Arkadaşlarla ‘hadi bakalım buluşup bir şeyler içmeye gidelim!’ dedik mi, bellidir program… Pratik hayata teslim olmuş modern pastanelerde daldırma diye tabir edilen poşet çaylardan içilip biraz laflanacaktır. En iyi ihtimalle bu pastanelerde ‘demleme çay alacağım yalnız ben!’ deyip gelecek olan kapkara olmuş mide kazındırıcı, hafif ılık bir içeceğe rastlama şansınız olabilir. Bu tür yan ihtimallerle uğraşmamak, sohbetin orta yerine ‘of be şekerim, bir çay içemedik keyifle’ dememek, ağız tadını en azından o gün için koruma istiyorsan öyle özel bir muhabbet gününde ağız tadıyla çay içmeye, semaver keyfi yaşamaya programlanacaksın…
Antalya’ da denize nazır çay bahçeleri vardır genişçe parklar içinde… Semaver keyfi bu şehirde en güzel buralarda yapılır en azından bana göre… Bol sigara dumanlı, nargileli fiyakalı ortamlar yok değil, son zamanlarda sayıları da iyice arttı fakat bu klasikleşen açık hava deniz kenarı keyfi semavere en yakışandır bu şehirde…Çok sevdiğim semaveri size tanıtmaya çalışacağım, buyrun…
Kelime olarak bu kaynakta şu şekilde tariflenmiş; semaver (Rusça: самова́р:sama ve varit olan, yani ‘yalnızca kaynamak’ anlamına gelen kelimelerden türeyerek oluşmuştur.), çay demlemek ve demli çayın bardakta açılması için gerekecek sıcak suyun kaynatılmasında kullanılan ve içinde kömür (günümüzde elektrik) yanan ocağı bulunan musluklu kap.Semaverin tarihçesi oldukça ilginç… Semaverin anayurdu Rusya… 18. yüzyılda icat edilen semaverin bu soğuk iklimde icat olunmasına şaşmamalı…Semaver; bakır, pirinç, tunç veya saçtan imal ediliyor.Tenekeci sacı, Galvanize sac, Pirinç ve Bakır sac levhalardan, yuvarlak ve oval şekilde üretilir. Kaynama sesinin duyulması için su buhar kapağının borusuna semaver düdüğü takılır. Burması Pirinç dökümdendir.Neden pirinç semaver en iyisi sorusunun cevabını burada, semaveri oluşturan parçalar ve kullanımı ile ilgili bilgileri ise burada bulabilirsiniz. (ayrıca sayfanın sağında bir de Vezirköprü‘ lü halk ozanı Mümin Üstün tarafından yazılan semaver türküsü var)Türklerin semaverle tanışma öyküsüne gelince; Türkler, Anadolu’ya gelmeden öncede çayı bilmelerine karşın; çayın Türkiye’ye gelmesi ancak birkaç yüz yıl önceye dayanmaktadır. Çay içiminin Anadolu’da yaygınlaşması 19. yüzyıldan itibaren olmuştur. Atalarımız Yurtlarından ayrılırken yanlarına aldıkları eşyalar arasında semaverleri de bulunmakta idi.Yeni yurtlarına (Samsun / Havza ) yerleştiklerinde bu bölgede çay ve semaver kültürü yoktu.Tatarlar Havza ve çevresinde semaver kültürünün tanınmasına ve yaygınlaşmasına vesile olmuşlardır.Bu arada, Erzincan ilimizde de semaver üretiminin ( her türlüsü) çok güzel bir şekilde yapılmakta olduğunu atlamamak gerekiyor.
Son olarak; “…Küçük şeyleri unutamayanlar, en geri hatıraları da unutamayanlardır. Hafızalarının bu bahtsız kuvveti karşısında hiçbir memleket, hiçbir vatan tutamadan her yeri, her şeyi severek öleceklerdir.” diyen büyük yazar Sait Faik ABASIYANIK, ilk kez 1936 yılında yayımlanan hikâye kitabı Semaver’ i de hatırlatmak istedim.
yorumlar
güzel bi çalışma tebrikler, emirgana gidesim geldi.
hımmm
semaveri anladım da sağ alt daki resim olayını anlayamadım ? plajda semaver mi demlıyorsunuz ?
neyi anlamadın? hangi resim? plaj nerde? semaver demlenir mi?
