bildirgec.org

fuzuli hakkında tüm yazılar

Fuzuli

Chat Noir 1 | 14 February 2011 13:20

Bazı yanılgıların bedeli ağır oluyor.
Düşüncelere tutsak olmak insanı deli ediyor.
Çıkış yolunu bulmak gittikçe güçleşiyor.
Uzak durun benden gülümsemek isteyenler,
Karanlığım kor ateşlere sürüklemesin sizi.
Bazen düşündüklerimi söylemek zor oluyor.
Her şeye rağmen susmak, insanı çileden çıkarıyor.
Çaresizlik almış başını gidiyor.
Uzak durun benden gülümsemek isteyenler,
Karanlığım kor ateşlere sürüklemesin sizi.

Güliz Ardilli / İstanbul / 15 Aralık 1997 Pazartesi 1:00

GEL…

kahvekokusu | 03 January 2010 13:02

Öyle bir zamanda gel ki yeter dediğimde yetmeyeceğine inansın kendi sesim. Bezirgân birikmişliklerin çoğalırken heybende, bereketli tövbeleri unutmuş olsun dilim. Beşik gibi sallanan bir nümayişin son secdesi olsun sahte imana… Biriktirdiğim hınçlarımı dudaklarına bıraksın asil debdebelerim…

Filistin’in, Kudüs’ün sapana sarılan çocuklarınca büyüsün kaderim. Bosna’nın yitik devrikliğine dirensin işkencelerine ket vuran beynim ve Çölemerik’in ve Amid’in ve Dersim’in yalnızlığıyla içerlesin sana bir kez daha terk ettiğin kimliğim.

Erkekleştirilmiş Kadın Yazarlarımız

mehmetbastug94 | 15 October 2009 17:07

Ünlü yazarlarmızın eşleri, kardeşleri, ablaları ve hatta anneleri…

Onların çoğu 18.yy a kadar rahat yazamıyorlardı.

Yazmak erkek işiydi.

Fuzulinin bacısı, Tolstoyun karısı ve daha yüzlercesi.

Neden her biri yazdıklarını gün ışığına çıkaramıyordu dersiniz?

Fuzulinin bacısı bir gün yazdıklarını abisine gösterir.
-Bunu bana komşunun oğlu verdi. Bir göster bakalım abine bende iş varmıymış diye sor dedi?
Fuzuli okur ve cevap verir
-Bu genç işlenmesi gereken bir maden. Söyle ona yarın yanıma uğrasın” der..

Aşkın tarifleri

nevdalist | 28 May 2007 15:05

Kavuşamazsın, aşk olur.
Aşık Veysel

Efenim; unutamadığım bir aşkın öyküsünü anlatacağımı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Unutmadığım aşk yok, acaba problem bende mi diye düşünmüyor değilim. Velhasıl bu kadar çok aşk üzerine, kendi aşklarımız üzerine yazıp dururken; aşkın tarihini ve tarifini merak ettiniz mi? Ben bu yazıda dönemlere ve felsefelere göre aşk tariflerini vermeye çalışacağım. Zamanlara ve burçlara çok dikkat ettim, o yüzden şimdiden bir eleştiri gelirse karşı cevaba geçeceğimi söylemek isterim. Ayrıca yiğenler çok üstüme gelmeyin, aşk yani konu. Güzel güzel konuşalım.

Aşk kişiden kişiye; toplumdan topluma; zamandan zaman değişen bir olgu. Kimileri için bir fenomen, kimileri için gelip geçici bir şey. Aşk; Goethe’nin Genç Werther’in Acıları,, Fuzuli’nin Leyla ile Mecnu’nu, Ehmede Xan’nin Mem û Zin’i Vedat Türkali’nin Birgün Tek Başınası ve daha ismini sayamadığım nice kitabın kahramanı……Üç harfli bir kelime aşk, kısacık. Ancak hayatımızda anlamı büyük. TDK’ya göreyse aşırı sevgi ve bağlılık duygusu.
İnsanı insan yapan en önemli özelliklerden biri sevgi. Aşk ise onun bir türevi. Aşkın da sevgi gibi birçok türü var: Vatan aşkı, tanrı aşkı, devrim aşkı vs…O’da nesnesine göre farklı anlamlar taşır kuşkusuz. Bu yüzden de ilk soru aşk ama hangi aşk? Yöneltilen kişi, durum değişse bile sonuç ve özellikler aynı değil midir? Bir sufinin tanrı aşkıyla cinsler arasındaki aşk veya bir militanın bayrağına duyduğu aşk. Sonuçta hayatını aşık olduğu şeye göre biçimlendirir ve onun için ölümü göze alır. Aragon’un büyük aşkı Elsa’ya yazdığı mutlu aşk yoktur dizelerini kim unutabilir. Aşk ile ilgili sorular öyle çok ki! Yazıyı yazarken bile bütün bu soruların cevapları çıkmadı. Neden aşık değilken, kendimizi mutsuz sayıyoruz? Neden aşıkken mutlu olamıyoruz? Aşk iyilikten anlamaz deniyordu bir filmde, neden? Ne kadar çok acı çekersek aşkta, o kadar yüceleştiriyoruz, neden? Yoksa hepimiz sadist miyiz?