Roman, modern zamanların anlatım tekniğidir. Roman sanatı esas itibariyle anlatılacak bir hikâye ve bu hikâyeyi sunacak bir anlatıcıya dayanır. O halde hemen şöyle bir soru sormak gerekir: Romanda bize olayları anlatan kimdir? Romanda ya da hikâyede olayları okuyucuya anlatan sese “anlatıcı” diyoruz. Anlatıcı destan, masal, hikâye, roman gibi epik karakterli metinleri okumaya başladığınız anda kulağınıza gelen ilk sestir.Okuduğumuz eserlerde hangi anlatıcı tekniğinin kullanıldığı bilmemiz romanları daha iyi anlayıp, yorumlamamıza olanak verir. Anlatıcı türlerini kısaca tanımaya çalışırsak ortaya şöyle bir sınıflama çıkar:a) İlahi anlatıcı: Modern roman türüyle birlikte ortaya çıkmıştır. Diğer adı tanrısal anlatıcıdır. Anlatıcı yazarın dahi bilemeyeceği durumlardan haberdardır. İnsanların içinden geçeni bilir, sezer, görür ve aynı anda birçok yerde olabilir. Olayları içten ve dıştan anlatabilme hâkimiyetine sahiptir. Genelde psikolojik romanlarda kullanılan bir tekniktir. Okuduğunuz romanda anlatıcı tanrısal bir fonksiyon yüklenmiş ise ilahi anlatıcıyla karşı karşıyasınız demektir. Nazan Bekiroğlu’nun Yusuf ile Züleyha adlı eseri örnek verilebilir.b) Objektif anlatıcı: Yansız anlatıcı olarak da tabir edilen bu türde anlatıcı her şeye duygusallıktan uzak bir izleyici mesafesindedir. Bir kamera vazifesi görür ve olayları sadece gözlenebilen kısmıyla ele alır, gösterir. Bu anlatım tutumundan daha çok tasvir, betimleme ve diyaloglar üzerine kurulu romanlarda yaralanılır. Sabahattin Ali‘nin Kuyucaklı Yusuf adlı eserinde bu anlatım tarzını görebiliriz.c) Kişisel anlatıcı: Personel anlatıcı olarak da adlandırılan bu anlatıcı türünde, anlatıcının roman kişileriyle özdeşleşmesi, dünyayı ve hayatı onların gözleriyle görmesi söz konusudur. Bu yöntemde roman kahramanı anlatıcı kimliğini üstlenmiş, olayları, olguları ve duyguları kendi zihin süzgecinden okuyucuya sunmuştur. Bu tip anlatıda roman kahramanı olan anlatıcının penceresinden hayata bakarken, onun eğitimi, kültür düzeyi, cinsiyeti, işi, yaşı vs. anlatımı etkileyen unsurlar arasına girer. Orhan Pamuk‘un Sessiz Ev romanı buna güzel bir örnektir. Roman kahramanlarının tamamı eser içerisinde anlatıcı konumuna gelmiştir.Bir romanda birden fazla anlatıcı bir arada görülebilir. Bu anlatıcılar dışında karşımıza en sık çıkan diğer anlatıcı da 1.tekil kişi (ben) anlatıcıdır. Birinci tekil kişi anlatıcısı genellikle otobiyografik eserlerde kullanılır ve beşeri bir tabloyla karşımıza çıkar. Daha ilk satırda onu tanırız zaten. Halit Ziya Uşaklığil‘in Kırk Yıl adlı eseri bu anlamda güzel bir örnek teşkil eder.Romanda anlatıcı unsurunda dikkat edilecek bir diğer hatırlatma bazı romanlarda -özellikle geleneksel roman türünün örneklerinde- anlatıcı sık sık okurla eser arasına girerek olay akışını keser. (İlk dönem romanlarımızdan Namık Kemal, İntibah ve Ahmet Mithat, Felatun Beyle Rakım Efendi) Okuyucuyu bilgilendirmek amacıyla yapılan bu yöntem, modern romanda yerini tanrısal ama olay akışını kesmeyen anlatıcı türüne bırakırken post- modern romanda yeniden anlatıcının varlığını billurlaştırmaya ve sesini yükseltmeye başlar. Özellikle Adalet Ağaoğlu, Romantik Bir Viyana Yazı ve Orhan Pamuk, Yeni Hayat gibi eserlerinde dikkat çeker.
yorumlar
Evet, cok guzel aydinlatici bir yazi, tesekkurler
elinize sağlık çok güzel
faydalı güzel bir yazı teşekkürler.
bayılarak okudum çok güzel..bu minvalde yeni yazılarınızı da beklerim.sessiz ev, anlatım tekniği açısından usta işi bir romandır. kolay değil olayları muhtelif bakış açılarından yazabilmek. birkaç öykümde deneyip elime yüzüme bulaştırmıştım:(
bu yazıyla kafamda bir şeyler daha yeni oturdu yerine..kitap okumayı hele de roman türü kurgusal eserleri okumayı seven biri olarak sonsuz teşekkürler kahve kokusu
defalarca okuduğum bir yazı ve emin ol ezber edene kadar okuyacağım..gelmiş geçmiş tüm yazınsal serüvenime kattıkların için teşekkürler. pek çoğumuz yazar ama bunu bilmez…pek çoğumuz okur yine bunu bilmez..sağol..varol…
ben sizlere teşekkür ederim, okuduğunuz ve yorum yapma nezaketi gösterdiğiniz için. Anlatıcı türleriyle ilgili verdiğim örnekler az gelebilir. Ancak konu esas itibariyle kavrandığında bundan böyle okuduğunuz romanlardaki anlatıcı türlerini kendinizin tesbit etmesi kolaylaşıcaktır.
kahraman çayırlı, okuduğumuz roman, hikaye ve diğer yazınsal türlerin analizi ile ilgili yeni paylaşımlarda bulunmaya ve bilgilerimi sizlerle paylaşmaya tabii ki devam ederim. Sessiz Ev, özellikle personel anlatıcı türünün başarıyla kullanıldığı bir romandır bana göre de..bu da Orhan Pamuk farkıdır diye düşünüyorum.