plaj değilmiş marinaymış. yinede anlamadım. marina ya semavermi götürüyorlarmış
yazının girişinde bu manzarayla ilgili olduğunu düşündüğüm bir açıklama var arkadaşlar
neden yazının girişinde. neden ortasında veya sonunda değil
okusa annıcak, lakin ısrarla direniyo,
yeni geldiğim için adapte olamadım :)bir kaç gun ıdare edin. ortama alışınca geçer
Yaziya kucuk bir duzeltme yapayim.Rusca самовар kelimesi yalnizca kaynayan anlamina gelmez, kendi kendine kaynayan anlamina gelir, ordaki “само“ kendi kendine anlamindadir, kelimenin kokeni -самостоятельност- dir.semaver kendi kendine kaynayan demektir rusca…
evet aynen öyledir.
lütfen yazı yazarken yannış bilgiler vermeyın. çok kötü oldum şimdi 🙂
ser-hus çok teşekkür ederim.
teşekkür rusca da ne anlama gelıyor acaba..
koza merhaba, teşekkür ederim yorumun için…
kaynana semavermiş fokur fokur kaynarmış,gelin demlikmiş… sinsi sinsi demlenirmiş,oğlan çay bardağıymış, bir karısı doldururmuş… bir anası,görümce çay kaşığıymış, gelip gidip ortalığı karıştırırmış,kayınpeder çay tabağıymış, usturuplu otururmuş,torun şekermiş, eve tad getirirmiş…semaver deyince dün bir arkadaşımdan duyduğum bu benzetmeyi sizlerle paylaşmak istedim. çocukluğumda anneannem semaverde çay demlerdi… dedem taş şeker tasını alır şeker kesme makasıylakocca şekerleri kıtlamalık hale getirirdi küçük küçük… çinlilerin çay töreni olurda bizim olmamı? yazdan yaza gittiğimiz Amasya evinde beklediğimiz mis kokulu semaver çocuk kalbimizle bizi heyecanlandırırdı… mak. ellerine sağlık… ne de güzel olmuş…
Öle bi okudum ki ezberledim bloğu. Teşekkür ederim, süper bi anlatım olmuş.
makaleci çok güzel anlatmışsın.. ellerine sağlık antalyaya gelince mutlaka bir semaver keyfi yapacağım 🙂
@lorienn yorumuna bayıldım,gerçekten çok güzel bir benzetme olmuş.kopyalayıp pc’ye atıcam.çok beğendim.@makaleci yazın güzel olmuş ama çok link eklemişsin.doğruyu söylemem gerekirse bazılarına tıklamak istemedim.özür…beni anla…:))
lorien’ ciğim, hem katkın için hem de beğenin için teşekkür ederim:)) bu arada çocuğun kesme şeker olduğu ne doğru! diğer kahramanlar ne kadar da plânlı, projeli..!!!acustic; :)) çok teşekkür ederim…uzun olmuş bu sefer değil mi? , tam da arzu ettiğim yorum; KEYİFLE OKUMAK…çok sağol, bunu yaşatabildiysem ne mutlu bana:))zeyynep, rica ederim, muhakkak yapmalısın:) denizi görerek!gkaraarslan; çok teşekkür ederim, ne dmek, istediğin kadarını oku elbette…bu konuda çok fazla link vermem icâb etti…Konu konuyu açtı, zaten keşif yazılarında bol link olması hoş oluyor, okuyabildiğimiz kadarını okuruz elbette!
Eline sağlık mak. Herkese benden çayyy:)
çok teşekkür ederim, badoer1:) çok naziksin, ısmarladığın çay için de teşekkür ederim….!
Bu dev semaverin öyküsü burada
Anlatım ve bilgilendirme çok hoş makaleci eline sağlık.Bahsettiğin tarz bir yer biliyorum Beyazıt’da cami altında hemde.Gizli cennet gibi harika bir yer,içeride güvercinler uçuyor, müzikler ortama uygun. Bir köşede nargileni içebiliyorsun diğer tarafta sigara kullanmayanlar için ayrı köşe var.O köşe benim köşe
sağol dejavu; anlatmaya çalıştım işte:) İstanbul’ a bir gün geldiğimde gidilecek yerler listesindeki maddeler çoğalıyor, o dediğin yeri de görmem lâzım:)
euqon; selam!!! yazımı tuttuğun için teşekkür ederim. Artık yorumlarda bulunmuyorsun, yazı tutman bile bizler için bir yeni haber gibi oluyor, yoğunsan kolay gelsin, saygı ve selâmlar:))
ben yazıyı tutmamışım. yeterki gönüller bir olsun 🙂
tutmamış olabilirsin mesele değil, cidden:)
🙂 sahinden!
yazıyı kendım için değil, şu an van ahlat da vatani görevini yapan erkek arkadışımın sevgılısının erkek kardeşi için tuttum.
