2 adet aynı ve 1 adet hatalı link içerdiğinden keşif bölümüne alınmayıp serbest bölümünde yayınlanan bu yazı, yazı sahibi kopanisti’nin isteği üzerine yayından çekilmiştir.
2 adet aynı ve 1 adet hatalı link içerdiğinden keşif bölümüne alınmayıp serbest bölümünde yayınlanan bu yazı, yazı sahibi kopanisti’nin isteği üzerine yayından çekilmiştir.
yorumlar
Çok lezzetli duruyor. Denemedim hiç. Tarifi alıyorum kop. Becerebilirsem tabiki:) Ama İzmir’de yemek farklı olsagerek.
Kaç kere gittim şu İzmir e bir kere bile yiyemeden geldim…
Gerçi ben Karşıyakalıyım ama çok severim boyozu. Şurda da konuşmuştuk. Bence en alasını bizim semtteki usta yapıyor. Mezarlıkbaşı’nda boyoz diye dolanırsanız herkes işaret eder. Bulamazsanız: Gelin ben ısmarlarım. Yalnız dokuzu geçirmeyin. Kapış kapış gittiğinden kalmıyor. Boyozun makbulu zeytinyağı ile yapılandır. Diğerleri midenin düşmanıdır. Boyozu yedik. Elinize sağlık. Şimdi de İzmir işi midyeyi yazmanız lazım. Yalnız iyisi nisan ayında olur. Midyenin kralını da pasaport’taki Ömerler Kaavesinin yanındaki Memet usta yapar. Haso Mardinli’dir. 1984’ten beri orada ayakta duruyor. Yaz, kış, soğuk, sıcak demeden İzmirli’ye hizmet eder. Daha sonra da İzmir Kokoreç yazısı bekliyoruz sizden. Onun da sütkuzudan yapılanı makbul olup, yine nisana tekabül eder. Kokoreç yazısından sonra Urla’ya Cumhur Kaptan’a rakı-balığa kaçabiliriz. Yalnız dönüşte siz kullanırsınız.
resu aynen ben de öyle…
kop, teessüflerimi demet halinde sunuyorum:(
cafee bekle geliyorum :)))
allah olmayanlara da versin
Bu yazıyı KEŞİF’e yazmıştım, onaylayan Moderatör hangi akla hizmetle HAFİF’te yayınlamış merak ettim doğrusu.Boyoz hafife alınacak bi mevzu değildir 520 yıllık geçmişi olan Yaşayan Efsane‘dir.Ben bilmiyomudum bunu hafife göndermeyi de keşife gönderdim.Keşife gönderdim çünkü bunu 72 vilayet, balkanlar, ortadoğu, KKTC, amerika, rusya, asya, AB, doğu timor, kanarya adaları, maldivler, hollanda antilleri, fransız guyanası, fransız polinezyası da öğrensin ve keşfetsin istedim.Çok bilen moderatör n’aapmış yemek tarifi diye hafife almış. Yazıklar olsun.Bu keşfin ana sayfada tabak gibi yayınlanması lazımdır.Ey Moderatör bu yazıyı ya derhal keşif bölümüne ana sayfaya al, yada hafiften sil.
ben yedim boyoz karsıyaka’da. gayet leziz birsey.. sayılır mı acep karsıyakada yapılanı..;)ama ıspanaklısını yemedim. onu denemeli. tahmin ediyorum daha guzeldir yahu, ıspanaktan sebep.
ı ıh karşıyaka olmaz, ya mezarlıkbaşı ya kıbrıs şehitleri caddesindeki dostlar fırını, esas bi de karataş fırını vardı bu işin merkezi ama artık yok o
kop, alacağın olsun, öyle bir yerden vurdun ki:)))Ben şimdi nereden bulacağım boyoz yaaa.
arrogante hombre kardeşimsen bakma kopanisti’yesayılmaz mı kardeşim, sayılır tabi.kaç tane yedin? yazıyorum senin hesaba şimdi.hım. 8 tane yemişsin. çüş. 1240 ytl. borcun.
İzmire gelecen BadoerModeratör, kaldır bu yazıyı burdan keşife koy
MODERATÖR, BU YAZIYI BURDAN KALDIR KEŞİFE KOY.BEN BUNU KEŞİFE YOLLADIM, HAFİFE DEĞİLKA KEŞİFE KOY YA SİL BURADAN
8 yerdim ayrı mesele fakat yedigim 3 ya da 4 idi sanırım. 9 senedir izmir’e gider gelirim. ama bir kere yedim boyoz. ayıp etmişim yahu. bu arada boyoz pahalı birsey degil 30-50 kurus birseydi galiba. hesap fazla gömçürmeli olmuş @internet cafee.
MODERATÖR ALOOO KİME DİYOM BEN…
oho hemen çamur yaptın abicim sen de.peki hadi bendensin. çay da söliim mi?
INTERNET CAFEE cafeyi yeniden dekore edecek, onun için hesaba yükleniyor. Buldumu gömçürtüyo:))
INTERNET CAFEE cafeyi yeniden dekore edecek, onun için hesaba yükleniyor. Buldumu gömçürtüyo:))
benim nickim internet kafeteryası deil ki.içeçek olan kahve. biraz dikkatli oku. istersen.BU YAZININ KEŞİF’TE YER ALMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM. KEŞİF’E GÖNDERİLİP SERBEST’TE YAYINLANMASININ HATALI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM. DÜZELTİLMESİNİ ARZ EDERİM.
boyoz izmir’den baska yerde yenmez mi? bir boyoz tatmak icin izmir’e gelmek zor olacakta…
yok kardeşim izmirden başka yerde onun için keşfe yazdık bu yazıyı, kalkıp hafife atmışlar, MODERATÖRÜ KINIYORUM
Ben nickin için demedimki, cafesi olabilir( boyoz hesabı alınca) diye söyledim. Sen istersen iraz daha dikkatli oku:)))))
@internet cafee, cay soyle, bira soyle, rakı soyle. haydi soyle, durma soyle, bu ne boyle..pardon ‘beyle’.
çooocuuunn kafası karışık netcafe napsın kolay mı müdür o… ha hafif ha serbest.. aynı kapı..
IYI TARIFI VARMIS BEN ORDAN YAPARIM… simdi izmir’e gelemem canim da cekti yemeden de duramam. neyse iyi boyozlu günler(da isme takildim ben ya. boynuzu cagiristiriyor.)
bu sıcakta içilir mi alkol kardeşim. daha saat erken. istersen hisarönü’nde kave ısmarlıyım. akşamüstü gideriz kordon’a senle.izmir hakikaten güzel be. harika yau. eline sağlık kopanisti.
ulen bi gelebilsem izmir’e su bok istanbul’dan kurtulup, yazın 12’de karsıyaka rekreasyon alanındaki kafelerde bira icmeyen hafifte moderator ossun..!sıcak mıcak icerim ben sen soyle hele..ama kahve pek icmem ben. cay soyle bare..!
kafam karışık değil lori böyle moderatöre böyle yazarım ben. boyozu hafife almışlar, DERHAL KEŞFE KOYUN O YAZIYI DERHAL, BEN ONU KEŞFE GÖNDERDİM, YA SİLİN YA KeŞFE ALIN, YAKARIM BU GEZEGENİ YAKARIM
abicim iki çay bizetopsakallınınki paşa çayı olsun.
pasacayını sen ic leyn.- bağa en demlisinden ziftin peki birader..! yanımdakine de zütlü kavee..
moderasyon şu yorumların sıfır görünmesine de bir el atmasını şarz ederim. moderasyon buna bişey yapması lazım.
ahaaaaahhhh! demek kop topsakal ha?
kop’a demedi lori, sakal bıyık bulunmaz kop’ta kafa da kel, göbek de o biçim bira göbee
hıııııııı……
o söylediğin kişi kayvenk’in avatarı değilmi:)))
kop; daha önce siz çilek’ le konuşurken boyoz’ u merak etmiştim, süper olmuş hakikaten anlatım.umarım keşif’ e geçer yazın. Çünkü resmen keşif edilesi bir kültürel yiyecekmiş…İzmir’ i kıskandım:((
“boyoz”, “beyaz” gibi.. olmadı mı?yoo tomom bobo yooo!
YÖNETİMİ BOYOZ’U SERBESTTE YAYINLADIĞI İÇİN ŞİDDETLE VE ESEFLE KINIYORUM
mak, antalyada sahibi izmirli olan bi pastane var dedeman otelin oralarda adını hatırlayamadım orası yapıyo boyoz, oralardan geçersen bi bakıver adını hatırlayınca yazarımMODERATÖRÜ KINAMAYA DEVAM EDİYORUM
çok sevindim! dedeman’ ın oralarda demek…Valla hatırlarsan yaz gerçekten, uçarak giderim…cidden çok güzel görünüyor çünkü:)ben de bu arada Antalya’ nın meşhur serpme böreği ile idare ederim, müthiştir…
bilirim mak, bizim kemeraltı çarşısında ufacık bi yer var yapan, muhhhhteeeşem,
İzmir’ de var mı? Süper:)) kaçırılmaması gereken bir lezzet çünkü. Hele senin gibi bir gurme’ nin…Yanında da ayran…Peynirlisi de olur mesela ama en yakışan kıymadır, çok güzeldir hakikaten…!!
evet mak en güzeli kıymalı, patatesli de çok güzel, benim tercihim kıyma +patates yanında da ayran tabi ki..bi de burdaki otlu peynirli falan yapıyı o da çok güzel
İşte Ege farkı! Otlar…….Nasıl bir cennet bu konuda mis gibi Ege!!!
mak antalyadaki pastanenin adını buldum, aradım ordan bikaç arkadaşı duruyo mu hala pastane dedim, adı serhat pastanesi, maalesef dediler, sahibi geçen sene kanserden ölmüş, pastane de kapanmış, rahmet istedi, toprağı bol olsun
Anlat kop, burada ölmek üzereyim. Cenazeme lütfen çiçek yerine boyoz gönderiniz.
sağol kop, çok iyisin,üzüldüm…Allah rahmet eylesin, tanımasak da…Ama bence bir yerde açıldıysa yine vardır Antalya’ da başka yerde, ben bir soruşturayım bizim buradaki gurme arkadaşlara…
İstanbulda nerde bulabiliriz kop bey boyoz u?
Badoer kıyamam ben sana,bi koli boyoz yollarım ben sana
Evet İstanbul’da varmı?1 kasım da gidecem İstanbul’a. O zaman yerim bari.
Bir araştırayım Linet, ama sanırım yok İstanbul’da, ben açmayı düşünüyom bi fırın orada sadece boyoz ve gevrek yapacak, o zaman gelir benim mekanda yersiniz
Vay be kardeşime bak. Düşünmen bile yetti kop kardeşim.
heralde yani badoer, iyi günde herkes var, biz kötü günler için buradayız
Söylediklerin kadar yüreğin de büyük. Her zaman bu dünyadan zevk alarak yaşamanı dilerim.
o senin kendi güzelliğin badoer, eksik olma, çok yaşa
işte budur!!!kop, bana sözün var unutma.istanbula gelecek ve bize boyoz getireceksin.harika olmuş KEŞİF yazın:))tebrikler hemşerim.
Bu abidik moderasyon bu yazıyı serbeste atmış çilek esefle kınıyorum kendilerini,
ben de kınıyorum kop’cum.boyoz bu boru mu? üstelik yazı alenen keşif yazısı.
evet yaa çilek, var mı başka yerde boyozben bu yazıyı balkanlar, ortadoğu, uzak doğu, ab, KKTC, ve diğer tüm ülkelerdeki insanların boyozu keşfetmesi için yazmıştım alıp serbeste atmış hain moderatör.Moderatörün ayağında meslerYere basa basa esner
moderasyonda ceyranlar kesikmiş karanlıktan korkuyolarmış
kopanisti zaten keşife göndermiş.moderasyon saptırmış konuyu.
moderatörün bu yazıyı keşife alması için desteklerinizi bekliyorum arkadaşlar, mail bombardımanına tutun moderasyonun moderatörlerini
Eee moderatör, düşmez kalkmaz bi allah, sen de bigün benden bişey istersin gör bak o zaman nasıl miyavlatacam seni…
İzmir boyozunu dünyaya tanıtma misyonumun moderatör tarafından engellenmesini telin ediyorum
feysbuk ta hafif moderasyonu alehine grup kuracağım.
Kurarsan ilk üye ben olurum.Bu moderatörler kafalarının üzerinde oturduklarından, yazılanları okuyamıyorlar.
inşallah boyoz yiyemezler tüm hayatları boyunca. ne bu izmir düşmanlığı mı var? kahrolsun istanbul’un diğer şehirler üstündeki baskısı. yaşasın boyoz.keşif hakkımızsöke söke alırız
kuruyom şimdi grubu feysbuk ta, görsünler bakalım el mi yaman bey mi
Boyoz suz keşifMeyvesiz ağaca benzerÇocuksuz eve benzerYumuşak moderatöre benzerMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRMODERATÖRBunların hepsi yumuşak
Bu yazı keşife alınana kadar moderasyonun moderatörlerine karşı eylemlerim sürcektir
Nereye göndermişsen fark etmez niçin bu kadar sorun yaptın. Bence serbestte olduğu çok iyi olmuş. Pilliye girince daha çok serbest tıklanıyo galiba bende öyle yapıyorum. Alışkanlık işte. Börek çok güzel görünüyor. Daha önce ismini hiç duymamıştım ama benzerleri çok var. Bide kop yorumların çok güzel hatta bazı yazılarda yorumun olmayınca sanki birşey eksik gibi. Ama yazıların NEYSE BOŞVERRR
tümyumuşakmoderatörler dernee
yazılar berbat diyosun yane pukiyi, olsun eleştiriler beni bozmaz, daha iyiye yöneltir
Boyoz’un benzerleri var. Aman allahım bu ne gaflet. Boyoz ve ötekiler. Bu ak ile kara arasındaki fark kadar net. kop bu yazılanı, boyoz yememişliğine ve bilgisizliğine ver, o da öğrenecek. O da tadacak bu muhteşem duyguyu. O zaman kendi anlayacak bu yazdıklarının yanlışlığını.
ay pukiyi çok güldürdün beni. yazıları neden kötü olsun. Deniz feneri dünyanın güzeli hatırlatırım yani. Pukiyi seni:)
öğrenecek öğrenecek, boyozun benzeri olmadığını o da öğrenecek tıpkı moderasyon gibi…
Az önce izmirdeki boyozcular derneene hafif moderasyonunun moderatörlerini şikayet ettim
kop’un yazdıklarını beğenmeye bilirsin ama boyoz’u başka şeylere benzetemezsin. Boyoz’a saygı göstermeyen bu dünyada iflah olmaz:))))) Bak moderatörler bin pişman şimdi yaptıklarına. Ama nafile. Boyoz’un lanetine engel olamazlar:))))
arkadaşlar izmirdeki boyozcular desteklerinizden ötürü size teşekkür ettiler, hepinizi izmire boyoz yemeğe bekliyorlar yumurtalar da fırınlanacak çaylar da duble olacak merak etmesinler dediler
YOK YOOOK berbat değil olurmu öyle şey. Ama bazı yazılarını okurken bi sıkıntı giriyor içime yani sürüklemiyor. Haklısın peripetyy deniz feneri çok güzeldi ama bak o kadar yazıda sende onu seçmişsin. Banada sorsan bende deniz feneri derdim. İzmire yolumuz düşerse boyoz ısmarlarsın artık kop. ÇAYLAR BENDEN
havanız nasıl olursa olsun boyozunuz hep sıcak olsun
pukiyi bana bi tane içine sıkıntı sokan yazıyımı söyle sana kim olduğumu söyliyeyim, yada ne bileyim
Badoer pukiyiye fazla yüklendiniz bence. Ben onun ne demek istediğini anladım. Bu arada ben boyozu çok merak ediyorum.
bize ne annadığnı annat sana istemediğin kadar boyoz yolluyayım peri,
vays!öğlen okuyup bir ahkam gireyim dedim ama “500” hatası verdi. bu “500” hatasından iyice kıllandım. modersasyon savaşları part-II yaşanırken ahkam girilemez oldu. acabolan, yönetim hararetin düşmesi için çözüm mü üretti. neyse…boyoz; lise ve ortaokul yıllarının yazında, akıncılar sanayii sitsinde, mobilya atolyesinde çalışırdım. “buraya çöp dökenin an… ” yazan duvarın bitişiğindeki dükkanda.sabahları işe gelirken bir müddet erken gelir ve dükkana en yakın çay ocağında çay ve boyoz yerdik. içerdik. çay duble olurdu muhakkak. hatta çevrede dolaşan aç köpeklere ustam boyoz atar onlara da mübarekten tattırırdı. şimdiler de izmir otogarrında yapan bir amca var bu boyozdan, her daim taze bulmak mümkün. yine duble çay eşliğinde yerim boyozumu. dikkatimi çekti, simit veya poğaça alrken küçük çay istiyorum, boyozda büyük. sanırım, boyoz bilinç altıma duble çay ile yerleşmiş…ek;BU YAZININ HAKKI KEŞİFTİR.
