Darwin‘den beri evrim teorisi çok kuvvet kazandı. Diğer bilim dalları ile olan etkileşimi sonucu evrimi, Darwin’in hayal edemeyeceği bir berraklıkla görebiliyoruz.Matematik ve istatistik kullanılarak bir toplulukta farklı bireylerin oranlarının zamanla nasıl değiştiğini anlayabiliyoruz.Paleontolojinin bulgularıyla canlıların son birkaç milyon yılda nasıl bir değişim sürecinden geçtiğini tahmin edebiliyoruz.
Genetik ise, yeni tiplerin oluşma mekanizmalarının en ince ayrıntılarını ortaya çıkarıyor.Yakın yıllarda ise sosyobiyoloji, Darwin’cilerin bir yüzyılı aşkın süredir çözümleyemediği bir soruna yeni boyutlar kazandırdı.Sorun, canlıların niye birbirlerine yardım ettikleri.Darwin’in teorisine göre, her bir canlı kendi varlığını sürdürmek ve üreyebilmek için bir savaş verir. Başkalarına yardım etmek, o canlının sağ kalma olasılığını bağıl olarak azaltacağına göre, uzun vadede evrimde bu davranışın elenmesi gerekir.Oysa canlıların özverili olabilecekleri (oldukları) bilimsel gözlemlerle kanıtlanır.
Balarıları, kovanlarına saldıran bir hayvanı sokmakla intihar etmiş olurlar; çünkü sokma sırasında iğneye bağlı bir takım iç organlar yırtılıp gövdeden sökülürler.
Çoğu küçük kuşlar, kartal gibi yırtıcı bir kuşun yaklaştığını görünce çığlıklar atarak içinde bulundukları sürüdeki diğer habersiz arkadaşlarını uyarırlar. Kuş sürüsü havalanarak kaçar; ama bu arada saldırganın dikkati de çığlık atan kuşa çevrildiğinden o kuşun parçalanması olasılığı da artar.Özveri olgusunu açıklamanın klasik bir şekli, bunun grubun veya türün çıkarına olduğu, özverili bireylerden oluşan toplulukların bencil bireylerden oluşan topluluklara kıyasla evrimde daha başarılı olacağıdır.Ancak bu teoride belirtilmeyen nokta özverili toplulukların bu özelliklerini nasıl koruyacaklarıdır.Öyle bir toplulukta belirecek tek bir bencil bireyin, kendisini feda etmeyeceği için bir sonraki kuşaklara bencillik özelliklerini daha yüksek oranlarda aktarabilmesi gerekir.Bir diğer belirsiz nokta da, eğer evrim topluluk düzeyinde oluyorsa, bu topluluğun boyutlarının ne olacağıdır.Aile mi, sürü mü, tür mü, yoksa sınıf mı?Aynı anda birden fazla seviyede evrim olsa bile, çıkarlar çelişince sonuç ne olacaktır?Canlılarda görülen her tür sosyal davranışın biyolojik temellerini araştıran sosyabiyoloji, evrimdeki ölüm kalım savaşına genler seviyesinde yer aldığını savunur.Sosyobiyologlarözveri olduğunu açıklamak için “yakınlık derecesi” kavramını kullanırlar.Bir canlıdaki genlerin ne kadarı bir diğer canlıda bulunuyorsa, aradaki yakınlık derecesi de o olur. Böylece, örneğin, bir canlı ile babası (veya anası) arasındaki yakınlık derecesi de ortalama %50’dir.Çünkü kardeşlerden birinde bulunan bir genin öbür eşinin döllemiş olan eşey hücresinde (sperm veya yumurta) bulunma olasılığı %50’dir.Şakacı bir biyolog, bir zamanlar, iki kardeşi veya sekiz kuzeni uğruna kendini feda edebileceğini söyleyerek özverinin altında yatabilecek olan kalıtsal çıkarlara işaret eder.(2 kardeş= %50 yakınlık derecesix2=%100)(8 kuzen= %12,5 yakınlık derecesiX8=%100)Kartal tarafından öldürülme pahasına sürüdeki diğer kuşları uyaran küçük kuş da aslında kendi genlerini kurtarmaktadır.Sürüde bulunanlar arasında kardeşleri ( %50 yakınlık derecesi), kendi yavruları (%50 yakınlık derecesi), kuzenleri (%12,5 yakınlık derecesi) ve onunla aynı genleri paylaşan başka akrabaları bulunabilir. Kendisi (%100 yakınlık derecesi) ölse bile, eğer ölümü ile yeterli sayıda akrabası kurtulacaksa bu karlı bir alışveriş olacaktır.Sosyobiyologlar, sosyal canlıların böyle ince çıkar hesapları yapma yeteneğini geliştirerek evrimsel bir üstünlük kazandıklarını savunurlar.Bu tür yarar-zarar analizlerinin içgüdüsel seviyede yapıldığını gösteren en güzel nitel (kalitatif) gözlemler karıncalar üzerine yapılmıştır.
Karıncalar ve balarılarının diğer hayvanlardan çok farklı bir üreme biçimleri vardır. Kraliçenin ürettiği yumurtalar eğer döllenirlerse, kısır dişi işçi arılar oluşur, döllenmezlerse erkekler oluşur.Dişiler yuvanın bütün işlerine koşarlarken, erkeklerin kraliçeyle çiftleşmekten başka bir işlevi yoktur.Erkekler döllenmemiş yumurtalardan oluştuğu için onlarda bulunan genlerin sayısı dişilerdekinin yarısıdır. Bundan ötürü yukarıda bahsi geçen yakınlık dereceleri bu tür böceklerde başkadır. Kızkardeşler arasındaki yakınlık %75 iken, annelerin kız çocuklarına olan yakınlığı %50’dir.
