Kavuşamazsın, aşk olur.Aşık Veysel
Efenim; unutamadığım bir aşkın öyküsünü anlatacağımı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Unutmadığım aşk yok, acaba problem bende mi diye düşünmüyor değilim. Velhasıl bu kadar çok aşk üzerine, kendi aşklarımız üzerine yazıp dururken; aşkın tarihini ve tarifini merak ettiniz mi? Ben bu yazıda dönemlere ve felsefelere göre aşk tariflerini vermeye çalışacağım. Zamanlara ve burçlara çok dikkat ettim, o yüzden şimdiden bir eleştiri gelirse karşı cevaba geçeceğimi söylemek isterim. Ayrıca yiğenler çok üstüme gelmeyin, aşk yani konu. Güzel güzel konuşalım.Aşk kişiden kişiye; toplumdan topluma; zamandan zaman değişen bir olgu. Kimileri için bir fenomen, kimileri için gelip geçici bir şey. Aşk; Goethe’nin Genç Werther’in Acıları,, Fuzuli’nin Leyla ile Mecnu’nu, Ehmede Xan’nin Mem û Zin’i Vedat Türkali’nin Birgün Tek Başınası ve daha ismini sayamadığım nice kitabın kahramanı……Üç harfli bir kelime aşk, kısacık. Ancak hayatımızda anlamı büyük. TDK’ya göreyse aşırı sevgi ve bağlılık duygusu.İnsanı insan yapan en önemli özelliklerden biri sevgi. Aşk ise onun bir türevi. Aşkın da sevgi gibi birçok türü var: Vatan aşkı, tanrı aşkı, devrim aşkı vs…O’da nesnesine göre farklı anlamlar taşır kuşkusuz. Bu yüzden de ilk soru aşk ama hangi aşk? Yöneltilen kişi, durum değişse bile sonuç ve özellikler aynı değil midir? Bir sufinin tanrı aşkıyla cinsler arasındaki aşk veya bir militanın bayrağına duyduğu aşk. Sonuçta hayatını aşık olduğu şeye göre biçimlendirir ve onun için ölümü göze alır. Aragon’un büyük aşkı Elsa’ya yazdığı mutlu aşk yoktur dizelerini kim unutabilir. Aşk ile ilgili sorular öyle çok ki! Yazıyı yazarken bile bütün bu soruların cevapları çıkmadı. Neden aşık değilken, kendimizi mutsuz sayıyoruz? Neden aşıkken mutlu olamıyoruz? Aşk iyilikten anlamaz deniyordu bir filmde, neden? Ne kadar çok acı çekersek aşkta, o kadar yüceleştiriyoruz, neden? Yoksa hepimiz sadist miyiz? “Aşk tek kişiliktir”, der şiirinde Yılmaz Odabaşı. Bu tekil bir düşüncenin ürünüdür. Karşılık olmadan, tek başına bir duygu yaşanabilir mi? Ötekiyle birlikte yaşanabilir duyguyu tekile indirgemek, tek başına yaşamak sadece bir yanılsamadır, umuttur. Paylaşımın olmadığı bir yerde duyguyu kendi içinde yeşertmek, beslemektir. Goethe Genç Werther’in Acıları isimli kitabında böyle bir aşkı anlatır. Werther aşıktır ve kendi kendine hikayeler yazar. Sonu ise intihar ile sonuçlanır. Ayrıca karşılığı olmayan aşkın daha da yüceleştirildiğini, büyütüldüğünü eklemek isterim. Öyle ya! Acılar çoğalır. Onu görmek için çırpınırsınız, ona söylemek istediğiniz bir sürü şey vardır. Ancak söyleyemezsiniz, ya da söyleseniz bile aynı karşılığı alamazsınız. Ayrıca daha ergen yaşlarda sık sık aşık olunduğu ve bunların birçoğunun karşılıksız kaldığını unutmamak gerekiyor. Burada varoloşçulara ve Hegel’e bir göz atabiliriz. Hegel’e göre akla uygun olan gerçektir. Aşk da mutlak aklın sonucudur. Mutlak akıl aşkın, kendi kendisine yeten, kendi kendisinin mutlak olarak bilincinde olan, tam olarak bağımsız bir varlık olmaya çalışmaktadır. Şurada karşılıksız aşk sendromu ile ilgili detaylı bilgi bulabilirsiniz. Varoluşçuluk: insanın dünyaya yokluğu getiren bir varlık olarak terkedilmişlik, hiçlik ve anlamsızlık içinde boğulduğunu, tutunabilecekleri bir dalın olmadığını öne sürer. Varoluşçulardan bahsedip, Sartre’ nin aşk hakkındaki düşüncelerini yazmamak olmaz. Sartre; Bulantı kitabında yaşamın temelsizliğine vurgu yapar. Kitabın kahramanı Roquentin’den bir alıntı:
Her şey temelsizdir, Şu park, şu kent, ben. Bunu fark ettiniz mi mideniz bulanır (syf:188)
Felsefeyle birlikte edebi yapıtlarında aşka cinselliğe nasıl baktığını yansıtan Sartre, bir hiç olan kendinde varolan her şeyi –ki buna aşk da dahildir- hiçlediği gün, bütün özgürlüğüne sahip olacaktır. (Gürdal Aksoy Aşkın Sonu mu. Syf. 27) Ona göre insan özgür olduğu halde, onu dönüştüren, onun özgürlüğünü sınırlayan, onu tanımlayan, onu bir nesneye dönüştüren şeyler vardır. Bunlardan biri de aşktır. Bu yüzden de aşk bir tehdit ve aynı zamanda bir savaştır. Bu savaşta ben ve öteki kavramları karışmamalı ve birleşmemelidir. Yani aşkta da özgür olunmalıdır. Simon De Beauvoir ile yaşadıkları ilişki düşünülürse aşka bakışları daha rahat anlaşılabilinir. Aşktan bahsederken; Nietzche’den bahsetmemek olmaz. Pek İnsanca kitabında “biz arzulanana değil, arzulamanın kendisine aşığız” der. Üstinsan tanımını ortaya atan Nietzche, “seni öldürmeyen şey güçlendirir” demiştir. Aynı şey aşk için de geçerlidir. Lou Salome duyduğu aşk acısı onu öldürmediği gibi daha da güçlendirmiştir. Salome’yi elde etmek değil, onu arzulamaya aşıktır. Bu yüzden de onun en yakın dostu Paul Ree ile aralarında kurduğu ilişkiye de ses çıkarmaz. Umutsuz bir aşıktır, daha doğrusu umuda aşıktır. Sonuçta Salome kendi yoluna devam eder. Nietzche’de daha güçlü olarak kitaplarını yazmaya hem de deli gibi yazmaya devam eder. Wagner’in karısı Cosima Wagner ile yaşadığı da böyle bir aşktır. Kavuşamama, acı çekme hallerini sever.Sosyalizmde aşk
Dünyaya bir siyasal düşünür olarak adını duyuran Karl Marks karısı Jenny’i çok sever. Onun için şiirler yazar. Ancak bu şiirler hiçbir zaman çok önemli olmaz. Yani edebi anlamda bir değeri yoktur. Sadece bir dönemi ve tarihi anlamak için değerlidir. Jenny dönemin en güzel genç kızlarından biri ve birçok evlilik teklifi almasına rağmen, hepsini ret eder ve Karl’ı seçer. Ailesi bu duruma tepki gösterir. Çünkü Karl Jenny’den 4 yaş küçüktü ve zengin, soylu bir aileden gelmiyordu. Nişanlanırlar ve nişanlarını 7 yıl saklamak zorunda kalırlar. Jenny’nin ölümünden sonra yakın dostları Engels “Mağripli artık yaşayamaz” der. Çok kısa bir süre sonra da Marks hayata gözlerini yumar.Siyasal tutkular hayatta nasıl önemli bir yer kaplıyorsa, bireysel tutkularda öyledir. Ancak sosyalistlere göre aşkta sınıf bilincine uygun olarak yaşanmalıdır. Böyle olunca da sanatçılar ikisi arasında bir seçim yapmaları gerektiğine inanmışlardır. Marksist öğreti kadın sorunu ve cinsellik üzerine birçok şey söylemelerine rağmen direkt aşk üzerine yazmamıştır. Belki dönemin sosyal yapısı içinde aşk çok ikinci planda kalıyordu. Özellikle Marksist hareketler aşka bir dönem burjuva alışkanlığı, ideolojiye zarar veren bir unsur olarak bakmışlardır. Öyle ya! Bütün ideolojiler kesin bir bağlılık isterler. Bu bağlılığın başka bir araçla bozulmasını istemezler. Oysa bütün mücadeleler ancak birlikte yürütülebilir. Aşk buna engel değil, destekleyen bir unsurdur. Pek çok kişi de sosyalist anlayışın sınırsız özgürlük getirdiğini ve herkesle birlikte olunacağını ileri sürmüştü. Oysa ki cinsel özgürlük kavramı kadının kendi bedeni üzerinde söz hakkı olduğunu, kendi seçimiyle biriyle birlikte olabileceği anlayışını dayatıyordu. Sosyalist anlayışa göre aşk veya sevgi her şeyden önce üretim ilişkilerine göre şekillenmelidir. Aşk aynı zamanda bir üretimdir, onu nasıl tükettiğimiz nasıl yeni bir aşka yelken açtığımız değil; onu nasıl beslediğimizdir önemli olan.İlahi Aşk
Ozanlığının yanı sıra dili, düşünceleri, işlediği konularla Anadolu’da gelişen Türk edebiyatının en büyük adlarından sayılan Yunus Emre, yalnız halk ve tekke şiirini değil, divan şiirini de etkiledi, yaşarlığını çağlar boyu sürdürdü. Hece ve aruzla yazdığı şiirlerinde sevgiyi temel aldı. Tasavvufla, İslam düşüncesiyle beslenen dizelerinde insanın kendisiyle, nesnelerle, Allah’la ilişkilerini işledi, ölüm, doğum, yaşama bağlılık, ilahi adalet, insan sevgisi gibi konuları ele aldı. Yunus Emre tanrıyı ulaşılmaz bir yere koymaz. Tanrı her yerdedir. İnsanı yaratan tanrı olduğuna göre, tanrıya ulaşmanın birinci yolu insana ulaşmaktır. Bu yüzden de bütün insanları; din, dil, ırk, cinsiyet ayırmadan sever. İnsan ne kadar kötü olursa olsun, haktan dolayı, yaratandan dolayı onu sevmeliyiz diye düşünür. “Yaratılmışı sev, yaratandan ötürü” dizeleri Yunus Emre’ye aittir.
