İnsan vücudunun donması en iyi takdirde ciddi hastalıklara, en kötü durumda ise ölüme neden olmaktadır. Ancak her zaman değil. Bazen olağanüstü tehlike durumlarında nerdeyse buz parçasına dönüşen bazı insanlar hayata dönmekte, hiçbir tıbbi müdahalesiz yaşamlarına devam etmekteler.Bunun nasıl bir açıklaması olabilir? Bu durumla ilgili kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, birçok teori mevcuttur. Bir teoriye göre, korkunç soğuklarda insanların hayatta kalma nedeni, o anda yaşanan şokun beynin, biyokimyasal süreçleri yöneten merkezi sinir mekanizmasını bloke etmesidir. Sonuç olarak, tüm biyokimyasal süreçler durmakta, ancak yumuşak ısının etkisi ile tekrar işlevselliklerini devam etmekteler. Ancak her olay ayrı ele alınmalı, çünkü olası tepkiler her vücudun kendisine özgü özelliklerine ve onun eşsizliğine bağlı olarak gelişmektedir.
Rus bilim adamlarından Maksim Kislov, 1930 yılında düşük derecede ve tehlikeli koşullarda çalışan Kuzey Deniz Filo’su askerlerinin stres durumlarını araştırırken aykırı sonuçlar elde etmiştir. Öyle ki, derin soğuğa sadece alışılmaz, hatta soğuk, gençleşmek, vücudun direncini artırmak, zihinsel, fiziksel, duygusal aktiviteyi yükseltmek için kullanılabilir. Kislov, soğuk etkisi araştırmalarının, ölümsüzlük sırlarına kadar bir yol izleyebileceğini de vurgulamıştır.3 Temmuz, 1969 tarihinde Hawaii işçisi 23 yaşındaki Armando Sokkaras Ramirez, yıkamacı kızların ilgisini çekmek için havalanmaya hazırlanan uçağın şasisinde gösteri yapmaya karar vermiştir. Ancak montunun şasinin bir parçasına takılmasından dolayı uçak havalanırken atlayamamıştır. Şaside sıkışmış adamdan kimsenin haberi olmamış, şasiler kaldırılmıştır. Uçuş 8 bin m yükseklikte gerçekleşmiş, havanın derecesi de -41C’miş. Uçuş birkaç saat sürmüş. Üzerinde ince bir buz katmanı olan Ramirez, Madrid’e iniş yapan uçaktan indirilmiş ve doğrudan morga gönderilmiştir. Üç gün sonra “ölü” uyanmış ve ısınmak için sıcak giyim ve içki istemiştir. Genç, asker hastanesine gönderilmiş, muayene sonucunda herhangi bir fizyolojik ya da psikolojik rahatsızlık tespit edilmemiştir. Ramirez uçakla kendi şehrine dönmüş, havaalanında teknisyen olarak çalışmaya devam etmiş. “Konservelenmiş” gibi gençliğini korumuş, hiç yaşlanmamış ve hastalanmamış. Havadaki macerası hakkında da: “ Yükseldikten sonra oksijen yetmezliğinden bayıldım. Korkmaya bile fırsatım olmadı. Her şey çok çabuk gerçekleşti. Şimdi eskisine göre daha sağlıklıyım. Ancak uykusuzluk çıktı. Tam anlamında haftada ancak 2 gün uyuyabiliyorum”, demiştir.
