bildirgec.org

mantı hakkında tüm yazılar

oklavayı kaptım

nazokiraze | 12 March 2009 10:40

İki gün önce tam eşimin eve geliş saati, kuzeni geldi canım mantı istedi beş dakikada açıveriyim beraber yeriz diye, tamam falan dedim evde mantıya dair birşey yok:) kıyma buzlukta, un yetersiz falan. Neyse onları evinden aldı getirdi Allah’tan evde kırmızı biber, yogurt falan var. Neyse hamuru yogurdu çabucak açacak, zaten az birşey yapıyoruz, çabuk bitsin diye, bu arada ben mantı hazır olsun da hepsini beraber yiyelim diye, yemek bekleyen eşimi oyalıyorum, masaya çatal götürüp elli saat oyalanıyorum falan.

Hamur hazır açmak için sofra tahtası zaten yok, mutfak tezgahında açılacak , ama oklava yok evde, onun alternatifi yok, bu evde oklava vardı diyor önceden, kayınvalidemin oklavası ama biz onunla akvaryumdan bir şey çıkarmıştık, sonra da atmıştık , bizim mantı tehlikede mi yoksa. Hemen bir sorti yapıp karşı komşuma koştum, oklavayı kaptım geldim, mantı açıldı, sarmısaklar dövüldü, kırmızı biber yakıldı, mideler bayram etti. Hala oklava bende vermedim komşuma, çok hoşuma gitti, bazen içimden elime alıp evdekileri kovalamak geliyor, en kısa zamanda edinmeliyim bir oklava.

yenilesi kaypak

nazokiraze | 21 November 2008 14:59

Mantıyı herkes sever, mantıyı sevmeyen ölsün. Ama her kadının harcı degil mantı açmak.(mesela benim) ya hazır alırız, ya açan birine dadanırız yeriz. Mantı oldu mu tokken acıkır, şişmanken rejimi bozarız. Sarmısak kokusunu önemsemeyiz.Mantı yı sevmeyen tek tanıdıgım eşim olacak agzının tadını bilmeyen kişidir.

Mantı seven her bünye erişte de sever. Erişte köylerde yapılır gelinlere, kızlara yollanır. Erişte böylece büyükşehir de görmüş olur. Erişte seven biri olarak kaypaktan bahsedecegim. Diğer yörelerde varmı bilmiyorum ama yıllar evvel yolumuz Çorum’a düştüğünde tanıştım kaypakla. Adından dolayı uyuz olarak yedigim sonra yapılışının a kolay olması sebebiyle her erişte açan tanıdıgıma rica edip yaptırdıgım şeydir kaypak. Erişte gibi ince uzun narin degil de üçgenimsi gelişigüzel kesilir kaypak. Pişirilişi de daha değişiktir( burda peynirlisi var)

yemekli yazı

nazokiraze | 13 November 2008 13:48

Ülkemizde hepimiz artık beslenmemizi bile günümüze göre yapıyoruz. Fastfood yemekler aklımızı başımızdan almış. Çocuklarımız hamburger, misafirlerimiz pizza bekler olmuş. Yemege gidince artık salat-barlar da alıyoruz soluğu. Kebab, döner kültürümüz de şaştı. Bazı yerlerde lahmacunla pizza aynı yerde satılıyor. Simit evleride garipleşti. Artık simitevlerinde hamburger, pizza da var hatta bizim burda ki körolasıca simitevinde inan ki simit yok:))Biraz mutfaktan konuşalım istedim.

İnsanımıza taze ve doğal yapılmış şeyler artık lux geliyor. Ev reçelini, eriştesini, tarhanasını yaptıran kendini şanslı sayıyor.Salçası da ev yapımıysa degmeyin keyfine.

Yediklerimiz içtiklerimizden bizim kültürümüze ait olanları biliyormuyuz? Hepimiz belli başlı birkaçını biliriz. Mesela ayran Göktürkler tarafından icad edilmiş hemde tesadüfen geleneksel içecegimizdir yani. Tarhana desek zaten değinmiştik burda ülkemizin başına gelmiş en güzel şeylerden biri.Boza da bilinen en eski Türk içeceklerinden biridir.Zamanla deniz yolu aracılı ile İran’a Kafkasya’ya kadar yayılmıştır.

misafir ol gel bana, börekler açarım sana

kelebeklerozgurdur | 22 July 2008 12:40

Öz mutfağımızın yabancı mutfaklar karşısındaki yenilgisi gün geçtikçe tescilleniyor.Lezzet dünyamızda bildik ne kadar tat varsa yerini dürümcülere, hamburger, pizza, suşi ve benzerlerine terk ediyor.Hemcinslerim belki kızacak ama, çalışan bir kadın olmama rağmen bu zaman dek tembelliğin ve “zaman yok” bahanelerinin arkasına sığınıp evdeki hesabı fast fooda uydurmadım :))