Anam aşk, babam aşk, Peygamberim aşk, Allahım aşk, Ben bir aşk çocuğuyum, Bu aleme aşkı ve sevgiyi söylemeye geldim.” / Mevlana
Dizelerini yazan Mevlana hakkında şurada bilgi bulabilirsiniz.
Aslolan aşktır hayatta. gerisi, lâf ü güzaf
diyen Fuzuli’den bahsetmeden olmaz. 1556 yılında ölen Fuzuli, islami bilimler eğitimi almıştır. Ağırlıklı olarak tasavvuf, ayrılık acısı ve aşk üzerine yazmıştır. Leyla ile Mecnun en bilinen eserlerindendir. Leyla ile Mecnun küçük yaştan beri birbirlerine aşıktır. Leyla’nın ailesi bu aşka izin vermez. Mecnun Leyla’nın aşkına çöllere düşer. Başkasıyla evlendirilen Leyla’nın kocası bir süre sonra ölür. Çölde Mecnun’u aramaya başlar, Leyla. Mecnun ise bütün maddi şeylerden sıyrılmış, bir ruh olarak yaşamaya başlamıştır. Leyla’yı görünce tanımaz. “Leyla benim içimde, sen kimsin?” diye sorar. Bir süre sonra Leyla ölür ve ardından Mecnun’da hayata gözlerini yumar. Bu efsane kavuşamayan bütün aşıklar için söylenmeye başlar.Kaynak
yorumlar
Konuya;Arthur RIMBAUD’dan “Bir gün güzelliği kucağıma oturttum, acı buldum onu, sövdüm ona” dizesi,Oğuz ATAY’ın “Bir kadının senhiçkimsegibideğilsinciliği’ne ihtiyacım var” sözüve Murathan MUNGAN veya Metin ÜSTÜNDAĞ (emin değilim)’ın “her sevişmede en az üç kişi vardır” aforizmasıyla,katkıda bulunmak istiyorum.
“Ne kadar çok acı çekersek aşkta, o kadar yüceleştiriyoruz, neden? Yoksa hepimiz sadist miyiz?”Bu lafı acaip tuttum, öyle miyiz acaba gerçekten?
Ulaşamadığımız şeyleri içimizde büyütüyoruz bu insan oğlunun doğasında var. İnsan görmediği şeyden korkar ve onu gözünde daha da büyütür. Leyla mecnunda da olay böyledir. Önce maddi olarak olarak başlar mecnunun aşkı. Daha sonra leylayı o kadar büyütür ki gözünde. Hatta ” Sen bu kara kuru kızın nesıne aşıksın diyenlere” ” birde benim gözümden bakın” demişitir.Aslolan kalıcı olan tassavufi aşktır diğerleri ise sadece bu dünyalıktır ve bu dünya kısadır :)İnsan-ı kamillerin bulduğu huzur hiçbir maddi aşk ile kıyaslanamaz.Ama maddi aşk ta güzel be, en azından insan olduğunu hissettiriyor insana, ne kadar acı sonuçlansan bile geçmişle avutuyor insan kendini 🙂
aşk, “a.ş. k”tır artık!aşk mevzuu da çok verimli geyik dolmalarına gebedir elhak!gani gani yüzlü ahkamlar olsun kıymetli nevdalist…
başında , hiç görmediğim birşeydisonunda , hiçte göründüğü gibi çıkmadı..
mstkurt; bence öyleyiz efenim. O yüzden aşk iyilikten anlamıyor diye bir cümleyi de ekledim.Ayrıca yapısalcıların, modernist ve postmodernistlerin aşka bakışını eklemedim, çünkü çok uzun bir yazı olacaktı. Bunlar niye yok diyenler olmasın diye, kendim itiraf ediyorum.
eline sağlık @nevdalist güzel toparlamışşın,affına sığınarak ufak bişey ilave etmek istiyorum..aşk kelimesinin aslının arapça da ışık olduğu ve bununla aynı kökten olan “aşeka” ile yakından ilgili olduğu söylenir.Aşeka ise bir ağacı saran ve besinini agaçtan alan ve zaman içinde ağacı kurutan sarmaşığa denir.ayrıca @mstkurt belki ufak bir cevap bulabilirsin insanlar dugusal acıyı sever!
Ne demek xerre, çok mutlu olurum efenim. Hatta herkes bildiklerini eklesin! Çünkü mutlaka yazıda eksik yönler vardır.
Aşk bir sudur iç iç kudur… :))Nevdalist yazına verdiğin emek harika yazını büyük keyifle okudum. Şahsen ben aşka inanmıyorum, inanlara da saygım var. Sevgiler…
Necronamber, sen o zaman nihilistsin :))Bu tariflerden biri mutlaka sana uyuyordur, hemen pes etme 🙂
“biz arzulanana değil, arzulamanın kendisine aşığız” kesinlikle çok doğru bir söz olmuş kanımca.@nevdalist harika bir yazı hazırlamışsın teşekkürler.
Ne demek lazım ki şimdi , her yeni aşkta önceden bildiğim ya da bildiğimi sandığım herşeyi unutup yeni bir aşk tanımı buldum. Aşk şöyle bir şey yada böyle bir şey, yok yok aslında başka bir şey oldu zamanla.Bende sıkıldım artık şöyledir böyledir demekten,aslında herşey, nereye koymak istiyorsan o oluyor işte..
