İnsanların giyinme tarzını iklim, töreler, moda veya din inançları gibi çeşitli öğeler etkileyebilir. Çünkü giyinmenin tek işlevi insanı soğuktan veya sıcaktan korumak değildir. Giyim, aynı zamanda insanların, yaşına, cinsiyetine, toplum içindeki yerine, önemine, felsefesine ve din idealine göre ayrımına olanak veren toplumsal bir olgudur. İnsanın sırtındaki giyecek onun kadın mı, erkek mi, zengin mi, yoksul mu, asker mi, sivil mi, yargıç mı, avukat mı, itfaiyeci mi, polis mi olduğunu belli eder. Giyim yoluyla insanlar toplum içinde bir yer tutmaya, başkalarının ilgisini çekmeye veya kendilerini başkalarına kabul ettirmeye çalışırlar.
Başlangıçta, giyimin bugünkü gibi toplumsal işlevi yoktu. Sırf soğuktan korunmak için hayvan postlarına sarınan insanlar zamanla kumaş dokumayı, deri tabaklamayı, yün örmeyi öğrendiler. O zamanlar tam veya yarı çıplaklık da toplum için hiç kuşkusuz bir sorun sayılmıyordu. Eski vazoların üzerindeki desenlerde Minos sanatının heykelciklerinde görülen Giritli kadınların belden yukarısı çıplaktı.
Gerçekte, vücudun şu veya bu bölümünün gizlenmesi her şeyden önce toplum ve din kurallarına bağlıdır. Günümüzde bazı Afrika kabilelerinde kadınlar sadece kaba etlerini örterken, İslam ülkelerinde yüzlerini de örtmek zorundadırlar.
Pers kabartmalarında çok çeşitli kılıklar görüyoruz. Kısa kollu gömleğin mucidi sayılan Fenikeliler’de kadın ve erkek aynı biçim giyecek eşyası kullanıyorlardı. Yunanlılar’da da kadın ve erkeklerin giyecekleri aynı biçimdi. Genellikle alt giyecek ve üst giyecek diye adlandırılan Yunanlılar’ın giyim eşyasında en önemli parça alt giyeceklerden gömlek; üst giyeceklerden harmaniydi. Romalılar toga denen bir tür tunik kullanırlardı. Yurttaşların togası beyaz, gençlerinki kırmızı olurdu. Kadınlar tüniğin içine gömlek giyerlerdi.Osmanlı dönemi kıyafetlerine ilişkin bilgiler müzelerden, seyahatnamelerden, o döneme ilişkin resimlerden ve minyatürlerden öğrenilmektedir. Osmanlılarda’da saray, saray çevresi, ordu ile esnaf veya ve öteki halk kesimlerinin kıyafetlerinde değişik etkenler geçerli olmuştur. Yönetim çevresiyle halk arasındaki farklılığı, giyim kuşamın da belirler. Saray ve çevresinde gösteriş kaygısı ağır basarken, halk arasında kıyafet örtünmeyle özdeş anlam taşımaktadır. Bazı dönemlerde de yasal düzenlemeler kıyafetlere kadar uzanmaktadır.Devlet adamlarıyla halkın giyim kuşamında bilinen ilk düzenlemeler, kanuni Sultan Süleyman döneminde gerçekleşmiştir. Bu dönemde erkekler mintan, zıbın, şalvar, kalpak, sarık, çedik, mest, çizme ve yemeniden oluşuyordu. Zıbının yakası üst üste gelmeyecek biçimde yuvarlak, kollarıysa katmerli. Mintan pamukludandı. Bele kuşak sarılır, alta şalvar giyilirdi.
Osmanlıların son dönemlerinde yoğun bir değişime uğrayan kıyafetler, cumhuriyetin ilk zamanlarında üzerinde önemle durulan konulardan biri olmuştur. 1925’te başlayan kılık kıyafet inkılâbı ve tekkelerin kapatılmasıyla din adamlarına tanınan yasal giyinme biçimi de ortadan kaldırılmıştır. Kadınlarda çarşaf ve peçe yerine manto, atkı, ya da başörtüsü gelmiş, erkeklere de şapka, ceket, frenk gömleği ve potinden oluşan kıyafet şart koşulmuştur ve bu İstanbul’dan Türkiye geneline yayılmıştır. 1950’lerin sonlarına doğru aile boyutunda göçünde başlamasıyla, kadın kıyafetlerinde çeşitleme görülmüş.
