bildirgec.org

erkekler hakkında tüm yazılar

Körebe..

pillibebekkuyuda | 13 May 2010 13:17

I.
Evden ayrılırken son kez yüzüne baktı kadının..
Çoğu zaman suskunluktan vazgeçmek istediğinde kelimelerin güçlü olması gerektiğine inanırdı..Güçlü kelimeler bulamaz hep kadına yenilirdi..Kadın hırslıydı, konuşurken kolunu kanadını kırardı adamın..Ama hassas kalbine giden yolu bir türlü bulamadı, adamın en değerlisi olamadı..

”Hoşçakal, geçliğim” dedi içinden adam..

Adam evliliği süresince, hep suçlanmıştı kadın tarafından..Kadın tüm sevgisini vermiş adamın her istediğini yerine getirmişti.. Ama adam hiç mutlu olmamıştı..Sadece kadın istediği için yaptığı evliliğini, yaşadığı küçük an lara, o küçük aşk heyecanlarına feda eder gibiydi..Bu aslında bir veda, kendine ”merhaba” ydı.. Adam o kadar çok başkasının tercihleriyle yaşamıştı ki, kendini tanımıyordu bile..O kolayı tercih etmiş, düzenli sevgi filminin, sevilen aktörü olmuştu..Giriş, gelişme, sonuç yoktu sadece kurulan düzenin ortasına oturuş, reddetmeyiş vardı..Çoğu geceler hayal kurdu, başka bir kadın hayali, hiçbirşey paylaşmadığı sadece hissettiği o gizemli kadının hayalini..

POĞAÇA KOKULARI

mavilikler | 11 May 2010 09:44

“Kadınlar çok değişti!” diyorlar. Modern dünyaya atıfta bulunarak… Demeseler de herşey bas bas bağırmak için yarışıyor zaten bu değişimi. Her geçen gün kadın elinin değdiği yeni birşey daha ekleniyor erkeklerin dünyasına.

Kadınlar o dünyada yer açtıkça kendilerine, bir o kadar yeri de kaybediyorlar kendi dünyalarından. Elleri değmiyor artık evlerine. Poğaça kokuları yükselmiyor mutfaklardan.

Rahmetli Duygu Asena’nın ruhu şad olsun! Bu kadarını O bile tahmin edemezdi. Dayak yiyen, yokluk çeken, istemediği evlilikler yapmaya zorlanan, fuhuşa sürüklenen… Sonuçta hep ezilen, eşya gibi görülen kadınlardan yola çıkmıştı O. Onları o kuyudan çekip çıkarmak, güneşle tanıştırmak istemişti.

Tıssss..

pillibebekkuyuda | 07 May 2010 13:31

Kimi zaman başka türlü uyanırsınız..Yetişmeniz gereken yerler vardır, heyecanla kalkar belki de önceden hazırladığınız kıyafetlerinizi giyer atıverirsiniz kendinizi caddeye..

Fatoş, o sabah tıpatıp onunla aynı model olan arabasını tam yanına park ederken tanışmıştı Roby le. Gidecekleri yerin aynı yer olduğunu bilmeden..

-Araba tercihlerimiz aynı..
-Aynı, evet..
-Memnun musun diye sormuyorum, memnun olduğunu biliyorum..

Kıyafetler ve alışveriş yerleri hakkında konuşurken, Fatoş kadar heyecanlıydı Roby..Aynı yerlerde bulunmuşlardı çoğu zaman..Mükemmel İngilizce konuşmasına rağmen öğrenmeye çalıştıkları dilde berbattı..Aynı konulara dakikalarca gülebiliyorlardı..Adeta birbirlerinden bir parça vardı içlerinde..Farklı ülkelerden olsalar da espri anlayışları yakın tutuyordu onları..

TUZSUZ KADINLAR

keremx | 18 February 2010 15:16

DÜNYA TUZA DİKKAT HAFTASI

TUZSUZ HAYAT OLMAZ / Şekeri ne kadar seviyorsam, tuzu da o kadar çok seviyorum. Ne şekersiz bir tat, ne de tuzsuz bir tat, düşünemiyorum. Tuzsuz bir çorba, tuzsuz bir et yemeği, tuzsuz ekmek olabilir mi? Benim hayatımda yeri yok. Bir de benim için bir şey ya tuzlu olmalı ya da şekerli. Tuz şeker karışımı gıdaları sevmem. Hem tuzlu hem de şekerli olan şeyleri yiyemiyorum.

KADINLAR TUZSUZ/ Her yemek öncesi tuzluğa mutlaka el atarım. Tuz konusunda yakınlarımın bana uyarısı çok. Uzmanlar da aynı görüşte. Uzmanlar; Aşırı tuz tüketiminin sağlık açısından birçok zararı olduğunu söylüyorlar. Aşırı tuz tükettiğim söylenemez tabi… Araştırmaya göre erkekler kadınlara nazaran daha fazla tuz tüketiyorlarmış. Bu yüzden erkekler daha çok tuz tadı veriyor kadınlar için. Böylece kadınların neden daha çok tatlı olduklarını da anlıyoruz tabi.. Acaba tuzluluk ve şekerlilik, bedenlerimiz için de mi geçerli?