Evvela bravo derim.Böylesine zor bir mevzuda, böylesine çetrefilli bir hususta pek de dağıtmadan ama çok da çiğ ve güdük bırakmadan iyi bir şekilde kotarılmış bir yazıyı okumak zevkini bizlere verdiğin için, sevgili nevdalist…Ve sonra,xerre‘nin konuya etimolojik yaklaşımı bence bizlere kavramlar ve kelimeler meselesi üzerine iyice bir düşünme gerekliliğini hatırlatıyor.Neden mi?Mevzu aşk olduğuna göre örneklemeyi de bununla yapalım.Aşk kelimesi xerre’nin de belirttiği gibi tutunduğu şeyi sarıp sarmalayan anlamında arapça bir kelimedir. Hatta güneyin insanları iyi bilir ki, asma filizine ışkın denir ki, bu da aynı kökenli bir kelimedir. Ve hepimiz biliriz ki bu filizler bir kere sarıldımı bir bedene onu ancak kopararak ayırabilirsiniz ve bu da onun bir tür ölümü gibidir.Aşk da böylesine yıkımlara sebeb olur. Ancak tabii fıtratına uygun hareket edilmediğinde tabii. Aşkın özünde fedakarlık vardır, aşkın özünde firkat acısı ve bu acının derin izleri vardır. Sevgiliyle koyun koyuna bile olsa (bu tamamen mecazi anlamda ve hiçbir şekilde cinsellik içermez) ona mesafelerce uzaktadır.Evet. Aşk külliyen acıdır, hasrettir, yangıdır, içkinliktir.. Ancak aşık hiçbir zaman sadist değildir.”Aşık gökyüzüne, maşuk yeryüzüne benzer / Biri ağlayınca diğeri güler” diyor bir şair.Elhak öyledir!Ancak şu hadis bize aşkın farklı bir boyutunu da hatırlatıyor:” Her kim ki aşık olur ve edebinden ötürü bu aşkını gizler, ve bu hal üzre vefat eder ise, o kimse şehiddir.”Eşyanın ne’liği bakan göze göredir.Biz böyle bakıyoruz…
Neden okulda aşkla ilgili ödevler istemezler ki:(((
ask.. hepimizin kuracak ne kadar cok cumlesi var deil mi?ama cogu aciyi tanimlayam cumleler…gecenlerde bir arkadasimla muhabbet ederken sunu soyledi: ben ki akli basinda, duzgun, zeki bir insanim ama ask yuzuden yapamadigim salaklik kalmadi… sadece gulumsedim;o guluste bile bir parca huzun vardi icimde. hayatta 1 kere asik olmus bir kadin olarak “ne aciydi ama” diyebildim. baska acilardan korusun tanri hepimizi, en azindan ask olen, tukenen, biten bisey…
The first cut is the deepestbaby i know, the first cut is the deepestand it come to bein’ lucky its curstwhen it comes to livin’ here i’m worst…………………………………………..baby i try love again, but i knowthe first cut is the deepest….baby i try love again, but i know..bu arada buradan dinlemek isteyenler için..86’da ilk defa bu şarkıyı dinlediğim zaman, hemen mektup yazmıştım. Tabii o vakit Cat Stevens’a yazdık. Ancak daha sonra Yusuf İslam olduğunu öğrendim ve mektubumdan kısa bir süre sonra cevabi mektubu ve bir de kaseti gelince bayağı bi sevinmiştim.
Yemin ediyorum evde düşünüyorum insanların gerçekle “gerçek algısı” ile kurdukları bağ etrafını hayaller sararken bile yüz vermemesi gibi zamane yaşlanmuışlıkları nedir acep deyü? Lakin unutamadım aşk bu kopuşun temelli aldatması haline gelmiş ne acıdır ki. Şöyle efendim hayaller ve yaşanan acı, hicran ve ardından gelen bildiğiniz şartlı refleks koşullanmış ağozına sıçılmış bir hafıza ve onun yarattığı gerçeklik algısı belki kendini tanıyıp geçemeden hayallerinin yerini değerlere üstelik erdemsizce değerlere bırakma, yaşamını köleleştirmeye bunu meşrulaştırmaya adayan neden! Durun bir düşünün aşk bulutlarda ise biz neden yerde dolanır dururuz tasarım yaparken, birini severken (korku ana dayalı değildir)? Yaşadığımız ana binen geçmiş büyüdükçe başka bir ana bakarız demek ki, hal böyle iken AŞKIMIN NEDEN NİJERYADA YAŞAMADIĞI VEYA BİR DELİ GİBİ DUVARA DEĞİLDE ARABALARA, KATLARA… bağlanıp durduğumuz aşikar. Yaşanan dünya ve adaptasyonumuzun tüm acılarımızızn sebebi iş bu gerçeklik algısının aşktan sığınan ve hayatta kalanlar olarak da adlandırabileceğim bizlere ait bir aşk sendromu sonrası hayallerin terk-i diyar eylemesi, sırt çevrilmesi durumudur. Fuzuli neden sen değilsin be kadın be adamlar be arkadaşlar alın sırtınıza düşüncelerinizi her yorum aynı material doğaya çıkar her yol devranı deniz değil bilinmezlik! İki kişi beş kişi sen dışında aidiyet varsa eğer derim bende her taraftar birer mecnundur ondan keser diğerini!!! vede ?!?
Beklersin kafan yukarıda, durursun ellerini açmış, düşsün kucağına, düşer yanına, sağına soluna görmezsin aşkı. Aşk olmuş sıvı alış verişiyle eş. Ne beklersin sen ,ay ,güneş…
yeter, yeter ağladıklarım, artık doymuşumfecre, aya, güneşe; hepsi acı, boş, dipsiz,aşkın acılığı dolmuş içime, sarhoşum;yarılsın artık bu tekne, alsın beni deniz.A. RimbaudRimbaud’nun tüm hayatı aşkla yoğrulmuş sanki…
Aşk seni bulutlara çıkarabilen ve daha sonra o bulutlardan aşağı pat diye bırakabilen birşeydir. yere düşüşü annesinin fetusundan düşen yeni doğmuş bir ceylan yavrusuna benzetirim hep. ne yapacağını bilemeyen nefes almakta zorlanan bütün bu olaylar bitirip yeniden eskiye dönme arzusu içinde yanıp tutuşan konuşamayan bir varlık…Kimi zaman sıradan bir kişiyi,kimi zaman ise zor bi şekilde sevip daha sonra onu sözlerle bile anlatamayacağın hale getirdiğin birini hayatının en ortasına koyarsın. ilkinden vazgeçmek belki zor değildir o kadar çok ama 2. söylediğimden vazgeçmek yada vazgeçtiğini sanarak kabullenmek ölümdür. Eminimki çoğu kişi tatmıştır bunu burada. nietzsche nin dediği gibi ‘En asil güzellik türü bizi birdenbire çarpmaz, fırtınalı ve sarhoş edici saldırılarda bulunmaz’ Bunu yaşadım ve anladım.Çok doğru birşey. yavaştan yavaştan etkisi altına alırmış meğerki. Ama daha sonrasında dönüşü olmayan bir yola giriyor insanki o zaman başlıyor karşılıksız aşkın karşılıklı acıya dönüşmesi. birbirini çok seven 2 taraf istemeden kadere yenik düşüyor. Aşk bu. ben bunu gördüm taddım.
nEvdalist sende bunu bana yakıştırdın ya aşk olsun. Yazın ve düşüncelerin güzel Allah devamını erdirsin. Aşk, aşık olmak insanın belki aptalıkla karışık güzel anlar. Acı da olsa ızdırap da çekecegini bilsen yine de zıplıyoruz hemen aşkın ortasına… Ne demişler .. Dışardan bakarsın ağzın sulanır , içine girersin miden bulanır… hadi eyvallah.