çay olsa da içsek
sahinden; bilirim onu, iyi ettin pek sevinmiştir şimdi, Allah razı olsun:)dejavu; bu sabah çay içemedin mi? fırsat bulamamış olabilirsin elbette, insan güne başlayamıyor çayını içmeden:(
niye çay yapmayı bılmıyormusun ?
bana mı dedin sahinden?
hayır. çay olsa da içsek diyene dedim. sende çay olsa da içsek yaz sana da diyeyim.
şu saat itibari ile bir demlik çayı bitirmiş biri olarak demeyeyim:))
deme. çok neşelisin bugün sinir oldum sana
çaysadım olsa da içsem
:))
nasıl neşeli olmam sahinden; günlerdir Antalya puslu, yağmurlu gıcık gri bir havaya sahipti, bugün güneş çıktı, acayip güzel!!! sinir olma:))kop selam, çaysaydım ne?
izmir yöresine ait bir ege türküsü..
hmmm peki
izmir yöresinde susadımın çay versiyonu
çay demişken bir yörük ata sözü derküüü:Demini Dümünü Çükim, Şekeri Bol Olsun.. 🙂
çaysadım, çok güzel, kullanmak lâzım günlük hayatta, cidden, çay içesim geldi gibi cümleler kurmaktan daha kısa ve net, pratik…
talos bu yörükler hangi yörenin yörükleri, pardon?
çay yapmayı biliyorum evde çay olmaması ihtimalini düşünemeyen sahindenmakaleci bugün İstanbul’da hava süper ve pırıl pırıl görünüyor ama içeriden.Dışarı çıkıcam bakalım o zaman soğuk tokadını vuracak.Yalancı güneş bu belli.
evet deja kış güneşi, yanıltır insanı…
talos pardon soruma yanıt alamadım, mahsuru yoksa?
evde çay olmaması ıhtımalı ihtimal olarak düşünmek ihtimalsizliktir. ihitmallerin ihtimali içindeki ihitimalsizlik ise ihtimalsizliğin ihtimallere karşı imtihanındaki ihtimaldir.understand me ?
Devrikliğine rağmen kurtarılabilir elbette cümleler.Siz kendinizi anladıysanızAnladım elbette teşekkürler
devrik olan herşeyi severim. devriğim. devrikleşirim. anlamadığını hepimiz bılıyoruz. anlamanı isteseydım anlayacağın şekilde yazardım. anladım diyerek geçiştirme zekana hayran kaldım ama. bu anladım kelimesinin altında yatan cümleden 4 parğraflık yazı çıkarırım. ama anlamadın işte 🙂
dejavu yeni geldi sayılır sahinden, duygusal ve iyi niyetli, seni kırmak istediğini sanmıyorum
erzurumlular çayı çok sever… dadaş oturmuş çayı anlatıyor…- çermihhkten çıhanda… hele bir bardah çay içirem… kıtlama şekerinen barabar… hüüüüüüppppppp….. öyle cüzel olurçiii… öyle bir çeyifff ediremçiiiiii…. sançim beni öpüiirrler* (affınıza sığındım..)
benı kırmak..yeryuzunde hiç bir kadın benı kıramaz makaleci..hesine olan gıcık olam halelerim kırılgan olmama engel oluyor. hepinize sinir oluyorum
sen iyi ki geldin, döndün:) sinir olsanda..!
ah ah burada ne güzel sohpetler varmış. Herkesin canı çay çekmiş. Bilseydim davet ederdim herkesi çaya. Hİç eksik olmaz benim ofiste:) Çok güzel bir yazı. Antalya nı o güzel çaybahçeleri de hala aklımda:)
İçgüdülerim hiç yanıltmaz beni,kim çağırdı sizi sahinden geri itiraf edin rahatlayın bakalım.Beni tanıyormuşçasına birden nerden geldi bu yakınlık da benim makaleciyi muhattap alıp “çay olsa da içsek” lafıma bir sazan gibi atlayıp bana iyi veya kötü niyetli sudan muhabbet doğuracak cevap yazıyorsunuz bu samimiyet nerden geldi hayırdır? Bu tip insanları anlamıyorum,anlamak da istemiyorum,nedendir ki hayatı kendine zindan eden bir istikrarlı bayan düşmanı olmak? Canınızı kim yakmışsa onlarla konuşun paylaşın derdiniz neyse. İnsanlara bulaşmak “beni kadınlar kıramaz” diyen birinin “kırmaması” gerektiği gerçeğinin üstüne gölge yapıyor. Ne feminist olacak kadar aciz bir insanım ne de hemcinslerimi aşağılatacak ya da incitecek sözlerin altında kalacak kadar duygusuz.Hadi efenim oyun sahası değil bura.Kolay gele..
