bildirgec.org

ıssız adam hakkında tüm yazılar

Anlaşılamayan Kadın

ilterisk | 26 May 2011 11:09

İlk önce bir rahatlama hissedersin, bir gevşeme…
Sonra biraz durup, nerde olduğuna bakarsın, ne olumlu ne olumsuz hiç birşey hissetmezsin.
Aradan biraz zaman geçer ve bazı şeylerin eksikliği ortaya çıkmaya başlar. O artık yoktur yanında, başta sana güzel gelen bu yalnızlığın sadece filmlerde güzel bişey olduğunu anlarsın. Ne yazık ki hiç birimiz bir Issız Adam değiliz.

ÇAĞAN IRMAK

hkilic01 | 19 October 2010 09:46

4 Nisan 1970’de İzmir’in Seferihisar ilçesinde dünyaya geldi. Ege Üniversitesi Basın-Yayın Fakültesi Radyo-Televizyon bölümünden mezun oldu. İlk ödülü olan Sedat Simavi Ödülünü üniversite yıllarında çektiği kısa filmle kazandı. Yönetmen asistanlığı yaparak sinema hayatına 1992 yılında atılan Çağan IRMAK, adını televizyon için çektiği ASMALI KONAK adlı diziyle duyurdu. Gerek kamera kullanışı gerekse müzikleriyle dikkati çeken yönetmen, yine televizyon için ÇEMBERİMDE GÜL OYA adlı dizi ile yönetmenlik yanında senarist olarak da yetekli olduğunu ispatladı.
Filmografisindeki tüm filmlerden birçok ödül alan IRMAK’ın çektiği filmler;

Bana’Old and Wise’ı Çal (1988) – Kısa metrajlı
Çileli Pasta (2000) – Tv Filmi
Bana Şans Dile (2001) – Uzun metrajlı
Mustafa Hakkında Herşey (2003) – Uzun metrajlı

Babam ve Oğlum (2005) – Uzun metrajlı
Ulak (2007) – Uzun metrajlı
Issız Adam (2008) – Uzun metrajlı
Karanlıktakiler (2009) – Uzun metrajlı

SON ON YILIN EN İYİ TÜRK FİLMLERİ

ozlavinya | 07 December 2009 15:37

SON ON YILIN EN İYİ TÜRK FİLMLERİ ntvmsnbc ‘NİN HAZIRLADIĞI BİR ANKET İLE SEÇİLDİ
Yaklaşık 10 bin kişinin katıldığı anket sonuçları şöyle:

1. Sırada hakettiği üzere %28 oy ile 2005 yapımı, Çetin Tekindor‘un müthiş etkileyici oyunu ve Yetkin Dikincilerin çok iyi performansı ile, hemen hemen izleyen herkesi ağlatan ve 38. SİYAD Ödülleri’nde yılın en iyi filmi de seçilen Babam ve Oğlum,

2. Sırada %10 ile Vizontele,

3. Sırada %8 ile G.O.R.A,

4. Sırada %7 ile Cemal Hünal‘ın bir fenomen yarattığı Issız Adam,

5. Sırada %6 ile Nuri Bilge Ceylan’ın; Cannes’da jüri büyük ödülü ve en iyi erkek oyuncu ödüllerine layık görülen Mehmet Emin Toprakile Muzaffer Özdemir’in rol aldığı Uzakisimli film yer alırken, sıralamada Zeki Demirkubuz‘un yazıp yönettiği
Kaderve 2004 yapımı, Uğur Yücel‘in; yazıp yönettiği Yazı Tura isimli film aynı oranda oy almıştır, geride “Diğer” dediğimiz kategoride yer alan yapımlar vardı.
Ne üzücü ki 2007 yapımı “Ulak” isimli film ilk üçe girememişti.
kaynak

Çağan Irmak’tan ‘Karanlıktakiler’

Pentimento | 05 October 2009 16:07

Karanlıktakiler
Karanlıktakiler

Issız Adam‘dan sonra arayı fazla soğutmayan Çağan Irmak, yine bir anne oğul ilişkisini masaya yatırıyor. Irmak‘ın Kuzguncuk’ta çektiği filmin ilk gösterimi Montreal Film Festivali‘nde gerçekleşti.
Psikolojik problemleri olan Gülseren (Meral Çetinkaya) için bir reklam ajansında ofis boy olarak çalışan 30’lu yaşlarını aşmış oğlu Egemen (Erdem Akakçe) herşeydir. Oğlunun kendisinden ayrılmasına dair en ufak bir düşünce bile çılgına dönmesine yetmektedir. Fakat Egemen için annesiyle aynı evde yaşamak artık cehennemde olmaya denk hale gelmiştir. Egemen’in patronu Umay’a (Derya Alabora) duyduğu ilgi ise onun için tam bir açmazdır. Annesinin varlığıyla Egemen iki kadın arasında kalmanın çaresizliğini yaşar.

