bildirgec.org

yeşim ustaoğlu hakkında tüm yazılar

Birhan Keskin Soğuk Kazı

kahramancayirli | 16 April 2010 13:18

ucankus.com adresinden alınmıştır
ucankus.com adresinden alınmıştır

Şarkı şiir kitap film önerileri. Yeşim Ustaoğlu’nun Pandora’nın Kutusu filmini izleme fırsatı yakaladım. Aldığı onca ödülü hak eden, eli yüzü düzgün, naif, sade ve etkili bir Türk filmi. Ne kadar gurur verici. 90lar Türk Sineması’nın çıkardığı iyi yeni yönetmenlerden biridir Ustaoğlu. Güneşe Yolculuk filmi de ayrıca dikkate değerdir.

Rasim Özdenören’in hikaye kitaplarını okudum. Çarpılmışlar ve Kuyu isimli kitaplarındaki üslubu takdire şayan. Yenilikçi ve dikkat çekici.
Fakir Baykurt’un Kaplumbağalar kitabı sahi on numara bir kitap. Köy romanlarını oldum olası sevmişimdir. Aramızda roman yazmaya cüret edenler varsa (mesela ben), başucu kitabı olabilir, yol gösterebilir.

29. Uluslararası İstanbul Festivali

widfara | 04 March 2010 16:44

29. Uluslarası İstanbul Film Festivali
29. Uluslarası İstanbul Film Festivali

Bu yıl 29. düzenlenecek olan İstanbul Film Festivali 3-18 Nisan arasında buluşuyor izleyiciyle. Festival programı 9 Mart salı akşamı açıklanıyor. Bu yıl 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali Altın Lale Ulusal Yarışma Jüri başkanlığını Yeşim Ustaoğlu yapıyor.

İstanbul Film Festivali geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yılda öncelikle okullarda başlıyor. Geçtiğimiz yıl festivalde de gösterilmiş olan Sunshine Cleaning isimli film İstanbul’da 15 üniversite ve 3 lisede gösterilecek. Gösterimler ile ilgili ayrıntılı bilgiye şuradanulaşabilirsiniz.

Sinema Ölmüş

uuuucar | 15 January 2010 14:56

Son bir ay içinde dört kez sinemaya gittim ve gördüm ki artık insanların sinema salonlarına gitmek gibi bir alışkanlıkları kalmamış.Hoş zaten böyle bir alışkanlıkları yoktu ama yine de yavaş yavaş insanlar sinema salonlarına gidiyorlardı.Belki de benim gittiğim filmlerde bir sorun vardır.

Öyle pohpohlanmış,heryere afişi asılmış,deli gibi reklamı yapılmış hatta filme harcanandan daha fazla para reklama harcanmış filmlere gitmediğim için de olabilir.

Pandora’nın Kutusu (2008)

queennothing | 15 January 2010 09:45

1960, Trabzon doğumlu sinemacı Yeşim Ustaoğlu‘nun yönetmenliğini üstlendiği 2008 çıkışlı sinema filmi “Pandora’nın Kutusu“, Türk Sineması‘ndan başarılı bir drama örneği. Derya Alabora, Fransız oyuncu Tsilla Chelton, Övül Avkıran, Onur Ünsal ve Osman Sonant‘ın rol aldığı yapım, Türkiye ve yabancı ülkelerde toplam 23 festivale katıldı ve farklı dallarda toplam on ödüle layık görüldü.

Nesrin, kocası ve oğlu Murat üzerinde bir düzen kurmuş, kuralcı ve kontrol delisi, orta yaşlı bir kadındır. Kızkardeşi Güzin ise ablasından farklı olarak, evli bir adamla ilişki yaşayan, özgürlüğüne düşkün bir kadındır. Öte yandan, her iki kadından da farklı olarak, ne düzenli bir işe, ne de gelire sahip olan, rahat bir hayat sürdürmeyi tercih eden Mehmet, hayatın çalışarak geçmesine değil yaşanmasına gerektiğine inanmaktadır. Bu üç farklı kişilik, uzun zamandan beri yüzünü görmedikleri annelerinin ortadan kaybolmasıyla elbirliği yaparak, anneleri Nusret’i aramaya başlarlar.

