bildirgec.org

vicdan hakkında tüm yazılar

Mutlu olmak için…

zarifce | 25 May 2011 17:07

İnsan kibirli olmaz, alçak gönüllü davranırsa kendini abartmamış olur. Tüm acizliği ile her şeyin üstesinden gelebileceğini düşünmez, çaresizlik tuzağına düşmeden her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarmaz, her şeye hakim olmak için uğraşıp hayatı yaşanmaz hale getirmez, diğer insanları ezerek kendinden uzaklaştırmaz, iyiliği karşılık beklemeden yapar yaptığı iyilikle mutlu olur, tek başına mutlu olunamayacağını bilir, çevrenin mutluluğu için gayret gösterir, ölümden korkmaz bunun yerine ölüm gerçeğiyle yüzleşmeye çalışır, kendine yapılan kötülüğün karşılığını vermek yerine öfkesinin dinmesini bekler, söyleyeceklerini tartarak söyler eleştirinin keskin bir bıçaktan farkı olmadığını bilir, daima menfaatini düşünmez adil olur, hiçbir zaman yeise düşmez, paylaşmayı bilir, küçük çıkarları için kimseyi ezmez, başkalarına güvenmek için kendisi güvenilir olur, bencil olmaz tebrik ve takdir etmeyi bilir, yalan söylemez, iyi bir dostluğun paha biçilemez olduğunu unutmaz, önyargılarla hayatı kendine ve başkasına zehir etmez, bilmediği konuda yorumda bulunmaz, merhameti elden bırakmaz, kendini övmez övülmekten hoşlanmaz, sözünde durur, inancını diri tutarsa mutluluğun kapısını aralamış olur.

Yaşamın Coşkusu ve Değer Kavramı

astral | 23 June 2010 12:04

Benim coşkulanmalarımı fazla bulmuş olmalı ki, ‘Sen küçüksün. Gün gelip her şeye kafayı takmaya değmeyeceğini anlayacaksın. Es geçeceksin. Yaşam başka türlü yaşanmaz.’ dedi.

'izlerveyansimalar.blogspot.com' adresinden alınmıştır.
‘izlerveyansimalar.blogspot.com’ adresinden alınmıştır.

Gayet sevdiğim biriydi, bu lafına sinir oldum, onun beni anlamadığını düşünmüştüm. ‘Sağ ol’ dedim sadece.

Zaman geçti. Zaman kutsallardan biridir. Anlatır insana. Eğriyi yanlışı zaman, sessizce benimsetir. Öyle ki, nasıl olduğunu anlamazsın.

gören

astral | 22 June 2010 13:52

Bir insan ölürken yanındaysa onun da seni öldüreceğini düşünemezsin. Aksine o evrenin en değerli varlığı dersin. Dilenci çocukları çalıştıranlarla ilgili bir film seyretmiştim. Adam ihtiyacı olduğu bir anda küçük çocuğa yardım ediyor ama onu himayesine alıp köle ediyor ve bir akşam gözünü çıkartıyor, kızgın bir demirle…

İnsan bizi kendisi için Allah ise bizi biz için severmiş. Ölürken yanında bir insan varsa onun dostun olduğunu düşünmen çok normaldir, öyle değil mi? Artık değil. Kimileri çıkarı olmayan işe töbe bulaşmazmış. Şeytan bunun kendisiymiş.

Neyse ki, yücelerin yücesi Rabbim var. İyileri Allah görür, kötüleri de…

iç ses yokluğunda yankılanan bir yıkıntıdır sadece

astral | 15 June 2010 08:41

Her gün, gün batımından önce uykularımızı sırlara dizeriz. Bir sır’ın -simli- kanadında kimsenin görmediklerine karışmak ebedi yazımız olsa da evvela kendimiz kaçarız bu iç seziden.

Sonra sustuğumuz kurbanlarımıza gelir sıra. Tek tek… İş başındayızdır. ‘Ey günahkâr beden, kalk ayağa!’

Hafifçe, yandan bir gülümsemenin ardından, dolunay en yakın arkadaşımız olmuşken; bir fısıltının peşi sıra, veririz esaret sandığımız bedelleri. Oysa sunduğumuz esaretten çok yankılanan iç tepidir, duymazdan geldiğimiz ve duymayacağımız…

Perdeler Aralanıyorken…

faraza | 01 March 2010 13:48

öyle bir mahkeme var ki yüreğimdeki mezarlığın üstünde kurulu,
temyizimi yitirdiğim davalarıma bakan
aylarca sürdü karar alması
hakim benden yana değil
hakim yasadan yana da değil
lehime kanıtları yok etmiş bir hakim
suçlu bir hakim
davayı uzattıkça uzattı bu sefer
bir başka adam, bir başka hakim sanki
önceki davalarda verdiği hükümler gibi kesin ve net değil

akladığı dava değil de kendisi
düşünüp durdu bu sefer hindi gibi
bir düşüncesi var saklı, zorla aldım dilinden,
kulağıma fısıldadı;
onun yasaları bilmediğini, yasalardan bir şey anlamadığını, masum olduğunu, affedilmesi gerektiğini söyledi…

HACET DEDE- KİRLİ İŞLER YATIRI

astral | 20 December 2009 09:28

Üniversite zamanları. Oldukça parasız ve bol içtiğimiz zamanlar. Borçla içen iki kere sarhoş olur demişler. İçiyoruz, en varoş yerlerde, meyhanelerde, akşamları, sohbet aralarında, kızları çekiştirirken… Bazen yapamadıklarımızı anlatırken, bazen yapamadıklarımız içimizde patlarken, en çok kampüsde demleniyoruz.

