Hergün kapıda dikilip Allah rızası için, çocuklarının başı için vs. diyerek, artık yüreklerimize giden tüm damarların tıkanmasına neden olan vicdan istismarcılarından o kadar illallah etmiştim ki, gözlerinden mağdur olan, ensesinde topladığı, genç yaşında başı bembeyaz olmuş saçlarına ve diğer ayrıntılarına, ancak konuşmaya başladıktan sonra dikkat edebildim.”Çorap satıyorum.” dedi, elinde ve omuzunda taşıdığı kocaman çantalarını yere indirerek.”erkek ve bayan çoraplarım var, almak ister misiniz?” diye sordu kibarca.Ne kadar diye sordum”Çifti üç milyon.” dedi.Oturup biraz soluklanmasını söyledim ve hem kendime hem eşime bir kaç çift çorap seçtim, parasını verdim.Müşterilerimden bir tanesi, dedi; “Helal olsun, senin durumunda olan birçok kimse dilenirken, şu kör halinle sen de rahatlıkla dilenerek belki de fazlasını kazanabilecekken, kolayı değil zoru seçmiş, ekmeğini kazanıyorsun.” Kadın, hafif alınmış ama son derece net, gururlu ve kendinden emin bir ses tonuyla; “Zaten dilenmemek için, çalışmayı tercih ettim.”dedi.Yaşlı annesiyle birlikte yaşadığını ve evin geçimini bu şekilde rahatlıkla sağlayabildiğini anlattı.Teşekkür ederek, yeterince dinlendiğini söyledi ve o kocaman içleri çorap dolu ağır çantalarından birini, yardım teklifimizi zarifçe geri çevirerek, omuzuna, diğerini de eline aldıktan sonra; ağır ağır gözden kayboldu.O kadın öylesine güçlüydüki, hayatından çok daha fazlasını taşıyordu o çantalarda.
yorumlar
Bizim buralarda, cuma günlerinde dilencilerin sayısında da bir artış olur.Köşede bir minibüs indirirmiş bunları, akşam da toplayıp gidermiş.Simaları farklı olunca ilçeden olmadıklarını da anlıyor, kovuyorum.Tabi artık gerçekten ihtiyacı olanı da ayırd edemez olduk.Geçen gün sordum birisine, nerden geliyorsun diye, Tarsus’tan geliyorum diyor.Sen şimdi bunca yolu dilenmek için mi geldin dedim, “ne yapayım orada kazanamıyom, iş yok” diye ağzından kaçırdı.Dilencilik bir meslek olmuş arkadaşlar haberiniz ola:))
anlattığın kadın, dediğin gibi tam bir hayat yükü taşıyor bence de…Allah böyle gururu için yaşayanlara yardımcı olsun,diğer anlattığın ise artık iyice pişkinliğe vuran, benim bir türlü anlayamadığım sinir tipler…Ben öyle dipdiri canlı kanlı, sağlıklı olup dilenen insanları gördüğümde içimdeki tek acıma duygusu yanındaki çocuğa oluyor; ne tür bir yalana alet edildiğini ve kullanıldığını düşünürek…!
Kesinlikle haklısın eczacı, ayırt edilmiyor artık…Ben dilenenlere para asla vermiyorum, ama yanında sakız, şeker, mendil satanlara veriyorum, en azından ellerinde birşey var, veriyorum parayı fazlasıyla, almıyorum sattığı ürünü.
e tabi 50 kuruşluk çorabı 3 liraya satarsa 7 sülalesini geçindirir, vergisiz temiz…
alemsin kop:)
-abi mendil alsana bi tane okul harçlığımı çıkarıyom-kaç para len-bi lira abi-hastir len bakkalda 25 kuruş o-abi 50 kuruş ver o zaman, okul harçlığım be abi- abini sittirtme şimdi bana- abi ne kızıyon yaa,
🙂
benim meydanlarda karşılaştığım:-Ablaaa… bi mendil alsaana-Gel sana yemek ısmarlayım-yok abla, sen para ver, manken gözlü ablam benim(nasıl oluyorsa) :)Verdiğimiz paralar belki de ailesine gidiyor ve gerektiği gibi kullanılmıyor, para yerine direk ihtiyaçlarını karşılamayı öneriyorum genelde.
