bildirgec.org

yozlaşma hakkında tüm yazılar

KIYAFET

akoni | 02 October 2012 17:16

İnsanların giyinme tarzını iklim, töreler, moda veya din inançları gibi çeşitli öğeler etkileyebilir. Çünkü giyinmenin tek işlevi insanı soğuktan veya sıcaktan korumak değildir. Giyim, aynı zamanda insanların, yaşına, cinsiyetine, toplum içindeki yerine, önemine, felsefesine ve din idealine göre ayrımına olanak veren toplumsal bir olgudur. İnsanın sırtındaki giyecek onun kadın mı, erkek mi, zengin mi, yoksul mu, asker mi, sivil mi, yargıç mı, avukat mı, itfaiyeci mi, polis mi olduğunu belli eder. Giyim yoluyla insanlar toplum içinde bir yer tutmaya, başkalarının ilgisini çekmeye veya kendilerini başkalarına kabul ettirmeye çalışırlar.

Başlangıçta, giyimin bugünkü gibi toplumsal işlevi yoktu. Sırf soğuktan korunmak için hayvan postlarına sarınan insanlar zamanla kumaş dokumayı, deri tabaklamayı, yün örmeyi öğrendiler. O zamanlar tam veya yarı çıplaklık da toplum için hiç kuşkusuz bir sorun sayılmıyordu. Eski vazoların üzerindeki desenlerde Minos sanatının heykelciklerinde görülen Giritli kadınların belden yukarısı çıplaktı.

Kültür Diye Sahiplendiklerimiz Aslında Neler?

bithikotsis | 22 April 2011 14:11

Toplumda sosyal kesimin en fazla benimsediği adet, gelenek, yaşayış tarzı, beğeniler, hobiler, meraklar bütünü kültür diye nitelendirilebiliyor.

Aslında bu kültür dedikleri oyle bir şey ki, memleketteki insanların akıl, ruh ve beden sağlıklarını, hayat stillerini aktarıyor insana bir bakıma. Yani bir nevi toplumsal analiz sonucunu veriyor bizlere.

Ülkem için kültür bana ne anlatıyor diyecek olursanız, eskiden yeni zamana doğru büyük bir düşüş ve sıradanlaşma, hatta basitleşme farketmekteyim. Diğer arkadaşlar bu konuda neler düşünür bilemem ama, artık kültür diye bensimsediklerimiz hep hafif alaycı şekilde yaklaşıp sonradan farketmeden kabul ettiğimiz şeyler olmaya başladı.

Çok tehlikeli bir durum aslında. Şimdi yeni ergen nesle bakıyoruz da eskisi gibi oturaklı adam sayısı epey azaldı, neredeyse hepsi bir laf bozması, Türkçe katliamı, olanı değiştirme, düzeni yıkma gibi olayların peşinde ve hep bu olaylardan kendilerine bir alay konusu ve gülme şablonu çıkarma peşinde. Bu da ister istemez kültür diye kabul ettikleri şeylerin içine gizlice çaktırmadan sızıyor.

Dilin Yozlaşması

mcen | 25 January 2009 10:43

Dil, bir toplumun kültürünü ve karakterini yansıtan en önemli varlıktır.
Dilimiz gelecek nesillere aktaracağımız koca bir miras. Ancak bunun bilinçsizliği dili yozlaştırmamıza neden oldu. Lâf arasına sokuşturduğumuz yabancı kelimeler ve düşüncelerimizi kısa yoldan nasıl anlatırız fikri , dilimizin basitleşmesine yol açtı. Üstüne üstlük bir de mantıksızlık eklenince, dilin yok olmasındaki tehlike farkında olmadan had safhaya ulaşıverdi.
Geçenlerde çarşıda gezerken bunun birkaç tane örneğine rastladım. Vatandaş gitmiş üçüncü sınıf lokantasının ismini “Lokanta Restaurant” koymuş. Daha bir havası olsun diye koyduğu açıkça belli ama mantıklı düşünülmediği de ortada.
Üniversite bittikten sonra alanda uzmanlaşmak adına “yüksek lisans” yapılır. Ancak ben bunun “mastır yapmak” olarak adlandırılmasına karşıyım. Bir de bunu Türkçe bir kelimeymiş gibi “master” yerine “mastır” olarak yazmak mantığın sınırını zorluyor.”Master” ‘ ın kelime anlamı “uzman” veya “usta” dır. Şimdi kelimeleri yan yana getirelim. “Usta yapmak”, “uzman yapmak” . Hiçbir anlam taşımadığı açıkça ortada.
Başka bir yozlaşma etkisini internet üzerinden hissediyoruz. Sanal sohbet ortamlarında kullanılan kısaltmaları anlamak için kafa yormak gerekiyor. Öyle kısaltmalar var ki beş-on dakikada zor çözebiliyorsunuz. Bu işin abartısı ama bunun böyle olduğunu da biliyoruz. Ancak geçen yıllarda bir sohbet odası yöneticileri dili iyi kullanım adına önemli bir adım attı. Eğer, üye Türkçe yazım kurallarına uymaz ise sistemden uzaklaştırılıyor. Bu da kullanıcıyı dili iyi kullanıma itiyor ve dilin gelişim ve korunumunda önemli bir adom oluyor.
Son olarak şunu söylemek gerekirse dilimizin korunumu , milletimizin irade ve vicdanına bağlıdır.Unutmayalım ki dil, toplumun kültürünü oluşturan ve onu ayakta tutan CANLI bir varlıktır.