Yaşamın çıkmaz sokaklarında yürürken, bir kuyrulu yıldıza çarpmaktır aşk. Söylendikçe bizim olan bir şarkıdır. Tene dağılan mıknatısdır, isteğin masalıdır. Uzun bacaklı bir yaban hayvanıdır aşk. En derin kuyumuza düşen kemandır. Dikey bir şiirdir bütün kuşları aynı anda havalandıran. Aşk yasemin kokan bahçeleri ve ateşböceklerini bir arada anımsamaktır.Çocuk kalmışlar Derneği’ne üyedir aşk. Kente kanadı kırık melekler yağdırır. Aşk, ilkyardım çantası olmak, dalgakıran olmaktır. Kırık camlara sevdiğinin adını yazmaktır iki kişinin bildiği bir dilde. Aşk, sevenlerin yüzlerinde tahtlar devirir, saraylar yıkar. Bilgisayarları eritir, oyuncak mağazaları için soygun planları yapar. Aşk, Öpüşen Çiftleri Alkışlama Ekipleri kurdurur sevilenlere. O, uzun saçlı bir yıldızdır, yüreğin içinde taranır.Bilimle açıklanamaz aşk, şiirle açıklanabilir ancak…A.Akova
Evinin seni içine sigdiramayacak kadar dar oldugunu fark edeceksin…> Sokaga fırlayacaksin… i> Sokaklar da dar gelecek…> Tipki vücudunun yüregine dar geldigi gibi…> Ne denizin mavisi açacak içini, ne piril piril gökyüzü…> Kendini tasiyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar> küçüleceksin…> Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan…> “Önemli olan saglik.”> “Yaşamak güzel.”> “Boş ver, her şey unutulur.”> Sen hiçbirini duymayacaksin…> Göz yaşlarindan etrafi göremez hale geleceksin…> Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarinda ölmek> isteyecek kadar çok seveceksin…> Hep ondan bahsetmek isteyeceksin…> “Ölüme çare bulundu” ya da “Yarin kiyamet kopacakmis” deseler basini> kaldirip Ne dedin?” diye sormayacaksin…> Yalniz kalmak isteyeceksin…> Hem de kalabaliklarin arasinda kaybolmak…> Ikisi de yetmeyecek…> Geçmişi düşüneceksin…> Neredeyse dakika dakika…> Ama kötüleri atlayarak…> Onunla geçtigin yerlerden geçmek isteyeceksin…> Gittigin yerlere gitmek…> Bu sana hiç iyi gelmeyecek…> Ama bile bile yapacaksin…> Biri sana içindeki aciyi söküp atabilecegini söylese, kaçacaksin…> Aslinda kurtulmak istedigin halde, o aciyi yasamak için direneceksin…> Hayatinin geri kalanini onu düsünerek geçirmek isteyeceksin….> Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin…> Herkesi ona benzetip…> Kimseyi onun yerine koyamayacaksin…> Hiçbir şey oyalamayacak seni…> Ilaçlara siginacaksin…> Birkaç saat kafani bulandiran ama asla onu unutturmayan.> Sadece bir müddet buzlu camin arkasindan seyrettiren…> Bütün sarkilar sizin için yazilmis gibi gelecek…> Bogazin dügümlenecek, dinleyemeyeceksin…> Uyumak zor, uyanmak kolay olacak…> Sabahi iple çekeceksin…> Bazen de “Hiç günes dogmasa” diyeceksin…> Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler…> Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin…> Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çikana sarilmak isteyeceksin> …> Nafile…> Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…> Rüyalar göreceksin, gerçek olmasini istedigin…> Her siçrayarak uyandiginda onun adini söyledigini fark edeceksin…> Telefonun çalmasini bekleyeceksin…> Aramayacagini bile bile…> Her çaldiginda yüregin agzina gelecek…> Aglamakli konuşacaksin arayanlarla…> Yüregin burkulacak…> Canin yanacak…> Bir daha sevmemeye yemin edeceksin…> Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden…> Onun sesini bir kez daha duymak için yanip tutuşacaksin…> Defalarca aradigi günlerin kiymetini bilmedigin için kendinden nefret> edeceksin…> Yasadigin şehri terk etmek isteyeceksin…> Onunla hiçbir aninin olmadigi bir yerlere gidip yerleşmek…> Ama bir umut…> Onunla bir gün bir yerde karsilasma umudu…> Bu umut seni gitmekten alikoyacak…> Gel gitler içinde yasayacaksin…> Buna yasamak denirse…>> ****> Razi misin bütün bunlara…?> Hazir misin sonunda ölüp ölüp dirilmeye…?> O halde asik olabilirsinCan Dündar
yazı hakkında söylenebilcek pek birşey yok aslında…tarifler isabetli ve keyifli.en isyankar yürekler,en inkarcı zihinler bile en büyük vurgununu aşktan yana almışlar ,uğruna bedenler ölmüş,ruhlar dirilmiş;masalların,destanların kahramanı hep o olmuş:tek hecelik,bir çırpıda söylenen ama yürek çırpındıran AŞKtanrı inancı kadar sorgulanan,varlığı yokluğu daima tartışılan:aşkbasit olması mümkün mü?insan bedenine dair bir işleyişe ruh kazandırılıp ,varolan somutluklarla çeliştirilmesi..aslında karışık cümlelere gerek yok,hepimizin zihni aşka tarif veriyor ,istediğimiz kadar engelleyelim istediğimiz kadar inkar edelim;aşk esiri olmak çoğumuza erdemli geliyor.bir yanımda aşkın tarifi mümkün değil diyor ,çelişiyor diğer tarafla tıpkı aşk gibi …aşkın tarifi aşk varolduğu sürecede mümkün olmayacaktır çünkü aşk tüm tarifleri çökertebilcek güce ve deliliğe sahiptir;bencee(:
aşkın tarifi felan..başka konumu bulamadın ? gamzesiz varlık..
seviyor,sevmiyor,seviyor,sevmiyor.neden?niye?bir şüphe.aşk dedikleribitti gitti işte…
@SweetpeaYazı güzelmiş. Kimse bu duruma düşmek istemez ama her ayrılık sonrası bunları yaşar 🙁
bir süredir yoktum, ne çok çalışmısın? üzerinde çalıştığın, çabaladığın bu yazı için teşekkür ederim. okuması keyifliydi.biz erkekler Nietzche’nin dediği gibi, arzulamaya aşığız. aylarca kadının peşinde koşarsın, deli divane olursun. sonra çıkmaya başlarsınız. hopppppp bu muydu, heyecanda kalmadı dersin. sonra ise olay mahallinden sıvışırız. kaba kaçmasın, ancak bu kadın kaçar, erkek kovalarr sözü birazcık doğrudur. o kaçtıkça meraklanırız, elde ettikten sonra ise bir anlamı kalmaz.sevgili @darjeling yazdıklarımı iyi okusun, belki sevgilisi ile aralarındaki sorunlara biraz cevap olabilir.bizi hep merak içinde bırakırsanız, yani işin biraz gizemi olursa ilişkilerde daha güzel yürür. heyecanı bu sayede diri tutabiliriz.
güzelmiş büyücü, keşke aşklar böyle olsa, bir yerlerde birbirinden sıkılıyorsun. benden ise hep kadınlar sıkıldı,çekilin lennnnn, efkarlıyım bugün. (coştum yine)
olacağına varır büyücü. bu güzel resimler için, hafif camiası adına teşekkürler.
aşk ona doğru açılmış iki kolaşk iki güvercinin havada birbirine dokunmadan kanat çırpmasıaşk yüzyıllık yalnızlığın sonuaşk dünyanın evrene “yalnız değilim” çığlığıaşk yeryüzünün volkanlara “patlayın” çağrısıaşk deniz derinliklerinde bir spermeçet olma arzusuaşk düzene karşı gelişaşk kendini beğenmişlikaşk delilikaşk gülümsemenin en doğal haliaşk üç nokta
aşk lazım arkadaş! 😀
Doğru diyorsun da ufopilotu; pazarda satılsa ulusça parasını verip, alcaz. Yok malesef. Öyle kolay olsa, ne anlamı kalır, aşkın.
Aşk yemek midir? Niye tarife ihtiyaç duyuluyor anlamıyorum.Aşkın tarifiymiş! Aşka tarif edince daha mı kolay bulunuyor acaba? Tarife göre mi kovalıyorsunuz aşkı?
Nebilim; bunlar aşkın felsefecilere göre tanımları. Bence işinize hiç yaramayacak, burada öylesine yer işgal ettiğim boş yazılardan biridir. Belki birilerinin benim gibi ilgi alanına girer diye yazdım.Yoksa kimse “yaa sartre abimiz böyle demiş, dur ben de aşkı şöyle tanımlayayayım” demiyor. Yani herkesin kendine göre aşk tarifi/ tarifsizliği ve yorumu var, merak etmeyiniz.
@nebilim’e katılıyorum.aşkın tarifi olmaz.seni deli gibi sarsar,neye uğradığını şaşırırsın.kız bitli nevdalist, sen hiç aşık olmadın mı?bana niye cevap yazmıyon?beni begenmiyon mu????hadi cicim,şurada iki dalga mı geçeyim sizlerle.hiç biriniz yok musunuz ayol?kız kime aşıksın,söyle bakayım ablana.o da hafifte mi?
aşk bu yazıyı beğenip, kendini yorum yapmaktan aciz bilmektir. benden bu kadar..
Aşk, dacryos’un yorumunu okuyup sessiz kalmaktır 🙂
kim bilebilir aşkı, aşktan ölene kadar
aşk bunu söylemektir:)))))))
Herhalde bu kadar iyi anlatılabilirdi diye düşünüyorum aşk duygusu..Hayatta en önemli derslerin alındığı bir öğretidir. Parmağa bağlanan iptir kimi zaman. İnsanın olmazsa olmazıdır. Sudur, ekmektir, nefestir. Daha ötesi Candır.Aşk; yazmakla bitmeyen kocaman bir defterdir. Ve nedense hep ıslak bir defterdir.
aşkla acı yan yana yakısıyormu hiç..sen sanıyormusun ki o acı aşkın acısıdır..aşkı tanıdığında oysaki ne güzeldi.ne de güzeldi o midende ki kelebek uçuşu kıvamında yarattığı heyecan..ama bitti diyorsun..bitecek işte biliyordun..aslında “aşk acısı yoktur bitmeyen aşk vardır” bilmiyormusun..öğrendin işte..sızlanmayı bırak şimdi bitir aşkını bak bakim kalıyormu aşka ait olduğunu sandığın acı..bi daha da aşkın yanına acıyı koyma..midene yerleşen kelebeklerin uçuşunun bıraktığı mutluluktur aşk…hatırla..
