Karşıdan karşıya geçerkenEli bırakılan çocuklardık
Hapishaneden çıkar çıkmaz ilk ne yaptığı bilinmiyor. Herhalde gözlerini oğuşturmuştur. Onca yıl içerde yattıktan sonra, güneş ışığı gözlerini kamaştırmıştır. Sonra Bayrampaşa’nın sisli caddesinde babasını gördü. Koşup sarılmak dışında elinden bir şey gelmedi. Sonraysa ne yaptığı, neden hayatına son verdiği bilinmiyor. Şairlerin hep yalnız olduğunu bilmiyordu, bilmediği için de intiharı seçti.değil bir değil beş onanaların olsa yıl 365 gün yetmeztutsak oğul anasına fazla bir şey veremezbitmemiş bir şiir yazar en fazla
dizelerini yazan Soysal Ekinci’ydi. İntihar en çok konuşulan tartışılan olgu. Kimileri için susma hakkı, kimileri için korkaklık. Özellikle son yıllarda bir insanın kendi hayatına son vermesine saygı duymalar, bunu tartışmalar başladı. Dünyada ortalama olarak her 3 saniyede 1 kişi intihar girişiminde bulunuyor; her 40 saniyede 1 kişi intihar sonucu yaşamını yitiriyor. İnsanlar neden intihar ediyor? Soruyu biraz daha darlaştırırsak neden sanatçılar intihar ediyor? Bu sorunun cevabı hayal ettikleri dünyayı bulamamaları mı? Bu çok kolay bir cevap olur.İntihardan bahsetmişken dünyayı manevi ve yalan dünya olarak ikiye ayırmış olan Emile Durkheim’den bahsetmeden olmaz. Durkheim’e göre intiharın sebebi toplumdur, bireysel bir sebebi olamaz. Durkheim, intiharın toplumsal nedenlerini ele almadan önce, toplumsal olmayan nedenleri üzerinde durur ve bunların intiharla olan ilişkilerini belirlemeye çalışır. Psikolo-organik ve fizik çevre gibi toplumsal olmayan nedenlerle intihar oranlarını istatistiksel olarak karşılaştırır. Ona göre, akıl hastalığı, sarhoşluk ve ırk gibi psiko-organik özelliklerle intihar arasında zorunlu bir ilişki yoktur. Akıl hastalığı oranı kadınlarda daha yüksektir, oysa intihar oranı erkeklerde yüksektir. Yine, yahudilerde delilik oranı yüksek olduğu halde, intihar oranı düşüktür.Durkheim, kısaca intihar üzerine bunları söylüyor. İntiharla ilgili hafifte birçok yazı var. Benim hoşuma gidenlerden birkaçı şurada, şurada, ve son.Şimdi kısa bilgilerden sonra, sorumuza geri dönelim. Neden en çok sanatçılar ve özellikle şairler intihar eder? San Bernardino’daki California Eyalet Üniversitesi’nden James C. Kaufman, Şairler Erken Ölür ismiyle bilinen yazarların doğum ve ölüm tarihleri ile ilgili bir çalışma yayımladı. Bunu yaparken biyografik referans işlerinden yararlandı. Araştırdığı 1987 şair içinde Amerika, Çin, Türkiye ve Doğu Avrupa’dan oyun yazarları romancılar ve rasyonalist yazarlar bulunuyordu. Sonuçları cinsiyet, edebi uzmanlık alanı ve yaşadıkları bölge açısından sınıflandırdı.Sonuçlar ise şöyleydi: Rasyonalist yazarların ortalama ömrü, 67.9. Romancılarınki, 66.0 yıl. Oyun yazarlarınınki 63.4 yıl. Şairlerinki ise yalnızca, 62.2 yıl idi. Sonuçlar kadın ve erkek yazarlarda benzerdi. Fakat kadın yazarlar her kategoride erkeklerden daha uzun ömürlüydüDört edebi kategori içinde erkek ve kadın yazarlardan en kısa ömürleri olanlar şairlerdi. Ve üç bölgede de sonuç değişmiyordu. Yaşam süresindeki bu farklılıkların nedeni nedir? Kaufman buna birkaç muhtemel sebep gösteriyor: Şairlerin daha kısa ömürlü olmalarının sebebi zihinsel hastalıklara yakalanmaları olabilir. Zihinsel hastalıklar intihar riskini doğururlar. Kaufman ayrıca, “Şiir kendine zarar vermeye yatkın insanlar için daha cazip olabilir” diyor.Kaufman’ın bulduğu bu sonuçtan 5 ay daha uzun yaşayan Amerikan şair Billy Collins “Ben, profesör Kaufman’ın yanıldığını düşünüyorum, şairliğin akıl hastalıkları ve depresyon ile ilişkili olduğu düşüncesi romantik bir adettir” diyor.“İntihar eden şairler, diğerlerine göre daha ayrık ve kendileriyle daha ilgilidirler” der Pennsylvania üniversitesinden Shannon Wiltsey. Stirman ve yardımcı yazar James W. Pennebaker her ne kadar çoğu şair intihara teşebbüs etmemiş olsa da, şairler arasında intihar oranının diğer edebi yazarlar ve genel nüfusa göre daha yüksek olduğunu belirtiyor. Ancak birçok intihar şairi hayatları boyunca bir çeşit depresif düzensizlikten sıkıntı çektiler. LİNK 1 ve LİNK 2İntihar eden şairler
Susma hakkını kullanan şairler içinde en ünlüleri, Sylvia Plath, Mayakovski’dir. Şurada intihar eden şairler var. “Kendimi yalniz birakmamak icin butun gece aynanin karsisinda oturdum” diyen Pavese’yi unutmamak lazım. Ben bu yazıda sadece Türk şairlere değinebileceğim.“Hayatın neresinden dönülse kârdır.” diyen Nilgün Marmara susma hakkını kullanan şairlerden biri. 1958 yılında doğdu ve 1987 yılında henüz 29 yaşındayken hayatına son verdi. Sylvia Plath üzerine yaptığı incelemelerden sonra intihar etmesi ise akılarda bir sürü soru işareti bıraktı.Yine intihar eden şairlerden biri olan Kaan İnce, 1970 doğumludur ve hayatına son verdiği tarih ise 1992.2002 yılında hayatına son veren Zafer Karabey ise 29 yaşındadır. Karabay intihar etmeden yazdığı son mektubunda şöyle diyor: “Daha ne kadar dayanabilirdim, herkesin bir başkasının acısı pahasına mutlu olduğu yaşama.” Şurada intihar eden şairlerin yer aldığı bir kitap var. Şurada yine bilgi var.Benim aklımdaysa okuduğum Paul Nizan’ın Fesat isimli kitabı. Kitabın kahramanı ilaç içerek intihar etmişti. İlacı içtikten sonra pişman olmuş, kapıya ulaşmaya çalışmıştı. Ancak başaramamıştı. Acaba böyle bir şey intihar edenlerde de olmuş mudur? Cevabını hiç bilemeyeceğim bir soru.