Dolayısıyla, işçilerin kendileri gibi olan yeni kızkardeşler üretmesi için kraliçeye hizmet etmeleri, kendilerinin üremelerinden daha avantajlıdır. İşçilerin kısır olmasının sebebi buna bağlıdır.Bu ilginç üreme mekanizmasının doğurduğu sonuçlardan asıl ilginç olanı, kızkardeşlerin birbirlerine %75 yakınlığına karşın, dişi işçilerin erkeklere olan yakınlığının %25 olmasıdır.Kendi genlerini mümkün olduğu kadar çok sayıda gelecek kuşaklara aktarmak isteyen işçiler için dişi-erkek oranı 3’e 1 olmalıdır.Gerçi kraliçenin kalıtsal çıkarları bu oranın 1’e 1 olmasını gerektirir. (hem oğulları hem de kızları ile olan yakınlık derecesi %50’dir.)Üreyen kraliçe arı olmasına karşın yumurtalara ve lavralara bakan işçilerdir. Kraliçe eşit sayıda erkek ve dişi yumurtlasa bile, işçilerin erkek yavrulara, dişi yavrulara yapılan bakımın sadece 3’te 1’ini yapmaları kendi çıkarlarına olacaktır. Erkek yavrularını bakımsızlıktan ölüme terketmektense, kraliçe işçilerine boyun eğer.İki Sosyobiyolog, binlerce karıncayı sayarak 20 değişik türdeki erkek-dişi oranını belirlerler. Buldukları oranının 1’e 3 olması, canlıların kalıtsal çıkar hesapları yapabileceklerinin şimdilik en kuvvetli kanıtıdır.Sosyobiyologlar, hayvanlarda görülen pek çok davranışın kalıtsal kökenli olduğunu iddia ediyorlar.Ancak, insanlardaki davranışların temellerinin de biyolojik olduğu öne sürülünce siyasi ve felsefi yönden hassas konulara girilmiş oluyor.Örneğin, din, devlet gibi toplumsal kurumlara bağlılık eğiliminin kalıtsal çıkar hesaplarına dayalı olabileceği fikri çeşitli çevrelerde sert tepkilere yol açıyor.Ya da karşıt görüştekiler sosyobiyolojiyi, kültür olgusunu yeterince önemsememekle suçluyorlar.Basit canlılarda davranışlar kalıtsal olarak aktarılsa dahi insanlarda davranışların büyük bir bölümü öğrenme yoluyla aktarılıyor.
Ayrıca sosyobiyoloji, henüz deneysel kanıtları çok az olan, desteksiz pek çok fikir ortaya atan bir teori. Yine de insan psikolojisinin evrimi konusunda ilginç önerilere sahip.Sosyobiyologların iddialarına göre, diğer sosyal canlılara kıyasla daha çok evrimleşmiş olan insanda, yukarıda bahsi geçen yakınlık derecesine dayalı özveri olgusuna ilaveten, daha esnek çalışan ikinci bir özveri mekanizması gelişmiştir.Karşılıklı yardımlaşma, böyle bir ortaklığa giren bireylerin gelecek nesillere yeni genler aktarma olasılıklarını arttırır.”Oyun bozanlar” (yardım alıp karşılığını vermeyenler) ve “kendi bacağından asılanlar” (yardım kabul etmeyenler) uzun vadede eleneceklerdir. “Hilekarlar” (yardım alıp sonra karşılığını veriyor gibi yapan fakat aslında vermeyenler) ise bu oyundan karlı çıkarlar.Bunun sonucu olarak insanoğlu hileyi fark etmek, hile yapabilmek ve hilekarlığı gizleyebilmek için karmaşık bir psikolojik yapı evrimleştirmiştir.Gücenme, suçluluk, minnet, acıma, ahlak gibi duygular, karşılıklı yardımlaşma ile arasındaki çelişkinin ürünleridir.Aldatmaca yeteneğinin en evrimleşmiş hali ise kendi kendini aldatmadır; çünkü o zaman “hilekar” yalanında çok daha inandırıcı olur.Yine tekrarlamakta fayda var; sosyobiyolojinin özellikle insanlarla ilgili iddiaları ile ilgili hiç bir deneyi yok.Şimdi sosyobiyolojinin taraftarları ile ona karşı çıkanlar kendilerini haklı çıkarmak için pek çok çalışmalar yapıyorlar.Emin olun ki, sosyobiyolojinin bugün bize aşırı gelen bazı iddiaları çürütülse de, kanıtlansa da, ilerdeki yıllarda psikoloji, sosyoloji ve diğer sosyal bilimlerin çehrelerinde önemli değişiklikler olacak.Fiziğin kimyayı, kimyanın biyolojiyi açıklamasından sonra şimdi de biyoloji sosyolojiyi açıklamaya çalışıyor.(Time, 1 Ağustos 1977’den bir başlık)”Er veya geç, politika bilimi, hukuk, ekonomi, psikoloji, psikiyatri ve antropoloji hepsi de sosyobiyolojinİn dalları olacaktır”
Kaynak:1-Science Digest2-Evrimde Olgu – Can Bruce
yorumlar
Super..