Anadolu’nun çeşitli yerlerinden gelenler, yaşadıkları semtin giyim kuşam görüntüsünü değiştirirlerken, bir yandan da kentli kadın giyiminden etkilenmişlerdir. Böylece ortaya entari altına giyilen pijama ya da pantolon giyme türünde görüntüler çıkmıştır.Kıyafetlerde bazı zaman yozlaşma, bazı zaman tepkileşme boyutlarına varan çağdaşlaşma eğilimi, giderek kendine özgü bir nitelik kazanmıştır.
yorumlar
Onu bunu bilmem… Gün geçtikçe geriye gidiyoruz…. İlk insanlar çıplaktı sonra giyinmeyi öğrendi…. Şimdi ise tekrar soyunuyoruz… İlginç
Soyunanların tersine, kara çarşafa bürünenler küçümsenmeyecek kadar çok
karaçarşaflı kadın, ”Ben özgür ” üm derse komik olur..
laf açılmışken ben karaçarşaflıya sıkma başlı rengarenk karnaval şekeri gibi dolaşanlardan -kadın diyemiyorum- daha çok saygı duyuyorum.
karnaval şekeri güzel benzetme:)))
özgür olduklarına zaten inanmıyorum. tonton amcalar öyle istemiştir
metoddefteri, bu karikatüre bakarsak türbanlıyı mumla arayacağız:((
karikatürü bile ürkütücü..
Antipod:İki geri kalmış ortadoğu ülkesinden birinde başını açmak istemeyen kadınlar çağdışı magandalar ve ayılar tafaından saldırıya uğrarken diğer antipodu olan ülkede ise Musavi yanlısı kadınlar özgürlükleri için soyunarak protesto ediyor.Beyni alınmış insanlar ise hadlerini bilmeden bu iki ülkede kimin nasıl giyinmesi gerektiğine karar vereceğini düşünüyor.İki geri kalmış ülke, biri kendini müslüman sanan yobaz mollaların tasallutunda, diğeri kendini modern sanan yobaz kemalistlerin. İki kesim de bu iki ülkenin geri kalmasının baş nedeni.Yobaz molla-kemalist zihniyet tükenmediği sürece Ortadoğu tekamülünü hiçbir zaman tamamlayamayacak.Ne zaman adam oluruz:Başkasının dekoltesine yada başörtüsüne baktığımızda azıtmamayı becerebildiğimiz zaman.Özgürlüğümüzün sınırlarının öteki insanın tangası yada kara çarşafının başladığı yerde bittiğini idrak edebildiğimiz zaman.
bla bla bla..sürünün otlatılacağı meranın sınır çizgisi de işte tam burada başlıyor gözüm. Zurnanın zortladığı yer de.Sen kimsin, kimleri temsil edersin, yada temsil edebileceğin bir güruh varmı, yoksa seni temsil edenlerin ardılımısın.. vs. Bak bunlar beni ilgilendirmiyor. Benim de kimleri temsil edeceğim yada ettiğim seni ilgilendirmiyor. Yorum yazarken yazdıklarımla ilgilen lütfen arkadaşım. Ne dediysem onunla ilgilen ve de çürüt -yada kabullen, reddet, her neyse. Ama sen benim için sadece burada rastladığım ve yalnızca kendini temsil eden sanal komşumsun. Seni tanımam, etmem, sen de beni. Ona göre yorumla lütfen yazdıklarımı. Ben de seni humeyniden başlar, hitler’den çıkar, stalin’den pol-pot’a özdeşleştirip sorumlu tutarım. hoş olmaz, mantıklı olmaz.Ama yorumunda ciddiye alacağım o yukarıdaki alıntılamam ise işte herkesin haddini bilmesi gereken nihai noktadır. Berikine göre Allahsızlar kızların k-çını başını koyun sürüsü gibi açtırıyor, bir başkasına göre bilmem ne..Zan değil, niyet okuma değil, bir yerde zorla, cebirle birini ört yada aç diye baskı yapan varsa hukuk sınırları içinde karşı konulunur. Lakin uzaktan karşıdakine genelleştirme ve niyet okumalarla atıflarda bulunup hüküm cümleleri ile tanımlamalara girmenin kıymeti harbiyesi yoktur!
