Eğitim cehaleti alıyor, başka sıfatlar isebaki kalıyor.İnsanlar eğitim alarak sanatçı, bilimadamı,siyasetçi, işadamı vb ünvanlar alabiliyorlar.Biz de onların kişiliklerinden çok ünvanlarınıdikkate alıyoruz, buna değer veriyoruz.Doğru veya yanlış, haklı veya haksız olmak isepek önemsenmiyor.Kendi geçmişimize hakaret edilirken gülüp eğleniyoruz.Kendi tarimiz, kendi geçmişimiz hakkında ne kadarbilgisiz olduğumuzu farkedemiyoruz bile.Aslında bunu önemsemiyoruz.Kendi geçmişimizi küçümsemek, kendi atamıza küfretmekadeta bir marifet, adeta bir beceri haline geldi.İnsanların bilgisizliklerini bir yere kadar anlayışlakarşılayabiliriz. Eğitim sistemimizin rezil durumuher geçen gün daha da kötüye gidiyor.Fakat bu bilgisizliğin üstüne yalancılığı, densizliği,kabalığı eklediğimiz zaman daha farklı bir tabloylakarşılaşıyoruz.

Burada karikatürlerini yayınladığımız arkadaşlar,çoğunlukla marksizmin çukuruna saplanıp kalmış,Osmanlı Devletini, İslam’ı ve müslümanları küçümsemeyimeslek edinmiş insanlar.Başkalarını güldürmeye çalışırken,kendi rezilliklerini ortaya döküyorlar.Kendi nitelikleriyle başkalarını itham ediyorlar.Özellikle de üniversite öğrencisi sayısız gencimiz,marksizm-komünizm-sosyalizm kepazeliğine sempati duyuyorlar.Acı olan ise bunu, bu ülkenin, bu insanların iyiliği içinyaptıklarını sanmaları.Güler misin, ağlar mısın!Rusya’nın, bu milleti parçalamak içinkendi rezil sistemini sevdirmesi ne kadar da başarılı olmuş.Türkiye’de hala birçok genç “bolşevik devrimi” hayalinde.İnsanlar sanki büyülenmiş, sanki uyuşturulmuş…Bu rezil ideolojilerin yayılmasına hizmet edenler dekendilerini, kendi rezillikleriyle açıkça ortaya koyuyorlar.Kendilerini kimi zaman bilim, kimi zaman sanat ,kimi zaman da düşünce özgürlüğü maskesiyle koruyorlar.Kimi,eline para geçince en pis emperyalist olup çıkıyor.Kimi,kendi annesine ilgi duyan bir sapık şair olarak çıkıyor.Kimi,bilimadamı, tarihçi, hukukçu olarak ortaya çıkıyor.Kimi deyazar veya karikatürist olarak ortaya çıkıyor.Çok okunuyorlar, çok tanınıyorlar ve çok izleniyorlar.Yaptıkları marifetmiş gibi kendilerine saygı duyuluyor.Kendilerine hakaretten dava açıldığında,medya canavarı şevkatli kollarını açıpbu rezalet abidelerini koruma altına alıyor.Önce şu tarihimize bir dönelim ve Fatih’i biraz tanıyalım.

FATİH’İN İNSAN HAKLARI AHİDNAMESİFatih Sultan Mehmed, Bosnayı fethettiği zaman Osmanlı devlet politikasının sonucu olarak bölge halkına dini serbestiyest getirmiştir. Fatih Sultan Mehmed’in buradaki latin papazlarına verdiği 883 (1478) tarihli ferman suretinde; “Nişanı-ı hümayun şu ki Ben ki Sultan Mehmed Han’ım; üst ve alt tabakada bulunan bütün halk tarafından şu şekilde bilinsin ki, bu fermanı taşıyan Bosna rahiplerine lütufta bulunup şu hususları buyurdum: Sözkonusu rahiplere ve kiliselerine hiçkimse tarafından engel olunmayıp rahatsızlık verilmeyecektir. Bunlardan gerek ihtiyatsızca memleketimde duranlara ve gerekse kaçanlara emn ü aman olsun ki, memleketimize gelip korkusuzca sakin olsunlar ve kiliselerinde yerleşsinler; ne ben, ne vezirlerim ne de halkım tarafından hiç kimse bunlara herhangi bir şekilde karışıp incitmeyecektir. Kendilerine, canlarına, mallarına, kiliselerine ve dışardan memleketimize getirecekleri kimselere yeri ve göğü yaratna Allah hakkı için, Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) hakkı için, yedi Mushaf hakkı için, yüz yirmi dört bin peygamber hakkı için ve kuşandığım kılıç için en ağır yemin ile yemin ederim ki, yukarda belirtilen hususlara söz konusu rahipler benim hizmetime ve benim emrime itaatkâr oldukları sürece hiç kimse tarafından muhalefet edilmeyecektir.” Bu ferman suretinde de görüldüğü gibi azınlıklar tam bir hürriyet ortamı içinde hayatlarını sürdürmüşlerdir.

Fatih Sultan Mehmed Hanın Fermanı
Ve şimdi de şu karikatürlere bakalım.Kendi aklı, kendi zekası erdiğince Fatih’le dalga geçene…Kendi cahilliğini, kendi kabalığını, kendi densizliğiniFatih’e sıvamaya çalışan böyle ucubeler var aramızda.İnsanlar bunları seviyor, saygı duyuyor, eserlerinitakip ediyorlar.