Ocak, 1999’da Rusya’nın Kemerovo bölgesinin Kiselevsk şehrinde de buna benzer bir olay yaşanmıştır. Olaydan 8 sene sonra doktor Nikolay Hohlov, olup bitenleri şöyle açıklamıştır: “ Afonino köyü şehrin sınırındadır. Maaş aldıkları gün madenciler bir araya toplanır, içki içer, bayram ederler. Batı Sibirya’nın soğukları öldürücüdür. Anikin Yegor gece yarısı evine dönerken, ince bir gömlekle yolda donmuş. Sağlık ocağına getirdiklerinde üzerinde kalın bir buz katmanı varmış. Üzerinden kimlik çıkmamış. Onu tanımaya gelecekleri beklerken, cesedi sağlık ocağının bir köşesine yerleştirmişler. Olayın üzerinden dört gün geçmiş, cesedi tanımaya kimse gelmemiş. Beni çağırdılar. Gittim. Karşıma bekçi Hvorost İvan koşuyor, sağlık ocağında birisinin yüksek sesle şarkı söylediğini tekrarlıyordu. Gidip ışığı açtım. Yegor bağıra bağıra şarkı söylüyordu. Sıcak bir yere götürdük. Herhangi bir fizyolojik sorun saptanmadı. Ancak psikolojisi bozulmuştu. Soğuk, beynini öldürmüştü.”
Delhi’de 2 Mayıs, 1988 tarihinde yayınlanmış Hint dergilerinin birinde bir donma olayından daha bahsedilmiştir. Deniz ürünleri dağıtıcısı 30 yaşındaki Radja Shakar’ın kamyonu soyulmuş. Büyük miktarda para çalınmıştır. Şoförü bayıltıp, kamyonun dondurucusuna koymuşlar. 6 saat sonra bulunan Shakar’ın, kamyonuyla taşıdığı balıklardan bir farkı yokmuş. Mağduru eritmek için ılık sulu bir banyoya oturtmuş ve suyun ısısını derece derece artırmışlar. Bir süre sonra yaşam belirtileri ortaya çıkmış, ancak altı saat daha komada kalmış. Uyandığında olaylarla ilgili hatırladıkları keskin bir ağrı ve sıcaklıkla değişen soğuk olmuştur. Shakar kısa bir zaman içinde işine dönmüş. Herhangi bir sağlık sorunu tespit edilmemiş, ancak saçları tamamen beyazlamıştır.Kislov, donma ve ölüm arasındaki ters yönlü bir ilişkiye de dikkat çekmiştir, öyle ki, “ölüm bazen çekilir ve mağdurlara sonsuz gençlik rüyasını hediye eder”. Buna örnek olarak, kendi hastalarından biri olan Poltava’lı Taras Pıhanov’ı göstermiştir. Pıhanov daha 9 yaşındayken, göldeki buzda kaymış ve suyun altına gitmiştir. Ölmemiş, ancak akciğerlerini üşütmüştür. 1922 senesinde 50 yaşındayken 20 yaşında göstermiş. “Bıkıncaya kadar” yaşayacak kanısına varan komşuları tarafından dışlanılmıştır. Yüz yaşını kutlayıp hayattan “bıkan” Taras uyuyakalmış ve bir daha uyanmamıştır. Hiç yaşlanmamıştır.
Soğuk, ölümsüzlük getirmez, ancak bir şekilde hayatı “konserveleştirir”. Biyoloji uzmanı Leon Ray, insanlığın kısa bir zamanda konserveleştirme solüsyonları, dokuları susuzlaştırmayöntemleri vs. bütünleştiren dondurma dereceleri üzerinde çalışarak canlıları istenilen bir süre için dondurma ve tekrar canlandırma imkânına kavuşacağından emindir. Öyle ki, +10 ile +20 derecede tazeliklerini 1-2 sene koruyan tahıllar, -270 derecede “konserveleştirildiklerinde”, teorik olarak 71 trilyon 300 milyar sene sonra bile bitebilmekteler.Konu ile ilgili ek bilgileri buradan, buradan, buradan ve buradan bulabilirsiniz.
yorumlar
etiketler biraz abartılmış mı ne…
turritopsis teşekkürler.