Vay be…Xerre selamlar olsun, sözlerin patlamalarla dolu zihnim karnavala döndü hissettim heyacanı. Zannederim bunun asıl sebebi çıkarımların objektif oluşu-samimiyet açıyor bütün algıları heyacan bunun heyacanı…
aşk,sevdiğin kızın abisinden eşşek sudan gelinceye kadar dayak yiyip,hala seviyorum diye lale lale dolaşmaktiraşk,sevdiğin kız a sana mesaj atabilsin diye 20 kontor göndermektir.aşk,sevdiğin kızın evinin önünden babana çaktirmadan aldiğin aile otomobili ile zırt pırt geçmektir.aşk,sevdiğin kızla oluşabilecek bir cinsel münasebet senaryosunu düşünürken,hayir hayir bunu ona yapamam diyip bu düşünceyi kafandan def etmektir.aşk,onun yol güzergahindaki tüm duvarlari nakşederek ikinizin adini sprey boya ile yazmak,duvar sahibince o…cocugu olarak anılmaktir.aşk,onunla 3 gün önce çıkmaya başlamişken,doğacak cocuklarin isimleri için tartişmaktir.aşk,onu götürdüğün herhangi bir halı saha maçinda,kimseye pas vermeden tüm maharetlerini gösterme çabasidir.her başarili atak sonrasi onunla göz temasi kurmaktir.aşk,allah belami versinki seni seviyorum demektiraşk onu kendin sanmaktir,ama onun kendini sen sanmadiğinda oturup zırlamaktir.aşk soru sormaktir ona anlamsizcaaşk ona yazdiğin boktan şiirleri yine ona zorla okutmaktiraşk,uyumadan evvel o diye yastiğa sarilmaktir.aşk,onun isminin ne kadar anlamlı oldugun düşünmektir.aşk dinlemek zorunda kalmaktiraşk pizzanin kenarlarini kendi alip bol malzemeli orta kısmını ona sunma salakliğidir
bana ahkam kesen,çok biliyormuş havalarına yatan kıza bakın.aşk dışında yazacak bir konu bile bulamıyor,sonra gelip benimle alay ediyor.ilk önce sen adam olacaksın kızım,senin gibi birinin burada ne işi var.üstelik bir kişi bile hattini bildiremiyor,herkesi nasıl susturduğun,satın aldığın senin bileceğin iş.ama bir daha benim yazıma gelip,sakın ukala ukala konuşma.yazılarını okudum senin taşra gülü,anladım buradan zengin birini kafeslemek istiyosun.arabeksi sevreim şöyle yaparım diye de entel dantel olaylarına girmişsin.ne yaparsan yap,sakın bana bulaşayım deme.ağzının payını alırsın.yetkililerden bende senin benin hakkımdaki yorumlarının silinmesini istiyorum.
evet o ben oluyorum Le Sorcier sana hattını bildiriyimtaksim-beşiktaş hattındasin,ya da olmadi eminönü-üsküdar vapur hattı.ahanda bildirdim hattını Le Sorcier in::)
@haritametotdefteri aşkolsun.ne kadar iki yüzlü olduğunuz bu yazdıklarınızdan ortaya çıktı.bana özelden kimseye aldırmadan istediğini yaz diyenler,buradan benimle alay ediyor.@LeSorcier,kimseye takmış değilim.böyle anlamanız beni üzüyo.@redorack’ında yazısına yorum yaptım,horoskobuna bakabilirm dedim.ama o son derece kibat ve iyi niyetli olduğundan hiç bir şey demedi.inan,kopan insan ve nevdalist benimle alay etmese böyle olmazdı.lütfen hemen bunları tutmayın.üstelik kopanistiyle barıştık.inan ve nevdalist bu konuyu uzattılar.yoksa ben onlarla barışmak için çabaladım.bu kızı sevmiyorum,onu inkar edecek değilim.ama benimle uğraşanla uğraşırım.
@nilay sen istediğini elbette yazacaksin bu konudada hala ayni fikirdeyim.ama o hat bildirmek meselesinin 3 sira yukardaki yorumun sonunda bir tebesüm simgesi görüyor olmalisin can kardeşim,hah işte o espri yapildiğinin emaresidir.ziyadesi ile gülüp geçme gerekirken aliniyorsun.bunu riyakarlik olarak isimlendiriyorsanda benim senin fikir beyanin noktasindaki fikirlerimide yanliş anlamişsindir demektir.fikir beyan etmek bir haktir ama eleştireledebilirsin ve sana ayni yazimda daha sakin ol fevri olma demiştim demekki dinlenmemişim.ama sen bildiğin okumaya devam edeceksen ,sen bilirsin.sonuçta gülüp geçilecek bir espri idi o.
slm çalışmanıcı tebrik ederken bir soru sormak istiyorum sesimi duyan herkesesizce mevlaya aşık olmak için ya da onu gereği gibi sevmek için leylayı unutmak mı gerekir acaba?yani insanın tek kalbinde iki sevgi barınabilir mi?cevaplarınızı en kısa zamanda beklerken yapılan çalışma için teşekkür ediyorum.saygılarımla
LS; bunları nereden buluyorsun, bilmiyorum. İnanılmaz güzeller, çok teşekkür ederim.Kibarcocuk44; bu soruyu cevaplayacak kişi ben değilim aslında. Hani mevla konusunda bilgili biri cevap verse daha iyi olurmuş. Bence bir kalpte bir sürü aşk olabilir. Çünkü aşık olduğun özne birbirinden farklı.
Benden kurtulmak kolay değil.kurtuluşun şartları var.ne kadar fiş o kadar alışveriş.ben üzerime düşeni yaparım,sende yap cicim.şimdi senin aşk yorumunu bütün hafifçiler olarak bekliyoruz.hep başkalarının düşüncelerini yazma,birazda kendi düşüncelerini yaz.aşk nedir?dünyayı ayakların altına almak mı?Bu uğurda her şeyi yapmak mı?bunu itiraf etmek mi?iki satır yazarsın artık.
mefkud, inan, nevdalist neredesiniz?
sekiz yaşındaki mehmede sordum aşk nediraşk sevmektirbaşka dedimmmımmmh bilmiyom dedi bide dedi ki benim sevmek dediğim şeye mi bu kadar yazmışlarsordum ona sevgilin var mı hıhı diyor 10 taneaz dedim bide sordum ki en sevdigin hangisisevgiy mişvalla : )
hımmm
şiddetli hoşlanma duygusuyla karıştırılır genelde.. ve bunun ardından sahip olma isteği gelir.. ve “aşk” denir adına da herkes tarafından bu hislerin bileşkesine..ama aslında aşk, gerçek manada yanmaktır.. varlığını o’nun varlığında tüketmektir.. yok olmaktır.. benliğin, egonun olduğu yerde aşktan söz etmek muhaldir..
Yaşama ölmek,aşka doğmak…Aşısı ya da panzehiri de yok bunun.
en kizgin smiley
işte bu helal sana @internet +1aşk böyle olmalı, taşmalı insanın sinesinden, ketum bir şekilde kalmamalı…
hımmm
Aşk yokolmaktır.
aşk insana geldi mi, söyleyemeceği sözler, yapmayacağı davranışlar yaptırıyor.
yine söylüyorum, aşk bir yanılsamadır.
Aşkı tarif edebilene,aşık olmamalı!
tea moore doğru demiş:)aşk geldi mi fena bişeyler oluyor!
Uzun zamandır aşık olamayan biri olarak artık gelsin de o fena en fena şeyler bana da olsun diyorum:)
geliyor demek ki sonsingle!çünkü istiyorsun…istemeye başladığın anda kainat senin için harekete geçiyor ve tüm enerjin bu dilek için işlemeye başlıyor…sen dilemeye ve hayal etmeye devam et…yolda:)inan bana…
İstemekle olmuyor çilek insanı..Keşke olsa…İste ve olsun secret’ın yutturmaya çalıştığı şeyler…İnsanlar aşktan vazgeçmişler bence….