Kıskançlığın karanlık koridorları

kahramancayirli | 16 November 2009 16:13

Kıskançlığın karanlık koridorları

Kahraman Çayırlı

tempodergisi.com.tr adresinden alınmıştır: berrak tüzünataç
tempodergisi.com.tr adresinden alınmıştır: berrak tüzünataç

90larla birlikte Türk Sineması’nda kendi yolunu açan, önemli bağımsız yönetmenlerden biri de, kuşkusuz Zeki Demirkubuz. Tıpkı Derviş Zaim, Reha Erdem, Yeşim Ustaoğlu, Nuri Bilge Ceylan ve benzerleri gibi Demirkubuz da daha ilk filminde pırıl pırıl bir filmografinin işaretini sunar izleyisine: C Blok (1994) ile yüksek apartman bloklarına sıkışan üst sınıftan kent insanlarını anlatır.Masumiyet (1997) ile trajedik, çarpıcı bir aşk öyküsünü Haluk Bilginer, Güven Kıraç ve Derya Alabora’nın sinemamızda az rastlanacak derecede başarılı oyunculuk performansları eşliğinde yansıtır kamerasına. Üçüncü Sayfa (1999)’da yoksulluk, ihanet, sadakat gibi kavramları işler Demirkubuz. Yazgı (2001) ile Camus’nün Yabancı adlı kült eserinden yola çıkarak yazdığı senaryoyu filme çeker: Annesinin ölümüne tepki bile göstermeyen, işlemediği cinayeti üstlenen Musa’nın hikayesini…İtiraf (2001) ile yönetmen üst ekonomik sınıfta kadın-erkek ilişkilerinin çıkmazları, ihanetleri üzerinde durur. Dostoyevski’nin Suç ve Ceza romanını filme çekmek isteyen yönetmenin öyküsünü anlattığı Bekleme Odası (2003) gelir sonra. Kader (2006)’de ise Demirkubuz’un Masumiyet filminde tanıştığımız Bekir ve Uğur’un gençliğini izleriz…Demirkubuz’un filmleri, gişede az iş yapan ama çekirdek kitlesi tarafından merakla takip edilen, eleştirmenler ve sosyal bilimciler tarafından önemli övgüler alan, yurtiçi ve yurtdışı pek çok festivalden muhtelif ödüller toplayan filmler olur hep. Üslubunu her filminde geliştirir, anlattığı her yeni hikayede daha yetkinleşir Demirkubuz.

Sıkıcı, kömür kentinde bir balo…

mahsun oscar

massay | 26 September 2009 12:18

Ülkemizde Yabancı dilde en iyi film oscar’ı kategorisinde aday adayı olmak, yabancı dilde en iyi film oscar’ ı kazanmak gibi gurur ve ihtişamla karşılanıyor.
Bunun nedeni daha önce yabancı dilde en iyi film oscar’ ı kategorisinde aday bile olamamızdır diye düşünülebilir.
Her yıl Kültür Bakanlığı nezdinde seçici bir kurul toplanıyor. “oscar’ a hangi filmi gönderelim”
kararını vermek için kurul bu yıl, 13 kişiden oluşturuldu. Bu kişiler kurulun karar vereceği toplantı salonunda dev plazma ekran karşısında toplanıp mesaileri dahilinde aday adayı olabilecek filmleri izlediler. İşlerinin ciddiyeti ve sözkonusu toplantı salonunun sinema salonu olmadığını bilmelerinden dolayı patlamış mısır, soğuk içecek -özellikle limonlu kivi konsantre- içemediler. Bu vahim durumun kararlarını ne ölçüde etkilediğini bilememenin vahameti de yüklenince sırtlarına Bakanlıktan bu durumun çözümü ile ilgili bir kurul toplamasını ivedi tarafıyla talep etmiş olabilirler.

İzledikleri filmler ise;* Güneşi gördüm / Mahsun Kımızıgül* Gökten üç elma düştü / Raşit Çelikezer* 11’e 10 kala / Pelin Esmer* Güz sancısı / Tomris Giritlioğlu* Usta / Bahadır Karataş* Hadigari / Cumhur Harun Özakıncı* Sonbahar / Özcan alper* Pandora’nın kutusu / Yeşim Ustaoğlu* Nokta / Derviş Zaim* Issız Adam / Çağan Irmak* Karanlıktakiler / Çağan Irmak* Kıskanmak / Zeki Demirkubuz
* Mommo kız kardeşim / Atalay Taşdiken
Güneşi gördüm bu kuruldan yedi oy aldı. Nokta 6 oy aldı. Diğer filmler hiç oy alamadılar ama aday adayının adayı olmakta hiç yabana atılamaz diye düşünmeye başlamış olmalılar.
Nihayetinde bu yıl Oscar aday adayı olarak Güneşi gördüm filmine karar verildi. filmi gibi kendi gibi mahsun, Mahsun Kırmızıgül çok sevindi. Kendisiyle sevincini paylaşmak isteyen gazetecilerin uzattığı mikrofonu Oscar heykelciği diye tahayyül ederek havaya kaldırdı ve hışımla bir daha ki sefere kırmızı halının yokluğunu affetmeyeceğini belirterek kükredi. Dev oyuncu kadrosunun bir fotoğraf karesine sığdırılamayacağı endişesiyle dev oyuncu kadrosunun sevinci şu an muamma.
Çocuklara ve umuda adandığı söylenen film yapımcı, yönetmen, oyuncu ve izleyici kitlesine izahı namümkün sevinç yaşatırken, geri kalan ülke nüfusunun hafife almak, eleştirmek gibi pozisyonlar aldığı görülüyor.
Eleştirilerin en önemlisi geçmiş yllarda aday adayı olmuş olan filmlerdeki ( örneğin takva ) gibi aday adayı olan filmin aday adayı olmasının tesadüf olmadığı yönünde.
Takva filminde dini değerlerin ön planda olduğu ve Türkiye’nin şeriat ülkesi gibi gösterilmeye çalışıldığı iddiaları eleştirileri güçlendiriyordu.
Güneşi gördüm filminde ise filmin “Açılıma ” jest olduğu iddiaları ön planda.
Ne sevinç, ne eleştiri…
Madem oscar aday adayını seçtik.
Madem bir adım ilerisi yok.
aday olmamız mümkün değil.
Yeni oscar aday adayımız tüm millete hayırlı olsun.