Bazen de kovuyorum diye insanlar beni suçlarcasına bakıyorlar, üç kuruşu esirgedin zavallıdan diyen bile oluyor da, gel anlat bakalım.Zaten ihtiyacı olan dilenmeye utanıyor, öbürleriyse dediğiniz gibi pişkinleşmiş artık.Sadece onlarla uğraşsam iyi, günde kaç defa yok evi yanana yardım, yok cami, Kuran kursu yardımı, delikanlı askere gidecek eğlence yardımı, vs… boynuna bir levha asar öksüzüm diye, ya da eczaneyiz ya, hergün farklı bir ilaç ister, gelen de hep aynı kişidir, hangi eczaneye uğradığını unutmuştur, birinde anam hasta der diğerinde göbek hizasına iliştirdiği bir torbayla gezer böbrek hastasıyım der…
-abi bi lira versene-napçen-karmımız aç 2 gevrek alalım-iyi al o zaman- hiiii ali gel len abi 5 lira verdi, gidip sandviç yiyelim
ilahi pharmacid:))) ilaç, tabela ve hangi eczaneye girdiğini unutup bambaşka sebeple tekrar gelmeleri beni güldürdü çok, haklısın sen bu olayların tam ortasında yaşıyorsun!neler görüyorsundur neler…
O mendil satanlar kadar bir de trafik lambalarında her durduğumuzda vantuzlarıyla cama yapışanlar var.Birini eşim dövecekti neredeyse.Abi silelim mi, parlatalım, camın kirlenmiş..Bir de cama tükürüp bezle silmeye kalkışınca eşim iyice çıldırdı:)))
-ablaaaa, 1 lira nolur :(- (sömürgecilik faaliyetlerine dayanamaz verirsin)-aga, hadi gel internet cafeye gidelim 🙂
Sorma makalecim, bıktırdılar artık, ne diyorum biliyor musun?Ben çalışanım burda, patron yok diyorum:))
-abi 1 lira versene-napçen len-balimiz bitti, mastoruz be abim-al sana 2 lira
Öğrenciyken oturuyoruz arkadaşlarla, dilencinin teki geldi, Allah rızası için diye başladı, öğrenciyiz yok falan diyoruz, laf anladığı yok.Masanın üzerinde ders kitabım vardı ani bir hareketle kitabı aldı ve hemen dibimizdeki dereyi gösterek,”atarım vallahi”dedi.eee vize haftası sıkıysa verme:))Vermeseydim atardı eminim.Zaten tırlak bir şeymiş öğrendik sonra:))
iyi fikir:) ama akıllılar vardır bir de dimi, hani patron gelene dek her gün gelip hal hatır soran:)?
-iyi akşamlar beyabi bi sigara verirmisin
aa evet kop:))
Şimdi bir de dolandırıcılar türedi.Şu nekadar diyor, diyelim ki 3 ytl.Bozuk yok 100 var diyor ama parayı vermiyor.Sen şu kadar ver ben sana şu kadar vereyim diyor, o esnada karambole getiriyor, başka birşeyler falan soruyor.Para almadan üstüne para veriyorsun.Bir defa başıma geldi.Yeni açmıştım daha.Şimdi akıllandık yemiyoruz artık:))
işin içine sahtekarlık girince, insanın veresi gelmiyor işte…
tırnakçı diyorlar pharmacid onlara, polis dilinde…
Eveeet, çok fena makalecim yaa, başka bir meslektaşım anlatıyor.Eczane önünde epilepsi nöbetine tutulmuş gibi dükkanın önünde yerlere yatıyor falan.Eee tabi sağlıkçı ya o hissiyatla koşup yardım ambulans falan derken, dükkan boş kalınca öteki arkadaşı da girip dükkanı soyuyor.
pharmacid kamera sistemi alarm falan var değil mi? Aman dikkat, gerçi bunlar bu sisteme rağmen cahil cesaretiyle olaya decam ediyorlar ama yine de caydırıcı
Bir de bunlarin modernleri varmis. Onlar kredi karti makinesi ile dileniyorlarmis. 🙂
Alarm sistemi olmazsa olmaz zaten.Kamera da kurdurmayı düşünüyorum.İnsan nöbetlerde bile tedirgin oluyor.Her tür insan geliyor.Yeşil ve kırmızı reçeteli ilaçlardan bazılarını farklı amaçlarla kullananlar geldi mi hele, işiniz var demektir.Versen bir türlü vermesen bir türlü.Zaten reçetesiz veremeyiz ama adam da uçmuş bir halde meydan okuyunca sinirler geriliyor haliyle.
sakinleştirici verilir o durumda. hatta avlanmada kullanılan havalı tüfekleri var bunların. sakinleştiriciyi fırlatıyor. bu tür cihazlar kullanılabilir medikal camiasında.
İyi fikir:))Eczacıların tabanca bulundurma hakkı da var eczanelerinde ama Allah mecbur etmesin.İstanbul gibi büyük şehirlerde nöbet levhasının üzerine belli bir vakitten sonra gazete örtüldüğü bile söylenir.Çok eskiden öldürülen bir eczacı hatırlıyorum.
