Ankara’dayken hep söylediğim bir şey vardı. ‘Burayı asla ama asla özlemem ben’O zamanlar cıvıl cıvıldım. Kuş gibi.. Yerimde duramaz, her yere hızlı adımlarla yürürdüm. Lakabım bile atom karınca idi. Hem üniversitedeki derslere yetişirdim, hem okulun çalışma programına kayıtlıydım ve para kazanırdım hem de sosyal hayat devam ederdi bende. Güzeldi tabi. Ama nedense bir tek etraf güzel gelmezdi. Kampüsten çıkasım pek gelmezdi. Ankara’nın kışın o soğuk ve kasvetli havası ve sağa baktın mı bir bakanlık sola baktın mı bir askeri karargah görmek nedense bana hiç cazip gelmiyordu. Gittiğim belli yerler vardı elbet. Tunalı’yı şöyle mutlaka bir gezerdim. Mısır kafe vardı ,hala var mı bilmem, orda mutlaka bir nargile içerdim. Ordan Kızılay’a doğru yürürdüm. Cebimde az para varsa yemek durağı kitapçılar çarşısının ordaki dönerciler olurdu. Cebimde çok para varsa Sıhhıye’de ki mantıcıya giderdim. O anda yapılıp, anında sıcak sıcak önüne gelen taptaze mantı. Cuma akşamıysa Ssk işhanındaki Gölge bara giderdim. Orada çok sevdiğim bir grup vardı hatta şuan kasetleri çıktı, ünlü oldular. Onları dinlerdim. Bazen benimle kimse gelmezdi yurttan. Tek başıma gelir, onları izler, geri dönerdim. İşte genelde hayatım bu kısır döngünün içindeydi şehrin merkezindeyken. Ve belkide bu sebeplerden kampüs daha güzel gelirdi bana. Bir de tabi İzmir’den çıkıp gelmişsin. Ankara’da deniz yok. Burayı neden sevmiyorsun diyenlere yapıştıracak bir cevabım vardı ‘Burada deniz yok’ Sanki dünyanın sonu..İstanbul vardı hep akılda,hayallerde. Nerden bileceksin burada yaşamanın bu kadar zor olduğunu! Yaşadım öğrendim. Buradaki hızlı hayat ve karmaşaya yetişmek için hem para hem sabır gerekiyor. Ankara ise öyle değildi. Düzenliydi ve düzen beni rahatsız ediyordu.Şimdi mi?Ankara’yı suçladığım hatta o zamanlar onu sevmediğim, onu özlemeyeceğimi yüzüne yüzüne haykırdığım için biraz pişmanım.Şuan daha oturaklı bir ruha eriştim. Belki bu sebeple.. Düzen istiyorum ben. Ve huzur. Ve bu orada vardı biliyorum. Şuan yaşantımı külliyen değiştirmek için yaşayacağım şehri sorsalar önce İzmir derim , başka seçeneğim varsa da Ankara derim..Bu sebepledir ki, o şehrin kıymetini bilin dostlar…
yorumlar
@darjeelingilk olarak raindog gitti gölgeden,sonra limon kapandı,sonra gölge..if,overall(?) ve saklıkentten başka adam akıllı gölge gibi limon gibi yerler kalmadı artık..beytepe(orası ise eğer) desen Kazan’ları da kaldırdı rektör.ama buna rağmen; ankara sadece ankara olduğu için güzeldir. boğazı için değil, camileri için değil, çiçek pasajı için değil…ankara da evinizde dost ağırlamak vardır, sokağın köşesinden gösterebileceğiniz küçük güzel sevinçler vardır..bir siz varsınızdır, bir de ankara..öyle martılar filan girmez araya..
Benim memleketim güzeldir.
Misir a cok ugrardim nargileden demlenmek icin, oradan olgunlara gecer isime yarayan kitap varsa alirdim… Tunaliya sadece ozel sandvic im vardi ayvalik tostu yapan onun icin ugrardim, gerisi de yalan zaten tunalinin.. saklikent e ne kadar program yapmissam da 1 kere dahi gitmedim, ama ozldim ankara nin havasini,
buyrun bekleriz… 🙂
@xerre benim takıldığım yerler demek artık iş yapmıyor. Olsun ben Ankara’yı sadece onlar var diye gezmiyordum. Ankara yine de güzel. Düzenli olduğu için güzel. İstanbul’da sakat martıları görüp üzülmektense, hiç görmezsin..
