bildirgec.org

ikilem hakkında tüm yazılar

Bana akıl lazım, kalp değil

ilterisk | 26 May 2011 17:09

Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var, biraz kafamı duvarlara vurmaya ihtiyacım var, biraz ruhumu bedenimden arındırmaya ihtiyacım var, biraz seni düşünmeye ihtiyacım var, biraz da seni düşünmeye ihtiyacım var.

Hep doğru bilinen bir yanlışı öğrendim bugün; ben aslında iki kişiyi birden seviyorum. Aradayım birine gitsem diğerini özlüyorum, diğerine gitsem onu özlüyorum. Biri daha güzel, daha alımlı, nazik, biri daha anlayışlı, daha kalbi büyük, daha cana yakın.

Anlaşılamayan Kadın

ilterisk | 26 May 2011 11:09

İlk önce bir rahatlama hissedersin, bir gevşeme…
Sonra biraz durup, nerde olduğuna bakarsın, ne olumlu ne olumsuz hiç birşey hissetmezsin.
Aradan biraz zaman geçer ve bazı şeylerin eksikliği ortaya çıkmaya başlar. O artık yoktur yanında, başta sana güzel gelen bu yalnızlığın sadece filmlerde güzel bişey olduğunu anlarsın. Ne yazık ki hiç birimiz bir Issız Adam değiliz.

Erkekler sıkıya gelemez

ilterisk | 25 May 2011 16:30

dilemma durumu çok acayiptir dostlarım. 4 yıllık bir ilişkim vardı, Herşeyimi bilirdi her yaptığımı, her giydiğimi, her düşündüğümü… Bunlar aslında güzel şeyler ama iş artık baskı kurmaya gelmişse orda bir yerlerde bir kopukluk, bir problem var demektir.

4 yıldır çok sevdim ama gerçekten çok sevdim, bu tahammül edilesi zor durum oluşana kadar… Arada mesafeler vardı, kilometreler vardı, hepsine rağmen yürüttük bu ilişkiyi.

İlk önce bir güvensizlik sorunu oluştu -haklı olarak- baba aldatmış ve anne-baba boşanmış, bu durumdan etkilenen annenin tüm çevresi dul kadınlarla dolu, dolaylı olarak esas kızımıza da yansımış bu güvensizlik. Bu durum karşısındakine karşı bir üstünlük kurma çabasına dönüşmeye başladı daha sonralarda, ne kadar can sıkıcı bir durum siz tahmin edin. Yaklaşık 1 hafta ne arayıp ne sordum, kendimce kafamı dinlemek istedim, artık herşeyin hesabını vermek istemedim.

bir veda..

lagos | 23 December 2009 11:40

unutmak mı daha zor, unutmuş gibi yapmak mı?

unutmanın zor olduğunu unutamadığınızda anlarsınız. unutmuş gibi yapmak, o karşınızdayken hiçbir şey yokmuş ya da olmamışçasına hareket etmek zorunda bırakır sizi. “söylesem faydası yok, sussam gönül razı değil” iğrenç bir ikilemde, berbat hayatınızın değersiz paradokslarından birini daha yaşıyorsunuz.

ikiside farkındaydı oysa.
3 saatlik tren yolculuğu için sabahın altı buçuğunda kalkıp, bilmediğin bir şehre gitmen; bilmediğin bir adresi bulup -başaramasan da- ona sürpriz yapmaya çalışman, sebepsiz değildir elbet. biliyordur özlediğini; ona dokunmayı, koklamayı.. onun da özlediğine inanmak istiyorsundur, emin olamasan da..
ama biliyordu ki, sebepsiz çıkagelişlerin anlamı bir arkadaşı ziyaret edip, gönül almak değildir. açıklamak güç. kulp bulmak güç. geçerken uğradım‘larla geçiştirilir. fark da yapmaz aslında ne söylediğin, çünkü bilinir ama dile gelmez, gelemez gerçekler..

Kendine Afaroz

Kuruvaze | 18 February 2009 16:49

“Nerede kaldın? Seni uzun zamandır soruyorum bana tek cevabın geç gelişin mi olacaktı?”

“Konuşmak için yanlış bir zaman, boşuna ayakta durma!”

“Bilmen gerekiyor, bütün eğrilerimi senden sakladım, bu yüzden duvarın gölgesi yeterince sıcak.”

Son intiharından bu yana uzun zaman olmuştu. Bütün yanıkizlerini silerken, acılarını karalamayı unutmuştu. Dirsekleriyle dizlerinin arasında eksik, başı kesik haliyle ne kadar sakindi. Kalbinin olduğu yere bakamıyordum bile. En son tadına baktığını, hiçbir şey anlamadığını söylüyordu; yalan bir üslupla. Ona dair şahit olduğum en bariz gerçeklik, mecburi yaşamıydı. Ve mecburiyet bayraklarıyla kazanılmış hiçbir zafer olmadığı gibi, onunda zaferleri yoktu. Sadece nefes alıp veriyordu, daha fazlası değil. Lakin hep onda daha fazlası olduğundan emindim! Mesafesini bilen seyirci edasıyla.

Gizlilik İkilemi

firederick | 30 January 2009 22:05

veri gizliliği hayati önem taşır
veri gizliliği hayati önem taşır

Hayatlarımız neredeyse online hale geldi ancak hala bilgilerimizin gizliliği kesin değil. Ve bu zamanla daha da kötü olabilecek bir durum. Her ne kadar internet siteleri ve site yöneticileri gizlilik bildirileri ile bizi rahatlatmaya çalışsalar da Flickr, Facebook, Twitter gibi siteler hackerlar ve bilgi hırsızları ile dolu.

