bildirgec.org

anılar hakkında tüm yazılar

Nokta anıların koynunda kalan..

Dolce Magico | 18 October 2010 14:14

www.greatrail.com/media/10270703/Lake-Como-2-.
www.greatrail.com/media/10270703/Lake-Como-2-.

Dün bir yerdeydim, oldukça mavi ve yeşile boyalı bir yerdi. Aslında anılarımı düşündürecek tanıdık bir yer değildi, fakat anılara derin bir atlayış yapacak kadar sakin ve dingindi. Etrafımda üç beş arkadaş vardı. Onların ikisi sevgiliydi zaten, mavi ve yeşile bir yolculuk yaptılar. Kalan iki arkadaşta balık tutmayı yeğledi. Ben balık tutmayı beceremem! Yalnız bir başıma kaldım masa da ve bu aslında tanıdık olmayan doğa, bana başka başka doğalardan tanıdıklar getirdi. Bir an, bu göl ve alabildiğince yeşil alanlar memleketimden görüntüleri gösterdi bana. Çok, ama çok derin bir nefes aldım ve beş altı saniye tuttuğum nefesi üflerken o an beynime hücum eden anılarımın yoğunluğunu üflüyordum. Koskocaman anılarım nokta olmuştu beynimde, ama çok fazla noktalardı onlar. Her noktayı bazen hatırlamanız zor olsa da çizgiye döndürürsünüz olabildiğince. Aslında hafızanızda hala koskocaman olan anılar, nedense ne kadar zorlasanız da o anınızın oluşturduğu çizgiyi, nokta nokta çizilmiş değerlerde hatırlarsınız. Çoğu zamanda anılarınızı es geçer, hatırlamak bile istemezsiniz.
Bir nokta anı geldi aklıma, içinde birçok noktaları barındıran. O noktanın içinde biri haykırıyordu, benim evvel zamanlarımın birinden. ‘Bir yürek konuşuyordu’ desem, tabi ki ‘yürekler konuşmaz’ dersiniz. Peki, o yürek ‘iç sesleri ile konuşuyor’ desem, olabilir dersiniz.
Ben de olabilir dedim. Bir yürek vardı o zamanlar, ‘hani büyüdüm ben’ demenin başlangıcı olan zamanlardan. Hani gölgesi bile sizi heyecanlandıracak o evvellerden ve işte bazen o evveller sizi tatlı bir gezintiye çıkartır, nokta anıların koynunda kalan kırıntılara..

sıcak ekmek kokusu

lavinya76 | 07 July 2010 10:57

Ne zaman bir ekmek fırının önünden geçsem sıcak ekmek kokusu çocukluğuma alır götürür beni. Gözlerimde eski günlerin anısını taşıyan bir dizi siyah beyaz fotoğraf karesi kalır. Minicik avuçlarımda ısıttığım bozuk paranın karşılığında sımsıcak ekmeğin köşesinden koparıp ısırışımdır o koku…

Ekmek fırının yanı başında bekleyen yoksulluğun kirli elbiseleri düşer usuma. Bir dilencinin yalvarışını yıkar omuzlarıma bir dilim ekmek için.

Küçük botlarımın karda bıraktığı izlerin üşümesine inatla yürürüm aynı yolu. Hala bilirim ki taze ekmek sabaha katılan keyiften öte mutluluğun zihnimdeki imajıdır.
Apartman merdivenlerini tırmanırken yaşlı komşumuzun çoktan kalkıp ocakta kaynatmaya başladığı ayva reçelinin tarçınla buluşma serüvenidir o koku…

SAKLAMA YARALARINI

mavilikler | 23 May 2010 14:28

Yaraların var senin. Çok geçmemiş üzerinden… Henüz dağlanmamış… Ya olur da yanlışlıkla dokunursam onlardan birine?!.. İstemeden sızlatırsam içini?.. Tek bir kelime ya da ne bileyim, öylesine bir gülüşle seni çok gerilere götürürsem?..

