Kiminin vazgeçemeyip ömür tükettiği, kiminin 2-3 aydan fazla dayanamayıp kaçtığı şehirdir İstanbul. O da her şehir gibidir aslında. Kolayı ve zoru barındırır içinde.Bir iyi bir kötü düşündürtür insana. Bir sevdirir bir nefret ettirir bu şehir kendinden. .Her kozmopolit şehir gibi trafiğinden bıktırır. ‘Yarın bu arabayı satacağım’ dedirtir adama, sattırmaz.. Adaletsiz gelir dağılımlarını düşündürtür insana, korkutur insanı. Çoğu kez ‘bu şehir yutacak beni’ diye düşünür, dalar insan uzaklara..Ama bazen de denizin dibinde olmanın verdiği tatlı huzuru yaşatır sıkıntılı bir iş gününden sonra. Hatta deniz barındıran şehirlerden göç edenlerin ilk tercihidir İstanbul. Kıyıya vurur Beşiktaş’ta, Kadıköy’de dalgalar. Ve siz sıkılsıklam olmuş çayınızın bir yenisini istetirsiniz yüzünüzde bir tebessüm. Dalgalar bu kez sizi seçmiştir oyun oynamak için..Elektrik, su faturalarını ödemek için ek işler yapmak ister, orta direkliğin dayanılmaz hafifiğinde kendinizi bu işlerin ortasında bulursunuz. Kimi insan mısır , su satar, kimi lokantada garsonluk yapar.. Ama işgücü bu şehirde hiç durmaz. Birileri uyurken birileri mutlaka çalışıyordur.Sonra yine sıkıntıları bir kenara koymak istersiniz, bir bakmışsınız İstanbul’daki derin tarihe dalıp gitmişsiniz.. Sahafları, camileri, sarayları gezerken bulursunuz kendinizi.. ‘Bu boğaz hiç bir yerde yok’ dersiniz, yanınıza yanaşan ve peşinizi bir türlü rahat bırakmayan çiçekçi çocuklara rağmen. Buranın farklı kültürlerin buluştuğu bir nokta olması sizi içten içe mutlu eder. ‘Farklı bir şehirde yaşıyorum’ dersiniz, farklılığın sizi mutlu etmesine izin verirsiniz.Hava kararır, yanınızdan tinerci çocuklar geçer. Korkup uzaklaşmanız mı gerek, cesaretle yanlarından mı yürümeniz gerek bilemezsiniz. Tam o anda size de uzatır tinerini, ‘abla alsana’ der, başkası anlatsa inanmazsınız, bilirim.. Hızlıca yürür geçersiniz..Şükredersiniz çoğu kez halinize çünkü aslında hayatınızı geçindirebilecek kadar bir geliriniz, etrafınızda az ya da çok sevdikleriniz, ve sağlığınız vardır. Yaşanabilecek şehirlerden biridir İstanbul. Sizin seçiminizdir nihayetinde. Batsanız da çıksanızda şuan buradasınızdır ve gidene kadar sabretmeye söz verirsiniz kendinize. Neye mi? İkilemlere….
yorumlar
İstanbul un şanındandır bunlar… Yazın sakız, kışın selpak satan bir kız çocuğu var tanıdığım. Adını her seferinde farklı söyler. Bir Ayşe olur bir Zeynep. Beni gördüğü her yerde yanıma oturur sarılır yanağıma da bir öpücük kondurur sende hep bira içiyosun diye sitem eder..Arkadaşlarım her seferinde tedirgin olur korkarlar, masadakileri kollarlar, çantalarını kaldırırlar.. Ne utanç verici..Korkmak mı, sevmek mi ? Ama o çocuk beni seviyor, benim onu sevdiğim gibi, İstanbul u sevdiğim gibi…Korkarak sevdiğim gibi..
Eminönü’deki güvercinler, galata köprüsün de tutulan balıklar, kız kulesin de içilen kahve, üsküdar da yenilen balık, Tuzla’daki şifalı sular, her köprü altın da veya üzerin de dilenen insanlar, baharla birlikte açan erguvanlar, her balıkçının yanın da uçuşan martılar.Bir başkadır desek de ben sevmiyorum İstanbul’u sizlerin olsun…
zaten burada da sevilmemesine rağmen yaşanmaya çalışılan bir istanbul’un izlenimi var..
