Kadınlar dediğimiz zaman kimimiz gizemli bir dünyadan bahsedilirmişcesine irkilir , kimimiz tüm hayvani dürtüler ile hormanlarımızı ayaklandırır , kimimiz ise ürkerek kaçacak delik ararız.Gerçekten de bilinmezlerin karanlık bir alemi gibi karşımızda sisli bulutların ardından belirerek hayatımıza giren ve erkek hayatında bir çok çizginin bilinçli ya da bilinçsiz olarak değşimine sebep olan gizli bir güce sahiptir onlar.Aslında bir çok zaman yaratılışdan gelen sebeplerden dolayı kadınların hiç bir şey yapmasına gerek kalmadan biz erkekler sersem uzay taşları misali onların yörüngelerine kaptırıyoruz kendimizi.Bunun dışındaki durumlar da gerçekten istedikleri zaman bedensel ve zihinsel silahlarını kullanarak biz erkek milleti üzerinde ki tüm emellerini gerçekleştirme kabiliyetine erişiyorlar.Üstelik bunu bir çoğu bilinçli olarak sinsice ve büyük bir zevk le yapıyor. İş , öğrenim , okul ya da aşk hayatı hiç fark etmiyor onlar için. İhtiyaç duydukarı anda adeta otomatik bir sistem devreye giriyor ve o an için en gerekli ve verimli olacak silah hangisi ise anında uygulamaya konuluyor.Kimi zaman sahte bir kaç damla göz yaşı, ses tonunda yapılan dalgalanmalar , yalancı duygu fırtınaları o gerekli ortam için en uygun mimikler ve tabi hepsinden önemlisi çok iyi kullanıldıkları zaman açamayacağı kapı bulunmayan bakışlar.Sanırım yaradan onları yaratırken şeytandan bir parça ruhlarına yerleştirmiş ki hem kadınlar açısından hem erkekler açısından şeytanın yer yüzünde ki işi kolaylaşmış.Ama şu da tereddütsüz bir gerçek ki kadınların ruhlarına şeytandan yapılan bu ufak katkı olmasaydı. Dünya çok sıkıcı bir hal alırdı.Ne savaşlar olurdu ne barışlarNe gözyaşı olurdu ne kahkahalarNe sevmek olurdu delicesineNe nefret olurdu öldürecisiyeNe yaşam olurdu severek sarıldığımızNe de ölüm olurdu gitmek istemediğimiz