giydiğim her kıyafetin teşhircilik payını düşünmekten artık gına geldi.. “kimlik”problemi yaşayan orta yaşlı yada üzeri erkeklerin delici bakışlarına her halukarda maruz kalıyorum.. yolda yürürken yamulma payımı yüksek bir mertebede tükete durayım geçen gün “neden” sorusuyla başlayan ve rutin bir yürüyüş anında aklıma gelen benim “kendilik” çatışmam aklımı allak bullak etmeye yaradı..

“klasik kafalı” şahıslar şimdi başka bir konu yokmuydu da, bunu yazdın. ya da daa önemli konu yokmu da yazdın, diyebilir.. ama ben herşeyin kaynağını algılamaya çalışıyorum.. nitekim işin özü orda..
gayet muhafazakar bir toplum içinde, ki ben bile öyleyken neden sürekli kendimi kontrol etmek zorundayım, gıcık oluyorum..
haah.. geçen gün dediğim gün ankaranın en tanımlanabilir ölçüde müstakil ve “seviyeli” yerlerinden birinde sabah yürüyüş yapmaya çıkmıştım, hava sıcak, yakası açık bir bluz vardı üstümde.. yürürken haliyle yakanın firikikler yaratması muhtemel.. ama yine aynı o yiyici bakışlar.. gel de ye dedim.. töbe töbe.. artık umruma gelmedi de öyle yürüdüm.. hatta biraz da azıta azıta.. ay ne güzelsiniz diyorum seksenliklere.. (yaşlı amcalara diil ya gögüslerime)
bunu nasıl algılarsınız bilmiyorum ama siz; sizi siz yapan küçük şeyden (:))))bahsederken pek bir övünüyosunuz pek bir doğallık ve karşı konulmazlık.. kendi duygularınız doğal devinimler halindeyken herhangi bir dişinin ki söz konusu olunca “toplum bunu kaldırmıyor” da bilmem ne safsataları.. ya da rahatça konuşabiliyorsunuz.. göründüğü üzere ben pek rahat olamadım.. yinede sansürlü.. çekinik..