ellerine sağlık.çok aydınlatıcı bir yazı.
yıllardır roman okuduğunu sanan biri olarak, bundan sonraki okumalarımın daha kaliteli olacağına inanıyorum. ellerine sağlık devamı beklenecek bir yazı olmuş
İyi bir yazı olmuş, ben de çok dikkat ederim romanda kimin anlattığına. hatta bu anlatıcının romanın içinde sesini postmodern akıma ve milan kundera’ya dair bir şeyler yazmayı planlıyordum şu sıralar :))
bir arkadaşımın arkadaşı türk dili ve edebiyatı mezunu. sözde edebiyatın içindeyim diye geçinirim. romanda modernizm postmodernizm diye bir başladı konuşmaya ağzım epey aralık kalmıştı. yazınızın devamını özellikle bekleyeceğim..
eliniz dert görmesin
bunu bilmeden roman okumaya çalıştığıma inanamıyorum. Allah razı olsun
aaa kahvekokusu!!bende ortalık niye kahve kokuyor diyordum:) ufkumuzu açacak bilgilerle devamını takipteyiz inşallah
Nazan Bekiroğlunun kitabını okudum .
bi an üniverstedeki roman inceleme dersimiz aklıma geldi.keşke konu bu kadar olsa daha ne ayrıntılar var çeken bilir:(
evet yani modernizim ve postmodernizim üstüne de bir yazı bekliyoruz. yazını arkadaşlarıma da okuttum. tekrar teşekkürler
bilgiler için çok tesekkurler
marjiburcu üniversitede ne okuduğunuzu merak ettim. ben de isterim roman inceleme dersi.
kahramançayırlı, , sözünü ettiğiniz bölümde öğretim görevlisiyim. zevkle ve memnuniyetle bilgilerimi payşaırım.teşekkürler yazımı okuyan herkese
marjıburcu ‘nun dediği gibi romanı derinlemesine anlamak ve analiz etmek için bu ve bunu gibi pek çok bilgi mevcut..zaman, mekan,kişiler vs. bir romanı meydana getiren tüm unsurların incelemesi ayrı ayrı yapılır. tüm incelemeleren sonra ancak bir roman hakkında geçerli bir analiz yapılabilir. ancak pek çoğu mesleki bilgilerdir. ben okuyucuya faydalı olabilecek bölümleri paylaşmayı yeğlerim
sen paylaş kahvekokusugerçekten okuyucular için bile gerekli bilgiler
sözde birçok şiir / öykü kitabı değerlendirmesi yayımladım dergilerde birçok kez. ama bu teknik altyapıdan yoksun olduğumu hissettim şimdi. kahvekokusu acayip sevindim ve heyecanlandım. yeni yazılarınız için meraklandım şimdiden.
sevdimdeme ve kahramançayırlı bu teknik bilgiler işinize yarayacaksa ne mutlu..ben yalnız okurlar açısından ele aldığım için durumu biraz daha basitleştirerek anlatmaya çalıştım..bir romanı ya da bir hikayeyi anlayabilmek için gerekli olan tüm bilgileri seve seve paylaşırım dostlar.Allah sağlık verdiği sürece tabii
kısa ama öz… güzel bir yazı olmuş.ama aklıma bir soru geldi: orhan pamuk’un “benim adım kırmızı” adlı eseri hangi anlatım türüne giriyor? sessiz ev gibi o da kişisel anlatıcı mı? yoksa cansız nesnelerin bitki ve hayvanların konuşmasından dolayı ilahi anlatıcı mı?
roman nasıl kurgulanır
kişisel bence.
mustasım billahben teşekkür ederim öncelikle. söz konusu ettiğin eser ve bu tür pek çok eserde söz konusu olan anlatıcı değil, anlatım tekniğidir. anlatım tekniği de oldukça geniş kapsamlı bir konu olduğundan bunu daha sonraki yazılarıma ertelemeyi tercih ediyorum..bir koltuğun, bir rengin ya da her hangi bir nesnenin konuşturulmasında söz konusu teknik ya iç monolog ya da iç diyalogdur.
yanılgı, sormuş olduğun sorunun yanıtı eğer anladığım gibiyse bunu cevaplayabilmem için yeni bir doktora tezi yazmam gerekir :))basit ifadeyle kahraman ç. dediği gibi kişisel diyelim.
o halde romanı doğru anlayabilmek için yalnızca anlatıcıyı tanımamız yetmez, diğer anlatım tekniklerinden de haberdar olmalıyız yani..peki nedir bu teknikler yalnızca konu başlıklarıyla özetlemenizi rica etsem
bu haliyle pek anlaşılır olmayacaktır ama :1- anlatma, gösterme tekniği2- tasvir, betimleme3-mektup4-özetleme5-geriye dönüş6-montaj7-otobiyografik anlatım tekniği8-leitmotiv9-diyalıog10-iç diyaolg11-iç çözümleme12-iç monolog13-bilinç akımıgibi özetleyebiliriz. ancak başlıklar halinde verdiğim için anlaşılamaycaktır.daha sonraki zamanlardabu tekniklerden söz eden bir yazı yazmayı tasarlıyorum zaten.
a süper:) orhan pamuk bilinç akışı tekniğinde başarılı mesela bence. merak ediyorum inci aral’ı nasıl buluyorsunuz teknik açıdan?
bu çok genel bir değerlendirme olur. bir yazarın eserleri incelenirken tek tek ele alınması gerekir..İnci Aral romandaki en büyük başarısını resim eğitimi almış olmasına borçludur bana göre..bu eğitimin yansımalarını karakter ve tip çiziminde görüyoruz zaten..zaman ve mekan arasındaki bağlantı kurulumunda da son derece iddialı bir isimdir. yukarda saydığım tekniklerden bir kaçı eserlerinde harika denecek ölçüde kullanılmıştır. ör: geriye dönüş dediğimiz flash back ve tasvirde genel anlamda başarılıdır. fakat dediğim gibi tek tek ele alınması en doğru inceleme olur.