Günümüzce dondurulmuş bir insanın uyanması fikri çok garip geliyor. düşünsenize Atatürk e böyle bir şey teklif edilse, ne derdi acaba. siyasi olacak ama şunu biliyorum ki chp iktidar olmadığı her sefer için meclise ” Çözünen Türkiyenin ancak Atatürkün çözü(nmesi)mleri ile olabilir.” fikrini şimdiden tahmin edebiliyorum..
sorunuzun cevabı ATATÜRK’tedir.”Benim nacizane vücudum, elbet bir gün toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyet’ i ilelebet payidar kalacaktır….””iki mustafa kemal vardır: biri ben, et ve kemik, geçici mustafa kemal… ikinci mustafa kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil bizdir! o, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı topluluktur. ben onların rüyasını temsil ediyorum. benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. o mustafa kemal sizsiniz, hepinizsiniz. geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken mustafa kemal odur!”şahsıma garip gelen isebir insanın dondurulup uyanması değil,dondurulmuş düşüncelerin bir daha uyanamaması!
Güzel yazı..
ne yazık hiç siyasal değil jimetjules.ancak siyasal demek yerine konuya muktedir olamayan kişinin konuya yabancı olduğunu gizleme çabasıyla yaratmaya çalıştığı bir fantezidir sanıyorum.
Herkes Armando veya Anikin kadar şanslı olmayabilir. Fotoğraflar bile benim üşümeme yetti. Soğuk ve kar donmam için yeterlidir..
soğukla hiç aram yok. sevmiyorum, çünkü çok üşüyen biriyim..
soğuk ve süper bir yazı.
Güzel bir yazı, teşekkürler. Böyle konular hep ilgimi çekmiştir.
soğuk kötü, yazı güzel
Soğuğun da iyi yanları var 🙂
Saiyo7, mutlaka iyi yanları vardır. Kışın kar yağarken çoğu insanlar keyif alır. Ama ben acaba insanlar nasıl ısınacak? Soğuktan kaç kişi donacak? veya minicik kuşları karın üstünde ölmüş olarak görmek beni hep rahatsız etmiştir. Ana nedeni nedir bilmiyorum ama kışı sevmiyorum:(
Mucize falan istemiyorum, derin dondurucuya da karşıyım zaten, günlük yenmeli yemekler.
İlk dondurulma olayı (insanın dondurulması) 1977 yılında yapılmış.37 insan, 10 kedi ve 6 köpek (2003 bilgileri) hayata yeniden dönmeyi bekliyor. (enstitüde)Amerika’da toplam 90 kişi (2003) ölüme çare bulunduğu taktirde yeniden canlandırılmak üzere donduruldu.Ölüleri dondurma aşamaları ise :Ölülere ilk iki saat icinde ulaşılıyor ve vücudundaki kanın pıhtılaşmaması için herapin adlı ilaç enjekte ediliyor….Daha sonra içi buz dolu bir tanka yerleştirilen cesedin kanı boşaltılarak donmanın vücutta yaratacağı zararları en aza indirmek amacıyla damarlarına gliserinli bir sıvı veriliyor. Uyku tulumuna konulan ceset, dışı tahtadan içi fiberglastan yapılmış bir sandığa yerleştiriliyor.Sandığın üzerine yerleştirilen kumaşa buru buz konularak ceset soğutuluyor. Bu işlem vücut ısısı -40 dereceye düşene kadar buz miktarı her gün arttırılarak sürdürülüyor.Vücut ısısı -40 dereceye düştüğünde ceset, dibinde sıvı nitrojen olan çelik bir tanka yerleştiriliyor. Her gün bir miktar aşağı indirilerek bir haftanın sonunda tamamen sıvı nitrojene batırılıyor. Bu işlem tamamlandığında cesedin vücut ısısı -196 dereceye düşüyor.Son olarak ceset tekrar çözülmeyi beklemeye başlayacağı, fiberglas ve izolasyonu arttıran perlit adlı maddeden yapılan cryostat adı verilen başka bir tanka konuluyor. Tanktaki sıvı nitrojen düzeyi her gün ölçülerek gerekli düzeye tamamlanıyor.The Cryonics Institute
ellerine sağlık iyi bir araştırmaydı
Yahu ben 3 tane etikette bile takılıyorum. Maşallah hiç zorluk çekmemiş o konuda.