yorumlar
Güzel blog olmuş… teşekkürler. Ama yazıya bir uyarı koymak lazım bence;”dikkat! bu blogda adı geçen şairleri üstüste okumak intihar eğilimi yaratır”
Şairler neden intihar ediyor?Herşey imgelerde mi, bütün olay bu mudur?
İntihar ve feda edebilirlik duygusu arasında yoğun bir psikolojik etkileşim dolayısı ile hassasiyete göbekten bağlı olma durumu vardır. Gelişmiş psikolojideki canlılarda bu eğilim görülür (çok hissiz oldu) örneğin memeli türlerinde (amigdala artifact’ı).İnanırmısınız dün ve bu gün kafamı bu konu meşgul ediyor bir bağlantı kurmaya yeltenirken yazınızda şairlerin hassasiyeti ve insani onurları, insan algıları ütopik hayallerinin sonucu katlanamama yüreği acıma gibi görünsede, aslen bir paralizasyon. Önünü görememe isteksizlik umut yitirimi hayallerin gerçek sanılanla örtüşmemesi bilinç altının resmen bilinci dağıtması sonucu ortaya çıkıyor. bu durum depresyon gibi algılansada bir fark var bir eylem dışarı doğru yani depresyona doymuşluk artık dayanamamak hali hakim diye düşünüyorum….Özet ile düşünülen hayat ile yaşanan hayatı çok iyi ayırmak ikisi arasındaki zaman farkını kavramak gerekir diye düşünüyorum, biraz şizoid bir yaklaşım olsada bu farklılığı benimseyemezsek ne kendi gerçeğimizi görebiliriz ne sağlıklı empati yürütebiliriz ki intihar eden şairler sırf güzel diye veya hoş bir sedaya aşık olmamışlarmıdır? Bencilce acı çekmemişlermidir? Bu durrm ne kadar olgunlaşmamış bir bakış açısıdır ki eleştirip dünyayı kendini görmezden gelir insan!Daha üzerine çok kafa patlatılması gereken bu konuya kelebekler üzerinden belki halı veya kömür’den bakmak gerekir diye düşünüyorum. Sevgili nevdalist bu psişik karşılaşma için teşekkür ederim en azından benim için durum bu!
İntihar; hayatının gidişatına etki edemeyenlerin, ne zaman ve nasıl sonlanacağına etki etme çabası…
m.m Monroe’yu intihara ikna edenin sevgilisi Robert Kennedy, Monroe’nun psikiyatristi ve ünlü yııldızın yakın arkadaşı Peter Lawford olduğu iddiası.
şuradaki inan6666 yazısındaki fedailerde, intiharların bir amacı var. Susma hakkını bir amaç doğrultusunda kullanıyor.
burada da yaşanan en trajik intihar olayı var
peki başarılı bir intihar girişimi “son sözü söyleyip gitmek ve gerisinde hayata ünlem işaretini bırakmak” şeklinde tanımlanabilir mi?belki bu sanatçılar; kendi içlerinde biriken, dışarı taşan duygu ve fikirleri son derece narsistçe değerli görüp, o duyguların ve fikirlerin hayat tarafından onore edilmediğine inanıp, sonunda gitmeyi seçmiş de olabilirler.
Bana intiharlar için belli bir eşik, dibe vurma halleri lazımmış gibi geliyor. Mesela ben 20’li yaşlarımda intiharı çok düşündüm. Yapacağımdan değil, kendi hayatını sonlandırmanın ritüeli, saygı halleri var. Galiba bu yüzden.Pili Pati;
Onların intiharından da biz sorumluyuz, kimbilir. Çünkü öldükten sonra onore ettik, onları.
@nevdalistintihar uzmanı bir kişiyle konuşmamızdan hatırladığım: sanılanın aksine intihar dibe vurulduğunda, depresif iken gerçekleşmez çünkü o sırada insan hareketsizdir. depresyon çıkışında gerçekleşir intiharların çoğu.
Adalet Agaoglu’nun ‘Hayir’ romanini oneririm konu ile ilgili olarak.Yine bir baska kitabindan alinti:’Intahar etmeyeceksek icelim bari’ 🙂
burada da en fiyakalı intihar neymiş öğrenebilirsiniz… nevdalistcim ellerüen sağlık…
Yazıda dikkatinizi çektiyse, (çekmiştir canım) kaufman diyor ki ” şairler erken ölür, erken ölmeseler bile intihar ederler”Hani aramızda şairler var, dikkatli olsunlar :)Asymptot, Şurada depresyon ile intihar arasında klasik bir bağlantı kurulmuş. Belki depresyon ilaçlarının satımını artırmak içindir.
nevdalist,depresyon ve intihar arasında ilişki olmadığını iddia etmedim. intiharın depresyon sürdüğü sıradada değil de depresyon çıkışında gerçekleştiğini belirttim yalnızca.
asymptot;Çok haklısın, ben niye öyle okumuşum? Uyku sersemliği desem, kimse yutmayacak. Üstelik o bahaneyi daha önce de kullanmıştım. Velhasıl sebebini bilmiyorum, okuduğumu yanlış anlamışım.Yukarıdaki yorumum hükümsüzdür.
