bildirgec.org

sonbahar hakkında tüm yazılar

Uçurt-ma

snail | 20 March 2012 17:02

Kafam yayla gibi ya, bomboş,hafif bi esinti var, uçurtman varsa alda gel.Uyusam nede güzel olur. Uçurtma dediğim zaman aklıma ikişey gelir birincisi bir film, ikincisi çocukken defalarca yaptığım ama hiçbir zaman uçuramadığım pek çok uçurtma.Bugün onların neden uçmadığını anlıyorum ;kenarlarına çıta çakmamalıydım fazla ağır oluyorlardı. Ahşap yapıların tepesinde sert rüzgarları beklediğimi çok iyi hatırlıyorum, bir çocuğu sevindiremeyecek kadar güçlü estiklerini,annemin şaka yollu, “bekle yavrum akşama rüzgar hızlanır”diyerek beni yüreklendirdiğini hatırlıyorum.Ne kadar güçlü essede uçmadı uçurtma,hızla giden bir kamyonun kasasından denesem uçardı belki diye geçti aklımdan,batan güneşi seyredip güçlü bir rüzgar beklerken elimde rengarenk kuyruğu olan uçurtmamla.Fırtınayı hayal ettim bana ancak o yardımcı olacaktı, uçmalıydı bu uçurtma olum, onca emek harcamıştım,rengarenk,cıvıl cıvıl kağıtlar almıştım.Uçmadı işte uçmadı şerefsiz,sinirlenip kırmadım, emeğime saygısı yoktu rüzgarın,ona da kızmadım…

Sonbahar Akşamı

gozde94 | 08 January 2012 10:32

Terk ediliş değildi benimkisi, sonbahar akşamlarının ürpertici nefesiydi. Bir o kadar durgun ve bir o kadar da ümit vericiydi, yalnızlığın sembolizm izleri.
Terk ediliş değildi benimkisi, sonbahar akşamlarının ürpertici nefesiydi. Bir o kadar durgun ve bir o kadar da ümit vericiydi, yalnızlığın sembolizm izleri.

Bir sonbahar akşamıydı,
Gür saçların birbirine dolanırken
Yağmurun gözyaşları yıkıyordu,
Sevda kokan gözlerim seni ararken.

Rüzgarlara fısıldıyordum seni,
Uğultunun melodi tonlarıydı sesin
Gecenin yıldızlarının en şahane dedikodusuydun,
O çekip gittiğin geceden beri.

Bir rüzgar esti…

hayalicindegecti | 14 November 2010 15:51

Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş
Mavilerde sefer etmek!
Bir sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler gibi başıboş (*)

Orhan Veli Kanık
Orhan Veli Kanık

Bu dizeler aklımdan geçerken yaşamın aslında ne kadar güzel olduğunu düşündüm. Rüzgar uzaklardan, çok uzaklardan bir koku getirdi, sürülüp ekilmiş tarlaların kokusu muydu? Yoksa kurumaya yüz tutan lavantaların esintisi miydi beni böylesine sevindiren… Kaybolmaya yüz tutmuş ışıklar o kadar güzeldi ki dokunduğu an, rüzgarla salınan otları birer amber parçasına dönüştürüyordu. Ama zavallı bizler şehir ortamında, doğadan ne kadar uzaktaydık.
Sonra Nazım Hikmet’i düşündüm, ‘Yaşamak güzel şey be kardeşim” demişti ya… Çektiği açıları, hapishane günlerini, karısına, tek oğlu Mehmet’e duyduğu hasreti, sürgündeki yalnızlığını, Türkiye özlemini düşündüm… Yaşama bu kadar umutla bağlanışına bir kez daha hayran oldum. Oysa ölüme de uzak değildi, ne demişti o şiirinde:

KPDS 2010 Sonbahar Ertelendi

| 15 September 2010 15:52

http://www.osym.gov.tr/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFF8DF7C92FCA5B4D05B4D4840AE4FCEEB1

Ayıp değil..

| 26 August 2010 15:35

İçimdeki ıslık beni çağırır..
biryerlerdeyim
Etrafım gündüz
Birkaç adım ötede çipil gözlü, kelkül bıyıklı pişmiş kelle.
Konuşan kesik baş.
Duymuyorum..
…………………………
Hasret!