Arjantin caddesinden yukari dogru yürümek ve Kafemiz e gidip o güzel bahcesinde sabah kahvesi icmek vardi ….simdi …..Ankara bürokratik bir sehir olmanin sorumlulugunu tasir….Türkiyenin nerdeyse her yerini görmüs ben deniz Ankaramdan daha yesil…parki bahcesi ve peyzaj düzeni olan bir sehrimiz olmadiginida belirteyim…..evet darj ,bende denize asik bir insanim…Ama Ankara benim dogdugum sehir…cocuklugumun ve babamin anneme asik oldugu sehirdir…. büyüklerimin mezarini tasiyan sehir….herseyden önce bana hep ülkenin kalbinin attigi yer gibi gelir…..Istanbulun gölgesinde kalmasinada sinir olurum…..elimde degil..Ankaralayim iste….Ankarada yasamayan anlamaz…..Ankarada anadolu insanin yüregini halen korudugunu görürsünüz…..Ankara , sarap gibi sehirdir….. Türkiyenin en iyi üniversiteleride ordadir kanimca lalalalalalalalalalaalal, haaaa sarabida tabiiiiiiii benim tatli Angorammm…
melih gökçek ankaranın gülüdür
🙂 kopanisti koptum.
ankaranın baklavası da meşhur derler
valla istanbullu özellikle kadıköylü biri olarak ankarayı özlemek biraz boş gibi gelmekte bana.
Ankara armudu (Pyrus communis L.), üstün meyve kalitesi ve uzun süre depolanabilme özellikleri nedeniyle çok eski zamanlardan bu yana armut yetiştiricilerinin ilgisini çeken yerli, standart, kışlık çeşitlerimizden birisidir.Armudun gen merkezlerinden birisi olan ülkemizde, Ankara armudunun dışında yazlık, kışlık, standart yada yöresel 600’ün üzerinde çeşit bulunmaktadır.Ankara ili, 830.000 adet ağaç varlığı ve 23.000 ton üretimi ile hem Bölge’nin ve hem de Bursa ilinden sonra ülkemizin en önemli armut üreticisi ili konumundadır .Ankara ilinin tüm ilçelerinde armut tarımı yapılmakta ise de toplam ağaç varlığının %85’ini ve üretiminin %80’ini karşılayan Çubuk, Kızılcahamam, Nallıhan, Kalecik, Güdül, Ayaş ve Kazan bu meyve türünün yetiştirildiği başlıca ilçelerdir. Bu il- çelerden Çubuk, Ankara ili armut üretiminin %30’unu tek başına karşılamaktadır .Ankara ilinde yetiştirilen başlıca armut çeşidi Ankara armududur. Ülkemizin toplam armut üretimi içerisinde % 17’lik paya sahip bulunan Ankara armudunun en fazla üretildiği bölge, içerisinde Ankara ilinin yer aldığı Ortakuzey Tarım Bölgesi’dir. Bölgenin armut üretiminin %50’sini bu çeşit oluşturmaktadır.