Güzel konu eline sağlık. Okurken bile üşüdüm :)Yalnız şunun sebebini çok iyi kavrayamadım. Bir kere donup çözülen insan bir daha yaşlanmıyor mu? Bu donup çözülme işi o zaman ölümsüzlük gibi bir şey mi kazandırıyor?
ilginç bir konu. teşekkürler,hep soğuk memleketlerin insanlarının sıcak memleketlerdekilere nazaran daha etkin ve kriminaliteden uzak yaşadıklarını düşünmüşümdür. soğuğun insana canlılık sıcağın ise uyuşukluk kattığını da savunurum… ölüm ve tekrar canlanma hadiselerine bir yorum getiremiyorum fakat okuduklarım beni bir hayli şaşırttı. @vanga’nın katmış olduğu bilgi de öyle es geçilesi değil! bir insan yaşarken bir dolu para sayıp kendini nasıl bir enstitüde dondurtma cesaretine sahip olabilir? hayret edilesi!
”pilli pati DİYOR Kİ, (26 Kasım 2009 03:12)soğuğun insana canlılık sıcağın ise uyuşukluk kattığını da savunurum..”Ben de tam tersini düşünüyorum, sıcak havalarda evrim hızlanıyor, ayrıca, ülke psikolojileri bile iklimsel değişiklikler gösteriyor, sıcak ülke insanının dışarıda geçirdiği zaman fazla olduğundan insanlarla iletişimi son derece kolay oluyor, soğuk ülke insanı evinde kalmak zorunda..
kışı çok severim ama soğugu sevmem hayalim senede bir iki ay dağ klübesinde yaşamak elektirikte olmasın kitaplarım ve ben şeklinde ama çok üşürüm ben normalde o başka. Konu bana rehmetli Muhsin Yazıcıgoglunu ve Cezalandırıcı filmini hatırlattı
soğuk bir yazı bu kadar sıcak anlatılabilinirdi. kartopu oynamak ve onu kara batırmak istiyorum
VANGA, doğrudan dondurma süreci ile alakalı çok güzel bilgiler eklemişsin, katkından dolayı çok teşekkürler..!Güzel yorumlarınız için hepinize çok teşekkür ederim…
Yazıda soğuğun etkisinin farklı bünyelerde farklı sonuçlara neden olabileceği belirtilmekte. Örneklerde donup çözülmenin, hiç hastalanmama, yaşlanmamanın yanı sıra beyin ölümüne de neden olabileceği gösterilmiş. Tam anlamında ölümsüzlükten değil de, hayatı “konserveleştirme”kten söz edilmekte. Sanırım, hiç kimse bu konuda kesin bulgular elde edememiş ve araştırmalar devam ediyor…
Teşekkürler Turritopsis
sebze gibi derin dondurucuda beklemek çok kötü bir fikir.
Aklıma Sylvester Stallone’un bi filmi geldi.Adı Cezalandırıcıydı sanırım.Teşekkürler.
insan vucudunun 80% i su.. su donunca genlesiyor. kutlesi artıyor bu olurken hucre duvarlarını parcalıyor ve elimizde ne kalıyor biliyor muzunuz? Hicbir ise yaramayan olu hucreler…(bknz: hipotermi)sagduyu onemli ama cehalet sagduyu katilidir unutmayalım..bu arada guzel fantezi tebrikler…
sperm hücreleri nasıl donduruluyor peki sayın özgürada
bu konu bana da Mel Gibson’ın Forever Young adlı filmini anımsatmıştı. eklemeyi atlamışım. film bedeni deney için dondurulan bir pilotu konu ediyordu. yani tam da yukarıda anlatılan konuyu ele alıyor. ilginçti. izleyin.
@simultenbaska isim yoktu size sıvı nitrojenle hipotermi arasındaki farkı anlatıcam sayın simulten…onun yerine acık kassanız calıssanız da biyoloji falan mı okusanız keske?yada siz ne isterseniz… yazarı da sizi de tebrik ediyorum hala 🙂 5 ay yokum ben cevap vermeyebilirim …
Sperm elde etme Hareket (%) Canlılık (%)Taze Çözülmüş Taze ÇözülmüşTestis 5 0.2 86 46Epididim 22 7 57 24Vas Deferens 71 38 91 51
insan vücüdunda en son kalp donar .Gayet enteresan bir konu.Ama inanamıyorum. (100/100)Donan bir insanın yeniden canlanması …………..bence imkansız.