tecavüz etmek istiyorum…

eratnow | 31 March 2008 13:13

tecavüz hakedelir mi? işte size hakeden bir konu!
bu yozlaşmanın hakkını gasp etmenin zamanı geldi…

bir kızınız ve ya kız kardeşiniz var ve hiç tanımadığı bir şehire üniversite okumak için ya da iş nedeniyle gidiyor.
korkar mısınız?
kızıma güveniyorum da ah bu hain dünya!
tuzağa düşürülen genç kızların haberlerini ne çok duyar olduk. aşkın sevginin neler için kullanıldığına hayretle bakan gözler, maalesef gün geçtikçe azalıyor.
avrupaya özenti,medya, dogu-batı arasında sıkışan bir toplum yada, bilemiyoruz nedir ne değildir.
yakın zamanda duymuş olduğum bir tecavüz olayı yazdıyor bana bunları. elini öpüp saygı duyduğunuz bir amcanızın bir mal gözüyle baktığı körpecik bir kıza üzülüyoruz bazen ya da beyefendi bir genci bastan cıkartan şeytani ruhlu bir kızla karşılaşıyorsunuz eğitimin küflenmiş sıralarında. mideniz bulanıyor hissiyatımı paylaşıyorsanız. bu ne biçim dünya diye haykırmak geliyor içinizden. bunlar yetmezmiş gibi hastalık diye türettikleri aynı cinslerin karşılıklı ilgileri çatlatacak oluyor beynimizi. yeter..! bu kadar basit bir toplum olmamalıyız. satılmış yazarların, satan tv programlarının, eğitimden habersiz eğitimcilerin, ahlaksızlığı benimsetmeye çalışanların karşısına dikilip ne yapıyorsun haddini bil demenin vakti gelmedi mi artık!

Türkçesi Varken!

hyro | 27 November 2007 15:16

Günümüzde her şey gibi dilimiz de muhakkak ki yozlaşmakta. İşte bazı gönüllülerin bu gidişata bir son vermek için kurduğu Türkçesi Varken… Sitede Türkçe ile ilgili yazılar ve kaynaklar ile birlikte, günlük hayatta kullandığımız yüzlerce kelimenin “Öz Türkçe”leri bulunmakta. Bu konuda hassas vatandaşlar için yararlı bir site…

Ayrıca sitede Portalın yanı sıra, Forum (yazışmalık), ve de vikipedi tarzında bir kaynak kısmı var…

Burdan Siteye girebilir…
Burdan yazışmalığa girebilir…
Ve burdan da kaynaklara bakabilirsiniz…