Bende defalarca İzmir’e gitmişimdir. Bunun 6-7 keresi fuar zamanında orda bulunmalarım da dahil hiç boyoz diye bir yiyecekle tanışmadım. Üstalikte boğazıma düşkün biri olarak . Bende marak ettim, güzel de görünüyo ayrı etten.Tatmalıyım kopanist, İlk gittiğimde artık inşallah.
görmedim, yemedim, bilmedim.yazı kadar lezizdir mutlaka..Moderatör Uyuma Yazıya Sahip Çık.Yazının Hakkını Ve Hakınnı.
Tamam kop bu yaz sırf şu boyoz için gidicem
izmire gelemiyiceğime göre bende tarifi uygulamaya çalışıcam.bakalım yapabilecek miyim…kop güzel bir yazı olmuş.boyozu da öğrenmiş olduk sayende.
isteyene kargolarız…
moderasyon uyuma yazıyı keşfe al eylemlerim sürecektir
Huooppp moderatör, uyuma! yazını reytingine bak, al bu yazıyı keşife yoksa sil burdan, bu sana son ihtarım, benim keşfe attığım yazıyı ne hakla serbeste alırsın,
eylemi destekliyorum.kop’umuzun emek verip yazdığı yazının hakettiği üzere keşife alınmasını istiyoruz!!!
EVET MODERASYON MODERATÖRÜDİNLE ÜYELERİYAZIYI KEŞFE ALYOKSA HEPİMİZ GİDERİZ BURDANİYOT GİBİ AÇIKTA KALIRSINIZ
MODERATÖR, TÜM ZAMANLARIN EN İYİ YAZISINI HARCAMAYA HAKIN YOK SENİN,520 YILLIK BOYOZU HARCAMAYA HAKKIN YOK SENİN,ANNADINMI BENI HUUUUUUUUUUUUUU
büyük lokma ye, büyük laf etme. moderasyon inadına yazıyı burada tutarsa tek senmi gidicen yoksam kararı aldınızda hepiniz birden mi gideceksiniz?100. mesajı ben gönderecektim. gene tutamamışsın çeneni.
kop giderse biz de gideriz oğuz.burada olan biten geyik göründü galiba sana ama değil.şuranın tadı tuzu birkaç kişi zaten..
bence bu yazı burada kalır, hiçkimsede hiçbiryere gitmez. olan biten gerçekten geyik gibi görünüyor son bikaç gündür. önce farmaya bindirdiler, sonra raoy denilen o herif bindirdi, bugün gbülent denilen herif geldi. canı sıkılan kamikaze dalışı yapıyo valla. okuyup okuyup gülüyorum.pilli neticede vahşigapitalist bi şirket olma yolunda yavaş ama emin adımlarla ilerliyor. ufak tefek tehditlere bugün pabuç bırakırsa yarın zor varolur. halbukim bağırıp çağırmadan münasip bir lisanla dert anlatılsa iki satır bir açıklama bile yapılabilirdi. bak 100 küsur mesaj olmuş, hiç açıklama yok. sankim başçavuşun eşşeği anırıyor.
kooop böyle anlatıyorsun boyozu iyi güzel de inşallah cumartesi günü de boyozları alıp geleceksindir İstanbula :)NOT : Boyoz bahane sen de gelirsen çok da güzel olur diye düşünüyorum 🙂Ayrıca sayın moderatörlerimiz bence de yazının hakkını vermek lazım!!
ahkamları yeni gördüm. bu yazının yerinin keşif olduğunu düşünüyorsanız mesaj atarak bunu dile getirseydiniz keşke, daha hızlı çözüm üretilebilirdi. yazıyı okumanın dışında keşifi keşif yapan linklere bir bakarsanız bir bozuk link, bir de çift-link olduğunu görürsünüz. bir tabur asker gibi davranıyorsunuz, moderasyonu düşman bellemişsiniz, cephede bir boşluk gördüğünüzde hemen saldırıyorsunuz. hayır, merminiz nasıl bir mermiyse hiç bitmiyor da. diyeceksiniz ki karşı cephe sürekli açık veriyor, biz de saldırıyoruz, haklısınız belki. ama bir de aynı cephede olduğumuzu bir görebilseniz.
benzer arayışlarda olabiliriz de, aynı cephede değiliz hiç birimiz 🙂
aynı cephede miyiz?o zaman o kadar kurşun zayii oldu.kasatura ile de iş halledilebilirmiş.çok şey istiyoruz çooooooook.vermeye hazır mısınız?hafif’in heryerinde düğme istiyorum. her şeyini değiştirmeliyim.örneğin avatarını bir hareketle doğrultmalı. istediğimi de yamultmalıyım.bir tabur askeriz de nöbetleşe dalış yapmak için mesai tanzim ve nöbet çizelgesi de istiyoruz. bana 22-24 yaz.şimdi size soru. hafif galiba epey eski, birisi 98 yıllarından bahsetti. bilmem doğru mu? içerik ve site tasarımı da hoş.(soru geliyor) peki hafif bir facebook veya yahoo veya google ya da youtube olmadı.(ben cahilim, youtube ve google ile hafif in ne alakası var diyebilirsin. ama en azından biraz daha meşhur olmamalı mıydı.)bence mi? valla bende bilmiyom. nereye gidiyoruz. napıyoruz anlamadım. bazen hiçbir şey yazmıyorum, mısır cipsini alıp sadece ef5 tuşu ile yeni girilen kavga diyaloglarını okuyorum. hakkaten keyifli oluyor. türk milleti olarak kavgadan hoşlanırız ya…neyse işte böyle efem…
winmaker, hayatın her alanında böyle değil mi zaten?benim sınıfımda eğer kuralları koyan ve işleyişi belirleyen bensem bir öğretmen olarak, ki böyle, herhangi bir aksaklıkta öğrencilerim direk bana gelip zırlıyor ya da hırlıyor.duruma el atmak ve düzeltmek bana kalıyor. mecburen. işleyiş böyle:)keşife konmalı bu yazı diye düşünüyoruz ve dile getiriyoruz.bir de bu arada hazır seni yakalamışken bir başka sıkıntıyı paylaşmak istiyorum ben..lorien’in yazısında dönen rezaleti sanırım görmüşsündür. bu artık çizmeyi fazlasıyla aşmak değil mi?elbette yeni üye olan birinin kimin nesi olduğunu bilme ihtimaliniz yok. bu serserilerin üye olmasını engelleyemezsiniz ama sapıttıkları anda siteden atılmalı bunlar.işin hakkaten boku çıktı.iftiraya kadar uzadı ki bu affedilir bir durum değil.küfür olur, olsun hiç sorun değil. derdimiz küfür değil, çok kimliklilik!adamın ve kadının teki habire yeni nickler alıp buraya insanları huzursuz etmeye, taciz etmeye geliyorsa bu noktada konuya el atılmalıdır diye düşünüyorum.bu insanların temizlenmesi gerek buradan.
bu fikri aylar önce dile getirmiştik çilek. sorunun temelinde birden fazla kimliklilik kancıklığı yatmaktadır.site yöneticilerine tavsiyem;burada aynı İP veya aynı MAİL adresinden birden fazla hesap açanların kendi rızası olduğu taktirde ilan edin.
boyoz son derece tırt ve yavan bir yiyecektir. ekürisi olan yumurtayı, seyyar satıcıların misina ile kesmeleri ise boyozla ilgili aklımda kalan hadisedir.
Buna bende katılıyorumiki ayrı adresten girmek insanları rahatsız edip,yazılarda huzursuzluk çıkartmak da neyin nesi.Kişilik bozukluğu bu başka birşey değil.Gereken yapılsın çok rica ediyorum.
la yine memur sitesinin hamlıklarına döndürmeye çalışmayın süper fikirlerile buraları :)üyelik kolay elde edilmemeli, edinilince de kıymeti bilinmeli. o kadar da faşizan olunmalı yane:) optik kablolar ip belegelemesince hacamatlanmalı. fetocu beyaz zencilere hiç nefes aldırılmamalı. benim üyeliğim ve sıçamalarım hemen tırpanlanmalı.zor iş la bunlar:)
ya bakin simdi kimseyle kavga etcek halim filan yokta benim. ama dayanamadim okuyunca. tamam yazi kesiflik mesiflik olabilir. hepimizin basina geldi bu. tek basina gelen kop mu sanki. bu sitede bir an oluyo millet cidden sezercik aslan parcasi kesiliyor bir oluyor herkes sus pus birbirine yagcilik yapmakla ugrasiyor.simdi derdiniz ne sizin. ne oldu kop sana ne dedi bunlar kedine mi kis dediler. hayret bisi ya yemin ederim bir kesifte yayinlanmadi diye ortalik kaldirdiniz küfürlü yorumlar silindi diye ayri bir ortaligi ayaklandirdiniz. ay icim bayildi ya. bana gercekten agir küfürler edildi diye nefret ettigim moderasyonu bir ara herkes savunurken ne oldu da hepiniz yine aslan parcasi oldunuz böyle. hadi ya vallahi bayat geldi bu numara bana. mimler kaldirilsin yazisinda da gördüm bu tavirlari ama cidden bayat geldi.söyliyim de rahat edin ben bir ara yirtindim o bu su diye bir halt olmadi. sizin bu cigirislarinizdan da birsey olmicak emin olun.ben moderasyonu da suclamiyorum kimseyi de suclamiyorum. dingonun ahiri zaten bura gelen istedigini yapiyor. ben de yapiyorum. ama yirtmayin bence kendinizi
@benbeyeğer o linki tıklar bakarsan bunun oradaki bir yazının parçası olduğunu anlarsın…
la bende, o yazının her ihtimale karşı diye, screenshot arşivi dahi var.bana bunlarla gelmeyin🙂
sugu, yırtmıyoruz kendimizi.ne düşünüyorsak onu söylüyoruz.haa buranın dingonun ahırına döndüğü doğru. zaten yazdıkların içinde elle tutulur bir tek bu var..yok yalakalık yapıyorsunuz, yok küfrediyorsunuz…bunlar temcit pilavı gibi dönüp dönüp geldi önümüze. saçma..bizim derdimiz küfür de değil moderatörler de değil. önlem alınması gereken şey denyo birkaç tipin burada insanları germesi konusu.kop’un yazısı keşifte olmalı diye yorum yazdık evet. ve yine yazıyorum keşifte olmalı bu yazı.bu tepkiyi değerlendirme şeklin çok komik: “sezercik aslan parçası” ne ola ki???Türkçem fena değildir ama ben bunu hiç duymamıştım???biraz daha düşünüp mü yazsan yorumlarını acaba???hani abla tavsiyesi diyelim.
benbeyartık ss almana gerek yok. explorer 7 sayfayı mht diye bi formatta tek parça kaydediyo. on numara bi mevzu. ama sende mac vardı dimi yahu!
benbeygitgide rama’ya benziyorsun.yoksa CD de hazırladın mı? napıcan şantajlıcan mı beni?
o zaman şu hakkımda yazılan ve ben rapor mapor etmeden silinen yazıyı istiyorum. hanginizde varsa bana göndersin.konuya ise bulaşmak istemiyorum. kimse çift link yayınlamıyor değil mi, winmaker?ya da hatalı link?konuyu keşife uygun bulmadım de, rahatla. çünkü buradan durum böyle gözüküyor.ayrıca tarikatlar, benim yazdığım aşk tarifleri, sivil toplum kuruluşları, masal siteleri keşife ne kadar uygundu diye soracağım, winmaker nasılsa hafifi okumuyor. o yüzden boş yere konuşmuş olacağım.
mac de var, pc de 🙂 denizde bok, bende para 🙂 hafif için, ayrı hd var bende :)nevdalist; hep online olamıyom ki :)zulcenaheyn; şantajile ne işimiz olur. günlük tutma işi benimki 🙂
yahu benim derdim artik küfürler filan degil.bak sen de dedin “denyo insanlar” kimisine göre ben de denyoyum. onlar da benim gitmemi isteyecek. bana denyo gelen tipte sana denyo gelmeyecek. e o zaman ne olacak. ben bir ara inan6666 bana “orospu'” dedi diye gitsin gitsin diye yirtindim. ama onu seven burda cok kisi var. ne yapabilirim diyorum ya bana denyo olan sana degil sana denyo da belki bana degildir. denyo insani düzeltemezsin. belki üyelikten atilmasi söz konusudur ama o da olmaz cünkü tekrar üye olur. bu seferde aramizda dengesizce söylenip durur bilin bakalim ben kimim falan filan diye.o yüzden diyorum sadece kop’un mevzusu degil. diger mimlerle ilgili duyuruda da ayni sey gecerli. kopa göre kesiflik olabilir. bana göre de kesiflik olabilir. ama her dedigimiz olmuyor benim de hicbir zaman dedigimin olmadigi gibi.ben iki ay öncesinde dilimde tüy bitti söylene söylene ama sonuc sifir. ne oldu özelime mesaj yagdi cok söyleniyorum diye. ve o kadar mesaj yagdiran insanlar da simdi burda söylenen insanlardandi. bu bir celiski o zaman. benim de hakkimdi söylenmek. ben hakkimi kaybettim gecti bitti. hatta kimseye bir kirginligim yok. inan6666yla konusurum ya da diger kavga ettiklerimle ama ben o zaman hakkimi kullanmadiysam simdi de moderasyon baskalari icin ayni seyi yaptiginda kimse de hakkini kullanamaz.moderasyonun bu densizligi zamaninda ortaya ciktigi zaman tek ses cikarip kendini yirtan bendim. bana “söylenip durma” denildi. sustum hatta gittim. geri geldim simdi de ben “söylenip durmayin” diyorum.
kopanisti kardeşimizin yazısı değil keşiflik, serbestlik dahi diil 🙂 tek tek bütün izmir boyozcularını ve öykülerini verseidi başım üstüne, lâkin izmirlilik hâli:) muhalifliğin damarda yeknesak salınımı işi. annamıyonuz dii mi? 🙂
ya simdi ben yanlis anlasilmak istemiyorum. bu yazinin kesifte olmasi bana ne birsey kazandirir ne birsey kaybettirir. beni ilgilendiren bir mevzu degil ben sadece tavirlara takildim.
benbeyevet anlamıyom(kendi adıma)bir nedeni de; anlayanlar birşey anlatmamakta ısrarlı gibi.yetiştirme duygusu yok…”bilmiyorsun” deyip ağzına bir tokat. ya da “kıçına tekme” yahut “böğrüne bir yumruk”
yok öyle didaktik pozlar bende (esasında var azcık) :)bakın maaruf vekili, yeni müfredat için bile ne diyor? çocua araştırma projesi vereceksiniz. hazıra konup, ezbereci olmiycek. internekafeye gidip performans ödevi dahi yaptıramıycek 🙂 her satırı, her saldırıyı mâna ve duruşu ile hercümerc edecek. falakayı atatürk kaldırdı, ezberi bunnar.e siz annamıyom diyonuz. çalışın la azıcık 🙂 bi de çocuk yetiştircez bu devranda 🙂
sen ten rengimi hesaba katma ben ödevlerime çalışırım.