dalgınlıkla böyle okumalar olabiliyor nevdalist.
demek ki benim depresyon hala sürmekte… çünküüüü ben 4-5 yıldır hiç böyle kötü şeyler düşünmediğim gibi çevremde bundan dem vuranlara telkinde bulunuyorum. ay içim daraldı… dur gidip bir hap daha alayım… 🙂
Ben bir kriminal polis sefinden duymustum .kendini asarak ölen erkekler ölüm aninda bosalirlarmis…….eger cesette meniye raslaniyorsa kisinin ölümü kendi rizasyla gerceklestirdigine büyük ip ucu teskil edermis.eger meni yoksa düzmece bir intihar mi acaba diye detayli otopsi yapilirmis…. hatta surat ifadeleri bile baska türlü olurmus diye duymustum …belki aramizda bilgili olanlar vardir bu konuyla ilgili…efem .
adamlar öte tarafa giderken bile fentezi kuruyorlar zaar… 🙂
erkek iste lorien ölürken bile derdi ayni hehehehehe :-))
ölürken erekte olmak, bize bok atmıyon deilmi zez;
efendim hafifte bir yazıda vardı ölürken beyin bütün endorfin hormonunu salgılar bitirirmiş, er kişin de uzun süredir baltalar elimizde vaziyetindeyse bu çok doğaldır, eleştirmeyiniz reca ederim, rüyalarda da olur ayrıca tek lüksümüz bu olsun çok görmeyiniz 😉
yok vallahi ben de öyle biliyorum…
wallahiii böyleymis devinimcim ,yok yahu bokneyim atmiyorum bakiniz bilirkisi sayin kopanisti süper bir aciklamada bulunmuz zaten efem..bir erkek kadar bilemeyecem yani bana inanmiyorsaniz pirimiz kopanistiye inanin derim.saygilar. 🙂
işin şaka kısmı bir tarafa, arkadaşımın 17 yaşındaki kardeşi intihar etti. çocuk kendini evin ilerisinde bulunan ağaca asmış. giden için deilde kalan için daha zor. ben bu olayı öğrenince kendi kardeşimden korktum, o yaşlar çılgın yaşlar gerçekten.
Şu sanatçılar hakkında yapılan yorumlarda hak vermeden edemeyeceğim.Gereğinden fazla yoğun yaşıyoruz galiba biçok konuyu…Amaaa Denemeye bile değmez.Olan sadece olandır,sadece olan:) deyip boşvereceksin olumsuzlukları….
intiharı fazlasıyla düşünmek bir depresyon belirtisi. fazla düşünerek de yapılacak bir şey değil.birşeylerden memnun olmadan yaşamak memnun olunmayacak şeylerin farkına varmak şairin yada genel olarak sanatın başlangıcı gibi. o yüzden can sıkıntısı insan ruhunun en doğal halidir. tamamen özgür ve yalnız hiçbir canlı tek başınayken off canım sıkıldı demez insandan başka. insana özgü gibi. intihar ediyor gibi görünen bir çok balina ve yunustan söz edersek acaba onlar gerçekten intihar mı ediyorlar tam olarak cevap verebilmek güç.şairler yalnız olur çünkü kimse yanındakinin öyle durmadan saçmalamasına katlanamaz.
bu yazıyı tutanların çoğunluğu eheheh sizi yalnız depreşik internet fareleri siziii kazıın kazıın bir delik daha kazıp unutun güneşi 😉
intihar saniyelik olmalı derim bir yerden atlayıpda havadayken pişman olmak veya ilaçların vücudunu zehirlediğini hissederken ölmekten vazgeçmek ölümden daha korkutucu geliyo nedense en güzeli kendini vurmak heraldedünya güzel çiçekler böcekler filan o ayrı konu tabi
intiharı en iyi ırvıng yalom anlatır.Öykü olarak koza68 in Tutuklusunuz yazısı gerçekten çok etkiliyeci ben ağladım valla galiba kötü bi anıma denk geldi.
be -goodie nolacak yaziyi da tutarim, begeniimde koynuma alirim uyurumda, insan bu yaziyi tutuyor diye potansiyel intiharci mi oluyor, depresyoncu mu olunuyor noluyor
kısa kısa…Albert Camus, sisifos söyleni’nden:”kendini öldürmek, bir anlamda, melodramlarda olduğu gibi içindekini söylemektir. yaşamın bizi aştığını yada yaşamı anlamadığımızı söylemektir……yaşamın buyurduklarını yapar dururuz, bu nedenlerden birincisi de alışkanlıktır……. Dekorların yıkıldığı olur. yataktan kalkma, tramvay, dört saat çalışma…Yalnız bir gün ‘neden’ yükselir ve her şey bu şaşkınlık kokan bıkkınlık içinde başlar…aynı zamanda bilincin devinimini başlatır…Basit kaygı her şeyin başlangıcıdır.”- hemingway’in ‘yaşamın en gereksiz dönemi’ olarak nitelediği yaşlılığın da tek başına bir intihar nedeni olduğu söylenebilir. hatta hemingway’in bu nedenle gittiği…- mayakovski(son mektup) ile veronika vitoldovna ve nerval ile jenny colon dörtlüsünün ortak özelliği olan erkek şair-kadın oyuncu ilişkilerinin de bu konuda oldukça lanetli bir çağrışıma neden olduğuyla ilgili bir şeyler okuduğumu hatırlıyorum.- bu yazıyı okurken aklıma gelen son çağrışım da “it s better to burn out than fade away” oldu. neil young’ın bir şarkısında (henüz dinlemediğim) geçtiğini hatıladığım bu sözler Kurt Cobain’in son mektubunda alt satırlarda yer alıyordu.benim aklımdaki soruysa bambaşka.neden dinler, kendi çıkarlarıyla uyuşan amaçlar uğruna kendini öldürmeyi kutsallaştırıp ödüllendirirken; yaşanan cevapsız sorulardan kanayan o artık taşınamaz acılar söz konusu olduğunda, bizi bu dünyaya sıkıştırıp bırakma eğilimini gösteriyor?
