bildirgec.org

uykusuzluk hakkında tüm yazılar

Cosval ve Migliorin

veci | 29 June 2010 22:41

Uzun yıllar dahilen ve haricen kullanılan bitkisel sağlık desteği ve saç sağlığı ürünleri ile İspanya,İsviçre,Portekiz,İtalya,Rusya,Avusturya,Fransa,Tayvan,Kore,Dubai ve Almanya gibi bir çok ülkede etkisi,kalitesi ve güvenilirliği ile kullanıcılarının beğenisini ve memnuniyetini kazanan cosval ve migliorin ürünleri ada pharma tarafından Türkiye pazarına verilecektir.Birçok avrupa ülkesinde pazar lideri konumunda olan bu iki marka bir çok soruna Türkiye dede destek olmayı hedefliyor.

Cosval;Varis,enerji ihtiyacı,bağırsak florası düzenleyici,zayıflama,uykusuzluk,prostat,kabızlık,prostat,bağışıklık sistemi,ağrı,ödem,vitamin eksikliği,ödem,dolaşım bozukluğu,şişkinlik,kolesterol,vitamin eksikliği,unutkanlık,idrar yolları enfeksiyonları,yara,egzama gibi sorunlara bitkisel destek ürün yelpazesi ile satılmakta,çiğneme tablet,kapsül,losyon ve jel formunda ürünleri bulunmaktadır.

İçinizi ısıtacak bir haberim var!

Beacool | 30 April 2010 09:49

Abartımı geldi? Bir daha düşünelim...
Abartımı geldi? Bir daha düşünelim…

Kabul edelim! Bir programcı, IT’ci, oyuncu ya da kısaca bilgisayarcıysak hepimiz yarasayız. Ya da çok ama çok büyük bir kesimimizin öyle olduğuna eminim. Yazılar, sayılar, kodlar, binaryler (ve bazılarımız için canavarlar, düşmanlar filan) derken saatlerin nasıl yok olduğunun farkına varamıyoruz.

Mug with a temperature sensor
Mug with a temperature sensor

Hal böyle olunca uykusuzluk ve dikkati toplamak üzere bolca kahve tüketiyoruz. Bu noktada oyuncu kesimi dışarıda bırakıyorum çünkü onlar kahvelerini bile yudumlayamayacak kadar çok çalışıyorlar (kendimden biliyorum). Sizi bilmem ama ben bir kahve koliğim. Günde tükettiğim kahvelerin yanı sıra uğraşılarım arasında unutarak buz gibi yaptığım kahvelerin sayısı hiçte az değil. (Bu yüzden frappe’yi keşfettim 😛 )

VARLA YOK ARASI

mavilikler | 27 April 2010 09:41

Bu kadar erken mi gerçekten?! Benden başka uyanık olan tek bir Allah’ın kulu yok mu?.. Saat 04:22… Herkes uykuda… Çıkarabildikleri tek sesse nefeslerinin sesi… Gecenin bir yarısı uyanık olmak gibi bir şanssızlığa uğramış birinin, hissedebileceği en baş duygu olan yalnızlık duygusuna çare olmaktan çok uzak kalıyor bu sesler.

İnsan hiç duymadığı kadar büyük bir şiddette konuşma ihtiyacı duyuyor. İçini saran bu gerçekdışılık hissinden kurtulmak… en çok da kendinin gerçek olduğuna inanmak için… Durmadan birşeyler söylemek ve duymak, düşünecek tek bir boşluk anı bile bırakmamak istiyor.

TEK SUÇUM DEHŞET SAÇMAK

admin | 10 February 2010 09:27

“Tek suçum alkol almak!..” diye bağırıyor kadın avaz avaz. Gecenin bir yarısı… Görüntüde ön kapısı açık bir araba… Arabanın hemen yanında iki polis… Ve onların az ilerisinde o kadın… Şık giyimli, bakımlı, genç bir kadın… Modern dünyanın kadını… Gazetedeki küçük bir resimden bile o dünyayı bize taşıyabilecek kadar haykırıyor herşeyiyle, ait olduğu o yeri.