Flash ve back. Sevenleri ayırmayın..
evet mor romanının tamamı geri dönüşlerle bezeliydi.
kahve kokusu kısa ve öz olsa da( tabi emeğenize saygı) anlatımınızda bir tek düzelik, ezbere yönelme gördüm. Özellikle de sorulara verilen cevaplarda bir erteleme söz konusu. Bunları bilmek hatta cevaplamak için tez yazmaya gerek yok tıpkı anlatıcı tiplerini ele aldığınız gibi anlatmanız yeterliyken eğer tez yazmayı düşünüyorsanız eğer ayrıntılara inmeniz gerektiğini zaten biliyorsunuzdur muhakkak.ayrıca epik karakterli metinler demişsiniz fakat unutmayın ki tipleri dile getiren de aynı anlatıcıdır ve aynı metinler içerisindedir. Yani hikaye,destan,roman,masal dediğiniz metinler epik karakterlerle sınırlı değildir. Atlanmış sanırım anlatımınızda…
Kahvekokusu, süper güzel bilgiler vermişsiniz, öğrenilecek çok şey var daha, bir ara yazılarımı okuyup özelden, bu konuya devam edip etmemem gerektiğini, bana bildirirseniz çok makbule geçer..
sevde837, anlatımda tercih ettiğim yol, en akılda kalıcı biçimiyle bu olacağını düşünmemden kaynaklıdır.soruları ertelememin nedeni ise ilerki yazılarımı bu minvalde devam ettirmek istememden ve konu bütünlüğünü bozmadan ele alma çabamdandır…..Bunları bilmek hatta cevaplamak için tez yazmaya gerek yok tıpkı anlatıcı tiplerini ele aldığınız gibi anlatmanız yeterliyken…… demişsiniz..bu dediğinizi burda mseaj şeklinde yapmamamın mı doğru olduğunu düşündünüz? her sorunun bir sayfa yanıtı olabilir..eksik ya da yanlış değerlendirilecek cevaplar vermekten kaçınıyorum.ayrıca epik karakterli metinler demişsiniz fakat unutmayın ki tipleri dile getiren de aynı anlatıcıdır ve aynı metinler içerisindedir. Yani hikaye,destan,roman,masal dediğiniz metinler epik karakterlerle sınırlı değildir. Atlanmış sanırım anlatımınızda…epik karakter derken yazınsal ürün içindeki karakter ve tip bağlamı değildi kastım..bu bilgilerle bunu anlamış olmanız gerekirdi..epik karakter derken eserin karakterinden söz ediyorum..bir olay, bir vaka barındıran eserleri epik karakterli olarak değerlendiriyoruz. ya ben sizi ya siz beni doğru anlamıyoruz.
sizi anlamayacak olsaydım eğer yüksek lisansımı bu alanda yapmış olazdım. değerlendirmeniz ne zamndır bu yönde kahve kokusu kahraman karakterli metindir diyorsunuz yani…
Yüksek lisans falan ama, romandan bozma bir yazı bile göremedik henüz, neden yazmıyorsunuz ve bizi mahrum bırakıyorsunuz Sevde hanımcım, hatta iyi kurulmuş cümleye de razıyız..Demek ki yazar olmak teknik olarak romanın yazımı değil, romancı ruhu gerektiren bir durum..
pillibebekkuyuda, teşekkür ederim. roman analizi yapabilmek için elbette çok şey bilmek gerekir. ben burada en azından okuyucu olarak “nasıl daha iyi analiz edebiliriz”? in en kısa, en kestirme yollarını anlatmaya çalıştım. sadece anlatıcıyı tanıyıp ayırt edebilmekle eseri çok iyi kavramak söz konusu olamaz ki esasında anlatıcı bile çok daha geniş açılımlarla ele alınabilecek bir konu iken. yazılarına gelince elbette istediğin anlamda yardımcı olmaya çalışırım..ama şöyle bir gerçek var..edebiyatçı olabilmek için ilgili bölümü bitirmek ya da akademik bir kariyer yapmak yeterli iken, iyi bir yazar olabilmek için bunlar yetmez…sözünü ettiğim bilgilere sahip pek çok edebiyatçı varken sence kaçı güzel yazılar yazabiliyordur? ya da kaçı bu anlamda akademik çalışma yapmıştır? bilmek farklı, iyi yazabilmek farklıdır..her bilen iyi yazacak diye bir kaide de yok..nitekim ben de çok iyi şeyler yazamıyor olabilirim..negatif yönde eleştirildiğim de olmuştur..ancak bilgilerimi paylaşmaktan ve elimden geldiğince yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.
Bu konudaki tek korkum kural ve tekniğe uyup romanın büyüsünü ve yaratıcılığını daha doğrusu çarpıcılığını kaybetmek, hatta film yapılan romanların bu havayı okuyucunun belleğinden alıp havaya doğru dağıttığını düşünüyorum..
🙂 pbk naptın yaa bukar da olmaz dedirten bir yıkama yağlamadasın yine… kahve kokusunda var olduğunu iddaa ettiğin şey romancı ruhu mu.. ne zamn da görüverdin ruhunu…ayy güldürmeyin beni yazdıklarımı beğendiğin günleri çoktan unutmuş olacaksın ki bir iki satıra zarzı oluşsun:) senden korkulur kuzucukk …hay Allah iyiliğini versin.
sevde837, dikkat edersen beni anlamıyorsun demedim..ben de seni anlamıyor olabilirim dedim. ki şu son mesajdan sonra senin de beni anlamadığından emin oldum. ben de yüksek lisansımı da doktoramı da yeni türk edebiyatı alanında yaptım ki akademik kariyerimi hala sürdürmekteyim.( ayşe kulin romanları üzerine hala çalışıyorum) kahraman karakterli metindir diyorsunuz yani sözünüzü ise hiç samimi bulmuyorum. bence öncelikle kendinizi doğru ifade etme konusunda geliştirin. zira anlatmak istediğiniz şey kesinlikle anlaşılmıyor. ayrıca madem bu alanda yüksek lisans yaptınız sizin de yeterli bilgi ve donanımınız vardır..ertelediğimi ya da iyi yanıt veremediğimi düşündüğünüz soruları buyrun siz yanıtlayın…hatta anti-tez bile yazabilirsiniz..benden müsade
Kahve kokusu nasılda bir galeyana geliyorsun sen yapma böyle:) bir okuycu olarak faazlası var sende meraklanma emeğine saygımız var diğer yazılarında aynı acemiliğe düşme diye yaptım eleştirimi.. daha da iyi olacaksın umudum var…
Evet ben senin ”’Tawus kuşu” yazını beğenmiştim..O da yazı denmeyecek kadar azdı, ama Maltofor un son yazdıklarını beğeniyorum doğrusu, Kahve kokusu bilgi vermiş, gayette kafama uydu, yıkama yağlama işini ben yağmıyorum gönderiyorum arabamı, herkes ekmek yesin..