Evet doğru söylüyorsun @ darjeeling ben İstanbul’u terk etme şansını elde etmiş insanlardan biriyim. Darısı başınıza
Yorumsuz.
sevgili darj; çok güzel olmuş. ellerine sağlık,
herşeye rağmen istanbulu çok seviyorum. pier loti de bir yemek yemek. boğazda bir çay içmek. tekne turu yapmak. bambaşkadır:)
İSTANBUL başkadır…Yazı için teşekkürler,güzel ülkemin güzel şehrini çok güzel anlatmışsınız..İstanbul içinde doğmayanlar için kullanma kılavuzu gerektiren bir şehirdir
….
Sevilmeyen ve terk edilmeyen kimisine göreKimisi şiirler yazmış bu şehir üstüneKimisi kitaplarkimisi ise hafif org ye yazılar ve ahkamlarEllerine ve yüreğine sağlık güzel olmuş…
darjeeling istanbulun çoğu insanına, havasına uğramışsın yazında eline sağlık. lakin inan6666 da kendini tutamayıp istanbula bir çift laf etmiş. zevkle okudum…
bir çift :s
yorum yazan HERKESE teşekkür ederim..
biliyordum:)))HERKESE teşekkür edeceğini;)yazı çok güzel darj.tebrikler.
ne yapayım çilek.. huyum kurusun:)
seni boşuna sevmiyorum ben aşk kadını:)kalbin güzel çünkü.
darj;eline sağlık ( bütün hafif yazarlarına teşekkür eden yazında benim de adım geçmemişti, ondan lorien sendromu demiştim, olsun ….)sen çok duygusal, içinden geldiği gibi konuşan, yazan birisin:)
makaleci, bu darj var ya, ve bir de bu inan6666, bunlar kavga etmişler bir de utanmadan:)ben çok üzülmüştüm.ama şimdi bak darj’ın yazısında teşekkür bile edilmiş:)ben şu anda sarhoşum, kusura bakmayın, saçmalıyor da olabilirim ama ben kızıyorum burada insanlar kavga edince.o yüzden bu iki şapşalın (!) barışmasına nasıl mutlu oldum anlatamam:))))ya siz kavgayı bırakın da çilek’in derdiyle ilgilenin………sevgilim iş için başka şehre gidiyor!İSTANBULLLLLLLLLLLLLyetemedi sevgilime………..darj, kızgınım ben istanbula:(((((((((((((
“yokluğumda kaç damla göz yaşı eder adım?”bu aralar taktığım şarkı… cünkü içinde İstanbul var
@cilek, sakın ilerleyen zamanlarda 5 dakika beni gormeye gelmedi sevgilim konulu bir yazı yazma. sonra inan gelir, seni yiiiiir..(-kafiye bakımından, yoksa şahane bir turkçem var. sende ne var? – flush royale -o ne be? -boşver..)
evet yazma. yazının içinde 5 dk geçiyorsa başa bela oluyor:)
çilek üzülme,Allah iş için gitmeler versin en fazla:( başka türlü gitmediğinden emin, geçici bir süreç yaşayacağından için rahat bir şekilde bekle onu, onu beklemenin keyfini sür, kendinle ilgilen, 1 gün bile gitmiş olsa da bu vakti kendine ayır, ne kadar birlikte olmak en güzeli olsa da, yalnızken yapmak istediğin birşeyler muhakkak vardır; belki opera dinlersin avaz avaz:((((((((((belki techno veya arabesk dinlersin son ses evinde:))özleminin tadını çıkar:))o da seni özleyip gelsin:)ama seni anlamadığımı sanma şu an….yeni başlayan bir ilişkide kimse il dışına sevdiğini yollamak istemez, anlıyorum:) ama işte, hayat:)
arkadaşlar;RRB, arrogante ve makaleci;böyle hayırlı gitmeler olsun di mi?yok yok, çok özleyeceğim diye oluyor bunlar biliyorum……RRB o şarkı benim canıma okuyacak artık di mi?bu arada adam yanımda.ben O’na feci küsüm.kaprisim dorukta.çünkü özleyeceğim.O da anlam veremiyor zaten yaptıklarıma.bana biriniz: “yeter çilek, sus” deyiverin…….yoksa fena çenem düşecek.
adamı sen bir ver bakayım şu telefona!!!:))
canımsınnnnnnnn makaleci:)
darjeeling, yazını sarhoşluğumla rezil ettiğim için kusura bakma.çok utandım kendimden.
birde kuzeydeki sahil köyleri vardır.. tadından yenmez.. enfes güzellikteki sahil köyleri.. sanki zaman durmuş gibidir.. hele ki hafta içi, bir fırsatını ayarlayıp gidebilirseniz..
:…….(
üzme tatlı canını shaika..