bildirgec.org

silgi hakkında tüm yazılar

Kalitesiz Silgi

admin | 04 April 2011 15:52

Sevdiğim filmlerin tekrarını hiç izlememiş gibi heyecanlı izliyorum ya bazen. Şimdi yine, hiç gitmemiş gibi gitmek istiyorum kendimden. Sanki daha önce ağlamamış gibi ağlamak istiyorum. Her şeyin ilkini tekrar yaşamak istiyorum. Mesela küçükken kayalıkların üzerinde attığım çığlıkları yeniden dağlara duyurmak istiyorum. Atladığım uçurumların dibini bir daha görmek istiyorum.
Neyin iyi neyin kötü olduğunu düşünmeden her şey tekrarlansın diye diliyorum. Aslında biliyorum artık mümkün değil ağladıktan sonra gerçekten gülümsemek. Yanaklarındaki damlaların nemi kurumadan neden ağladığını unutmak…

Döner Uçlu Kalem ve Elektrikli Silgi…

Beacool | 14 April 2010 14:02

Kuru Toga ile yazı
Kuru Toga ile yazı

Tahta kalemlerin okul hayatımıza hakim olduğu dönemlerde öğrenimini yapmış olanlar basmalı diye tabir edilen uçlu kalemlerin öğrenciler üzerinde yarattığı değişikliği hatırlayacaklardır. Hele bir dönem Tombo denen kalemler vardı ki onlar hepten bir “manyaklık” yarattılar.
Onlarla yazdığım zamanlar (ki şu an üstünden altı sene geçmiş) şaşırtıcı şekilde uçların kırılıp nasıl oluyorsa (çok çok kere) gözüme girmesi sonucu inanılmaz acılar çektiğimi hatırlarım.

Uni-ball Kuru Toga ların farklı ren seçenekleri de var
Uni-ball Kuru Togaların farklı renk seçenekleri de var

Sonradan öğrendiğim üzere bu kalemin sürekli tek taraftan yazılmasıyla oluşan aşınmanın etkisiymiş.

ANT İÇERİM

lavinya76 | 02 April 2010 10:54

bu ben değilim:)
bu ben değilim:)

İlkokul günlerini herkes hatırlar. Beyaz yakalıklar, cebinize üçgen biçimde katlanıp konulmuş mendil, özellikle pazartesi gününe mahsus tırnak kontrolleri, istiklal marşı ve saygı duruşu sonra bahçede sıra olurken kolların tren biçiminde öndeki arkadaşın omzuna değecek biçimde uzatmalar… Her gün yeniden iki belik şeklinde örülen saçlar.

Her sabah neye yemin ettiğinizi bilmeden hep bir ağızdan okunan andımıza eşlik etmeler ve aceleci bir koşuşturmayla hapsolduğunuz sınıflar. Beyaz tebeşirin kara tahtada çıkardığı o acayip ve tüylerimi hala diken diken eden o ses. Tahta silme yarışında tavşan sıçrayışları. Çöp kutusu kenarında kurşun kalem açma sevdalıları…

silgili kurşun kalem

silgilikursunkalem | 14 November 2009 15:25

1- Hayatta attığımız adımları yönlendiren bir el olduğunu bilmeliyiz.

2- Zaman zaman her ne yazıyorsak durmak ve silgili kurşun kalemin ucunu açmak gerekir. Bu kaleme biraz acı çektirse de sonuçta daha sivri olmasını sağlar. Bu yüzden bazı acılara göğüs germeyi bilmeliyiz.

3- Silgili kurşun kalem, yanlış bir şey yazdığımızda bunu bir silgiyle silmemize her zaman olanak tanır. Yaptığımız bir şeyi sonradan düzeltmemizin kötü bir şey olmadığını anlamalıyız.