la, siyasi ten renginden geyikleme yapan sen diil misin?yazılanı anlamayıp alınganlık ve ezberden lafız tıkırdatan da sensin 🙂 eksantirik kayışı kopmuşçasına devindiğin başlık uygun değilidi uzatmadım :)kendimi de seni de utandırmıyim diyorum, biçareliğine kaka malzeme yapmaya itiyorsun klavyemi. yapma cânım kardeşim :)anlıyorum açsın ama, ben de güvercin yemcisi değilim a 🙂
yine kaçamak…hade bakalım istediğin gibi olsun…
yok kaçamak, cânım benim. gel serelim okuduğunu anlamama mecrandan bir kuple :)ben diyorum ki, yazdıklarımı sildirip ağzına verdim diye poz yapanlar var, sen diyorsun ki; bu ne küfürdür, ne zaman yazdığımı silmişim? :)önce takıldığın sitede kürtçü fetocu bir tad hakimdi diyorum, sen; şimdi de kürtçü olduk diyorsun. senden değil sitenin ahvalinden dem vuruyorum.inan6666 kardeşimizin yazdıklarının hiç birini anlamaya ve araştırmaya girmeyip mu ni? tırmalamasına ve sebat zorlamasına da giriyorsun. neyise üzmek istemiyorum seni.ben teslimiyetçilere gardını almış vaziyette ve salınımdayım.kişiliklere değil 🙂
ya “n” lerin ile “m” lerin karışıyor. ya da sen ne yazdığını bilmiyorsun. benim hangi takıldığım sitede kürtçü bir tad hakimmiş bir onu söyle ben nerde takılmışım.ayrıyetten yemi de atmışsın. inan6666 ın yazdıklarını anlamaya çalışmazsın demişsin. bende dicem ki; “hayır çalışırım.” yapıştırıcan sonra inan6666 a söylediğim “yazılarını anlamaya çalışmıyorum” lafını. halbuki kişinin sözü içinde yaşadığı ana kadar geçerlidir. ben inan666 ile olan o laflaşmadan sonra anladım inan666’ı sonra özelden de yazıştık. o senin gibi vurkaççı çıkmadı. anlattı, yılmadı. şimdi ben onun yorumlarını bile takip ediyom. bunu da açıkça aha burda söylüyom. fakat siz başkalarının isimleri üzerinden saha derdindesiniz.eeee! g o l f çok yeşil alan lazım….neydi?
vay! moderatör lütfetmiş cevap vermiş…Diyor ki, keşifi keşif yapan linklerin 2 tanesi aynı, 1 tanesibozuk…Be güzel kardeşim madem bu hatalar vardı neden yazımı düzeltmek için bana geri yollamadın?Nedenini ben söyleyeyim, çünkü okuma inceleme zahmetine bile katlanmadan serbeste yolladın.Sonra baktın bi boktan boyoz yazısı 100 ahkam yapmış, bi bakayım neler oluyo burda dedin,ve ne göresin: Kopanisti, moderatöre verip veriştiriyo, aman dedin hata bulayım da bize düşman olan bu bi tabur askerin gözüne sokayım görsünler günlerini dedin, başarılı oldun hatayı buldun soktun gözüme, tebrikler, helal olsun size….Simdi bana diyorsun ki, iki satır mesaj yazarak dile getirseydiniz keşke… daha hızlı çözüm üretilebilirdi…vay vay vayyyyy!Yok size 2 satır mesaj!Yazıldı da ne oldu, iftiraya uğrayan insanın haklarını korudunuz mu? hayır, banane dediniz…Burada bir kadına hakaret ediliyor, iftira atılıyor, suspus oturuyorsunuz, defalarca bu yanlışlığı düzeltin deniyor, umurunuzda olmuyor, eminim istediğin iki satır mesaj ile bunlar iftiraya uğrayan kişi dahil size yazılıyordur da, ne yapıyorsunuz? neyi daha çabuk çözüme ulaştırıyorsunuz…Hiç birşeyi,İftiralar, hakaretler orada hala duruyor….benim boktan yazımı mı değerlendirecektiniz, komiksiniz….Yazdığın acıklama mesajı ciddiyetten samimiyetten, duygudan, iş ahlakından yoksun…Tamamen kibir kokan, patavatsızlık kokan ukalalık çok bilmişlik kokan, karşındakine , yazara değer vermeyen, değersiz ve içi boş bir açıklama…5 tane ilk ayran nasıl yapıldı yazısı varken, 6ncısının da keşifte yayınlandığını gördüm ben burada, o nedenle bana maval okumayın, yemezler…Bu kibirli, ukala, patavatsız hallerinizden vageçin. Hiç bir uyarıya, öneriye samimiyetle, duyguyla, nezaketle yaklaşıp çözüm üretmiyorsunuz, anında itiraz eden bahane üreten, işten kaçan snop memur tipindesiniz.Üzerindeki üniformaya güvenip Samatya’da esnafa kan kusturan belediye zabıtasından, ananı al da git diyen başvekilden ne farkınız var…
Kop dün erken ayrılmam sebebi ile bana yazdığını şimdi gördüm. Pukiyi yazılarını sürükleyici bulamamış olabilir. Sende ona eleştiriler beni bozmaz iyiye yöneltir demişsin. Bence pukiyi sana çok doğal ifade etmiş. Mesela boyoz yerine börek yazmış 🙂 Kimseye birşey beğendirmek zorunda olan bir insan olduğunu düşünmüyorum.Ama pukiyninde kırıcı olmak için yazdığını düşünmüyorum. Doğal olduğunu düşünüyorum.
ben de öyle düşünüyorum peri, neden kırılayım, kime kırıldım, kimseye kırılmam,
kimin mesajı cevapsız kalmış ki bugüne kadar, lütfetmek gibi bir kelime kullanmışsınız? kibir nerde? sürekli emir cümlesi kuran zabıta amiri kim?lorien mesaj attığı anda yapılan iftira silindi, geriye kalan ahkamlara ise lorien cevap verdiği için dokunmadım ve kendisine de bu durumu mesajla bildirdim. sanırım hemfikir olmuş olacağız ki lorien’den başka şikayet mesajı gelmedi, gelseydi o ahkamları da silecektim. yani burda moderatörlere bir iftira söz konusu. aynı, yazıyı okuma zahmetine bile katlanmadığımı söylemen gibi.
ben size isim vermedim…o hakaretleri ifitiraları oraya yazan adamı/kadını ve ahkamalarını ordan yok edin diye defalarca açık dilekçe yazıldı size, hala diyorsunuz ki şikayet mesajı yok…yazıyı okusaydın, al bu hataları düzelt diye bana geri göndermen gerekirdi,okudun da yanlışı fark ettin ve o haliyle yayınladıysan bu daha büyük bir hata sizin açınızdan,eleştiri alınca bu hatayı benim yüzüme vurmaman gerekirdi, böyle yaptığın için kibirli ve nezaketten uzaksın…
bence yazı gönderen kişi, kendi yazısına gelen yorumları silebilmeli. ya da yazıyı “yoruma kapalı” yapabilmeli. aynısını şimdi burada dikkate alınmıyor gümbürtüye gidiyor diye özel mesaj olarak da atacağım. netekim söylediğim biçok aksaklık arada kaynadı. cevap da verilmedi. (özelden attıklarımda da cevap gelmedi) yoğunluğunuza bağlıyorum.
yok canım, hepsine cevap veriyorlar, sen şindi niye öyle diyosun ki kayvenk!ha çok yoğunlar! o doğru bak,o kadar yoğunlar ki ben ne diyorum, onlar ne cevap veriyorlar, tam komedi…
neye katılıp neye katılmıyacağımı şaşırdım…kış kış beni tatile göndereceksiniz…
kardeşim ne tatili, otur evinde yak sobanı, yap kestane kebabını keyfine bak
aah ah boyoz olacaktı şimdi. kestaneyle ve kuru kayısıyla nasıl gider acep.
hafif tatili…
moderatörün dikkatine,bu yazı ile ilgili değişiklikleri üzernde yaptım gönderdim, altındaki ahkamlara dokanmadan aynen yayınlamanızı istiyorum
çok işleri var, sana mı bakacaklar, torpilli biri yazsın bi yazı hemen yayınlarlar,
torpil yokmuş kop.msj geldi demin.göndermişler ama bana ulaşmamış neden yayınlanmadığı.boşver sende..
yazı güzeldi,olsun aynı iki link falan,ne olcakki kop?nie kaldırttın?
ben o yazıyı keşife yazdım,hatalarımı düzeltmem için, ya da şu şu sebeplerle keşifte yayınlayamıyoruz isterseniz biraz daha uğraşın zenginleştirin, yada serbest bölümüne gönderin yayınlayalım gibi nazik bir cevap yazabilirlerdi, eskiden bu tür uyarılar çok aldım…o zaman hak verirdim…şimdiki üniformalılar kendi başlarına yazara sormadan istedikleri yerde yazı yayınlama hakkına sahip hissediyorlar kendilerini, üstelik okumadan incelemeden…sonra zılgıtı yeyince lafı cevirip eveleyip geveliyolar…sebebi, kopanisti zaten hafif bir insan işi gücü kızlarla geyik çevirmek, yazısının ne işi var keşifte…
Raoy!a: Laf söyledi bal kabağı,doldurdu tası tabağı,koy tabağa ye sabaha:) Böyle bir ilişkilendirmeyi nasıl yaptın şaştım doğrusu.
la hepiniz boksunuzla hepiniz ibnsinizla oğlum bi karar verinyorumlar silinsin misilinmesin mi?yetkililer ne yapsın? onlarında beynini ziktiniz.
yetkililerde beyin var diyosun yane
@gbulent, biz buysak neden bizle muhatap oluyorsun. Senin gibi birine yakışmıyor buralarda bizlerle yazışmak. Sen git başkalarını yala.peri, pukiye yazdıklarım tamamen biraz tebessüm etmek içindi. Gerilen ortamı biraz olsun yumuşatmaktı. Yanlış anlaşıldıysam özür.
kibarlığın için teşekkürler badoer:)
Turkish warplanes and helicopter gunships reportedly attacked positions of Kurdish rebels just inside Turkey earlier Wednesday, and Turkish leaders in Ankara discussed the scope and duration of a possible offensive© AP
Turkey’s leaders face demands at home to stage an offensive in northern Iraq. Rebels of the Kurdistan Workers’ Party – known as the PKK – rest, train and get supplies in relative safety in the area before returning to Turkey to conduct attacks in support of their goal of autonomy in southeastern Turkey© AP
“Without good intelligence, just sending large numbers of troops across the border (from Turkey) or dropping bombs doesn’t seem to make much sense to me,” Gates said.© AP
İzmir’de kaldığım dönem boyoz adını duydum. Ama gevreğin tadına baktıktan sonra boyozun tadına bakmaya kıyışamadım, çünkü gevrekleri berbattı..
deja, fotoğraf harika…akoni, senin azının tadı yokmuş…
@kopanisti niyeki, aslında sen gevreği tatmamışsın. boyozu tatmadım, benim sözüm gevreğe
Bir daha yolum İzmir’e düşerse bakacam boyozun tadına. İnşallah gevrek gibi değildir.
Ben bu yaz kesin gidicem.Şu boyozu yemeden ölürsem arkamdan ağlar
@Dejavuu88 reklamlara fazla takılma
ne oluyo burda resim sergisi mi var kop. benden izin aldin mi
Reklam dediğiniz benim ülkeme ait bir lezzettir.Elbette merak edeceğim ve takılacağım.
akoniiiiiiiiiiii merhabaaaaaa:)yoksun kac gündür
@suugurrcan merhaba evet bu sıralar uzak kaldım farkındayım. Konuklarım vardı bol bol Antalya’yı gezdik sonra Hafif için yollara düştüm kendimi İstanbul’da buldum burda pek fırsatım olmuyor. Tanıdıklar arkadaşlar hep burda, fırsat buldukça kaçamak yapacağım.. İyi geceler suuguurccaannnnnnn :)))
Tok açın halinden anlamaz şunlara bak ne konuşuyorlar aralarında.offf acıktım beahh,şöle bi gidip adana mı yesem ne yapsam:)
boyoz ye onurtuyan:)valla ben de aciktim kalkip boyoz mu yapsam amannnnnnnn sallaaaaaaaayapicam yapicam dedim üseniyorum. ilk defa yapicam ya kötü olursa:(
ahkamları bir yerden sonra okumayı bıraktım.. aklımdakine cevap bulamadığımdan..moderatör bir şey sorabilirmiyim?tamam yazının keşif semalarında uçmak yerine, serbest piyasada paspas olmasının nedenlerini söylediniz (kendinize göre) ve yazıyı kaldırdınız? (bu nasıl kaldırmaysa)sayın siz; yazının içeriğini kaldırmışsınız, ahkamlar başlık link aşağıda tutanlar falan (alayı) burda. şimdi içlerinde bende dahil, yazıyı tutanlar tribünündeki insanlar neyi tutuyolar? sizin iki satırlık açıklama içeriğinde ki, savunmanızı mı. yoksa?ilk defa kaldırılmış bir yazı gördüğümden soruyorum.. yani yazı kaldırılınca böyle mi oluyo? komple olduğu gibi kaldırılmıyo mu? meraktan.parantez,, “serbest piyasada” lafına takılanlar için, işin bencesi; şu günler de “serbest” maalesef piyasa. yazılan bir kaç iyi yazı buharlaşıp uçmakta. mim kurbanı ikisatır-bir link/den oluşan başlıklar sayesinde.. kazandığını bölüşmek istemeyenler sebebiyle..,,, kapa parantez
yeni bir şey deniyoruz EfgaN, ezilmişliğe, itilmişliğe, adam sendeciğe, adam kayırmaya, torpile, nezaketsizliğe, emeğe değer vermemeye, itmey, kakmaya, kısaca duygudan yıksun hareketlerin alayına başkaldırış, benbey’in dediği gibi muhalefet, İzmir muhalefeti de diyebiliriz:)
Take my breath away…DENİYOR ki… “F4’lerimiz, F16’larımız vuruyor.”F4’ler, F16’lar vurmaz.Onlara hayat veren yürekler vurur.Tüylerim diken diken oldu…
efgan bu yaziyi moderasyon kaldirsa tümünden kaldirilirdi ama kop sadece degistir birnevi kaldiiris olmus.yazilar kaldirilinca yorumlar da gidiyor.
sugur çok zekisin….
ahah
Kız evlat…DÜN… Amerikalı savaş pilotlarının ne kadar kahraman olduklarını dünyaya göstermek için “Top Gun” diye film çevirdiklerini… Top Gun denilince, aklımıza hemen Tom Cruise’un geldiğini…Bu filmin, Oscar ödülü de alan “take my breath away” isimli şarkısını, hemen hepimizin bildiğini… Ama, elálemin Top Gun’larını alkışlarken, maalesef, kendi Top Gun’larımızdan haberimizin bile olmadığını anlatmaya gayret etmiştim.Ve, bir not düşmüştüm, “Yarın Sikorsky, kız babaları için” diye…Buyrun.Tüyler diken diken olmaya devam etsin…
öyleyimdir huyum kurusun…durun ben bir moderasyonun kulagini cekmeye gidiyorum yine ama bu sefer olmadi cok sinirlendim buldugum kel kafaya da bir saplak hediye… olmaz ki böyle moderasyon canim iki de bir atiyor site beni. yine kudurdu sipa
“Ben sizi duyuyorum. Sessiz olursanız siz de duyacaksınız kalp atışlarımı.”
ben sizi duyuyorum.Sessiz olursanız siz de duyacaksınız kalp atışlarımı..Bu bana yetti kopoof of
Yeni başlayan bir gün yardımcı olmuyor, uykusuz geçen gece yardımcı olmuyor,aldığım ilaçlar, gittiğim doktorlar, vücudumdaki yaralar yardımcı olmuyor, gittiğim şehirler, tatiller, yeni yüzler yardımcı olmuyor, aldığım kararlar, bozduğum kurallar, kendime yenildiğim günler yardımcı olmuyor, şırıngayla çekip alsınlar seni, tüm vücudumdan ruhumdan, kırıntın bile kalmasın beynimde, Ki ben yine ben olayım… yeni yüzler yardımcı olmuyor, geçen aylar,geçen zaman, hayatına uzaktan bakmak yardımcı olmuyorOlmuyor, yardımcı olmuyor…
Alacağınız olsun kopYine bu şarkıyı çıkarttınız karşımaAlın bunu öyleyse..
o zaman buyrun bu da size…
aa teomannnnnnnn
when you’re gone…alin bir tane de hepinize benden…
aaa sugur gelmişşşşşş…..al bu da benden sana sugurr…
böööögg
renkli rüyalar otelini unuttunuz amaaaaaa en sevdigim ooooo
sni mi kırcam sugur, hemi de emtivi den…
Sikoskiler ve toplar
bayülgen’in abartılcak bi yanı yoktur, abartmayın..
arkadaşlarına hoşçakalın diyen pharmacid’e, neler dediler…
bu yazı yorumlara neden kapatıldı…
2 gündür bakmıyos neler olmuş uleyn buralarda.. kopicanım yiğidim boyoz isterük boyoooz…
hafif neden sık sık 500 diye bir hata verir…
boyozların en kıralı yakında geliyor…………….
böceklerden tisinip kelebekleri seven bir insanın ibret dolu hikayesi, burada…
berber çocuğunun, küçüklük anıları, ustura ile tanışması, malalle arkadaşları ve kanlı tıraşlar, tüm merak ettikleriniz…
duygularını kaybeden haşarı kız ssssuugguurrrrccaaannn, duygularını arıyor…
yaşayan efsane baby700 ü anlatan hafif süvari destanı
duygularimi merveyle buldum. ask yasiyoruzsugurcan
uzun bir süre erkeklerle ilgilendikten sonra lezbiyen oldugumu farkettimsugurcan
sorun değil sugur ben de lezbiyenim ben de erkeklerle ilgilenmiyorum, ne var bunda
HEREOS 2.SEZON 11 KASIM’DA BAŞLIYOOORRRRR…..