Çok öncelerine… Benim, yaşamında olmadığım bir zamana yani… Sen o yaralardan birini daha yeni edinmiş, taze taze sızlarken yaran… Bense senden çok uzaklarda, içimde koca bir boşluk, bilmeden onu doldurmanı beklerken…

Eskilerden kalma bir koku burnumda

Elif Ece Tekin | 12 April 2010 23:37

Eskilerden kalma bir kou burnumda,
Kızarmış ekmeğe karışmış yosun kokusu…
4 yaşlarındayım,o günlerden kalmış olacak ki bu yaşımda bile birgün yanlız kalmaya mahkum edilirsem diye çok korkuyorum.Sanki heran sevdiklerime birşey olacak ve ben yanlız başıma yaşlanıp gideceğim bu dünyadan ,etrafımda kimseler olmadan,sessiz sakin,yapayanlız.Sanki hiç varolmamışım gibi…
Uzun seneler önce kıyı bir sahil kasabasındayız.Kimimiz kimsemiz yok.
Babam bütün gün evin geçimini sağlamak için çalışıyor.Annem daha 20 yaşında genç bir kız gibi,sanki hiç evlenmemiş,eline el değmemiş.Bakımlı,incecik,ışıl ışıl parlayan iri gözleri var.

AŞKTA DEFEKT VAR

elllllla | 25 November 2009 18:31

Ankaradaydım.akşam üstüydü.dostumla birlikte.

İstanbulun kalabalığında boğuluyordum…
atla gel .özledim zaten. ikimizede iyi gelir dedi
atladım…
Ankaradaydım.Akşam üstüydü.
telefonum çaldı…
-evleniyorum
-hayırlı olsun
-bunu beklemiyordum
-neydi beklediğin???
-beni hiç anlamadın…

iş arkadaşımdı.hiç hoşlanmamıştım ilk karşılaşmada.kendini beğenmişti.bende öyleydim.anlaşamazdık…
aylar geçti
utana sıkıla benden hoşlandığını söyledi.
güldüm.
ben hoşlanmıyorum nolucak dedim
sustu…
gülümsüyordum
çıktı.

mutluydum.çünkü aşık olmuştum ilk karşılaşmada hoşlanmadığım adama.aşık olmuştum ilgisine,ela gözlerine.o herkesin gözdesi,istediğini istediği zaman elde eden adam pervaneydi yanımda.şimdi beni sevdiğini söylüyordu…bunu kullanmalıydım…içimdeki şeytan daha fazla kırbaçla bu aşkı diyordu.yeter bende istiyorum dedikçe devam etmemi söylüyordu durma devam et…
durmuyordum…

gözgöze bile gelmiyorduk artık.bakmıyordu yüzüme.bense en umursamaz tavırlarla en mutlu maskemi takıyordum.neden acı çektiriyordum ona? kendime?
gerçekten beni inandırmasınımı istiyordum bu aşka…ya sandığım gibi değilse?ya geçerse?ya temenni giderse?
eğer öyleyse doğru yoldaydım.devam etmeliydim.
günler geçiyordu.ben işten çıkıyordum o geliyordu,o çıkınca ben teslim alıyordum.
kader kimden yanaydı bilmiyordum.tahmin edebiliyordum ama benden değildi…
2 ay 16 gün geçti…
odamda bir not
bekleyeceğim seni.git uyu önce.dinlen yorulmuşsundur.16:00’da hastanenin önündeki cafede.gözlerine bakmayı çok özlediğimi söylemek için.bekleyeceğim seni…

radyoda bir şarkı….söyle buldunmu aradığın aşkı söyle
yoksa yalnızmısın sen yine…
yalnızdım…
gururum,yersiz kibirim,nedendi bu aşkı bunca zaman erteleyişim?
şimdi gitmeyi çok isterken gidersem gururumu yarı yolda bırakıp ona haksızlık etmeyecekmiydim?
ya gitmezsem,kendime yapacağım haksızlıktan öte ne olacaktı?
bir soru yumağı kafamda…napıcaktım?
çıktım odadan.
evdeyim.duş aldım.uzandım.uyuyamadım.kalktım bişeyler atıştırdım.biraz okudum.kafam başka yerdeydi okuduğumu anlayamadım.
yorgundum zorlada olsa uyumalıydım…
12:00 gibi uyuyakaldım.tam 15:30’da uyandım.
lanet olsun.daha hazırlanıcam…
çok güzel olmalıyım.ne giyeceğim?trafikte var.offff…
bi dakika ya gidiyormuyum?