Ankara’nin insani Turkiye’nin insanidir esasinda. Ankara’yi farkli kilan da bu. Istanbul gibi kabileler halinde goc etmemistir insanlar Ankara’ya. Ya da Izmir’li gibi egelilik kani hakim insanlardan olusmamistir. Genelde memur ve ogrenci kesimi gelmis, yerlesmistir ve bugun Ankara’nin yerlisi denilen kesim bile yavas yavas bu etkinin altinda yok olmaktadir.Ankara o yuzden degisiktir, duzenlidir. Insanlar birbirini daha iyi anlar, daha iyi anlamak zorundadir. Herkes ayni yolun yolcusudur burada cunku.Her ne kadar son yillardaki ekonomik gelismelerle bu degisse bile gene bu anlattiklarimi etkisi var Ankara’da. Artik Ankara’nin da zengin kesimi olusmaya basladi. Piyasa caddeler, piyasa mekanlar, semtler bas gostermeye basladi. Piyasa derken elitlikten kastetmiyorum, parali insanlardan bahsediyorum. Ancak bunlar bile gene “Angara” havasini yemistir cigerlerine, ne kadar burjuva takilmak isteseler bile, bir markette karsiniza ciktiginda, ya da benzin alirken seklinden semalinden tanirsiniz.Ozetle Ankara’li ne sizli bizli konusacak kadar “resmi”, ne de senli benli konusacak kadar “laubali”dir. Ogrencisi hocam der herkese, abi der, dayi der. Zira baska memleketler gibi ne orada dogdugundan, ne de tasi topragi altin diye gelmistir Ankara’ya. O insanlari birlestiren onlari Ankara’ya iten kaderleridir.Kapitalizmin duzeninin, Anadolunun gorenekleriyle yoguruldugu yerdir Ankara. Zaten bu yuzden, asklari da baskadir, dostlari da baskadir, dusmanlari da baskadir Ankara’nin. Mayahos bir tadi vardir Ankara’nin, vaktinde tadmamis olan sevemez, ama sevildi mi agizda aranir hep o tad.
Schnapsbrenne
Ankarada üretilmesini cok istedigim harika bir seydir Williams…..mutlaka deneyin kopanisti..yada denemissinizdir belki !!!!!!!!
Ankara’nın insanı bayıltan tarafı, çoğunluğunu memur, bürokrat ve köylü-kasabalı arası esnaf taifesinin oluşturmasıdır. Şehir insanı, şehirli insan, ya da sivil insan yok denecek kadar azdır Ankara’da. Bu yüzden de ne doğru dürüst sivil toplum, ne devletluların dışında politik oluşumlara yer yoktur. Sivil bir kültür, sanat, yayıncılık, medya, hak getire. Bu yüzden resmi kültür politikalarına uyamayan sanatçılara, yazarlara, sivil toplum örgütlerine uygun bir yer değildir. Ankaralı hep İstanbul’un arkasına takılmaya alışkındır, hep kasabalı insan kompleksi yaşar bu konularda. Kurucu, yapıcı insan kaynağı bulamazsınız orada. Onun için nesini özlersiniz, en fazla özel hayatınıza ve eş dost çevrenize ilişkin bir şeyleri. Şehir olarak takdir edilecek bir yanı yoktur. Düzeni müzeni de hikaye olmuş artık. Büyükşehir Belediyesi’nin motorlu araçları yayaların tepesine çıkaran düzenlemeleriyle, toplu taşımaya karşı minibüs ve taksi işleten esnafı korumasıyla, özellikle oy alamadıkları Çankaya ilçesinden intikam alırcasına yaptıkları abuk sabuk yol, kaldırım, üstgeçit vb. düzenlemeleriyle düzen filan aramayın artık. Üstüne bir de her şehirde görülen aşırı göçün getirdiği sorunları ekleyin…
yaktın beni darjeeling 🙁 çok özledim şehrimi.
zez, herıld yani!