çok ” Dı sekrıt” gördüm sizi çilek hanım
sonsingle, son yorumuna imzamı atarım
al işte:)) yorum insanı kop:)tuttum sizi
kop, biliyorsun zez ve ben secret’çıyız…bu da bizim kusurumuz olsun efendimmm…sonsingle, bu karamsarlıkla olmaz ama bu işler.
karamsar olmazsam nasıl aydınlanıcam.Aydınlığın da pozitivizmin de ne olduğunu birazcık anlayabilmek için karamsar olmak ta gerekir..Yoksa hep dağlar hep dağlar…..
istemekle oluyor ne yazikki ……ister inanin ister inanmayin…..yaradan bile söyle buyurmus ..”kul isteyecek önce”istemek ..isin en önemli kismi…acikmak gibi…
çok para istiyorum,cillop gibi bir hatun istiyorun,tek direkli bir yelkenli istiyorum,3 tane kot pantelon, 7 tane tişört istiyorum,yalkınayak kumda yürümek istiyorum,denize dalıp balıkları yengeçleri seyretmek istiyorum,açık havada uyumak, sevgilim uyurken üstüne 1 kova deniz suyu dökmek istiyorum,kibrit olup onun aşkından yanarken onun üflemesini istiyorum….
kopinsani…istekleriniz …emirdir evren inanamayacaginiz bir hizda bunlari size sunacak…fakatdiyorki ; “dalga gecmesin..ciddi istesin…vizyonlasin..bol bol hayal etsin ,böyle sarhos narasi gibi siralanan isteklere bir sise Absint öneriyor”..evren nev-i sahsiniza..bilginize arz olunur :-))
koparan insan..içtin mi rakıları?Ben sana da içtim tünelde…Sevlimin aşkında yanarken üflemesini istiyorum demişsin,takıldım şimdi ben buna…Yanarken sönmek istemek niye?
sonsingle, içtim rakıyı kordon’da, ama sarhoş olmadım bilesin ,son teki de senin için de attım .kibrit bu devamlı yanmaz biter, üflesin ki bitmesin, aşk ucunda kömürleşsin kalsın.zezim kıymetlim, nereye kadar yetişecek bu evren, benden önce sıraya afrikayı koysun, bunu canı gönülden dilerim, kendim için bişey istiyorsam namerdim, sevgilimin göbeciğinden kara üzüm yemek bile mutlu eder beni, parada pulda gözüm yok, yalanım varsa şuracıkta taş olayım
yalan varsa fear factor böcükleri sarsın yatağını..son tek’ler her daim iyidir ilk tek’lerden…tekrar afiyet olsun…
yalan varsa jakasçılık oynarken kaba etlerimi yılanlar ısırtsın
ıslak hortumlara gelesin yalanın varsa:)
bak yere tükürdüm, yalan varsa daha kurumadan beslediğim kargalar gözümü oysun
@kop’cum,aşkın tariflerine girdiğimiz ahkamlara bak yalnız:)koptum ben
tarif ediyoz işte ne var bunda?el ele tutuşmak, göz göze bakmak mıdır aşkyılanı sevebiliyormusun aşkın için, akrebi besliyebiliyormusun bana onu söylemuhabbet kuşunu sıradan aşıklar besler
ahmet umit’in guzel bir kitabi vardir, icin de 10 adet oyku bulunur. sonuncunun adi kitabin adidir ki bence ask’in tarifidir de: ask kopekliktir!!!
ama aşkın köpekliğini de yaşamayan bilmez, anlamaz!
ASK yok-tur
Aşk için her şeyi söyleyelim ama yoktur demeyelim nolur..Siz inanmayabilirsiniz ama ben bi yerlerde hala var olduğuna inananlar adına,yoktur demeyelim diyorum..Gerekirse böcek bile yiyelim ama yok demeyelim:)
vay be nevdalist ne yazı yazmışsın be!devamlı bir tirent içinde,modası hiç geçmiyor devamlı bi yorum giren var!demek herkes bu işin tarifini arıyor,bazı ben arifim diyenler hariç.sen bunun kitabını cıkarsan diyorum!
aşk, insana börtü böceği, çer çöpü yidirir
doğru be kopanisti bide bişi sorucam hafifin havası mı deyişmiş?sanki bi samimiyetsiz ve yetersiz olmuş
bilemicem, nerden vardın bu kanıya, somut bir örneklem sürebilirmisin ortaya?
gündeme verilen linkler,haberler ilgiç deyil eski içerik yok gibiserbest verimliliğini yitirmiş,konular sıradan banel olmuş!
çıktı bikaç tane sapsilik (tabi kesinlikle eleştirmiyorum, yetenekleri bu kadar) bu duruma getirdiler mimleri, geçecek tabi, bu da bi süreç
daha çobuk anlar daha çobuk anlaşılırdık eminim!
evet hafif degisti. icine ettiler cünkü. neden peki? sürekli birbirlerini sirf giciklik olsun diye elestirenlerden. sürekli herkes ayni olsun isteyenler yüzünden. onu begenmediler bunu begenmediler. sonra herkes bir hafif degisti havasina girdi. hafif icerik olarak degismedi. hafif üyelerinin kafasindaki yeri önyargidan dolayi degisti sadece. kac kisi gitti bunun yüzünden.geyigime taktilar. gittim geri geldim. geldigimde birkac yazida 200e yaklasmis yorum gördüm. bir baktim sirf geyik. ben gidince ortalik temizlenecek sanmistim. gitme sebebim ortaligin temizlenmesi degildi ama sonradan bu sinirlerimi bozdu. ben gittim millet geyige daha bir sarmis. ne oldu? temizlendi mi ben gidince? hicbir sey degismedi cünkü herkesin akli aslinda sevgi pitirciklari halinde birbirini sevmekteydi. seni sevelim onu sevelim ay ne hos muhabbet. kötü birsey degil bu güzel… bu konuda neden bilmiyorum tek benim üstüme gelindi.bakin simdi geyik yapmiyorum ama yapanlar var. ama yok olmaz onlarin üstüne gidilmez neden agir abi mi onlar, boran aga mi onlar? kendi halinde gevezelik yapan birini bulduk hadi ezelimmm hurraaaa… iste gittim hafiften neden sessizlesmedi ortalik. neden bir yazida 150 diger yazida 100 yorum var. ne yani herkes birseyler ögretmek icin mi yazmis bu kadar yorumu. benim geyigim pisti de bu geyik miydi temiz olan? neydi yani? hafif filan degismedi hafifin kibirli, kendilerinden baskasini(hele o kisi ufaksa) istemeyen, ezerek ego tatmini yapmaya calisan yüzünden böyle igrenc bir ortam oldu. mimler iyice kusturdu hafifin icine. biri zaman gazetesinden link verir digeri hürriyetten sonra ver coskuyu. yesinler birbirlerini. 10 yorum yayinlaniyorsa 9u haber sitesi. iste böyle böyle ettiler hafifin icine. sonra mimlerde ben dahil geyige basladik(niye basladik diyorum ki sadece ben yaptigim geyigi öyle oturdum saatlerce bir basima konustum). haber sitelerinden bir mim icin baska ne söyleyebilirdik ki zaten.ardindan kendisi gibi yazmayani, kendisi gibi konusmayani dövmeye kalktik. nabersinlere, sevgi pitircigi hallere takildik.sonra ne oldu? ay aman etti bu sugurcan geyigiyle hafifin icine ben gidiyorum hadi cüzzzz diyip gitmeler basladi. daha sonra ne oldu? ben gittim. herkes sandi ki cok incindim hafifte, kavga ettigim icin gittim. derdimi kimseye anlatamadim. defalarca kimsenin yüzünden gitmedigimi söyledim ama herkes yine nasil isterse öyle düsünmeye karar verdi. pis sugurcan hain sugurcan niye yedin bizim yapyaklayi kitiy kitiy diye düsünerek yine arkamdan kötü düsünmeye basladi. sonra nevda gitmis. üzüldüm. benim yüzümden oldugunu düsündüm birkac sey sonucu. daha da üzüldüm. simdi ne yapayim ben bu hafifi.samimiyetsiz ve yetersiz olmak o kadar basit degil. durup dururken olmadi ortam böyle.
giderken sebebim buradaki kavgalar, küfürler veya baska seyler degildi.ama geldigimde bunun yüzünden gitmeliymisim aslinda dedim. bu iki yüzlülük yüzünden gitmeliymisim gideceksem de…bakiyorum bakiyorum yahu geyik yapmiyorum artik. ama neden hala yorumlar almis basini gidiyor. bi disari cikiyorum geliyorum hafifi aciyorum 30 yorum girilmis ayni yere. hayretlerim sasiyor. o zaman neden bir hafta boyunca tek ben konusuldum hafifte. sacmasapan bir sekilde neden bastirilmaya calisildim.o zaman umursamiyordum ama bu gidisim ve geri dönüsümden sonra cok kirildigimi farkettim.
