Yazıyı bitireceğim cümle aslında başlığımdı ama yine de öyle bitecek, inanın…
Funda Arar ‘senden öğrendim ‘ diyor şarkısında ve ben bir çok blog ve farklı internet sitelerinde insanların eski sevgililerine sesleniş ve hiç tanımadığı okuyuculara serzenişlerini okudum demin. İnsanımızın en büyük derdi değil mi sevgi aslında?Sevgisiz yaşayamıyoruz. Ve bu sitelerde yazan insanların lanet edişlerinde bile aşk var. Sevdiklerini unutamadıkları gerçeği bir tokat gibi çarpıyor yüzüme ve haddim olmadan belkide acıyorum onlara.. Ayrılık virajlarından çok kez dönmüş biri olarak sevdiğini kaybetme İHTİMALİNİN bile ne kadar can acıttığını bilirim, öyle ki bu insanlar neler hissediyorlardır şuan?? Düşünmek istemiyorum aslında……
Sonra şunu düşündüm. Sen benimlesin. Bir şekilde hayatımdasın ve herşey şükür ki geçmişte olduğundan daha iyi. Daha olgunuz ve birbirimizi sonsuza dek kaybettirecek o hatayı yapmadan bugüne gelebilmenin mululuğunu yaşıyorum bu gece.
Şükürler olsun hayatımdasın sevgilim…. Ben ölene dek te ol isterim…
darjeeling
12 yıl önce üye olmuş, 205 yazı yazmış. 608 yorum yazmış.
Sevilene Not…
darjeeling | 22 January 2009 08:53
Simsiyah bir elbisenin altına pespembe bir çorap giyecek kadar cesur olamadım ben hiç. Ama bu şehirde tek başıma ayakta kalacak kadar da cesurdum bir o kadar. Niye bir olumsuz bir olumlu verdim? Niye kendimle başladım konu sen iken? Çünkü sen de öylesin, ben gibisin,her insan gibisin. Hem iyilerin var ,hem kötülerin. Asla büyümeyen çocuklukların var. Hala çizgi film izleyen sen bir o kadar da kocaman adamsın aslında. Dönüşü olmayan yollara girmekten korkan sen, aslında her yolun bile dönüşü olabileceğini göremiyorsun çoğu kez. Neden bu hayatı yaşamıyorsun? Neden uçurum manzarası sana o kadar korkunç geliyor, kenarında seninle durup elini tutmama rağmen…?
Yorgun kalkıyorum bazen uykularımdan rüyamda seni gördüysem. Ya aldatıyor, ya kaçıyor, ya reddediyorsun, ya ölüyorsun, ya da öldürüyorsun. Nerde ilk kadehi kaldırışımızdaki aşk dolu gözlere sahip adam?
Sen iyisin, iyi olmasan sevmezdim seni, ama bırak bencilliklerini, bırak arkanda kalsınlar, ikimizi düşünecek kadar cesur ol, ‘biz’ de!
Yalnız kalmak istediğin anları savunurken bile kırma kimseyi, hele beni.. Hele beni hiç kırma, çünkü ben doydum, yer kalmadı midemde…
Sevilene….
Gölge sevdasının sonu
darjeeling | 15 January 2009 10:19
Önce ‘ona’ aşık olmakla başladı herşey…
Hergün daha çok eridi gözlerinde..
Sonra ‘o’ gitti, gölgesi kaldı, kokusu kaldı..
Olmayanı gerçek sanmak, üstüne üstlük olmayanla konuşmaya çalışmak, konuşamamak, gölgeye küsmek, sırtını dönmek, kadehi tek başına kaldırmak, gözyaşının silinmesini beklemek, ‘EL’ olmak, odada varolmayana ‘el’ olmak, bir olamamak…
Delirdi kız sonunda.
Malum, hastaneye kaldırdılar onu da.
Gölge özgürlüğüne kavuşmuş, terk etmişti kızı.
Kız da mahkumiyetine merhaba demiş, gerçek gölgelerin arasına sonsuz süreliğine hoş gelmişti…
Sonrası, artık ne yaşarsa o olacak..