BEN KAHVEKOKUSUNA BAYILIYORUM. YAZILARINIDA GÜZEL BULUYORUM.
pilibebekkuyuda,,Bu konudaki tek korkum kural ve tekniğe uyup romanın büyüsünü ve yaratıcılığını daha doğrusu çarpıcılığını kaybetmek, demişsin..bu aslında yazarken çok fazla düşünülmeyen bir durumdur..ancak roman ya da hikaye oluşturulmadan beyinde önceden hazırlanan bir taslak sizi doğru sonuca götürür ve işinizi kolaylaştırır.yani yazmaya başlarken şu tekniği, şu yolu kullanmaılıyım elde etmek istediğim sonuca bu beni ulaştırır demek eserin büyüsünü bozmaz..anacak bu tehlike şiirde daha çok var. incelerken bile ruhundan koptuğum oluyor zaman zaman..yazarken de tabii..
“ya ben sizi ya siz beni doğru anlamıyoruz.”başlı başına anlatım bozukluğu olan cümlenizle yani şöyle oluyor”ya ben sizi (anlamıyoruz) ya siz beni doğru anlamıyoruz”bir şey anladıysam eğer bu da sizi anlamadığımı düşündüğümü söylemeye çalıştığınızdır kahve kokusu…anti-tez meselesine gelince de ayşe kulini incelemkle yaptığınız araştırma meselesi kadar basite alacağınız bir tez sunmam kendime hakaret olur. işin kolayına kaçmakta olduğunuz ne kadar da alanen … çok ambar yemeniz gerek.
Geçen bir yazar ”bir cümleyle başlarım kitap yazmaya, gerisini düşünmem demişti” bu çok hoşuma gitti, denemeyi düşünüyorum, önem verdiğim bir konuda gerçekten bilgilendim, çok mersi..
🙂 beğendim seni kahve kokusu kimse korkmasın…
akoni ve pillibebekkuyuda çok teşekkür ederim. sevde sna söyleyecek söz bulamıyorum ancak teessüf ederim. kimsenin kimseyi tanımadığı bir ortamda neden yağcılık diye tabir edilen durum söz konusu olur ya da olabilir. edebiyatla amatörce ilgilenen ya da bu anlamda iyi gayeler güden insanlara iftira atmaktan dolayı kendini sorgula..onlar benim öğrencilerim ya da asistanım değilki yağcılık yapsın..iddia ettiğin hatta tabiri cazise sidik yarıştırmaya çalıştığın kişi ( yani ben )hocan da olabilir.hani burda beğenmediğin ama odasına gidip hocam bunu nasıl yapayım, ya da yaptım olmuş mu? dediğin..romancı ruhuna gelince sen benim ne yazdığımı nereden bilbilirsin..ben kahvekokusu’yum senin için..orada kalsın..
sevde837 okuma benim yazdıklarımı, bu kadar basit yani çözüm
Doğrusu;”Biz birbirimizi anlamıyoruz” olacak
ppk o cümle bana aittir…öfkeme hakim olmaya çalışırken dilin hakimiyetini kaybediyorum
Enee, mualla hocam? Sen misin yoksam? Vay be, şansa bak..
ooo şimdi küsersiniz de siz… teesüfünüze gelince de meraklanmayın ağızdan çıkan söz yerini bulmuştur anlayan çoktan anlamıştır. Olabilirlerine gelince de şöyle bir cevap vereyim hoca olmak demek iyi bir romancı ruhu vardır demek değildir. yeterince sizinkine benzeyen bir cevap oldu mu Kahve kokusu…
Yok ben o cümleyi, Sevdeyle ikimize demiştim..:)
kahvekokusunun dili nasıl kullandığına bakacaksanız mesajlarına değil, yazılarına bakın..bir tek anlatım bozukluğu bulsanız dilinize dolardınız zaten..orada bulamayınca mesaja mı sardınız ayıp yani yuh!ambar yemen gerek, türk dilcisi olduğunu iddia eden hanım kızımızın cümlesi..saygı biraz saygı..kahvekokusuna değise bile, severek okuyanlara saygı derim.
öfkenize yenik düşmeyin kahve kokusu kariyerinde bir yere geldiğini iddaa ediyorsun ki sanal alem de bile bu kadar hakimiyetini kaybediyorsan yazık olur çabalarına metin ol yavrucum. yazılarını okumamak mı ne mümkün…üzgünüm bu isteğini yerine getiremeyeceğim.
sevde837, her aldığınız kitabı sonuna kadar okurmusunuz. Beğenmediğiniz yarım kalan kitabınız hiç olmadı mı?
ambar parçanın bütünü eflatun bey… biz buna mecaz-ı mürsel diyoruz. hiçbir iddaamda dayanksız değilimdir. savunmanızı kendi üzerinizden yapın benim üzerimden değil.
sevde837 burada yazarak geliştiremezsin kendini…mesaj yazarak edebiyatçı olamazsın..önce benim kadar emek ver sene harca sonra çık karşıma yavrucum..zira benim yaşım da kariyerim de senin gibi çok yavru yetiştirdi kuzucum..yaşının gençliğine ve deneyimsizliğine veriyorum. tek tavsiyem okumaman. Ayşe >Kulin’i beğenmediğine göre ondan daha başarılı romanların vardır elbet
oldu sayın akoni ama nedeni beğennmediğimden değildir ve yarım bıraktıklarım fikir kitaplarıdır. nedeni de şudur ki bir zamn sonra aynı fikirleri tekrarlamaktan öteye gidemezler. öğretici metin özelliği taşımayan tüm yazı türlerini sonuna kadar okumuşumdur. pardon ama niye sordunuz?