şekercan sen kendinlemi ilişkilendirdin bu durumu?sence senle alakasıolabilirmi?
hangi durumu? senin söylediklerini mi?hayir kendimle iliskilendirmedim tabi ki. cünkü seni tanimiyorum ki dogru düzgün. sen neden diye sormussun benim de icimden bunlari yazmak geldi.
sana ne yorum yazdım bugün espirili bir uslupla karşılaşman muhtemel sorunlar
hii?
simdi surguaskin tarifi dedik mark tan girip fuzuliden cikildi vecizeler dondu dolasti sistem e gelmis…simdi atalarimiza mikrofonu uzatiyorum ve su soruyu soruyorum;;5 parmagin 5 i bir mi?? tabi degil,, nihayetinde buradaki insanlar hepsi ne yapisi, ne dogasi, ne mizac i birbirine benzemeyen farkli farkli insanlar…bu kadar multi , envai cesidin 1 arada bulundugu sanal bir birliktelikten beklentin olmasi bana kalirsa yersiz…Kirilmak ne demektir,, olmayan , sanal 1 gerceklige neden kirilir, kuser, mizikcilik yapar insanoglu,, bana anlamsiz geliyor…uzun zamandir donuyor bu konu ,2 cift ahkam kesiyim diyorum ve biliyorum ki havada kalsada bu ahkamlarida geciyorumburasi sanaldir, buradan ne buyuk 1 beklentin olsun nede insanlari algilamak istedigin gibi algila…bana kalirsa dustugun yanilgi bu…burdan kim giderse gitsin pesi sira 1 ay muhabbeti olur, yenileri gelir surec bu sekilde yeniler kendini.. yeni gelenler bu sefer eskilerin yaptiklarini tekrarlamaya baslarlar(geyik yaparlar, kufur ederler, paylasim olur, ogrenirler fln) ve ayni konusmalar 2 yil sonra ayni formda farkli kisilerle sahneye konur..insani var kufur eder, insani var romantik, insani var bel asagi takilir, insani var entellektuel….bunlari degistirmek, yenilik yapmak yada tek ozetle iyiye-guzele yonlendirmek irak i cin in komsusu sanmakla esdeger bana gore…
bunlari degistirmenin bir hata oldugunu inanin küfürlerini degistirmeye calistiktan sonra anladim. degistirmeye calismak bir hata. ama benim bahsettigim bu degil.insanlarin bir uyuz olup biryerleri kasinmis gibi sadece bana takilmalarini anlamadim. bu sitede geyik yapan tek ben degildim. görüyorsunuz gittim hala devam ediyor. benim bir beklentim yok. o yüzden gittim zaten. ama geri geldim.ben bir tek kisiye degil, olan herseyden dolayi gerek hafifte gerek baska bir yerde insan türüne kirginim.
teşekkürler nevdalist.. güzel bir derleme..aşkla kalbindeki boşluğu doldurmaya önce kendine aşık olmakla başlamalı 🙂
aşk, ondan vazgeçmemek, beklemesini bilmek….
Bekle bekle nereye kadar devinim71ciiim, bitmeyen umut, uzayan işkence, hastalıklı bir hale gelen düşünceler, bozulan ruh sağlığı… OOof oooof…
@sedaflora; beklenen aşk değil, aşk gelip kapıyı çalmaz, aramaya çıkarsın. beklenen kaybettiğin kadın, erkek…..bir gün geri geleceğini bilerek yaşamak. geri gelmezse bile bu hayal bir ömür yeter bana.
he valla !
yemin billah
Aşk duygusundan bahsetmiyorum zaten. Seninle aynı şeyden bahsediyorum. Anlatamadım sanırım. Ama sen zaten noktayı koymuşsun, bu hayal sana bir ömür yeterse söyleyecek bir lafım yok..
benim de
bir dakika durun. ben çok sevdiğiniz birinden ayrılmaktan, onu kaybetmekten bahsettim. onun dönüşünü beklemek de aşk değil mi? umut da aşktır.her bir boka aşk diyebiliriz:)
evet diyebiliriz
Evet diyebiliriz:) Ben diyorum da oradan biliyorum:))))
ben de
Kopan adam, pek bir kopuk gördüm sizi, hayırdır mirim..:)
hayırdır hayır
sayın kopanisti aşk mevzusu mu?
derin mevzular
Derin merin bilmem ama hayırlara vesile olduysa takdir etmek icap eder zannımca 🙂
bence de
aşk meşk yazıları okuya okuya herkeşe bişiler oldu yaww 😛
oldu valla
Hafiften aşk nağmeleri….:)
sayın kopanisti; röportajı olmayana kız vermiyorlar. sizinle bir röportaj yapmak istiyorum. teşrif eder, sorularıma cevap verir misiniz?sizin için hafiften aşk nağmeleri çalıyor mu? lütfen hafif semalarını engin bilginiz, engin görgünüz ile aydınlatın:)
aman efendim estahafurullah! engin bilgi ne gezer bende
sayın kopanisti, röportaja devam edebilir miyiz?her yorumunuz ve her esprinizle siz buranın engin bilgesisiniz.tek koşulumuz, röportaj için: bana hande’nin sözleriyle gelmeyin, yoksa röportajı terk etmek mecburiyetinde kalacağım.sorularımı buradan mı sorayım, APS ile adrese mi yollayayım.
başka kıriterleriniz var mı, örneğin ikili diyalog yaparken kahvemi, rahatlıkla içebilir miyim?
iç dostum, hande yener deme yeter. sorularımıza başlayabilir miyiz?1- sayın kopanisti: aşk bir sudur, iç içi kudur sözü doğru mu?2- sayın kopanisti: en büyük aşkınız kim? şu an aşıkmısınız?3- den den: deniz mi, aşk mı?4-den den : benim beyinsiz olduğumu mu düşünüyorsun. aşk olayımdan dolayı.kafamı kara tahtadaymışsına öne arkaya salladım. saygılar sunuyorum:)
Telefonunuzu da kapalı tutunuz cızırtı yapmasın…
ok o zaman
soruları olanlar irtibat masasından bana ulaşsın:)sayın kopanisti sizlerin röp. teklifini kabul etmez. sadece bana açıklamlarda bulunacak.
tüm röp. ve yayın lisans haklarımı 49 yıllığına devinim71 e sattım.
sayın kopanisti röp. devam edebilir miyiz? kabul-ü rücu buyrunuz ve cevaplar nerde?alt yazı geçiyorum: bunlar bir espri, togepi ve suuguurccann kızmasınlar 🙂
sorularınızı yöneltebilirsiniz, bakarız, işimize gelene cevap veririz, gelmeyeni yayından çıkartırız
6 yorum yukarıdaki sorular sayın kopanisti.lütfen , ben cintonik içmem. meslek ilkelerimize uymuyor. iş başında uyumam, yemek yemem, içki içmem.
ha ben onları görmemişim mil pardon şericevaplara geçiyorum1. kesinlikle evet2. şüphesiz ki evet3. mutlaka her ikisi de4. kesinlikle hayır
sayın kopanisti ben de size eşlik edeyim, bir cintonik alayım.5- bu aşkın ömür boyu süreceğine inanır mısınız?6- hep böyle pozitivist misiniz?7- sizi en çok ne sinirlendirir?8- aşk hangi sebeple biter?9- evlilik aşkı öldürür mü?10- aşkı değil de, gerçekten aşık olma hallerini mi seviyoruz?11- siz aşıksınız, o olmadığını ileri sürüyor. ne yaparsınız? HEMEN PES Mİ EDERSİNİZ?12- caps lock takıldı, bilerek büyük harfle yazmadım. estağfurullah, sesimi yükseltmek gibi bir niyetim yok, estağfurullah sayın kopanisti, kızmayın.13- garson, bir viski, cintonik yetmedi.14- görür görmez, hayatımın aşkı dediğiniz bir kadın olmadı mı?15- son soru, güzel kadın mı, zeki kadın mı seversiniz? sarışın mı, esmer mi?hayranlarınız soruların cevaplarını bekler.
Ne güzel ne güzel, bahar da geçti ama, aşk böcüğü doldu buralar :))
sayın sedeflora kardeş blogda yazdığınız uykusuzluğunuzun sebebi sakın aşk olmasın? aşık değilseniz, aşık olun. uyuyamamanızı bir kulba bağlarsınız :)garson nerede kaldı viskim?