harika hazırlanmış bir yazı olmuş
bireysel özveri= türün bencilliği
Massay bu bilgiyide ben ekliyim,yılan balığı göç eden balıkların en ilgincidir..hatta baştan ilginç bunlar.şöyle ki; ergin olana kadar dişiler tatlı sularda yaşarlar.erkekleri ise nehirlerin denizlerle buluştuğu yerlerde..çiftleşecekleri zaman dişiler erkeklerin yanına gelir ve burda çiftleşerek denize açılırlar..dünya üzerindeki bütün yılan balıkları bu şekilde atlantik okyanusuna ve oradan da meksika yakınlarındaki “sargos körfezi” ne giderler.dişiler burada yumurtalarını bırakır,ve yaşlanmış olan bütün bu bireyler ölürler..yumurtadan çıkan yavrular 2 çeşit larva dönemi geçirdikten sonra , ‘ebeveynleri nerede yaşamışsa’ o ülkeye doğru geri göç yaparlar.ve bu göçü 3 yılda tamamlarlar.
bravo massay!
darwin ve maymun ağacın altında oturuyorlardı. darwin ihtirasla bağırdı._aşkımmm, öyle bir tez atacağım ki artık gizli gizli buluşmamıza gerek kalmayacak.
ellerine sağlık Massay.
Teşekkürler beğeniniz için.Harlemsaray teşekkürler katkın için .
Güzel yazı.yazıdaki görüşlerin kaynağını merak edenler ve anlaşılabir ama bilimsel ayrıntı isteyenler: Richard Dawkins‘in Tübitak yayınlarından çıkan “Gen Bencildir” isimli kitabını okuyabilirler.
harika bir yazı.
Yani evrim teorisini mi savunuyor yazıda ki anlatım ? Tamamını okuyacak vaktim yok bu yüzden lütfen söyleyin .
olum okuyacak vaktin yoksa ne atlıyon. farzet ki savunuyo dedik okumadan dalacan mı. la havle.
Evet dalıcam !
hıı savunuyo o zaman
Tamam o zaman 😀
İki dakka sonra ama .
Manson daki güce hayranım, nasıl da sus pus etti, Stitch i..
dur hazırlanıyo daha gelecek oyacak gözünü darwinin.
Sence Massay cevap verir mi..
Ya üşeniyorum yazmaya ne yapayım … Kaç dakkadır ona yorum yap buna yorum yap , zaten hastayım koptu parmaklarım .
haa şööle
Stitch 94.Yazıyı okuyacak zamanınız olmadığını belirtmiş olmanıza rağmen kısa bir açıklama yazmak istedim.umarım okursunuz.Evrim deyince dünyada bilimsel anlamda tek teori Darwin teorisi olmakla birlikte bu teori Darwin’den sonra da tüm bilim dünyasının sonsuz gayretleriyle geliştirilmeye çalışılmaktadır.Zira evrim adının her geçtiği yazı, makale, hoş bir sohbet bile ister istemez Darwin teorisi desteklemekle mükelleftir.Ancak ülkemizde;1- Gerek dini inanışlarımızdan , ( her zaman din ile bilim aynı paralelde olmadığı ve olmak zorunda olmadığı için),2- Gerek bilimsel? ve araştırmasal? vakıf sahipleri kişilerce ortaya atılan “evrim teorisi çürütüldü” gibi iddialara bağlı yazılara fazlaca müsamaha gösterilmesinden,Evrim teorisine uzak durmaya çalışıyor, ne yazık bilime sırtımızı dönüyoruz.Sonuç olarak yazı bilim desteklidir. ve yazıda evrim teorisinin asalları baz alınmıştır.Sorunuzun yanlış olduğunu da belirtmeliyim.Darwin teorisi, savunulmaya gerek duymaz.Çünkü bu teoriye karşı bilimsel sav yoktur.
birinci madde için nacizane bende aslında temel sorunun din ile bilimin çatışmasından ziyade o kavramları kullanan insan zihninin çatışmasından mütevellit olduğuu söylemek isterim.bı noktada adem havva noldu kitapta öyle yazıyor diyen arkadaşa da gerekirse tekme tokat dalabilirim. zira aynı arkadaş başka bir plaformdada insan beyni kuranı kerim tamamını şu an kavrayamıyor olabilir diyebilir.evrim teorisine karşı harun yahya modeli tırışkadan antitez dışında fikirle gelen bireyinde ağzını yüzünü öperim.
Peki soruyorum size ; neden hala evrim teorisini(lerini) kanıtlayan tek bir kanıt dahi bulunamadı ? Eğer savunulan “tez” gerçekse neden şimdiye kadar bu teoriyi savunan “bilimciler” hep karşımıza sahte kanıtlarla çıktılar ? Bizler neden onca araştırma ve görüşme sonucu bir kanıt bile elde edemedik ? Acaba çok kanıt vardı da bizden mi gizlediler ? Darwin bey amcacığım ve onun yolunda yürümeye çalışan kimseler neden karşımıza bu teoriyi desteklemek isterken (Örnek) sahte fosillerle çıktılar (Örnek olan fosil .) ?Din ile bilim hiç birbirinin zıttı yolda gitmiyorlar ki din ile bilim çakışsın . Araştırılması gereken ve bilmediğimiz bu kadar çok şey varken nasıl olurda bir olguyu bu denli savunabiliriz ?Şimdiye kadar “Darwin bey amcacığımın” yolundan gitmeye çalışanlar bize hep sahte kafa tasları , sahte fosiller vb. şeyler çıkarttılar . Madem bu kadar gerçek geldi size de ey ” bilim insanları ” neden hiç Darwinizmin üstüne “gerçek” kanıt yok ?!?!?Son bir soru ; çok mu soru sordum ?