”Adı Aylin” e taparım ben..
🙂 kahve kokusu niçin burda msjla zamn harcıyorsunuz öyleyse sorabilir miyim. ve mümkünse bir kitabınızı imzalı olark vermekten çekinmeyeceğim açık adresime kargo ile göndermenizi rica ediyorum. ben öderim kargo ücretini çekinmeyiniz lütfen.
bu anlamsız tartışmadan çıkmak istiyorum..zira sevde hanım kadar boş vaktim yok..kendini bu beyinleri eğitmeye adamış biri olarak, yazdıklarını esefle karşıladım, üzüldüm…yardım isteyen herkes için elimden geleni yapacağımı tekrar edip ayrılıyorum huzurdan…
sevde deminden beri hayretle okuyorum…şok halindeyim. yahu biz seviyoruz beğeniyoruz, sen beğenme..ne diye kendini yırtıyorsun ya…bence şu güzel yazıyı O’ndan önce niye ben yazmadımın karın ağrısı var sen de:)) sadece komiksinben de edebiyat mezunuyum..tek satır yazamam..ama iddia etmem…karalamam..saygısızsın sadece ve sadece
meyve veren ağaç taşlanırmış
pbk adı aylin benim de idolümdür adeta..kuralsız, sınırsız, özgür ve tatminkar yaşamış..bayıldım o romana:)) ama okumaydıysan şayet sevdalinka, nefes nefese romnaları da olaganüstü güzel
“sürç-i lisan ettiysek af ola de” de tam olsun bari… öyle ayrıl seyircilerin huzurundan kahve kokusu… ama kitabınızı göndermenizi dört gözle bekleyeceğim. yaptığınız da şudur ki ” cin olmadan adam çarpmaya çalışıyorsunuz. bu da her zamn tutmaz çarpılıverir harcayacak boş vaktim yok der çıkıverirsiniz huzurdan..eyvallah!
Akoni ortama uyum sağlamışsınız görmeyeli…inkara kalkışacaksınız ama nafile görünendir düşüncem. cevabım tatmin etmiş olmalı…
Akoni en güzel en yalın söz buydu. ama okuyucu olarak bile insan gerliyor..yazacaksam bile cesaretim kırılıyor:( olumlu eleştiri evetama haksızlık ve saldırıya hayırkahvekokusunun tüm yazılarını tuttum şimdiye kadar. ben beğeniyorum ve ona yapılan saldırı benim edebiyat zevkime okuma zevkime yapılmış gibi geliyor:(
sevde, neyi inkar edeceğim anlamadım..
sevde sen ne diyorsun, ne istiyorsun, derdin ne ben de anlamadımbu kadar germe kendinimeyve veren ağaç taşlanır elbetkarın ağrın için ilaç tavsiye edebilirim:)))
cık cık olmaz senin bu yaptığın şu sonbahar kızılı: bebeklik döneminde yeni doğanlarda görülen ses bulaşması dönemi…(bir bebek ağlayınca diğerleri de ağlamaya başlarlar ) Diğerlerine yapılan eleştiriler yazma hevesini kırmasın. İyi okurlara ihtiyacımız var dimi ama…
anlamadığım bir şey daha kahvekokusu herhangi bir eser vermişse bile bunu seninle neden paylaşsın?kendini neden bu kadar değerli gördün:))emin ol, ispat gibi bir amacı olsa rumuzukahvekokusu değil kimlikte ki adı olurdu
Sonbahar kızılı, toplumun bir çok kesimi var dönem dönem sabrımızın tükendiği oluyor, ya da haketmediğimiz sözleri duyuyoruz ama bir şevk kırılacaksa, bu kendinize inanmadığınız anda olsun, başkasının verdiği yer ve zamanda olmasın lütfen…Ne güzel söylemişsiniz edebiyat mezunuyum diye, bence de övünülecek birşey..Benim konum edebiyat olsa, Shakespeare le yarışırdım..
🙂 ben bu tavsiyeyi bi erden hatırlıyorum… sürekli tavsiye edilir ma müsil etkisi yaptıklarını fark etmezler. derdi olan ben oluveririm.sana nickine istinaden cevap vereceğimi sanıyorsan sayın mecburen yanlıyorsun. şimdi söyle bakalım benmle bir derdin mi var?
hmm anladım kitabını onun yerine en göndereceksin. olsun o da olur sayın mecburen.
Klavye yine düşmanım. harfleri yutuyor hay Allahım her şey eski tas eski haham mı olur şu hafifte:)
düzeltme: hamamdüzeltme: sendüzeltme: bir yerden….yapalım bari:)
pbk, haksızlık gerçekten canımı sıkıyor..şu sabahtan beri ayak direyen arkadaş da bilir ki okulda bize nasıl yazacağımız öğretilmez..zaten bu öğrenilecek bir şey değil..bilgi rezervi, alt yapı, duygu, gözlem vs. bir sürü şey gerekir..tüm bu donanıma sahip olup da iyi şeyler yazdığını düşündüğüm insanlara yapılan saldırılara bakınca şevkim ve istediğim de kalmıyor zatenha bunlara sevde kesinlikle dahil değil:)) zira onu kale bile almıyorum bu günden sonra
Sevde hadi uyu bakim, iyi geceler, büyükler konuşurken yatırmaya çalıştığım kardeşimi özlettin şimdi bana..
sevde, seninle hiç bir derdim olmaz..yazdığın mesajlarla olur ama..ben tıp adamıyım..kitabım yok…ama dergilerde şiir ve öykü yazmışlığım varsenin yaşına veriyorum ben de…hadi yatagabüyükler konuşurken küçükler susar
bu ne ya delinin biri bir taş attı kırk akıllı çıkaramıyoruz:))
🙂 kızılcık aldın sen kale almasan “öykünmezdin” kuzucum.. Sen iyi bir okur olsaydın saldırıyla eleştiriyi ayırt edebilirdin. Bilinçsiz hatta çakma okur olduğunu bu kadar da belli etme kızılcık. anlaşıldı sen yazmaya heveslenmişsin de haberimiz yokmuş tüh büyük kayıp dene bakalım yine de okuyuculuğun kadar çakma mı bi görelim.