Labirent

fitil | 28 September 2009 10:10

Hızlı adımlarla yürümeye çalışıyordu. Etrafında ismini bir türlü hatırlayamadığı o kocaman şeylerden vardı. Kahverengi uzun gövdelerin üzerinden yine kahverengi daha ince kollar uzanıyordu. Kolların etrafında yeşil yapraklar vardı. Sanki biraz zorlarsa bulacaktı, ama kafasının içi bomboştu. ‘ Tipi varken karanlık bir labirentte kaybolmak gibi ‘ dedi yüksek sesle. Yere yatıp üzerinin karlarla örtülmesini beklemek istedi. Hareketsiz kalıp sonsuzluğa karışmak inanılmaz çekici geliyordu o anda. Ayakkabıları ayağına iyice vurmuştu. Parmakları sızlıyordu. Her adımda acaba çıkarıp çıplak ayaklarla mı yürüsem diye düşünüyordu. O gece hava çok serindi. İnce trençkotuna sarındı. Kafası öyle karışıktı ki! Gözünün önüne bir kedi görüntüsü geldi. Pembe yumağı öylesine yuvarlayıp ipin ucunu çekiştiriyordu ki hayalindeki küçük kız sonunda yumağı eline aldığında karışan kısmı koparıp atmak zorunda kalmıştı. Ama kafasını koparamıyordu. Birden gözlerini yukarıya kaldırdı. Etrafına bakarken kalp atışları hızlandı. Nerdeyim diye düşündü? Karanlığın farkına vardığında midesinden yukarıya doğru bir baskı geldiğini hissetti. Yemek borusu yandı. Şimdi başı da dönüyordu. Çaresizlik suratına o kadar şiddetli çarptı ki çantasına uzanıp içinden minik kırmızı metalik şeyi çıkarması gerektiğini düşündü. O şeyle tam olarak hatırlamadığı bir işlem yapınca huzurlu ve güvende olacağını biliyordu ama tam olarak ne olduğunu hatırlayamıyordu.Ayak sesleri ile irkildi. Metalik aleti çantasına atıp dümdüz yürümeye başladı. Aslında sola da dönebilirdi ama orası karanlıktı ve ayak seslerinin sahibinin kötü birisi olma ihtimaline karşı ışıklandırılmış yolu seçmesinin doğru olacağını düşündü. Arkasından gelen erkek sesi artık ne olacaksa olsun deyip durmasına neden oldu. Her şey o kadar anlamsızdı ki sıcak bir yaz gününde kafasını buzdolabının içine uzatıp geri çıkardığında gözlük camlarının buharı yüzünden her yerin o kopkoyu sise boğulduğu anı hatırladı.

Aşk bir boktur!

buddhala | 31 July 2009 09:12

Ey hafif.org, kadın-erkek ilişkileri üstüne haddim olmayacak bir yazı yazacağım ilk defa. Kimseye bok atmayacağım ama merak etmeyin, çünkü söz konusu olan şey bir bok… elif şafak’ ın aşkına bok atıyorum, bu bir karamsarlık değil, bir iltifat bence. Herkesin elinde grisinden, pembesine o kitabı görünce ve yaşadıklarım ve arkadaşlarımın yaşadıkları aklıma geliyor ne yazık ki. İnanın herkesin yaşadığı aynı ve hiç kimse kendisine verilen tavsiyelere kulak asmıyor, bir taraf bildiğini okuyor, bir taraf doğrudan geometri kanunlarını alt üst edip çember yaratıyor. Sert bir giriş oldu belki, durun, anlatıyorum ve 70 milyona sorulacak bir referandumda hakkımda idam kararı alınırsa, intihar ederim merak etmeyin…

Sony Ericsson W595 (Linda)

mehmetbastug94 | 11 August 2008 17:26

Sony Ericsson W595 (Linda)

Linda kod adlı Sony Ericsson W595 in, Sony Ericsson Walkman serisinin yeni üyesi olacağı gelen söylentiler arasında. Temmuz ayının ortalarındea duyurulması beklenen Sony Ericsson W595 in 14 mm inceliğinde ve W910i de olduğu gibi “music shake control” özelliğine sahip olacağı tahmin ediliyor.