bildirgec.org

keşke hakkında tüm yazılar

Geçmişe Olan Özlem

admin | 18 March 2011 20:55

Ah Küçük Dünyam
Ah Küçük Dünyam

Geçen gün eski dolabımı karıştırırken bende önemli hatırası olan eski, kırmızı ve birazda çatlamış topacımı gördüm. O an cocukluğum bir holywood filmi gbi gözümün önünden geçti. Komşularımızın top oynarken kırdığımız camlarının parçları, ev sahibinin bahırışları, annemin kulağımı yerinden çıkarmak istermişcesine çekişini, saklambaç oynadığımız tenha ve bi o kadarda karanlık asfaltsız sokaklar ve daha neler neler… 12 yaşımdan beri gözyaşıyla sulanmayan gözlerim bir anda dere yatağına döndü. Aslında insan ne istediğini bilmeyen aciz bir yaratıktan başka bir şey değildir. Kışken Yazı, Yazken Kışı İsteriz. Çocukluk da böyle birşey. Hani her bayramda söylediğimiz bir söz vardır ” Nerde o eski bayramlar”diye. Oysa Değişen Bayramlar değil benliğimizin ta kendisidir. Şu varki çocukluk insanların yaşamlarında ki en büyük özlemlerden biridir. Ama ne yazık ki çaresi olmayan tek şeyde bu özlemin giderilmesidir. Ve keşkelerle geçer ömrümüz keşke deriz keşke hiç büyümeseydik hep çocuk kalsaydık annemz tarafından çekilen kulaklarımız kopsaydıda hep çocuk kalsaydık. Oynarken düşüp kanattığımız dizlerimiz hep kanasaydıda hep çocuk kalsaydık…

Arzuhal

Chat Noir 1 | 13 February 2011 19:32

Keşke seni hiç tanımasaydım,
Gözlerim gözlerine değmeseydi.
Seni sevdiğimi kabul etmeseydim.
Pişman olmak için artık çok geç.
Keşke seninle dost olabilseydim.
Her anını seninle paylaşabilseydim.
Sana sarılıp her şeyi unutabilseydim.
Hayal kurmak için artık çok geç.
Keşke gözyaşlarımı silebilseydin.
Üzülmememi söyleyip beni teselli edebilseydin.
Keşke bana beni sevdiğini söyleyebilseydin.
Her şey için artık çok geç.

Güliz Ardilli / İstanbul / 8 Kasım 1997 16:25

En kötü karar bile Böyle kararsız kalmaktan bin kat iyidir.

suleceizler | 28 January 2011 14:41

İnsanın kafası karışık olduğunda ne yapsa içinden çıkamaz gibi gelir ona.Aklında yapmak istediği pek çok şey vardır,ama hangi şeyi seçeceğine karar veremez,kıvranır durur.Düşünür sürekli resimmi yapsam,tiyatro kursunamı yazılsam,takı tasarımına mı ağırlık versem,kitap mı yazsam ama düşünmekten hiçbirini uygulamaya koyamaz malesef.Aslında bir tanesine karar verip başlayabilse ,en azından bir adım atabilse bir şeyler yapmaya başlamış olacaktır.İçinde bulunduğum durum şu an aynen böyle.

Kırık Kumbara

admin | 13 February 2010 11:25

Sen bir hastane odası soğukluğunda terk ettiğim sevgilimdin benim ve sen artık sadece bir hayaletsin.

Bir gün saçlarım ıslaktı; duştan yeni çıkmıştım, sen ise aynadaki yansımam gibi görünmüştün bana, saçlarını kurut demiştin. Üşenmiştim. Daha sonra çok ama çok hasta oldum. İşte sana ilk o hastalıkta kırıldım. Sanırım istediğim; aynadaki yansımam gibi bir anlık görünmen yerine ben ellerimden tutup saçlarımı havluyla yavaş yavaş senin kurulamandı. Yapmadın belki de yapamadın.
Belki aynadaki görüntünün uzun süre kalabilmesi için benim de aynaya daha uzun, uzun uzun bakmam gerekirdi ama bilirsin aynaları sevmem pek. Hiç barışık olamadım aynalara, sana rağmen seni sadece onlara bakarak görebilmeme rağmen.

bir şey yapmaya gerek yok. gecikme yeter

taha3045 | 17 April 2009 11:02

Oturup düşündünüz mü hiç? Aslında daha yaşlanmadım, her ne kadar ölüm paralı değil sıralı da olsa ,yarına çıkıp çıkmayacagımızın garantisi olmasa da sonuçta uzun yıllar var önümüzde, yolu yarılamadım bile belki yada sona tamamen yakın ancak sonuç itibarıyla, çok uzun yaşamasak ta yaşadık birazcık.Bu yaşa geldikten sonra oturup düşünen var mı? Ana ,babamız biz küçücükken başladılar bizim gelecegimizi düşünmeye, onların anneleri de onlarınkini düşünmüştü bu kısırdöngü misali uzayıp gidiyor.