🙂 akıl yaşta olsaydı dedem molla olurdu. başınızı boşuna taşımayın bari siz büyükler…
sevde, bak eleştireceğin bir şey varsa bu tarz yorumlar olsun, burada bu yazıyı kim bir solukta okuyabiliyor..
🙂 Akoni iyi misin yemedin içmedin eleştiriya yeni bir soluk mu getirdin. Bu yazıya yazdığım ilk yorumu okumamış olmalısın ki bana akıl vermeye kalkıyorsun. haddini bil şu ana kadar sana saygımı hiç yitirmedim şu saatten sonra da beni buna mecbur etme. Eleştiri bir yazıyı bir solukta okumakla verilecek bir kanaat notu değildir.
sonbahar kizili, benim yerime @pbk size yanıt vermiş. Bilgisayarı oğlumla dönüşümlü kullanıyorum, size yanıt vermekte geciktim kusura bakmayın.. Yazma şevkinizin kırılması için hiçbir neden yok. Burada yazılan tüm yazılar, hafif üyeleri tarafından okunması zorunludur diye öyle bir kural yok. Beğenmeyen okumaz.
sevde, eleştiri farklı, saygı farklı.. keşke eleştiri yaparken saygılı olmayı başara bilsek
o zamn saygını yitirme Akoni.. Ve şunu unutma özellikle de iyi olduğunu iddaa edenler olumsuz eleştiriyi saygısızlık yapılmış gibi görürler. Bu yazar olsun okuyucu olsun. Bana da kelimelerin tanımlarını hatta ne anlama gelebileceklerini salık vermekten kendini alıkoy.
merhabalar…üstünde tartştığınız yazıyı nette aramaya çaşışırken karşıma çıktı..hem de çok ihtiyacım olduğu bir anda..öncelikle yazara teşekkürü borç bilirim..beni nasıl büyük bir yükten kurtardığını anlatamam…tartışmaın başından sonuna dek tanık olan biri olarak, dayanamdım..sadece yorum yazmak için üye oldum..bloğu ve sizleri tanımıyorum..ancak bu kadar faydalı bir yazıya bu kadar faydasız eleştiri getirildiğine ilk kez tanık oluyorum..ve deminden beri beni sinir harbine sokan arkadaşa ki_ kendisni asla tanımam- ……kervan yürür atasözünü haırlatırım. seviye eleştiri de bile çok ciddi bir unsurdur…unutmayalım..unutulmasına izin vermeyelim..saygılar
🙂 ne kadar acizsiniz viyolanist faydasız dediğiniz o eleşirden bir adet de siz yapmışsınız hem de ayağınızın tozuyla…bu kahve kokusunun kabahati sanırım hazım sorunu çekiyor…geçerken uğramışken silkiniverin şöyle salına salına.
sevde, bu saatte üyeleri başına topladığın yetmemiş, üye olmayanı da üye yapmışsın ya helal sana:))
ama eleştiri yapmayı becerememişsin çünkü kahvekokusunu seven ve okuyan çok üye var. ben de dahil..o güzel yazamıyorsa sen yaz..klavyeni mi çaldık kardeşim..pardon kalemini diyecektim:))
🙂 egowest üye yeni değildir bunu anlamak için müneccim olmaya gerek yok. ikincisi de hala anlamamkta ısrarlısınız ben kahve kokusuna kabahat bulmuyorum okuyucusu problemli onun kendilerinden iyi yazanı bulunca ne oldum delisi oluveriyorlar. Kahve kokusunu eleştirdiğim yanı seçtiği konudaki yetersizliği ve bun çeşitli yollarla ört bas etmeye çalışması. Senelerini verdiğini iddaa ettiği alanında yeterli olmadığını kendisi açıkladı zaten. Bilinçsiz okuyucu ama sesli savunmayı bilen yalancı sanıklar gibi dolanmayın blogta!
bu konu sabaha kadar tartışılacaksa bir ahkam da ben yazayım dedim. bazıları eleştiri yapmak için hani illa kusuru var diye özel çaba harcar..sevde867 eksik bulduğun yerleri tamamlayıp, tatminkar bulmadığın yanıtları da cevaplayabilirdin…çogumuzun tepkisi yaptığın eleştirinin yanlışlığına değil, yüksek lisans yaptım çok biliyorum diyen birinin kendini ifadedeki acizliğinedir. hazım sorunu ve acz duygusu şahsınıza ait..ha bu arada büyük başarını da takdir edelim..kudurduk siznirden
sinirden olacaktı:)) eh benim yazım hatalarıma da aldırış etmezsin umarım
🙂 onu da yaparız meraklanma sevdimdeme. Kahve sütü hatasını bir kabul etsin de…öncelikle herkes adına konuşmayı bırak ben olma bilincine var bakalım.
sözüm sana ey kahvekokusuBakın Mevlana ne kadar güzel söylemiş:- Bak.. Bil ki domuzların önüne inciler serilmez,Mücevherden sarraflar anlar ancak, başkası bilmez.Ne fark eder ki kör insan için, elmas da bir cam da,Sana bakan bir kör ise, sakın kendini camdan sanma.biz senin elmas olduğunu biliyoruz.
sevde hala burada:)) kış kış
öncelikle insana yakışır tavır sergilemeyi öğrenmelisin daha sonra kendini doğru ifade etmeyi öğrenmeyi..kalabalıklar içinde yalnız kaldın..bu bari insanı acaba diye düşündürmez mi yahu?
eflatun da hala burda… sen ki bir camın bile yeri geldiğinde ne kadar değerli olacağını anlamayacak kadar körsün eflatun. O at gözlüğü takındığın gözlerine söyle de bakış açısını yazılanları anlamlandırırken anlamak istediği yerden anlamasın. Sor bakalım kendine mevlana bu sözü senin için söylemiş olmasın.