Çok hassas konuya parmak basmışsın bence. Bu konu beni dedüşündürür ve üzer çoğu zaman . Çünkü hiç olmaması gereken bir ülke de yaşarken hangilerinin gerçek ihtiyaç sabihi olduğunu anlamakta zorluk çekiyorum. Meslek haline getirenler ve işin kolayına kaçanlar da cabası hani.
Sorma gerçekten de yaşla birlikte kuru da yanıyor.Yaşadığım yerde kendimce bildiğim gerçek ihtiyaç sahiplerini boş çevirmemek için elimden gelen desteği vermeye çalışıyorum.Diğerlerini kovmak benim de hoşuma gitmiyor ama çok da arsız ve pişkin oluyorlar.Çocukları kullanıyorlar.bir tanesi bir apartmanı eliyle işaret ederek, çocuğunun karşı apartmanın balkonundan düştüğünü, şimdi hastanede olduğunu ağlayarak anlatıyor, kapıcıya apartmandakilere de sorabilirsiniz isterseniz diyor.Eee inandım içim cız etti anne olunca daha da hassas oluyor insan.İyi bir para yardımında bulundum.Enayiliğime doymayayım.Meğerse ilçede bu şekilde dolaşmadığı mahalle kalmamış bir numaralı dolandırıcı olduğunu öğreniyoruz polis arkadaşlardan.Pes diyorum ben artık; yani gerçekten bir gün çocuğu düştüğünde ölüm kalım savaşı verdiğinde ne olacak, insanlarda ar damarı çatlamış.Allah kimseyi çocuğunun acısıyla terbiye etmesin bunu dilemem ama hakikaten o olayda çok sinirlerim bozulmuştu.
BENİMDE YILLAR ÖNECSİNDEN DUMUR OLDUĞUM BİR ANIM VARDIR..PHARMACİD SENİN DE DEDİĞİN GİBİ DİLENEN BİRİSİNE” PATRON YOK” DEDİYDİM..CEVAP:- “BEN PATRONU İSTEMİYORUM PARA İSTİYORUM”
o da iyi yaa, lafa bak.Bana gelen dilenciler de ben yok para deyince, bu defa elemanlara yöneliyorlar sıradan.He belki onlarda vardır diye:)))Sinir oluyorum def etmeye çalıştıkça sakız gibi yapışıyorlar.
Ben eskiden çok para verirdim. Hemen üzülürdüm. Ama artık üzülmüyorum. Birşeyler satsa bile almıyorum. Sanki satıcı kişiden birşey alırken arkamdan da birisi gelip birşeylerimi çalacakmış gibime geliyor. Hiç bakmıyorum bile. Bakınca hemen üzülüyorum kendimi yanlarında buluyorum ki bende hiç kolay para kazanmıyorum. Bağış yapılabilecek çok yer var.
Kop:))Vahşi dünyada duygulara yer yoktur
lorienn : kopi abi, kopi abi… hayrına 50 bin dolar versene abi…kopanisti: napcen kız?lorienn: abi şöyle bir güzel yeycez arkadaşlarla…kopanisti: al bakalım…lorienn: kızlaaarrrr….. resu, dej, linet , nevda, mak… kop 100 bin dolar verdi hadi gidip ezelim……
Bir gecekondu mahallesinde doğup büyümenin avantajları da o mendil satan çocukları iyi tanımam olmuştur. Çoğu ailesinin zoruyla çalışır, alkolik babasının içki parası için ya da para yok diye her gün dayak yiyen annesi biraz rahatlasın diye ya da para getirmeden eve almayan aileleri yüzünden çalışırlar, haftalık çıkarttıkları para 300 YTL vardır, tabi bunun hepsi aileye gitmez baliye,tinere başka ihtiyaçlarına vs de o para gider, eve para girdiği sürece de aileler çocuklarının ne yaptıklarını umursamazlar. Hırsızlık yaparlar, ilgilenirsin güzel güzel anlatırsın gene yaparlar döversin gene yaparlar, parmaklarını kırman lazım ki yapmasınlar, parmak kırılcak korkusuyla yapmayanını gördüm. Sonra bu dilencilerin mendil satıcılarının hırsızların hepsinin mafyası vardır, öyle sade vatandaş gelipte dokunamaz, topkapı da hırsızların çaldıklarını sergilediği pazar bile vardı (sıra sıra arabalar olur mallar bagajdadır istediğin şeyi söylersin adam bagajı açar ve pazarlık başlar) şimdi durur mu bilmem 1500 dolarlık laptopu iyi bir pazarlıkla 300 dolara alabilirsin.