Aşk ne demek ha sevgilim?
darjeeling | 03 January 2009 13:13
‘Aşk ne demek aşktan yanmak ne demek, kenarından bile geçmiyorsun, öğretemedim sana, senden öğrendim, savaşmak ne demek’
İşte bu şarkının sözleri senin için yazılmış diye düşünürken…………………,
Bu gece farklı bir şey oldu. Sanki sen değiştin, sanki seni biraz değiştirdim, pişmanlık dolaştı damarlarında, ne sevindim ben bu işe haha.
Şimdi keyifle o anları yazacağım gözyaşı döktüğüm dakikalara inat
Akşam saati,seni YİNE mutlu etmeye çalıştığım klasik anlardan biriydi. Karnın açtı, gergindin, sinirlerinde bozuktu, işler yolunda gitmemişti,elli bin tane sorun yani her zamanki gibi sende mevcuttu, senin iyiliğini isterken bağırdın bana, ayrıntılarda boğmamalı kimseyi ama sonuçta kırdın beni. Ben şunu hissettim o an. Ne zaman, özellikle senin iyiliğini düşünsem, kırıyordun beni, şımarıyordun. Bunu benim o kör gözlerim yeni gördü ne acı. Ve o an nereye kadar çekeceğim ben bu adamı be dedim. Nasıl da kolayca kırıyor beni dedim. Ağladım, sustum sonra.
Sessiz kaldım 3 saat. Dayanamayıp aradım seni, neden beni aramadığını, özür dilemeden nasıl bunca saat durabildiğini sorup, seni üzecektim, gıcık oldum çünkü sen bir itirafta bulundun.Bana ‘illa telefonda söyleteceksin değil mi bunu bana ‘ deyip ‘kapına kadar gelip özür dileyecektim, yemin ederim’ dedin. Samimiyetine inanıyorum. Bunu duymak bile yetti biliyormusun. Şuan ilk defa yıllardan sonra tuhaf bir mutluluk, sarhoşluk yaşıyorum. Seni pişman edebilmenin ve beni saçma sapan şeylere üzmenin ne kadar gereksiz olduğunu görmenin şerefiyle kadehimden bir yudum daha alıyorum, aldım bile.. Bugün şarabın tadı bir başka güzel.
Beni bir daha üzme yoksa bu şişeyi kafanda kırarım 🙂
Not: Samimi, içten, gerçek dakikaların yazısıdır..
İlişkinin celladı 1-İLGİSİZLİK
darjeeling | 10 December 2008 12:24
Evet, benim gözlemlediklerime, deneyimlerime, düşüncelerime göre cellat-1 ilgisizliğin ta kendisi. Nasıl mı? Anlatayım…
Kadın zaten özü gereği duygusal bir varlık. İncedir, düşüncelidir, ilgilidir, çoğu kişiye saçma gelebilecek bir çok şeye ağlar, fazla ağlar, kolay incinir..
Kadın zaten bu ve buna benzer yapılar barındırıyorken aklını-mantığı (hele hele aşıksa) ilişkinin herhangi bir yerinde çok ta fazla ortaya çıkarır diyemeyiz. Kadın ilişkisinin her aşamasında ilgi bekler. Ama her! Tanıştıkları hafta, 6 ay-1 yıllık mutlu dönem, sıkıntıların başladığı dönem, evlilik zamanı, doğumdan önce-sonra, hatta regl zamanı. Erkek ise bu ilgi dediğimiz durumu başlarda pekala güzelce gösterir kadına. Bir tatlı sözler, mesajlar, yemekler, iltifatlar.. En , en ,en fazla süreceği dönem 6 ay olsun. (Normal /sıradan bir erkek daha kısa sürede sıkılmıştır bile bundan-aslında kadının kendisinden..)
Peki ilgi azalmaya başladı mı ne oluyor?
1-Kadının şikayetleri artıyor, adam deliriyor. Kavgalar çok ama çok artıyor.
2-Kadın adamla olan özel ilişkisi hariç olan adamın tüm ilişkilerine burnunu sokmaya çalışıyor. Her yerde olmaya çalışıyor. Göt biti oluyor bir anlamda.