Ben gerekirse üzerine 10 sayfa makale yazacağım bir hüküm cümlesinde bulunuyorum.Varsa bir rahatsızlığın, sen de yaz yorumunu. Klavye önünde.
Çarşaf giyip ucubeliği tercih eden bir kadın tabi ki bir seçim yapmıştır, O seçememeyi tercih etmiştir..Üzerine çarşafı, kara bir gölge gibi geçirmiş, insanlık dışına çıkmayı tercih etmiştir..Saygı duymak zorunda mıyız, yüzünü görmediğimiz hayal birine saygı duymak da, gerçek dışıdır..
Yobazlıkla Atatürkçülüğü aynı kefeye koymak bir aymazlık, bir çamur atma oyunudur. Çünkü her türlü yobazlığa rastlamak mümkündür, (fazla örneklemek gereği duymuyorum).Bir Atatürkçülük vardır, o da gerçekçilik, çağdaşlık, özgürlükçülük, insan haklarına saygılılıktır.Aynı kefeye koyma aymazlığına girenlerin amaçları bellidir, karalama… Çünkü en büyük engel Atatürkçülüktür önlarinde.Ortaçağ düşüncelerine sarılıp, çıkarları uğruna din bezirgancılığı onların bildikleri iştir sadece. Onların peşinden gidenler de , “o ne derse doğrudur” sürü düşüncesinde olanlardır. Yargılama, değerlendirme, bilimsel düşünme aramak gerek yok …
yobaz:TDK1 . Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen (kimse):”Bu memleketi de dört buçuk yobaza bırakamayız.”- A. Gündüz.2 . mecaz Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan (kimse).3 . halk ağzında Kaba saba, inceliksiz (kimse).
http://site.mynet.com/tangoparados/mynet_resimlerim/ataturk_nebile_hn__n_dugununde.jpg
Bu güzelliğe doyulmaz..
Farklı iklim ve kültürlerde farklı giysiler…
pbk, benim resimlerin arasına katıldın ama iyi bir iş olmuş.
Bir de Atatürk sonrası Mustafa Kemal üzerinden vesayet rejimi kurabilmenin ideolojisi olan kemalizm vardır ki bunlar gerçekte Atatürk’le ilgili değillerdir.Demokrasiyi kabullenmemişlerdir.Jakobendirler.Ama cahildirler.Darbelerden medet umarlar.Modern ve çağdaş dünya ile çelişirler.Ama çağdaşlık edebiyatı yaparlar.Yeniliklere kapalıdırlar.Fakat kendilerini eleştiren tüm kesimleri gericilikle suçlama gelenekleri vardır.Atatürkçülüğü ve onun görüşlerini dinselleştirmişlerdir.Dolayısıyla esasen laik ve seküler de değillerdir.Yobaz ve cahil bir dinci sıkıştığında türbeye koşar ve türbedeki yatırdan, ermişten medet umar.Yobaz Kemalistler de sıkıştıklarında aynı metafizik beklenti ile Anıtkabire dua dilenmeye giderler.Dolayısıyla bilimsellikten uzaktırlar.Ve yine dolayısıyla Atatürk bilimsellik hedefi sunduğuna göre Atatürk’e de uzaktırlar.Küreselleşmeden bihaberdirler.21. yy’da kendi kendine yeten içine kapanık bir Türkiye hayali kurarlar.İnterneti bilmezler ve Kemalizmi koruma adına internete yasaklar getirirler.Kemalizmi korumak ise aslında kendi bürokratik hükümranlıklarını korumanın kodudur.Aksi halde demokrasi egemen olur. Bundan korkarlar.Softadırlar.Ham sofudurlar.Kısacası mollaların İranda İslam kisvesi altında kurdukları baskıcı rejimi bunlar Atatürk’ü paravan yaparak Türkiyede sürdürmeyi amaçlarlar.Samimi bir müslümanla yobaz dinci arasında nasıl bir fark varsa, samimi bir Atatürkçü ile militan ve yobaz kemalist arasında da o kadar derin fark vardır.