Filmin türü Dram/Gerilim olarak belirlenmiş. Çağan Irmak filmin senaryosunu İstanbul’daki komşularından esinlenerek yazmış. Film 2 Ekim 2009‘da Türkiye’de vizyona girdi. Filmle ilgili daha fazla bilgiye ise filmin resmi sitesinden ulaşabilirsiniz.

mahsun oscar

massay | 26 September 2009 12:18

Ülkemizde Yabancı dilde en iyi film oscar’ı kategorisinde aday adayı olmak, yabancı dilde en iyi film oscar’ ı kazanmak gibi gurur ve ihtişamla karşılanıyor.
Bunun nedeni daha önce yabancı dilde en iyi film oscar’ ı kategorisinde aday bile olamamızdır diye düşünülebilir.
Her yıl Kültür Bakanlığı nezdinde seçici bir kurul toplanıyor. “oscar’ a hangi filmi gönderelim”
kararını vermek için kurul bu yıl, 13 kişiden oluşturuldu. Bu kişiler kurulun karar vereceği toplantı salonunda dev plazma ekran karşısında toplanıp mesaileri dahilinde aday adayı olabilecek filmleri izlediler. İşlerinin ciddiyeti ve sözkonusu toplantı salonunun sinema salonu olmadığını bilmelerinden dolayı patlamış mısır, soğuk içecek -özellikle limonlu kivi konsantre- içemediler. Bu vahim durumun kararlarını ne ölçüde etkilediğini bilememenin vahameti de yüklenince sırtlarına Bakanlıktan bu durumun çözümü ile ilgili bir kurul toplamasını ivedi tarafıyla talep etmiş olabilirler.

İzledikleri filmler ise;* Güneşi gördüm / Mahsun Kımızıgül* Gökten üç elma düştü / Raşit Çelikezer* 11’e 10 kala / Pelin Esmer* Güz sancısı / Tomris Giritlioğlu* Usta / Bahadır Karataş* Hadigari / Cumhur Harun Özakıncı* Sonbahar / Özcan alper* Pandora’nın kutusu / Yeşim Ustaoğlu* Nokta / Derviş Zaim* Issız Adam / Çağan Irmak* Karanlıktakiler / Çağan Irmak* Kıskanmak / Zeki Demirkubuz
* Mommo kız kardeşim / Atalay Taşdiken
Güneşi gördüm bu kuruldan yedi oy aldı. Nokta 6 oy aldı. Diğer filmler hiç oy alamadılar ama aday adayının adayı olmakta hiç yabana atılamaz diye düşünmeye başlamış olmalılar.
Nihayetinde bu yıl Oscar aday adayı olarak Güneşi gördüm filmine karar verildi. filmi gibi kendi gibi mahsun, Mahsun Kırmızıgül çok sevindi. Kendisiyle sevincini paylaşmak isteyen gazetecilerin uzattığı mikrofonu Oscar heykelciği diye tahayyül ederek havaya kaldırdı ve hışımla bir daha ki sefere kırmızı halının yokluğunu affetmeyeceğini belirterek kükredi. Dev oyuncu kadrosunun bir fotoğraf karesine sığdırılamayacağı endişesiyle dev oyuncu kadrosunun sevinci şu an muamma.
Çocuklara ve umuda adandığı söylenen film yapımcı, yönetmen, oyuncu ve izleyici kitlesine izahı namümkün sevinç yaşatırken, geri kalan ülke nüfusunun hafife almak, eleştirmek gibi pozisyonlar aldığı görülüyor.
Eleştirilerin en önemlisi geçmiş yllarda aday adayı olmuş olan filmlerdeki ( örneğin takva ) gibi aday adayı olan filmin aday adayı olmasının tesadüf olmadığı yönünde.
Takva filminde dini değerlerin ön planda olduğu ve Türkiye’nin şeriat ülkesi gibi gösterilmeye çalışıldığı iddiaları eleştirileri güçlendiriyordu.
Güneşi gördüm filminde ise filmin “Açılıma ” jest olduğu iddiaları ön planda.
Ne sevinç, ne eleştiri…
Madem oscar aday adayını seçtik.
Madem bir adım ilerisi yok.
aday olmamız mümkün değil.
Yeni oscar aday adayımız tüm millete hayırlı olsun.

Adını Sen Koy

Beerluvr | 23 August 2009 17:32

Adını Sen Koy
Adını Sen Koy

Tuna Kiremitçi‘nin ilk uzun metraj filmi olan Adını Sen Koy 4 Aralık 2009 tarihinde vizyona giriyor.

Başrollerinde, Issız Adam filmi ile tanınan Melis Birkan, Cemal Toktaş ve Ali İl’in olduğu filmde, aynı zamanda Itır Esen, Burhan Şeşen gibi isimler de var.

Tuna Kiremitçi, filmi için şunları söylemiş: “Özünde bir aşk filmi… Aynı zamanda dostluk, hayat , ölüm ve biraz da delilik üzerine bir film olmasını istedim. Bütün bunlara aşkın aynasından bakmaya çalıştım.”