Ha birde bu sağda bulunan ağacın kökü neyi simgeliyor ?
e harun yahya modeli tırışkadan antitez dışındakiler dedik, yine aynı oldu ama
İnsan kromozom haritasında yapılan bilimsel incelemeler, 2 numaralı insan kromozomunun aslında iki kromozomun uç uca eklenmesinden meydana gelmiş büyük bir kromozom olduğu gerçeğini gün ışığına çıkarmıştır.
Bunların hiçbiri benim sorumun cevabı değil ! Bu kanıt bir yazı olmayacak , bir yazının gerçek olduğuna şartsız inanmak çok saçma olurdu doğrusu . Her yazan doğru mudur nereden bilelim ? Bakın bende bir yazı yazıyorum , doğru mu anlayamazsınız :” Bizim evde uçabilen bir kedi var !”İnandınız mı ? Hayır , bende inanmadım !
şimdi sana milyar tane geçiş formu saysalar diyeceksin ki e bu yarı dinazor yarı kedi değil. bu fosil sayılmaz. o anlamda kanıt işi zor yavrum.
Bak ben elimle tutabileceğim bir kanıt istiyorum , bu yazılar hiçbir şey ifade etmiyor ki !
hey adamım sakin ol
koşun adam dövüyolar.
Cevap vermemek için fazladan bir çabasarf ediyor musunuz merak ediyorum . Aa … Durun buldum belki de cevap veremiyorsunuzdur ha ne dersiniz
nutkumuz tutuldu duruyoruz öyle
Belli oluyor !
şimdi ben bi noktada takıldım bu arkadaş benden kendisine evrim teorisini kanıtlamamı mı istedi.ha puel bebeğim?
Hayır efendim sizden istemedim . Kanıtlayabilecek ve bu teoriye inanan herkesten istedim .
şimdi seçtiğin yol yanlış. amacın bu teorinin doğruluğunu anlamaya çalışmak ise alacaksın kitap, bilimsel yayın okuyacaksın. her iki taraftan da okuyacaksan ama. kendine fikir mi oluşturdun. o noktada ha diyeceksin benim fikrim bu. ben sana kanıtlasam ne olur kanıtlamasam ne olur. ya da sen evrim teorisine inansan senden başka kim ne kazanır ya da kaybeder. şu ezik psikolojiden bi sıyrılın yahu. ispatlayınmış. niye ispatlayalım bebeğim. yok ki seni inandırmak gibi bir kaygımız.
Kaygınız yok ise ispatlamaktan da çekinmezsiniz ki ispatlamak oldukça zor olur , ha belki olur ama zordur . ” Ben hala hiç bir soruma cevap alamadım .”Ayrıca bana bebeğim diye hitap etmeyin lütfen ! Hiç hoş değil 😉
bebeğim kişiye özel bir ifade değil. reeldeki bir uygulamada. sanalda benim tarzım bu. maalesef bu isteğini kabul edemeyeceğim.neyse sana kişisel görüşümüzü söyledik. ötesi ağız dalaşına girer hazzetmem.ayrıca sizin sahte olduğunu iddia ettiğiniiz fosillerin olmadığını ben iddia edeceğim. hatta antropologlarda gerçekliklerini destekleyecek. e noldu. kısır döngü. ayrıca açıkçası ben bu tarz bir tartışma yapacak yeterlilikte değilim. onca bilim insanı dururken ben hakim olmadığım bir bilim dalında ancak okuduklarımdan çıkardığım sonucu naklederim. ha siz akademik profilinizi açıklayıp bizi de aydınlatırsanız sizi de zevkle dinleriz.
Akademik profilimden kastınız nedir ?
uzatmamak yanlısıyım. dolcenin deyimiyle game is the over.
Ben birkaç metra daha uzatıp ucunu bırakmayı planlıyorum daha sonra inşallah .
stitch94Siz yazıyıyı bile okumaya zamanınız olmadığını söylediniz, “hey Darwin’i! savunuyorsa okumam”Darwin teorisinin kanıtlarının sadece kazılarda elde edilen insan iskeletleriyle sınırlı olduğunu düşünecek kadar evrim teorisiyle ilgilisiniz. Hoş, Darwinizm’i insan evrimiyle sınırlandıracak kadar da cesursunuz. Bilgisizliğini cüretkarlığınızla süslemenizinde evrimde bir açıklaması var:seçilen olmak…Seçenden ziyade.Kolay yolu seçmek bir tercih. Saygı duyuyorum ancak işi bayağılaştırmaya gerek yok.En son 2 sorunuza cevap vereyim.1. soru: Çok mu soru sordum? hayır hiç soru sormadınız. Sadece kendinizi önemli zannettiniz. kafi.2. soru:ağacın köküyle birlikte dalı, gövdesi birşey ifade etmiyor. Tümü birşey ifade ediyor.O da yan resimdeki hiyerarşiye nazaran doğrunun düzleminin pararellikte yattığıdır.İnsan; evrimde, hayvan ve bitkiden ya da dünyanın tümünden ayrı bir basamağa oturtularak değerlendirilmemelli gerçeği resmedilmek istenmiştir.Resimdeki ağacın manası bildiğimiz ağaçtan uzak mecaz bütünlükle yaşam döngüsüdür.