morlacivert mevlana ile karşılk vermen harika olmuş..saatlerdir anlatmak istediklerimizin özeti..teşekkürler..ve sevdimdeme gider
rica ederim:) ben de çıkıyorum..zira bu kör döğüşü
sevde okuma da yorum da yapma..bizim de kafamızı şişirme..iyi uykular sana..sütünü içmeden yatma ama
sevdimdeme ne kadar insansın ki karşımda bana insana dair ithamda bulunabiliyorsun. etrafındaki kalabalığa sıkı sarıl. ifade etmek dedin ya doğru anlamayı öğren çünkü ifade edilenler karşıdakinin anladığı kadardır. Yalnız kalmam mı beni düşündürecek kuru kalabalıktansa yalnız kalmak iyi gelir insana… çoğula hiçbir zaman ihtiyacım olmadı kalabalığına sorarsan söylerler sana..
ayrıca milletin rumuzuyla dalga geçmek senin gibi bir edebiyatçıya yakışmış..ironi kattın sağol
🙂 bu aşk burada biter ve ben çekip giderim öyle mi ayyy bayılacağım güle güle demeyeceğim çünkü size gelin diyen olmadı tabi kahve kokusu dediyse bilmem:)Atatürk’ün sözü geldi aklıma:” geldikleri gibi giderler!…”
Sen gitmedin mi hala… Dua et de senin yaptığını yapıp (o da sana çok yakışmış) kişiliğine laf atmadım eflatun. Hadi şimdi ikile!
:)) senin dersin mersin yok mu? annen kızmıyormu bu saate kadar nete takılmana:))bak sevde sen de yazısını keyifle okuduğum yazarlar arasındasın..kendini bu kadar küçültme bence..gözümde bir değerin kalsın ki..bir daha rumuzunu gördüğümde ıııııığğğ deyip kaçmayayım..ha kahvekokusu hepimize mesaj çekti…arkadaş gece gece kaşınıyor gidin bir kaşıyın dedi:)) git işine ya:))
ya yazarım, okurum, edebiyattan yüksek lisans yaptım diyen arkadaşa bak..ikile, sen ikile bence..bir edebiyatçıya yakışmayacak üslüp içindesin..bunun güzel bir adı var ama bana yakışmaz…üstüme bir şey sıçramadan gideyim..itibarımı senin üç kuruşluk fikirlerin ve mesajlarınla zedelemek istemem..
🙂 ya eflatun bak ne diyeceğim mümkünse benim yazılarımı kuma bir daha çünkü ben tarafsız olmayı bilmeyen, eleştirinin ne olduğunu fark edemeyecek kadar basit ama usta olduğunu iddaa eden okur tarafından okunmak istememem bunca zamn boşa zahmet etmişsin baştan fark etseydim beni okuduğunu uyarımı önceden yapardım.Şimdiden ııyyy de ve kaç. kendimi küçülttüğüm düşüncene gelince de kimin ya da kimlerin gözünde küçülüyorum orası da muamma tabi. küçük insanların küçük düşünceleri beni asla küçültmez! şimdi senin için susma zamanı.
Alev Alatli`nin orda kimse var mi serisi vardir
Bazi yazarlar romani anlatirken karakterden karaktere gecerler, Alev Alatli orda kimse var mi serisinde bunu cok guzel beceriyor, kendi hikayesini anlatan Gunay Rodoplu bazi yerlerde olayi Mehmet Sedes`e birakiyor, Mehmet Rodoplunun hikayesini anlatirken kendi hikayesine de geciyor. Her geciste anlatim tarzi degisiyor. Bu tur gecisler kitaplara her zaman baska bir tad birakir.
arkadaşlar, yeni üye oldum. bu yazıyı tutmak için ne yapmalıyım?
ser-hus bu seriyi okumuştum ben de. karakterden karaktere geçme yukardaki yazımla bağlantılı olarak söylüyorum ki yazarın, değil anlatıcının işlevidir. ( ama bu başarıyı sağlayan elbette yazardır) genellikle bu tür eserlerde personel anlatıcı tekniği kullanıldığı gibi, okuyucunun ağzında bal yemişçesine hoş bir tat bırakan başarı ise romanın diğer teknik özellikleriyle ilgilidir. senin anlattığın özellikte bir roman asıl başarısını kişilerin iyi karakterize edilmesine borçludur. roman kişileri, karakter ve tip üzerinde bundan sonraki yazılarımda durmayı düşünüyorum. değindin diğer konu ise olay akışıyla ilgili bir tekniktir.hikaye içinde hikaye anlatma diye adlandırdığımız bu durum ise romanda zaman kavramıyle alakalı olup, bu da ilerki yazılarımda değineceğim bir meseledir. katkın için teşekkürler.
viyolanist, teşekkürler. yazıyı tutabilmek için başlığın solundaki yıldıza tıklaman yeterli:)
dostalar, bloğda olmadığım anlarda beni ve yazılarımı savunan, destekleyen ve okuyan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunarım. aynı zamanda özelden mesaj atarak yüreklendiren tüm dostalara da saygılar, sağolun…ben kimseyle güç savaşı içinde değilim. bu yazıyı yazmaktaki amacım, insanları bilgilendirmektir. bir okuyucu olarak okudukları yazınsal eseri daha iyi anlayıp analiz etmenize yaracak bilgiler vermeye çalıştım. bu anlamdaki yazılarım da her fırsatta söylediğim gibi devam edecek.. bazılarının itiraz ettiği nokta, ben burada edebiyat fakültesine öğrenci yetiştirmiyorum ki her detayı sonuna kadar anlatayım. akademik bilgilerden sıyrılmış ve basitleştirlmiş haliyle romanda anlatıcı budur.bundan daha iyisi olur şu eksik bu fazla diyen arkadaşıma da ben değil siz söylemişsniz gereken yanıtı: iyi bilen daha iyisini yazardı..