Fragmandaki müziği de Demet Sağıroğlu seslendiriyor. Fragmanı izlemek için tıklayın.

ben içine hapsolmuş çekirdeğinim senin….

| 17 July 2009 13:42

hiç karşılıksız sevdiniz mi?
ya da sevildiğinizi sanıp hayal kırıklığına uğradığınız oldumu?
hayatımın en güzel yıllarında bu durum başıma geldi. bir sürü peşimde dolaşan hani derler ya elimi sallasam ellisi varken hemde… ıssız adam filmi vizyona girmemişti henüz. habersizdim kimsenin kimseye bi mecburiyeti olmadığından. Canı istediğinde canının istediğini yapabileceğinden… Ağzımdan çıkan sözdür benim ailemden öyle gördüm göremedim peş peşe çıkan sözcüklerin sahteliğini.. tam da içine hapsolmuşken hemde çıkamadım duvarlarından anlayamadım gerçeklerii. hapsoldum işte..çünkü ben en iyisine layıktım en değerli en temiz en saf vs vs.. bunun anlamı nedir ki? en iyisine layık olmak? karşımızdaki anlamaz mı baştan iyi olduğumuzu bu sonradan öğrenilen bir kavram mıdır? ıssız adamın biri beni bulmuştu işte..sonra da aynı şekilde aniden gidiverdii.1 sene geçti küllerimi gömdüm topraklaraa filiz vermediler daha. kurtulmuştum özgürdüm artık. hayatı öğrenmiştim bir bakıma. dün telefonum çaldı evet oydu. ben içine hapsolmuş çekirdeğinim senin…

Ayşegül Devrim hayatını kaybetti

queennothing | 08 July 2009 10:03

1942, İstanbul doğumlu tiyatro / sinema oyuncusu Ayşegül Devrim, “Hürrem Sultan”, “Sapak”, “Almanlar”, “Binbir Gece”, “Medea”, “Ferhat İle Şirin” gibi oyunların yanı sıra, 1966 yapımı “Çalıkuşu” filmi, “Candan Öte” ve “Ahh İstanbul” adlı TV dizileri ve son olarak, “Issız Adam” adlı filmde küçük bir rol alan, onlarca projede seslendirme yaptı ve seslendirme dersleri verdi. Türk Sineması‘nın değerli ismi olan Devrim, 6 Temmuz tarihinde hayatını kaybetti. Devrim, Reşat Nuri Sahnesi’nde düzenlenen törenden sonra, Aşiyan Mezarlığı’na gömüldü.

ıssız adam

admin | 29 June 2009 16:25

Epey geç kaldım belki, Çağan Irmak’ın Issız Adam’ını henüz izleyebildim. Filmi izlerken bu adamın bir filmi kendisi için sıradakini de kitleler için çektiğini düşündüm. Bana Old and Wise’ı Çal (kısa film) ve Ulak yönetmenin kendisi için; Babam Oğlum ve Issız Adam kitleler için çektiği filmler bence.
Filmde en çok oğul-anne ilişkisine takıldım. Bu konuda senaryo, diyaloglar ve oyunculuklar doyurucu. Gerçek hayatta da aynen o şekilde gelişiyor olaylar. Çağan Irmak şu an çektiği yeni filminde de anne-oğul ilişkisine odaklanacak: Karanlıktakiler. Bir an önce gelsin sonbahar.
Masum bir aşk hikayesi de izlemiş olduk Issız Adamda. Ada, filmin bir yerinde İhsan Oktay Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası isimli kitabını okuyordu, bu çok güzel. Sahaflar, ikinci el kitaplar, plaklar…Güzel hepsi, çok naif.
Avam bir film olarak da değerlendirilebilir belki ama Çağan Irmak’ın imzası, üslubu var birçok karede, bu çok önemli, çok iyi.
Yeni filmini bekliyoruz bakalım. Bu arada yeni filmi de kulaktan kulağa yayılıp gişe rekoru kıracak mı göreceğiz..
Sözcükler edebiyat dergisinin Temmuz Ağustos 2009 sayısı çıkmış. Cemal Süreya’nın efsane Üvercinka’sının Süreya tarafından resimlenip Kemal Özer’e hediye edilen sureti var derginin sayfalarında. Muhakkak görün. Çok özel hakikaten..

hayattan çizgiler

kaleidoskop | 20 May 2009 10:53

Yaşadığımız her an, farklı bir olayın içinde buluyoruz kendimizi. Her olay, hayat denilen oyunun ayrı birer sahnesi. Her sahne, doğum noktası ile başlayan, ölüm noktası ile biten doğru parçasında bir çizgi.

Çizgilerimizi kimi zaman bizzat kendimiz, kimi zaman başkaları, kimi zaman da beraberce çiziyoruz. Çizgilerimizin kimisi ince, kimisi kalın.
Sahnemiz ne kadar duyarlıysa çizgimiz o kadar ince, ne kadar kabaysa o kadar kalın. Ne kadar güzelse o kadar ince, ne kadar çirkinse o kadar kalın.

Plansız şehirleşen kasabalardan açılmamış bir tomurcuğa, arkadaşımızla yaptığımız konuşmadan televizyonda izlediğimiz filme kadar… Oynadığımız – seyrettiğimiz her sahnesi bir çizgi olarak görünür. Yaşam denilen doğru parçasında.