Hiç birşeyi sınırlandırmıyorum söylediklerim sadece birer örnekti ve örnek olduklarını da parantez içinde belirttim .Kendimi önemli görmüyorum bana göre sizin bile öneminiz var .”Darwini savunuyorsa okumam” cümlesini nereden çıkarttınız anlamadım , ben herşeyi okurum .Hastayım , titriyorum , başım dönüyor , bu tüzden yazamıyordum . Şu an Atatürk karşıtı insanlarla , dinsizlerle ve sizlerle aynı anda yazışmak zorunluluğum var bu hasta halimle .O ağacın mecazi olduğunun bende farkındayım yada ne demek istediğinin .Demek istediğim sadece bir iki kazıdan çıkan sözde kemiklerin sahte olduğunun anlaşılmış olmasıydı sınırları kemiklere bırakmadım .Eğer bu kadar gerçekse evrim neden bazı kimseler sahte nesnelerle yetindiler diye düşündüm . Hani gerçek bir teorinin gerçek kanıtlarıydılar ya .
manson yavrum iki dakika daktilomun mürekkebi ile ilgilendim, 10 kaplan gücünde yorumlarla dolmuş burası.o değil de şu acayip birşey
off off off
Başından “hadi konuyu değiştirelim” deseydiniz biz de değiştirirdik . İlginç ne kelime acaip :S
İlginç acaip ne gelirse aklınıza 😀
şimdi herşey açıklığa kavuştu
Aklım yerinde ALLAH’a şükür !
stitch verdiğim linke baktın mı yoksa yine özet mi istiyorsun. plastik biliyorsun ki doğada olmayan birşey. eğer bir bakteri plastik yemeye başlıyorsa, yeni olan birşeye uyum gösterip onu yeme becerisi kazanıyor demektir. e bu durumda ne oluyor ya da buna ne deniyor sence?
ha nolur nolmaz
Plastiğin doğada bulunmadığını biliyorum ama kemiklerden plastikte çıkıyor demek ki sonrada eklenip oraya koyuluyorlar 😉
son yorumunu anladıysam su çiçeği olayım stitch
İki yorum yukarı bak , kendi yazdığın .
nası yani
Boş verin gitsin . Hadi uyuyayım ben bari . Gitmeden yazan var mı ?
selametle
Aşırı sevgidendir bence. Yada arpası fazla gelmiş olabilir, bilemedim.Bide merak ettim, sadece sizin evde mi uçabilio o pisicik?
evrim teorisi yalansa, o zaman ben neyim..
kemiklerden plastik çıkma olayı, bitirdi beni.
Arkadaşlar evrim konusunu detaylı olarak araştırmadım.En yakın zamanda araştırmayı düşünüyorum.Bildigim kadarıyla kısmi evrim olabilir ama herşey evrimle oluşmuş demekte doğru degildir.Eger bir yaratıcının olduğuna inanıyorsanız evrime tamamen inanamazsınız.Bir eczahanede, çeşitli maddelerle dolu, yüzlerce şişe ve kavanoz bulunuyor. O kavanozların her birisinde miligramlık ölçülerle alınmış maddeler var. Eğer bir maddeden bir miligram noksan veya fazla alınsa, o macun oluşamaz.Acaba hiç imkân ve ihtimal var mı ki, o şişelerden alınan muhtelif miktarlar, şişelerin garip bir tesadüfle veya fırtınalı bir havanın etkisiyle devrilmesiyle, herbirisinden alınan miktar kadar, yalnız o miktar aksın, beraber gitsinler ve toplanıp o macunu teşkil etsinler? Acaba bundan daha hurafe, imkânsız, batıl bir şey var mı? Eşek iki misli bir eşekliğe girse, sonra insan olsa, “Bu fikri kabul etmem!” diye kaçacaktır.
tevellüt kaç demek ister deli gönül
bilim dünyası raslantılarla dolu hey yavrum hey… bir aspirin nasıl icat oldu?işimizde gelince buna kadar deyip geçiyoruz gelmeyince görmüyoruz bile.sonra sen madde nasıl oluşmuş, cam şişeye nasıl girmiş… eee daha öncesi cam şişe nasıl olmuş, kim yapmış demeden şarkılara konu olacak fırtınalı bir havada camın açılması süretiyle tey tey tey…aslında her şeyin ilacı zamandır, bu aspirinin bulunuşu da nasıl kader değil de geçmiş yüzyıllardaki ilkel doktorların deneyimleriyle ortaya çıktıysa evrim de doğanın kendi kendinin deneyimlemesidir.
Söylemek istedigim herşey tesadüf olamaz.Bir kireç tozu ve sudan alçı yapmak için bile bir ustalık ve kıvam gerekir.
evrim teorisi herşeyin tesadüf olduğunu mu söyler peki sizin kanaatinizce
bilim insanları böyle düşünerek hareket etmez vareste”özveri” ilginç bir konu eline sağlık, massay. yaşama içgüdüsü noktasında, sosyal yaşamı benimsemiş hayvanlardan çok kesin çizgilerle ayrıldığımızı hiç zannetmiyorum. kaynak gösterdiğin yazına karşı duruş oluyor bu…yada cahil cesareti de denilebilir:)
ihtimaller ve matematik🙂
Tüm cümlemi dikkatlice okusaydınız anlardınız ne demek istediğimi .
Katılıyorum kesinlikler !
O kadar yorum içinde anlatamadığım herşeyi anlatmışsınız tebrikler .
Yani diyorum ki bu yazıya kimse inanmaz sözü geçen kedinin uçtuğunu kendileri görmeliler . Evrim üzerine yazılmış binlerce yazı olsun görmeden kim inanır ?” “Evrim vardır” diyorsunuz açıkça , var demek neyi ifade eder ki ? Var demek yetmez ” Bunu kast etmiştim o sırada . Ama boşverin artık kast etmiyorum .
Sadece gördüklerine inanıyosun yane.
Doğru anladın 😉
stitch nasıl oldun sen, daha iyisin ya? ilaçlarını alıyor musun?