yarana tuz basıtığım için üzgünüm @equon 🙁
darj;ben de çok özlemişim:)okul için bulunmuştum ankarada ve bir antalyalı olarak beni ilk etkileyen; nem yok; temmuzda bile insanlar yorganla yatıyor! inanılmaz gelmişti, oh mis gibi, yayla gibi:)))sonra şehri keşfettim;belki o dönercilerde karşılaşmışızdır:)cinnah’ ın yukarısında hoşdere caddesinde beykoz işkembe salonu vardı; bütüm trt spikerleri falan geliyordu; çorbaları nefisti…atakule’ de dipsomania diye bir club vardı, tuties vardı girişte…bir de balıklı börek yapan bir yosun restaurant vardı ki; tüm ön yargılarımı değiştirmişti; böreğin içinde balık olur mu? derken:)))bahçeli 7. cadde:)tunalı hilmi’ deki inegöl köftecisi,ankara kalesinde fasıl eşliğinde rakı içmek:)))vakko’ nun önü ( buluşma yeri) (!)zafer çarşısı; ikinci el kitaplar, çok sever ve alırdım oradan kitaplarımı…ve canlılığı:)ben de sadece deniz olan yere yer derim havalarındaydım;ama dediğin gibi sonradan çok özler oldum:)))özel şehir ankara hem de çokkkkkkkkkkkkhatırlattığın için çok ama çok mersi:)))
ankarayı askere giderken hatırlıyorum bi tek,sokakta dolaşırken kampüs servisini beklerken gördüğüm yaz aşkı ile herşey dahil 1 tam gün geçirmiştim, allahın sevgili kuluymuşum, bugüne kadar da bir daha göremedim kendisini, salak ben alsana telefonunu ev adresini falanını felanını, şimdi böyle EUQON gibi yanacağına
mesajım gelmiştir umarım darj:)oldukça uzundu zira:)
evet geldi @makaleci… ellerine sağlık
darj, ne güzel anlatmışsın…ben de özledim şimdi.Ankarada doğdum diye mi yoksa hayatımın en güzel yıllarını, öğrencilik yıllarını orada geçirdim diye midir bilmiyorum ama özeldir Ankara benim için.ben de en çok mülkiyelilere gidip bira patates kızartması olayına bayılırdım:) çok hoş bir yerdi mülkiyeliler lokali. son senemde üye değilsen giremezsin durumu oldu ve çok üzülmüştüm.gölge bara da çok giderdim bak:) süperdi.tunalı hilmi cıvıl cıvıldır. sonuna kadar gidip kuğulu parkta dinlenirsin bir çay içip…zez, kafemiz’de karşılaşmış olabilir miyiz acaba? ne garip hayat…yan yana geçişmişizdir belki de…bak şimdi ya…Özledim…Ankaraya gidesim geldi…
biz de seninle yan yana zamanlar gecırmıs olabılırız Ankara’da çilekçim.gölgeye hep giderdim.mülkiyelilere gidemezdim almıyorlardı, dediğin üyelik muhabbetleri vardı ve içerdede zaten üye olabılcek tipler mevcuttu:)
Off yaa anılar, anılar…Ben de 27 yılımı Ankara’ da geçiren biri olarak özledim şehrimi…kafemiz, cafe kahve, highland, sixties, kuğulupark, güvenlik north shields, kızılay, okulum, annemler, kuzenler, teyzelerim, arkadaşlarım, evim…off yaa off..hiç iyi olmadı bu!!
üzülme @mosaicus..ben bir İzmir’li olmama rağmen Ankara için yazı yazdımben asıl buna şaşıyorum:)
yerleşik kent kültürü pek cazip gelsede bana ankara kışlari pek sevimsiz gelir daha bir beton daha bir statikocu gelir bu kent.kaldiki ülkemizin en yeşil kenti demek ankara tepelerinden ankarayi izlememiş olmaktir.ankara ankara güzel ankara yakın olmak ister sana her bahtı kara diyesim geldi.
aylardır elalemin gavur memeleketlerinde -ki buralardan oraları hayranlık uyandıran yerlerdi-gezdim tozdum hatta tozuttum ama yok cidden ankara gibi huzur vereni yok.doğduğun yer değil doyduğun yermiş nede olsa…(bodrumlu)
BARIŞ AKARSU yu kaybettik. başımız sağolsun.. (hayabusa severler )
Evet başımız sağolsun. Ben nedense 2. Barış Manço olacak sanki derdim hep. Hep öyle bir his vardı içimde. Ortalık bu kadar zamazingo şarkıcı doluyken gitmemesi gerekenler gidiyor..Allah rahmet eylesin.