çay isteyen var mı?
semaverde demledim haydi buyrun…
sabah çayını içemeyenler bu yazıya:)
sana tatlı gönderdim öbür yazıda almadın makalecigücendim
aa pardon dejavu’cum tatlıyı cidden sevmediğim için resimleri bakmadan geçiyorum her seferinde:)) üzgünüm…kabul ettim, yemesemde gözüm gibi bakarım:)
Tatlı sevilmez mi aaah ahSana çaya geldim ne ikram edeceksin:)
(benim vazgeçilmezim bu dur deja’cım, buyrun:) )
Kısır mı o yanlış mı görüyorumKısır hayatta yemem,zehirlenmiştik..Makaleci ne güldüm sağol:)
nasıl yani, cidden sevmezmisin?
zehirlendim efenim ne sevmesi.Mantar da sevmem mesela sırf bu yüzden.Çorbasını içerim ancak.Midem çok hassas benim.Eskiden çok yerdim ama kısır şimdi katiyen.Çayla yetineyim artık olsun:)
buyrun o zaman, umarım bunu beğenirsin deja:)
BingoooMarullar tazeymiş,daha bir lezzetli olur bu.Bunu beğenmeyene ne denir bilir misin:)Ellerine sağlık harika görünüyor makaleci
misafiri memnun görmek bir ev sahibinin en büyük isteğidr, şimdi sevindim işte:)) bu arada kısırdan neden zehirlendin? demek ki güzevli bir yerde yemedin, dışarıda yemek bir risk zaten:((
çaydan mercimek köfteye geldik bakalım burdan nereye gidicez
yok yokKedi sahibi bir aile dostumuz var.Kısırın alasını yapar.Lakin temiz değilmiş sonradan keşfettik.Malum temiz olmayan pek çok şey haddinden fazla lezzetli oluyor bazen(sokak midyecisi ya da seyyar nohutlu pilavcı gibi). Birgün elinde bir kase kısırla geldi ve ben sanırım tüm kaseyi yemiş olmanın bedelini ödedim.Korkunçtu makaleci Allah kimseye göstermesin.O gün bu gün sadece kendi evimde ve mutfaktaki titizliğini bildiklerimin evlerinde yemek yiyorum.Not:Kedi ayrıntısını sen bu paragrafta uygun bir cümleyle pekiştirirsin diye ayrıntıya girmedim:)
peripetty; yorumun için teşekkür ederim:))kop; çay deyince yanında neler neler ikram edilir, bilirsin…Çayın öyle bir geniş yelpazeye hitap edebilen bir özelliği var, büyülü bir şey, 50 derece yaz sıcağında bile çay arıyor insanın gözü…dejavu:)hmm anladım sanırım, ama işte riskin nereden geleceğini bilemiyorsun, kibirlilik yapıp red etsen de ayıp olurdu, ama dediğin gibi insan kendi yaptığı yiyecekten emin olabiliyor sadece…
mak konuya o pencereden bakarsaz haklısın tabe, ayrıca çay serinletir derler sıcakta, doğru mu bu?
harareti alır derler,birşey aldığı yok,alıyorsa da ben farkında değilim.