Hiyy, Allaha inanmıyosun o zaman sen. Töbe de.
her sabah ilk işim bu yazının yorumlarını okumak oluyor. devamını da bekleriz.
aboo töbe yaleppim inşallah dinimiz amin. stitch çok pis köşeye yatmış.
http://richarddawkins.net/articles/2833
ALLAH’A TABİKİ DE !!! ONU KAST ETMEDİM , NERENİZDEN OKUYORSUNUZ ANLAMIYORUM !!!Ben sadece bir yazının yetersiz olduğunu söylüyorum , daha önceden de yazdığım gibi “kedi uçuyor” yazdığımda kedi uçmaz , “evrim vardır” dediğinde evrim vardır , haa o zaman o diyorsa doğrudur demezsin , bunu sorgularsın !
stitch bitkisel bişi mi alıon sentetik mi?
(sentetikkkkk stitch tabikide.)bunca insan anlatamadı sana bişi. sen nerenle okuyon. da anlamama kanallarının evrime ihtiyacı var.
vay güzelmiş, devamını bekleriz 🙂
Beğenerek izliyorum tartışmayı, eğlenceli bir hal aldı. Güzel ögeler sunulmuş ama bunları alıp kullanmak varsa zenginleşiriz. Baştan benim dediğim doğru mantığı bizi bir yere çıkarmaz. Son olarak tüm bu sunulanları alıp irdeleyip ama sahiden irdeleyip aynı noktada kalıyorsak buna kimsenin ya da benim diyeceğim bir şey olmaz.
Ne sentetiği ne bitkiseli , konumuzla alakası nedir bunların ?
Ya bi dakika yaa!Din ile bilimin aynı paralelde olmadığı söylenmiş. Neye dayanarak söylenmiş? Neden aynı paralelde olmasın ki?
3 hamlede mat.
korkulur senden.
bkz: bilimsel bulgulara bu kuran’da zaten yazıyor demek
Katılıyorum .
“evrim” kelime manası:1. Zaman içinde birdenbire olmayan, kesintisiz, niteliksel ve niceliksel gelişme süreci.2. Bir canlıyı ötekilerden ayırt eden biçimsel ve yapısal karakterlerin gelişmesi yolunda geçirilen bir dizi değişme olayı,Darwin’de evrimi bilimsel olarak işleyen ilk bilim adamı. zira teorinin sahibi. Darwin’den sonra da evrim teorisinde çok büyük gelişmeler oldu oluyor.Bir “yapay zeka ” keşfi bile önce insan da sırasıyla hayvan bitki ve dünyanın kendisinde ne gibi evrimsel devinimlere yol açtı düşünün.Ancak biz hala evrim teorisi deyince sadece “maymundan geldik” düşüncesinden başka birşey bilmiyoruz.Neden?Bu ülkenin gerçek manada bilim araştırma kurumları ( tübitak- üniversiteler v.s) evrime sansürlü olduğu için. genel manada bilime yasaklı olduğu için.Bilime kapılarımız kapalı olduğu için, kolaycılığa alıştığımız ” ben kanıt olmadan inanmam” dediğimiz için. kanıt yaratmak için araştırmadığımız hatta yerimizden kımıldamadığımız için.hatta bu uyuşukluğa dini alet ettiğimiz için.Hangi din “araştırmayın okumayın bilmeyin” diyor.ve günümüzde hangi din uygulayıcısı ! “araştırın okuyun bilin” diyor.Gönlüm ister ki;herkesin fikri olsun ama gaz halinde olmasın lütfen.herkes ben inanmıyorum beni inandır keyfiyetinden uzak olsa.ne güzel olur.Din ile bilimin yer yer aynı paralel de olmadığını olmak zorunda olmadığını ben söyledim.neye dayanarak?tabii olarak bilimsel veriler ve dinsel verilerden yola çıkarak söyledim.Dini olduğu gibi alıp yaşayanlar düşünmem araştırmam niye böyle bir şey yapayım bahanesine alet olarak kullananlar da var. Peki bu zihniyet dine ne kadar pararel?yahut dinin inandırıcılığından zira kendi kişisel inandırıcılıklarını zayıflatmamak için ve yahut güçlendirmek için bilimle dalga geçenler, bilimi çürüttüğünü iddia edenler dinle ne kadar paralel?O yorumda kastım benim idrakımdaki din değil, yeryüzünde uygulanan dindir.Yine gönül ister din mensupları izin verse de dinle bilim aynı paralel de olsun.İş sansüre gelince aynı paralelde olunmuyor ne yazık.Son olarak madem bir yazının bir iddianın bir durumun kabul edemediğiniz yanları var gerek ahkamlarda gerek başka bir yazıyla kabul edemediğiniz yanları bir zahmet okuyarak zaman ayırarak araştırarak yanı katı halde gerçeklerle çürütünüz.bu sitede görmediğine inanmayan lar olduğunu da unutmadan.teşekkür ederim ilginize…
Benim “görmeden inanmam”dan kastım bu değildi .
Evrim diil(de), devrim diye anlamışlardır belki.