hay allah
millet balataları sıyırmış merveyle konuşuyo
benim ahkama link vermişsin ama. orada ki alıntının iki üstteki plakton’un ahkamından alıntı aldığımın farkında değilsin…
o zaman kopanisti de balatalari siyirmis kafasina ne eserse onu konusuyo diyebilirizsugurun cani SIKIliyor.sugur uyumak istiyor.ama uykusu yok sugurunodasi dagilmis.toplamak istiyor.bu yazi hala neden gündemde yazisiz bir sekilde duruyor??
bu yazı rekor kırıyor bence. içeriksiz olamsına rağmen bu kadar ahkam. eeee her yazıya nasip olmaz…
ben de yazilarima habire birseylar yazsam benimkilerde rekor kirardi ama hadi neyse…tek suc moderasyonun mu??
bu yazının içi vardı tabi. bilmem görmüş müydün.şimdi yazı; “modersayon savaşları part II” nin kurbanı oldu.bakalım n’lacak…
onu diyorum ya zaten. artik icinin olmamasina ragmen yazi son yorumlarda bas kösede
hatta ici gittikten sonra tutanlarda oldu
ya iste biz de burada yazdıkça iyice başköşeye geçiyor. paradoks mu ne?aslında bu bile yazı mevzusu. şu hafiften sonra herşeye potansiyel bir yazı gözüyle bakar oldum. beynime bir not defteri yahut kaydedici yerleştirmeliyim…
zulce dünkü olay cok manyakti:) onu bile yaziya dökmeyi düsünmüstük:):)he buraya gelince chat mekani olarak kullaniyorum. zaten ben yazmasam ya da sen de yazmasam kop resim ekleyip link filan veriyor.
herkes eğleniyor. seviyorum burayı…yeter ki kimse kimsenin eğlencesine karışmasın.bir de bu sanal ortamı bazen abartıyoruz gibi geliyor.herşeyi alınmamak gerekli.eğitimde; devamlı yaramazlık yapan öğrencilere hiçbir cevap vermediğin zaman, zamanla o şımarıklıkta artış, sonra da aniden çımarıklığı bırakma oluyor. veya olumsuz durumu. buna “sönme” deniyor.bazen söndürmek gerekiyor. yahut warnock’lamak.bu hafif mühendisliğin sonunu merak ediyom.bir de sosyomat mıdır ne? o bela çıktı.girdim bişey anlamadım. sen çözebildin mi bari…
yani…sosyomatin geyigin tavan yaptigi yer oldugunu söylemislerdi arkadaslar. ama pek ilgili uyandirmadi acikcasi. az önce girdim bir bakayim diye. yok grup yok bilmem ne hadi ordan dedim ciktim.
sugur, sen boyundan büyük işlere karışma yavrum, geyiğini çevir gerisini abilerine bırak okey mi?
pbk, polonezköy yazısından çocukluğunu anlatıyor, güzel, hoş, naif, duygu yüklü, okunası bir hikaye…
ayıptır söylemesi, kopanisti ile başlayan yaşamı şarkılarda bulma ve müziğinde yaşama tutkusu, çığ gibi büyüyor, şined o kanır ın bu şarkısıyla yazar kendini buluyor sanırsam ancak ahkalmalardaki sataşmalarda dikkatimden kaçmıyor, altından kalkamayacağınız ahkamlara girmeyin küçük kızlar, yoksa kurtlar ham yapar sizi…
benim de agzim da büyük
Bir sorum olacak Kop, Boyoz nedir ?
cevap veriyorum pbk, boyozsenin dilin çok uzamış sugur, aman dikkat et
Kop, onu demek istemedim, güzelim yazıya yazık olmuş, ben senin ”boyoz” adlı yazından bahsettim..
hep uzundu…
bak sennnnnnnnvalla kopcum canim cicim genelde hep söylenirya gelecek genc nesillerin diye o yüzden buralardayim ben.ben cekilecegime, susup abilerime birakacagima yasi gecmis nesil azicik kenara cekilse de etrafi biraz bize biraksa bize de biraz bos alan kalsa…
yavrum bütün boş alanlar sizin merak etmeyin, bol bol yayılın, yaşı geçmiş nesilden korkmayın ısırmaz sizi…
isirmaya calisan cok oluyor. ama disleri olmuyor o yüzden biraz zor isirmak
dişsizler konumuzun dışında lütfen dişsizleri rencide etmeyiniz soıra dişi yoktur belkim ama beşka güzel şeyleri vardır di mi , bilmemek ayıp deel öğrenmemek ayıp canımın içi…
dünyanın en yakışıklığı jawsını seyrettiğimiz bu videodan anlıyoruz ki hafiften içmeye gidiyoruz çeptır-2 son derece keyifli geçmiş, toplantıyı basmaya hazırlanan dış mihraklalın kötü emellerine nail olamadıklarını da görüyor ve neşenizin daim olmasını diliyorum.
evet kopanisti, çok eğlendik.jaws’ın istavrit yeme performansı nasıl ama? :)adam hızını alamayıp masayı da yiyordu tutmasak.
evet kopanisti, çok eğlendik.jaws’ın istavrit yeme performansı nasıl ama? :)adam hızını alamayıp masayı da yiyordu tutmasak.
ögrendim…o videodaki kim??
hahahhaha ay çileeeeeeeeek koptum ..
sedaflora da şahit valla:)sedaflora, sana bir de tuvalet kağıdı aşırma operasyonu diyeyim de tam kop:)))
operasyon takdire şayan… hahahhahah gözüküyo çilek gözüküyooo
sen dua et biz o kafayla sabunluğu falan söküp götürmedik:)
evde tuvalet kağıdı mı bitmişti çilek :))
evet zeyynep:)konuyu kapatalım arkadaşlar. rezillik:))
:)))))))) cok eğlendik çoook…
evet evet hem de çook 🙂
sugurcan saçmalamışın gene, kimse kimsenin yerine eğlenmez, herkes kendi adına eğlenir, benim adıma bi eğlen bakayım evinde, bakalım olacakmı, olursa haber ver ben de senin yerine eğleneyim…eğlenen arkadaşlar da kendi adlarına eğlendiler ve beraber oldukları için mutlu oldular Biz olsa olsa uzaklardan, onların aldıkları hazzı belki bir nebze içimizde hissedebiliriz, neden? hissedebilmek de bazen zevk verir insana çünkü…
vayyyyyyy cok bilmis kisilik…dur simdi ben senin yerine bir egleneyim. ama ben ancak genc isi eglenirim kusura bakma daha fazlasi gelmiyor elimden…sen her konuya böyle maydonoz olur musun?tamam ben olurum ben buralarin kraliyim ama sana ne oluyor… ben moderasyonun kulagini da cekerim, sen herseyi bana sormak zorundasin ama anlamiyorum ki sana ne oluyor?
FLAŞ FLASH FİLAŞEfsane geri döndü, Suguurrrccaaannn’ın müthiş yorumları ve geyik edebiyatından en nadide seçmeler burada, Sakın kaçırmayın. Kaçırırsanız üzülürsünüz.
togepi gitti bu geldi. yeni versiyon efendim buyrunuz…
ben orda cok ciddiydim bir kere.öyle önemli bir konuyla bile dalga gecebildigini bilmiyordum…
versiyonunu yiyeyim senin, sütlaç…
güllac
geyiklerin mimarı sssuuuggguurrrcccaaannn burada çocukluğunda yaşadığı aşkları annatıyor, sakın kaçırmayın,
@sugur, senin meydanı doldurmaktan endişe etti şimdi @kop.hafif nöbetini devralma vakti mi şimdi…
sana ne zulce, sen aldığın kestaneleri kebap yaptın mı diye ben soruyomuyum saa.
simdi de kop sen mi takildin kuyruguma…aman silkeleyelim hemen…bak bir gün togepi sugurcanla röportaj dedi iki gün sonra defoldu gitti.ben buranin demirbasi gibi hissediyorum kendimi. burada durmak icin birilerine ihtiyacim yok.giden ben olmam hicbir zaman o yüzden kurt olma kapa agzini otur yerine.
çok hayal kurarsın daha ööle suguri güzelim, sen giderken biz dönüyoduk o yollardan, hadi ikile naş naaşşş, sütlaç seniii
hayal kurmak güzeldir.evet sorun orda zaten ben giderken sen döndün bile.hani bir reklam var bilir misin duracell reklami. iki ayi var reklamda birinin pili erken bitiyor.o yüzden canim. senin pillin bittiginde ben hala oluyor olucam.cok üzgünüm hayat böyle.yani sana nasss nasss güllacim benimmm
bugün de kestane almıştım nerden bildin. keramet sahibisin @kop vesselam…bana ne olduğunda haklısın tabi de işte napalım dalayım dedim araya. olay geyik olunca dayanamıyom…
sugur, canım sütlacım, bekle beni tostumu yiyip gelicem…sen dal zulce, izmirdesin ne de olsa kanım kaynadı sana , bakma sen baa
sugurcan sütlacı diyor ki? abilerim, ablalarım emek verip, bi ton imla hatası olan bi yazı yazdım, noolurr okuyun, ahanda burada bu yazıda bilinç altımı, alt benimi ve hatta libidomu da bulabilir beni daha iyi tanıyabilirsiniz, diyor kendileri….
bitmiş pillerinizi atmayın, sugur’a gönderin, o biriktirsin…ilerde kendine robot alırsa lazım olur, bol bol takılırlar…
FILAŞ, FLASH, FİLAŞsugurcan aradığını buldu.
imla hatasi sensin kophata sensin50 hatasi
o bi kere 50, deil 500 hatası sugur o da sensin ben diil, öğren de gel çocuğum,
50 nin anlami baska sen karistirma
yavrum, sütlacım benim, akranlarınla takıl sen, bana laf yetiştirmeye uğraşma
yahu ben iste burda akranlarimi bekliyorum.diyorum ya genc nesillere birak sürünme burda git öksürük ilacini ic
senin tedavin bittimi sütlaç, çıktın mı deliler evinden, git merveyle takıl, senin dilinden o annar ancak
yok canim bitmedi tedavim
canım diyen dillerini yiyim senin
böggggg
arada ben de ahkam gireyim de bakanların gözü bozulmasın aynı resimlerden.yalnız @sugur un avatar güzelmiş. üst ahkamdaki @kopan ın kuyruğuna nasıl da hışımla bakıyor… 🙂
kuyruğumla bi sallıcam onu armut ağacından toplayacaklar
kop pilin bitip cafeci gibi gittiginde görücem ben seni…benim daha zamanim cok…
yavrum senin gibi çok bebe eskittim ben, ama klas deilsin, seninle vakit kaybetmem, yalamanın tekisin, bu nedenle damarına basmak hoşuma gidiyor sadece, damarına bastıkça da saçmalamaya ve sütlaç gibi olmaya devam ediyosun, başka da bir procem yok senin hakkında, cafeciyi neden karıştırıp duruyosun ikidebir onu da annayamadım, yoksa aman tanrım, yoksa o da mı yüz vermedi sana yok yok olamaz inanamıyorum, sen en iyisi merveyle takın bebeem merveyle…
cafeciye ucan tekme attim yazisindakilere tesekkür etmeye bile gelemiyor da o yüzden karistiriyorum. seni cok severdi. üstat üstat diye dolasirdi kuyrugunda.yahu sana kim bakar allak askina kadir inanir ayagina yatma karsimda.benim damarimi bulman biraz zordur gecen hemsire bile bulamadi
sana ne len beni seviyosa, senin sevenin yok die mi kıskanıyon
sevmiyodu be o yalakalik yapiyodu.benim sevenim yok mu:)sevsin canim ama sevmek ve sevmek farkederler kopcuk. bir üstat üstat diye pesinden kosmak vardir bir de gercekten sevmek vardir. yine bu rahmetli aklima geldi sinirlerim tepemde. nerde o sahi nerdebenim sevenim cok kop sen endiselenme.ben seni bile seviyorum cancagzim.kavgasiz tadi yok bu hafifin illa didisceksin birileriyle
he de mi ama sugurum sütlacım , böle sakin ol, dellenme canımı ye, pasifloranı içince pek bi yumuşak oluyon gız…
hiii ictim de geldim. ama bagimlilik yapti artik siseyi kafami dikince anca sakinlesiyorum.
sen beni sevsedin bu yazıyı tutardın sugur, teessüf ederim sana, bak ben bile tuttum sen hala tutmadın.krankenhausa yada ev doktoruna git de koliyle yazsın sana pasiflorayı sona gider apoteke den alır doya doya içersin, hatta içmekle kalma küvete dök içinde banyo yap
vayyyyyyyyy iste simdi kalbimi kirdin.. sevmek sevmemek yazi tutmakla anlasiliyorsa al olmayan bir yaziyi tutayim…
bugün bana yetti bu.yaziyi tutmakla sevip sevmedigin anlasiliyorsa bu hafifte ben birkac gün dinlenip bi iiyyiiice düsüneyim….hatta birkac gün sonra bu konuda bir yaziyla geleyim.su an soklardayim.pasifloramda bitti johannes hospitala gideyim bir kosu
tabbeee, sıkıya geldin mi dansöz nana gibi kıvırırsın de mii, esas marifet olmayanı tutmak, yoksa olanı herkes tutar
ben SIKIYA gelmedim.uzun süredir farketmistim bu sevdiginin yazisini tutma olayini.ama ilk defa biri bunu acik acik dile getiriyor. üzüldüm ben bu olaya…
valla çok dooru diyon kardeş haklısın, sugurcan da çok kızar bööle tiplere, o da almanyada şikayetçiydi bunlardan
ee insan sevdiceğzine torpil geçer bunda ne kötülük var, fazla üzülme dayanamam sona ben…
nihat genç’e laf eden taş olur, dikkat buyrunuzcanım sugurcum , yazımı tutmuşsun, nassı mutlu oldum annatamam
tayyibe sövdü diye de birisi sevilmezki. bak erbakana da nağme okuyor. yarın da tayyibe okur…
valla hakedene sövülür kardeşim,
söv kardeşim…
eyvallah zulce, bu da benden sugur’a
Boğaz’da Cumhuriyet Bayramı
Pink Martini 30-31 Ekim İstanbul’dazaten herşey İstanbul’da
Yaşayan 100 dahiBelirli ölçütler gözetilerek hâlâ hayatta olan 100 dâhi seçildi. Suudi terörist Bin Ladin ile boksör Muhammed Ali’nin de listeye girmesi sürpriz sayıldı
Kevin Kostner, devlet başkanı gibi karşılandıHollywood yıldızı Kevin Costner dün Ankara’da adeta devlet başkanı gibi ağırlandı. Anıtkabir’i ziyaret eden, Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyona katılan Costner, devletin zirvesiyle de tanıştı
Ömer-N alabora oldu 6 Türk gemici kayıp 30 Ekim 2007 Polonya’dan Fransa’ya gübre taşıyan 80 metrelik Ömer-N adlı gemi Danimarka açıklarında battı. Türk çarkçıbaşı ve eşi öldü, Kaptan Hakan Özbay ile kayıp 5 Türk gemici aranıyor.BALTIK Denizi’nde alabora olan, “Sunmar Shipping Inc.” şirketine ait Slovak bandıralı Ömer-N adlı geminin 11 kişilik Türk mürettebatından 3 kişi kurtarıldı. Çarkçıbaşı İrfan Özbakır (56) ve birlikte sefere çıktığı eşi Fatma Nadide Özbakır (54) yaşamını yitirdi. Kaptan Hakan Özbay, Serkan Öztürk, Sinan Akyüz, Mustafa Şen, Mustafa Arslan, Hasan Aktepe ise kayıp.
SEOUL Metrosu sıradışılığı seçti.SEOUL METROSU FOTOGRAFLARI 1/3
SEOUL METROSU FOTOGRAFLARI 2/3
kop? aştın kendini… 🙂
SEOUL METROSU FOTOGRAFLARI 3/3
aştım de mi lori…
hemi de nasıl… devam devam…..