Cobain’in ölümünün hala intihar olmayabileceği yönünde tezler var
irving yalom bir psikiyatrist olarak Existential psyhotherapy adlı kitabında intihara meyilli insanlarla yaptığı psikoterapi seanslarını anlatır.
şair intiharlarıyla bağlantı kurulabilir mi bilmiyorum ama benim yakın çevremde yaşadığım intihar vak’alarının kahramanları hep “cezalandırmak” eyleminden yola çıkmışlardı.kendilerini “yok” hissettikleri anda intiharı seçtiler.birçoğu da kurtarılabilecek yöntem ve mekanları tercih etti.kurtulduktan sonra tekrar deneyeceklerini de bazen konu başlığı bazen de satır arası hep dillendirdiler.en kolayının ölmek olduğu bilgisine sahip olunca,intihar bir kendini ifade şekli olmaktan çıkıyor sanırım.sadece kendini çok fazla önemseyenlerin hafızalara bir daha unutulmayacak şekilde kazınma faaliyetine bürünüyor…
biraz evvel bir doktor radyoda dediki..intihar eden insanlarin serotin hormonunun normal saglikli insanlara oranla 15 misli az olmasiymis …dolayisiyla bu azlik insanda intihara egilim denen depresif bir bozukluk yaratir zamanlada insani intihar ettirimis…artik süpheli ölümlerde bu kontrol ediliyormus…azmi normlami ..diye antideprasanlarda zaten serotonin maddesini dengelermis ..eger az sa …!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!¨taze duydum yazayim dedim efem…
intahar susma hakkı değilde düşüncesizce yapılan bir eylem gibi geliyor bana.Paulo Coelho’nun bir romanı var. Veronika Ölmek İstiyor.veronika’ya yapıldığı gibi intihar eden insanı intihardan kurtarıp ama intihar sırasında içorganların gitmiş 1 ay sonra öleceksin dense, ve bu sürede kendilerini öldürmeleri engellense.. zaten 1 ayın var, ecelinle öleceksin gibisinden.. hepsi intihardan vargeçer gibi geliyor.intihar mantıksız anın mantıklı gelen kolay yolu gibi. oysa biraz beklense……
intihar susma hakkı olamaz. susma hakkı herkesin olması gereken bir opsiyon. evet intihar da bir opsiyon ama ölüler susma haklarını kullanarak susuyor değiller.. hak başka bir şey mahküm olmak başka birşey intihar kendi kendini susmaya mahküm etmektir..
intihar için bkz. naylonsozler
intihar benim icin susma hakki. Bireyin dogru ya da yanlis kendi bedeni uzerinde hakki vardir. Dogumda bu hakkimiz yok zaten, bari olumde olsun.
intihar; tezgahtar arkasını döndüğü anda hemen tezgahtan aşırılan bir çikolata gibi, aceleyle tüketilir ve mutlaka bir burkuntu meydana getirir.
nevdalist, şöyle yapalım : ruh teslim evleri kuralım, canı isteyen gitsin oraya istediği yöntemi bildirsin, son arzusu sorulsun ve yöntemi kendi uygulayarak ruhunu teslim etsin, bu işlemin dvd kaydını da ailesine verelim,
intiharın, insanın kendi bedenindeki haklarından biri olduğuna inanmışımdır her zaman; tüm dinler buna karşı çıksada… fakat insanın bu hakkını kullanma nedenini hiç bir zaman anlayamamışımdır. depresyon mu ? sanmıyorum.. insan depresyon anında 0 harekete sahiptir. asymptot de belirttiği gibi. insanın içinden hiç birşey yapmak gelmiyor o anda. evet intiharı düşünüyor, fakat yapmıyor, yapamıyor (tecrübeyle sabittir). elbette herkesin depresyonu aynı şekilde yaşamadığınıda dip nota eklemek gerekir. peki depresyondan çıkış anımı ? belki fakat tek neden de bu olamaz. bu konuda “efendim depresyon anında düşündü yap(a)madı tam çıkış anında gerçekleştirdi” denebilir. doğruluk payı vardır, hak verilebilir. ama duruma baktığınız zaman bu çok gereksiz olur. buna yanlızlık nedenini veremezsiniz çünkü artık depresyonda değildir. evet tümüyle atlatamamışır fakat topluma karışma çalışmaları vardır. buna mutsuzluk nedenini de veremezsiniz. insanın sosyal bi varlık olduğunu biliyoruz. sosyal ortamlarda mutlu olduğunuda… peki neden ? işte burda bazı şeyleri iyi düşünmek gerekir. intihar nasıl edilir ? yalnız mı ? hayır. yapılan toplu intiharları birçoğumuz hatırlarız. hatta japonya’da işi biraz abartarak internet yoluyla haberleşip topluca intihar edenleri biliyoruz ki bana içlerinde en ilginç geleni dört kişinin bi arabada kömür vasıtasıyla intihar etmesiydi. o ortamda oksijenin bitip yanmayan kömürden yayılan karbonmonoksit gazının insanı zehirlemesi biraz uzun bir süreçtir. burdan intiharın anlık bi olay olamayacağınıda çıkartabiliriz. kaldıki o ortamda herkesin aynı anda ölemeyeceğini de tahmin edip son anda vazgeçmenin belkide varolmadığını düşünebiliriz. peki nedir neden ? ilk önce kendini kanıtlayamama olabilir. düşündüğü kişi olamama. böyle durumlar için bi düşünür;
der. inandığım bi sözdür, fakat asla hiçbirşeye çare olamamıştır. insan inandığı şeylerden vazgeçmek istemiyor. mümkün olduğunca başarmak istiyor ki buda ilk nedeni karşımıza çıkarıyor: kendini kanıtlayamama. İkinci neden ise anlamsızlık. evet dünyada kültürlerin giderek yozlaştığı bi gerçek. insanların (özellikle yaşlı insanların) eskiyle yeniyi kıyaslamasından kaynaklanan eski özlemi giderek bulunulan andan bi hoşnutsuzluğa ve anlamsızlığa, dünyaya anlam verememeye dönüşebiliyor ki buda ikinci neden oluyor.. aslında bu nedenleri çoğaltabiliriz. ama her ne olursa olsun intihar bencillikten öteye geçemez. insanın kendini düşünmesidir intihar. daha fazla dayanamayıp çekip gitmesidir. bi susma hakkı değildir, fakat yaşama hakkından vazgeçmesidir. ve arkasında bıraktıklarını düşünmemesidir. hep merak etmişimdir. son anda insan nasıl düşünmez bir daha kar yağdığını göremeyeceğini ? sevdiği müziği bir daha dinleyemeyeceğini ? sevdiği biriyle birdaha beraber olamayacağını ? her ne olursa olsun her zaman can dündarın şu dizelerini sonuna kadar desteklemişimidir;
Ps: Uzman bir görüş değildir. Depresyon geçirmiş ve atlattığına inanan benim görüşlerimdir.