Su da vardirki evrime inanan insanlar da inanmaya mahkum olduklaridir 🙂 insan nasilbir canlidirki hep birseye inanma pesindedir? Ve bilmem kacbin yildir tek zeki canlidir. illa bi kac milyar yilmi gecmeli. peki insanlarin zekasi bi kac milyar yilda gelistiyse neden insanlar okadar zaman icerisinde daha fazla evrim gecirmedi 5 par 2 el 2 ayak 2 goz 1 agiz zeki bir insan ucmak istemezmi? yoksa bi kac milyar yilda sadece belirli uzuvlarmi evrelerden geciyor? ( sakama maka ben evrimciler icin dini vazifeleri yapmak istemedikleri icin boyle bir inancin pesinden gittiklerini dusunuyorum, yav isim yok kiliseye, camiye, haccami gidecegim, yapmiyoruz bagri yanacagiz yanimizada adam cekelim dusuncesindeler. Bu benim dusuncemdir, bana inananlarda olacaktir tabiki inanmayanda, birseylere inanmak zorundalar ) dusunsenize bir canli ( memeliler )doguyor ve meme emme zorunlulugu var meme emmeyi biliyor nakis nakis islenmis ne yapacagi. Savastasiniz ve ucaklar geliyor bomba yagdirmaya sizler insanlari uyarmazmisiniz ucak geliyor kacin diye ( super bi ornek be. Oleyim ben emi hehe ) kaldiki kuslarda kendilerini savunmasi normal. Dunyamizda besin zinciri diye bir olay var ve bunlardan herhangi biri bir zarar gorse azalsa, cogalsa denge bozuluyor ve turler yok olma tehlikesiyle karsi karsiya kaliyor. Bunasil bir dengedir? Evrimle olabilecek birseymi? Hep canlilar birseyler yeme icme mecburiyetinde. Bilimi herzaman desteklerim ama kitaplardan ornekler vererek dogrulugu kanitlanmamis seylerle karsima gecilip aha su adam soyle diyor denilirse ve o desteklenirse bende kendi yazdiklarimin dogrulugunun ( kedisinin uctugunu soyleyen arkadasim gibi ) arkasindayimdir. Dikkat: kuzu kesecektim ve kuzu dile geldi kesMEEE, kesMEEEE; kesmesem kuzuyu mazallah prof falan olabilirdi darwin gardasim hakli cikardi, mecbur kaldik kestik.
anaaaam telefonla yazdim okadar yaziyi 1 saat surdu ne yazacagimida sasirdim ne edecegimide 🙂 arilarida yazayimda bitsin. Sizler ulkeniz icin turunuz icin olmezmisiniz?
Vatansever balarısı süreyya..
Bu ne ?
Bunun üstüne diyebileceğim fazla şey yok benim için 😀
lan olm siz liseye giderseniz sınıfta kalırsınız ha..
Allah’mi soyletti beeee 🙂 zaten ilkokuldan direk universiteye postaladilar. Gerek yok bu salagin okumasina dediler 🙂 mazallah lisede gitseydik diplomasiz issiz olurduk. Saolsunlar okuttularda diplomali issiz oldum gurbet ellerde isimde gucumdeyim.
Ben liseyi bitireli çok oldu .
Hala(şapkalı) çok geç değil..
😀
hem allaha hem evrime inanmak mümkün değil midir ki?
evrim güzel olsaydı, ismi evrim olan kızlar güzel olurdu bikere..
sevgili mansonilized.sorun cevap niteliğinde aslında.mümkün olduğunu kendimden biliyorum.diğer arkadaşlarında evrimle ilgili genel düzeyde bilgiye sahip oldukları vakit önyargılarını kırıp bu mümkünü idrak edeceklerini düşünüyorum.
ben de her ikisine de inanan biri olarak o soruyu sordum. dediğin gibi aslında evet sorum aslında bir cevaptı.
yalnız değilmişim. çok duygulandım.
Evrim tanrıyla çelişen birşey değil ki. Elma düşerken bir çekime tabiyse arılar da kendini öldürürken evrime tabi işte.Müslümanlıkla evrim çelişir. O ayrı.
aslında müslümanlıkla da çeliştiremiyorum ben. şöyle ki neden adem havva hadisesi aslında o çok iddia edilen beynimin birazını kullandığım için kuranın tamamına hakim değilim hipotezinin bir parçası olmak suretiyle sembolik bir anlatım olmasın ki? töbe yaleppim ama ben bööle düşünüyorum ki.
mesela gömlek değiştirmek, sonrasında ise değiştikçe gelişmek evrimsel bir olgu mudur? bence mansonilized’i bu bağlamda incelemek gerek!aslında evrimsel bakıldığında tek bir adem ve havva’nın olmadığı daha çok, havva’ların olduğu gibi bir sonuç çıkıyordu… ama neydi nasıldı orasını unuttum.ille de kutsal yazıtlardan bilimsel gelişmelere bakarak “bak aslında burada da -simgesel olarak- anlatılıyormuş, biz yeni fark ettik!” denecekse, bir sonraki adımda bilimsel olarak öyle olmadığı ortaya çıkınca, ee… zaten kutsal yazıtlar da çok simgesel, biz yanlış okumuşuz, aslında o da böyle demiyormuş diyebiliriz! (öyleyken böyle – karışık!)yanisi; ne yapıp edip ya dini bilime, ya da bilimi dine uydurmak zorunda değiliz.
bende şimdi söyleyeceklerim için tekme tokat dayak yiyebilirim ama olsun.evrim denilince benim aklıma, değişim adaptasyon gibi şeyler geliyor ilk başta. yapılan araştırmalardan bir tanesi mesela, son nesille beraber baş parmaklarının evrimleşmesi, uzaması mesela. önceki dönemlerde (bundan sadece bir kaç nesil öncesinden bahsediyorum) mesaj yazmak diye bir olay olmadığı için, baş parmaklar uzun değilmiş. ama son dönemlerde daha çok kullanılmasından dolayı uzamış. bunun gibi bir sürü araştırma var ve bir çoğu gayet mantıklı. adem ile hava olayına gelince bizim şu andaki formumuzda yaratılmadıklarını düşünüyorum, yani onlar da zaman için de değiştiler. bence müslümanlıkla çelişmiyor..(mansonun dediklerinden)ha ama şunu da çok net hatırlarım, ilkokuldayız ve daha evrim’in e si hakkında fikrim yok. ancak biri bir ansiklopedi getirdi. örtmenim, biz maymundan mı geliyoruz? adem ile havva maymunlar mıydı dedi. sert bir şekilde bu konu kapatıldı.öğretmenin töbe töbeleriyle hem de. bu şekilde düşünen kemikleşmiş bir zihniyet mevcut hala.