Yobazlar , eğitimli olmaya karar verir, Fetto teşkilatına kaptırırlar kendilerini, konuşmayı öğrenirler, bu kez yobazlığa şekil verir özgürlüğü dini kullanarak elde etmeye çalışırlar ama yobazlıklarını nereye oturturlarsa oturtsunlar, Atatürk fikirleriyle büyümüş, çağdaş insanlara asla hiçbirşeyi yutturamazlar.Çünkü onlar DİN TÜCCARLARIDIR…
Bu ve saydıkların zaten Atatürkçü değillerdir. Atatürk’ü kullanan provıokatörlerdir. Yobazların gizli oyunudur. Her türlü kılığa girerek, ( ve bunu mübah sayarak) inandığı gerçek değerlere sırtını dönebilecek kadar aşağılaşanlardır. Amaç bir Atatürk düşmanı düşünce yaymaktır. Ne yazıkki bu 50 lerden sonra yürütülen gizli iç ve dış işbirlikçi güçlerin oyunudur. Oyunda gelinen nokta tartışılabilir.
verdiğim linkte söylemleri olanlar Atatürk adına, ilkelerine bağlı kalacağına yemin etmiş, sahte Atatürkçülerdir ne yazık…
yazarımız gayet güzel seçtiği konuyu çok iyi şekilde el almasına rağmen, yorumlarıyla kendi konusunun içine etmiştir.Sokakta birbirine parmak atan çocuklar gibi her yazıyı, yorumlarıyla din ve laiklik çizgisine çekmeyi başaranlara selamlarımı iletirim.Sizleri kaygıyla izliyoruz efendim.
@pısho, benim yazımın içine edilmesinden rahatsız değilim.. Beni rahatsız eden konu ülkemin içine edilmesi..
Kıyafet bir ifade biçimidir.Fransızlar kıyafetlerini “giymezler”, “taşırlar”. Neden? Çünkü onu taşıyabilmek lazımdır, zira görünüşünüzle insanlara bir şeyler anlatırsınız. Örtünme (ilkel çağlardan başlayan) ile başlayan serüven giderek: “Üzerimde bulunan beni ifade etmeli” haline gelmiştir. Yoksa hepimizin bildiği gibi takım elbise köy muhtarının üzerinde gerçekten bir başka durmaktadır.Şimdi insanların kıyafetlerine karışılamaz diyoruz, tamam, ama ben meclise kravatını beline bağlayıp giren milletvekili hatırlıyorum? Neymiş, yönetmelik kravat var diyormuş ama boyuna takılır demiyormuş?Dolayısıyla bu mesele gerçekten burada çözülemeyecek kadar çetrefillidir. Zira bu bir ekin (kültür) konusudur.İnsanları kendilerinde ifade edecek bir şey bırakmayacak kadar aç bırakırsanız, giyinmezler; sadece üzerlerine bir şeyler geçirirler efendim.Saygılarımla
Yazı sonuna kadar iyi bir yazıydı, ama sonunda “kıyafetlerde yozlaşma”nın kullanılması rahatsız etti beni biraz. değişimlere yozlaşma olarak bakmamak lazım, ama bu biraz da lineer tarih bakış açımızdan kaynaklıyor herhalde. herşey ilerlemek ve gelişmek zorunda değil, hele de insan faktörü işin içindeyse.Bir de yazı sadece türban sorununa bağlanmasaydı keşke. zira günümüzde ve yakın tarihte metalciler, emolar, punklar var. takım elbise, mini etek var 🙂 bunları da görmek güzel olurdu yazıda. ama tarihsel bir bakış açısı vermesi anlamında beğendim, tebrikler.
:))
Kıyafet aslında tercih meselesidir. Ben kendimi bu konuda çok şanslı görüyorum.. İstediğim kıyafeti rahatlıkla giyebilen biriyim. Ama öyle kadınlarımız var ki, kendi istediği dışında sadece çevresi için veya büyüklerinin ayıptır, günahtır dediği için kendi isteği ve iradesi dışında istemediği kıyafeti, istemeden taşımak zorunda olanları unutmamak lazım:(
Bayanların taşıdığı falan yok. Düpedüz sadece kapanıyorlar… kapan kapan nereye kadar, sen başını kapatırsan ağzın niye açık kalsın ki.! onu da tıkarlar, sonrada belgenin altına imza atarlar. (sahte mi değil mi? olmasa ne yazar, herşey gün gibi ortada. Türbanla örtsende ne mal olduğun yazar altında…)
alıntıdır
sevgili teacher, güzel yorumun ve resimlerin için teşekkürler.