intihar, evet Anormaldir, ama kesinkes aşkın olma halidir. cesaret ve meydan okumadır kendine. anlamsızlığa en son bulunan/verilen anlamlandırmadır. yani, yaşasak da olur, yaşamasak da olurdur. hakikaten de olurdur. bir başka cihetten nazar edildiğinde, oyalanamayan insanların tercihidir. yönetim katında pek iltifat görmeyen bir tercihtir ama. (üretimi aksatır, ayıptır, günahtır). büyük türk büyüğü beybibey, bu nedenle, oyalanacak bişeyler bulun babında, ‘herkesin özel bir zevki olmalı, mesela aynalı sazan tutmalı, kıllı kamyonculara el edip uzun diyar gezilerine çıkmalı, sahilde uzun geziler yapıp bulduğu beyaz yuvarlak taşlarla kıçını silmeli” benzeri/gibi manili şeyler şeyttirmiştir. ama maalesef, idrak yolları iltihaplanmasından muzdarip ekseriyet tarafından kıymeti takdir edilmemiştir. idrar yolundan safrataşı gibi atılmış, küflü otlu peynir gibi kusulmuştur. cesur yürek’te mel mel gibson, kafası kellesinden hariç edilirken erekte olmuş ve muhtemelen def-i meni etmiştir. beybi kimbilir şimdi nerededir.
öncelikle çok güzel bir yazı olmuş, teşekkürler.sinir krizi (ya da cinnet) geçiren ve kendinde olmadan intihar eden insanlara diyecek hiçbir şey yok ancak bunu tercih olarak görüp de kullananların (yine de saygı duymakla birlikte) yanlış bir tercih yaptığını düşünürüm. Bu konuya değinmişken Yavuz Çetin‘den bahsetmeden geçemeyeceğim. Kendisi gelecek vaat eden, bana göre süper bir müzisyendi. Son albümü Satılık’ın kayıtlarını tamamladı ve Satılık’ta bulunan Yaşamak İstemem şarkısında ne kadar samimi olduğunu göstererek kendini boğaza attı. Şarkı sözlerini okuyunca sadece bir tercih! yaptığını siz de anlayacaksınız. ama bence sadece kaçtı!
Efendim, çok teşekkür ederim. Aslında pilli pati’nin dikkatten kaçmaması gereken bir yorumu var. Sanatçılar hayatta onore edilmediğini düşünüyorlar. İntihar ederek bu onurlarını geri alabileceklerine inanıyorlar.Böyle düşününce ne kadar üzücü, susma hakkını kullanmak. Daha basitçesi ilgi çekmek için intihar ediyorlar.Kopanisti, önerini okudum da; şimdi evet demeyeyim dedim, adım caniye falan çıkar:)
bak nevdalist, iş tutarsa firençayzing verip globalleşiriz köşe olmak da var sonunda onu da bir düşün.
Düşündüm kopanisti güzel iş. Hem bir nevi sevap 🙂 Yurdum insanının isteklerini yapıyoruz. Yalnız isteğe bağlı ölüm, biraz sakat. Yakın beni derse ne edeceğiz?
kendi nasıl istiyorsa öye intaar edecek, biz karışmayacağız ki, sadece imkan sunup kayda alacağız hepsi bu.
Peki şöyle yapsak: Fikss menü sunalım: Bir akrabasını getirene, bir bedava gibi.En temizi de ilaçla, ya da çatıdan falan atarız. Gerisi bana sakat gibi geliyor. Şimdi boğazımı kesin derse, tövbe tövbee.
kendisi istedikten ve 16.noter başkatibi nihat beyan onayladıktan sonra neden olmasın
bana leon‘da küçük kız mathilda ve kiralık profesyonel katil leon arasında geçen konuşmayı hatırlattınız. onun da kuralları vardı: kendisini temizlikçi olarak tanıtırdı.ve birgün mathilda ona şu soruyu sordu ve leon kurallarından oluşan şu kısa cevabı verdi.mathilda: do you “clean” anyone?leon: no women, no kids, that’s the rules!onurlu yaşamayı, bir kiralık katilin gözünden yansıtabilmesi açısından, luc besson ilginç bir yönetmendir, kanımca…
hakkaten güzel filim idi.