Peki düşünen oldu mu hiç. Bu yaşa geldim hayatı diledigim gibi yaşadım mı? Güzel bir hayat yaşadım mı? hayatımı düzeltebilme şansım var mı? Bu yaşa kadar hayalini kurdugum neyi yaptım veya yapamadım? Kimleri mutlu,kimleri mutsuz ettim? Yüzleşen oldu mu hayatıyla, pişmanlıklarının sayısı , iyikilerden daha mu çok daha mı az?

YAŞAMAK İÇİN GEÇ, ÖLMEK İÇİN ERKEN!

sevde837 | 21 March 2009 21:57

Hastanede nöbetim olduğu sıkıcı günlerden birini daha yaşıyordum. İçimde ters giden bir şeylerin olacağının çanları çalıyordu! Her zaman ki yoğunluktaydı acil. Hastaların biri geliyor biri gidiyordu. Bu trafik öyle yoğundu ki E5 Karayolu bile bu kadar yoğun ve bunaltıcı olmamıştır. Öğle arasının gelmesini iple çekiyordum. O kadar açtım ki hastalarla ilgilenemiyor başıma ağrılar giriyordu. Her bir hastanın gelişinde Hipokrat yemini etmekle hata mı ettim diye sorguluyor adeta beynimin etini yiyordum! Nerden bilebilirdim ki akşama doğru bu yemini etmekle ne büyük bir hata yaptığımı! Bu meslek bana biçilmiş kaftan mıydı? Peh ! Ki ailem hatta çevremdeki herkes bunun olduğunu söylüyordu ama ben yorulmuştum artık! Ve işte öğle arası… Karnımı bir güzel doyurup hastalarımla iyiden iyiye ilgilenebilecektim. Bu günde ziyafet var neyse ki buranın aşçıları gerçekten bu işi biliyorlar. Ohhh karnımda doydu çok şükür! Görev beni bekler doğru nöbetime diyor ve gidiyorum kendimi sorgulamaya. Allahtan öğleden sonram daha rahat geçiyor! Hasta trafiği pek yok. Ben de fırsattan istifade meslektaşlarımla dalıyorum sohbete. Oradan buradan konuşuyoruz.
-“ Ne olacak bu devletin hali’” diyor içimizden biri.
– “En güzeli gülüp, geçmek” diyorum ve boyut değiştiriyor konu.

MUTSUZ İHTİYAR OLMA!

admin | 24 February 2009 17:25

Uyku, göz kapaklarımda ağır bir yük gibi! Gözümse saati kolluyor… Kokusuyla içimi rahatlatan bir fincan kahve ise tek yoldaşım gibi. Şöyle biraz düşünüyorum da hayat aslında ne kadar da kısa! Akıp gidiyor zaman! Tik Tak, Tik Tak… Ne akrep ne de yelkovan aldırmıyor çaresizliğime… Çocukluğum, gençliğim ve yeni yetme orta yaş hallerim… geçmişe çok bulaşmadan, acaba geleceğimde ne var demek geliyor içimden hep! Düşünmeden edemiyorum; acaba yarımda ne var ? kahvemi yudum yudum tüketmenin endişesindeyim; hani hiç değilse anın tadını çıkarayım diye… ama fincanın dibi göründü bile! Yaşamda böyle bir şey herhalde yudum yudum tadını çıkarmaya çalışsan da bir gün dibini elbet göreceksin!