5.tabi ki6.yes7.hiçbişey8.bitmez9.kişisine göre denişir10.bu konuda bir çalışma yapmadım11.kendi bilir12.ne mümkün13.buzlu olsun yanında armut meyvesi ile iyi gider14.olmaz mı15.güzel kadın, zenci
kopanisti dostum, ağzından kerpetenle laf alıyoruz.okuyucularınız bu yorumlarınıza bakalım ne diyecekler.
devinim, ordaki yazı okuyunca bağlantılı olduğu için söyleyeyim dedim,pişman olacağım nerdeyse zaten, alıştım ben uykusuzluğa, kulp falanda aramıyorum, ne bileyim takmışımdır hastalıklı zihnime birşeyleri işte diyorum…
devinim71, kısa ve öz olmak her zaman iyidir, uzun açıklamalar konudan sapmalar yaratır, yorumlara açık olur, o nedenle cevaplar her zaman kısa ve öz. beğenmediysen kendime başka bir temsilci bulayım, lisansımızı iptal edelim, izmir mahkemeleri yetkilidir, bundan sonra avkatımla görüşün
aşk,tabiatın aklı ortadan kaldırmak için bir çabası…
aşk mı o da ne, ben sadece sevdim,kıyasıya sevmek isterken gittiyarım kaldı elmamben ne hayaller kurarkenonun tek derdi gitmekmişgitti ve bittiaşk mı o da ne ben sadece sevdim
Aggali, Adem düşündü ve dedi ki, o zaman bu yediğimiz elma değil, Ayva..
aşkı ve sevgiyi ayırmalı mı,bu her konuşulduğunda aklımaAl yazmalım, Selvi boylum filmindeki o soru gelir Sevgi neydi, sevgi emek ister. Aşk neydi?Kendimi bildim bileli hep 18 yaşıma gelmek, istedim. Hayatımın en güzel DOĞUMGÜNÜ olacaktı, 18. yaşımın ki,hayaller içinde bekledim. Unutmadığım ise tüm gelenlerezar, zor ettirdiğim tariflerdi.Bir oyun herkes katılmak zorunda bir soru soracağım, herkes kendince cevap verecek kilişeleşmiş istemiyorumdesem de gelenleri kabul ettim. AŞK NEDİR ? di soru.
aşkı ve sevgiyi ayırmalı mı,bu her konuşulduğunda aklımaAl yazmalım, Selvi boylum filmindeki o soru gelir Sevgi neydi, sevgi emek ister. Aşk neydi?Kendimi bildim bileli hep 18 yaşıma gelmek, istedim. Hayatımın en güzel DOĞUMGÜNÜ olacaktı, 18. yaşımın ki,hayaller içinde bekledim. Unutmadığım ise tüm gelenlerezar, zor ettirdiğim tariflerdi.Bir oyun herkes katılmak zorunda bir soru soracağım, herkes kendince cevap verecek kilişeleşmiş istemiyorumdesem de gelenleri kabul ettim. AŞK NEDİR ? di soru.
aşkı ve sevgiyi ayırmalı mı,bu her konuşulduğunda aklımaAl yazmalım, Selvi boylum filmindeki o soru gelir Sevgi neydi, sevgi emek ister. Aşk neydi?Kendimi bildim bileli hep 18 yaşıma gelmek, istedim. Hayatımın en güzel DOĞUMGÜNÜ olacaktı, 18. yaşımın ki,hayaller içinde bekledim. Unutmadığım ise tüm gelenlerezar, zor ettirdiğim tariflerdi.Bir oyun herkes katılmak zorunda bir soru soracağım, herkes kendince cevap verecek kilişeleşmiş istemiyorumdesem de gelenleri kabul ettim. AŞK NEDİR ? di soru.
bana ne, bana da aşk………..güzel yazı;http://www.sevginehri.net/asknedir.asp öneriyorum, çok güzel yazılar var (:
aşkın tarifleri yazınıza yorum var sayın nevdalist diyince pilli yorum avcısı, emindim suskunluğun yine bir şeyler yazdığından. yanılmışım.bu yazıya esin kaynağı olan gürdal aksoy’un aşkın sonu mu kitabı beni çok etkilemiştir. aşkın tarifi olur mu diye düşünmekteyim şu anlarda. her tarif aynı zamanda tarifsizliği getiriyor. oysa ben böyle düşünmemiştim. insanın hayat görüşü, hayata bakışı aynı zamanda yaşamak istediği ilişki biçimini, aşkı da içerir. oysa işin felsefesini yapmak güzel olsa bile, gerçek öyle değildir. görmek istediğinde görüyorsun. zamanı değişse bile.velhasıl teşekkür ederim janerizzoli, bana eski bir yazı üzerinden bunları düşündürttüğün için.
Gayet zamansız bir şekilde yine damarıma basacak bir konu hortlamış inceden.Ne güzelde olmuş.Çünkü artık duvara toslamaktan beyin hücrelerimin ne kadar azaldığını tekrar tekrar anlamaktayım.Arka planda “Umay Umay-Hareket Vakti” çalarkene,olabileceğim kadar mantık sınırlarının içindeyim,belkide değilim.Çok acınası bir şekilde zehiri hiç olmadığı şekilde aldığımı,damarlarımda yana yana dolaştığını hissediyorum.İşte;önce damarlarıma,arkasından da mevcut sıra dahilinde parmak uçlarımdaki en ücra sinirlere kadar ince ince işleyen acının adı dilimin tam ucunda ama…Bir türlü çıkmıyor işte,o da uyuşmuş.Tek bildiğim herkesin kendine göre doğruları vardır,ama gerçek tektir.Herkes kendine göre,bildiği gibi yaşar o dediğiniz zıkkımı…Kötü oldu bu,tıkabasa dolmuş içim.Bir blog açayım,dökeyim içimi ufak ufak.Kendime göre bir derya yapayımda,içinde boğulayım.Müsadenizle…
:))AŞK, ,
nevdalist, teessüflerimi gönderiyorum. sana ne yapsam yaranamadım:P&Pinsan hayranına böyle mi yapar. fun club üyelerine böyle davarnırsa, oooo seninle işimiz var. sanatçı kaprisi diyerek geçiyoruz.
konu “Aşk” olunca, söylenecek sayısız kelime, kurulabilecek binlerce kelime var tabii ki.. Ancak bir kitap okudum Paulo Coelho’nun “Piedra Irmağının kıyısında oturdum ve ağladım” adlı kitabı, şiddetle öneririm.. Beni kitabın ismi etkiledi ve aldım, aynı gün başladım ve aynı gün bitirdim.. Kitabı okurken dehşet içerisinde nerdeyse her satırının altını çizdim.. “Aşk” ile ilgili altını çizdiğim birkaç cümleyi burada sizlerle paylaşmak istiyorum…”Aşk her zaman yenidir. Yaşamımız boyunca bir kez, iki kez, on kez sevmiş olmamızın bir önemi yoktur. Çünkü kendimizi her zman bir bilinmezle karşı karşıya buluruz aşkta” P.C”…nerede olursa olsun, aşkı arayıp bulmamız gerekir. Bu bize saatlerce, günlerce, haftalarca süren düş kırıklığı ve üzüntülere mal olsa da. :ünkü biz aşkın peşine düştüğümüz anda aşk bizi karşılamak için yola çıkar…” P.C.”…aşk asla usul usul gelmez.” P.C.”…pencereyi açtım ve de yüreğimi. Odaya güneş doldu, yüreğime aşk.” P.C.Son olarak aşk ile ilgili şu sözü buraya ekleyerek noktayı koymak istiyorum:”… aşktan söz etmek gereksiz. Çünkü aşkın kendi dili vardır ve kendiliğinden konuşur” P.C.
“Aşk‘ı tarifsiz yaşarım.”Maltoferfol.
Aşk benim…
Aşk hiçbir zaman fotoğraftaki gibi olmuyor… O tarz beklentileri olan lütfen aşık olmasın
aşkın platonik halini çok sevdim 2 yıl kadar çektiğim sürede.kafanda mükemmelleştirdiğin sevgilin birgün gerçek olunca alışmak zor oluyor, mükemmellikten normalliğe dönmek gibi.
aşk 2 çeşittir.Kimini güldürür kimini ağlatır.Güldüğümüz zaman dünyanın en güzel duygusu deriz.Ama ağlattığı zaman lanet olsun böyle aşka, aşk nedir ki? yalandan ibaret deriz.Bu yüzden aşkı ortak bir fikirde tanımlamak zordur yaşayan bilir..
ben aşkım uğruna çok ağladım ama hiçbirinde lanet etmedim. mazoşistmiyim yoksam.
bilgi için teşekkürlerbalon süslemeleribalon süslemebalon süslemesibaloncuuçan balon
Bilgi için teşekkürlerkarin estetigikarin germekarin ameliyati