Hava kurşun gibi ağır…Yağmur arsız…Anılar ıslak, anılar yorgun…Caddeler ıslak dışarıda.Umutlar bekler meçhul bir faniyi. Kıyıda köşede gizlenen, yaşarken yaşamını sessizce içinden, Keşkeleri bitmiş, sankileri ile yaşayan bir faniyi…Hoyratça harcanmış bir zaman var hayatımda. Yaşama ait ne varsa içimde, sırtımda taşıyorum geceleri. Pejmürde, yırtık pırtık ruhumla.Çığlıklar dolarken bu kentin sokaklarına, duyan oldu mu fani sesimi acaba? Yoksa söylenecek söz kalmamış mıydı? … İçimden mi kuruyordum cümlelerimi artık?Okulda silgim kaybolmasın diye, iple boynuma asardım. Asardım da kayıplarımın ipleri artık urgandı ruhumda… Kaybetmek bu kadar kolaydı da, her kayıp bu kadar can yakmalı mıydı?…Bir ruh böyle mi can çekişirdi, böyle mi ölürdü? Batmış gemiler gibi onarılamaz mıydı? Batmış gemilerde ki, anılarda ölmeli miydi?Gecenin sabaha yakın olan kısmında… Peşimde kana susamış düşler.En çok o saatler sızlardı… O zaman hatırlardım pejmürde halini. O saatler ince ince kanamaya başlardı ruhum, senin açtığın derin yaralarıyla…Yine hüzün, yine hüsran, yine acı…Ölü bir güvercin taşıyorum içimde, konuşmak ağlamak demek ruhuma…Gecenin sabaha yakın olan kısmında…Sensizlik… Çığırtkan sessizlikler saati…Ölü güvercin sessizliği saati…Sağır eder kulaklarımı en sonunda…Hava kurşun gibi ağır…Yağmur arsız…Anılar ıslak, anılar yorgun.Anılar ölü
Caddeler, caddeleri sel aldı artık…