Türkiye’nin en pahalı oteli UBS’le jet-set avına çıkacak
sağol lori…
Antalya tamam sırada dünya var
Sugur, bana postaneden bıdı bıdı yapmayı bırak artık, işin gücün yokmu yau senin,
Bunları biliyor musunuz ?
tam o sırada, burada : Aşk kadını mısınız?
sugurcan, git yavrum, postaneme mesaj atıp durma bak yönetim okuyodur rezil olacaksın
sen rezil olacaksin canim…küfür eden ben degilim farkindaysan. nedense sinirlenince gercek yüzünü gösteren insan dolu burasial o burusuk bilmem nereni git baska bir yerde tatmin et kendini tamam miondan da önce sen bir aynaya bak sonra birini bul yoksa yanlis yollara sapacaksin
ya antrapoz insani git ya allah askina senle ugrasamicam hafif bekcisi…kes postaneme mesaj atmayi da.yarabbim insanlar yaslaninca böyle mi oluyor sen beni koruuuuuuuu
hade len deli, sen çığrından çıktın artık, babana sölicem seni, bi güzel dayak ye de aklın başına gelsin
bana bak bebeem, postanemi doldurmaya başlayan sensin, abuk sabukl mesajlar atan sensin, git akranlarınla yazış, benim dengim deilsin, burası da sex sitesi deil, almanyada kendini tatmin için biçok şey bulabilirsin bırak sanal sexi, yada git merveyle konuş
ben sana cinsel icerikli birsey yazmadim.yazan sensin.sinirlenince o igrenc sapik yüzünü gösteren de sensinantrapozunla beni ugrastiran da sensin. o yüzdennnnn gittttttt hayret birsey yaaa
bak ben senin o igrenc burusuk vücudundaki olaylari dinlemek istemiyorum tamam mi o yüzden kapat ceneni otur yerine. git istediginle yazis bana yazma. belki dinlemek isteyen vardirfarkindaysan postaneden yazmayi kestim.
yau sen hakkaten delisin be, bana git dicene sen defolup gitsene buradan, yazı benim yazım, postane benim postanem saçmalayan devamlı sensin, yazı yazan taciz eden devamlı sensin küfürü yiyince de sinirlendin diyosundua et buradan sana küfür edip rezil etmiyorum seni ama onuda yaparım, sinirlendiğim için deil sen hoşlandığın için,
anan seni doğurmamış sıçmış len
küfür ettiginde ben rezil olmam sen olursun…. burdan önce ben sana bugün birsey yazmis miyim?hayirburdan sonra sana yazdim mi
yazmadim…cünkü isim gücüm var bos gezenin bos kalfasi tamam mi? hasta ruhlu antropoz insani git doktora ilac neyim verir belki kendine gelirsin.
bak hala yazan sensin sürtük,
iykkkkkktiksincsin ve birkac yillik ömründe de tiksinc kalacaksin
sürtük, kimseler düzmeyecek seni mum yak da derdine yan
Ne oldu burada. Ortalık toz duman . kop kardeş yazı yok ahkam çok. Bu da değişik bir tür olsa gerek. Yeni bir yazı türü mesela:”Yazılmayana Ahkamlar” gibi.:)))
evet olmayana ergi metodu gibi bişeyyada turnusol kaadı
Burada yazan ahkamları takip için bir sekreter tuttum. Bu ne kadar ahkam kardeşim:))) Oku oku bitmiyor. Sekreter okuyup özet çıkaracak bana:P
sakıncalılara kırmızı nokta koysun, yada +18 yazsın
oraları bipliyor zaten:))
hem görsel hem işitsel uyarı sistemlerinin kullanılmasında fayda görüyorum
Demek bu kadar vahim durum….
çok vahim hem de, yazık tabi üzülüyoruz ama elden bişey gelmiyo, gittiği yol yol deil ama napalım her koyun kendi bacaandan asılır
Bacağından mı asacaklar vah vah vah…Desene iflah olmaz.
2014 Dünya Kupası Brezilya’da yapılacak
Kevin’ı memlekete getiren arkadaş, Cumhurbaşkanı’nın basın danışmanını aradı. “Memlekete Kevin getirdik, müsaitseniz size de getirelim” dedi. Bundan sonra senin adın Kemal Costner olsun…
”Kevin, devlet erkanıyla kuyruğa girdi, devlet erkanından bazıları Kevin’la hatıra fotoğrafı çektirdi. Adım adım ilerledi, George Clooney’e benzetilen Cumhurbaşkanımızın önüne geldi, elini cebine soktu (kendi cebine), “Burada olmaktan gurur duyuyorum” dedi. Cumhurbaşkanımız da, “Ben de sizi ağırlamaktan mutluluk duyuyorum” dedi. ”
”Kolundan tuttular Kevin’ın, Melih Gökçek’e götürdüler. Gökçek, eşi ve çocuklarıyla birlikte, Kevin’ı aldı, Ankara Kalesi’ndeki Zenger Paşa Konağı’na götürdü. Mönüde, pide, bazlama, tandır, etli dolma falan vardı. Kevin, bazlamayı bal sürerek yedi. Gökçek, “Sence kaç yaşındayım” dedi. Kevin “42” dedi. Bu cevap 59 yaşındaki Gökçek’in pek hoşuna gitti, “Sana ne ısmarlayayım” dedi. Kevin bir şey istemedi. Gökçek, “Atatürk filminde oynacak mısın?” dedi. Kevin, sıkılmış artık, “Herkes bunu soruyor ama, benim filmden yeni haberim oldu” dedi. Böylece, yıllardır konuşulan Atatürk filminin, aslında şehir efsanesi olduğu bir kez daha kanıtlanmış oldu. Kevin, elini ağzını yıkadı, “kesenize bereket” demedi, çünkü malum Amerikalılarda böyle bir jargon yok, el salladı, bindi uçağa, İstanbul’a döndü. Öte yandan, Kutuderesi’ndeki çatışmalar devam ediyor.”Kevin Kostneri korkutan şaka
Köşk’teki davette türbanlı konuklar
Golf sahası için 500 bin ağaç kesildiAntalya Belek Ormanları’nın turizm alanı ilan edilmesinin ardından 2 yıl içinde büyük bir doğa katliamı yaşandı; bölgeden 500 bin ağaç eksildi
Sorry
Levite olmuş bir delikanlı
Güzel bir çalışma
Alem ağacını korur, biz keser golf sahası yaparız
Sevindirik olmuş bi vatandaş
sevgilisi gelmemiş bekleye bekleye mafolmuş, bu arada hava çok sıcak, fenalıklar gelmiş
Atatürk der ki: “Yabancılardan insaf ve iyilik dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk ulusu, Türk ilinin gelecek çocukları bunu bir an olsun akıllarından çıkarmamalıdır.”
Atatürk der ki: “Biz büyük bir devrim yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük.”
Atatürk der ki: “Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz.”
Hakan Şükür, Başbakan’dan ne istedi ?
Bir yazıdan Alıntı.. dır.
yorumlardan alıntı…
BELEK KATLİAMININ FOTOĞRAFLI KANITI
Kendisini sinema çıkışında yakalayan bir gazeteci sorar:- Sayın İnönü, sizi bu sıralar sinema salonlarında göremiyoruz pek?- Tabii göremezsiniz sinema salonları karanlık oluyor.Allah Rahmet Eylesin…
Monica’dan çarpıcı itiraflar…
Forbes Dergisi, dünyanın en pahalı adalarını yayınladı.
Özel mülkiyete ait bu adalar arasında Türkiye’den de Garip Adası yer alıyor.
200.000 YTL ye BMW aldı, çok yakar diye tüp taktı… Gayrimenkul yatırımlarıyla adından söz ettiren ve 96 evi olduğu iddia edilen Emrah, geçen gün de 2008 model özel yapım bir BMW Cabrio aldı. Lüks otomobili için yaklaşık 200 bin YTL ödeyen şarkıcının “Çok benzin yakıyor” diyerek aracına LPG taktırması şaşırttı
İyi Günler,Bugün köşemizi deniz ve denizcilikle ilgili kitaplara ayırdık.Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde denizlere verilen önemsizlik ve vurdumduymazlık maalesef ortadadır, belki bu kitaplar denize yüzümüzü biraz daha dönmemizi sağlar, belki o sonsuz mavilikten zevk almamızı sağlar, belki de ne istiyorsak onu sağlar,İşte bugün tanıtacağımız ilk kitabımız :
Denizde GünahDenizcilik Tarihine Erotizm Penceresinden Bir BakışDenizcilik konulu kitaplarıyla tanınmış yazar Klaus Hympendahl’ın bu kitabı, garip şekilde tabulaştırılmış ve bu nedenle de son derece ilgi çekici bir tema olan “Yelkenli Gemilerde Kadınlar” üzerine bir ilk monografi. 13. yüzyıldan beri yazılı kaynaklarda kadınlar neredeyse hiç görülmezler, hatta bugün dahi yedi düvelin denizlerindeki kadınlar denizcilik edebiyatının en sevdiği konulardan biri değildir. Halbuki kadınlar kadim zamanlardan beri gemilerde olmuşlardı; sıradan yolcular olarak, eş ya da metres olarak, dünyanın en eski mesleğini icra ederek ya da tayfa kıyafetinde, ama hep vardılar. Hympendahl kitabında Çin sularından, Müslüman haremlerine uzansa da ağırlıkla Hıristiyan denizciliğinin bir tür kültür tarihini yazıyor ve böylelikle deniz hayatının şimdiye kadar karanlıkta kalmış bir yüzünü heyecanlı ve merak uyandıran bir üslupla aydınlatıyor.(Tanıtım Yazısından)
Sarıldım Minik Teknemin HalatınaZenginliğimizi çoğaltan ve mutluluğumuzu hazırlayan unsurlar, sağlıklı olmak, öğrenim ve eğitimden geçmiş olmak, bir iş sahibi olmak, özel ilgi alanlarında dolaşmak, doğayı ve insanı sevmek, saymak değil midir? Bu bağlamda insanın öz yaşamına saygı duymasıyla başlayan süreç, onun karnını doyurmaya ve barınmaya yönelik günlük ihtiyaçları dışında, mutlu olacağı zengin bir çevre aramasıyla devam eder, zenginliğin yalnız maddi değerlerde yatmadığını sezenlerle buluştuğu platformlarda, hobilerde oluşur. Nitekim denizciliği kişilerin mutluluklarını tamamlamak için seçtikleri bir uğraş olarak görmek de olasıdır. Bu kitapta, mutlu olmak için sadece ne istediğinizi bilmesi gerektiğini anlamış içimizden birinin yaşamından bir kesitin her yaştan insana anlatımını bulacaksınız. Benzerini yaşamak isterseniz, kendinize uygun bir şeklini kesinlikle bulursunuz.(Arka Kapak)
Bir Bahriyelinin Anıları1914-1981Bahriyeliler yalnızca taşımacılık yapmamıştır. Deniz subaylarının Kurtuluş Savaşı süresince yaptıkları şöyle özetlenebilir:1- Karadeniz’de çalışarak, anlaşma sonucu Sovyet Rusya limanlarından aldıkları her çeşit savaş aracını ve düşmanlar tarafından el konulan kendi liman ve depolarımızdaki silah, cephane ve askeri gereci kaçırarak taşınmasını sağlayıp, cephenin lojistik gereksinmesini karşılamışlar ve bunun için de gerekli “deniz örgütlerini” kurmuşlardır.2- Karadeniz kıyısındaki Pontus’cu Rum çeteleri ile karada da savaşmışlar ve başarıya ulaşmışlardır.3- İnönü, Sakarya ve Dumlupınar Savaşlarına katılarak kara cephhelerinde de savaşmışlardır.4- Ulusal Hükümetin teknik işlerinde de çalışmışlardır.Celaleddin Orhan tüm bunları ayrıntılarıyla anlatıyor ama “Anıların” asıl önemli yanı “Alemdar” gemisi serüvenini yazmış olmasıdır.Yavuz, Hamidiye, Nusrat adlarını çok sık duymuşuzdur ama “Alemdar”ı pek tanımayız. Oysa Alemdar, Kurtuluş savaşımızın “efsane” gemisidir. Tarih kitaplarında yazmaz ancak Ulusal Savaş’taki tek deniz çatışması bu gemimizle Fransız gambotu C-24 arasında olmuştur. Ve “Ankara Antlaşması” bu çatışma sonrası imzalanacaktır.”Alemdar” gemisinin İstanbul’dan kaçırılışı da; Sovyet limanlarından cephane taşıyışı da; Rum çetelerini yakalayışı da bir destandır.Kitapta anlatılan yalnızca “Alemdar” mı? Adını bilmediğimiz “Batum”, “Rusumat No 4, uçak taşıyan “Şahin” vapurunun olağanüstü serüvenleri de anlatılmış.(Kitabın İçinden)
Dehşetin Seyir DefteriKanarya Adaları’ndan altı kişilik bir ekiple yola çıkan Apollonia, binlerce millik bir okyanus seferi sonrası Barbados’ta limana yanaştığında ekipten iki kişi kayıp, biri ise ağır yaralıdır. Seyir defterine olup bitenler günü gününe işlenmişse de yazılanların hiçbiri doğru değildir.Dehşetin Seyir Defteri, titizlikle toplanmış verilerle, gerçek bir öyküye dayanan, ustaca kurgulanmış, gerilim dolu bir roman. Dünya kamuoyunun ve özellikle denizcilerin merakla takip ettikleri, alışılmadık bir mahkeme sürecinin de aktarıldığı, nice umutlarla çıkılan bir yolculuğun kabusa dönen hikayesi Apollonia Olayı.Denizcilik bilgi ve deneyiminden, vardiya tutmaya; küçük bir mekanı haftalarca paylaşmaktan doğan ve yemek yapmak, sofra hazırlamak, bulaşık yıkamak, suyu-yîyeceği idareli kullanmak gibi onlarca gündelik işten çıkan sorunlara; kişilere, kişiliklere, sözlere, vaadlere, gelecek umutlarına, dedikoduya, intikam duygularına, rüyalara dair, başarılı bir örgüyle romanlaştırılmış gerçek bir öykü Dehşetin Seyir Defteri.(Arka Kapak)
Çocuklar Denizcilik ÖğreniyorÇocuklar Denizcilik Öğreniyor hayallerin bir gün nasıl gerçeğe dönüştüğünü anlatan hoş bir anı kitabı.Kanada’da yaşayan Bendall ailesi evlerini, arabalarını, hatta çocukları Sam ve Charlie’nin oyuncakların satarak aldıkları 12 metrelik yelkenli bir tekneyle Yeni Zelanda’ya yelken açarlar. Dokuz yaşındaki Sam annesinin de katkısıyla Pasifik Okyanusu’nda beş ay süren bu yolculuğun öyküsünü anlatıyor.12 metrelik bir tekneye sığdırılan yeni bir yaşamın zorluklarını, tadını, yeni yerler görmenin, yeni dostlar edinmenin, yeni bir şeyler öğrenmenin heyecanını aktarıyor bizlere.Tekne donanımı, fırtınayla baş etme, okyanusta kaybolma, mercan kayalıkları, göksel seyir, hava tahmini, rüzgar cetveli, deniz tutması, yelken seyri, denizci bağları… kitapta yer alan denizcilikle ilgili konulardan bazıları. Ayrıca tramola, apaz, parakete, farş, bumba, pusula gülü gibi konu ile ilgili pek çok kelime için de açıklayıcı dipnotlar var.Sadece çocuklar için değil, her yaşta denizsever için öğretici ve macera dolu bir anı kitabı.(Arka Kapak)
