yanık sesli türkücünün arabesk filmi” bakışıyla bakmakta ısrar edince film elbette ki “loo loo mahsüün” filmi olmaktan öte görülmeyecektir. Eksik pekçok yönü de olduğu muhakkak. Ama adamın anlatmak istediği konuyu ele alışını kesinlikle beğendim. Etkilendim.
Ve son olarak da filmin anlattığı konu belki Kürt düşmanı kesimin önyargısını kırması pek zor görünüyor, bu damar 930’lu yıllardan kalma bir damardır fakat filmi izlerken en homofobik insanların bile daha önce eşcinsellerle yapmadığı empatiyi yapmalarına ve onların da ‘hayattar bir mahluk’ olduğunu kavramalarını sağladığını müşahade ettim. Eşcinselleri ele alan daha önce hiç bir filmde bu denli içten ve güçlü argümanlarla sunum yapıldığını hatırlamıyorum. Atom parçalama mevzuuyla ilgili göstergelerden biri de bu bana göre.
Dondurmam kaymak oluyorsa gunesi gordum de olur demek ister deli gonul
o da doğru manson, haklısın..
anthro,yazıda ismi geçen bütün filmleri izledim.izlemeden önce ve izlerken önyargılarım olmadı.önyargılar olaylarla ilgili durumlarda işe yarar.kişilerle ilgili önyargıların işe yarardığını hiç görmedim.ve izlediğim tüm filmleri sevdim.kendimce eleştirilerim oldu.filmlerden şu aday adayı olsun diye düşüncem yok.zaten olması saçma.yazıda bu durumla dalga geçtim yine kendimce.güneşi gördüm filmiyle ilgili eleştirilerim ise siyasi renklerden mütevellit elbiseyi giymesi ve bol gelmesi elbisenin ve mahsunun başrol elbisesinin de en az 2 beden dar gelmesi.yoksa filmin genel anlamda moda yılmaz erdoğan filmlerinden eksik kalır yanı yok. izleyici de ispat etti giderek ve ağlayarak.
Film ve dizilerle doğuya boğulduk lööö..Bıktım bu milletin içten pazarlıklı ticaretinden..Alt yapısız, pasta kreması..
ama parayı götürüyorlar mı götürüyorlar. sanat kimin umurunda.
Massay, bence yazının başlığını değiştir sen yine de.Şey yap:
bir de adam alırmış senelerdir alamadığımız oscar’ı. ne güzel olur rüya gibi..
ee nobeli aldık, holywood’ın sönük yıldızlarına paralar yedirdik, hamdolsun her alanda artık destekçimizler… sonra “sir” ünvanlı bakanımız da var, oscar’ı da alırsak başka ne kalıyor ki…artıkın içine kapanmayan ap açık ne bilim böyle dünya vatandaşı insanlar olduk!!olurda aday adaylığını geçerse ve oscar’ı alırsa hava yollarının kapısında bir tayyip mitingini bekleyin derim… bak şimdi öyle bir heyecanlandım ki, en son böyle bir duyguyu r. carlos’un fenere geldiği zaman yaşamıştım.
alsa çok sevinirim popçu bozuntularına göre daha iyi işler yapıyor mahsun
Mahsun aslında hiç değişmedi, eskiden her röportajında ”Ben çok fakir bir köylü çocuğuyum” diye başlardı sözlerine, şimdi ülkeyi de önüne katarak, olayı uluslararası boyuta taşıdı, acısın bize dünya..
bildirgec’te dolaşırken şuna rastladım..
beyaz melek filminden sonra böyle durumlar ortaya çıkmıştı acaba diyorum oscar alsa “oscar ödül törenlerine” erişim yasağı koymaya çalışırlar mı?
erişim yasağı koyma becerisini o tarihe dek birçok kez tecrübe etmeleri şartıyla.
🙂 ederler nitekim…