öyle bir zorunluluk yok ama her ikii nancı da taşıyorsa seni bilmiyorum ama şahsen ben içimde bunları paralel bir evrende değerlendirmek ihtiyacı duyuyorum zaman zaman.o zamanlar da genelde kendimle kaldığım zamanlar değil de bir akıllının çıkıp müslümanım öyleyse evrime inanmam dediği zamanlar oluyor.iki fikrin de taşınabileceğini ve illa açıklama istenirse bir sürü hipotez oluşturulabileceğini göstermek adına yaptım o yorumu.ama şoke olarak son cümlene katılıyorum; neden birbirine uyduralım ki?benim üzeri kapalı söylediğimi afişe etmişsin.
Kendimi kandırıyorum ve mutluyum diyosun.
gerekiyosa evet
Evrim kuramını savunanlar zaman içinde bir çok araştırmalar yaparak bu kuramı ispata çalıştılar. Önceden bir şablon çıkarıldı ve fosillere dayanarak evrimin halkaları oluşturulmaya çalışıldı. Sık sık gazetelerde evrimin kayıp halkası bulundu şeklinde haberlere rastlarız. Gerçekten de olağanüstü çabalar tüm hızıyla sürmekte. Bazen amacını aşan bilim insanları halkayı tamamlamak için sahte fosiller üretip işte kayıp halka şeklinde gözümüze faş ettiği de rastlanmıştır.Bu okul yıllarında lümpence yapılan dindar-ateist atışmaları çok moda idi. Hararetli tartışmalar genellikle şöyle biterdiAteist: Evren toz bulutundan oluşmuştur.Dindar: Peki toz bulutu neden oluşmuştur? Onu kim yaratmıştır?Tartışma burada bir kördüğüm halini almış gibi görünse de ateist şu sivri cümleyi patlatır:-Peki toz bulutunu Allah’ın yarattığını kabul ediyorum. Söyle bana dostum Allah’ı kim yarattı?Şimdi bu konuda elbette milyonlarca şey yazıldı çizildi ve sanırım ilelebet bu tartışma devam edecek.Hafızam beni yanıltmıyorsa Derya Sayın bir karikatür çizmişti. Karikatür anlatılır mı? E mecburen, gugıllayıp bulunabirse anlatmaya gerek kalmaz daha şık olurdu aslında. “haberlerde spiker anons ediyor: Sayın seyirciler Tanrının olmadığı bilimsel olarak ispatlandı. ateistler şenliklerle kutluyor bu olayı, İran’da toplu intiharlar var”Evet bu karikatürden hareketle Evrim kuramını savunanlar biz vazgeçtik savunmadan siz bize Allah’ın olduğunu bilimsel olarak ispat edin derseler neler olur acaba?Son söz: Polemik yaratmamak için peşinen ateist olmadığımı belirteyim.
” evrim varsa allah yoktur ” önermesini kim yapıyosa, onun beynine sokiim..
ha ha ha
tutamadım kendimi, koyverdim gitti.
bende şimdi söyleyeceklerim için tekme tokat dayak yiyebilirim ama olsun.
ulan şimdi biz maymundan gelsek ne olcak ,ittten eşekten gelsek ne olacak.ne kadar insanız bunu göz ardı edip, topraktan geldik, maymundan geldik gibi abuk sabuk hadiselerle yıllardır beyin ……..lar.lan olm nereye gidiyorsunuz ,bir gün oturunda şunu konuşun.
>cam balkon cam balkon cam balkon ankara tadilat çankırı av tüfekleri web tasarım köfte makinası alüminyum profil gelinlik modelleri istanbul düğün salonları düğün mekanları sünnet salonları düğün salonları fiyatları maltepe nikah salonu kartal nikah salonu kadıköy nikah salonu
evden eve nakliyat tekstil taşımacılığı boya taşımacılığı gebze evden eve nakliyat kartal evden eve nakliyat maltepe evden eve nakliyat kadıköy evden eve nakliyat ümraniye evden eve nakliyat tuzla evden eve nakliyat pendik evden eve nakliyat üsküdar evden eve nakliyat beylikdüzü evden eve nakliyat avcılar evden eve nakliyat başakşehir evden eve nakliyat florya evden eve nakliyat gaziosmanpaşa evden eve nakliyat bayrampaşa evden eve nakliyat kağıthane evden eve nakliyat edirnekapı evden eve nakliyat beşiktaş evden eve nakliyat mecidiyeköy evden eve nakliyat silivri evden eve nakliyat çorlu evden eve nakliyat
остекление балконовостекление фасадовбезрамное остеклениестеклянный балконosteklenie balkonovosteklenie fasadovbezramnoe ostekleniesteklyanniy balkon
hayranlıkla okudum teşekkür ediyorum 🙂
http://www.ted.com/talks/lang/tr/frans_de_waal_do_animals_have_morals.html?source=facebook#.T67fp445mNV.facebook
güzel konuya değinmişsiniz teşekkürler.Şapkat-shirtpromosyon t-shirtpromosyon ürünleripromosyon