Ne Cennet Şey Şu DenizKadına, denize, doğaya olan tutkuyu hiç kimse onun kadar güzel dile getiremedi. O”Denizler üstünde bir Don Kişot”- A.Ömer TürkeşYaman Koray “Ne Cennet Şey Şu Deniz!”i ile, belgesel-anı-araştırma başta olmak üzere birçok türü muaazzam bir biçimde harmanlıyor ve dünyada bir ilke imza atarak, yeni bir yazım türü ortaya koyuyor.Denizler güzeli lambukalar… Gözleriyle ölen kılıçlar… Beyaz’ın Mecnun ettiği Akyalar… İnsana yerini yurdunu bıraktıran orfozlar-lahozlar… İnsanı yerinden yurdundan eden, foklar, tosbaklar..Bir akya kuyruğundan güç alıp, bir insan sırtıyla çekilen tekneler.. Paramparça ellerle deniz altından çıkarılan, sonra demirciye satılan yüz yıllık toplar…Bekletilmez!!! Gelecek “Bakan” olsa bekletilmez ızgara balıklar, buğulamalar, tavalar…Hepsi sizi bekliyor..Hadi rastgele!(Tanıtım Yazısı’ndan)
Yelken SeyriDennis Conner dünyanın “en iyi yelkencisi” olarak kabul ediliyor. Parlak kariyeri de bu durumu tartışmasız kılıyor. Yarıştığı sınıflarda,gençliğinde iki kez dünya şampiyonu, 1976 Olimpiyatları’nda üçüncü (bronz madalya), 1991’de dünya şampiyonu, dört kez SORC (Güney Pasifik Yarışı), iki kez Kongre Kupası birincisi olan usta yelkencinin diğer adı da “Mr. America’s Cup”. Dünyanın en eski ve iddialı yarışlarından America’s Cup’ı (Amerika Yat Kupası) dört kez kazandığı için bu, lakapla alınan Conner, kitabın bazı bölümlerini Michael Levitt’in katkılarıyla hazırlamış. Yelkenciliğin, kendisi için büyük bir “keyif”, “meydan okuma” ve “mücadele” olduğunu belirten Conner, kitapta kendi deneyimlerinden yola çıkarak, her yönüyle yelken seyrini anlatıyor. Yelken Seyri, dünyanın en iyi yelkencisinin kaleminden, yelkenli tekne ve yelken seyriyle ilgili her şeyin cevabını bulabileceğiniz temel bir kitap.(Arka Kapak)
UzaklarAtasoy’ların Dünya SeyehatiUzaklar’ın mürettebatı, okyanusların gizemli dalgaları arasında dünyayı dolaştı. Sanki yalnızlık ve sonsuzlukla başbaşa; huzur dolu… Şimdi anılarını hatırladıkça mutluluk; yolculuğun bitmiş olmasıyla da biraz hüzün doludur!Beş yıl boyunca yaşadıklarını başkalarıyla paylaşırken, ufuk çizgisinin ötesine duydukları özlemin daha da arttığını farkediyorlar. Ve “Uzaklar”ın sevgisi ile can kazanıyor tüm anlattıkları…Ama… anlatmadıkları, anlatamayacakları, sözcüklere sığmayan tek bir sırları var… Sadece Uzaklar’ın ve üç mürettebatının arasında olan… Onu da yolculuğu kendilerinden sonra sürdürenler bulacak!..(Arka Kapak)
Kırmızı Çizgili EkvatorDenizcilerin ilginç yaşam tarzı, büyülü de olsa okuyucuyu deşiyor, sarsıyor…Denizci günlüğünden ortaya çıkan tablolar, okuyucuyu dalgaların kucağında sallarken ürpermeden durabilen yine denizcinin kendisi olmalıdır.(Arka Kapak)
Amatör Denizci El KitabıDenizcilik sadece bir uğraş değil, kültürdür, güçtür. Toplumların bu kültürü nasıl oluşturduklarını ve güç olarak nasıl kullandıklarını tarihin akışı içinde değerlendirmek mümkündür. Günümüzde toplumların denizcilikleri, spordan geziye, oradan taşımacılığın en İddialı türlerine kadar açılan yelpazede yer alışlarıyla, dünya ekonomisine kattıkları ve ondan aldıkları payla değerlendirilmektedir. Denizi bir spor ve gezi alanı, denizciliği bir yaşam biçimi olarak seçmiş amatör denizcilerin varlığı, bu payı büyüten önemli bir unsurdur.Dünyanın sürekli değişen koşulları içinde denizcilik, amatörce de olsa, bilgiden yoksun uygulanamaz. Denizcilik Müsteşarlığı’mızın onayı alınarak hazırlanmış bu kitabın amacı, denizciliğin temel bilgilerinin amatör denizcilerce paylaşılması yanında, Amatör Denizci Belgesi sınavına hazırlananlara yardımcı olmak, denize ve denizciliğe olan ilginin artmasına katkıda bulunmaktır.(Arka Kapak)Kitap, aynı zamanda Amatör Denizcilik Federasyonu üyesi derneklerin aktif katılımıyla düzenlenecek amatör denizci sınavlarının soru kaynağını oluşturmaktadır. Soru bankası on_line sınavlarda kullanıma açılmaktadır. Sınavlarla ilgili gelişmeler adım adım gerek resmî web sayfasından, gerekse denizcilik dergileri aracılığıyla duyurulmaktadır.Amatör Denizci Yönetmeliği’nde öngörülen sınav konularına uygun hazırlanmış olan kitap 272 sayfa, 23 Bölüm, 225 renkli fotoğraf ve şekilden oluşmaktadır…(Tanıtım bülteninden)
Geri Gelmemek ÜzereAkdeniz’in ortasında, Sicilya Adası’na bağlı ıssız bir deniz feneri: San Lorenzo. Dış dünyayla bağlantı kurmadan bu kayalık adacıkta haftalar, hatta aylar geçiren bir gönüllü sürgün: fenerin bekçisi Mehmet Ali Pargalı; ve ölümcül, onulmaz bir aşkla bağlandığı, gizemli bir genç kadın: Gül. Geri Gelmemek Üzere, bir aşk romanı; şaşırtmacalarla dolu tuhaf bir aşkın romanı. İstanbul ile San Lorenzo arasında gidip gelen ve geri dönüşlerle anlatılan öykü, bir gerilim romanı heyecanıyla, bir aşk romanı duyarlılığıyla ve serüven romanı sürprizleriyle gelişiyor. Mehmet Ali Pargalı’yı İstanbul’daki güvenli evinden, annesinin ölümünden sonra sorumsuzca sürdürdüğü kolay hayattan alıp Akdeniz’in mavilikleri içindeki bu ıssız deniz fenerine nasıl bir fırtına göndermişti? Genç adam, Gül’e olan aşkını yıllar yılı neden mektuplara dökmüştü? Genç kadının varlığı Pargalı’nın yaşamını nasıl etkilemişti? Gül’ün ruh ikizi kimdi? Geri Gelmemek Üzere, bir ilk roman; Mehmet Anıl’ın bundan sonra yazacaklarını, anlatacaklarını merak ettiren, sürükleyici ve usta işi kurgusuyla kendini bir solukta okutan bir ilk roman.(Arka Kapak)
Bir Hayalin PeşindeYarım Asır Evvel Bir Atlantik Serüveni24 Temmuz 2002.Kısmet’le çıktığımız Adriyatik gezimizde Hırvatistan’ın Split Limanı’nda demirliyiz. O da bana birsürpriz hazırlamış bugünün şerefine, çiçeklerle süslü mükellef bir sofra donatmış Kısmet’in güvertesinde.Evet, bugün, İngiltere’nin Portsmouth Limanı’ndan Atlantik’e yelken basışımın, yani ilk açık deniz yolculuğuna çıkışımın tam 50. yılı. 24 Temmuz 1952 günü bir İngilizle beraber “Ling” adlı bir yelkenli ile Yeni Zellanda’ya gitmek üzere demir almıştık…(Kitabın İçinden)
Antik Çağda Denizcilik ve GemilerEn eski gezginler sazdan sallar ya da şişirilmiş hayvan postları ile su üzerinde seyahat etmeye başladıklarından beri, gemiler ve kayıklar Batı dünyasının tarihinde üstün bir rol oynamıştır. M.Ö. 3500 civarında Mısır’da yelkenin icadı, su taşımacılığının çok daha hızlı ve etkili olmasını sağlamıştır. Antik çağda Akdeniz’e komşu toplumlar refahları için gemilere ve gemicilere güvenmiştir.Antik gemicilik konusunda dünyanın en ileri gelen uzmanı tarafından kaleme alınmış bu etkileyici kitap, kayığın gelişimini en ilkel dönemlerinden, Yunanlıların güçlü savaş gemilerine, oradan devasa Roma ticaret gemilerine ve nihayet zarif Viking gemilerine kadar izlemektedir. Profesör Casson, sualtı arkeologlarının yaptığı keşiflerin ve birebir antik gemi modelleri ile yapılan deneylerin, gemi inşası ve idaresi hakkındaki bilgilerimizi nasıl arttırdığını göstermektedir. Yazılı belgeler, çağdaş deniz savaşı tasvirleri, ticaret seferleri ve diğer yolculuklara dayanarak, antik çağın denizcilik dünyasını gözümüzün önünde canlandırmaktadır.Lionel Casson New York Üniversitesi’nden emekli profesördür. Ships and Seamanship in the Ancient World, The Ancient Mariners ve An Illustrated History of Ships and Boats adlı eserlerin yazarıdır.(Arka Kapak)
Yelkende Denizcilik Terimleri Sözlüğü (A’dan Z’ye)“Yelkende Denizcilik Terimleri Sözlüğü’, içerdiği 1300 madde, 170 şekil, maddelerin içerikleri ve açıklamaları itibarıyla sözlükten çok küçük bir denizcilik ansiklopedisi sayılabilir.İngilizce metne, kitabın editörü tarafından eklenen, türkçede kullanılan eski sözcükler ve deyimlerle içerik daha da zenginleştirilmeye çalışıldı. Bu ekler yapılırken daha önce dilimizde yayımlanmış eski sözlükler ve konuyla ilgili eserler tarandı. Ayrıca kitabın sonuna ingilizce-türkçe dizin de eklendi.Bu sözlük sadece yelkencilerin değil tüm denizcilerin rahatlıkla yararlanabilecekleri ve alanında tek olan bir başvuru kaynağı…(Arka Kapak)
Pupa YelkenKısmet’in Dünya SeyahatiDenizler beni çağırıyorAtlantik’te 30 günKaraip adalarıKısmet Pasifik’e çıkıyorSihirli adalarYeryüzündeki cennete doğruTehlikeli yolculukBekâr cennetiDost adalarDikkat!.. Tayfun geliyorYamyamlar arasındaPasifik’te son yolculukİnci diyarıTimor’da balık festivaliİlâhlar ülkesi BaliBeş haftalık saltanatKorsanlar Kısmet’e saldırıyorOda konserHint okyanusunda yalnız yolculukÇay ülkesiKöpekbalıkları arasındaKızıldenizKısmetin kamyon sefasıVatana dönüşÇok şükür İstanbulSeyahatten notlarGeçen yıllarKısmet’in Dünya seyahatiyle ilgili haber kupürleri(Tanıtım Bülteni’nden Alıntı)
Denizcilik ve YelkencilikBu kitapta, önce, denizciliğin öneminden bahsediliyor. Sonra tekne seçimi, teknenin ayrıntıları, yanaşma manevraları, yelken teknesinin İdaresi ve çeşitli seyirler ayrıntılarıyla ele alınmakta… Ayrıca, harita, pusula gibi temel seyir yardımcıları ele alınmış olup oldukça kapsamlı doğa olaylarından hava tahmini yapılması gibi konulara yer verilmiştir.Elinizdeki eserin özgün baskısının 1922 ve Osmanlıca’sının 1927 yılında basıldığı bilinmektedir; yani, 1920’li yıllar, yelkenin özellikle balıkçılık ve taşımacılıkta kullanıldığı bir dönemdir. Çünkü hala daha Nova Scotİa’ya giden balıkçı teknelerinin bir kısmı 2 veya 3 direkli ahşap yelkenlilerdi… Kutup keşifleri İçin kullanılan bazı tekneler de yine yelkenliydi(Arka Kapak)
21. Yüzyıl Stratejilerinde Türk Denizcilik TarihiAmerikalı stratejist Alfred T. Mahan, Influence of Sea Power Upon History-Deniz Gücünün Tarih Üzerine Etkisi adlı kitabında, Kara kuvvetleri ile dünyada ancak belirli ölçüde yer işgal edilebilir, halbuki dünya egemenliği veya büyük imparatorluklar kurmak için deniz aşırı nokta ve bölgeleri ele geçirmek ve bu bölgelerle anavatan arasındaki irtibatı sürdürmek için de denizlerde egemen olmak gereklidir diyerek denizlerin ve deniz kuvvetlerinin stratejik önemini belirtmiştir. Tarihte veya günümüzde dünyayı yöneten ülkeler incelendiğinde deniz kuvvetlerinin çok özel bir statüsü ve stratejik önemi olduğu görülür.Bu çalışmada, Türklerin Anadolu’yu yurt edinişinden itibaren Türk Deniz Harp Tarihi incelenerek dünya devleti olma yolunda deniz kuvvetlerinin katkıları araştırılmış, deniz kuvvetleri ile ilgili stratejik yaklaşımlar çerçevesinde Türkiye’nin güçlü bir deniz kuvvetine sahip olması için stratejiler belirlemeye çalışılmıştır.(Arka Kapak)
Amat“Olağanüstü” dünyaların yaratıcısı İhsan Oktay Anar yine, tarihin gizemli sayfalarını aralayan, adeta masalsı; ironik ama derin felsefi anlamlar yüklü, şaşırtıcı, sürükleyici bir romanla çıkıyor karşımıza…Aynalar, atlaslar, okunması yasak sır dolu kitaplar, savaşlar, gülleler, yeniçeriler… üç direkli, iki güverteli ve 58 toplu bir kalyonda ilâhî düzeni bozmaya meyyal bir kaptan, karanlığa ve kırmızı atlasa sarılı bir deniz seferi…Kıyıda ise üç direkli, iki güverteli ve 58 toplu bir kalyon, o karanlıkta usturmaçalarını puta edip iskeleye palamar vermişti. Yelkenlerin sarılı olduğu serenler hisa edilmiş ve tez zamanda yola çıkacağını ilân için mizana direğine mavi bayrak çekilmişti. Esrarengiz adam, kalabalığı yarıp elinden tuttuğu İsrâfil’le iskeleden gemiye doğru yürümeye başladı. Kalyonundikmesinin palangalarına asılan ve tıraka tutan gemicilere vardiyan, Yisa, sizi gidi sütü bozuk sünepeler! Yisa beraber! Varda ruhsuzlar! Varda! Bre aman! Laşka! Laşka!? diye feryat ediyor ve hurçların, sandıkların ve fıçıların ambarlara usûlünce istifine nezaret ediyordu. Güneşin doğmasına 7 saat kala esrarengiz adam, sürme iskeleden kalyonun çukur güvertesine çıkmak istedi. Fakat eline ne kadar asılırsa asılsın Eşek İsrâfil yerinden bir türlü kımıldamıyordu. O karanlıkta eline son bir kez daha asılıp Gel yâ mübarek diye nida eyledi. Bunun üzerine çocuk her nedense inat etmekten vazgeçti. Ne var ki, sürme iskelenin kayganlığından dolayı düşmemek için midir, İsrâfil’in kuşağına 40-50 yaşlarında, iri yapılı, sırma işlemeli siyah kaput giymiş biri yapışmıştı. İşte bu adam kuşağı bırakıp küpeşteyetutundu ve güverteye ayak bastı. Bunun ilâhi düzenin bozulması demek olduğunu hiç kimse bilmeyecekti.(Arka Kapak’tan)