Gizlilik ikilemine sıkışmış olan bizlerin yapacağı çok fazla şey yok. Çünkü bilgilerimizin çalınması daha çok üye olduğumuz ve bilgilerimizi verdiğimiz internet sitelerinin güvenlikleri ile alakalı bir durum. Yine de üzerimize düşen güçlü, harf ve sayılardan oluşan şifre ve parolalar oluşturmak, asla ve asla kredi kartı numaraları gibi bilgileri kimseyle paylaşmamak. Hatta mümkünse alışveriş yaptığımız veya bilgilerimizi aktardığımız sitelerin TRUST gibi güvenlik sertifikalarına sahip olmalarını arayabiliriz.

Hayata Bakış Açısı

sudenayay | 23 October 2008 23:38

Hayat, çirkinliklerin arasında güzelliğin ayrılmasıdır; olumsuzlukların yanında olumluyu görmektir; bazen de iyiyi kötüden ayırtetmektir.

Anlasana!

ODEON | 26 August 2008 10:40

Üstüme gelme bu kadar
Fırtınalarıma alış
Duygularım darmadağın
Kafamı toparlamama izin ver

Nefes aldırmıyorsun
Kendi ayaklarımın üzerinde
Durmayı unutmak istemiyorum
Sana bu kadar yaslanamam

Ela Sen Beni Mahvettin!

SIMONLIVE | 22 August 2008 17:20

İş çıkışı buluşmak için sözleştik. Ben 22.00 de ancak işten ayrılabiliyorum. Ela ise 17.00’de işten çıkmış oluyor. Arada geçen sürede beni beklemesi gerekiyor. Doğal olarak sıkılıp, bunalıyor ve o geçen sürede aklını tamamen bana takmış oluyor. Kızamıyorum da bu durumuna çünkü ben de onu o kadar saat beklemek zorunda kalsam herhalde onun yaptığını yapardım ama o kadar abartmazdım.Bir mesajını okumadan ikinci mesajı geliyor. Ben gelen mesajları mı okuyayım yoksa onlara cevap mı yazayım. Bu kadar vaktim olsa zaten ben iş yerinde niye durayım çıkıp Ela’nın yanına giderim. Yine de onu haklı görerek bir süre bu duruma ayak uydurmaya çalıştım ama Ela’ya yetişmem mümkün değil. Yetişemeyince görüştüğümüzde sitem etmesi ise dayanılmaz bir durum.İş toplantılarında telefonlarımızı yanımıza almıyoruz sekreter olarak görev yapanlara bırakıyoruz. Benim telefonuma gelen aramalar ve mesajlara da Fatih adında bir arkadaş bakıyor. Toplantılarımız sık olduğundan Fatih benimle ilgili her konuya vakıf oluyor bu olay sonucunda Ela ile de çok yakından ilgili ve bilgili olmuş oldu. Her ne kadar bu durum beni rahatsız etse de yapılacak başka bir şey yok. Ela’ya defalarca söyledim mesajlarına cevap verme konusunda yetişemiyorum ve bu durum beni üzüyor istersen her toplantıya gireceğimde sana haber vereyim ve ben toplantıdan çıkana kadar yazma diye.Bu uyarımı Ela farklı algıladı ve bana gücendi. Ertesi gün bana hiç mesaj yazmadı. Ben öyle alışmışım ki onun mesajlarına o gün gelmediği halde sık sık telefonuma baktım mesaj var mı diye. Akşamı zor ettim. Güzel bir plan yaptım onun gönlünü alayım diye. Güzel bir geceydi, ilk başta zor oldu ama sonuna doğru her şey tatlıya bağlanmıştı. Olan benim mesai saatlerim içinde onun mesaj yazmaya hakkı olduğu konusunda fikir birliği ile bitti.Sıra geldi Fatih’i ayarlamaya aldım karşıma “bak ben bu kızı seviyorum ve onunla ileriye dönük planlarım var yazma desem darılıyor, yaz desem ben yetişemiyorum. Senden bana bu konuda da yardım etmeni bekliyorum” dedim. Hala böyle bir şeyi kendi rızam ile nasıl istedim ve nasıl kabullendim bilemiyorum.
Fatih’i severim ve güvenirim çok iyi niyetli ve güvenilir bir insandır ama yine de benim yerime Ela ile mesajlaşması beni deli ediyor. Toplantılarda aklım hep telefonumda kalıyor.
Başlarım dedim böyle aşkın ızdırabına aldım telefonumu yanıma soktum masanın altına Ela yazıyor ben yazıyorum. Ben yazdıkça Ela yazmaya devam ediyor. Ellerim masanın altında sürekli mesaj yamakla meşgul gözlerim bir telefonun ekranında, bir toplantı salonunda bana bakan var mı diye kontrol ediyorum.Bu iş böyle nereye gider ki?

“akp kapatılsın” ve “demokrasi” ikilemi

jemjum | 24 March 2008 11:01

bildiğimiz bütün değerlerin birbirinin içine geçtiği günümüzde demokrasi kavramı da aynı talihsiz çıkmazda.demokratik koşullar altında üç kişiden ikisinin oy verip başa getirdiği bir partiyi kapatmak sözkonusu olabilir mi? aksi, demokrasi kavramına sığar mı? sözde demokrat “aydın”ların bile kapatma fikrini desteklemesi makul ve kabul edilebilir bir davranış mı? bu çifte standart ülkeyi kaosa götürmez mi?