akonim gene güzel bir konu seçmiş..ah elimden gelse işe bile eşofmanla geleceğim. ille de rahatlık…
@Kelebeğim, yaz aylarını onun için çok seviyorum.. mini bir şort, askılı bir bluz ve sandalet olay bu kadar basit.. kışın lahana gibi kat, kat giyinmek beni hem yoruyor, hem sıkıyor:)
KIYAFET ve AYNAKıyafet, insanın iç dünyasının dışa yansıtan bir aynasıdır.İlk çağlarda kyafetin işlevi sadece soğuktan korunmak içindi ancak günümüzde kıyafete sadece poyraz, yağmur gibi kötü iklim koşullarından “koruma işlevi” değil, bunun yanında “hobi“, “moda” vb. bir çok işlev daha yüklenmiştir.Bu nedenle, bir insan hakkında “bilgi” mi elde edeceksiniz? Onunla tanışıp bir süre arkadaş olmanıza hiç gerek yok. O’nunla bir süre birlikte olup davranışlarını görmeden, hiç kuşku yok ki, sadece onun kıyafetini görmeniz, size onun kişiliğine dair bir çok ipucu verecektir.İlk çağlarda, kıyafetin işlevi sadece kötü iklim koşullarından korunma amaçlı olduğundan, kıyafet ile ilgili olarak söynen “Dışındaki abaya değil içindeki babaya bak” ata sözü günümüzde geçerliliğini kaybetmiştir.Bu söz günümüz için şöyle olmalıdır: “Dışındaki aba, içindeki baba hakkında çok şey anlatır.” olmalı.
yıl 1900 küsür, şirkete, parlak minik yeşil gözleri olan bir erkek çocuğu geliyor, değil düşüyor, üniversiteyi yeni bitirmiş, zar zor bir CV hazırlamış, şartlarına göre çok bile..Gömleğini pantolonunun içine sokmuş, beline kemer takmış, kemeri yoluk yoluk, pantolon ütülenmiş, çok kez ütülenmekten dolayı parlıyor, ama ütülü..Diğer tarafta kale müthiş..Çok ortaklı bir şirketin herbiri Amerika da tahsilini bitirip gelmiş, birbirlerine zeki olduklarını kanıtlama çabasında, sert ve acımasızlığı, keskin emirlerle pekiştirmiş patron kızları..Her soruda çocuk yeniliyor..Sinek gibi oynuyor kızlar..Birisi sadece izliyor, onun kararı önemli, çocuğa diyor ki..Neden bu işi istiyorsun?o da” 7 kardeşiz tek üniversiteye gidebilen ben oldum, onlara bakıp, kariyer yapıp, bu şirketin Genel Müdürü olmak istiyorum..Kızlar gülüşüyor..Sonuç mu o küçük köylü çocuğu koskoca bir şirketin yönetim kurulu üyesi..Şimdi Vakko ve Beymen terzileri evine geliyor..
Yıllardır haber alamadığım amcamın hikayesi bu..Amca !!Dön köyüne.Gittin İstanbullara para kazanıp gelicem dedin.Gelmedin.Bittik amca.Dön ne olur.
Böyle duygusal bir anımı anlattıktan sonra dalga geçip beni üzdüğünüzün umarım farkındasınızdır, edin bakalım şimdi telafi,sizi affedebilecek miyim..
tamamen pandyspanianın suçu pbk.
Onnupro, tüm masumiyetinin farkındayım..
teşekkür ederim pbk.senin gibi iyi kalpli insanlar sayesinde bölelerinden korunuyorum.
benim amcam kaba ve gurursuz mu yani ?bunu mu demek istiyosun yani ?ne demek istiyosun yani ?
he tamam o zaman, neyse hassasiyetim geçti sizi görünce, kıyafet önemlidir imkanları olmadığı için giyinemeyen insanlarımız için değil bu sözlerim ama, imkanlı olup rüküşler var bir de..
dişi olanlar sadece lingerie takılsın diyosun..
Herşeyin fazlası zarar denge diye bir unsur var..
son derece sade giy heryere git..
Kadının çıplaklığını bahane edip, kapanmasını istemek haksızlıktır, hep aynı ağızlar konuşuyor aynı şekilde, kadın vücutlarından iğrenerek bahsetmek, psikolojik rahatsızlıktır..
bence de.
suratlarına bakmam.
sümüğümü atmam.
aynı havayı teneffüs etmem.
uğraşmaya değmez.
Herşey bahane, çıplaklık bahane, özgürlük bahane..