3-Kıskançlıklar çok ama çok artıyor. Çünkü kadın bu ilgisizliğin altında bir bit yeniği olduğunu yada bu ilgisizlik yüzünden bir boklar olacağını düşünmeye başlıyor.(3 aslında 2 nin de sebebi gibi..)
SALAK
darjeeling | 05 December 2008 13:12
Bugün içindeki tüm kini kusmak istiyor. Yüzüne ,gözüne hatta ayrıca kusmak istiyor onun. HAYAT bu, ne zaman kimi ne kadar üzeceği belli olmaz diyor (kendi kendine)
Kindar, acımasız, intikam manyağı olduğu ve hiçbir şeye tek bir gözyaşı dök(E)mediği için nefret ediyor ondan. Ona hayran olduğunu hissettiği anların artık azaldığını hissediyor. Neden peki? 3 kuruşluk insanlar 1 kuruş bile etmeyecek davranışlarda bulunup, onların işlerine burunlarına sokuyorlar. Tamam soktular, peki esas oğlanın tepkisi ne çevresine? Hiçbirşey…
Anca en iyi savunma saldırıdır diyor herifçioğlu, kıza çullanıyor vaktinde yaptığı hatalar için. Bitti ulan bitti, geride kaldı o hatalar. Unutmayı öğren. Adam ol. Büyü. Koy millete lafı gerekirse.
Sevgisinin değerini bil kızın. Gittimi geri gelmeyecek çünkü bir daha geri. (gitmişliği var, inan bakmaz ardına..)
Diyor kız (kendi kendine), dertli kız. …tir et kızım.
(Adına fidan diktirmişsin geçen gün, adamında umrundaydı……….) SALAK..
Kel alaka ölüm
darjeeling | 25 November 2008 10:11
lambanın ışığı vuruyor odamın camına,süzülürken gece bulutların arasından odama, cam kıskanıyor özgür ruhunu bulutun ve katılaşmış bedenine dar gelip çatlıyor,öylece uyuyorum, hırsız giriyor, ben ölüyorum…
Taksimden nameler içeren iki farklı gece…
darjeeling | 05 November 2008 09:43
İlk gece.. Bir bardan yükselen halay sesleri, belli ki birinin nişanını, düğününü falan kutluyorlar..İç geçiriyorsun, benimki de olsa da böyle kutlansa diye.. Sonra başka bir ses , ‘sen ağlama, bir damla gözyaşın yeter, sen üzülme gülüm, gamzende güllerin biter’ En sevdiğin şarkı sözlerinden birini duyarak gözlerinden birer damla yaş damladığını fark ediyorsun. Kim senin için bu kadar güzel şarkı sözleri yazdı, ya da varsın yazmasın kim gözlerinin içine bakarak böyle sözler sarfetti? Yok..
İçin gidiyor, şarkılara, sözlere, ne için yaşıyorum gibi sorular geliyor aklına normal olarak. Aşk diyorsun, aşkım nerde diyorsun.. Aranız kötü, düzelsin diye dua eder durumdasın..
2. Gece.. Taksim’de acaba onu görürmüyüm diye arandığın ertesi gün. yok, yok.. Dönüyorsun eve. 4-5 saat sonra haber geliyor. ‘Yardım et, sana getiriyoruz’ Kör kütük sarhoş, yardım etmeni istiyorlar, onun elini tutmanı, evine sağ salim varmasında yardım etmeni.. Yapıyorsun, çünkü çok seviyorsun. Sallana sallana geliyor karşıdan. Ayakta duramıyorki, yürüsün. Kolunu atıyorsun kendi omzuna. Eve kadar, aman düşmesin, aman bir yere çarpmasın. Gözünden sakınıyorsun. Daha dün kavga ettiniz. Ne saçmaydı değil mi sebebi? Ne gereksizdi.. Şimdi kolunu senin boynuna dolamış SENDEN destek beklerken ne kadar da çaresiz, ne kadar da sana bağımlı aslında.. Düne üzülürken bugüne seviniyorsun..