şu enstitüde biri çıkıp da kendini dondurtanlardan birini yeniden canlandırmayı denese ya! yaptıkları işin etik yanı bir kenara, o insanları para karşılığında öldürdüklerini yahut kişilerin bir bir intihar etmiş olduklarını biri kanıtlasa bence daha iyi olur.”hangi enstitü?” diyenlere “@vanga’nın bahsettiği” diyorum.
He Pati ! resmen geri zekaluluk bence ….Zaten dünyada netür absürt olay var ise, aha USA denen absürdistanda var cicim.
absürdistan güzel bir deyim oldu. brava!
Demolition Man (Cezalandırıcı)Sylvester Stallone (John Spartan) , Wesley Snipes (Simon Phoenix) , Sandra Bullock (Lenina Huxley)Oynadığı filmi birçoğumuz izlemişizdir. Bu yazıyı okuyunca aklıma bu film geldi … 🙂
Ahanda stallone amcanın buzlarını çözüldüğü sahne …
Arkadaşlar, yazıda kasten dondurup çözülme olaylarından değil, soğuğun insan bünyesine yaptığı farklı etkilerden söz edilmekte.Dondurma ve tekrar canlandırma, kriyobiyoloji‘nin araştırma alanıdır, bu alanda çalışan biyologlar da, şu anda imkanlı olmayan ya da kısmen imkanlı olan durumu gelecekte insanlık faydası için kullanabilmek adına araştırma ve deneylerini sürdürmekteler.
Sanırım, konu ile ilgili buradaki açıklamalar daha doyurucu olur…
miş muş müşmiş mişler götürsün sizi. rusçayı çok biliyoruzya verdiğiniz 3-5 kaynak var onlar da rusça aman ne kadar inandırıcı…onca hikaye anlatmışsınız birisinin de kaynağını belirtmemişsiniz.benim için yalan dolan dolu bir harf kümesinden başka bir şey değil.
teşekkürler turritopsis….çözüldüğünde (5 ay sonra) syn özgürada da bunu okusun değil mi?:)
Güzel bilgilerden dolayı teşekkürler. Yalnız şurası dikkatimi çekti ve beni araştırmaya itti. 8000 km yükseklikte uçuşun gerçekleştiğini yazmışsın bu 8000 metre olacak sanırım. 8000 km lik yüksekliğe çıkacak ucak icat edilmemiştir sanırım. çıksada inemez gibi geliyor bana. Günümüzde ticari uçaklar 12 km civarında uçuyorlar ve sıcaklık – 60 dereceye kadar düşüyor.
Çok teşekkür ederim 🙂 Tabi ki, 8 bin metre olacak, hepimizin gözünden kaçmış 🙂 Bunu görebilen bir tek siz oldunuz, çok dikkatlisiniz, tebrik ederim… Ek bilgiler için de çok teşekkürler…
Ben aslında gördüm ama ayıp olmasın diye uyarmadım..
ben buna tamamen kader diye bakıyorum .. evet bazı veriler var elllerinde ama bu her zaman böyle olcak diyede bişey yok.. vadesi gelen gidiyor vadesi gelmeyenler hala aramızda.. bu tamamen Allahınm bileceği iş…
Yazı dikkatimi çekti.. yorumlarıyla uygun vaktimde okuyacağım.. dört merkezli (beyin, yürek, genital merkez ve mide) insanın beşinci merkezinin göbeğinde olduğunu hissediyor fakat tam bilemiyordum. Yazara teşekkür ederim.
ozgurada DİYOR Kİ, (26 Kasım 2009 16:44)insan vucudunun 80% i su.. su donunca genlesiyor. kutlesi artıyor bu olurken hucre duvarlarını parcalıyor ve elimizde ne kalıyor biliyor muzunuz? Hicbir ise yaramayan olu hucreler…Bu yazı ve yapılan yorumlarda, bana mantıklı gelen sadece bu cümlelerdi, neden acaba..