🙂 kahve kokusu anlattıklarını bari daoğru danlatsaydın benim eleştirim buydu ama işine gelmedi tabi… bilmek istediklerini özle gel anlatayım teyze ya da amca:)
ben de kelimelri doğru dürüst yazsam iyi olacak.. Dimi daha dikkaktli olacağım ama gerçekten klavyenin tuşları çok acımasız:)
sevde837, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, bu kadar derin bilgi sahibi olduğun bir konuda bunca zaman susup benim yazımı okuyunca bilgi kumkuması olman ilginç. yazılarına göz gezdirdim şimdi. edebiyat anlamında tek satır, tek başlık, tek yazı yok..bence artık sus..bu sana verdiğim son yanıttır..ayrıca teyze ya da amca demen beni küçültmez aksine yüceltir. bu saygın içinse cidden teşekkür ederim.
saygı için tabi… benim edebiyatla ilgili yazmamış olmam senin hatanı kapatmaya yetmez kahve sütü benim de bilgi kumkuması olduğum anlamına gelmez. seni küçülten nedir biliyor musun hala hatalarının olduğunu kabul etmemen. verdiğim son yanıttır diyorsun son yanıtı başta yapman gerekti. Evet alanımda ve iddalarımda uzmanımdır kendime de son derece güvenirim ve bu konuda da tek bir kelime bile aksini ispat etmene yetmez kahve sütü. Senin yazına denk gelmesi de tamamen tesadüf ama iyi ki de tesadüf etmiş eksiğini fark ettin. Başarılarınınbaşkalarından başarı bekleyerek alkışlanmasını bekleme kahve kokusu. Bilgi kukkumasına dönüşüveriyorsun sen de bana mı benzemye çalıştın ne:)
Yapıcı yazı ve yorumları okuma imkanı veren arkadaşlara teşekkür ediyorum..
doğasever, teşekkürler…
kahvekokusu bir anlatıcıdan bir diğerine geçerken yazar çoğu zaman başlıklrla ayrılan bölümlerde bile anlatıcının değiştiğini fark edemiyoruz. bu farkı fark etmenin yolu var mıdır?
anlatıcıyla birlikte romandaki ses de değişir. duygu, his, tempo ve yazıda anlattığım gibi kişinin eğitim düzeyine, kültürel alt yapısına, cinsiyetine paralel olarak uslup ve dil de değişir. bazı yazarlar bölümlerle ayrılan anlatıcı tiplerinde bunu açıkça belirtirken, bazıları bunu bizim bulmamızı tercih eder. örneğin orhan pamuk, sessiz ev’ de bölümlere ayırdığı romanı, kişilerin isimleriyle adlandırarak bizi bu yükten kurtarırken, adalet ağaoğlu ‘nun ölmeye yatmak romanında ancak bir sayfa okuduktan sonra anlatıcının kim olduğu bulabilmek mümkün olur. kişisel anlatıcı da bu sıkıntı her zaman vardır.
teşekkür ederim:)
nerde o eski kalemler demeden geçemeyeceğim?
yazı güzel hoş olmuş daakahve kokusu rumuzlu arkadaşın yazılarına her daim aynı içerik ve latifelerle yaklaşan “morlacivert” “sevdimdeme” sencebence” kişiliklerrrheyyyy birazz ara verin çok sırıtıyosunuz yauuu .!
kharıs, buyur beni çağırmışsın?sevdimdeme, sencebence bu dediğin şeyi neden yapar ben bilemem..ama sen de bilirsin ki kahvekokusu iyi bir kalem..sitedeki genel yargı da bu yönde farkındaysan..elbette beğendiğim yazılara söyleyecek iki kelamım olacak. ancak sen ve senin gibi eski kulağı kesikler sanırım alışmışlar sataşmaya..buyur her zaman burdayım yauuuuu
körler sağırlar birbirini ağırlar.
mucizemsin, senin kusurun ne acaba? kör müsün yoksa sağır mı?ne kadar rahatsız ettim bazılarını:))
acuıstık,nerde o eski kalemler demeden geçemeyeceğim? demiş,siz de oldukça eskiymişsiniz buyrun yazın efendim.kaleminizi elinizden alan mı var?her yazısı sporla ilgili birnin edebiyatla alakalı bir yazıda ahkam kesmesi de ilginç..eski kalemler anlatsa ne olacak, anlayabildiğiniz kadarı sizin
kharıs,, bloğu parçalamayı başardımkahvekokusu sevenler ve sevmeyenler..siz sevmiyorsanız elimden bir şey gelmez, ancak sevenleri üzmenize üzülürüm…
morlacivert,, teşekkür ederim ancak, sitenin genel profilini çözmüş durumdayım..kimseye karşı taaruzda değilim..ancak haksız ve gereksiz saldırıların kesinlikle kompleks sahibi olduğunu düşündüğüm kişilerce yazıldığını söylemekle yetineceğim
sahiden uçacak burası birazdan.melekmisiniz siz kuzum.ben tüysem iyi olurgerçekten tarzım değilçünkü kötüyüm ben kötü !
şunu da ekleyelim, tam olsun. zira telif hakkı meselesi değil mi? 🙂
merhabalar bu yazıya googleden ulaştım. farklı sitelerde alıntıları var. yasal prosedürünü bilmediğim için haber vermek istedim. çok uzun bir konunun çok net bir özeti olmuş. işime yaradı.teşekkür ederim.
Çok yararlı bilgiler, teşekkürler..!
bir şiir nasıl eleştirilir?bu minvalde de bir yazı bekliyorum hatta neredeyse istiyorum sizden kahvekokusu..
sevgili kahraman şiir eleştirisi diye bir şey olur mu? şiir romandan çok farklı bir minvalde ilerler. şiir incelemesi ya da şiir şerhi olur. amaç eleştiri ise o da pek ağız tadıyla olmaz:)) ama söz en kısa zamanda şiir nasıl şerh edilir anlatırım.
osghur bu uyarıyı yeni gördüm.sağol.
bu yazınızda çok bilgilendirici olmuş. tüm yazılarınızı okuyacağım. emeklerinize sağılk
Bilgi için teşekkürlerboy uzatmaboy uzatma egzersizleriboy uzatma yöntemleriboy uzatma ilaçları
güzel konuya değinmişsiniz teşekkürler.Şapkat-shirtpromosyon t-shirtpromosyon ürünleripromosyon
teşekkürlerÇiçekÇiçekçiçiçek gönderonline çiçek siparişikadıköy çiçek
teşekkürler güzel konu.kadınkadın güncelkadınlar hakkında güncel bilgiler
teşekkürlerhediyesevgiliye hediyeilginç hediyelerdoğum günü hediyelerihediye kutusu