fikirlerinle girişimciliğimi körüklüyorsun nevdalist,ilk açacağımız konsept mekanın adını söyle öneriyorum :NEVİSTİ.1-nevdalist ve kopanisti isimlerinin armonik bileşimi2-Neye Eğiliminiz Varsa İsteyin, Size Tastamam İndirelimmisyonumuzdaki kelimelerin baş harfleri,
intihar ile ilgili yazıları araştırıken yazılarınızı gördüm,kendi adıma çok mutlu oldum.çocukluğumdan beri sürekli atlama isteği.komik olan intihar teşebbüslerimde hiç yüksekten atlamadım.2 defa bileklerimi kestim.bir elimde duyu kaybı oldu. bunalrı yazma sebebim kendimi acındırmak falan değil, şairler intihara meyilli olduklarından zaten şair olabilmişler.duygu dünyaları çok farklıdır bizden.nilgün marmara ile şahsen tanışma şansınada eriştim.plath olsada olmasada o intihar etmeyi düşünüyordu.yani rahat olun, bu yazıyı okuyanlar intihar etmez.bunlar bir yazıyla olmaz.ben el bebek gül bebek,zengin bir ailenin çocuğu olarak büyüdüm.evlendim,evliliğimde kötü gitti.içmediğim depresan kalmadı.sonra çıkışı kendim buldum.ben meditasyon ile ilgilendikçe uçtuğumu gördüm.atlama isteklerimde kayboldu.malesef bunu son 3 yıldır buldum.yıllarım boşa geçmiş.bir süre sonra ben psikiyatrları dinlemeye başladım.cümleye nasıl başlayacaklarını bile biliyordum.sizde doğum saatinizi yazarsanız,horoskobunuza bakabilirim.yanlış anlamayın, içimden geldiği için yapmak istiyorum.sizde akrep burcusunuz ve cinsiyetiniz kadın.ahhh,akrepler ahhhh.su grubunun gözleri yuvarlaktır.ıhlamurlar altında dizisindeki tuba gibi.akrep burcu sanılanın aksine kindar değildir.asla affetmez ve kini ile kendini zehirler.yani başkasına zararı yoktur.akrepler hayatta bir defa evlenir.kolay kolay aşık olmaz.çünkü en iyisini,en zenginini,en akıllısını,herşeyin enini hak ettiğini düşünür.akrep kadınlarına çok kişi aşık olur.onlar erkelerin kaba kaçmayacaksa ağzına sıçar.erkeklerde size daha çok bağlanır.çünkü farklıdır, kendinden emindir.sevgilisinden bir laf ile ayrılır,diğer kadınlar gibi hezeyanlarda bulunmaz.kapıyı çeker gider.akrep çok tutkuludur.bu tutku sadece karşı cinse dair değil,hayata,işe,çocuklarına her şeye karşı var.bence akrep yengeç erkeğiyle olabilir.siz en çok aslana ve kovaya aşık olursunuz.ablanız olarak tavsiyem yengeç veya balık erkeği.herkes ancak kendi grubundan biriyle mutlu olabilir.doğanın kanunu böyle.
yazıyı yeni gördüm.boşalma durumu vardı yukardaki yorumlarda.intahar eden kişinin defekasyonu olasıdır.ejekulasyonu da.neymiş boşalırmış,altına yaparmış.tıbb bir gerçekliktir şimdi detaya girmeyelim.ada insan tüh ulan ölürsem ne olacak filan diye düşünmez zaten.intahar etme eğilimi harika bir duygudur.bu esnada insan tüh ulan ölürsem ne olacak filan diye düşünmez zaten.intaharın çiçekli bahçelerinde kelebeklerle böcüklerle koşar ve de coşar.yalnız kanaatim odur ki o haltı yedikten sonraki bilinçli geçen sürede ben ne yaptım dediğin süreç pek parlak olmasa gerek.
akrepin suyla ne ilgisi var mı nevdalist benim bilmediğim birşey mi biliyorsun yoksa açık söylemeni tercih ederdim doğrusu bu ya.bu cümleyi çözdüysen hangi burç olduğumu da çözmüşündür, o zaman senden korkulur 🙂
Ama şimdi kopanisti bu isimler çok sakat. Olmaz, hile girer işin içine.Bretpit burcu deyip aldanırsın. Adam bir çıkar, bretin b’si bile değil, kaçacak yer ararsın. Sonracığıma herkes angelinacoli burcu olur, diğerleri öksüz kalır. Ben angelina varken niye zuhal topal olayım ki!
“Ameliyatımı icra ettim. Hiç bir ağrı duymadım. Kan aksındiye hiddetle kolumu kaldırdım.””İntiharımı da fenne tatbik edeceğim: Şiryanlardan birinin geçtiği mahalde cildin altına klorit kokain şırıngaedip buranın hissini iptal ettikten sonra orasını yarıp şiryanı keserek seyelân-ı dem tevlidiyle terk-i hayat edeceğim.” diye yazarken ölümün kapısına kafasını uzatıp bakma cesaretini gösteren ilk pozitivistlerden beşir fuad’ı da rahmetle anmak istedim.
Efendim mefkud beyfendi; sizi aramızda görmek ne güzel.Sizce de şairler intihara meyilli midir? Yoksa bu bütün sanatçıların ve insanların yapabileceği, şairlere has olmayan bir şey midir?Bu soruya şiirle en fazla haşır neşir olan siz, daha doğru cevap verirsiniz diye düşünüyorum.