Keşkelerle ağlama zamanı..

adilfrkn | 30 January 2009 11:20

Keşke bir çınar ağacı olsaydım, yemyeşil bir tepenin üstünde.. Keşkelerin fayda etmediği yeryüzüne meydan okusaydım asırlık gövdemle. Ve kuşların cıvıltısın da rüzgârla sallanan dallarım zikirle uzansaydı masmavi gökyüzüne. Ve gene ılık bir meltemle yere düşen her yaprağım binlerce defa secde edip ağlasaydı keşkelerime. Sararan her yaprak koparsaydı beni isyankar benden,çıkarcı fesat gölgelerden ve ve ve Adil olmaktan..Unutsaydım derslerimi,Kız kardeşimin nazlarını.. Bir papatya kadar kırılgan olduğunu… Unutsaydım Halit’in ameliyatını.. ya o ?Acaba çınar ağacı insanca duyguları hissedebilir mi? Mutlu olmanın ne kadar zor olduğunun farkında mı? Yada mutluluğu tarif edebilir mi? Kim bilir belki onun için mutluluk sabahın ilk ışıkları.. Katlanırdı o zaman gecenin acıtan karanlığına. Bilirdi güneş her gün yeniden doğuyor.. bilirdi ki onun dimdik duruşu yeni fidanlara örnek oluyor ve cesaret veriyor..

Ah Keşke…

adoxxoda | 17 October 2008 09:55

Uçsuz bucaksız keşkelerle başlayan geçmişi anımsatan kelime kuyruğunda milyonlarca insan var.Zamanında yapmadığımız ya da yapamadığımız ya da söyleyemediğimiz bir sürü şey vardır elbet. Ah be keşke şu kızla konuşsaydım. Aaa bak valla böyle yapacaktım. Tuttuğum attı yazamadım. Kuponu oynadım ama yatırmadım tuttu. Şöyle oldu böyle ldu yan yattı çamura battı. Daha niceleri anlatmakla bitmez.Peki ama neden böyle. Bu olayda ki sır nedir.Vallahi bilmiyorum.

Belki o an öyle olsaydı yinede ilerde keşke söylemesydim gibi kelimeler kullanabilirdik. Belki bilinmez. Ama benim demek istediğim asıl olay o değil nedir yani mevzu? Acaba diyorum bunu biz isteyerek mi yapıyoruz yoksa olumlu olan bir şeyin sonucunda ortaya çıkan sebepten ötürümü dövünüyoruz. Ahh o kuponu yatırsaydım milyoner olacaktım. Belkide yatırdığımız zaman yine tutmayacaktı. Bilmiyorum ama bütün olumsuzlukların yada olumlu olayların başında ki tepki neyden kaynaklanıyor.Yani ok yaydan çıktıktan sonra yada hiç çıkmadan yerinden. Bu dövünmemiz neden.Daha bir sürü soru geliyor aklıma.Ok yerinde kalmaz hiç bir şey olmaz hiç bir şey denememişizdir. Oku yaya yerleştiririz ama kullanmayız. O zaman keşke fırlatsaydım vururdum. Oku yaydan fırlatırız burdada iki seçenek var ya ıska geçmek ya da 12 den vurmak. Iska geçtiği zaman başka bir olay. Vurduğumuz zaman başka bir olay. Zincirleme bir kısır döngü. Neyini bizim için kesin bir şekilde iyi veya kötü olduğunu ne zman kestireceğiz acaba. Tamam okey hayat süprizlerle dolu ama. Bazı olaylar karşısında eli kolu bağlı kalmayı hiç birimiz istemeyiz. Acaba böyle bir fırsatımız olsaydı nasıl olurdu. Bunuda bilmiyorum açıkçası.

Hayat Dediğin Kısaca

furkan iren | 03 October 2008 10:02

gücün son zerresi ne demektir bilirim.. yaşamak dediğin yolculukta geçtiğim yollarda ardıma bakmam, çünkü gölgemden asla korkmam..

bildiğimi unutmam, acımı dillendirmem, kırgınlıklarım var elbet ama kine yer yoktur gönlümde.. eğer elini tuttuysam asla bırakmam.. eğer sevdiysem dilimde olmaz hiç hislerim, yüreğimi veririm, gerekirse canımı, kanımı hatta yeri gelirse son nefesimi sevdiceğimin uğruna, sevmek uğrunda…

düşler kurduğum doğru, hayallerimin olduğu da ama hala yaşıyorum. çabalarım var, gayretim… gözlerimden yaş akmadı nice senelerdir vicdansızlığımın eseri değil şefkatimi kötülerin kötülüğü karşısında hala yitirmemiş olduğumdan, bir de yaşanmışlıkların hediyesi gönüldeki o derin yaralardandır, nicedir öylece gözlerimde donakalmış yanaklarımdan aşağıya dökülemeyen göz yaşlarımın, ağlayamamamın sebebi…