Resimlerle Yelken ve Arma AyarlarıIvar Dedekam, “denizde en iyi yardımcının dikkatli gözlem ve sağduyu olduğuna inanan” usta bir denizci. 20 yılı aşkın bir süredir Atlantik geçişini de içeren 40 bin mile yaklaşan (kayıtlı) seyir tecrübesi yanında, uzun yıllardır yelken eğitmenliği de yapıyor. Dedekam, yelken ve arma trimi konusundaki bilgi ve gözlemlerini, kitapta son derece pratik bir şekilde aktarıyor. Kısa, öz metinler ve onlara eşlik eden resimlerle temel bir başvuru kaynağı “Yelken ve Arma Ayarları”(Arka Kapak)
Osmanlıda YelkenKadırgadan KalyonaNeden Akdeniz ? Neden Türk Suları ? Neden Yelken ?…Türkler, doğudan Anadolu’ya gelip denizle buluştuklarında, yüzyıllar öncesinden oluşmaya başlamış Akdeniz kültürüne özgü gemilerle karşılaştılar. Onları kullanmayı öğrendiler, üstelik de çok üstün bir beceriyle kullandılar. Kısa zaman içinde Akdeniz’e hakim olup, dokuz yüzyıla yakın hükümranlık dönemlerinde yüzlerce gemiden oluşan filolara sahip oldular….Bu savaşlara katılan gemiler, bu ünlülerin komuta ettikleri, bu keşifleri gerçekleştiren gemiler nerede?Boyları ne kadardı? renkleri nasıldı, kaç direkliydiler, yelkenleri ne biçimdi, kürekleri varmıydı, silahları, süsleri neye benziyordu? Kısacası bütün bu olayların sessiz tanığı ve alçak gönüllü kahramanları olan gemiler hakkında ne kadar bilgimiz var?Türk ve yabancı bilimsel-belgesel kaynaklardan yararlanarak, bazı gemilerin “Rekonstrüksiyon”unu yapmaya çalıştık. Türk-Osmanlı teknelerinin tamamen Akdeniz denizcilik kültürünün eseri olmaları, bizi bu çalışmamızı sürdürmekte cesaretlendirdi.(Önsöz’den)
Türkler ve DenizBu kitapta 6-7 Ekim 2005 tarihlerinde BahçeşehirÜniversitesi Beşiktaş Kampüsü’nde gerçekleştirilen “Türkler ve Deniz” konulu sempozyuma sunulan şu tebliğler yer alıyor:Emilio Sola Castaño / İspanyol Edebiyatında kanuni’nin Son Yıllarıİdris Bostan / Osmanlılarda Deniz Sınırı ve Karasuları MeselesiSalih Özbaran / Osmanlılar ve DenizEdhem Eldem / 18. Yüzyılın İkinci yarısında Doğu Akdeniz’de Osmanlı VarlığıZeki Arıkan / 15. ve 16. Yüzyıllarda Seferihisar, Sığacık ve KorsanlıkHalil Berkray-Tosun Terzioğlu / Osmanlı Denizcilik Tarihinin Evrensel, Karşılaştırmalı ve Teorik ÇerçeveleriAlain Servantie-Giovan-Francesco Giustinian / Osmanlı Donanmasına Venedik Teknik YardımıGiovanni Ricci / Türkler ve DenizGiovanni Sereli / Terranova’nın Turgut Reis Tarafından YağmalanmasıÖzlem Kumrular / Barbaros’un 1534 SeferiFernando Fernández Lanza / 1500’de Türklerin Modon’u Kuşatması ve İşgaliPaulino Toledo / Oruç Reis’in ÖlümüAna María Carabias Torres / İspanya’da Türklere Karşı Yapılan deniz Savaşlarıyla İlgili belgelerBülent Arı / Akdeniz’de Korsanlık ve Osmanlı Deniz HukukuBurcu Alarslan Uludaş / Osmanlı’da Sahilsaray Kullanımında Tersane Sarayı ÖrneklemesiNurcan Yazıcı / Osmanlı Devleti’nde Tersane-i Amire Mimarlıuğı ve MimarlarıRasim Ünlü / Bahriye Divanhanesi ve Tersanenin Kuruluş Yeri Konusunda Yeni BulgularGül Köksal / Tersane-i Amire’de Çağlar Boyu gemi İnşa YerlerNihat Kundak / Osmanlı Minyatürlerinde Liman KentleriPablo Martín Asuero / İspanyol Seyyahların Gözüyle İstanbulMurat Koraltürk / İstanbul’da Deniz UlaşımıMehmet Çelik / Türk-İslam Edebiyatında deniz İmgesiZeki Taştan/Halikarnas Balıkçısının Öykülerinde Deniz.(Tanıtım Yazısından)
Ben Bir Türk ZabitiyimO, dört küçük topu ve kocaman yüreği ile, İngilizlerin dev uçak gemisi Ben My Chree’yi Meis’te sulara gömdü.Bir diğerini savaş dışı bıraktı. Iki yüze yakın irili ufaklı tekneyi ve Fransız topçu tabyalarını top ateşi ile yaktı. Akdeniz’de sahillerimize ölüm kusan Fransız savaş gemileri, Paris II ve Alexandra’yı Kemer’de batırdı.Çanakkale’den Kurtuluş Savaşı’na kadar her cephede savaştı.1. Dünya Savaşı’nda yenilip silahlarımız elimizden alınırken İngiliz komutanlar bir tek bu şanlı bataryanın toplarını almayı askeri şerefe aykırı saydı. Bu dört top daha sonra onun ellerinde Kurtuluş Savaşımız’da Ege’de düşmanı hallaç pamuğu gibi attı.O, denize döktüğü yaralı düşman askerleri ölümü beklerken, onların yaralarını sardı. O, sadece kahraman değil, zafer gecesini anılarına, “Zaferden mütevellit neş’emizi yaralı düşman askerlerinin acısına hürmeten izhar etmedik,” diye yazabilecek kadar da insandı. Pierre Loti, onun Fransızlara verdiği insanlık dersi ile bütün Fransa’yı ayağa kaldırdı.Savaştan sonra Büyük Mareşal’in teşvikiyle anılarını yazdı. Ama yayımlamadı, içe dönük, sade ve mütevazı yaşadı.Ta ki Mustafa Aydemir 1995 yılında Paris II batığına dalıp, yıllar süren bir araştırmanın ardından ona ulaşana kadar da kendini bizlerden sakladı… Ve onun inanılmaz anıları Fransız – Ingiliz askeri arşivlerinden tek tek doğrulandı.Bu kitap, bu batıktan çıkan, bu meçhul kahramanın kitabıdır.Bu kitap, onun barut kokulu, insanlık dolu inanılmaz destanıdır…(Tanıtım Yazısından)
Uzakdoğu Elçisi Ertuğrul Fırkateyni
Böyledir Denizler Ülkesinde YaşamakO usta bir ressam…O usta bir yazar…O ödüllere alışkın bir sanatçı…Ama O her şeyden önce gönül adamı bir denizci…O gerçek bir deniz filozofu…Sayısız çizgi romana imza atmış olan Haldun Sevel’in ilk denizcilik kitabı “Böyledir Denizler Ülkesinde Yaşamak” sizi denizlere ve denizcilerin o büyülü dünyasına alıp götürecek. Denizlerin tüm güzelliklerini Rüzgar Baba’nın gönül penceresinden görebileceksiniz. Bu kitap Ustura Kemal adlı efsane çizgi romanların yaratıcısı Sevel’in Rüzgar Baba imzasıyla yazdığı yazıların geniş bir derlemesi. Naviga Deniz Kitapları Serisi’nin üçüncüsü olan ‘Böyledir Denizler Ülkesinde Yaşamak’ın kitaplığınızda ayrı bir yeri olacağına ve tekrar tekrar okuyacağınıza inanıyoruz…
Barbaros Kardeşler Fırtınanın OğullarıVardar yenicesinden Osmanlı sipahisi Yakup Ağa’nın oğulları olan Barbaros Kardeşler’den Oruç; Mısır, Trablus ve Şam tarafında, Hızır ile İlyas da Selanik tarafında ticaret yapmaktaydılar. İshak ise baba yurdunu bekliyordu. Hızır ile İlyas, Rodos Adası’nın önünden geçerken korsanlarla karşılaştılar. Bu korsanlar, iki kardeşin mallarını yağma etmek istediler. Korsanlarla çetin bir mücadele başladı. Fakat bu çarpışmada İlyas şehit düştü. Hızır da esir edilerek Rodos zindanına hapsedildi. Hızır kısa bir zaman sonra korsanların elinden kurtuldu, ticareti bırakarak bu olayın etkisiyle korsan olmaya karar verdi. Barbaros Kardeşler’in böyle başlayan denizcilik serüvenleri, Hızır Reis’in Barbaros Hayreddin adıyla tarihin en büyük denizcilerinden, en yaman korsanlarından ve en kahraman savaşçılarından biri olmasına yol açacaktı. Bir Batılı’nın bakışıyla sunulan bu tarihsel roman, yalnız Barbaros’un ve kardeşlerinin yaşantılarını anlatmakla kalmamakta, Osmanlı tarihinin en hareketli dönemlerinden birine de ışık tutmaktadır.
Denizlerin Aynasında Son Elli Yıl”Denizler tutkunu, gezgini biridir Oktay Sönmez. Yazılarında uç veren sevginin denizi anlayan, tanıyan, bilen birinin bakışını yansıttığını söyleyebiliriz. Onun yazılarında getirdiği tanıklık, üç yanı denizlerle çevrili bir yurdun, Anadolu’nun denize bakışını, yorumunu, denizcilik tarihimizin önemli bir kesitini içermektedir. Sönmez’in oradan bize tuttuğu aynada gördüklerimiz denizi anlamak kadar, denizle gelenlerin hayatımıza yön veren, biçimleyen yanlarını da düşünmemize kapı aralamaktadır…”Feridun Andaç
Meltemle Esen Deniz DamlalarıKitapta, Avrupa’nın ve Türkiye’nin tüm denizlerinde yelkenlisiyle edindiği otuz beş yıllık deneyimlerini anlatıyor. Yazar bunu doğrulardan tâviz vermeyen, gerçekçi bir anlatımla gerçekleştiriyor. Yazar, başından geçmiş üç deniz gezisi ile elli iki denizcilik öyküsünü, yalnızca denizcilerin değil sade okuyucuların da kavradığı bir dil ve üslupla, yeri geldiğinde gülmece biçiminde, anlaşılır ve akıcı bir dil kullanarak kaleme almış. Bunu yaparken kitabın okuyucu için etkileyici niteliklerini her aşamada korumuş. Bu nedenlerle denizci olmayan bir kişisini bile, kitabı kolayca kavrayıp yararlanması olası. Kitabın yazılışında, okurlara denizi ve denizcilik sevgisinin aşılanması amaç edinilmiş; tekneciliğin fiziksel, bilgisel ve kültürel eğiticiliğin önemi üzerinde durulmuştur.
Standart Denizcilik Seyir Sözlüğü“Güvenli ve yeterli haberleşmenin sağlanabilmesi için IMO tarafından hazırlanan “Standard Marine Navigational Vocabulary”i Türk denizcilerinin bu kitabı daha verimli kullanabilmeleri için Türkçe´ye tercüme edildi.Kitabın iyi anlaşılabilmesi için İngilizce kelimeler bazen denizcilik deyimleri bazen de konuşma dilindeki karşılıkları ile tercüme edilmiştir.Kitapta izlenen tercüme yöntemi İngilizce sözcüklerin Türkçe karşılığını vermek yerine anlamı ifade etmeye yöneliktir.” …
Adalar Denizi KılavuzuAdalar Denizi Kılavuzu, Ege Denizi’nin kıyı coğrafyası ve seyir koşulları ile ilgili olarak 1925 yılındaki durumu anlatan bir kaynak olmasına rağmen,yalnızca tarihi değerini değil aynı zamanda yararlı bir seyir kılavuzu olma özelliğini hâlâ koruyan bir eserdir. Bir kısım yer adlan değişmiş, iletişim ulaşım ve levazım temini koşulları gelişmiş olsa bile, kitapta içerileri coğrafya bilgilerinin çoğu geçerliklerini günümüzde de korumaktadır. Kılavuzun bu yeni yayımında kerte türünden kerterizlere ek olarak derece türünden kerterizler de verilmiş olduğu için, kitap, Enez’den Marmaris burnuna kadar olan kıyılarımızda seyredecek olan denizciler için önemli bir başvuru kaynağı olma özelliğini devam ettirmektedir.Ahmet Rasim BarkınayTürkiye’de çağdaş deniz haritacılığının öncüsü olan bir deniz subayıdır. Osmanlı bahriyesindeki görevlerinden sonra Ankara’da Genelkurmay Deniz Harekât Dairesi reisliğinde bulunmuş ve 1928 yılında Harita Genel Müdürlüğü’nün hidrografi şubesini kurarak uzun seneler başkanlığını yapmıştır. Bu şube daha sonra günümüzün Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi’ne dönüşmüştür.Denizciliğin ve denizbiliminin çeşitli yönleri üzerine yazmış olduğu çok sayıda makalesi ve kitabı vardır. Özellikle, Türkiye kıyıları üzerine yazmış olduğu dört ciltlik kılavuz günümüzde dahi aşılabilmiş değildir. Adalar Denizi Kılavuzu bunların üçüncüsü olup1925 yılında yazılmış ve 1926 yılında yayımlanmıştır.Mustafa Pulrar Bilkent Üniversitesi’nin profesörlerindendir. Türk deniz kültürünün çeşitliyönleriyle ilgili yazıları çeşitli dergilerde, özellikle de Yelken Dünyası dergisinde yayımlanmaktadır. Önemli Osmanlıca denizcilik eserlerinin çeviriyazılarını yapmakta olup halen Süleyman Nutki’nin Kamûs-u Bahrî’si ile Süleyman Faik’in Rehberi Derya’sını yeni yazıya çevirmektedir.
Kaptan Paşanın Seyir DefteriKaptan Paşa’nın Seyir Defteri, denizcilik tarihinin en büyük amirallerinden Kaptanı-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa’nın hayatı ve hatıralarının, yaşandığı dönemde kaleme alınmış olduğu tarihi bir eserdir. Barbaros’un leventlerinde Seyyid Muradı Reis’in bizzat Hayreddin Paşa’dan dinleyerek yazdığı ve Gazavat-ı Hayreddin Paşa adıyla bilinen bu hatıratın mensur nüshaları İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde, manzum suretleri ise Topkapı Sarayı Revan Köşkü Kitaplığı’nda bulunmaktadır. Kaptan Paşa’nın Seyir Defteri, Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil tarafından bu iki kaynak üzerinde yapılmış titiz bir çalışmadır.”Her iki taraftan derya gibi asker, derya yüzünde donanıp birbirlerine karşı yürüdüler. İlk önce düşman donanmasından bir büyük kalyon ayrılarak harekete geçti ve toplarını atmaya başladı. Gökyüzü onların dumanından sanki karalar giyinmişti. Denizin yüzü karadan ayırt edilmez hale gelmişti. Sanki bu dünya kubbesi tamamen zulümat ve karanlıkla kaplanıp, bulundukları yerler deniz midir, kara mıdır fark edilemezdi.”
Gemici BağlarıDenizcilikle ilgili yayınların yok denecek kadar az olduğu ülkemizde “Gemici Bağları” ile ilgili bir çalışma, şu ana kadar hiç ele alınmış bir konu değildir.Genel anlamda denizcilik içinde olsun, tekne içinde olsun, hala geçerliliğini koruyan ve mutlak öğrenilmesi gereken işlerin başında bağlar gelir.Günümüzde balatların, iplerin teknik ve yapısal olarak büyük gelişmeler gösterdiğini görüyoruz. Buna karşın 5 temel kombinozondan oluşan gemici bağları, insanoğlunun denizlere açılmaya başlamasından bu yana o kadar büyük gelişme gösteremedi. Avrupa ve Amerika’da bazı denizcilik enstitüleri hala bilinen bağların olası, yeni konfigürasyonlarını araştırır ve bulmaya çalışırken, bizde denizcilik için ilk önce öğrenilen iki-üç bağ çeşidi yeterli bulunup hemen her iş için kullanılırken, diğerleri unutuldu.