çok mültefitsiniz muhterem nevdalist, eksik olmayın.ben uzunca bir vakittir aranızdayım. bu başlığa ise henüz avdet etmiş bulunuyorum. bunu kasdettiniz zahir…intihar-şair/sanatçı korelasyonuna, şiirle karınca kararınca haşır ve de neşir biri olarak “daha doğru cevap” vermek gibi bir durumum söz konusu olamaz ama intihara kafa patlatmış bir “kripto-müntehir aday adayı” olarak iki çift lakırdı edebilirim.intiharı kategorik bir sınıflandırmaya almak lazım bence.sıradan intiharlardan kasdım şudur: aşkına karşılık bulamayanlar, kumar borcuna yenik düşenler, işsizlik belasında debelenip çıkış bulamayanlar vs. vs.bunlar alelade intiharlardır.gelelim şair, filozof, sanatçı intiharlarına… biyokimyasal etkiler söz konusu edilse de, hayatın neresinden dönülse kârdır, diyen nilgün marmara ve benzerlerinin dünyayla meseleleri vardır.ezeli-ebedi kırıklıkları vardır içlerinde. intihar edenlere islam dininde hoş bakılmaz, allahın verdiği canı allah alır, buyruğu mucibince.intihar bence bir var olma bilincidir. varlığını kendi iradesiyle ortadan kaldırma erdemidir, erdem kelimesinin pozitif anlamına zıt gibi gelse de.dünyanın bütün acısını, bütün puştluklarını, bütün sevgisizliklerini ruhuna sığdıranların ölerek çığlık çığlığaitiraz manifestolarını deklare etmeleridir geride yaşamaya mahkum olanlara…özgür iradenle ölüme kucak açmak akıl almaz bir irade gücünü gerektirdiği gibi, bir depresif yokuşta tıknefes kalarak tepetakla yuvarlanmak şeklinde de tezahür edebilir.şiir marazi bir şeydir zaten. şair de bu marazi yönünü sözcüklerle rehabilite etmeye çalışan, tanrıya kafa tutan birşövalyedir kalemiyle…hayatla ve “yaratıcı”yla süregiden savaşın uç durağıdırintihar.kırılgan bünyeli ruhların şatosudur intihar.insanın “yaratıcı”yla tutuştuğu bir bilek güreşidir.yenen, yenilir mi?varoluşsal düşüncenin atomik yapısıdır.hayatın anlamsızlığının altını çizmektir defalarca.hayatın anlamsızlığını ölümle anlamlandırmaktır.anlam, intiharın e şıkkı mıdır? belki…intihar ne övülecek, ne de yerilecek bir eylemdir.intihar bir olgudur. hayatı en ufak hücresinde hissedenlerinoto-sentezi analitik şizofrenliğe eklemleyerek bütünselliğe ulaşma çabasıdır.hassas bünyelerin aşil tendonudur intihar.intihar edenleri kınamıyorum.intihar edebilme gücünü elinde tutup, anlamsız hayatadirenebildiğince direnerek yaşama ucundan dokunmak veelini hayata korkak alıştırmamak…intihar, hayatın b planı!
ne şeker bır teyze..severim böyle teyzeleri..yaşlılık döneminde gergın oluyor ınsanlar biraz. ama olsun sevimli bişe .) yanakları al aldır demi şindi ..
:)) ne kıl adamsın yahuu
sayın nevdalist, sayın yetkililerintihar ile ilgili yazı hazırlıyorum. eski yazılara bakmam gerekiyormuş. en yakın tarihli olan sizinki. şimdi ben yazamazmıyım? ben hangi hastalıkların intihar sebebi olacağını yazacağım. siz sanatçılar olarak ele almışsınız. aynı konu çerçevesinde başka yazı yazılamıyor mu?sizin yazınızda çok güzel olmuş. bayağı bir araştırmışsınız, kutlarım. benim yazım daha güzel olacak 😀 (gülümseyen smiley)sevgilerle
Ulus Baker 12 temmuz gecesi bir hastanede karaciğer yetmezliğinden 47 yaşında öldü. Ne bir gazete köşesinde, ne de herhangi bir televizyonda haber oldu. Ölümü intihar değil, ancak galiba kendi sonunu hazırladı. Çok sessiz sedasız çekip gitti. Üzüldüğüm bu ülke bir elin parmaklarını geçmeyen entellektüellerinden birini kaybetti.
tutunamayanlar..
Tutunamayanlara tutunanlar….
Sevgili Nevdalist;iki gün önce cevap yazdım, şimdi yorumumu göremeyince tekrar yazıyorum. çok teşekkür ederim, çok incesin. özelden sorduğum bütün sorulara üşenmeden cevap verdiğin, keşiflik konu önerdiğin, bana yardımcı olduğun içinde teşekkürler.
Sevgili İnan6666, tutunamayan ben miyim?????yine beni yanlış anladınız.
Özür dilerim, bu sefer ben yanılmışım.Ulus Baker’den bahsediyorsunuz.
ulus baker ismini sayenizde duydum.en kısa zamanda hakkında bilgi edineceğim.allah rahmet eylesin.
http://www.tutunamayanlar.net/bana dünyada “tutunan” gösterin!..
Bir yanımız tutunamayanlardan, bir yanımız ise çok sıkı her şeye tutunmuş bir durumda. Hep isyan ediyoruz, bulunduğumuz hayatlardan memnun değiliz. Oysa sistemin bize sunduğu nimetleri de kaçırmıyoruz. Gerektiğinde yağcılık, gerektiğinde isyan… Ben böyle değilim mi, diyorsunuz. O zaman kendi adıma yazayım, ben böyleyim. Çünkü bunun dışında elimden gelen bir şey yok. Ya tümden reddetmeliydim, ya da kabul. Ben de kolay yolu seçtim. Orta yoldayım.Tümden rededenler ise mutlu oldular mı, bilmiyorum. Sonuçta toplum olarak hepimiz mutsusuz. Bu reddin sonuçları intihara kadar gitti. Şairlerin birçoğunun psikolojik rahatsızlığı yok. Mesela yazıda geçen Soysal Ekinci. Onca yıl cezaevinde yat, sonra çıkıştan birkaç yıl sonra intihar et. Ben, şairlerin hep yalnız olduklarını bilmediklerinden intihar ettiklerine inanıyorum. Şiir özü gereği insanı yalnızlaştırıyor.Ulus Baker; farklı bir bilim adamıydı. O bilgiyi asla meta olarak kullanmayanlardandı. Öğrencisi hiç olmadım, sadece takip ettiğim kadarıyla anlatıyorum. O x profösör gibi Babylon’da içip içip, bir köşede genç kızlara Deleuze anlatmadı. Evine gitti, hafif bir müzik koyup; anlamaya çalıştı. Bileklerini kesmedi, mesela. Bekledi, ölüm gelip onu buluncaya kadar. Velhasıl ben kendisini çok severdim. Hakkında yanılıyor da olabilirim, ama önemli değil. Benim ona biçtiğim anlam yeterli diye düşünüyorum.Küçük bir düzelti yapayım. Radikalde Ahmet Çiğdem çok güzel bir yazı yazmıştı. Ayrıca Serdar Sabri beni öldürmeden ekleyeyim. Birgün gazetesi de Ulus Baker’in ölümünü vermiş.İnan; çok güzel anlatmışsın, 6666 kere tuttum :)Esrikgemi ve Sedaflora, sizleri unutmadım. Güzel olmuş.
