bildirgec.org

Revolutionary

11 yıl önce üye olmuş, 8 yazı yazmış. 77 yorum yazmış.

Reklamcının toplumsal sorumluluğu

Revolutionary | 17 January 2004 10:09

Sosyalist rejimlerde yeri olmadığına inanıldığı için veya gerçekten de sosyalist rejimlerde propoganda olarak adlandırılan takım elbiseyi tercih ettiği için reklamın kapitalist-yarı kapitalist toplumlarda yer edinebileceği, aksinin mümkün olmayacağı savunulur. Kapitalist toplumun kimilerine göre en olumlu sonucu sivil toplum ve kamusal alan-özel alan ayrımının netliğidir. Sivil toplum örgütleri de başıboş bireylerin en yakın kategoride yerlerini almaları için yegane duraklardır. Bir kaç niteliksiz öğrenci milletine göre Althusser’in “Devletin İdeolojik Aygıtları” olarak adlandırdığı kapitalizmin yirmibeş atlısından en tehlikelisi sivil toplum örgütleridir. Öte yandan bu örgütlerin demokrasinin de vazgeçilmezleri olduğu iddiaları çeşitli kahvehanelerde de dillendirilegelmektedir. Kısacası reklam ve sivil toplum kapitalizmin önemli iki silahı olarak görülebilir.

Ankara’da Kar Vardı

Revolutionary | 14 January 2004 15:34

Neredeyse bir yıl geçmiş aradan. Zaman birimi olarak bir yıl geçse de hayat birimi olarak 3-5 yıl gibi geldi bana. Geçen yılki kar bu kadar çok değildi gerçi ama bu seneki çok daha çabuk eridi.

geçen yıl bu gün neler düşünüyordum diye düşündüm, sonra şu an ne düşünüyorum diye. bi süre sonra bunun hayatın anlamını içerisinde taşıyan bi kısır döngü olabileceğini farkettim.

şu sıralar, bazen şu an ne düşünüyorum? diye saçma bi soruyla başlayıp yaklaşık 10 dk boyunca şu an şu an ne düşündüğümü düşünüyorum diye devam eden kısır döngülerle ahbaplık ederek, kimi zaman da acaba bunu 20 dk daha sürdürürsem hayatın bütün sırlarını elde edebilir miyim diye düşünerek zaman geçirdiğim oluyor.

karlar eridi !

Revolutionary | 04 March 2003 07:56

İyi ki varsın okul ve iyi ki hızlısın ey dial up! yoksa bu kederle ben 24 saat kendimi dağa taşa vurur, ferhatı alt edecem diyerek dolaşırdım cadde sokak. mesela şu an okula geç kalacağım için dertlenir yarım bırakırdım şu paragrafı.

Artık pek dert etmiyorum, yardımlarınız yadırganamaz elbet. Yani anlatamadıklarımı hep kapağınızın altına doldurdum, kusura da bakmayın. Okulda millete yakından bir şey söyleyemiyorum gerçi, o dertlerle beraber daha bi acı oldunuz. dostlarım benim; efesim tuborgum tekirdağım. bi ara hep beraber bi resim çektirelim olur?

Ankara\’da kar var

Revolutionary | 02 March 2003 00:40

Heh..Sana inanmadığım için sabahtan beri debeleniyorum oğlum. Sen haklıydın; önem vermediğim, basit bulduğum o aptal teorilerin de haklıydı. O hep “arabesk” dediğim felsefen meğer dünyadaki tüm insanlar için geçerliymiş. hayatta bi olayın nedenini bulamadığım zaman nası uyuz olduğumu bilirsin. nedensiz terketmek nedir sen bilirsin. Şimdi oturup hayatımın geri kalan 15-20 yıllık aktif bölümünde ne yapıcam diye en baştan kuruyorum tüm kuleleri. Her zaman taptığım kızılay manzaralı üst geçit bile küçüldü bu gün. Öf be öfff, tamam içicem seni, bakma öyle gözümün içine. Zaten üzerine de yazmışlar 2003 ten önce içilmesi tavsiye olunu diye. uyalım bakalım, vardır bi bildikleri.

Almost Famous : Şöhrete Bir Adım Kala

Revolutionary | 16 September 2002 11:13

Almost Famous : Şöhrete Bir Adım Kalaçok şaşırtıcı biçimde ismi Türkçe’ye güzel çevrilmiş bi film. Çevirideki başarısının yanı sıra başlı başına bi şaheser. Film en kısa anlatımla yeni yetme bir öğrencinin birden bire 70 li yılların Rock Dünyası’nda parlayan bir eleştirmen oluşunun öyküsünü anlatıyor. Filmde, şöhret adımlarını hızla atmaya başlayan William ile beraber birçok insanın özlem duyduğu günlere birinci gözden şahitlik etme fırsatını yakalıyorsunuz.Filmi ayrıcalıklı kılan ise o zamanların inanılmaz atmosferini başarıyla yansıtan nadir yapıtlardan biri olması. Filmi izlerken bu hayat tarzına imrenmemek için zorluyo insan kendini. Filmin konusu hakkında ayrıntılı bilgi..