Seyr-i Sefain Öncesi ve SonrasıBu kitap, Türk ticaret gemilerini anlatıyor. Sultan Mahmud döneminde ilk buharlı teknenin İstanbul limanına girişinden bugüne, 170 yılda gelip geçen büyüklü, küçüklü yüzlerce ticaret gemisini… Yıl: 1828… İlk buhar makineli vapurumuz, “Sür’at” adlı yandan çarklı bir gemi yavrusu… O ve benzerleri, önce Tersane-i Amire bünyesinde yeralmış; sonra her padişah döneminde bir başka kuruluşa bağlanmış… Bunların arasında en iyi hizmet edenlerinden biri, Seyr-i Sefain, sonraki adıyla Türkiye Seyr-i Sefain İdaresi. Filosundaki gemi sayısını çoğaltarak, yeni yeni hatlar açarak, kıyılarımız boyunca ve Akdeniz’de güven ve itibar kazanarak… Daha sonraki yıllarda da, yine hepsi bir öncekinin devamı olan kuruluşlar birbirini izlemiş: Denizyolları, Denizcilik Bankası, Türkiye Denizcilik Kurumu gibi… Bugün, gemilerimiz, bacalarında dün de olduğu gibi, yine Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nin ay-yıldız ile çift çapalı forsunu taşıyor… Eser Tutel, yalnız Seyr-i Sefain İdaresi’ni değil, ondan önceki ve sonraki dönemleriyle bütün sivil denizciliğimizin tüm geçmişini anlatıyor. Vapurların pek çoğunun fotoğrafları da meraklısına ilgi çekici birer belge olarak sunuluyor. Türk deniz ticareti hakkında anlatılanlar elbette bu kadar değil. İzmir’de Körfez’de, İstanbul’da Haliç’te, Doğu’da Van Gölü’nde çalıştırılan gemilerin, Deniz Nakliyatı’nın filosundaki şileplerin, tankerlerin, İstanbul’daki deniz otobüslerinin de merakla izlenecek geçmişleri var…
Sayyadane Bir CevelanTanzimat sonrası Türk yayın hayatının “hâce-i evvel”i (ilk öğretmeni) Ahmed Mithat’ın bu küçük, ama sevimli kitabı gezi edebiyatının ilk örneğidir. Üstat Orhan Şaik Gökyay’ın dediği gibi kitap, “… yalnız eğlenceli bir gezinin hikâyesi olarak kalmamış, türlü yönlerden okur için yararlı olmuştur. (…) bu türden başka kitapların yazılmasına da yol açmıştır”. Sayyadâne Bir Cevelân, ilk önce Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilmiş, daha sonra 1891’de kitap haline getirilmiştir. Ahmed Midhat, lâtif bir üslûpla, Beykoz’dan başlayıp İzmit Körfezi’nde sona eren bir kotra gezisini ve ardından Tavşancıl’ın bâkir tepelerinde yapılan bir av partisini anlatır. “Keyfim” adlı kotrayla yapılan bu gezinin dönüş rotasında Ada sahillerinin güzellikleri temâşâ edilir, “büyük mikyasta bir mehtabiye”nin keyfine varılır. İstanbul’un “soylu kibarları”nın daveti üzerine katıldığı bu gezi boyunca Ahmed Midhat, 19.yüzyılın son demlerinde Boğaziçi sahillerini, sahilhanelerini, sayfiyelerinin güzelliklerini yâdeder; bir yandan denizcilik dersleri verir, avcılık serüvenlerini anlatır; bir yandan da İstanbul’un tarihine dair ufak tefek notlar düşer, mitolojik anektodlar nakleder. “Keyfim”le yapılan bu keyifli gezinin –Ahmed Midhat’ın kitaba yazdığı “Önsöz”de belirttiği gibi- “tafsilatı ise aşağıda olduğu gibidir”…
Ertuğrul Faciası19. yüzyılın sonlarında Japonya, İmparator Meiji yönetiminde önemli reformlar yapmaya başlamış, Doğu ulusları için örnek oluşturmuştu. Bu arada Batı´ya gelen Japon elçiler, Osmanlı Devleti ile de ilişki kurdular. Osmanlı bayrağını taşıyan ancak, II. Abdülhamid tarafından Haliç´te çürütülen donanmadan seçilen bir gemi iade-i ziyaret amacıyla 1889 yılında Japonya´ya gönderildi. Fakat bu çürük gemi Japon denizinde battı. Altı yüze yakın Türk denizcisi öldü. Bu olay tarihimize, Ertuğrul Fırkayteyni Faciası kaçan bir deniz subayının trajik öyküsüdür de… Padişahın özel elçisi olarak gönderilen Tuğamiral Osman´ın karısının vıdı vıdısından bıktığı için, dönüşü olmayacağı belli olan Japonya seyrini kabullenmiş olması, bu yolculuğun; II Abdülhamid´in kuşkuculuğu, Bahriye Nazırı´nın makam hırsı, çürütülmüş bir Donanma, bilim ve akılcılığa sırt çeviriş, denizcilikten kopuş gibi, pek çok trajik unsuralarından birisidir. Bu kitapta Ertuğrul Faciası, Osmanlı resmi deniz ve Japon gazete arşivlerinin Türkiye´de ilk kez karşılaştırılarak yazılması yanında, bu olayla ilgili, bugüne kadar sorgulanmayan bir çok soruya da açıklık getirilmektedir. Bu olayın dışında, II. Abdülhamid´in denizcilik ve dış politikasını; Japon kalkınma mucizesini ve bu mucizenin Türkiye´ye model gösterilişini; 1890 yılında Ertuğrul ile başlayan Türk-Japon dostluğunun 21. yüzyılda ulaşabileceği boyutların olasılıklarını da tartışmaktadır.
Refah’ı Kim BatırdıBir hiç uğruna şehit edildiler..Sümer Şilebi’nin yaşadığı sıkıntılı yolculuğun haberi, el altından yayılırken, 23 Haziran 1941 günü Refah Şilebi Mersin açıklarında batırılmıştı.Refah’ın batırılması ile ülkede heyecan ayyuka çıkmıştı. Erenköy’deki evinde bir gün olsun istirahat etmek isteyen Donanma Komutanı Koramiral Şükrü Okan’a felaket haberini Gölcük’ten ileten kurmay başkanı, komutanın feryatlarıyla daha sarsıldı. Donanma Komutanı elinde kalan telefon ahizesini bırakmadan bağırmaktaydı:- Bütün yetişmiş subaylarım, erbaşlarım kurban edildi. Mahvolduk, hepsini ölüme gönderdiler.Eşi bir an ne olduğunu anlayamamış, soruyordu:- Şükrü Paşa ne oldu, birisinin başına bir felaket mi geidi?- Refah’ı torpillemişler! Gemi batmış, yüzlerce genç insanımız boğulmuş!O yıllarda haberleşme kaynağı’ olarak sadece Anadolu Ajansı bulunuyordu. “Refah FaciasÇnın ilk duyurusu da, birçok sansürden geçtikten sonra, ancak 26 Haziran 1941 günü basına ulaştırıldı ve 27 Haziran günü gazeteler, Anadolu Ajansı’nın haberini yayınladılar.O gün, Cumhuriyet Gazetesi birinci sayfadan “Bir Vapurumuz Akdeniz’de Batırıldı” başlığıyla çıkıyordu. Haberdeki ikinci başlıkta ise “Refah Vapuru’nda bulunan 185 yolcudan 5O’si kurtarıldı” denilmekteydi.Haber, “Tahkikat Yapılıyor” ara başlığıyla “Mersin’den İskenderiye’ye gitmekte olan geminin torpillendiği mi, yoksa mayına mı çarptığı henüz malûm değil” diye devam etmekteydi.Yıllarca hep soruldu “Refah’ı kim batırdı? İngilizler mi, Almanlar mı, İtalyanlar mı? Yaşanan facianın Mersin’de gemiye yerleştirilmiş bir mıknatıslı mayından kaynaklandığı ise bugünlere kadar hayal bile edilemedi.Osman Öndeş, kitaba adını veren “Refah’ı Kim Batırdı” sorusuna yanıt ararken, İtalyan sualtı komandolarının II. Dünya Savaşı sırasında İskenderun ve Mersin limanlarından yaptıkları mayın saldırılarının sır perdesini aralıyor.Refah Şilebi Faciası ‘nın tanıklarıyla söyleşilerin, özel mektupların, mahkeme kayıtlarının ve pek çoğu ilk kez yayınlanacak fotoğrafların yer aldığı bir belgesel sunuyor.Öndeş ‘in “Refah ‘ı Kim Batırdı” çalışmasını okurken, Türk denizcilik tarihinin en önemli olaylarından birinin karanlıkta kalan ayrıntılarını öğrenecek, Akdeniz’in ortasında yaşanan insanlık dramına tanıklık edecek ve Türkiye’nin katılmadığı bir savaşta ne denli kritik role sahip olduğunu göreceksiniz.
zulce, sana giren çıkan mı var yavrum…
o kadar hızlısın ki anca 6. ahkamda farkına varabiliyorsun…bana girip çıkan var tabiki olmaz mı? insan oğlu işte.mutfak ilen Wc arasında bir döngü…
senle mi uğraşcem aslanım, önce işimi bitirdim sonra cevap verdim, önceliğin ne ki…
Allah sizden razı olsun kopanisti insanı, Ahmet Midhat Efendinin bu kitabından habersizdim. Ayrıca böyle faideli kitapları bizle paylaştığınız için sayın kendim ve şahsım adına teşekkürü bir borç bilirim.
rica ederim efendim, faideli olabildi ise ne mutlu bendenize,
24 tam sayfa renkli bulut fotoğrafı incelemesinden yola çıkarak hava tahmini yapabilmenizi sağlayan pratik bir kitap. 13 dile çevirilen, yarım milyonu aşan satışıyla yıllardır ‘en çok satanlar’ listesindeki yerini koruyan kitabın başarısını yazar, ‘doğrudan konuya girip, tam sayfa fotoğrafların çekiciliği ile birlikte hava tahmini oyununu oynamaya’ bağlıyor. Kitabı kullanırken kullanım ve terimlerle ilgili açıklamaları okuyun; sizinkini en çok andıran gökyüzünü bulun, sonra başlıca ipuçlarının da mevcut olup olmadığına bakın. Eğer varsa o zaman başlıca öngörülenleri ve açıklamasını okuyun; sizinkini en çok andıran gökyüzünü bulun, sonra “başlıca ipuçları”nın da mevcut olup olmadığına bakın. Eğer varsa o zaman “başlıca öngörülenler”i ve “açıklaması”nı okuyun.Anında Hava Tahmini çoğunlukla yatçıların-motoryatçıların kullandığı bir kitap.
Denize KarşıLouisa Rudeen, Çeviri: Tayfun TimoçinDoğanın, nazik bir yol arkadaşından, kısa sürede hiddetli bir rakibe dönüşüverdiği, ağırlaşan koşulların saklanacak hiçbir yer bırakmadığı, her şeyin önemini yitirip, denize karşı teke tek kalınan anlar… MotorBoating dergisinin sayfalarından alınmış, yıllar sonra değil, olayın sıcaklığında yazılmış; olay tarihi, yeri belli, bizzat tanıkların ifadelerinden aktarılan, birbirinden heyecan verici, yaşanmış 24 öykü.Denizi sevmek kadar bilgilenme ve deneyim de denizciliğin yayılmasını, gelişmesini sağlar. Yeterli bilgi, deneyim ve donanım varsa denizde karşılaşılan birçok olağanüstü durumun üstesinden gelmek mümkündür. Felaketleri yaşayan insanların öykülerindeki doğal olayları, kazaları, donanım hatalarını öğrendikçe denizciliğinizin güçlendiğini hissedeceksiniz. Denize karşı gelmenin ne gereği var, ne de anlamı!
Şirket-i Hayriye’nin Boğaziçi Vapurları“Boğaziçinin, Türk ve Dünya edebiyatında her zaman seçkin bir yeri olmuştur.Doğal güzelliğini oluşturan kıyılarını süsleyen sarayları, köşk ve yalıları ile yerli, yabancı pek çok yazar ve şairin öncelikli konuları arasında yer almıştır.Ayrıca, güzelliklerinin yanısıra, yüzlerce yıldır Karadeniz’den Marmara’ya, Marmara’dan Karadeniz’e onbinlerce gemi geçmiş ve bu doğal su yolunu kullanmıştır.Ancak bunların arasında, bir geleneği oluşturan ve özellikle ‘Boğaziçi Vapurları’ niteliğini taşıyan Şirket-i Hayriye’nin gemileri hakkında çok az eser yayınlanmıştır.Bu kitapta ‘Boğaziçi Vapurları’nın tek tek herbirinin teknik özellikleri ve yaşam özetleriyle ‘Şirket-i Hayriye’ işletmesinin kısa bir tarihçesi anlatılmaktadır.”
Gemiler… Süvariler… İskelelerYıllarca Köprü ile Eyüp arasında mekik dokuyan, İstanbul’un günlük yaşamında vazgeçilmez bir yeri olan küçücük Haliç vapurlarının… Birbuçuk yüzyıldan beri Körfez’de, hatta Ege adaları arasında yolcu, yük taşıyan İzmir yolcu vapurlarının… Dünyanın dört bir bucağına kuru yükten akaryakıta, çeşitli yük getirip götürerek büyük hizmetler gören çilekeş şileplerin, kosterlerin, koca tankerlerin… İstanbul sularındaki modern deniz otobüslerinden Van Gölü’ndeki gözden uzak feribotlara kadar, deniz ticaret filomuzdaki büyüklü küçüklü tüm gemilerin ilgi çekici öyküsü…Ayrıca, deniz fenerlerimiz, tahlisiye gemilerimiz, can kurtarma istasyonlarımız, limanlarımız, kılavuzlarımız, rıhtımlarımız ve adları deniz ticareti tarihine giren ünlü kaptanlarımız… Başta İstanbul, bütün limanlarımız, sıra sıra iskelelerimiz, ilgi çekici öyküleriyle ünlü gemilerimiz, denizcilerimiz 25’i renkli, 368 fotoğraf ile anlatılıyor.
İstanbul’un Unutulmayan Gemileriİlk yandan çarklı buhar gemimizin İstanbul’a gelişinin üzerinden tam 177 yıl geçti. Bu 177 yıl boyunca büyüklü küçüklü pek çok gemimiz oldu. Önceleri kömür ocaklı, buhar kazanlı, istim makineli… Sonraları dizel motorlu ya da dev türbinli…Bu albüm kitabı geçmişteki en sevilen, en güzel gemilerimizin büsbütün unutulup gitmelerini önlemek amacıyla hazırladık… Genç kuşaklar ‘Bir zamanlar bizim de gemilerimiz, vapurlarımız varmış. Babalarımız, dedelerimiz gidecekleri yerlere deniz yoluyla giderlermiş’ diyebilsinler diye…Kitapta fotoğraflarıyla sergilenen, öyküleri anlatılan gemilerden bazıları:Sür’at, Bezm-i Alem, Asayiş, Suhulet, Sahilbent, Aydın, Nusret, Şükran, Intizam, Hale, Seyyale, Karadeniz, İhsan, Halep, Bandırma, Alemdar, Halas, Üsküdar, Altınkum, Aksu, Ege, Trak, Tırhan, Bakır, İstanbul, Adana, Ankara, Tarsus, Truva, Yalova, Paşabahçe
Denizde Canlı Kalabilme“Kitabımız iki yıldan fazla süren, titiz bir çalışmanın ürünü olmuştur. IMO’nun ‘Denizde Canlı Kalabilme’ ve ‘Kişisel Sağ Kalma’ kurs müfredatları ile ayrıca SOLAS Bölüm III – Kural 51’de belirtilen ve her gemide bulunması gereken ‘Eğitim El Kitabı’nın içeriği, kitabımızda vardır.”SOLAS ile belirlenmiş olan ‘can kurtarma teçhizatını’ bir bir açıkladıktan sonra, dünya sularında seyretmekte olan her çeşit gemide, herhangi bir acil durum karşısında her denizcinin ihtiyaç duyacağı, denizde canlı kalabilme prensiplerini tekrarlayarak hatırlatmak ve ‘gemiyi terk’ gibi oldukça güç bir duruma düşüldüğünde de yardım gelinceye kadar hayatta kalmayı devam ettirecek önlemler hakkında bilgiler verilmektedir. Ayrıca denize özgü ilk yardım konusu işlenmiş, uluslararası kurtarma teşkilatlarından söz edilmiştir. Ekler’de ise, ‘Türk Arama ve Kurtarma Yönetmeliği’ ile konumuzla ilgili İngilizce-Türkçe küçük bir sözlük vardır.
Denizlerin GüzelleriOsman Kademoğlu, Yayına Hazırlayan: Ali Pasiner438 s, kuşe, ciltli, 23×29 cmDuran Kitapları, İstanbul, 2000Kademoğlu, bir Karadeniz sahil kasabasında çocukluktan delikanlılığa geçerken takaları, çektirmeleri, Karadeniz guletlerini, çaparları, alamatraları tanıdı. Daha sonra, Ege ve Akdeniz’in uskunalarını, tırhandillerini, kepçe kıç guletlerini, yarım ayna balıkçı ve süngerci kayıklarını ve piyadelerini gördü… Bütün bunlar denizlerin güzelleriydi.Bu kitapta, kendini ağaç tekne yapımına adamış ustaların, onları kullanan eski denizcilerin görüşlerini, hikayelerini, denizlerin güzellerine bakış açılarını bulacaksınız.Marmara’nın GüzelleriKancabaş ve Alamana, İskele Sandalı, İstanbul Piyade Kayığı, MavnaKaradeniz’in GüzelleriTaka, Iğrıp Kayığı, Çapar, Karadeniz Guleti, Avarya, Çırnık, Çektirme, Alamatra,İnebolu Kütüğü, Gürcü KayıklarıEge ve Akdeniz’in GüzelleriTırhandil, Bodrum Çırnığı, Aynacı Sandalı, Piyade, Bodi, Ördek Göğüslü, Bodrum Guleti, Gurita
Denizcilik MeteorolojisiİTÜ Denizcilik Fakültesi öğretim üyeleri olan Öney ve Yılmaz’ın kitabı, IMO Model Kurs konularına göre, Uzakyol Kaptanlığı yeterliliğine kadar her düzeyde yeterlilik için hazırlanmış.Kitabın Bölümleri:- Meteorolojiye Giriş- Dünyanın Hareketleri ve Atmosfer- Isı, Sıcaklık ve Ölçüm Aletleri- Buharlaşma, Yoğunlaşma ve Nem- Görüş Uzaklığı, Sis ve Bulutlar- Yağış ve Meteorlar- Hava Basıncı ve Hava Yoğunluğu- Atmosferik Dolaşım ve Küresel Rüzgar Sistemi- Hava Kütleleri, Cepheler, Alçak ve Yüksek Basınç Alanları- Tropikal Siklonlar- Gemi Sinoptik Kod ve Gözlem Metodları- Okyanus ve Denizler Hakkında Kısa Bilgi, Okyanus AkıntılarıKitabın ekinde 38×63 cm boyutunda Okyanuslarda Genel Akıntı Sistemi haritası, kuşe kağıda basılı renkli bulut ve Beaufort Skalası’na göre deniz durumu fotoğrafları bulunuyor.