1 Dakika Kısa Değildir!

queennothing | 09 April 2009 12:46

Mustafa Altıoklar, Oktay Güzeloğlu, Yeşim Ustaoğlu, Güven Kıraç ve Tonguç Yaşar‘ın oluşturduğu jüri eşliğinde İstanbul Kısa Filmciler Derneği‘nin “Bir Dakika Kısa Değildir” sloganıyla düzenlediği 1 Dakikalık Kısa Film Yarışması, kısa filmle gönül veren sinemacıların jeneriğiyle birlikte, 60 saniyeyi aşmayan kısa yapımlarını bekliyor.
Türü önemsenmeksizin, her kategoriyi kurallara dahil eden festival kurulu, yarışmacıların en geç 31 Ağustos 2009 tarihine kadar eserlerini gönderebileceklerini belirtiyor.

2. El Kısa Film Festivali 3

queennothing | 07 January 2009 15:33

Türkiye’de ‘sinema‘ kavramı ve sinemaya bakış açısının gelişmesiyle birlikte her yıl onlarca film festivali ve film gösterim etkinlikleri yapılıyor. Son yıllarda Sinema Sanatı‘nın en önemli dallarından biri haline gelen kısa metraj filmler de, film festivallerinin vazgeçilmezi oldu.
Özellikle son zamanlarda kısa filmlerden oluşan ‘destek ve geliştirme – paylaşma’ amacı güden etkinlikler, yönetmen ve yönetmen adayları için büyük önem taşıyor.

Bu festivallerden biri, ve şüphesiz en ilginci “2. El Kısa Film Festivali“. Festivalin kuralı, daha önce film festivallerinden birine katılmış ve elenmiş olan kısa filmler katılabiliyor. Amaç, daha önce festivallarde hiç bir derece elde edememiş filmlere ‘hakettiği değeri vermek’.

Fransa’da Türk Filmleri Gösterimi

queennothing | 29 November 2008 10:37

Fransa, Türk Sineması’nın 14 değerli yapmına destek veriyor. Fransa’nın kuzeydoğusunda yer alan Strasbourg kenti sınırları içerisinde bulunan L’Odyssee Sineması, “Quinzaine du Cinéma Turc – Türk Filmleri Gösterimi” adında bir etkinlik düzenliyor.
3 Aralık’tan 30 Aralık tarihine kadar 14 farklı yapımın gösterileceği etkinlik, aslında ilk defa düzenlenmiyor. Fransa, tam 20 yıldır Türk Sineması’nın seçkin filmlerini İngilizce altyazıyla göstererek yakından destek veriyor.

Bu sene gösterilecek filmler;

en iyi kadın oyuncu: nurgül yeşilçay

kahramancayirli | 21 October 2008 12:30

45. altın portakal film festivali sonuçlandı. ödülleri kazanan isimlerin çoğu önemli sinema eleştirmenlerinin beklemediği isimler. zira sinema eleştirmenleri nuri bilge ceylan, yeşim ustaoğlu ve semih kaplanoğlu’nu ön plana çıkarıyorlardı. oysa tuncel kurtiz başkanlığındaki jüri farklı düşünmüş..

en iyi kadın oyuncu ödülünü erden kıral’ın yönettiği vicdan filmindeki performansıyla nurgül yeşilçay kazandı. genç oyuncu “bu muymuş? bir konuşma hazırlamadım. bu ödülü diğer kadın oyuncu adayı arkadaşlarım da almak istiyordu. onların adına alıyorum ve onları alkışlıyorum. sezen aksu’ya da bir teşekkürüm var. bu kez antalya’ya gelmediği için çok teşekkür ediyorum” demiş ödülü kazanınca. vicdan filminin şu anda pekçok sinema salonunda vizyonda olduğunu hatırlatalım..