Bu yazıda stiletto’dan bahsedeceğimi okuyanlar eğer ilk anda X-3’leri hayal ettilerse, hiç üzülmesinler ve hayal kırıklığına uğramasınlar: Hemen kendilerini sayın @serdarsabri‘nin bloglarına yönlendirelim ve kendisinden “Dünyaya X-3 Stiletto’dan Bakmak” konulu bir yazı yazmasını rica edelim; zira ben tamamıyla başka bir cihete kaydırma niyetindeyim mevzuyu…Eğer bu konu üzerinde anlaştıysak, bir an önce “stiletto topuklar üzerinden dünyaya bakmak nasıl birşeydir” mevzuunu derinleştirmek istiyorum ve konuya balıklama dalıyorum. Stiletto topuk tanımı ‘ince ve sivri uçlu ökçe’ şeklindedir ki; şekil itibariyle olsa gerek ve biraz da Billy Joel’in şarkıda dediği gibi can alıcı potansiyel(!) taşıdığından stiletto hançerden esinlenilerek ayakkabı tasarımlarına girmiştir. Kelime kökü ise Latince’de ‘stil’e dayanır. Stiletto topukların yüksekliği 2.5 cm’den (1 inch) 20 cm’ye (8 inch) yahut altlarında platform olduğu takdirde daha yüksek ökçeye çıkabilmektedir, lakin 5 cm’den kısa stiletto topuklar için İngilizce’de “kitten heels” (Audrey Hepburn tarzı) diye de bir tanım mevcuttur.1950’lerin ortalarında pek de popüler olmayan stiletto topuklar, 1960’ların başında özellikle tutulmaya başlanmış, 1990’larda kalın topuklu ayakkabı modası boyunca unutulmuş gibi görünse de 2000’li yıllarda tekrar kadının hemen hemen her ortamda tercih edebildiği ve meraklısının da hayranlıkla takip ettiği bir tasarım olmuştur. Dünyaya bakışları öylesine kesin, duruşları öylesine kendinden emindir ki; ‘femme fatale’ ifadesinden ayrı tutulmaları neredeyse imkansız gözüken stiletto’ların bu durumdan hiç de çekinceleri olmaz, üstüne üstlük kimilerince fetiş objesi olarak görülmeleri dahi onları ve tasarımcılarını pek kasmaz.Öte yandan, giyenin vücut ağırlığındaki baskıyı (normal çıplak ayak duruşa kıyasla) ayaklara aktarması öylesine şiddetlidir ki; bu şiddetin uzun süreli kullanımlarda vücuda verebileceği hasarlar uzmanlarca şöyle özetlenmiştir:* ayak parmaklarının stiletto topuk giyerken sürekli kırık durmasından doğabilecek ayak tırnağı kökü ağrıları,* stiletto topukların ayak topuğuna her adımda uyguladığı şiddet ile dizlerde oluşabilecek ağrılar ya da zamanla oluşan osteoarthritis problemi,* stiletto topuk giyerken vücudun denge noktası değiştiğinden, vücut dengesini ayarlamak için omurganın daha kıvrımlı bir ‘S’ şeklini alması neticesinde doğabilecek sırt ve bel ağrıları.Yukarıda bahsedilen vücut sorunları yanısıra, stiletto topuk tasarımcılarının, onları asla giymeyecek erkekler topluluğu olma ihtimalleri ise, bu sorunsalı daha ironik kılmaktadır.Yine de bu topuklarda öylesine bir çekim gücü vardır ki; insanlar bu topukları hayatlarının merkezine dönüştürüp örneğin onları sergilemek için müze oluşturabilmekte, onların çelikten dev heykellerini yapmakta, Sade’vari tanımlarla güzelliğin acı, acınınsa güzellik olduğunu stiletto topukları görselleyerek ifade etmekte, stilettolarla ödüllü koşular düzenlemekte, ‘stiletto ile nasıl yürünür?’ dersleri vermekte, emilir yalanır tiplerini üretmekte, televizyon programlarında başlı başına konu edebilmektedirler.Stiletto’yu seçen kadın ise artık bir kere dünyaya yüksekten bakmayı tercih etmiştir. Azıyla yetineceği de su götürür. Yanısıra, onu giyerken gerçek hayata podyumu taşıdığını bilir. ‘Stilettolarınızı nereden aldınız?’ sorusunu onları giydiği her fırsatta illa ki duyacağından emindir. Kimileri stiletto’nun kadını güç sahibi yaptığını savunur. Kimileri de harıl harıl fitness salonlarında stiletto üzerinde yürüme dersleri alır.’Ayakkabı, kadını değiştirir!’ sözü ile tanınan Manolo Blahnik 1970’lerden bu yana stiletto dizaynlarında tartışılmaz bir tasarımcı olup, Sofia Coppola’nın yönettiği Marie Antoinette filmi’nin en iyi kostüm dalında Oscar kazanmasında pay sahibidir. Eric Boman, Blahnik’in sanatını kendi yorumuyla fotoğraflamıştır.Christian Louboutin ise stiletto tasarımlamaya, birgün Paris’te yürürken tesadüfen rasgeldiği ve turistlere hitaben yazılmış bir notu okuduğunda karar verir. Bu not kendisini çok rahatsız eder. Notta şöyle denilmektedir: “Lütfen müze önündeki ahşap zemine zarar vermeyiniz!Jimmy Choo‘ya baktığınızda üniversite yıllarında harçlığını çıkartmak için ayakkabı fabrikasında temizlikçilik yaptığını basına açıklamış kişidir.Dünyanın aradığı birkaç sayılı markadan biri olan Gina marka stiletto‘ların arkasında ise bir Türk/Mehmet Kurdash vardır.Diğer sayılı stiletto tasarımcıları olarak, sırasıyla Salvatore Ferragamo, Andre Perugia, Charles Jourdan, Roger Vivier,yi sayabiliriz.Stiletto’nun tarihi geçmişini merak edenlere eğlenceli bir anlatımı olan Caroline Cox‘u önerebilirim.En sade sayılabilecek bir modelden tutun da en baştan çıkarıcı sayılabilecek modellerine kadar stilettolar seksi objelerdir. Onları ayakkabı kategorisinde bile kabul etmeyen fanatikleri mevcuttur. Tezatlığın, aykırılığın çağrışımını yapan stilettolar, aynı zamanda hem zarif, hem terbiyesiz, hem itaatkar, hem mütecaviz, hem yıkıcı, hem itibarlı, hem gücünü hissettiren, hem de zilli olabilir. Fallik ama alabildiğine kadınsı objelerdir. İnsanları dikizciliğe itme, ‘bi tur binme’ istemi yaratma kabiliyetleri vardır.Unutulmaması gereken en önemli kurallardan biri ise stilettoları kum gibi uygunsuz alanlar üzerinde giymeye çalışmamaktır. Aksini oldurmaya çalışırsan ne olur? Stiletto in the Sand olur yavrum, bak Shadow Gallery, Tyranny‘de bir güzel yapmış!- Yazarken bile yoruyor bu stilettolar adamı!- Neyse sus da şu parçayı dinleyelim artık!bu bir pilli patisözüdür!Page copy protected against web site content infringement by Copyscape