Ankara’yı özlemek..

darjeeling | 03 July 2007 10:03

Ankara’dayken hep söylediğim bir şey vardı. ‘Burayı asla ama asla özlemem ben’
O zamanlar cıvıl cıvıldım. Kuş gibi.. Yerimde duramaz, her yere hızlı adımlarla yürürdüm. Lakabım bile atom karınca idi. Hem üniversitedeki derslere yetişirdim, hem okulun çalışma programına kayıtlıydım ve para kazanırdım hem de sosyal hayat devam ederdi bende. Güzeldi tabi. Ama nedense bir tek etraf güzel gelmezdi. Kampüsten çıkasım pek gelmezdi. Ankara’nın kışın o soğuk ve kasvetli havası ve sağa baktın mı bir bakanlık sola baktın mı bir askeri karargah görmek nedense bana hiç cazip gelmiyordu. Gittiğim belli yerler vardı elbet. Tunalı’yı şöyle mutlaka bir gezerdim. Mısır kafe vardı ,hala var mı bilmem, orda mutlaka bir nargile içerdim. Ordan Kızılay’a doğru yürürdüm. Cebimde az para varsa yemek durağı kitapçılar çarşısının ordaki dönerciler olurdu. Cebimde çok para varsa Sıhhıye’de ki mantıcıya giderdim. O anda yapılıp, anında sıcak sıcak önüne gelen taptaze mantı. Cuma akşamıysa Ssk işhanındaki Gölge bara giderdim. Orada çok sevdiğim bir grup vardı hatta şuan kasetleri çıktı, ünlü oldular. Onları dinlerdim. Bazen benimle kimse gelmezdi yurttan. Tek başıma gelir, onları izler, geri dönerdim. İşte genelde hayatım bu kısır döngünün içindeydi şehrin merkezindeyken. Ve belkide bu sebeplerden kampüs daha güzel gelirdi bana. Bir de tabi İzmir’den çıkıp gelmişsin. Ankara’da deniz yok. Burayı neden sevmiyorsun diyenlere yapıştıracak bir cevabım vardı ‘Burada deniz yok’ Sanki dünyanın sonu..
İstanbul vardı hep akılda,
hayallerde. Nerden bileceksin burada yaşamanın bu kadar zor olduğunu! Yaşadım öğrendim. Buradaki hızlı hayat ve karmaşaya yetişmek için hem para hem sabır gerekiyor. Ankara ise öyle değildi. Düzenliydi ve düzen beni rahatsız ediyordu.
Şimdi mi?
Ankara’yı suçladığım hatta o zamanlar onu sevmediğim, onu özlemeyeceğimi yüzüne yüzüne haykırdığım için biraz pişmanım.
Şuan daha oturaklı bir ruha eriştim. Belki bu sebeple.. Düzen istiyorum ben. Ve huzur. Ve bu orada vardı biliyorum. Şuan yaşantımı külliyen değiştirmek için yaşayacağım şehri sorsalar önce İzmir derim , başka seçeneğim varsa da Ankara derim..
Bu sebepledir ki, o şehrin kıymetini bilin dostlar…

“ÜZERİMDE MİNİ ETEK VAR, İLK YARDIM YAPAMAM!”

Radyocu | 13 January 2007 21:40


“Mini Etekliyim, ama lütfen bacaklarımla değil fikirlerimle ilgilenin”

Bir akşam televizyonu karıştırırken, bir diziye denk gelmiştim. Sahnelerin birinde mini etekli bir bayan ve arkadaşı vardı. Film bu ya kızın arkadaşı bayılıverdi. Mini etekli bayan, ilk yardım yapamadı veya senarist bunu uygun görmedi. Bu bayan, arkadaşının yere düşmesiyle birlikte çaresizce etrafa bakmaya ve etraftakilerden yardım beklemeye başladı. Neyse ki birileri bayılan gence yardım ettiler. Kızcağızın, o kadar kısa bir etekle yere eğilmesi, rahat hareket etmesi ve ilk yardım yapması mümkün değildi. Mümkündü ama sanırım “şık” olmayacaktı.

en sevdiğiniz hazır yiyecek?

Ege | 02 December 2006 06:14

yıllarca araştırıp da cevap bulamadığım soru olsa olsa bu olur; evet. bilgisayar başında harcadığınız zaman arttıkça, tüketimi de doğru orantılı olarak değişen bu tür yiyeceklerden en çok hangilerini seviyorsunuz?

Bir de anket sorusunu ilk anketörün cevaplaması geleneği vardı; az kalsın unutuyordum:
bol malzemeli olduğu sürece, herhangi bir pizza. mesela, marketten aldığım pizzaların üzerinde de yaratıcılığımı konuşturmadan yemem (karnın açken bildiri yazmaya kalkışınca ne olur sorusuna da cevabımdır; etiketlere bakın).