inci
inci

Yıllardır kadınlar, değerli inci kolye ve küpelerini takarak cemiyet hayatına karışırlar. Aslında, o değerli maddenin oluşması için nasıl çileli bir süreçten geçtiğini kimisi bilir, kimisi bilmez, belki kimisi de ilgilenmez…Oysa istiridye hayvanı, mutlu mesut yaşarken birgün, kabuğundan içeri o kum tanesi kaçıvermiştir. Olay böyle başlar.bu bir pilli patisözüdür!Page copy protected against web site content infringement by Copyscape O kum taneciği zamanla istiridyeyi öyle bir acıtır ki; karşılığında acısını biraz olsun hafifletmek için istiridye, sedefimsi bir salgı salgılamaya başlar. Kum taneciğinin yüzeyi bu salgı ile yavaş yavaş, katman katman, adeta ince bir işçilik ile kaplanır. Zamanla hayatın kendisine yaratmış olduğu bu stresten istiridye kurtulur, ama o hayat darbesinden bir güzellik, bir değer, bir olgunluk ve olmuşluk çıkıverir.Günümüzde, bu güzelliğin ticaretini yapmak adına, inci istiridyesi çiftlikleri kurarak ve istiridyelerin içine kum tanecikleri yerleştirerek, insanoğlu, fikrinin ince güllerini de ortalığa saçmıştır. Artık ticaretten kaçamaz ne istiridye hayvanı, ne inci, ne de o güzelliğin büyüsüne kapılan kadın ve erkekler…Öte yandan, bu hayvancığın biraderleri de insanoğlunun libidosuna hizmet etmek için yetiştirilir. Yine ticari çiftliklerde bu biraderler birbirlerine selam verir, sessiz, sedasız kabuklarını açarak ve kapayarak… Çünkü insan bir kez farkına varmıştır o istiridye hayvanının biraderinin çinko zengini olduğunun… İnsancık da maalesef elinde olmayarak, başlamıştır nefsinin alabildiğince istiridye tüketmeye… Sonra bu enerji birikimini skorlara döker…Tüketim dedik de, eski zamanlardan günümüze taşınan bir söylence de vardır. İngilizce söylenişine göre; “içinde ‘R’ harfi olmayan aylarda (may, june, july, august), istiridye yenmez” diye! Bunun sebebi, istiridyenin çabuk bozulan bir mamul oluşudur. Eskiden yapılan istiridye taşımacılığı frigorifik değildi. Söz konusu aylarda da doğal olarak, istiridye çabuk bozulmaya müsaitti. Günümüz teknolojisi sayesinde yılın 12 ayı istiridye yemek ve skor yükseltmek mümkündür.Söylence sayesinde, İngilizce deyimler sözlüğüne “there is an ‘R’ in the month” diye bir deyim de girmiştir. “Hava soğuk” anlamına gelir.Bu zat-ı muhteremlere, deminden beri, hayvan deyip duruyorum. Vallahi de yumuşakçagiller familyasından olmaları yüzündendir. Hayvanın kabukları simetrik değildir. Bir kabuğu diğerine göre daha çukurdur ki bu sayede hayvan kendini kuma gömer ve iyice sabitler. Diğer kabuğu ise hayvana kapak vazifesi görür, oradan soluk alıp verir. Sürüler halinde ılıman iklimlerde 10 yıldan fazla yaşayabilir. Kalpleri ve sinir sistemleri vardır, acıyı bu yüzden hissederler. Güzelim inciyi bilmeden oluşturan, bu sistemleridir. Çoğu hermafrodittir. Bunun da sebebi bir zaman erkek şeklinde yaşamaları sonra dişiye dönerek yumurtlamaya yüz tutmalarıdır. Milyonlarca yumurtayı gri bir toz şeklinde denize salarlar ve döllenme denizde gerçekleşir. Döllenen yumurtalar kısa sürede sert bir zemin bularak yapışır ve hayat boyu aynı noktada mutlu mesut yaşamayı diler.Bu mesut yaşamlarını zedeleyen insanoğlu birgün gelir ve bir tek inci tanesi bulabilmek için belki aralarından bin tanesini avlayıp, açıp içlerine bakar. Neyse ki; Amerika bu canlının çilesine çile katmamak adına inci tarama röntgen tekniğini geliştirmiştir. İçinde inci olmayan istiridyeleri tekrar denize bırakırlar.Lafı fazla uzatmayacağım; eğer izlemek isterseniz bir de duygusal komedi yapmış adamlar; bir erkek, bir kadın ve istiridyeden… Ben mi? Ben, yaz bitmeden, buralardan şöyle bir uzaklaşıp, kalp ve sinir sistemimi, vücudumun kum tanecikleri ile teması sayesinde biraz harekete geçireyim diyorum…