harareti keser, bence doğru, ben o sıcaklarda soğuk su içtikçe daha da susuyorum ama çay içince o aşırı su tüketme isteği bir süre için bloke olur, ama ben şekersiz çay içerim, dolayısı ile çay bitkisinin böyle bir faidesi var ise farkında olmadan faydalanıyor olabilirim
mamma mia! ben de çayı ve kahveyi şekersiz içerim 🙂
evet kahveyi de öyle içerim ben de…içinde şeker ve süt düşünemiyorum:(((
aynen mak aynen, yiğğreenç oluye sütlü ve şekerli
kahvenin ayne şarap gibi tadının anlaşılarak içilmesi gerekir bence…süt ve şeker, ya da bunlardan herhagibiri tek başına o aromayı mahvediyor:(( bir de şimdi marka ismi de vermeyeyim ama bir tek marka ve onun bir türü var vazgeçemediğim, başka bir kahve düşünemiyorum…
arkadaşım, çok keyifli ve bilgilendirici bir yazı olmuş:)tercihim hep kahveden yana olmuştur bilirsin, ama semaverde olursa en az 4 bardak götürebilirim.keyifli olaydır semaver.makaleci, farkında mısın, sen hep böyle gıda içerikli yazılar yazıp bizlerde bir şekilde “aş erme” olayına sebep oluyorsun:))ellerine sağlık arkadaşım:)gel istanbul’da, yaparız bir semaver keyfi.
pardon makaleci acilen çıkmam gereken bir anda sormuşsun. toros dağlarının eteğindeki yörüklerden bahsediyorum. kara çadırların yörüğü, hakikisi. 🙂
çileğim nerelerdesin, yaşasın, sonunda yazımda çilek göründü. Benim için ne kadar önemlisin, senin yorumun olmadan bir eksiklik vardı…:))Ben de farkındayım hep yiyecek içecek üzerine yazı hazırladığımın genelde…Yengeç burcu olunca böyle oluyor:) İstanbul’ a mı geleceğim? Ankara’ya gelmeyecek miyim? Ne zaman taşınacaksın? (ben şöyle düşünmüştüm de: ben oralara gelme fırsatı yakalayana kadar çileği taşınmuş olur) Sen nereye istersen gelirim çilek kısacası, sevgiler:)talos; ziyanı yok, insan okuyamadan çıkmak zorunda kalıyor bazen:) bazı yöreler kendilerine hemen yörük diyor da ben buna katılmıyorum, senin dediğin toroslar tamamdır, yörüklerin hası oradan çıkar:) Bu yüzden ısrarla sormuştum, sağol:)
reca ederim bir yörük olarak sizi (içlerinde nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama) kutsuyorum :Pkoyunlar sizinle olsun, kıl çadırınız hiç soğuk geçirmesin, keçi, koyun peynirleriniz yoğurtlarınız tam tutsun, kıvamın da olsun, yavru kurtlarınız çakal yaklaştırmasın yanınıza malınıza canınıza…
ben de bir yörük torunu olarak teşekkür ediyorum:)
makaleci, arkadaşım şimdilik İstanbul’da bekliyorum seni..İleride nerede olurum bilmiyorum ama sana kesin haber veririm:)Kuzenim bana dün gece “Sen önceki hayatında kesin kaplumbağaydın!” dedi:)))Sabah çayı demledik, şimdi onu içiyoruz. Semaver çayının yerini tutmasa da..
kuzenin çok espriliymiş:)) ama sanki öğretmenlere pek bir yakışır (tayin olmak, yer değiştirmek..vs.) sen de öğretmen bir kaplumbağa, hayırlısı olsun, bu kış gelemeyeceğimiz netleşti…başka bir yere gidiyoruz, bir ara anlatırım…ben de şu an çayımı içiyorum, her sabah bir demliği oturup biitiriyorum çilek, hem de şekersiz:)) ama böyle güzel bence, ben de semaverden çay içmeyeli yıl olmuştur :(( sen Antalya’ ya ufak bir kaçamak yapsan bir ara?
Antalya’yı bu sene çok istedim ama olmadı..Bakalım, belki seneye arkadaşım:)
çileğim; ÖĞRETMENLER GÜNÜN KUTLU OLSUN ! çok özür dilerim resmen atlamışım, kutsal varlık, Allah sana nice öğretmenliğini yapacağın yıllar versin…!
Çok teşekkür ederim makaleci:)Çok incesin…Ben de bu vesileyle tüm meslektaşlarımın gününü kutluyorum.