Açık havada sosyal psikoloji dersi

admin | 09 February 2010 12:31

Açık havada sosyal psikoloji dersi
Kahraman Çayırlı

Haberler malumunuz. Kadınlar güçbela, arada derede doğurdukları bebeklerini bir şekilde yok etmeye, yok kılmaya çalışıyorlar. Özgeçmişler, hikayeler biraz değişiklik gösterse de öz bu. Erkek egemen haber dilleri, medyalamaları hazırola geçti hemen, etiket hazır: Vicdansız anne(ler). Metinler, yazılar tek taraflı, kadınlar ve bebekleri var ortada, ya babaları? Niye kimse babalardan söz etmiyor.Vicdansız olan anneler değil bir kere. Özellikle aileleri olmak üzere tüm toplum olarak biz (vicdansızız) suçluyuz. Anneyi değil, hepimizi tutuklamalılar. Hepimiz, her birimiz suçluyuz. Açık havada sosyal psikoloji dersi. Toplum, kurallı kollarıyla öyle sıkboğaz ediyor ki bireyi, düşünün bebeğini tuvalette doğurup çöp sepetine atabiliyor, birey. Ailenin, toplumun “sosyal etki”si diye buna denir işte. İşaret parmaklarımız hazır: Anne suçlu, kadın suçlu. Tecavüze uğrayan masum kız çocuğunu hangi mantıkla suçlayabiliyoruz, sizin aklınız alıyor mu? Klişe ama mantığınıza sığıyor mu?Topu birbirimize paslamaktan hiç yorulmuyoruz. O suçlu, bu suçlu herkes bir başkasına atıyor suçu, tamam. Kimsenin olayların derinine bakası yok. Üstünkörü, hadi bir suçlu bulalım hemen, naylon poşeti geçirelim kafasına, tamam artık tanrılara kurban olarak onu sunarız. O üniversite öğrencisinin bebeğini çöpe atmasında senin, benim hepimizin suçu var. Düşünün bu kadar uç bir noktaya varabiliyor sosyal etki dediğimiz olgu. Koca bir topluma karşı kendini savunmaya çalışan birey.

Yalnızlık Suçluları..

pillibebekkuyuda | 24 July 2009 17:36

http://www.istockphoto.com/file_thumbview_approve/6120832/2/istockphoto_6120832-cowboy-woman.jpg
http://www.istockphoto.com/file_thumbview_approve/6120832/2/istockphoto_6120832-cowboy-woman.jpg

Yıllarca yalnız yaşamış bir kadın olarak, bulunduğun ülkenin kadınlarının birbirine karşı garip davranışlarından bahsetmek istiyorum bugün.

İyi bir gelir seviyeniz varsa, kişilik yapınız diğerlerinin düşüncelerine önem vermeyen, isteklerinin üzerine ısrarla giden bir özellik gösteriyorsa mutlu olmamanız için bir sebebiniz yoktur..

On yedi temmuz ikibin sekiz

kahramancayirli | 15 June 2009 09:27

Bir haftadır İzmir’deyim. Üç yeni kişiyle tanıştım, ikisinden pek söz etmeye gerek yok, hiç beğenmedim onları.

25 yaşında. 1.89’a 84. Bana internetten gönderdiği fotoğrafta 76 kiloymuş, 8 kilo almış. İlk buluşmaya arabayla geldi. Arabaya binince ne kadar bozulduğumu anlatamam. Suratım beş karış oturdum. İnciraltı’na götürdü. Sohbeti fena sayılmaz. Profilden yüz hatları da güzel. Ama kilo vermeli.

Balon gibi şişirmişler ruhunu. Kendini dünyanın en önemli insanı sanıyor. Sürekli kendinden bahsediyor. Oysa yarın ölse, hiçbir şey değişmeyecek hayatta, bunu ona da söyledim. Kendini çok seviyor. Psikolojik bir vakayı izler gibi seyrediyorum onu.

Erkekler ne söyler kadınlar ne anlar

FEYZAN | 01 May 2009 10:19

Bugün arkadaşım ile birlikte, erkekler ne söyler kadınlar ne anlar adlı filme gittik. İlk yarısında gerçekten de tüm kadınların mutlaka yaşamış olduğu bazı olaylar ve, kadınların bu durumlarda verdiği tepkilere yer verilmişti. Mesela bir erkekle çıkan kadın, doğal olarak o erkek tarafından aranılmayı bekler. Kendini o erkek için, önemli olduğuna inandırır (ve tabi o erkeğe önem verir) ve mümkünse hemen, hatta her gün aranmayı bekler. Erkek aramazsa da kız arkadaşları ile birlikte bir çok neden bularak, çıktığı erkeğin onu aramamasına mazeretler geliştirir. Biz de eskiden kızlarla hep bunu konuşurduk. Randevunun her ayrıntısını birbirimize anlatır, ve neden aranmadığımızı ya da neden aşık olunmadığımızı bulmaya çalışırdık. Bu filmden anlaşılıyordu ki, bir erkek bir kızı ya da kadını aramazsa demek ki ondan hoşlanmamıştır.
Oysa kızlar pek çok bahane bulur ve onlardan hoşlanılmadığını hiç düşünmezler. Bahane geliştiriler. Telefonumu kaybetmiştir, biri hastalanmıştır, hatta belki kendi hastalanmıştır, ölmüş bile olabilir, ama asla ondan hoşlanmadığı için aramadıklarını düşünmezler .