Kardeşi saydığı adam kenti terk ediyor. İstanbul’da değil Adana’da yaşayacak artık. Bir burukluk var içinde.. O yüzden içmiş.. Tüm gece düşünceliymiş. Arkadaşları söylüyor sana. Biliyorsunki biraz da senin payın var bunda.Hak veriyorsun o kadar içmesine..
neyse, hayat bu.
iki gün sonra düzelir aranız
Sen sıkma canını aşık kız
Bak bu gece sevdiğinin kolları 10 dakikada olsa boynuna dolanmıştı.. Halbuki o dakikaya kadar seninle konuşmuyordu bile..
İşte iki farklı gece. Taksim’den nameler içeren iki gece.. Sonuç kendini yarın gösterecek…
Şükretmek ama tatmin olmamak
darjeeling | 16 July 2008 12:05
Gerçekten herşeyden sıkılmış bir ben var benden içeri.. Şükrediyorum, çünkü inançlıyım. İnançlıyım ve şükrediyorum ama bu başka bir şey. Öyle çok şeye sahibim ki. Bu bizim olmayan sahte dünyada o kadar çok şeyim varki aslında. Ailem, bir arada ve bozulmamış ailem, işim, param, sağlığım, tek başına ayakta durabilme cesaretim, hırçınlığım, insanlığım.. Aslında dolu doluyum ama hani biliriz ya insan hayatta bir şeyler için savaş verdiğinde aslında yaşadığını hisseder, işte bende o amaç yok. Kiminin çocuğu var ve onu büyütmenin peşinde, kimi evlenmeye hazırlanıyor ve yeni bir hayat aşamasının eşiğinde. Benim şükretmeme rağmen hayatımdan tatmin olmamamı sağlayan şey de işte tam buralarda bir yerlerde. Bir kadın olarak yalnız olmak. Çoğul yaşama geçmenin özlemi, yeni bir hayat evresinin kenarında bile dolaşıyor olmamak. Uzun süredir bir heyecan yaşamadığını fark etmek ve bunalmak. Ne iğrenç ne pis bir hismiş bu. Ne kadar çok şey var ve ben gerçekten ne kadar sıkıldım bu HERŞEYDEN. Çözüm belli ama ne zaman gerçekleşeceği belli değil..
yeter….
Saygı biterse…
darjeeling | 10 July 2008 11:58
Ne zormuş saygı kelimesinin anlamını kavrayabilmek. Kavradığın anda güzel herşeyin geçmişte kaldığını fark etmek ise en kötüsü. Saygı sevgiden önce gelir derlerdi hep, inandım buna ben artık. Çünkü saygıyı yitiren insanlar sevgilerini de yitiriyorlar. Birini severken ona aynı zamanda bazı konularda saygısızlık yapıyor olmak, isteklerini umursamıyor olmak ya da sana ters geldiği için yapmamak ne kadar tutarsızca bir hareket dimi? Bunun sebepleri var aslında. Karşımızdaki her ne yaparsak yapalım kabullenir zannediyoruz, nazımız geçiyor, taframız geçiyor sanıyoruz. O yapma dedikçe yapıyoruz çünkü biliyoruz ki bizi terk etmez, gitmez, kaçmaz. Yalan. Bunu sadece aileler yapmıyor. Anne ve baba. Sadece onlar terk etmıyor bizi. Ama onların dışındaki kişilere karşı daha dikkatli olmalıyız. Olmalıydık. Olmalıydım…Peki hatalarımdan şu saniye ders almış biriysem ben herşeyi geri getirebilirmiyim? Doktorun da dediği gibi ‘geçmişi birbirinizin yüzüne asla vurmayın’ sözünü gerçek kılabilirmiyiz? Yeni bir sayfa açmak kısmını başaramazmıyız? Ben yine de inanıyorum. Öyle bir ben doğarki benim içimden yapılan hataları unutturabilirim. Ben buna inanıyorum. Kardeşime karşı kaybettiğim saygıyı geri kazanmam biraz zaman almıştı ama olmuştu. Yani birine yeniden saygı duyabiliyor olmanın gerçekçiliğini biliyorum ben. Neden bana karşı da duyulmasın…?
İnsanların özgürlüklerini kısıtlamaya çalışmak böyle kötü sonuçlar doğurabiliyor ve siz o zaman işte daha fazla hata yapma lüksünüzün kalmadığını anlayabiliyorsunuz.
Herşeyin iyi olacağına inanmak istiyorum…