Arabasının yanındaki polislerin asla ait olamayacağı o yerden tüm o kibriyle bas bas bağırıyor. “Siz kimsiniz?!” dercesine… Alkolden birbirine geçen dili damağı, neyse ki sözlerinin gerisindeki bu küçümseme ifadesinin belirginleşmesini önlüyor. Alkol, kadının kendisi gibi kelimelerini de yalpalatıyor, gülünç anlamlara sokuyor. Bu şık giyimli, modern dünya kadını her saniye daha artan küstahlığıyla; annesinin giysilerini giymiş, büyük olma provası yapan küçük kızlara benziyor.

Dondurucu Soğuğun Mucizesi

turritopsis | 25 November 2009 14:19

İnsan vücudunun donması en iyi takdirde ciddi hastalıklara, en kötü durumda ise ölüme neden olmaktadır. Ancak her zaman değil. Bazen olağanüstü tehlike durumlarında nerdeyse buz parçasına dönüşen bazı insanlar hayata dönmekte, hiçbir tıbbi müdahalesiz yaşamlarına devam etmekteler.

Bunun nasıl bir açıklaması olabilir? Bu durumla ilgili kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, birçok teori mevcuttur. Bir teoriye göre, korkunç soğuklarda insanların hayatta kalma nedeni, o anda yaşanan şokun beynin, biyokimyasal süreçleri yöneten merkezi sinir mekanizmasını bloke etmesidir. Sonuç olarak, tüm biyokimyasal süreçler durmakta, ancak yumuşak ısının etkisi ile tekrar işlevselliklerini devam etmekteler. Ancak her olay ayrı ele alınmalı, çünkü olası tepkiler her vücudun kendisine özgü özelliklerine ve onun eşsizliğine bağlı olarak gelişmektedir.

SİHİRLİ İĞNELER VE AKUPUNKTUR

nacak | 03 June 2009 13:42

Akupunkturun en çok sigarayı bırakmada ve zayıflamada yaygın bir şekilde kullanıldığı düşünülür. Aslında çok daha yaygın bir kullanım alanı var akupunkturun. Solunum yolu hastalıkları (astım, bronşit, sinüzit vs), kalp-damar hastalıkları (hipertansiyon, hipotansiyon), sindirim sistemi hastalıkları (gastrit, ülser, diş ağrısı, aft), üro-genital sistem hastalıkları (sistit, kısırlık), romatizmal hastalıklar, alerjiler, alışkanlıklar (sigar, alkol vs), selülit, obezite, kronik yorgunluk, stres, depresyon gibi. Listeyi daha da uzatabiliriz. Birçok hastalığın tamamlayıcı tedavisinde uygulanıyor akupunktur. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) raporuna göre yan etkisi olmayan bir tedavi şekli. Türkiye’de 1991’den beri yasal olarak uygulanıyor.

M.Ö. 200 yılında konuyla ilgili kaynak kitaplara rastlıyoruz. Brezilya’da yamyam bir kabilenin kamış yardımıyla akupunktur noktalarına iri okçuklar üflediği kaynaklarda yer alıyor. Ancak akupunkturu ilk sistematize edenler Çinliler. Akupunktur Çincede ‘chen- chin’ (iğne ve ısı) olarak adlandırılıyor. Batıda ise akus (iğne) ve punctura (batırmak) sözcüklerinin birleşimiden oluşuyor. Evrende birbirine zıt iki enerji olduğundan bahsedilir Çin’de. Yin ve Yang adı verilen bu zıt enerjiler aynı zamanda birbiriyle uyumludur da. Yin siyahı, Yang ise beyazı temsil eder. Ancak Yang ve Yin iç içedir. Birbirinin içindedir. Yang’ın içinde Yin, Yin’in içinde ise Yang vardır. Yin ve Yang devamlı dengesizlik içindedir ve dengeyi bulmaya çalışır. İşte vücudumuzda da yin ve yang karşıtlığı vardır. Örneğin vücudumuzun sol tarafı Yang, sağ tarafı Yin’dir. Yin ve Yang’ın dengesizliği vücutta bazı anormalliklere (hastalıklara) yol açmaktadır. İşte akupunktur denilen iğne tedavisi ile uyarı noktalarının uyarılması sonucu bu denge sağlanmaktadır.