özgürlük şahane.
yeter !!bahane duymak istemiyoruz.
pandyspaniaya ya bahane üreteni görürsem, o zaman gerçek yüzümü sergilerim.
ben de bahane üretene saklıyorum beynimin geri kalan kısmını, daha kötü günlere..
kadınlar soyunsun hatta anadan üryan dolaşsın kimsenin itirazı yok ama lütfen çok rica ediyorum belli bir yaşın üstündeki hanımlar sarkmış, buruşmuş, çillenmiş vücutlarını mümkün olduğunca örtsünler. kimseye bu işkenceyi çektirmeye hakları yok. ööğğğğğ. kuscam gene.
gerçi o da medeni cesaret ister. her babayiğidin (kadının) harcı değil öyle bir vücudu sergilemek. lakin belli bir yaştan sonra zannederim düşle gerçek arası bir hayat yaşanıyor.
Siz, robot musunuz acaba, paslanmaz çelikten, bir gün herkes yaşlanacak, mantıklı olun biraz..Yaşlanmak kötü değil ki, kusmanız gereken kendi fikriniz, şöyle üzerine kusuverin, amann bizlere bulaşmasın, mikrop falan vardır..
siz niye alındınız peki? bu görüntü kirliliğine katlanmak zorunda olmadığımı beyan etme özgürlüğüm neden bu kadar rahatsız etti sizi ?
Birinin özgürlüğünün başladığı yerde, ötekinin özgürlüğü biter. Görüntü kirliliği değin şey ötekinin özgürlüğünün başladığı yerdir. Senin özgürlüğün bitmiştir.
İnsanın yaşlı bir insandan tiksinmesi kadar kötü birşey olamaz çünkü, üzerime alınmadım, yaşlıyım..
teacher ezberine başlamadan dikkatli oku bakalım , ne diyor orda. görüntü kirliliğine katlanmak zorunda olmadığımı beyan etme özgürlüğüm diyor . hadi bakalım bi daha iyi çalış dersini .yaşlıdan değil çıplak yaşlıdan tiksiniyorum.
Denize giriyorum, heryerim buruş kırış, ama iyi geliyor güneş, d vitaminine ihtiyacım var, arada bacaklarım titriyor..Bir de sanal dişlerim var, attım mı üzerine, hiçbirşey açamaz bir daha, salak salak konuşma..
Çok da ukala. Ablası kusuruna bakma çok toy..
anglo, evlat, sen beyin olarak yaşlanmışsın ve farkında bile değilsin.. Yaşlılık ne bir hastalık, ne de utanılacak bir durum.. Yaşlandığım ve bugünleri gördüğüm için kendimi şanslı buluyorum.. Şu an bikini ile denize girebilecek kadar medeni cesaretim var.. Bedenimden ne utandım, ne de rahatsızlık duydum..Bedenim buruşuk, kırışık ve çillenmiş olduğu için daha çok seviyorum.. Çünkü senin gibi beyinsizler bakıp da rahatsızlık duymuyorum. Sana bir açıklamada bulanmalıyım. Buruşmuş, kırışmış, çillenmiş yaşlıları şimdi sezon olduğu için denizlerde görme şansın bol olacak (bakarsın miden bulanır) onun için mümkün mertebe sahil kesimden uzak dur…
he vallaa.. o çiziklerin ne anıları var… hepsi geçmişe atılan bir imza
şu güzellikten tiksinilir mi yahu hiç.
koy bakalım bikinili buruşuk, çilli, sarkmış tiksinmeyen kalacak mı . Kendi kendinizi bari kandırmayın hadi ben yedim gözükeyim de puahaha. madem güveniyorsunuz kendinize o halde savunma ihtiyacını niye duydunuz. madem söylenenler salakça neden cevap veriyorsunuz . kendinize bari itiraf edin de rahatlayın derim. zuahaha
yazlık zeka küpleri gelmeye başladı.negzel.
boktan bir yorum
Saygı sınırlarını aşmamak gerekiyor.
Tanrım sen nelere kadirsin.
hakkat negzel .ortaluk zeka küpü kaynasun madem diyom ben.