Katılıyorum
Aradan uzun yıllar geçti fakat hatırladığım kadarı ile donan suyun kütlesi değil hacmi artar 🙂 ve yine dayanamayıp biraz araştırma yapıyorum ve görüyorum ki su minimum hacmine + 4°C’de derecede ulaşıyor. sıcaklığı bu derecenin altına inmeye devam ettiğinde hacmi donma tamamen gerçekleşinceye kadar artmaya devam ediyor..Birde bu olayın tersi var sıcaklık 4°C’den yukarıya doğru çıkmaya başladığın da da suyun hacmi artıyor. Sıcaklığı düşerken hacmi artan tek madde su bu tamam fakat vucut sıcaklığında su da içinde bulunduğu hücre de çeperide kofuluda artık neler var ise belirli bir genişlikteSu inebileceği minimum hacme inerken diğerlerine oranla daha fazla hacim kaybedebilir ve donma gerçekleşirken de evvelden boşalan alanları doldurmaya başlayabilir. Ama sıcaklık düşmeye devam ettikçe hücre de büzülmeye devam edecek belli bir sıcaklığın altında bahsettiğiniz son kaçınılmaz gibi görünüyor.Bu arada su gerçekten bir mucize hala neden diğer maddelerden farklı bir sıcaklık hacim ilişkisine sahip olduğu aydınlatılamamış fakat bu özelliğinin dünyaya hayat verdiği bir gerçek. Vakit bulursam bununla ilgili bir yazı da ben hazırlayabilirim.
Hücre duvarının esnekliği, suyun genleşmesi (canlı hayattayken) hesaba katılarak arttırılabilir mi, içerisindeki su donmadan önce..
Aslında hücre duvarının esnekliğinin artması gerekmeyebilir çünkü su hacmi sağlıklı insanın vucut sıcaklığında 38 derecede yeterince büyük hacime sahip sonra sıcaklık düştükçe hacmi azalacak 4 dereceye kadar sonra daha donma başlamadan tekrar hacmi artmaya başlayacak donma boyunca da artmaya devam edecek.Belki de su 38 derecede donmuş halinden daha fazla hacime sahip olabilir.Tabii sıcaklığın düşmesi ile hücre çeperinin esnekliğide düşecek ama hücrenin patlamasına sebep olacak kadar azalmayacaktır.
yanlız yukarıda su ile ilgili verdiğin her sıcaklık bilgisi 1 atm (760 mmHg) basınç altında geçerlidir.hücre içerisinde su üzerindeki basınç 1 atm’den farklı ise suyun sıcaklık kaşısında verdiği tepkiler değişir.unutulmamalıdır ki 0,5 atm basınç altında ki su 20 C derecede kaynar..
çok doğrudur efendim.
Burada yanlışlıkla “göbek” üzerine yazılan bir yazıya yorumun nedeniyle PİLLİ YORUM AVCISINDAN sürekli duyuru alıyorum. Bu iletiye ilişkin duyuruların kaldırılmasını yönetimden diliyorum. Dileğimi yerine getirirlerse çok sevineceğim. Yeri gelmişken buraya da bir katkım olsun: Göbeğin çalışması durunca soğukluk işe yarıyor ve yaşamı devam ettiriyor olabilir.
Güzel yazı..
Bilgi için teşekkürlerboy uzatmaboy uzatma egzersizleriboy uzatma yöntemleriboy uzatma ilaçları
güzel konuya değinmişsiniz teşekkürler.Şapkat-shirtpromosyon t-shirtpromosyon ürünleripromosyon
teşekkürler güzel konu.kadınkadın güncelkadınlar hakkında güncel bilgiler
teşekkürlerhediyesevgiliye hediyeilginç hediyelerdoğum günü hediyelerihediye kutusu