Modernizm Yalanı

andrew love sam | 19 October 2007 09:12

Modernizm, çağdaşlık, 21.yy, 2000’li yıllar, bilgi çağı, uzay çağı, tekno çağ. Kulağa ne hoş geliyor değil mi? Ama davulun sesi uzaktan hoş gelir misali, üzerinde biraz derin düşünürsek bu kavramların o kadar da cici olmadığını anlayabiliriz. Günümüzde gerek ilişkilerde gerekse yaşam tarzında ve düşünüş biçiminde yozlaşmaya ve değerlerin yerle bir olmasına neden olan modernizm medyanın gazıyla ve olağanüstü desteğiyle yerini çok sağlamlaştırmış büyük bir yanılsama maalesef. Örneğin hayatımızda çok önemli bir yere sahip olan ikili ilişkilerde birbirine bağlılık, özveri ve gerçek sevgi gibi değerler yerini bencilliğe ve özgürlük yanılsamasına bırakmış durumda günümüzde. En büyük gücü ise modernizmden alıyor tabiki. Bu ‘etik canavarı’ kilit kavramları kendi pis emellerine öyle güzel alet ediyorki günümüz insanları adeta büyülenmiş durumdalar. Çok başarılı, bravo. Reklamlarda hümanist değerlerin yerini acımasız bir bencillik ve izolasyona bırakması, gazete ve dergilerde çıkan yazıların ve yazarların etik değerleri, korunması gereken kavramları ve düşünceleri modern görünmek adına yok sayması, kitleleri kocaman yanılsamalara sürüklemesi ve kötüye yönlendirmesi aslında nasıl bir çağda yaşadığımızı bize gösteriyor. Modernizm kendi içinde ‘olması gereken ve doğru olan’ gibi bir gizli anlam barındırıyor sanki. İnsanların bilinçaltına kadar işleyen bu yanılsama davranışları o doğrultuda yönlendirirken değerleri de alt üst ediyor tabiki. Günümüz dergilerinde kadınlara ‘evlenmeden önce mutlaka birlikte olmanız gereken 9 erkek tipi’ gibi düşünceler empoze edilirken, kadın bedeninin reklam uğruna ticari bir materyal olarak kullanılması da gayet normal gösteriliyor. Cinsel onur yerini ‘cinsel özgürlüğe’ bırakmış durumda. Aaa bu devirde hala… aman canım hangi çağdayız… ayy ne banal bir düşünce… sende çok geri kafalısın canım… modernizm diye birşey var tamam mı… lütfen biraz çağdaş ol…

İktidarım, Öyleyse Yozlaşabilirim…

kemanci | 17 September 2007 19:36

Bana mı ters geliyor, yoksa benim gibi düşünenler de var mı acaba ?
İstanbul’da bir konser yapılıyor, İslami Tarkan dedikleri bir adamın verdiği konser sırasında ilginç görüntüler çıkıyor.
Yada, bu görüntüler ilginç mi dir? Bana mı ilginç gelmektedir.
Senelerin biriktirdiği eziklik, ötekileştirilme, dışlanma, çoğunluk olmana rağmen zenci muamelesi görmenin verdiği bir dışavurum mu dur ?
İktidar sarhoşluğu mu dur,
Güç budalalığı mı dır?
Çağa ayak uydurma mı dır ?
Kimlik bunalımı mı dır?
Yoksa benim paranoyam mı dır ?
Eczacıbaşının, Koçun, Sabancının 70 ler de “Siz sanattan anlamazsınız, ben size ne getirirsem sanat odur” diyerek getirdiği çok sesli müziğe tepki mi dir?
Getirdikleri müziği birde içerden şakşaklaması için köşelere serpiştirdikleri Hıncal’lara cevap mı dır bu?
“Düşmanımın düşmanı dostumdur” teranesine kapılmadan, “kabul etmiyorum” diyorum.
Benim de koca koca adamlar gibi içime sindiremediğim bir gerçeğim var artık. Öyle maden suyu ile sindirilecek bir hastalık değil bu.

Güzelim Türkçe’mize makyaj yapmasalar

kenanaltun | 21 June 2007 20:50

messengerda chat pencerelerinin altında çıkan text reklamlar da türkçenin kullanımına dikkat ettinizmi.
bu bir reklam taktiği olabilir ama güzelim türkçemizin bu şekilde kullanılmasına da gönlüm elvermiyor. bununla ilgili reklam bölümünü bilgilendirmek lazım.
sanırım hrhangi bir tepki olmadığından bu şekilde reklamlar uzun zamandır çıkıyor.
Örnek: “…yapıcan, alıcan, gidicen” vesaire vesaire daha farklı birçok garip kelime var üzerinde 10 saniye düşününce “sanırım bu bizim türkçemizdeki şu kelimenin yozlaşmış hali” diyor insan içten içe..
bu konunun önemli olduğunu düşünüyorum. Türkçemiz çok güzel bir dil. yozlaşmaması için gayret gerek..