Bizim grubun tamamı kafa. En çok bizim Hüseyin’le içiyoruz. Bazen fondip yaparsan şayet bedavaya geliyor. Bana uyar. Ne olur, fondipleri yapar, gidersin dut ağacının altına, boğaza bir parmak, rahatlar; sonra içmeye devam edersin. O sıralar hayat böyle devam ediyordu. Ben sarhoş dut ağacının yanından ayrılıp, bizimkilerin yanında giderken ayağım kaydı, karanlık, derin bir çukurun içinde buldum kendimi.

Allah’ı Sevmek

tarik09 | 22 November 2009 17:21

Allah
Allah

İlk başta ne kadar inançlı olduğumu sorgulamaktan çok korkan bir insan olduğumu söylemek isterim. Yanlış şeyler düşünüp yanlış yorumlar yapmaktan ve ilerde bende yaratacağı vicdan azabından korktuğum için. Aynı zamanda yaratanın korkusu da her zaman içimde olmuştur, herkesin içinde de olmalıdır. Onun hakkında pek düşünmem nasıldır, ne yapar, ne yer ne içer, nasıl yaşar, neye benzer nerden geldi? Nasıl olsa hiç birinin cevabını bulamayacağım düşünmenin bir anlamı yok. Ama içimde hep korkusu oldu hepte olacak çünkü iyi kötü ne gelirse insanın başına ondan gelir, insan nereye giderse hep yanındadır, hep görür hep duyar.

BÜLENT BEY ve “VİCDANI”

antiemperyal | 08 June 2009 10:10

C.Eren ÇELİK

Kabine revizyonu yapıldı,kabineye yeni giren isimler içerisinde en çok dikkati çeken 2 isim , Başbakan Yardımcılığı’na getirilen Bülent Arınç ve yeni Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu oldu.

Biz biraz Bülent Arınç üzerinde duracağız bu yazımızda, ee nede olsa O ve açıklamaları gündemde şimdi değil mi ?

Bülent Arınç’ın “Partisinin vicdanı” olduğu, “kitabın ortasından konuştuğu”, parti grubunda ve tabanında büyük saygınlığı ve etkinliği olduğu ortak kabul gören söylemler…

Ve o “Partisinin vicdanı” olarak görülen Bülent Arınç, kabinede kendisine bağlanan RTÜK’ün Başkanı Zahid Akman beyefendi hakkındaki iddiaların artık kurumu yıpratır bir hal aldığını gördü, ilk görüşmelerinde “hayırlı olsun ziyareti” adı altında nabız yoklayan Zaid Akman’ a diplomatik bir dille “Zahid git istifanı ver” dedi.

Vicdan

menese | 13 October 2008 16:28

Mahmut (Murat Han), karısı Songül’le bir kiremit fabrikasında işçi olarak çalışan, boylu poslu, yakışıklı genç bir adamdır.. Sıradan bir işçinin günlük yaşam rutininin dışına çıkan hallerine, bir küçük kasaba standartını aşan eğlenme şekline falan bakınca; Mahmut’un, bulunduğu iş ve hayat konumundan memnun olmadığı, buradan kurtulmanın planları içinde olduğu anlaşılmaktadır..

Bir markette kasiyer olarak çalışan Aydanur (Nurgül Yeşilçay), gölge attırılmış saçları ve güzelliğini bütün cömertliğiyle ortaya koyan rahat kıyafetleriyle; içinde bulunduğu kasabanın şartlarıyla yetinebilecek bir bekar kız profili çizmemektedir..
Aydanur’a tam anlamıyla, Mahmut’un dişi hali denebilir; zaten, o da hemen ruh ikizini bulmuş; çocukluk arkadaşı Songül’e rağmen, Mahmut’la sevgili hayatı yaşamakta bir mahzur görmemiştir..

youtube için oyun bitmedi;tekrar başlıyor!

pasacocugu | 17 July 2008 13:43

2 hafta önce bpilli arkadaşımız bize viacom’un youtube’dan 12 tb’lık videoların izlenme kaydını sunmasını istediğini youtube için oyun bitti!başlığıyla bildirmişti. ancak youtube oyuna tekrar dahil olasını bildi, viacom’la barıştılar:)

youtube, MTV ve Paramount Pictures gibi medya devlerinin sahibi Viacom’un talebinden vazgeçmesi üzerinebarıştılar. artık youtube kullanıcıların kimlik bilgilerini paylaşmak anlamına gelen kullanıcı adı, ip adresi gibi bilgileri vermeyecek. bunun yerine youtube viacom ile her iki tarafın da kullanıcıları tanımlayabilmesini sağlayabilecek, ancak kullanıcı kimliğini ele vermeyecek kayıtları paylaşacak.