The Machinist

| 13 March 2009 17:01

Yönetmen: Brad Anderson
Senaryo: Scott Kosar
Oyuncular: Christian Bale, Jennifer Jason Leigh, Altana Sancez Gijon, John Sharian, Micheal Ironside
Görüntü: Xavi Gimenez
Müzik: Roque Banos
Yapım yılı: 2003

Uyku uyuyamama (insomnia) hastalığına yakalanmış bir makine ustası, sürekli kilo kaybetmekte ve zayıflayan belleğinden dolayı yağpacağı her işi küçük kağıtlara yazarak bulduğu yerlere iliştiriyor. Oldukça çökük halde olan bu adamın kadınlarla ilişkileri de oldukça garip. İletişim kurduğu fahişe ve oğlu ile hastalığı yüzünden, ilişkisine de zarar veriyor. Genç adamın bu kabusunun sebepleri gitgide su yüzüne çıkıyor. Filmin hikayesi; oldukça ilginç, karanlık ve karamsar. Reznik (Christian Bale), yaşadıklarının bir halüsilasyon mu? Yoksa birer komplo mu? olduğunu filmin sonuna doğru öğreniyor. Bu film için Christian Bale, özel bir diyetle 28 kilo vermiş.
Brad Anderson, film hakkında “Hitchcock‘un hiç yapamadığı son filmi gibi kurdum” diye konuşuyor…

Filmde kullanılmış müziklerin listesi (soundtrack)
Filmin görüntüleri ve fragmanı…

işkoliklerin sevebileceği bir ilaç : Provigil

biradamiste | 16 July 2008 22:04

2-benzhydrylsulfinylethanamide
2-benzhydrylsulfinylethanamide

Silikon vadisindeki iş adamları doğal olarak çok yoğun çalışıyor ve az uyuyorlar. Oralarda bunun için bazı ilaçlar kullanılıyor ve bunun bir örneği de Provigil veya Modafinil.
Cephalon firması tarafında yalnız amerikada satılan ilaç reçete ile satılıyor ve narkolepsi ve uyku bozuklukları tedavisinde kullanılıyor. Ancak Provigilin en önemli etkisi insanı uyanık tutması ve konsantrasyon sağlaması, böylece işi yoğun olanlar sabahlara kadar çalışabiliyor.
İlacın ayrıca askeri alanlarda kullanımı da mevcut. Örneğin ingiliz savunma bakanlığı Modafinil üstünde araştırma yaptığını ve 300.000 sterlin para harcadığını kabuletmiş. Ayrıca amerikan ordusu da helikopterve F-117 pilotlarında deneyler yapmış.
Tabi ilacın yan etkileri de var. En sık görülenleri de baş ağrısı ve mide bulantısı.

kaynak: techcrunch

Saat sabahın 4’ü uyumadım neden mi?

bandor | 16 July 2008 11:14

Saat sabahın 4’ü uyumadım neden mi? Çünkü bütün yorucu temposuyla beni yutmaya hazırlanan bir gün yok önümde… Çünkü fena halde ve sinir bozucu düzeyde işsizim. Üniversite mezunu, 30 yaşında ve hertürlü koşulda nefes almadan başını işten kaldırmadan gerekirse 5 kişinin işini sırtlanarak çalışmaya hazır ve işsiz… Gülümseten bir yazı yazabilmeyi dilerdim. Ancak pilli üyeliğimi onaylamak üzere mail adresime girdiğimde bu hafta görüşme yaptığım firmalardan birinden daha olumsuz cevap maili geldiğini gördüm. Tutabilene aşk olsun artık
Öfkeliyim çünkü bugün nüfuslu tanıdıkları sayesinde rahatlıkla iş bulan binlerce kişi şimdi rahat yataklarında derin derin uyuyor. Öfkeliyim çünkü ben sabahlara kadar uykusuz kalıp ders çalışırken onlar yine uyuyordu.