Her su başını hasret masalı yapan ayrılık.

Etrafın billur kadeh şıkırtaları,

Bir yanda sen “körpem”,

Bir yanda seçtiğim yolun olanca ağırlığı..

Pınar perisi olsan da hasret dedirtiyor, gitsemmm!

Gitsem!

Ayıp değil bu hasret iki gözüm, ayıp değil.

Bir yanda sen, yeni zaman güzeli.

AŞKI YAĞMURLARA SAKLA!!!

il mare | 18 March 2010 09:27

Bu şarkıyı söylememek için, bir uyarı yazısıdır:

Biriyle bir şey yaşayacaksan eğer, mevsimleri getireceksin ilk aklına. Birini,ucundaki ayrılığı aklına getirecek kadar çok seviyorsan eğer,hesabını yapacaksın,onla olan vakitlerini olabildiğince az mevsime yayacaksın, ve mümkünse en soğuğuna… Bir ilkbaharda kimseyi sevmemelisin birkere… Cennet köşelerden biryerlerden rüzgarın ödünç getirdiği kokuları,her bahar yalnız duyumsayacaksın…Bu güzelliği sadece kendi başınayken tadacaksın,kendini bu yalnızlığa alıştıracaksın,en güzeli böylesiymiş gibi benimseyeceksin…Aksini yaparsan kurtulamazsın,aksini yaparsan yalnız kalmaya katlanamazsın ve en kötüsü hep yalnız kalmak istersin.Ya onla içine çektiğin kokuları,katlanılmaz da olsa yalnız yaşamak istersin ya da zaten başka hiç kimseyle…

Baharlar çok tehlikelidir aşk meşk işlerinde… Yaz da bir nevi öyle,bahardan nasibini almış ağaçlar,dağlardan gelen kokular,parıldayan maviler…Yazın da yalnız olmaya bakacaksın,olmazsan çünkü,birdahaki yazın da onla olmak zorunda…Ya olmazsa,giderse? O zaman işte, birliktelikten aldığın tadın çok uzaklarda olmasının getirdiği yalnız olma zorunluluğu çekilmez olur, bir başkası ise dayanılmaz…

Sonbahar temalı tasarımlarınız için hazır kaynaklar

siriusbee | 26 October 2009 14:29

Madem sonbahara girmiş bulunuyoruz, tasarımlarına bu atmosferi yansıtmak isteyenlerin işine çok yarayabilecek, Sonbahar temalı ikon setlerinden photoshop fırçalarına, wordpress temalarından website template’lerine kadar web sitesi ve grafik tasarımlarınızda kullanmak isteyeceğiniz, kullanmasınız da arşivinizde bulunması gereken bir kaynak.

I Love Autumn Web İkonları

Autumn Freeze İkon Paketi

Sonbahar Temalı Wordpress Teması

“Sonbahar” 22. Avrupa Film Akademisi’nde

queennothing | 02 October 2009 12:58

2001 yılında 25 dakikalık “Momi” adlı kısa filmle sinemaya ilk adımını atan ve daha sonra “Tokai City’de Melankoli ve Rapsodi” ve “Bir Bilimadamıyla Zaman Enleminde Yolculuk” adında iki belgesel filmin yönetmenliğini yapan senarist/yönetmen Özcan Alper, 2008 yılında “Sonbahar” adını verdiği ilk uzun metraj filmini tamamlamıştı. “Sonbahar” ile Türk Sineması’na değerli bir eser kazandıran Alper’in ilk yönetmenlik deneyimii Türkiye’de olduğu kadar Avrupa’da da yoğun ilgiyle karşılandı.