3-5 tane cinsiyet buldum kaybeden var mı ?
biri gelsin seni yapsın
huhahahahhahahah
bi kişi yetmezse biri daha gelsin
Eski çağlarda yaşamış kimi medeniyetlerde cinsel sapkınlıklar toplumda yaygındı. İslam öncesi bir zaman diliminde, kadınlı erkekli insanlar kabeyi çıplak olarak tavaf ediyorlardı.Günümüzde sigara tüketimi başlı başına bir bağımlılık örneği. Sigara bağımlılığına akıl ve irade yoluyla karşı koyamayan insanlar, bağımlı olduklarını kabul etmemekle birlikte sigarayı özgürlük ve yetişkinlikle özdeşleştirirler. Oysa, sayısız zararına rağmen vücutlarının sigara isteğine karşı koyamazlar.Sigara bağımlılığı gibi günümüzün bir başka bağımlılığı ise popüler kültürdür. Popüler kültür, giyim, beslenme, tüketim ve yaşam biçimini ciddi biçimde etkiler. Medya yoluyla bağımlılık yaptırılan popüler kültür, giyim tarzını belirlemede büyük rol oynar. Cinsel serbestliği topluma kabul ettiren popüler kültür, moda yoluyla kıyafetlerde çıplaklığı, transparanı, vücut hatlarını belirginleştirmeyi sevdirir ve kabul ettirir.Türkiye toplumunda da giyim tarzının değişimini incelediğimizde bunu açıkça görürüz.Kırsal kesimlerde 10 – 20 yıl öncesinde vücudu daha fazla kapatan, vücut hatlarını daha az belirginleştiren kıyafetler giyilirdi.Şimdi en uç köylerde bile etek boyunu kısaltma, dekolte, daha sıkı giyinme yaygınlaşmaktadır.Sonuçta bu toplumsal bir değişmedir. Her bireyin kendine ait değer yargıları, inançları var. Topluma uyum sağlamak ve değişime ayak uydurmak ile kendi tercihlerini korumak kişinin kendi özgür iradesine bırakılmalıdır.Fakat, özgürlüğün tam da bu noktada ciddi bir şekilde çifte standarda maruz kaldığını görüyoruz. üstelik bu, yine özgürlük adı altında yapılıyor.Gerçek özgürlük, insanın zihninin yalanlardan ve dogmalardan arınmış olmasıdır.
bu ne şerefsizlik yaaa…orospu çocuğu sana ne herkesten, bir gelip seni yapıyor her seferinde herhalde.küfür etme edersen bin katını sana ettim bile….
ortalıkta yalakalık edeceğine , bir şeyler üret utanmaz…
Ve bir bayan da gülüyor ne acı…yazık , çok yazık…
akıllı olan krvanç canımı sıkma, mascal birine laf söyledi diye gülecek en son kişiyim ben , web tasarım her yerde reklam yaptıgı için burda da karşıma çıktı diye güldüm, yorum çıktıgında baktım latino da o cümleyi yazmış böyle hep olur birine cevap için birşey yazarsın sen yazıp yollayana kadar barasın ki üç dört yorum daha gelmiş senden önce, ama madem elalemin anasına kadar dil uzattın mascalzen latino çok iyi etmiş , hiç olmazsa o ana-baba karıştırmamış. şimdi gerçek gülcem
çok naziksin nazo,ben ettimmi iyi ederim,(orospu çocuğu sana ne herkesten) böyle bir cevap çıkacağı belliydi, biraz ileri görüşlüyümdür üzerinize afiyet,
Alguda hata olmaya görsün ,insanoğlunun başuna kurbaga bile yağar ….
oku oku bitiremedim çok ilginç bilgiler. teşekkürler
ANLAŞILDI İNSANLAR MODA UĞRUNA TAŞDEVRİNE GERİ DÖNÜYORLAR ONLAR NEREYE KADAR SOYUNACAK LAR MERAK EDİYORUM GEÇMİŞ TOPLUMLARDADA ÖRTÜNMEK ÇIPPLAK KALMAMAK HAKKINDA BİR KİTAPVAR DI ADI HİCAP DİYE MURTEZA MUTAHARİNİN KİTABI ONU OKUDUKTAN SONRA FİKRİME KATILIRSINIZ 🙂
Bilgiyi beğendim teşekkürler.ilginç bilgiler – ilginç yazılar – ilginç sorular
İlgimi çekmedi desem yalan olur, teşekkürler 🙂komik videolar
Bilgi için teşekkürlerreishireishi mantarıkırmızı reishikanser tedavisi reishireishi mantarı faydaları
Bilgi için teşekkürlerArmineeşarpArmine eşarpaker eşarpaker