gölge ssk’yı gerçekten çok özlüyorum. 4 sene çaldım (cuma geceleri, raindog’dan sonra, green -klavye-) orada. sonra ssk’nın üst katını açtıklarında bir türlü ısınamadım, en son bir yılbaşı gecesi çıktık orada, alt gölge’nin kira sorunu çözülemediği için. o gün dedimki “gölge’de gitti anasını satiim. a bar vardı, grafitti vardı, manhattan’ın eski günleri vardı. onlar gibi olacak gölge’de, bir hoş seda imiş…”. gölge tunalı’da çaldığımda “ıyk” oldum, olmayacak abi burası dedim.velhasılkelam -alt- gölge’nin tadı, o günlerdeki kalabalık coşkulu seyirci hiç bir yerde karşımıza çıkmadı. şimdilerde if performans hall yakaladı biraz biraz ama genede eski tadı yok bu meyvelerin.ankara’dayım ama ankara’yı özlerim herdaim. 15 gün tatil zul gelir bana, döner dönmez fiks cafelerimden birine gider penguen’imi açar, kahvemi içer, “ohh beee” derim. özleyiniz, özlemeyenleri özlemeye özendiriniz… 😉
Ankara’yı hiç özlemedim. Zira tanıştığımızdan beri bu şehirle, hep buradayım.İstanbul’u ise, ara ara özlerim. Zira doğduğumdan beri o şehirde, aslında hep oradayım.Ama nerede olursam olayım, evimden uzak; ben hep evimi özlerim.
raindog’tan sonraya kalmadan giderdim ben @fresh. @semazem, nerde olduğunu anladıysam arap olayım:)
bende raindog’tan sonra gelirdim darjeeling 😉
Ankaram doğduğum büyüdüğüm yer ama ne yazıkki doyduğum yerde yaşıyorum.Çok özledim.
Iyi, kötü herseyiyle yillarimin gectigi sehir…Ama hayatta hic özlemeyecegin, bir daha ayak bile basmak istemeyecegin bir sehir var mi deseler cevabi bellidir: “Ankara”.O soguk sehirden aklimda kalan seyler: Gölge, Saklikent, HardRock Cafe, Manhattan, Emek 73. Sokak’taki giris kati…Elbette bir de “Bilkent BUCES BBS” :)) Simdi her nekadar Bilkent’ten kopsa da sanirim Ankara’ya dair hatirlayabildigim en güzel sey BUCES BBS…
“Şehir insanı, şehirli insan, ya da sivil insan yok denecek kadar azdır Ankara’da”wtf, kafadanbacakli hedonist paratapar Istanbullular daha mi ustun burokrat baskentlilerden?Istanbul yedigi Osmanli mirasininin cilkini cikarmis bi insan lagimi degil sanki. Istanbullularin bogazinda kaldi cunku, baskent olup o yuksek Osmanli egolarini tatmin edemediler.Ankara zengin olmayan ve daha derin dusunenlerin sehri. O kuru ayaz kislarinda yapilacak en iyi sey o cunku. Cirkin bir sehir ama, ahalisi Istanbullular kadar kacik degil henuz.
İstanbul gibisi yok..Serseri İstanbul…Boğazı da serin..Ankara düşünsün derin..Haftasonu geliyor ağır ağır, akmak lazım..Şöyle bir tepeden bakmak lazım…Aziz İstanbul…Gönül ne kahve ister ne kahvehane,Gönül sohbet isterKahve bahane..
Hayallerimi unuttuğum memleket Ankara. Kucak dolusu umudumu alıp yanıma, onu görmeye gittiğim memleket Ankara… Ümitköy de otobüsten inip hemen telefona sarılıp onu ararken içimdeki heyecanı yaşatan memleket Ankara. Aydın büfenin önünden beni karşılarken yüzündeki heyecana tanık olduğum memleket Ankara… Bu sonsuz mutluluğu yaşatan memleket Ankara… Bana mutluluğumu geri ver, aşkımı, umutlarımı, heyecanlarımı geri ver Ankara…
pelitas dondum kaldımUmarım herşey gönlünüzce olur,hayırlısını dilemekten başka ne gelir elden..
Dejavuu döktürmüssün yine. Her Ili, her ilcesi, her kasabasi, her bucagi bir baskadir benim Türkiyemin…Bülbülü koymuslar altin kafese aglamis, inlemis, demis ille VATANIM…
Teşekkürler dejavu, bu temenninde yeter…
Bilgiyi beğendim teşekkürler.ilginç bilgiler – ilginç yazılar – ilginç sorular
İlgimi çekmedi desem yalan olur, teşekkürler 🙂komik videolar