1988 yılında kurulan Avrupa Film Akademisi, her sene düzenlediği ödül töreninin 2009 ayağına “Sonbahar“ı ‘En İyi Film’ kategorisine aday gösterdi. “Sonbahar”ın aday olduğu kategorideki diğer filmler şöyle; Almanya – İsrail ortak yapımı olan “Ajami“, 82 dakikalık drama filmi “Katalin Varga” (İngiltere – Macaristan – Romanya ortak yapımı), “Gagma Napiri” (The Other Bank) (Amerika’nın güneydoğudaki eylaeti Georgia – Kazakistan ortak yapımı) ve Danimarka – Fransa ortak yapımı olan, Juliette Garcias‘ın yazıp, yönettiği “Sois Sage” (Be Good).

mahsun oscar

massay | 26 September 2009 12:18

Ülkemizde Yabancı dilde en iyi film oscar’ı kategorisinde aday adayı olmak, yabancı dilde en iyi film oscar’ ı kazanmak gibi gurur ve ihtişamla karşılanıyor.
Bunun nedeni daha önce yabancı dilde en iyi film oscar’ ı kategorisinde aday bile olamamızdır diye düşünülebilir.
Her yıl Kültür Bakanlığı nezdinde seçici bir kurul toplanıyor. “oscar’ a hangi filmi gönderelim”
kararını vermek için kurul bu yıl, 13 kişiden oluşturuldu. Bu kişiler kurulun karar vereceği toplantı salonunda dev plazma ekran karşısında toplanıp mesaileri dahilinde aday adayı olabilecek filmleri izlediler. İşlerinin ciddiyeti ve sözkonusu toplantı salonunun sinema salonu olmadığını bilmelerinden dolayı patlamış mısır, soğuk içecek -özellikle limonlu kivi konsantre- içemediler. Bu vahim durumun kararlarını ne ölçüde etkilediğini bilememenin vahameti de yüklenince sırtlarına Bakanlıktan bu durumun çözümü ile ilgili bir kurul toplamasını ivedi tarafıyla talep etmiş olabilirler.

İzledikleri filmler ise;* Güneşi gördüm / Mahsun Kımızıgül* Gökten üç elma düştü / Raşit Çelikezer* 11’e 10 kala / Pelin Esmer* Güz sancısı / Tomris Giritlioğlu* Usta / Bahadır Karataş* Hadigari / Cumhur Harun Özakıncı* Sonbahar / Özcan alper* Pandora’nın kutusu / Yeşim Ustaoğlu* Nokta / Derviş Zaim* Issız Adam / Çağan Irmak* Karanlıktakiler / Çağan Irmak* Kıskanmak / Zeki Demirkubuz
* Mommo kız kardeşim / Atalay Taşdiken
Güneşi gördüm bu kuruldan yedi oy aldı. Nokta 6 oy aldı. Diğer filmler hiç oy alamadılar ama aday adayının adayı olmakta hiç yabana atılamaz diye düşünmeye başlamış olmalılar.
Nihayetinde bu yıl Oscar aday adayı olarak Güneşi gördüm filmine karar verildi. filmi gibi kendi gibi mahsun, Mahsun Kırmızıgül çok sevindi. Kendisiyle sevincini paylaşmak isteyen gazetecilerin uzattığı mikrofonu Oscar heykelciği diye tahayyül ederek havaya kaldırdı ve hışımla bir daha ki sefere kırmızı halının yokluğunu affetmeyeceğini belirterek kükredi. Dev oyuncu kadrosunun bir fotoğraf karesine sığdırılamayacağı endişesiyle dev oyuncu kadrosunun sevinci şu an muamma.
Çocuklara ve umuda adandığı söylenen film yapımcı, yönetmen, oyuncu ve izleyici kitlesine izahı namümkün sevinç yaşatırken, geri kalan ülke nüfusunun hafife almak, eleştirmek gibi pozisyonlar aldığı görülüyor.
Eleştirilerin en önemlisi geçmiş yllarda aday adayı olmuş olan filmlerdeki ( örneğin takva ) gibi aday adayı olan filmin aday adayı olmasının tesadüf olmadığı yönünde.
Takva filminde dini değerlerin ön planda olduğu ve Türkiye’nin şeriat ülkesi gibi gösterilmeye çalışıldığı iddiaları eleştirileri güçlendiriyordu.
Güneşi gördüm filminde ise filmin “Açılıma ” jest olduğu iddiaları ön planda.
Ne sevinç, ne eleştiri…
Madem oscar aday adayını seçtik.
Madem bir adım ilerisi yok.
aday olmamız mümkün değil.
Yeni oscar aday adayımız tüm millete hayırlı olsun.