çilek’in sadece öğretmenler gününü değil aynı zamanda tüm günlerini kutluyorum…
semaver kumpanya
semaver kelimesi rusçadan dilimize girmiş. rus otomatik çay pişirme aracı olan semovar’dan geliyor.
semaverin kökü eskiye dayanıyor bildiğim kadarı ile ve sanırsam bizden onların diline geçmesi daha mantıklı geliyor.
sinefili evet, ben de yazımda belirtmiştim, teşekkürler…!talos ben de şaşırmıştım, bize ait birşeymiş yüzyıllardır gibi geliyordu:)) ama, kader…!
makaleci
bu çay demleme bahsinde ateşin faktörünü hiç anlamamışımdır…yani tüpte de çay denedim(hatta hep), ortasından yakmalı semaverde de, meşe kömürü, pıynar kömüründe de, fakat hepsinde pişen çayın tadı farklı. ssonuçta bu tenekenin içinde olmuyor mu kardeşim. ateşin faktörü ne burda alla alla.
sahinden:)
ben gayet ciddiyim neden guluyosun ?
selam vermek gibi olsun diye gülümsedim:)peki peki baştan alalım;sahinden
🙂
ne garip senin sandığın tarihi değerler, senin değil. yarın, bir gün nargilede gitmeden osmanlıya ait bir iki resim atayım ortaya da sahiplenmesinler.
nargilehane
nargilehane
inanamayacaksınız ama hindistancevizi’nin dışındaki tütün benzeri tabakayı yakan ve cevizin içine soktukları kamışla keyif yapan Hintliler başlatmış nargile olayını.nargilenin ismi Farsça’da ‘Hindistancevizi’ anlamına gelen “nargil” kelimesinden geliyor.Osmanlı 16.y.y da tütünle ve dolayısı ile nargile ile tanışmış….
hindular.
ya bize bizim tarihimize ait olan bir şey kalmadımı hepsi diğer ülkelere özentimi sevgimi yoksa kopyamı…:(
talos; aklına gelen başına geldi…! ya bizim değilse dedin nargilede, hakikaten öyle çıktı:))başka bizim zannettiklerimizi araştırmaya korkuyor insan…!(sağol katkın için)
bu ayki yolculuk dergisinde de incelenmiş semaver. keyifli bir yazıydı. pdf olarak indirebilirsiniz.
hiç sorman makaleci gerçekten garip geliyor. kendimi birden çinde hissettim…:(
:)bu arada çekirge, çok teşekkür ederim katkın için…!!
proksima, email gelir gelmez bu yazının aklına gelmesine, ve hemen paylaşma isteğine çok teşekkür ederim!! bana göre hafif’in ruhu bu işte, paylaşmak!!! lorien’de (yukarıda ilk yorumlarda) aynı metni yazmış, demek ki, bu ara pek bir moda bu, mâni gibi birşey olmuş:))
Güzel yazıymış makaleci hakikaten, tebrikler.. Canım şu kış günü terasa çıkıp ev ahalisine semaverli kahvaltı hazırlamak istedi. Bakalım yüreğim de elverecek mi?Ama şu pirinç olayına ısrarla katılmıyorum. Benim Erzincan işi sevimli bakır semaverim hayatımda gördüğüm en uslu akıllı semaver oldu. Hiç mırın kırın etmeden yanar, 5-10 dkk’da 4-5 lt suyu kaynatır hemde çabuk ısı kaybetmez. Pirinç semaverlerin bu kadar lezzetli çay demlediğini de düşünmüyorum doğrusu. Ha, Ankara’da çocukluğumdaki gibi kalaycı çingeneler bulmak pek mümkün değil artık. Kalaylanması gerektiğinde uygun bir yer bulmak icap ediyor. O da Ankara’nın eski Ankara civarında var. Ankara’lı eski bakır eşyası olanlar için oraları gezmelerini tavsiye ederim. Harika geleneksel el işi ustası zanaatkarlar mevcut Etnografya müzesi dolaylarında.
proksima, ne demek:)) sen de çok incesin, iyi niyet her zaman gönüllü olana hazırda bekliyordur, yeter ki o iyi niyeti üzerimize almayı bilelim!anthro; çok teşekkür ederim:))) demek ki her zaman kullanana sormak lazım! sen bakır semaveri daha kullanışlı bulmuşsun, denemk lazım! Canım Ankara’ da bir çok bakır kalaycısı olduğuna eminim. Antalya’ da dahi var…Hatta türk kahvesini bile bakır cezvede yapan keyif düşkünleri var, demek ki bunun bir trafiği var, teşekkür ederim:)
Bilgi için teşekkürlersamandağ biberisamandağ biber hapısamandağ biberi hapısamandağ biberi zayıflama
Güzel paylaşım teşekkürlerböcek ilaçlamafare ilaçlamakene ilaçlamailaçlamahamam böcegi ilaçlama
Bilgi için teşekkürlerçantaçanta modelleriokul çantalarısırt çantasısırt çantaları