Sevgili Nevdalist:Yazıda 77 yorum gözüküyor, tıklayınca sıfır çıkıyor.bir iki konuyu somutlaştırmak istiyorum.ulus baker’i yaşantısından dolayı beğeniyorsun?o zaman santaçı topluma örnek olmalıdır diyebilir miyiz?intihar edenleri çok övdüğümüz fikrime katılır mısınız?teşekkürler
efsane geri döndü. beni özlediniz mi, bebeğim?
“varolmanın bedeli acı çekmektir” denir. intihar eden bazı insanların bu acı kavramını anlamış ve bunun aşağılığına dayanamama ve buna son verme seçimi olduğunu düşünüyorum. kimi intiharlar, varoluşun anlamsızlığı ve değersizliği üzerinedir. varolmayı çözmüşlüğün. tabii bunun karşısında ise hayata sıkı sıkı tututan körler ya da korkaklar var denilebilir.hayat, büyütüldüğü kadar da önemli bir şey değil.bu arada iki kişi geldi aklıma.zeki müren :”çoğu zaman intiharı düşünmüşümdür. en yakın dostumun dahi gözlerinin içine baktığımda bana karşı olan kinini görebildiğim bir derin yanlızlık içinde bunu çok düşündüm. bana öyle bakmayınız, bu bir seçimdir, herkesin intihar etmeye hakkı vardır öyle değil mi?”van gogh’un ise son tablosunu yapıp 38liği dayayıp intihar etmesi, beden denen taşıyıcıya verdiği önemi kulağını keserek göstermesinden sonra yukarıda anlattığım kategoriye giriyor hissini uyandırıyor.hey çaresizler, mutsuzlar, kayıplar, kendini bilmezler! bu yazıyı okuyup salakça bir fikre daha fazla yaklaşmayınız. sonra arkanızdan “salaklık işte” yorumunu her ne olacaksanız olun ya da neye dönüşecekseniz dönüşün,duyarsınız sanırım:)
nevdalist, alooo, öldün mü kaldın mı? bi ses istiyorum.
susma hakkımı kullanıyorum.
Şu seneyi bi atlatırsam, olasılıklar azalıyor yani …
Hz. İsa çarmıha gerildiğinde kendisine sorulsaydı eğer “intihar etmek istermiydin?” diye…hep merak etmişimdir. Meryem Anamız o zamn ölümüne bu kadar üzülürmüydü diye..niçin Hz. İsa’ya susma hakkını vermediler:(Eline sağlık nevdalist:)susma hakkımı elimde saklıyorum umarım kullanmak nasip olmaz.
Şu yazının ben de çok acayip bir yeri vardır. Aslında kötü bir yazı, acemilik dönemime denk gelmiş; kısa yazmışım. Karşıdan karşıya geçerken eli bırakılan çocuklardık demiş, Zafer Karabey ve 29 yaşında intihar etmiş. Hep yalnız olacağını hiç bilmeyerek.Nilgün Marmara “hayatın neresinden dönülse kardır” diyor. Kimbilir belki bu hayat gerçekten de şairin dediği gibi bize mutlu olma şansı vermedi.Velhasıl belesh, hafiften depresyon durumları seziyorum.Sevde837; ilginç bir şey sormuşsun. Hiç düşünmemiştim. Bence intiharı tercih etmezdi.Pandyspania; karışma bakayım kıza:)
teşekkürler Nevdalist:)pandi eminim üzülmüştür.
Hafif ne kelime gözüm, akut seviyede yalama yapmış olmasından tırsmaktayım. Ünlü bir düşünürün de dile getirdiği gibi: “Bu ne saçma hayat, bu ne dingil hayat ya, bu ne kolpa hayat, bu ne manyak yaşam tarzı ya, bu ne bohem ya ?“Ayrıca şiirler pek bi yakışmış, böyle yazıları arada bi dürtmek lazım…
Asıl seni sormalı..
Hadi gönder..
Geçmiş olsun Proksima dostum.(tabi, eğer bitti ise..)
Umutları için intihar etmişlerdir belki.Belki daha iyi yere gidiceklerini düşündükleri için…İnsanları hep umutları yaşatmaz mı, yaşatmazmız demekki umutları insanları öldürebilirmiş de…
ne oluyor yahu? eskiler hortlamış. efenim bu yazı benim en sevdiğim yazılardan biri, kendim yazdığım için söylemiyorum :)) pek bir etkileniyorum okurken.ilginç bir bakış açısı olmuş, gerçek0199. kimbilir belki, cevabını hiç bilemeyeceğimiz sorulardan bir, daha.
“İntiharlar her akşam ıslak – yapışkan saçlarıyla girip odama paniğimden pay toplarlar”.ilhami çiçek (1954-1983)
yürü git lan..!
nevdalist bunu paralar şimdi, işallah bugün ilaç almamıştır
intihaar etmesi gereken adam yoktur,tabi böyle gerekmediğini bilse… ama felsefi saçmalıkları hiç sevmem arıza vermiş error veren kişilik tiplemeleri diğcem kimse alınmasın
ilaçlarımı almadım, ilk önce tayyibi sonra kadir topbaşı vuracağım. başlamışken muammer güler’i de aradan çıkartayım diyorum.her şey takdiri ilahi. oh ne âlâ memleket. tanrı yukardan bize gülüyordur: “yine suçu benim üstüme attılar” diye.dere yataklarına ev yapmasınlar diyen, 15 yıldır istanbul’da iktidarda olan AKP’ye bu evlere kim ruhsat veriyor diye sormak lâzım. hele o fabrikalar, kaçak falan değil. bilakis bu belediyelerin verdiği ruhsatlarla yapıldı.off unuturuz nasılsa. hatırlama süremiz nedense 2 gün.
yaparız bi açılım hallederiz
Susma hakkı… kimse susmaz aslında,,cevap verir anlayana… 🙁
Karşıdan karşıya geçerkenEli bırakılan çocuklardıkşu ifade hep içim acıtıyor.
Bilgi için teşekkürlerbitkiselbitkisel tedavibitkisel ilaçlarbitkisel ilaç