evet hazırım.nerde arabanın anahtarı?hah burdaymış.bu elbise olmuşmu ya?çok mu süslendim meraklılar gibi..?
offf hadi çık geç kalıyosun ela…

saat 17:00
gitmişmidir?
cafedeyim…
oturuyor:)
-merhaba
gülümsüyor…
-hoşgeldin
bekleyeceğim dediğin için,ayıp olmasın diye ne söyleyeceksen söyle çok vaktim yok gibi hazırladığım cümleler aklıma bile gelmiyor…
gülümsüyorum.
-hoşbulduk

2 yıl geçiyor aradan mütemadiyen mutluyuz.
evlenmek istiyor.kızımız olur hem(çocukları çok sevdiğini biliyorum)
-eee bişey söylemeyecek misin?
bende istiyorum ama susuyorum.gururdan değil bu kez çaresizlikten
beni sevdiğinden artık emin olduğum güzel,sağlıklı kalbine seni daha çok seven delik kalbim evet diyemiyor…
susuyorum…
3ay daha geçiyor.hastayım.arada soluğum kesiliyor.kalbimdeki defektten sızan kirli kan bu aşkı kirletiyor.ritmi bozuk seyredecek bu sevdanın belli.elimden hiçbirşey gelmiyor…ilişkimiz zaman zaman soluk bile alamıyor..
ne kadar aptalmışım.gururuma yenilmesem,onu daha çok görecek,ela gözlerine daha çok bakacak,ellerini daha çok tutacaktım…beraber daha çok film izleyecek,ona daha çok hediye alacaktım…o bana daha çok gül verecekti.kırmızı…kıpkırmızı…

Önümüzde hep engel….

jacobblack | 24 November 2009 19:41

yorgun
yorgun

Anılar! Hep eskide kalır. Biz her gün yeni bir güne daha uyanırken, sürekli bir gün daha anı olarak geçmişte kalıyor. Geçmişe dönüp baktığımızda uzunca bir birikinti görüyoruz. İçinde her ruh halinde birşeyler bulunan bir birikinti. Kim istemezki o düzenli birikintinin içine girip , engelleri dağıtıp , eskilere çok eskilere doğru yol alıp şöyle 4-5 yaşlarına gitmeyi…. Hiç bişeyden haberi olmayan küçük bir çocuk, hayatı bilmeyen her şeyden mutlu olan , sadece düştüğü zaman ağlayan…. O masum çocuk da her zaman büyümeyi ister. Hayattan , hayatın zorluklarından habersizce , etrafına bakıp herşeyi toz pembe görür , toz pembe bilir , bilmez ki o toz pembenin içinde bütün renkler vardır…. Bilseydi zaten o toz pembenin saf olmadığını istemezdi ki hiç büyümeyi…. Bilemezdi ki önünde bu kadar engelli bir yol olduğunu ve engelli o yola bir girdimi , bir daha hiç engel olmayan , düz bir yola çıkamayacağını…. Bilemez ki daha ne kadar koşturacak o engelli , çamurlu yollarda…. İçinde hep bir umutla , bir gün bitecek bu engelli koşu….

Günlükten-1-

| 01 December 2008 18:18

Her gün, her saat insan hayatından hep bir şeyler bitiyor, eksiliyor ve bazen de anılara gömülüp gidiyoruz. Fakat yaşadıklarımızın çoğunu hatırlayamıyoruz bile…
Masmavi bir denizin kıyısında seyre daldım, bembeyaz uçuşan martıları. İçimi dökmek istiyorum onlara ama nafile, bana bakmıyorlar bile. Sadece dalıyorum seyre…
Iasos, deniz kıyısında henüz çok keşfedilmemiş bir doğa… Burada yaşamak güzel olurmuydu acaba, Bodrum yarımadasının bu körpe güzelliğine her ayak bastığımda burada kalmak istiyorum, belki de sığınmak… Velhasılıkelam cesaretim yok, enerjim yok ve bazı etkenler var…

Okul Yılları…

| 28 November 2008 17:36

Geçmezdi zaman ta eskiden,
Güzel günler derinden.
Zaman çok yavaş akardı,
Sevgilerde yavaştı, o yıllarda.
Deli dolu geçti işte o yıllar.
Resimlerde,
Hatıralarda,
Ve anılarda kalan,
Tekrar yaşanır mı o/ an…